Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TNAYRABİYE DÖNELİM Z — CUCUBE MINTi| |DEFİNEYİ ORMANDAN | | FAKAT hç H NERSEKİŞEA IS PERİLERİNİ DA 134 KAHRAMAN Dimdik ve hareketsiz — duran Roz, elleriyle gözlerini kapamış, sessizce ağ İryordu. D D * - “ “ * * .- Korinyan tarafından kapatılmış ©- lan Raskas, evvelâ müthiş bir hiddet buhramı içinde tepinm'ş, küfretmiş, bağırmış, çağırmış, kapıyı yıkartasına yumruklamıştı. Fakat bütün bu gürül- tü, patırdımım kapıyı açtırmıyacağını an İryarak, üstünü başımı düzeltti, biraz sükünet buldu ve sanra, kadını çağıra- rak, gayet âmirane bir tavırla: — Âçın kapıyı! dedi. Kadın da şu cevabı verdi: — Mösyö, ben sizin hizmetçinizim, fakat asılmak istemediğim için, size kapıyı açmıyacağım! — Madam, eğer kendisini Tranka- vele satmış olan Korimyanın emirlerine itaat etmek bedahtlığıma uğrarsanız, â- sıl o uzaman — asılacaksınız... Çünkü matmazel dö Lespar'a kardina! tarafın- ::nm Müi:-ı mektubu ona vermeme olmak lere ediyor- sunuz, dH ğİĞoreA Kadın, biraz evvel ayni mektubun mevzuu bahsolduğunu hatırlıyarak, en- dişeli bir tavrrla mırıldandı: — Mektup!.... n — Evet, kardinalin mektubu! Beni dinleyin: Bu mektubu, bizzat benim vermem lâzımdı. Fakat her ne olursa olsun, bu mektubun, kardinalin vürte- dundan evvel genc kıza verilmesi |lâ- zımdır. Ben burada mahpus kalmağa razıyım. Diraz sonra, kardirnal size, doğru hareket etmiş olup olmadığınızı söyliyecektir. Fakat rica ederim, bu mektubu derhal kendisine götürün! — Ve siz, burada kalacaksınız, öy- le mi? — — Tabif deril mi!... Mademki kar- dinal, mektubu verdikten sonra, kendi- sini burada beklememi emretti.. Büu sözler, kadını tamamıyle ikna tti. y —— Verin mektubu! Ka War Disner-em 4 n X İ 4pd vi : * - ” h a Skğa soçle ça hI K FĞ Kösn LA " der ; KIZ Dedi ve mektubu almak üzere ka- pıyr araladı. Âyni zamanda, canlı bir bomba ont karşı duvara kadar geriye fırlattr ve Raskas müzaffer bir tavırla * bağırdı: — Âsılacaksın, kadın! İnmiş oldukları hana kadar koşmak ahıra dalmak, atın üzerine atlıyarak bir rüzgâr hıziyle Paris yolunu tutmak... Bütün bunlar, ancak intikam arzusü- nun verebileeği büyük bir süratle ya- pılmışti. Parise henüz girmişti ti uzaktan, tozu dumana katarak, dörtnula giden bir süvari gördü. Bir — müddet #onra bu süvari biraz ötesinden geçti ve Ras kas, hiddetle homurdandı: ! — Sen Priyakt... Riğliyese dönü- yor! Ah! Sefil rahip! Beni, Sen Priyak tarafından öldürtmek istedim öyle mi?.: Çahuk kardinale gitmeli!.. Kardinalin sarayt yolunu — tuttu, fakat biraz ötede, b'rdenbire durdu. Bu defa da daha kesif — bir toz görmüş ve birçok süvarilerin, paris kapısına doğ ru ilerlediklerini farketm'şti. Rasbas tekrar saklandı. Hemen ayni zamanda, süvari kafilesi yanından geeti ve Ras- kas hiddetinden sansarı kesildi. Bunlar, dört süvariydi.. Başta kardinal Risli- yö, gonda ise, çehresinde — muzaffer bir sevinç okunan Korinyan bulunu- yorduL.. j — Eğer orada kalsaydım, Sen Pri- yaktan, farzımuhal olarak, kurtulsay- dım bile, kardinalin korkunç pencesine düşecektim. Çünkü, sefil rahihin, be- nim aleyhime, rahat rahat entrika yap- mak fırsatımı bulduğu muhakkaktır. O- yunu kaybettim. — Korinyan kazandı..; Ayni zamanda, — aklından hir fikir geçti — Hayır! Onlar ancak dört kişi! Eğer Trankaveli bulabil'rsem, henüz o- yunu kaybetmemis olurum! İlk düşüncesi “Bel Ferronyer,, lo- kantasına gitmek oldu... Buraya gelin- ce, bir defa daha Trankaveli görmüş ol- € Çi KAHRAMAN KIZ 135 duğu küçük salona koştu. hademeleri iterek, oraya kadar atıldı ve üç arka- daşın bir arada bulunduğunu görürte, çılgın bir sevinç içinde düşündü: — Korinyan: Korinyan! Seni elle- rimle boğazlıyacağım! Raskasa yeni bir at verilmişti: Çün kü kendi atr, geriye dönemiyecek ka- dar yorgundu. Paristen çıktıkları za- man, Tramkavel casusa doğru dönerek, kısaca sordu: — Nereye? Raskas da, ayni kısa cevapla muka bele etti: — Esyole! — Esyole nereden gidiyorsunuz? - — Lonjumoya gidin ve orada, sola dönerek, doğru Sen nehri üzerinden geçin! Kafile, baş döndürücü bir süratle 'yol alıyordu. Molüs, Raskasın vanına sokulmuş ondan izahat alıyor, Raskas da, rapor vermeğe alışık olduğu için, kısa ve vazrlı cevaplarla onu tatmin e- diyordu: — Ormanın yanında, kardina lin evi..Annaisden başka evde iki ka- dın daha var. Kardinal, Korinyan da dahil olmalk üzere, üç kişiyle oraya git- mişti. Fakat Sen Priyak da orada mecmu olarak dört kişi! Korinyanı say mayın, o bana aittir. Ve Raskas sözle- rini bitirince dişlerini gıcırdattı. Molüs tatminkâr bir tavırla: — Pek alâ, dedi, üçe karşı — dört, M'isavat demektir. A şunu... Kont, Raskasa bir kese uzattı. Bu kesede bir hayli altın vardı. Casus ba- şını sallryarak şöyle dedi: — Ben kendi hesabıma — çalışryo- rum. Bana hiç bir mükâfat vermeğe lüzum yok. Molüs yavaşça: — Fakat her ne olurşsa olsun, bu nu alman lâzımdır... All... Raskas, hayatında ilk defa olarak, İzzeti nefsinin kıtıldığını hissetti. Çeh resi sarardı. Göğsünü korkunç bir iç çekişi şişirdi. Molis dikkatle ona bakı- — yordu.. Keseyi tekrar cebine koydik Sonra devam etti: * — Bindiğiniz at fena değil Onü —— hatıra olarak alıkoymak ister misiniz” —— Raskas şapkasını çıkardı ve titrek bir sesle tevap verdi: — Teşekkür ederim! Teşekkür ** derim, monsenyör! Kafile, nihayet Sen nehrini geçti Esyola girdi. Orada, Raskas : şöyle dedi: — Mösyöler, sizi burada terket- mem İâzımdır. Molüs, casusa keskin bir nazar &* fetti ve samimi olduğunu gördü. Ra#” kas devam etti: — Biraz evvel, siz, beni anlamak âlicenaplığını gösterdiniz. Binaenaleyli beni bu defa da anlamağa çalışın. SiZİ buraya, bana para veren adamı mahr ! vetmek için değil, fakat Korinyandan — — intikam almak için getirdim. | Molüs de: — Pek alâ! dedi. Gidebilirsiniz. Raskas şapkasını çıkardı vet — Tı:-rı sizi korusun! dedi. i Molüs, Montaryol ve Tnnh“ı' ; kendilerini çok uzaktan takip eden V: dürle beraber, tekrar ayni baş dönd rücü süratle yollarına devam ettiler vi biraz sonra, işaret edilen yere gel ü ler.. O zaman Trankavel korkunt b ses çıkardı; o zaman Montaryol lîmığ: | siz bir küfür savurdu; o zaman M0 | bile sarararak mırıldandı: , - Çok cç!.... ğ Evcçt, 'Rîgşliyö ocadaydı! Evet, onul yanında vakur bir hareketsizlikle kat” nais dö Lespar duruyordu! Evet: uK ae a " gdinalin arkasında, Sen Priyakın gel - çehresi gözünüyordu!.. Raskaşın D Herdi, göyledikleri doğruydu! Yalnız bu .ü' çük grupun etrafında, müsellâh elli A vari vardı!.., . : ” . U . * . . . , İ ;ı' Burada, Rişliyö ile Korinyan Ml"“' | da geçen bir hâdiseden bahse : 'îfö' " lâzım gelmektedir. Korinyarim ıw "iğğla ,“.