Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
a M ü y y - TTTT FT FTT TTEŞREER T B » LA ! ÖB îîı_ş_ Siyasa Japonyanın İndiltere- ye düşman oluşu etrafında bir. kac SÖZ Yazan : Şekip Gü B ÜYÜK Japonya, muhakkak ki Bü yük Britanyanın uzak şarkta ya- rattığı bir kudretti. Rus-Japon harbi de yine bu Büyük Britanyanın tahrik etti- ği bir kanlı kavga oldu. Amiral Togonun Çuşimtada kazandığı büyük deniz harbin- de bile Büyük Britamyanın oynadığı bir rol vardır, Baltıktan kalkıp bütün Afri- kayı dolaşarak Uzak Şarka giden Ami- ral Rojestvenskinin kumandası altın- daki gemilere erzak ve kömür bulmak i- çin ne zorluklar çekmiş olduğunu harb tarihlerinden öğrenmek mümkündür. Bü- tün bu zorluklar, büyük bir deniz har- bini karşılryabilecek hazırlıklarda bulu- nabilmesi için Japon donanmasına za- man kazandırmak istiyen İngiltere tara- fından çıkarılmıştı. Büyük “harpte Ja- ponyanın İngiltereyle yan yana bulun- ması bir tarih uzunluğunca gördüğü bü- yük yardımlara karşı duyduğu minneti ve İngiliz sıyasasına bağlılığını ifade e- diyordu. Yoksa umumi harpte, onun, e- zeli ve ebedi düşmanı olan Rusyayı ar- kadan vurması kadar tabif bir hareket tasavvur edilemezdi. Japonya, kendisini İngiltereye bağlı- yan münasebetin devanimı, 1933 yılına kadar dış sryasasının ve askerf sıyasası- nmm en şaşmaz esası olarak kabul ediyor- du. Zira “19381 de Çine saldırışı da yine ŞTT TF ndüz giltereyi yanımızda aradık. Bulamayın- Ca elbette yeni müttefikler arıyacaktık. Komünist düşmanı cephe- bunun için kurulmuştur, Eski dost bizim için artık ölmüştür. Ölülerin arkasından ağlamak- fa ne fayda var? Tekrar ediyoruz: Ja- ponya için İngiliz dostluğu bütün sıffat- ları ile, bütün faideleri ile olmuştur Ve ölüler oludurler Onlarla uğraşmağa değmez..,, Japonya bu hareketinde nereye kadar gidebilecektir? Kimbilir. Şimdiki halde hâdiselerin Japonyaya gurur verecek bir seyir ta- kip ettiklerini görüyoruz. Fakat sanırız ki Çuşimanın büyük galibi amiral Togo sağ bulunsaydı; Japon deniz erkânıhar- biyesine şöyle nasihat vermekten kendi- ni alamazdı: — Her cüreti gösteriniz. Bir harb an- cak cüretle kazanılır. Fakat zinhaaaar İngiltere ile ipi koparmayınız! Evet... Böyle derdi; zira o büyük de- nizci ve büyük asker Japonyayı Büyük Okyanusun kahhar deniz devleti haline sokan büyük-zaferinde küçük bir İngi- liz yardımının ne mühim rolü olduğunu || bilen, belki, tek Japoandur. Şekip GÜNDÜZ büyük dostunun, yani İngilterenin mü- zahereti ile olmuştur.,, denilebilirdi. 1931 Çin - Japon harbinde İngiltere- nin boş avlandığını söyliyenler de var- dır. Fakat böyle olduğfunu kabul etmiş olsak bile İngilterenin, o tarihte, Çin mümessilleri tarafından Milletler Cemi- yeti nezdinde yapılan bütün teşebbüsle- ri suya düşürmeye çalışanlar arasında bülunduğunu sezmek mümkündür. İn- | giltere Japonyanın 'el altından verdiği teminata inanmış uzak şarktaki İngiliz menlaatlerine kat'iyyen dokunulmıyaca- ğını bildiren Japon diplomatları en es- ki ve tecrübeli diplomasi müessesesine sahip olduğunu sanan İngilizleri bal gi- bi atlatmışlardır. İngiltere Uzak şarktaki oğluna göster- diği yüksek emniyeti şimdi acı acı öde- mektedir. Japonya girdiği her yerden | yalnız Rusyayı, yalnız Fransayı, yalnız Amerikayı değil, onlarla birlikte ve on- lardan fazla İngiltereyi koğmaktadır. Zira Japonyanım Çinde aradığı her şey “Tngilterenin elinde olan şey” lerdendir. Japonya kömür arıyor, Çin kömürleri İngiltere tarafından işletilir. Japonya petrol arryor, “Çin petrollarının mühim |; kısmı İngiliz sermayesinin malıdır.,, Ja- ponya pazar âriyor, Çin pazarlarının mühim kısmı İngilterenin elindedir. Bi- naenaleyhi Japonyanın girdiği yerden ; koğulan İngiltere olmaktadır. Ve dünyanm - hiçbir devrinde, |hiçbir |i devlet İngilterenin — Japonyadan gördü— ğÜ muameleyi görmemiştir: 1 — Bayrağına hakaret ediliyor. 2 — Büyük elçilerine kurşun sıkılıyor. 3 — İmtiyaz mıntakaları tehdid edili- yor. 4 — Sermyeleri mahvediliyor. 5 — Gemileri batırılryor. 6 — Notalarımna ya sudan bir. cevab veriliyor; yahut hiç cevab verilmiyor. < 7 — Aleyhinde nümayişler yapılıyor. İngiliz deniz üsleri ve müstemlekeleri Japon tehdidi altına giriyor, ve ilâh... Bütün bu hâdiseleri, İngiliz diplomat- | ları, günlük hâdiselerden doğmuş bir si- nirlilik suretinde tefsire devam edebile- cekler mi? Londradan gelen haberler İngiliz ami- rallığının uzak şarka bir donanma gön- dereâegınden bahsetmektedir. 'Tokyodan gelen haberler ise gazetele- | rin bilhassa İngiltere aleyhinde şiddetli neşriyat yapmakta olduklarından bah- setmektedir. Japon hariciye nezaretinin |. fikirlerini neşreden, — Asahi adlı. büyük Tokyo gazeteaımn;,—,ayasl sütununda şuü satırlar okunab İ | “Rusların tahriki ıle Çinde ve Mon- golistanda Japon menfaatleri ciddi teh- FEZTETTLLASALAKSADTİZEİRÜNAEEEREADADSIĞEĞCERDONASTTCETSTARDZ : |$3 şekilde istismara |8 için, âdeta sevinen bir adamdır. Doğru Degıl mi ? Istanbulda Naııkln ve Madrit manz*ai*ala_n Bir arkadaş anlattı: ğ — Dün akşam Beyoğlunda biri- sini döğmek arzumu güç yendim! Hayretle yüzüne baktık; arka- daşımız bir hiç yüzünden ona bu- na çatan “Turşucu Cemal,, cinsin- den bir kabadayı değil, — bilâkis karıncaya fenalık etmekten çeki- nen yumuşak tabiatli bir adam- dır. Hayretimizi o da anladı ve devam etti: — Merak etmeyin, bahsettiğim adamı döğecek değildim tabil; sa- İ dece hiddetimin kuvvetini size İ- $i fade etmek istedim. Taksimden Galatasaraya doğru dalgın gidiyordum. Birden deh- $ şetle irkildim “acaba Nankinde fi veya Madritte miyim?,, diye biran $ bir parcasmı dizinden ta yukar- fi lara kadar sıvayıp kesik baca- j; gının kıpkızıl etlerini — meydana $i i çıkarmış bir adam sakat uzvunu fi burnuma sokacak gibi — uzatmış, ©i merhamet dileniyordu. t t “Ama insafsız adamsm!,, deme- ? yin. Sizin kadar ben de merhamet 4 liyim, fakat insanların merhamet fi ! hislerini bu kadar — zalimane bir f çalışmağı ben : ? bir türlü kabul edemiyorum. Bu a- $ 4 dam sakattır ve ihtimal — sefalet $i * içinde bunalmaktadır.Obalde ne- $ #den belediye onu alıp Darülâcezeye t ? götürmiyerek böyle sürünmesine ? müsaade ediyor? İhtimal bu sa- # katlığına, daha fazla kârlı olduğu Fahalağe bi Da A L LA # O halde belediye neden onun böy- g le sokaklarda dolaşmasına müsa- # ade ediyor? İstanbul, sokaklarda & Bgoöygoycularım dolaştığı devirler- den şimdi çok uzaklaşmış olmak HABER — Aknm postast . RETETEETE L L A ı 1SP XVYADA HARB! UZAK ŞARKTA HARB! Üa — Biz bile dost aolduk insanlar hâlâ biribirlerini yiyorlar! — l'uyosîavua karikalürü — eee — | Fakat İngı'îiz krallığının ve tacının sem bolik kuvvetinin ne kadar büyük oldu- ğunu göstermek için bu muhtelif müs- temlekelerde yaşıyân insanları ırz, din, | dil ve hattâ milliyet taassubu itibariyle İngiltereninkilerden ne kadar farklı ol- duklarını hatırlamak: - kâfidir. Yalnız, mühim dominyonlarda Anglo Sakson ırkı ekseriyeti teşkil ettiği için bunların bir an evvel istiklâle nail olduklarını söylemiştik. İngilterenin fertçi, liberal, parlâmenter olması ve bir de faşistlik korlniâî'yle, “BLF dommyonlar istiklâlle- rıtîl’aîdıktan&brîn Ha, İngilz krallrğınım ve tacrhın” sembolik'ahenk ve küdreti altında toplanmağı gaye ve menfaatleri ne daha uygün bulmuşlardır. Herhangi bir ittihat veya federalizm- den ziyade bu dominyonlar sistemi bir taraftan herkesi serbest ve müstakil bı- takryor ve diğer tâaraftan da İngiliz tacına bağlıyor. Bu fiili ve elâstiki va- ziyeti, her devletten ziyade İngiltere, Biyasi dehasiyle bulmuş ve muvaffakı- yetle tatbik etmiştir. 450 milyonluk bir insan kütlesine manen hâkim olan İngiliz krallığının tacını taşımak için bir takem ahlâki ve manevi seciyeler lâzımdır. İngiliz kra- lr, her ne kadar hiç bir işe karışmazsa da, gene vücut ve nüfuzu ile matbuat va srtalariyle herkesin fiil ve hareketi he- men dünyanın dört köşesine yayıldığı ve cihan efkârı umumiyesini alâkadar ettiği bir devirde herkesin gözü İngi- liz kralr ile kraliçesinin şahsiyetlerine matuftur. İşte, Anglo Sakson âleminin kralr Yedinci Edvard'ın sevdiği kadın- .la evlenişine müsaade etmeyişi de Lun- dandır. Yedirtsi Edvard istifa etti ve yerini, eyli bulunan ve pek uslu bir aile hayatı geçiren kardeşi Âltıncı Corca bıraktı. Bu mesele, bütün İngiliz âle- minin, birçok müstakil devletler yani dominyonlar teşkil etmelerine rağmen, krallık etrafında ne kadar sıkrı bir bağla bağlı olduğunu pek açık bir — surette gösterdi. Eğer İngiliz kralları siyasetle meş- gul olsaydılar, ve siyasi partilerin en- trikalariyle uğraşsaydılar hiç bir vakit temin eyliyemiyeceklerdi. İşte Osmanlı parişahları, işte Rus Çarları ve işte Almanya mıparatorlan Fakat İngiliz kralları krallık vazifesini e ÇARŞAMBA # gerek değil mi? -BİRİNCİKÂNUN — 1937 Hicri 1356 — Şevval: 19. Güneşin dofuşu Güneşla hatışı . 723 GAĞ . Vakit Sabah Öğle İkindi Akşa., — Zatsi İmsak likelere gırdığı anda. eski dıJstumuz ın. 5,53 12,12 14,32 16,44 18,23 5,36 İZettiler.. | herkesten iyi anlayıp ona göre hareket Onlar yalnız bir makam, bir , taç, bir remiz olmak istediler, çünkü Auglo Sakson milletleri kendi - kendi- letini, idare “etmek ııtıyorlardı milli maşludı, krâli yalnız herkesi biribiri- “ne bağlâyıcr ve toplay!cı bir unsur, bir Üuzuv ve bir merkez u'larak gormğk İsti- yorlırdı. san ü hdi ddi 4A 1 ldmli a a H e ll ll l düa [_—_ ’Ie!kihler, Müşahedpler I Ingiltere Krallığı ve lacı Eğer İngiliz kralları siyase'le meşgul olsaydılar ve siyasi partilerin entrikalarile uğr aşsaydılar hiç bir vakit bugünkü kudret, nufuz ve azamet- lerini temin eyiiyemiyeceklerdi Yazan : Suphi Nuri lİleri e OKU bugünkü kudret, nüfuz ve azametlerini | hâ.kımiyet’n istiklâllerine malik -doğ- | | İngiliz krılun Anglo - Saksonların | ©* bu milli arzu ve gayelerini anlayıp ona göre hattı hareketlerini uydurdular, Yeni İngiliz kralmın taç giyme me- rasimi bütün dominyonların ve Arnglo Sakson âleminin İngiliz krallığımna ve tacına can ve gönülden bağlı olduğunu gösterdi. Bu merasim öyle zorla veya emirle yapılmış değildir; 450 milyon halkın arzu ve rızasiyle olmuştur. Fakat merasimi bir tarafa bırakıp daha ciddi işleri tetkik edecek olur- sak ne görürüz: Kral mesul değildir, nazırlar mesuldür. Kral'nâzırlarm is-" temediği şeyi- yapamaz,; | Fakat İngiliz kralının yalnız İngilterede değil, altı yedi dominyon yani devlette de nazırla- rr ve parlâmentoları var. İngiliz kralı- na bütün bu devletler, nazırlar ve met:- lisler arzularını bildiriyorlar ve kralın bu arzulara göre hareket etmelerini is- tiyorlar. İşte Yedinci Edvard'ın izdi- vacı meseles'nde böyle olmadı mı? Bü- tün dominyonlarla beraber ana vatan (hayır, olmaz) dediler ve bunun üze- rine âşık kral çekildi gitti. Fakat bu altı yedi devletin kararla- rımı her vakit telif etmek kolay olmasa gerektir. Her birinin siyasi veya iktisa- di menfaatleri başka olab'lir. İngiliz kralı bütünm bunları telif ederse yerinde kalır ve yahut İngiliz krallığına artık lü- zum hasıl olmaz, İşte bu gayeyi yani İngiliz krallığı- nı yaşatmak için Londrada zaman za-* man bütün dominyonların başvekilleri toplanıp kendi Aaralarında müşterek meseleleri müzakere ve hallediyorlar. Bu da bir nevi uluslar — kurultayıdır. Hem de Cenevredekinden daha — ciddi, daha hakiki ve daha canlıdır. ' Hasılr İngiliz krallığı gayet nazik bir meseledir. 450 milyon halkın ve al- tr yedi devletin, bir çok müstemlekenin hukuk ve menfaatlerini telif etmek, her- kesin arzusunu yapmak, herkese riayet etmek, umumi ve mutlak bir ahengi te- min etmek kolay değildir. Bu milli hâ- kimiyet, milli uyanış, milli istiklâl dev- rinde muhtelif milletlerin başına —geç- mek, hepsinin müsterih ve mukaddes kralı olmak, herkes tarafından sevilmek 've herkesin istediğini yapmak öyle her- kese, her devlete, her hanedana nasip olmaz, Krallık anlamının tabiatiyle mu arız ve muhalifi olan biz cumhuriyet- çi Türkler, her ne kadar da krallığın İngiletredeki inkişafını takdir etmemezlik edemeyiz. Çünkü Kkrallığın yegâne müvaffak-olduğu bir yeri, İngil- tere imparatorluğunu tetkik ederek Os- manlı saltanatının nasıl ve niçin sukut ettiğini herkesten daha iyi anlamak mevki ve kabiliyetindeyiz. ' Suphi Nuri İLERİ (*&) Bu makalenin ilk kısmı dünkü olsa, | Hüyata dailr Mezarlıklar CEM ncilerde? Bnmsmu; TİZ, dile irendi” beddua, anıneperveı' W lerimizden de suzişli sitemil k ıt" meği göze alarak hayırlı bir go* vermiş: mezarlıklara di]endle'?gy külmasını menedecekmiş. 'ginc? bir kere, Eyib'e bir cenaze Bİ Ka etrafını beşinden yetmiş beşin? dar türlü türlü insanlar s ağlıyan adama: “Para!,, diye uzanmıyacak; ölü gomüldükwn eıfıf görl* bet * kuruş aldım,, diye kavga çıımıli" cak. Dilenci kadar insafsız “r yoktur: insanın her hallııdellı finden olduğu kadar kederinde .,ğ' istifadeye kalkar. Gülmemizi dî;“n lamamızı da haraca kesm “Ağlama, gülme, dilenci ıdl’ Çoğunun da öyle ıoylodikle ri k sadakaya muhtaç olmadığı İ gıf diliyor... Yıllardanberi şehri bi dan temizlemeğe türlü kabil olmryor. Belediye mazsa mezar başımdakileri bilirse gerçekten büyük iyilik olur. wd_, Hem belediyenin kararı ’f.g ibaret değil: mezarlıkları bir $© yeri olmaktan kurtaracakmış- gl(u kapılar dışmdaki meza.rlıkla:;“d,g güle oynıya yemek yiyen, M mezara İp asarak çocuğuna Sâ onlâ” kuran aileler vardır, belediy? K | ra da manf olacakmış. Hattâ M .. lıklarımızdan birinin, ortasında Di ğilse de ta yanı başımnda bir Mt? al* ne vardır, oraya gidip selviler ıdl’ tında yatanlara baka baka raki gazel okuyanlar vardır. B kaldırılması, böyle şeylerin geçilmesi ölülere karşı bir nişanesi olacaktır. BelediyeP | yi kararmı da, dilenciler ha gibi alkışlamak lâzımdır. Fakat bunun daha derin bif |İra “Sen on kuruş aldın da b€ A rupalılar kadar — korkmayız: * g! yıl kadar oluyor, bir mecmuadâ "4 yoksa ufacık bir. kitapda mt1? *7 hatırlamıyorum, Framcis le“' mizah (humour) hakkında bifr feransını okumuştum. Muharrif da insanların ençok — korkt! şeyleri alaya aldıklarını anlat, ve: “Şarklılar ölümden, ölüdel | korkmadıkları için: ölümü eli tıran fıkraları pek yoktl“ u ımış kocalara dair fıkral İ latırlar,, diyordu. (BltW da kaldığına göre — zi â Jıı'. M. Carco'nun mütaleası yanlış | di: sokak ortalarında meznl' dırköyünde olduğu gibi ınezm' dı- şısında gezme yeri bulunduğt .f şünürseniz ona hak ıerlrsi!l“' PPLA reddin Hoca fıkraları — arası” or”" hortlağa ait olanımı hatrrlı Gerçl bazı evlerde gece raha' mediği iddia olıınuı- ama b bir evliya mezarı ğu söylenir; yoksa Ingillzlefde ”,ni" ğu gibi geceleri eve, ölüleriN ok“' cesedi geldiği itikadı pek ? Varsa da sonradan gelmi Son zamanlarda bu hal d€t ' belki hayatı daha tatlı çiil belki de — ferdiyetimiz inkiSü? Yay daha az mütevekkil olduğum!” erdt ölümü daha feci buluyor, 1*“3, » mezarlıklardan korkuyoruz: sevinilecek bir şeyı#r ATAÇ U Töbekâr garso Yedi ay hapis yatacak Babıâlide kahveci Hasan eski çırağı Maunu çıkararak met namında birisini - almıştır" tanınmış sabıkalılardan t:ıltîlîlğ'-“"wı başlamadan evvel hırsızlık yâ na dair teminat olarak ustasi t tövbe ettirilmiş, Fakat töv sözünde durmamış, dün kah ŞM bırakıları bir boya kutusunu & tadan kayboölmüştür. Suçlu biraz sonra yakal kim Reşid tarafından yedi 3Yw,dı o Kadar müddet de emniyet 2i? lundurulmasına karar verilmis” ü i rB gte %â%xî_ z 8a '&_a İ TBir teneke çalmak İ Dün sabıkalılardan Mustafa Tahtakalede pe:— din peynir ardiyesi kapısın nekelerden birini çalarken tır. Suçlunun ikinci sulh ceZâ si tarafından dört buçuk 4X hâ niitiıamızdadır. üüi di 4 Gmüz | rar verilmiştir. nası vardır: biz şarklılar ölld ' GA G # — Pa n « . -if.ı?;'â"!_ Ifîilii.f! SERAS YAT Pa rremi zi - Afâ ?'İ a — | ÇELLTELE . L f!!fffffffffl_; T- K Ü