Haber 26 Aralık 1937 sayfa 2 | Gaste Arşivi

26 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

26 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» a t Ğ Kvtre | P | a UA l F eiT 2 Dış Siyasa Mısırın genç Kralı N Mısırdaki Başvekil Yazan : Şekip Gündüz (SIİR sarayı genç.ve zarif Kral Birinci Faruk'un evlenme hazır- lıkları ile uğraşırken, Mısır, hiç de bir | binbir gece düğününe sahne olabilecek bir diyar manzarası göstermiyor. «Her taraftan “ihtilâl! ihtilâl!” sesleri yükse- liyor. Talebe nümayişleri şehirlilerin Ta- hatını kaçırıyor. Mısır gazetelerinde o- kuduğumuz yazılar ve muhtelif dünya merkezlerinden akseden telâkkilet, bu memlekette, ehemmiyeti küçültülemiya - cek bir siyasi buhran belirdiğini göste- riyor. , D . Buhranın iki başı var: 1 — Kral. 2 — Başvekil, İngilterede geçen yıl Krat sekizinci Edvardın karşısıma - nasıl bir. Başvekil Baldvinin dikildiğini gördüysek, bugün de Mısırda genç kralın karşısına öylece bir Başvekil Nahas paşanın dikildiğini görüyoruz, : İngilterede kral Sekizinci Edvardın im- paratorluk ve krallık tahtlarından uzak- laşmasını bugünkü - düşes dö Vindsor'u saltanata teşrik etmek istemesine atfet- mişlerdi. Bugün o hâdisenin, imparator- lük iç ve dış sryasaları üzerindeki çetin anlaşamamazlıklardanı doğmuş bulundu- Zu herkesçe malümdur. Fâkat meseleyi ister zahirf şekli ile ister hakikt manası ile tetkik edelim mutlaka şu neticeye u- laşırız: “Başv;ldl Baldvin - Kral Sekizinci Ed- vard maçından Başvekil Baldvin galib olarak çıkmıştır..,, Acaba Başvekil Nahas paşa - Kral bi- rinci Farük maçı kimin galebesiyle bite- cektir? Böyle bir suale muhatab olunca hatı- ra gelen üstünkörü cevab şudur: — Tabii hangi taraf kuvvetliyse? “Acaba hangi taraf kütvetli? Misır Kralr Faruk babasinım yerine getçiği gündenberi Mesırlıların umum? sempatisini şahsı üzerinde teksif etmiş addedilmektedir. Fellâh, esnaf, işçi, ta- -— i Kral ne istiyor? Nahas paşanın iste- diği nedir? Niçin anlaşamıyorlar? Mesele, zahirde, basit bir anlaşama- rr_ıa'zlıktan doğmuşa benziyor. Vefd par- tisinin mavi gömlek giyen bir yarı asş- keri teşkilâtı vardır. Kral bu teşkilâtın ı:'levamuıa lüzüm olmadığını birkaç kere ihsas etmiştir. Fakat başvekil ve arka- daşları bu teşkilâtı dağıtmak için en u- fak bir temayül bile göstermemişlerdir. Kıral bu teşkilâtı niçin dağıtmak isti- yor?, Çok düşünmeğe lüzüum yok, Gömlek- |liler ne renkte olurlarsa olsunlar demok- rât partilerin ve demokratik devletlerin hoşuna gitmezler, Saray bir tarftan vefde düşman siyasi partilerin bir — taraftân da İtalyaya düşman bir İngilterenin devamlı teşeb- büslerine maruzdur. Mavi gömleklilerin başında bulunan- lar İtalyan kültürünün tesiri altında kal- mış münevverlerdir ve İtalyan propagan dasınm gizli tahriklerine âlet olmak is- tidadında bulunanların bu teşkilâtta bü- yük bir yekün tuttukları zannediliyor. Demek ki sarayla kabine arasında ve Kıralla Başvekil arasında beliren anla- şamamazlık İtalyan - İngiliz kavgasının Misırdaki bir âksi suretinde kabul edi- lebilir. , a Sokaklarda insan yığınlarınım “İhti- Yâl! İhtilâl!,, diye bağırışmalarına baka- rak genç ve zarif Kralın saltanatı baş- larken yapılmış olan saadet tahminleri- nin ve güzel temennilerin boşa çıktığını sanabiliriz. Mısır, geniş siyast hüriyetlere hak verdiren bir siyasi şuura ulaşmamış mil- letlere mukadder olan — kargaşalıklara namzettir. Aceba bu kargaşalık sonun- da hüküm hangi otoriter ele geçecek? — | Nahas'ın eline mi? sis> gökermün İav ş Şekip GÜNDÜZ (&) Eğer bu hâdiseyi bir müuhasama olarak kabul etmek mümkhkünse... cir, münevver, asker, genç, ihtiyar, ka- dın, erkek bütün Mısırlılar bu genç hü- kümdara büyük bir sevgiyle bağlı olduk- larmı muhtelif fırsatlarda izhar etmiş- lerdir. i Başvekil Nahas paşaysa yakın Mısır tarihinin iki büyük halk ve devlet ada- mından biridir ki, 18 yılliık mücadelesi, Mıisırın her tarafında şahsına karşı yük- sek bir saygı yaratmış bulunuyor, yakın Mısır tarihinin bahsettiği iki büyük dev- let adamından diğeri, S_aad Paşa Zağlül idi. Mısır istiklâl ve hürriyetinin/bu en büyük yapıcısımım, bu en büyük Mısır kahramanının bugün ahrete göçmüş bu- lunduğunu düşünecek olursak Nahas pa- şanın, Mısırda siyast ve milli şef olarak, tek başma kalmış bulunduğu anlaşılır. Başvekil Nahas paşa Vefd partisirlin lideridir. Bu parti Mısır parlâmentosun- da kahir ekseriyeti elinde tutar ve Mr- sırın her tarafındaki şubeleri, mücadele- | cileri, hatipleri ve sayısı bir hayli yüksek olan azaları ile çok kuvvetli bir siyasi SERESGNEGÜNHAMMENAEUK N teşkilât manzarası gösterir. Bu teşkilât, ( eski ! kadar olan mesafede üstüm başım, her Si| İngiltereye karşt tam 18 yıl devamlı bir mücadele idare etmiş, birçok kurbanlar vermiş, İngiliz mitralyözleri karşısında bile hedefine gitmekten yılmamış ve de- nilebilir ki Mısırı hürriyet ve istiklâle kavuşturan bir ordu vazifesini görmüş- tür. O halde karşı karşıya geçen iki ha- sım (*) hiç de biribirinden zayıf değil- |£ dir. Kral Faruk'un tahta çıkışr esnasında şanın yeni krala ne büyük bir sada- kat ve bağlılık gösterdiğini hatırlarız. A- caba bugünkü vaziyet Nahas paşanın ve Vefd partisinin krala karşı sadakatin- den inhiraf etmeleri suretinde tefsir edi- lebilir mi? ; Gelen haberler Nahas paşanm krala, hanedana ve bu hanedanı Misirim. ba- şında tutan ana yasaya karşı cephe tut- muüş olduğunu ihsas etmiyoı:. Fakît h?f' disenin sokaktaki tezahürleri, günün bi- rinde saraya karşı sarih bir cephe tut- mak istiyecek bir Nahas Paşanm az Di rermn -. D HRESEASTALIDEESAMNMSIN Doğru Değil mi? Sabahları temizle- nen dükkânlar Bir arkadaşımız anlattı: “Her sabah sekiz vapuru ile Kadı- köyünden köprüye inerim. İstanbul ta- Tafjına — geçeceksem, — Eminönünden, tramvay yolunu takib ederek yürürüm. Beyoğluna geçeceksem, Tünelle veya yaya çıkar, Galatasaraya kadar yürü- yerek giderim. Vapur beni daima se- kizi yirmi beş dakika geçerek iskeleye çıkarır ve binaenaleyh her sabah Emi- 'ı nönünde veya Tüntel başında tam. se- $ biz buçukta veya beş geçerek bulunu- $ H ; ! TUM. İmdi, ya, Borsaya kadar olan mesa- "i * fe dahilinde, ya tünelden Galatasaraya ? sabah muntazaman çamurlanır, berbad olur. Çünkü, yolumun geçtiği bu yer- lerdeki sıra sıra dükkânlardan hiç ol- $ mazsa beş altı tanesi yıkanır ve süprü- lür. Yani bu, o demektir ki, bu dük- kânları yıkâyıp süpürenler, herhangi bir saygı hissini düşünmezler. Çünkü bütün o süprülenler, sizin üzerinize hiç beklemediğiniz bir kapıdan sıçra- $i yfvm'r. Bir süpürgenin fırlatabileceği : çirkef, bir pantalonu, bir etekliği mah- ; vetmeye ve medeni bir insamı çıldıra- tak hale koymuya kâfidir. t Belediye bile nizamlarına bunüu me- BaRmMa 6 . " *i B mezler? Eğer hareketleri cezalandırıl- * sa ne diye burada dert yanayım? sesrassansa Inmadan, hiç değilse saat sekizden ev- vel olacağını tahmin ettiğim bir za- manda temizliğe mecbur ettiği kimse- lerin hareketini takip etse, her — gün yüzlerce vntandaşın üstü başı da kö- runmuş olur sanırım.,, CeT OUU ÇD tehlikeli bir düşman olarak telâkki edi- lemiyeceğini açıkça anlatmaktadır. OĞT MNYT M ADT nedici maddeler koymuşken bazt tica- tethane sahipleri buna 'H'Ğyc' fiajm- et- İi Belediyemiz “müruru ubur” un baş- PN MA M Z- ” HABER — Akeam N SErUĞ A A G MA ) Hostağtaı içinde kutluladılar. : İstiklâl harbimizde, akıllara durgunluk veren bir şehamet ve kahtamanlık nü- münesile memlekellerini müstevli düşmeana karşı İ k kahraman Gazianlepliler, dün bütün m emleketle veraber bu mutlu günü sevinç müdafad eden ve kurtaran Bu münağebetle şehrimizdeki Gaziantepliler de, Eminönü Halkevinde fop!ana- rak bir merasim yapmışlar ve bu sevinçli. günü bir arada geçirmişlerdir. İspanyada harp vaziyeti değişmiştir Şimdi asilerin cephesi bir inhidam tehlikesi karşısındadır Yazan : Sadık Dumar Cumhuriyetçilerin âsilere iaarruz ettikleri mıntakayı ve harekâtin muvajfakı- yetli inkişafını gösterir harita. (Hu susi haritacımız tarafından çizilmiştir) - İspanyada meşru hükümet kuvvetleri- nin Terueli zapletmeleri günün en mühim hâdiselerinden biridir. Hattâ denilebilir ki hükümet kuvvetlerinin hiç beklenme- dik bir zamanda - giriştikleri bu taarruz bir parça ;daha inkişaf ederse elde edile- cek neticeler Uzak şark, garbi Avrupa, orta Avrupa ve Akdenizde siyast hâdise- lerin seyri üzerinde dahi müessir olabilir. Ternel İspanyada hükümet cephesinin en tehlikeli tarafıydı! Madritin arkasında bulunması ve sahile ancak 100 -- kilometre hir mesafede olması bü noktayı hükümet- çiler için iki bakımdan tehlikeli bir hale sokmuştu: 1 — Cenuba doğru yapılacak bir ast ta- arruzu Valansiya ile Madritin — irtibatını kesebilir ve asi kuvvetlerin Madriti şark- tan çevirmelerine de imkân verebilirdi. 29 — Teruelden şarka — doğru yani Ak- pılacak bir taarruz, İspanyol. “halk cep- hesi İspanyası,nı ikiye bölebilir, Katalon yanın Valansiya, Madrit, Murciya ve Yeni Kastillâ ile olan bağlarını koparıverirdi. Bu takdirde, denizden ablokâ altında bu- lunduğu için hükümetçi İspanya elindeki toprakların bütün dünya ile teması kesili- verirdi. (Tabit Katalonya müstesna) zira yukarıda da söylediğimiz gibi Teruel, Ak- deniz kıyısındaki en yakın limana yani Kastellonaya ancak 100 kilometre — mesa- fede bulunuyordu. Asiler şimalde Bask hükümetinin bütün topraklarını zaptettikten sonra oradan bo- şalan kuvveltleri süratle şark — cephesine nakletmiİşlerdi. Hükümet — cephesinin, bu küvvetler gelince çok sıkışacağı söyleni- yor ve asi general Frankö bir — taraftan, radyoda-her akşam bir başka — soytarilik yapan Sevilin meşhur spikeri, yani Giye- po de Lano adındaki diğer asi — general mütemadiyen bir “şakuli inhidam,,dan bah sediyorlardı. - Hele Franko esrarengiz ta- vırlar takınarak; , “— İspanyollar bir sabah uyandıkları | zaman her şeyin bittiğini göreceklerdir.. * diyordu - Yani yataklarına girdikleri za- man karşımızda mevcut olan Valans cep- hesinin uyandıkları zaman yerinde yeller esecek,,, Ve İspanyadan gelen haberler, hakikaten (Frankonun bir takım hazırlıklara girişti ğini de gösleriyordu. Faraza Guadalahara deniz kıyılarındaki limanlara doğru ya- . vilâyetinin — şimalinde, — bilhassa (Jad- roğue — Hadrak) mıntakasında kesif kuv- vetler tahşit ettiği hissediliyor, keşfe çı- kan hükümet tayyareleri cephenin bu ta- rafına mülemadiyen levazım ve mühim- mat taşındığını haber veriyordu. Ast ge- neralin emri altındaki donanmanın Kas- tillon limanı etrafında toplanmak emrini aldığı duyulmuştu. Rivayete göre Fran- ko taarruzunun bir ucu Hadrak'dan cenu- ba, Madritin arkasına doğru inecek ve ikinci ucu Teruelden şarka ve cenubu şar kiye doğru bir çatal hâlinde saldırarak, donanmanın da yardımı ile, Kastillon, Sa- Bunto, Valansiya limanlarına — ineçek ve hem Valansiyanın Madritle irtibatı kesi- lecekti hem de cumhüriyetçi İspanya İki parçaya ayrılacaktı. Fakat bütün tahmin- lerin dışında bir hâdise — ile karşılaşıldı. Şimalde, Baskların soön şehri yani Gijon sukut eder etmez Madrite — yüklenmesi beklenen Franko, o hâdise üzerinden iki , ay geçliği halde en ufak bir harekette bi- le bulunamadı. Buna mukabil hükümetçi- ler evvelâ Saragoşa ve arkadan da Teru- ele biribirinden muvaffak iki taarruz yap- tılar, Hükümetçiler, on beş gün evvel Sa- radosa hücum ettikleri zaman bitaraf mü şahitler ve ataşemiliterler şu — beyanalla bulunmuşlardır: — As:ller taarruza dayanamadılar. halinde kaçtılar. Bu sefer Teruel taarruzunu takip eden- ler de ayni sözleri söylüyorlar ve bundan şu neticeleri çıkarıyorlar: 1 — Franko artık karadan ve denizden bir taarruza kalkışarak Katalonya ile Va- lans arasındaki irtibatı kesemez. 2 — Artık hükümet cephesinde Franko nun bahsettiği gibi “şakuli bir inhidam,, beklenemez. 3 — Son taarruzlarda, isyanın başladığı gündenberi ilk defa olarak cümhuriyet cep hesinde disiplinli ve Mmuntazam bir ordu görülmektedir. Evet, Frankonun elindeki — muntazam kuvvetler harb ede ede eriyip asilerin cep hesi talimsiz, terbiyesiz kuüvvetlerin eline Rectiği gün, hele asilerin en mühim kuv- vetleri olan Faslı asketler çok yıprandığı gün cumhutiyet cenphesi yepyeni silâhlar- la mücehherz, disiplinli, askeri — talim ve terbiyesi tamam bir millt ordu. yetiştir- * yi arasında bir birleşme, bir a “curmları, Âdeta kendilerine tevcili Hayranlık — — AMİMİYET gibi ımyı-ımllk“ yaratma kabiliyetinin “";, hürlerindendir. Şahsiyeti oım_ıuj;: eft damın samimiyeti olamaz, Ç inde söylese, ne yapsa öğretme'dir, İf ihtle: derin bir surette duyduğu bir her yaçtan doğmaz. Her söylediğine: bi yaptığma gerçekten inanmasI aşkü + şey isbat etmez; onlar ancak b ü larınım, kendilerine o hisleri, © par şünceleri vermiş olan klmscleı'll'lt . pağanıdır. Papağanda samimiy? çörüş savvur olunabilir mi? Gençlerin T0 * #u bunu henüz anlamadıkları 4 asırlandanberi söylenriş şeyle k* okuyarak değil, havadan kapl“';ı' C kendilerinde de duyar gibi oldılaı.