22 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ER — N — izEa —a z T —— —a aCCLııı T —a » te Parisi tethisş eden cani Pan tehli kede; geçi bir dakika yok ! Madam Şekaym bir meklup aldı : , Jan dö Koven kaçırılmıştır; ona tekrar kavusmak KKT A AT Bd (2) ğ istersenz 500 dolar gö derinizi,, b %Sîvabmı veriyor. Yaşlı «kadin, A- 8 | yiş , Sefaretine haber vermek isti- — | Ş A ni oluyorlar: “Yapma, diyor- | ü'bîüİErler sana... Yirmi dört yaşım- İ %da kadm bir gece gaybubet etmiş. 1 %mm telâşa düşecek ne var? Sebebi 4 aA" ra'lt n birde bir telgraf geliyor. ı,,%* kadm, titrek ellerile kâğıdı yır- ..M'eokuyor: kkrak etme, İyiyim. Mektup pos- n , *receye kadar merakı zail olu- İ%Ğemek korkulacak bir şey yok. Güma avdet edecek... hhk €r geçiyor. Teyzenin endişesi h. Ya artıyor. Her kapı vuruluşta, H B:;*Iefcm çalışta titriyor. ü t #ecenin yedisi. t Madam Şekaym, size bir mektup SAT aA w kâ"m üzerindeki yazı Janın yazısı İt kg:: dö Koven kacırılmıştır. Onu 'ıı! görmek, ona tekrar kavuşmak B iz 500 dolar gönderiniz...,, oi h"dtîlttrları_ paranım nasıl ve nereye ge |ç leceği hakkmda izahat - takip kî:!lı kadmın gözleri önünden Şi- | 'hâangsterlerinin. katillerin haya- d ' Dü Yor. Dimağı sarsılıyor. |N " tehlikede. Geçirilecek bir daki- * |aj 6 Hemen Amerikan konsolosu- — |N ?er veriyor. Konsolos Nevyork 6? (V0 gazetesiyle küçük bir ilân neş- #4 | N, Sİni tavsiye ediyor: $) ;ı::» Tica ederim, hemen gel...., b l ae hirsiz veya hirsızlar, ayni aaya — w | N —— ——— — ——... gazete sütunlarında şu cevabı veriyor- lar: Sakın polise haber veryim, demeyi- niz. Yoksa...,, Janın ailesi ve kendisini tanıyanlar büyük bir heyecan ve köorkuya düşü- yorlar. Dört gün geciyor. meydanda yok. Beşinci gün telefon çalıyor: — Allo! Allo!... Madam Şkay sen misin ?.. Ses kaba, terbiyesiz bir adamın se- sine benziyor. — 'Alâ! parayı vereceksiniz, mi? Şu halde şoförüm gelecek, sizden a- lactak, tabil volise haber vermediniz Hoş, verseniz de ehemmiyeti yok. Biz faka basmayız. Polisi işe karıştır- maymız, yoksa Janiyi bir daha göre- mezsiniz. Fakat nolis meselvi biliyor Otelin etrafında lâzımgelen tertibatı almiş bulunuyor. Tayin olunan saâtte boş bir taksi geliyor, ötelin önünde duruyor. Şoför İniyor, yaşlı kadın telâşla konuşuyor, soruyor: “ — Jan nerede? Şoför hayretle bakmıyor. — Bilmem... Ben, verilecek »ir mek- 'ıbu almıya geldim... Otel garsonlarından birisi yanma yak- laştı: — Mektubu almış gibi görün. Doğ- ru, seni gönderenlerin bulunduğu yere git. Başka şeye karışma... Genç kız hâlâ değil Dedi. Fakat yazık ki (garson - polis) şoföre bu sözleri söylerken uzaktan ge- çen bir adamm kendileriri tarassut et- tiğini göremedi. Şolör aldığı emri yerine getirdi, tayin olunan yere gitti. Fakat, kimseyi bula- madı. Resmi ve sivil polisler etrafa yayıldı- lar, tahkikata başladılar, Herkes bir tür- lü söylüyordu. Kimi, Janiyi Niste gör- düğünü, kimi Bezansonda, ağaçların göl gelerinde dolaşırken tesadüf ettiğini ha-s ber veriyordu. Buna rağmen kızın İzi bulunamıyor, ne olduğu anlaşılamıyor- du. Jan dö Koven, seyahat çeklerini çan tasında taşırdı. Bunlardan yedi tanesi- nin muhtelif mübayaatta sarfolunduğu haber alımdı. Çekler zabıtanın eline ge- çince, imzanın tâklid olduğu meydana çıketı. S Ş Ambhasadördeki gencin izi bulunama- dı. O sıralarda, sergi münasebetile, Pari- se gelenlerin içinde yirmi beş yaşında bulunari şık ve yakışıklı adamlar, Al - man şivesile ingilizce konuşan yabancı- iar o kadar çoktu ki... Ağustos ayında bir gece, Madam Şak haym, telefonla bir yere davet olundu. Kadin, (fidyei necat) 1 çantasıma köy du, gitti. Polis müfettişlerinden Şarni- ye kıyafetini değiştirdi. Parayı alacak adamı yâkalamak istiyordu. Yazık! He- rif, her nedense, bu defa da gelmedi, ha-. zırlanan tuzağa düşmedi. Hemen hiç kimse cinayeti hatırma getirmiyordu. Ve herkes: rilecek “Kaçırılan, fidyei necat istiyen yok. Bu gangster hikâyesi, teyzesinden para koparmak istiyen genç kızın uydurma- sı. Başka bir şey değil...,, diyordu. - Yalnız polis müfettişi Şarniye bu fi- kirde değildi. Araştırmalarını derinleşti riyordu. Bu sırada kızın erkek kardeşi Hanri Parise geldi. O da; * kızm kaçırıldığına, bir yerde kapatıldığına kani idi. Fakat, kaçıranlardan bir haber yoktu. AÂrtık fidyei necat da istemiyorlardı. Bir ay kadar evvel Jan'ın sahte imzalı seya hat çeklerini veren güler yüzlü, tatlı Maktul Blond ve onun zavallı annesi... 5 bakışlı adam da kayıplara karışmıştı. Polis bunu da bulamıyordu. Hanri, meyus ve mükedder Amerika- ya döndü. Dört ay geçti. Mesele unu- tulur gibi oldu. Jan dö Koyen'in dosya- sı, adli zabıta başmüfettişinin masası ü- zerinde duruyordu. Polis, başka cinayet- lerin tahkikatıyla meşgul oluyoniu. Jan meselesi,»kapanmış gibivdi. 8 Eylüldeyiz. 20 numaralr milli yol- da, Parise 63 kilometro mesafede, (Dıwarrîı var) iğ' | gtf ; 120 KAHRAMAN 08 | vi İfabuı etmeğe hazırlanıyordu. Kardi- gil” 3i vuracak olan eli silâhlandıracağı sı- Rişliyönün kardeşinin birdenbire w 8tlme ; " si cidden garipti. Genç kadın he '“cîrum gizlemeğe çalıştı. Sonra, onu ü!“ni alarak bir koltuk gösterdi. Bir- Hbire, aklına, bir düşünce geldi, çıl- eg bir düşünce: Kardinalin kardeşini |8 aç Etmek! Şale için hazırladığı teshir dıı v_,l:lci Vıııîaları onun için kullanmak! ö ı:!kudö Rişliyö, gayet yaâkışıklı bir er- En basit ve sade dini elbiseler Üski :v# “:h.ı.' Onun vücut güzellik ve zerafetin N a " hiç bir şey eksiltmiyordu. 'wd <— Genç kadın şöyle söze başladı: p ba, — Monsenör, siz içeriye girerken, B | ». de zaten sizi düşünüyor ve sizin gi- İt zatın sarayda cidden eksik oldu- M 48 | — S kendi kendime söylüyordum. gi Va piskopos ciddi bir tavurla e- j zî" p Vel'di: ç n ;* Madam, saraya asla gitmeme im- r h“ Ur ve temenni etmem. Beni bu- 68 | 4 38 sevkeden vazifemi bir an evvel bi- B. tekrar, dünyayla alâkalarını kes- Ka İğin Dlan insanların yanıma karışmak * B"tlcal göstereyim, hl“lı: Sözlerin söyleniş tarzında — sar- Vet bir azim ve küvvetli bir samimi g' | x Yardi. Düşes daha ilk anda, muvaf- | * çö! d"ını iyacağını anladı. Lui dö Rişliyö etti; b v dauy Pariste — genç bir kız vardır ki, tam, Madetini, bütün mevcudiyetimle x Tni ediyorum. Ve işte, madam, si t ğ n“n için ziyaret ettim, bu ziyaret tim, Siktiğim için affınızı istirham ede- DS Üğ g, Hui dö Rişliyö için, dük Klod'un îlktı:"öZün ikametgâhı her zaman a- Ti î' Mmısenyör bu ziyaretiniz, be- &nç îız sonsuz bir şereftir. Fakat bu Ka * y t l*ıpi B U genç kızın adı, Annais dö Edır... : hi Üşeş bir an içinde altüst oldu. Bu Gen, " &n içinde facia girmişti, # ğ Ü ı't;“ımı_ müheyyiç bir sesle: li L L L l e - F j KIZ — Monsenyör, dedi. Mademki An- nâisin saadetini istiyorsunuz, gidip kardeşiniz kardinali görün ve ona, genç kıza annesini iade etmesini söyleyin! Ve bilhassa şunu söyleyin ki... —- Baş piskopos vakur bir jest yaptı. Mari dö Şevröz de kekeledi: — Beni affedin! — Biliyorum, madam, kardinale kar ,şt olan hislerinizi biliyorum. Ve kardi- nalin bu bedbaht genç kıza karşı olan hislerini de biliyorum. Bana gelince, düşüncem her ne olursa olsun, kardinal kardeşimdir! — Peki, şu halde, ben ne yapabili- rim? Kardeşinizin Annaisi öldüreseğ'ni biliyorsanız, bu genç kızı, sırf babası tarafından gizlice tanıtmak betbahtlığı na uğradığı ve siyasi hesapları müşkü- lâta maruz bıraktığı için, darağacına gönderecek olan kudretli kardinale kar şı ben, ne yapabilirim? Baş piskopos boğuk bir sesle mırıl- dandı: — Hayır, bunun için değil! Düşes bağırdı: — Al:. Başka bir şey mi var?. Şu halde?.... Lui dö Rişliyö elini kaldırarâk şöyle dedi: : — Parise, onu müdafaa etmeğe gel- dim, madam!... Ve işte sizden rica etti- ğim şey.... . Düşes kardinale karsı yapılan mü- cadeleye Liyon baş p'skoposunu da da- hil etmenin mümkün olacağını düşüne- rek! — Size yardım, etmek maalmemnuniye ! — Hayıt! Elimdeki vasrtalar saye- sinde ve büyük bir müşkülâtla, Annais dö Lesparın nerede ikamet ettiğini öğe tendim. Önu görmek istedim. Bugün öğle üzeri onun evine gittim, bulama- dım. Saat dörtte, gene bulamadım. Ni hayet sekizde, heyetan içinde bulunan evdekiler, onun nerede bulunduğunu, mi? dedi, ö ll c e e alia. ( # ü SS KAHRAMAN KRIİIZ. Y17 silzade, kardinalin taraftarı ve sadık hizmetkârıyım. - Şaleyle düşes bakıştılar ve bu - ba- kışla şunu söylemek istediler : — Cellâtlar bizi bekliyor. , - Şale, seri bir hamleyle, kılıcını ha- fifçe sıyırarak, düşesin önüne geçti... Mari dö Şevröz bu hareketin nazik bir adamın -basit bir jesti olmadığını, fa- kat, kendisine seve seve verilen bu ha- 'yatın.son hürmeti ve sadakatini ifade ettiğini anladı... Âşk rüyası inkişaf e- diyordu, Fakat bu defa, üzerlerinde ö- lüm dolaşryordu. Sen Priyak devam etti: — Kont cenapları, Sen Lâzardaki evinizden geliyorum ve sizi burada bu- lacağımı anladım. İşte size söyliyece- ğim şeyler: Kardinal, kendisine yaptı- ğınız ve kendisinin kabul ettiği davete benim gitmemi istedi. Ayni zamanda, kendis'nin elbiselerinilde giymemi em- rTetti. Öyle ki, tarafınızdan bir tuzak kurulduğu takdirde, katletmekle mü- kellef bulunanlar, benim kardinal oldu- Bumu zannetsinler. Şale ürperdi. Sen Priyak, sözüne devamla: — Eğer başıma bir felâket gelseydi, dedi, kardinali bir tuzağa düşürdüğü- nüz meydana çıkacaktı... İşte kont ce- "napları, ben de, sizin Sen Lâzardaki e- vinize gittim. - Orada bir saat kaldım, o- radan geliyorum. Buradan — çıkınca doğru kardinalin huzuruna çıkacak ve raporumu yapatağım:.... Şaleyle Düşes, korkunç süküt için- te, ayni kelimeyi düşündüler: — Rapor! : »- Âyni zamanda, Şalenin zihnine baş- ka bir düşünce saplandı; ve gözlerinde Akırmızı bir kıvılcım parladı: Sen Priyak kardinale raporunu yapamıyacaktır ! Sen Priyak bu binadan sağ olarak çıkmıya- caktır! Casus bunu derhal anladı ve eli- ni uzatarak tekrarladı: — Dinleyin! Bu kelimeyi söyleyiş tarzı onu kur- tardı. Şale, başladığı ölüm jestini, ma- nasız bir jestle ikmal etti. Düşes, sinir lerini gevşeten bir nefes aldı. Sen Priyak sözünü tamamladı: — İşte kardinale söyliyecefim şey- ley: Sizi Sen Lâzardaki evinizde bul- dum; oraya gayet rahat ve sakin bir halde gittim. Siz, orada tamamiyle yalnızdınız. -Kardinalin — gelmediğine son derece müteessir oldunuz ve niha- yet oturup kardinalinm şerefine içtik.: Neticede yolda da ölmedim, içkiden de ölmedim ve sapasağlam olarak geri dön Şale kekeledi: — Niçin, niçin? — Sizi niçin mi kurtarryorumr.. Bu ancak beni alâkadar eder. Son bir nok ta daha, kont cenapları: kardinali gör- düğürüz' zaman, hakikati söylememe- lisiniz. Bana gelince, rapörumu size söylediğim veçhile yapacağıma, İsanırı kanı üzerine yemin ederim. Şale hemen: — S'zi tekzip etmiye:eğfim, dedi. Sen Priyak eğildi ve ayni zamanda düşündü: — Teyit etmeyip de ne yapacaksın? Odadan çıkmak üzere iki adım attı. Düşes dö Şevtöz ona doğru koştu: — Demek, Sen Lâzardaki evde kim seyi bulamadınız, öyle mi? : — Hayır, madam. — İsrar ediyorum! Orada kaldığı- nız bir saat içinde, bir genç kız görme, diniz mi? — Hayır, madam! — Tasrih ediyorum. Belki onu ta- nırsınız. Matmazel dö ÂAnnais Lespar oraya gelmedi mi? — Hayır, madam! Bu soön hayır kelimesini, cürmünü şiddetle inkâr eden ve hayatın sonunaâa kadar inkâr etmek istiyen bir mücrim tavriyle bağırmıştı. Âyni — zamanda, süratle dışarıya çıktı... Düşes düşünce-

Bu sayıdan diğer sayfalar: