Pencereye bakarken.. Aıı(':.mn" hı"; )x'nngııı yerinin » çinde dünyı ç H SAda, kimabilir 'A.lı,ığsc,:k?;h Tin ilik yataklarında, ka- Büzlerini kırpıştırıyorlardı. :rv"ll. Yosunlu — rutübetli bilin © doğması ölmesi mu N sefiller sürüsünden bir A o;llılırın Üstünde doğdu, YDak merdivenleri üs- y':.”;":hdl: yangın harabeleri- mağ 'l:ı larr dibinde oynadı. Basladı. Yan karnım açla — sözüyle Yaman, çÜ sekiz — yaşma geldiği buli,, uı Kkarnın açsa Kit ekmek Melari o;" haykıran annesinin tek- d, artık ökmek arama ça- ış! Ve Tiş olduğunu öğretti. hu Bün, yaptığının ne olduğu- ©h tap ir ©n, karnı aç bir çocuğun fedon go Akiyle,ekmek dolu bir kü- l'lını_ ılııııuıı bir somun çaldı. Aç- Ürmek çi *Ye pay vermeden din- Tine İlcllı. harabenin en tenha ye- hi Aağı Sadı, Bacaklarını uzattı ve, w'llı ON günlük kuru ekmek ye- —...' 'F't lğînıı!n. yumuşak beyaz Şeker gibi çevirerek ya- ":'N bitirdi, —— * ğ :L ı-“ı: büyüdü; on altı. yaşına gel- "'"Bea: Yühgin — harabelerindeki Tt : Mahaflenin hududunu he- =h“ Mış, caddelerin gürültülü, D Tükı Sİşel ik düvarların BPRD le lerini dikep, gazel okuyan Tİnden, gevmeği ve seviş- Tatın g *Ne Koce yarıları, o düvar- ]“Iı,m Nde kıpırdayan kara haya- Bir çi Öğrendi. a Innkın “bizimi konak,, u, * Parlak bir — otomobil danIn, ,":"'" Şişman çirkin bir a- Tazmdn, "CI bir kadın indiler, Yan- risi â':’ ak kafalı, golf pantalon USSup büyü d"_ Yardı. Tevfikin, içinde WALGolt pan HN yerleri, tetkik etti- ğ _ı_“> tilorla adam defterine d ürp Yüzdr. Bodur bir inetr ağa- Tatlen ğ “ASna saklanmış onları gey- İ *Lvı_'n.'*“nvı. Tovfiğe: 20 M ';ııılıı:' dik ne baktyorsun on Bü kadar Sahiliy | büyük — yerlerin ;İhı .ç:l'“' insanlara Tevfik gözle- Atle MA EK dikkatle baktı. Ve, dik- Rin Cç mn Büzleri başka bir ikli- Üai tak, Önl Bİbi, taş yığınlarının a- G$an genç kadının üzerin ._'ı"ı'ıııaı. Şqm_" fırpoBüslerine — yapışmıs, ::ılı n'il;':lv- avurtları çökük, aI izlar, kadınlar görme- Bön, .:“'ıiı svdılıri, genç kudının dol- :ıq, Sözle, Ücudu, ponboe yanakları ul! bir ye Tİ Üzerinde, tadını bilme- " Körün 5 Seyreder gibi dolaştı. lât nn 'onı, $imdiyo kadar zevk ü Sarı benizli genç kızları VUzun Müturdü. :ı"" u:::klkıurılcıı Bonra, küçük iler. p içinde otomobile bindi ve %ı.,“ .l"hilnrnlu dedikodusu kgün K h'#lı'o Zenlerde söylendi. Yüzler y" n;:: gelişin kendi âkibet- ,:'Gu. “Maj Yapacağı tesiri düşünü- —G. dr be Sahipleri birer birer bu- 'İek tice ol::;-'lı!(ııı kalkarlarsn, hall- Mnnı » diye elleri çenelerin Tey nkl,'ğ"' durdular. “qu"dlluclelıııquı Mf SNecon bal dibinde D& Sind, enç kadının yürürken ;'lıı h'ublrııkuğl BÜz6l koku, bur- Böcolerge AT gitmiyordu. Yıldız. .l:’“b bir v Bir 'elini başınm altına Üaky kon, N geee olaşa Kdaaa P $e L Ugİ e dalın ÇATMA bönzettiği siluetle- Bi k ı.u::“'ln Du:l&lıynr. Sonra, penbe bir nl"hm“lıl)or::'.. © da bü karanlık Yordü irinin €#İ günler Üt p Bir ak, EyUn gi ki $um otomocbi B un#'!il Otomobiller de , el Yü doj ü kağ, bittiler, Bir Suşlmlar- yerleri öl- )I:'"'N'dl N AmÇleler de &- h Tübaj )::, m.""'ıâ:ln"_v.ıııırı Şumru toprak- V.:'llıdn_ * Davarlar yıkildı. Ağaç ti :ıhı ,:;':"_"'Mn altında, köztebekler AAkları (ND bir sürü bisan, Şartir N tda 'km,:""k sepetleri lle mey- MA KERİ Acıkta kalan bu eş. , :.,ıığm,ı. Paçasralarımı Ka trze & harabalere, b ŞÜN kayg 'N Güç ötiller Tertik , a kurlstı. apars - Nakl gh İa aklı. temiz kıya- ı.':: dl aAŞtığı. parlak :— ADılarda beklediği bir - Yazan: Lemân KARAMANOĞLU | kibar ma partıman kapıerlarınm el ulağı gibi bir şey olmuştu. Hemen lâüzün — olan şeyleri çarşıdan alıyor, işlerine yar- dım ediyor, yaşayıp gidiyordu. İkinci katta oturan genç — kadın; efendisinin kokusunu, — ciğerlerine sindirmiş bir köpek gibi, peşinde do- Taşan çocuğun mevcudiyetinden bile haberdar değildi. Kocasının evde bu hunmadığı Saâtlerde, sarışın bir get- l Tevlik ki?. çİn ziyaretini kabul ett ayni işi duhu Hik günlerde öğrenmişti. Keşf- , — Ne emerdersiniz efendim.. Fakat benim gibi bir kadım size ne verebilir " — Bana, benim sana yaptığım kadar, belki ondan fazla bir hizmette buluna- bilirsin kızım. Ben sana hayatında sükü- neti temin edeceğim; sen de benim için yapabilirsi sını yaparak benim hayatımı kurtara- — 15 —  iken ben bir iddiada mısın yoksa?. — Hayır, fakat. . düşünmüş ve pa)j hattâ daha fazla- Di lasi e eai eee L UNAHKÂARPAPASLAR — Fakatı, makatı yok.. Bünu o da lâzimgelen mü- saadeyi vermiştir. Ancak bunu papas- Jardan başkasının öğrenmesine izin ver memiştir. Senin telâşın ve isyanın işte bu cehaletinilen ileri geliyor. Maamalih B Nakleden F.K. *“Kıskanç kocan cehennemde sana kocalık vazifesini yaparım !,, iddiaya nası) cüret edebilirsin? Böyle | güveniyordu. Ferond gelince, lâf sıra- sını getirip ona kıskançlığın çok bü- yük bir günah olduğu hakkında nasihat verdikten sonra içinde uyku ilâcı karış- tırılmış bir bardak şarap ikram etti. İlâcın tesiri yarım saat kadar sonra görüleceği için acele etmesi lâımdı. Be- raberce köye kadar gitmeği teklif etti. Dışarı çıktılar... eĞL ’înıınxı hiç girmemişti. Eğ- | ottiği bu gizli münasebet onun genç Üşık ruhunu lır_manrı—ık etmiş gün de olmak »© genç âdüm imın yerine geçmek kolay iş miydi? Harabelerin evlâdı, apartımanın i- kinci katında oturan güzel kadımın odasına nasıl girardi? Tevfik, saına bir kurt kıskanç- hölle muhufaza etmeğe çalışan, çir- kin kocaya, müthiş bir kin — bağlü- miştı, Fakat, sarışın delikanlıyı no- dense sovmeğa başladı, O da, ken- disi gibi bir âşıktı. Hom de, kadını, Kıskanç adam-a inhisarından kurta- rıyordu. Çocuk ruhu bu düşünoo ile ,âdetâ müteselli oluyor, sarışın adam içeri girerken, giren kendisi imiş gidi kal bi çarpıyor, sonra ikinci katın pon- verölerine güzlerini dikip bekliyor, odadakilerin saadetini tahayyül edi- yardu. Bir sabah kadınım kocası, erken- den evden çıktı. Otomobilin arkast- nan bağlanan çantadan, Tevfik, o- nun bir seyahate çıktığını anlamıştı. “Bu gece #evgilisi gelir artık.,, diye düşündü. Hakikaten sant . dokuza doğru, Ince bir hayal aâpartımana girmişti. Tevfik, kırmızı ışıkları sokağa vu ran pencerenin tam karşısındaki du- vara arkasını dayamış, gözlerini de yukarı dikmişti, Saatler goçiyordu. den uzakta, köşeyi dönen şişman bir Vakit geceyarısını bulmuşlur. Bir- hayal Tevfiğin gözüne ilişti. Ve, hay- retle irkildi. Kadının kocası yavaş, yavaş sessiz adımlarla yaklasıyordu. Dönen kocanın içeri girmesile - kır- mızı odada, hastl olacak Bahne gözü nün Önünde canlandı. — &: aşın döli- kanlıyı, penbe renkli kadını, yerde kanlar içinde yatıyorlarmış gibi gör dü. Şaşkın gözleri apartımanın ka sma gitti, fakat kapı çoktan kapan- mıştı. Kapıcıyı uyandırmak — uzün sürerdi. Yukarı baktı, ikinci kat ol dukça yüksekti, Trmanıp canır vur- mak, gelen tehllkeyi habor verilek Eııık!ınnıı. bir ş$eydi. Adanmın hayali, harabelerde görmeğe uliştığı ka gölgeler gibi yavaş, yavaş yaklaşıyor du. Delikanlınm genç dimağında bir simşek çaktı. Bir çare bulm üştu. Hömen, yol kesen bir haydut tavrile, adamın karşıkıta dikilül, Süstali ça kısı elinde, altesi oluverdi. Tevfik, u' ı ı | bilirsin.. Çünkü beni derdimden kurtara mazsan ölümüm muhakkaktır!. Kadın merak içindeydi, sordu ; — Durunuz muhterem peder.. Be- nim gibi âciz bir kadım size ne yapabi- lir ki? — Derdim sana olân aşkımdır ve bu derdimden beni halâs etmek te ancak senin elinde olan bir iştir . Kadın yerinden fırladı: 3 —- Ne? Ne diyorsunuz? Söylediğiniz sözler bit din adamma, hele sizin gibi isa dininin en muhterem papasların- dan birine yakışır mı? Siz. bana en büyük günahlardan birini teklif ediyor- sunüz. 2 — Telâş etme kızım., Papaslar da in- sandır ve onların da diğer insanlar gibi bit takım ihtiyaçları vardır. Bu hakikati Hazreti İsanın idrak etmemiş olduğunu ——— —<— şişman adam, sessizce, bir yıla_n Bl- bi Tevfiğin üzerine saldırdı. Çelimsiz oğlan hemen yere — yuvarlanmıştı. Beslli bir boğaya — benziyen adam, yumruk yumruk üstüne indiriyordu. Tevfiğin gözleri karardı. Yumru- ğun birisi, sanki midosini — çökert- mişti. Artık dayanamadı. Elinde s- kı sıkı tuttuğu sustalı çakısını, bü- tün hızıyle adamin karnına daldırdı. Biribirini takip eden keskin dü- dük sesleri, “tutun! yakalaymı!,, fer- yatlarıvve bir tabanca — patlamasile bir çok başlar pencerelerden uzandı. Herkes sokağa fırladı. Gözlerinden den ateşler sı n iki polla, bir bek çi, Üstü başı şişman adamın kanile lekelenmiş, zavallı Tevfiği karakola götürdüler.. Moşhur bir zengini bir. hamlede öldürüvermiş olan çocuk o kadar çe- Hmsiz, o kadar şaşkın ve o kadar sa- rarmış bir halde — idi ki, ağır ceza mahkemesinde onu görenler gayri ihtiyari bu çocuğa karşı kalblerinde bir merhamet duydular. Yaşının kü çük olması dolayısile Tevfik, on beş sene hapse mahküm oldu. atbra Kırmızı odada oturan güzel kadın, kendisini kurtarmak — için on yedi yaşmımda bir çocuğun — yaptığı büyük fedakârlığı ölünceye kadar bilmedi. mazursun, bana söylediğin sözlerden dolayı seni lütfen affediyorum. Sana olan aşkım benim azizliğime zerrece halel getirmez. Çünkü bu aş- kım sadece vücudumdadır, sizden iste- diğim deva da gene vücudumu alâkadar eder, Ruhum bu hislerle meşgul değil- dir ki... .. Papas hararetle anlatmağa devam c- diyordu: — Yaşlı değilim, kocanıza nazaran gok daha yakışıklı ve zekiyim.. Senin gibi bir kadını memmnun edebilecek bir adamım. Seni bu dünyada ve öbür dün- yada mes'ut etmeğe çalışan bir adamı bilmukabele sen de mes'ut etmek iste- mez misiniz?, Kıskanç kocan cehennemde iken ben sana kocalık vazifesini yaparım; kim- #«enin bundan haberi olmaz. Bu, bir çok kadınların kaçırmak istemiyecekleri bir fırsattır; senin de zeki bir kadın sıfati- le her halde onlar gibi davranmak iste- yeceğinden eminim. Hem benim mücevherlerim de var. Bunlardan sana hediye etmek benim için büyük bir zevk olacaktır. Kadın, gözlerini yere indirmiş, bu sözleri dikkatle dinliyor, fakat cevap wermekte tereddüt gösteriyordu. “Ha- yır, demeğe cesaret edemiyordu. “E- vet,, demek ise ona namuslu bir hareket gibi gelemiyordu. Papas kadının bu mütereddit halini görünce ricalarını ve vaazlarını tekrar etti ve nihayet onu, istediği şeyde ah- lâksızca bir mahiyet olmadığına ikna etmeğe muvaffak oldu. — Kocanın yarın beni gelip gör- mesini temin etmelisin, kızım, diyordu. Gelmeği sakın ihmal etme.. Ayni zamanda parmağına kıymetli bir yüzük geçirmeği de akıl ettiği için ka - dın sevinç içinde manastırdan çıktı ve filhakika ertesi gün kocasını manastıra yolladı. Kurnaz papas, kimya ve simya işle- riyle uğraşan bir papas arkatlaşından Gezinti uzun sürmedi, tam köye gel- dikleri sırada zavallı Ferond fenalaştı v> birder. yere düştü. Etra'tan koşuştu- lar, bir kalp sektesi meticest » — ölüm zarr'zde hem.a karısına ve akrabisını haber verdiler, , Ertesi gün cenaze merasimi yapıldı. Ferond'u, manastıra pek yakın bir yer- de bulunan mezarlıkta bir lahte defnet. tiler, Papas hemen o gece, sırdaşı olan ma- nastır papaslarından — biriyle mezarlığa giderek “ölü” yü lâhitten çıkarıp manas- tıra nakletti ve yeraltr mahzenlerinden birine koydu. Hiçbir yerden tşik görmi. yen bü penceresiz ve karanlık mahzen mükemmel bir cehennem olabilirdi. He- men Feronerin üzerine bir papas « sesi giydirdiler. Samandan bir yatak ü- zerine yatırıp Üç gün sürecek olan uyku- sunun sona ermesini beklediler. Ertesi günü papas dul kadının ziyare- tine gitti. Dediği gibi Ferondu cehenne. me göndermeye muvaffak olduğunu süy- Hiyerek ona vaadini hatırlattı. Kadın za- ten her şeyi göze almıştı, hele papasın parmağında, kendisine verdiği ilk yüzü- ğe nispetle daha değerli bir yüzüğü gö- Tünce bu kararı daha kuvvet buldu. Pu- , Pasın o gece kendisini ziyarete gelmesi. ne müsaade etti. Papas bittabi bu müsaadeden istilade etmekte geç kalmadı; istediği oldu ve da. ha ertesi geceler de bu ziyaretlerine de- vam etti. Bu arada Ferond ölümünün dördüncü günü manastırın mahzeninde uykudan uyanmıştı. Şaşkın şaşkın etrafına bakı- narak nerede olduğunu anlamıya çalı- şirken içeriye manastır başrahibinin sır- daşı olan papas girdi. Yüzü simsiyali boyanmış olduğu için bilâhare Ferondla karşılaşırsa tanımması tehlikesinden hiç korkmıyarak yaklaştı. Elindeki kamçı i- le zavallıyı bir müddet döüğdü. Ferond haykırıyordu: — Neredeyim- Beni niçin döğüyorlar? Papas korkunç bir sesle cevab verdi: Bpldiler. a Paraları SÖkül!.'Yoksa Keberti- ıhxl:.. rdiye — mirildandi - Maksadı gürültü çıkarıp yukardakilerin dik- le evlendi. katini celbetmekti..Fakat zenzin ve Haber'in depiz ve mmacera romanı; 45 Vüurüş o kadar kuvvetli idi ki, Amerikalı yü- zünde Ölümün alâmati olduğu halde bir kere ayak ları üstünde yükgeldi; güzleri fırlamış, yüz sinir- leri çekilmişti. Ancak büyle bir anda düşmanının artık silâhsiz kalmış olduğunu görerek öcünü on- da bırakmamak için üstüne koştu, Rusyalı, etra- fındakl seyirciler halkasını yararak mecnun gibi vor, Amerikalt kanlar içinde çığlıklar ata- rak kovalıyordu. n sonra Rus salon — kapısıma yetiştiği sırada Amerikalr da öna üç adım kala- cak kadar yaklaştı; TAkiğ o anda üstüno can çe- kisme hall geldi, demir bir pençe ile tutulmuş Kİbi birdenbire durda, — bicafını şimdi yüzüstü düşmüş Rusa doğru fırlattıktan gonra Ülü olarak yere serlldi... Gemiciler alkıslar ve haykırışlarla kapı perde- sidin yanına yüzüstü kapanmış olan Hesu salonun ortusma getirildiyse de o da Ölüp gitmiş!i Gemleilerin çirkin gürültüleri ancak Blâkın demir sesi içitilince kesildi: İkisini de mağaraya götürün, aptan yanyana yatırın da örcda serinlesinler! Gemiçiler hemen kaptanın verdiği emri yap- tılar, bir taktmları de gu ve fırçal ortadaki kanlar: tomizlediler. Ş Kaptan Blak, hiç bir yey olmamış. — yahut hergün tokramsöze başladı: — Sizo gocolor hayrolsun demoden öncü hir Grülen bir şey olmuş gibi Bir hıysız kamasile öldü zamnettiği, zengin kocasmın, mecburi matemini tuttu. Ve bir sene sonra sarışm genç- tecrübesini yapmıştı. Leman Karamanoğlu Plânını tatbik yolunda işte bu eksire sey daha süyliyeceğim; görüyorsunuz ki, buradı içerimizde bir yabancı var; lâkin o burada ka! mak Üzere gelmiştir ve şimdi bana emanettir. İri bir Amorikalı band bakarak sordu: — Yoldaşlığa girdi mi? Kaptan gürledi: — O benim bileceğim iştir; dilini İyi tut ki ta kökünden kesip köpeklere atmıyayım, Vakti gelince oda yoldaşlardan olacaktır. — Fdkat bu hal nizama uygun değildir. Bu soön sözü, kaldenin — bozulmasına karşı hoşnutauzluk gösteren — partiye karışmış olan *Gök gürültüsü Con,, söylemişti. Kaptan — Blak, korkunç bir öfke ile ve paralayacakmış gibi çir- kin herife döndü: — Neye uygun değilmiş bakayım? Ne dedin bir daha söyle? Gök gürültüsü homurdandı: — Kaldeye, kunturata uygun değil.. Bunun adamı veya arkadaşı tüfekle benim çonemi par- çaladı, ben de ondan öcümü alacağım. — Demin kendiniz demediniz mi? Bizim kadar siz de ni- zama bağlısınız! Kaptanın çok Ölkelendiği — belliydi, fakat o öfkeye uymamafa çalıştı ve kayıtsızca cevap ver- di: — Belki de-sen haklısın?! Evet, nizamımıza göre, kömür madenlerindekiler müstesna olmak üzere, yoldaşlığa girmiyen hiçbir yabancı bura- da yaşıyamaz, Lâkin bu işte ben de bazı — şeyler düşünüyorum ve biraz vakit geçirmek istiyorum; eğor istemediğimi içerinizde bana sorla yaptır- mak istiyen varsa şöyle ileri çıksın... Onlardan biri belki de sensindir, Con? Kaptan Blakın korkunç soğuk kanlılığı ve manalı sözü Önünde o kabadayı "Gök — gürültüsü Con,, köpek gibi sindi; çok kuvvetli bir uyku eksiri tedarik et- miş ve evvelce mütcaddit defa bunun — Sen cehennemdesin! — Ay ben öldüm mü? — Öldün yal... (Devamı var) Biz salondan çıktığımız gırada arkamızdan bazı mırıltı ve homurtular işitiliyordu. Hep beraber yukarı, kaya köşküne çıktık; koridorda kaptan bana “geceler hayrolsun,, de- * yip ayrıldı; doktor da bana yatak odamı göster- dikten sonra ayrıldı. Lâkin ayrılmadan önce ba« na Şu sözleri söyledi; — Çok talili imişiniz, gençadam! Dünyada kaptan Blâkın bir saatten fazla dman verdiği ilk adam sizsiniz. —— İçine yattığım yatak pek yumuşak ve rahat- tı, soğuk havada bana uyku verdiğinden goç vak te kadar uyumuşum, Uyandığım vakit güneşin parlak ışıkları, yalçın kayaya uçılmış pencerc- den odama doluyordu. Yaşlı zenci hizmetçi tıpkı gemide olduğu gibi, içeriye girerek banyomun hazır bulunduğunu haber verdi. Gümüş musluklü banyo odası pek güzel ise de banyo suyu soğuk- tu. Ortada içinde yüzülecok kadar büyük, mermor bir havuz bulunan banyo çok kıymetli — halılar ve postlarla döşenmiş bulunuyordu. Kutba bu ka dar yakım, yaban bir köşede, yalçın — kayaların bağrında bu kadar muhteşem bir banyo yapmak hükümdarların elindtn gelmiyecek bir İş gibi gü- rünüyordu. Banyodan odama dönüşümde karyolamın olduğu yerin bir zarif paravana ile kapatılmış ve odanın mükemmel bir oturma odası haline kon- muş olduğunu gördüm. Bir köşede birçok kitup- Tarla dolu bir kütüphane, ortada bir yazı Masası ile üstünde hokka, kâğıtlar vardı. Yan duvarın- | da da büyük bir ocak ışık ve neçe İçindo yanıyor- du, (Devamı var) SK A e e * Bi e eee adai e