ıı Hi rından onları yazmakla samimi yarı cakları sanırlar. Halbuki bu çeşit Pa || zıları kendilerinde hiçbir zaman 6 0 mimiyetin, yani hakiki şahsiy© | teşekkül edemiyeceğini gösterir. af nilebilir ki samimiyet daima etnkld uymamak, müesses itikatları te wi etmek arzusile başlar. Bunun iç 5i dir ki sanatte her yeni — cereyâ? a müntesibleri, kendilerinden meı gelenlerin eserlerinde hiçbir kıyğrl bulunmadığını iddia ederler. Hâ l olmalarında bir beis yoktur: 5 Ü miyetleri ancak bu surette yolü” bulacaktır. gar | Hayranlık da ancak şahsiyet Kü hibi kimselerde — bulunur; çünrdo W herhangi bir kimsede yeya — €€ ği ,îlı hayran olacak bir şey bulmamız. (l’ı“ ! da derin bir hissimizin, — derin g ! düşüncemizin « belki bizzat ifade demediğimiz bir his veya fikril * fadesini bulduğumuzu — gösterir çinde hiçbir şey bulunmıyan adani iş herhangi bir eserde kendisini Sâw mesine imkân var mıdır? Hiçlik, bir yerde kendi aksini göremez. yık* kat ederseniz etraflarında buld ları her şeyi kabul eden, daimâ “â gunluk gösteren kimselerde hlıd hayranlığa hiçbir zaman tesad (ü lunamaz. Onlar, — beğenmek wnl' geldiğini öğrendikleri için beğ€ ler; onları müdafaa etmek için y lanmazlar, coşmazlar; — onlara :.'l cum edenlerin söylediklerini kâ etmeseler bile şiddetle reddetme” ler, belki alay ederler. Çünkü edl[ü, ' itirazlarda, kendi şahıslarma, ta ©7 rin itikatlarına dokunan bir şey di mazlar. Beğendikleri eşerle kend aAHTATI Ürm <a? | ArKasase AMAD URA Man yi dilmiş gibi hissedip de bir acı d sunlar, bağırsınlar!... Gönlünde yan hulunmıyan adamda hayrat olamaz. Nurullah 45/ Bir çocuk — yanarak öldü Büyükderede Çayırbaşında OM | kundra boyacısı Ahmetle karıst çOC“kl' İ fını evde yalnız birakarakdışarı çlk“kl' | rı bir sırada çocuklar mangala düş"f; | yanmışlardır. ge Bunlardan yarası ağır olan Hat dir. Derhal çocuk hastahanesine ka,w rılmışsa da yavrucak aldığı WM tesiriyle biraz sonra ölmüştür. BÜ <ür <—. Izmirde kurulacak || süt fabrikası İzmir, 25 (Hususi) — Burada ye taralından kurulacak süt fabrikâfli, çin yapılan hazırlıklar bitmek ÜzeE” , Fabrikanım makine ve tesisatif 79 öj lira tutacak ve heyeti umumiyesi 100 lira: ç j ya çıkacaktır. ge? Fabrika mezbahanın yanında dilecektir. Panik İ PAZAR BİRİNCİKÂANUN — 1987 Hicrt: 1356 — Şevval 23 Güneşin doğuşu Güneşlü 7,35 16,46 Vakit Sabah Öğle Ikindi Akşat 1 5,55 12,14 14,34 16,16 W miş bulunuyor. Artık Madritin sukulunu & L | | | ML nü Şebiyeldanın sa: l#'/ İ | | | j , g beklemek çocukluk olur. Son hâdi Âstler arasında dahili kavgalara se” pf ması muhtemeldir. Cumhuriyet Ğ şakult inhidamdan — kurtulmtştu” asilerin cenhesi bir şakuli inhidat” — kesi icindedir. .ü ve Frankonun nihat zafer — kaz8 ğ bel

Bu sayıdan diğer sayfalar: