26 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : Mizamettin Nazijf Halıfe kadına yaklaştı ve 'Hababe, sen bana kedersiz İ Ki '*ftakııer hayretle baka kalmışlar- hakikaten heyecanlı idi. Kos- M şehrin alkışları ve duaları ile arak koskoca bir imparatorlu. Mu?ükıek kudretlerini, vezirlerini, erini, şairlerini ve asillerini pe- takarak Allahm evine ş%tî:tı ile gelen ve bütün —bu Lutleyc imamlık edecek ©- Halife, bir beyit işidince — bir. e durüveriyor ve o ana kadar “Zerınde toplanmış olan umumi q':: bu beyti söylemiş olana tevcih Yor, h“m söyliyen kadın.. O, kırk ye- Vamalı bir bohçaya sarılmış bir gkğmaşu- yığını gibi çömeldiği yer- dinden eh ufak bir iz belli etme- eketsiz duruyordu. Yalnız sesi, %h denizden kaldırıp dalga ile be- kendini de kara kayaya çarpan mı gibi oğulduyordu. Bir beyit R ti, bu beyti tekrar etmişti, Fa- di, süsuşunun üstünden daki- î Seçiyor ve beyti her kulak müte- Yen tekrarlanıyormuş gibi vüzuhla ı Ordu. Bu seste, söylediğini kafala- lh“tturmıyan bir ilâhi mucize var- | %Y Deş dakika, on dakika olduğu “ kaldı. Ve belki müezzinler ezan &a başlamam'!ş olsalardı bu hay- ’ 'ükun daha bir hayli sürecekti. p taman herkes si.kinip kendini to- iç Ve başlarını kadından çevirip, Ehin camie doğru yürümesini bek- * Fakat, Halife camie doğru tek almadı Bilâkis etrafındakileri ya- ko şa köşa yamalı bohçaya ben- ş,’. kadına yaklaştı ve onu bileğinden N.G'l Hababe! - dediği duyuldu - ”“h girenler orada daima bir imam KA İlirler amma, her saraya giren o- m Hababe bulamaz.. Sen bana h'g bir dünya behşedeceksin!.. h'?retten dona kalan Şam şehri, biribirini iterek açtığı yoldan e.ad bin Abdülmelik sevgilisi. "rek geçti. Evine dönen kalbi h bir şehirli gibi sarayının yolu- L p: Ümeyye İslâm — imparatorluğu. Yitahtında müezzinler, müslü. tuma namazına davet ediyor- # * ıç insanların yaşadığı bir M':h'?dl. eğer bir Beni Ümeyyı Bizans imparatorluğunu — ke. k meşgul olmasaydı da, bir Bi- N Stdusu Beni Ümeyye toprakların. k dokusaydı, eğer bir başka İs- ğ% u Fransayı altüst etmeseydi Bransız ordüsu Afrika İslâmla. hşh'ktı bulunsaydı, hiç şüphesiz Mdm bu hıreked halkın is- : Ğedikoduıunu ve memleketin 'wl'etim mucip olurdu. Lâkin k'dlr tok ve doymuş, yağlı in. Ülyarı idi ki, Şam evlerinin en içinde yaşayan en mütevazi bile o derece ihtiras bırakmı- içinde idi ki hiç kimse y £ dfah _'İı,% arkasındat bir küfür savur. Tni sıkan ve yumruklarını sal- H:hl:mmedi Ve müslümanlar sgan. fevakalâdelik olmamış gibi “i':“e kulak vererek büyük camie ı '-'?lmlere doldular ve hakika. ı' Gir Yezidin söylediği gibi gir- ğ he tamide birer imam buldu. %“ ha berabe 'î . r hâdise etrafında h lıq.e“efde duyulmadı değil.. Hoş, e’-ldın aşk ve zevk tarafına Zıra Yuzidin hakkı oldu- L Berif içinde yaşayanlardan hiç F hatası vardı: iba. | 'dünya bahşedeceksın!,, dedi biri bir güzel kadına çarklan vurulma. nın zevkine bigâne değildi. Hâdiseyi görenler ve haber alanl: yalnız şöyle dediler: “— Kedersiz*dünyada olur mu? Ol- sa bile böyle bir dünya sadece — bir Hababenin hediyesi olabilir. mi? Dün. yayı kedersizleştirmek için belki imkân- lar vardır. Amma bu büyük mucizeyi tek kadın gösteremez,. ,, Bu sözleri duyunca Yezid, evvelâ is- yan etti: — Bana inanmiıyorlar bağırdı. . Sonra gülümsedi: — İnanmayışlarında haklı oldukları- nı kabul edelim. Hangisin'n yanında bir Haba're var?, Ve .. Bir bahar gecesinde bu Habâ- beyi yakın dostlarından bit çoğuna, Şamın ileri gelenlerinden bir çoğuna, Beni Ümeyyenin büyük askerlerinden bir çoğuna ve şairlere müzisiyenlere ta. nıtmağa karar verdi. O gece, bir orman kadar bol ağaçlı ve bir cennet kadar bol kadınlı ve bol gençli bir bahçede büyük bir ziyafet verdi. Dallardan sarkan âyetli kandil- lerin ışığında altın tepsiler etrafında toplananlar sırma ile hâdisler işlenm'ş ipek yastıklara yaslanarak, yakutlu, gümüş kupaları doldurâan kızıl Suriye şaraplarına göz daldırarak Hababeyi dinlediler, Selâmenin parmaklarına bu akşam bir başka #ihir can vermiş gibiyde ve Hababenin sesi, hükümdarını zaptettiği diyarın bütün gönüllerini de zıptetmık— te güçlük çekmedi. mı? - diye f Uuzc Meumey KıIZIN SESİ evvela DIr çöl dişisi karşısında bir yağız ve yanık delikanlıniın duyduğu ihtirası yaydı: İçtiler. Sonra, güzel Medineli kızın sesi şa. rabın verdiği mestlikten bir başka eda aldı; : Daldılar. Ve dana sonra öyle bir an geldi ki koskaca er'gin bir oriman kadar böl ağaç- lr bahçede herşey kendini bu sese Uy- durur gibi oldu. Ağaçlar Hababenin sesine uyan bir hışırtı çıkardılar. Böcekler, Hababenin sesine uyan vızıltılarla dolaşmağa başladılar. Kandiller Hababeniri sesini tempo” tutar gibi sallandılar , Dinleyenler kulaklarına kanmaz ol. dular, nefes alışlariyle o sesi ciğerleri- ne de dordurmak mümkünmüş sandılar. Ve havayı, bu mMmümkündür sanarak yutmağa baılıdılar Hani şu ses devam ederken tu hülyayı kaybetselerdi; mut- laka içlerinden tek biri yaşamayı lü. zumsuz bülmaktan çekinmezdi. Bu hal belirince, Selâmenin de çalgı sr sustu. Ârtık Yezid, dostları, Şamlı- lar, Beni Ümeyyenin engin toprakları ve kâinat Hababenin hükmü altında idi. * $ £ EBir aralık Halife kendini - topladı. Etrafa bir göz gezdirdi. Sevgilisinin muhteşem Muvaffakıyeti elle tutulür derecede barizdi, O zaman: — Nasıl? Nasıl? Var mt böylesi? Diye bir Haykırıştan sonra mutad nâ- ralarını attıt — Uçacağım! Uçacağım!. * » * * - * . * * — Hımıkl. —lİi1i. — Hımk !, — Hmmk!, — Ne oluyor?. — Hınık1, — Ne oluyorsun Hababe?, Ses birdenbire kesil'vermişti. Güzel kız, ilâhi kız, her şeyin üstünde kız, yutkunmek istiyor, yutkunamrıyor.. — Hababeece!.. Yetişin! Ölüyor!... Hababe ölüyor.... Yezidin gırtlağını yırtarak çıkan bu | Cevapları veren: PROFESÖR SANERK ; Bütün tafsilâtiyle karakterinizi; meziyet ve kusurlarınızı; sizi hayrete 'düşürecek kadar vazıh ve sarih olarak hususiyetle. rinizi; tuttuğunuz veya düşündüğünüz işte muvaffak olup olmıyacağınızı; ni« hayet beş farkla yaşınızı size söyliyebi. lirim. Bana bir Razeteden, zir kitaptan veya aklınızdan yazacağınız dört satırlık yazıyı; son aylardaki ım:ılımnııdın İ. kisini gönderiniz. —İĞİ— Bakırköy Bn. Salme.: Genç — ÜOn beş yaşlarında hassas ruh- lu... Geçen sene ile bu sene - yani 936 ile 937 - arasında ruhi esaslı bir tehavvül gö- ze çarpıyor. Bu tahavvül, dikkate — değer izler yapmışlır. Hassas ruhlu olduğunuz içın biraz maddileşmeğe — ve bu suretle hassasiyelinizi tadil etmeğe — ihtiyacınız vardır. Bünyece ve sıhhatçe iyisiniz; fa- kat çabucak müleessir ve bedbin olmağa istidadınız fazladır. El işlerini, bedeni ha- reketleri ihmal etmemelisiniz, Riyaziye, fi- zik, kimya, derslerine de dikkat etmeni- zi, müşahede kabiliyetinizi inkişaf ettir- menizi tavsiye ederim. —İ162— Ankara 55 A.D.K; Genç, orta boylü, orla teşekkülde., Ince şeylere ve dikkat İstiyen işlere — müslait. Hassaş, ve âlıngan Tuhlu. Yaşınızı kat'i o- larak tayin edemedim, fakat 20-30 arasın- da olabileceğini tahmin ediyorum.Kuvvetli bir aşk geçirdiğiniz ve bunun mazideki ha tıralarını asla unutamadığınız anlaşılıyor. Halen ailevyi bir mesele alâkanızı üzerinde toplamaktadır,neticeden siz de mütereddit bulunuyotsunuz. Beden! ve ameli — işleri pek kolaylıkla yıpımıyorsunuz. Tahay- yülden hoşlanıyorsunuz, —İ103— Ankara 62, S. K. Y. ; Gençsiniz. Yaşınız 20 den azdır. İnce ya pılısınız. Boyunuz örta veya biraz daha fazladır veya olacaklır. Biraz inatçı görü- nüyorsunuz. Hef”arzü etliğinizin mutlaka olmasını isler ve olmazsa derhal asabile- şirsiniz, Sizde de fazla bir hassasiyet göze çarpıyor. Ruhi bağlar, bütün — varlığınızı saracak bir ihliyaçtır. Sizde de ameli ve bedeni işlere karşı fazla istek — ve alâka yoktur. Daha uysal olmanızı tavsiye eder ve hayatın yalnız neşeden İbaret bulünma- dığını ve sandetimizi yapan âmiller içinde kendimizin de başta geldiğimizi halırlama nızı rıcı ederim. —— * Beyoğlu - G. S.R.- İ: S delar yeşlesrnre— YeşınımÜörlarkle- Bi oler | caktır. Boyunuz uzuna yakındır. Bünyece zayıfa yakın ortasınız. Sıhhatçe pek mü- kemmel görünmüyorsunuz. Erkek değilsi- niz. Kendinizi rahatsız hissetmekte oldu- ğunuzu zannediyorum. Rahatsızlıklarınızı salâhiyetli bir doktora kontrol ettirmeniz çok yerindedir. Çünkü bunları İzam etmek te olduğunuzu tahmin ediyorum. Faal bir hayat geçirmiyorsunuz. Yaşa- ma tarzınız basittir ve gayri faal bir tarz- da evde geçmektedir. Maddi — vaziyetiniz iyidir. Hayatınızın faal olmayışı sizde si- nir buhranlarına sebebiyet vermektedir. Halbuki kendinizi muhtelif ve faydalı iş ve hareketle yormuş olsanız, şikâyelleriniz bugünkü kadar olmaz, çok azalır. Gönderdiğiniz muhtelif — imzalarınızın tetkikinden bundan iki sene evvel, yâni 935 de esaslı bir sıkıntıya uğradığınız an- laşılmaktadır. Bu tarihte telâfisi gayrika- bil bir ziya İle karşılaşmış olduğunuzu tah min ediyorum. Hayatınızı muntazam bir faaliyetle işgal etmezseniz, kuruntularınız çok artabilir. Bundan dolayı hesaplı bir programla kendinizi meşgul etmenizi tav- siye ederim. acı çığlık bu eşsiz gecenin sonu oldu. Bütün hülya, bütün tatlı rüyalar her şey silindi. Ağaçlar altında yarı 'lâh. laşmış gibi duranlar hep birden insan- laştılar. Toprak üstünde olduklarını ve bir hiçle derhal hiçleşebilecek murdar birer tabiat metar olduklarını bir daha ve pek acı bir heyecan 'le anlayarak ko- şuştular, bi onların koşuşuşu da pek geç olmüş- tu. Bütün bir ırkın sihrine tutulduğu an- . da güzel Hababe, genzine kaçan bir nar tanesi yüzünden boğulmuş ve ölü. vermişti. * » o* Tarih bu hâd'seden yedi gün sonra Beni Ümeyye Halifesi Yezid bin Abdül- melikin de göçüp gittiğini yazar. xX ODALIKLAR »x Madam dö Menteno On dördüncü Lüinin sevgilisi Yarın baslıyoruz y Yazan: Kenan Çinili — Melekzad Çinili ( ERKEK — RKIZ ) Kâmıran çantasını açtı: Bana 1000 liralık bir çek uzatltı işte, dedi, (Tercüme ve iklibas hakkı mahfuzdur) — Nümara: 22 — Avrupaya kaçabilmemiz için pasaport ve yolmasrafı... — Nişanlımı bırakmırya ömkân olma. dığını söylemiştim, sanıryorum.. — Evet, evet.. Bunda — israr etmiyo- rum,. Benimle Avrupaya gelmek iste. mez misiniz?. — Nasıl olur?. -— Sizden böyle sual sormamaânızı is- tiyorum. ve dediğimi kabul etmenizi ri. ca edi n ' ; Genç kadın ağlayacak gibiydi. Bir şey söylemedim. O benim bu sükütumu ka- bul ettiğime yormuş olacaktı. Çantası. nt açtı ve kalın bir zarf çıkartarak önü- me koydu: —- İşte dedi. Bu zarf içinde nüfus kâğıdımla üç fotoğrafım var, Pasaport. larr çıkartınız. Hemen hareket edelim. İş biran içinde tamamen değişmiş, yüzde yüz ciddiyete binmişti. Doğrusu. nu söylemek lâzım gelirse, genç kadı- nım bu ciddi kararı karşısında tamamile şaşırmıştım. Ne söyleyeceğimi, — nasıl hareket edeceğimi bilmiyordum., Gayri ihtiyart elimi uzattım. Açıp baktım. Nüfus kâğıdı, fotoğraflar ve bir de genç kadırım söylemediği bir kâğıt buldum. Kâğıdı açıp bakınca bunun bir banka çeki olduğunu anladım. Gözüm rakamı. na ilişti: 1000 Türk lirasr... Hayretle çeki göstererek sordum . — Bu ne olacak?, — Pasaport ve tren bilıtlerinin mas- rafr, | vwya Çan - Kay- Şek'ln ellinci yıl dönümü M arşal Tchang Kai Chek; geçen se ne ilk teşrinde doğuşunun ellinci yıl dönümünü kutluladı. Bu münase- betle bütün çinliler, — hattâ yabantıı memleketlerde bulunan çin kolonisi, milli bir iane defteri açtılar, para top lamiya başladılar. Bu paralarla aldık- larr tayyareleri maraşela hediye etti- ler. Bu tayyareler memleketi y>bancı boyunduruğundan kurtarmak, ahalisi arasındaki ihtilâfları izale ederek onla rr birleştirmek istiyen ve bunun için çalışan mareşala kâfi gelmedi. Memle keti hakkiyle müdafaa için bunlar az dr... Tehang Kai Chek, 1911 sezesinden beri, milli inkılâpta doktor Sun Yat Se nin yanında büyük bir rol oynamıştır. Sovyet Rusyada bir tetkik seyahatı yaptı, sonra 1926 da m'lli orduların ba şına geçti. O zamandanberi, durmadan milli gayeye hizmet etmiye, Çinlileri birleştirmeye çalışıyor. Avrupa kıtasından daha büyük bir memleketi asrileştirmek, müdafaası i- çin, asri silâhlarla mücehhez bir ordu teşkil etmek istiyor. Buna kısmen mu vaffak oldu. Fakat, memleketi istilâcı lara karşı koyabilecek derecede değil. — Kâmuran Hanım, dedim, çocuk. ça hareket ediyorsunuz. Böyle bir ba- reket, evli bir kadına yakışmaz. Anlak dığıma göre siz sakin düşünemiyorsu:- nuz, Bunları alrp evinize dönlin ve ko. canızı sevmiye çalışın !.. — Ben çok sakin düşündüm. Yaptık- larım da, böyle bir düşüncenin netice. leridir. Ben kendimi bugünden itibaren de evli saymıyorum. Kenan bey, ciddi vi samimi söylüyorum. Kararım kat'idir. Kabul etmezseniz bir genç kakimın ölü- müne sebep olacaksınız. Çünkü ben ko. * camr değil, sizi seviyorum. Başkasını sevmeme de artık imkân yoktur. — Ama nasiıl sakin bir düşüncenin neticesi olabilir bunlar?. — Haklısınız.. Hareketlerim, — siza kendimi fena gösteriyor ve bu sebepten de benimle ciddi bir şekilde anlaşmalı istemiyorsunuz.. Hayır Kenan Beyl Ben bir sokak, bir macera kadını deği- lim, Kocasına ihanet etmek arzusiyle yanan zevk düşkünü bir kadın da hiç Ben artık, beni seven yahut sevebile . cek bir erkekle evlenerek mes'ut olmalr #stiyorum, Bütün mesele bu.. Bunları o kadar ciddi bir tavırla söye lüyordu ki, kdtarından döndürmeye imkân — bulunmadığını anlıyordum ,, Fazla israr edemedim. İşi savsaklamak ve bu genç kadımı. bir başka zamanda fikrinden caydırmak düşüncesiyle masanın lbtündekıleti - lıp cebime koydum: — - — Peki, ded'm, işi hınztnu:ye çalı. şacağım, — O halde sizi ne zaman görebile- ceğim?, — Çarşamba günü gene burada, ayni satte, — Güzel. Artık ben gideyim.. Sir bu işleri mümkün olduğu kadar çabuk bitirmeye gayret ediniz, mca ederim, — Elimden geldiği kadar çalışaca « ğıma emin olunuz. , Genç kadını, tamamiyle değişmiş görüyordum, Bana, artık, sevgisine mu, . kabele gösteren, ona elini uzatan bir a- dam gözüyle bakıyor, ve gözlerinin içi gülüyordu. — Teşekkür ederim, Kenan Bey! « Diyerek elini uzattı. Gülen gözleri baygınlaştı: — Oruvar efendim., — Oruvar.. f O gidince, bir an mütereddit kaldım. Nüfus kiğıdiyle, ren'mlerini ve çeki al- dığıma iyi mi yapmıştım, fenia mı?, Almak bir kadını, kırmamak nokta . sından iyi idi amma, onu ümide düşür « mek noktasından her halde" istenecek bir şey ideğildi. Maamafih bunun da kend'me göre teselli tarafını buldum; Ben bun; çarşamba günü gene kendi - sine iade-etmek için almamış mrydım? | O halde bunun fena olan tarafı neresiy- di? Belki © gün suku'u hayale uğrayatak, ümitsizliğe kapılacaktı. Bundan ne çı- kardı?. Kendisini: ben davet etmemiş, böyle bir teklif te bulunmasını ben söy lememiştim ya!.. Fakat bunları kadını kırmakları iada etmenin yollarını düşünüp bulmak lâ- zımdı. Bunu daha sakin bir zamanda düşünmeliydim, Pastaneden bu düşün. celerle ayrıldım. Müthiş bir yağmur yağıyordu. Ni- yetim Leylâlara gitmekti, Böyel yap « tım, Fakat, eve gidinceye kadar a sırılsıklam oldum. Elbiselerimi daima Leylâ ütü'er ve onlarda bir kat elbi. sem dururdu, Hemen sırtımdakileri çıkararak öne larr giydim. Akşam yemeğini orada ye- dikten sonra evime döndüm. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: