Yazan: Nizamettin Nazij ül “uvariler kapıdan girince, ken- lerini biribirinden güzel kız- “ia dolu bir bahçede buldular nlan bir başka kapı- Sonra her iki Sokak gene eski ıssız - cumbasız ve deliksiz du. arın iki yanından birer Biruğiy le uza v İçleri dışla r, hav rislek, ve e şı deki 80- ki karış ötedeki bu bahçe, biri- Ky güzel sizl, doluydu. Bir Büratı ia a olan sokağın küında bir “EK, sevin hiye girdiler leri sarkan bir asmianm dalları n göz kte, ay, yildizi, du, Öteye beriye ürüne kuşlar arasıra ötüyor, Uçuşuyor ve kafesin bir kena- İm isterletken mlivazene - “Dülmak için oynattıkları kanat- il ları işitiliyordu. et keşietmiş gibi gülüşerek bir ka. ni dolduran güzel Gâtiyeler, halayıklar bu ev- Medinei o Münevvereden ek için Şarna ge- a şehrin büyük karışmıştır. Onun bu şehrin en alt tabakasında lâkin o fırtına dostu- Süleyman ile birlik- i âsına Sn beğenmezler, sinde bir yan iktidarm dahi Man zamân | halife unu elmaslı sari n üçüncü haf. “a ev asil Şâ tarafından ika bir mabet gib kullarını Msellemr e Halife dine davet için ordularını sağdan ar, haftası başlarken yam la Kadir gecesi hazır, Mk SW. Zengin veya asil Şamlı için titesinde koynuna bir taze di hı, Yazgeçilemez bir an'anedir. lenin sin'rine dokunan ka bu na'âneden hiç şaşmaz. yeni in yaklaştığı günlerde o, kanın çantasında bir kekliktir. hr ve adamlarmı peşine ta. Ja koşar, Yl Ramazanmın bu mübarek ay, Şamın yağlı ve göbekli müs. Sümilerde Muhammedin şiri- iy “Ehirlerken Ibai Minanm bah. üheriyevi dolduranlarıgene li Me, anların ibadetle meşgul ol- ilerde Sam sokaklarında do- etten kaçmağa Halifenin başka kim cür'et edebilir? 4. ÜR arkadaşlar kameriyede bir kaç genç kız koşuştular, İk, lar. Sonra karasaka Se Bişman bir adam Yezi © öder gibi eğildi, eteğini ei “sm. Velinimetim., Se a İbni Minanın di, Yerid ona ka » adam, Mi,» Yok. Göstereceği İster, Çok kalmak niyetinde islâm dininin bir | Arında İbni Minanım bir şeb | | hı vücudunu oynata oynata cevap ver- — Efendimizi emirlerini zaten ye rine getirmiş bulunuyorum, Efendimiz İleride, ağaçlar gözükmiyen, — fak en ışıklarla yeri b'nadan yanık bir kadın aşlamıştı. Bu ses, sahibi. arını yalayan ve yüz buldukça k köpek dil gibi insanı tabanlarından # her sokulan bir k her damarının t ».r yalaza gi. i biralevg yakarak bütün vücudu sa sonr? gene hafifi bir k ve duyulmaz olu gene taban yan gib iniyor, alçalıyor yordu. Bunu, hâkim bir elin meçhul sir âleti konuşturan sâna'tı ta uuzraba çok kip ediyordu. Bü ses te evvelâ ağır ği haz'ıyor, aonra mizrabın çılgın bir siür'at ve şiddetle tellerde dolaştığı farkediliyordü. Ilık Şam geces'nin bu- run deliklerini açan ve ciğerlere dolar. ken sinirlere tatlı hirslar veren havasi- na taze çiçeklerden koku | katılıyordu. Zengin, güzel Esmirle: Şam bu Ramazan gtcesinde, çalışılarak yapılınış öyle büyük, çok bü- yük bir buhurdan: andırıyordu ki ka, | meriyeleri saran, saksıları doldutan ve İ duvralara tırmanân renk renk, cins cins çiçekler, bunun içinde yanıyor, ko- külu duman oluyor ve yayılıp sanılıyordu. Yezid ile arkadaşları, durm:? kokularla mest baygın bir ve süslü ince İnce sonra | taze kızların n sundusları şaraplarla ve bu İbni Mina- lmuşlardı Şarkı ve çalgı kesilince Yezid oya: | tundakileri süzdü, Hiç biri kımıldama. yordu. Hepsi oldu'ları yerlerde cansız- laşmışlardı; sanki donmuşlardı. Hattâ çekilmişle kimi sarmaşıklı , kimi 'bir ağaca dayanarak bir duvara sırtını yas- İ layarak, gözlerini bahçenin oşlük na daldırmışlardı. Yalnız İbni Mina el- lerini oğuşturarak, gülümseyerek dola- şıyordu. Uzaktan gelen ilâhi kadın sesi ve müzik yalnız ona tesir etmemişti. İş. | ni bilen bir tecrübsü kurt gibi Yezidin | özlerini okumağı çalışarak bir * ilerledi; — Ya Emir! Bir başka lerini emretmek 'ütfunda sınız? Yezii bu sözleri duymamış gibi idi. Sıksık tinin bir bileğini ne doğru çekerek, — Adı ne? . diye mırıldandı. » — Hangisinin adın; söylememi emir ? Çalgı çalanın nefes alıyordu, Sol eliyle esir kavradı ve onu kendi- buyuruyorsunuz ya mı, şarkı söyleyenin mi?, 2 adı Âliyeldir — Güzel midir? — Se-inin güzelliğini. unutturacak reçede gürel, Bir per gibi güzel. — Boyu?. — Orta. — Beli? — İnceçik.. — Saçları?. — Koyu kestane. — Ne istiyorsun?. Bu son suali sorarken ründe erkekçe bir sabırsızlığın alâm leri belirtmişti. Asil şmüşterisinin tam | yolunacak kerteye gel İ sirel, onu'bir kat daha kızış | diş Yezid'in yü — Kızlara görüşsek olmaz ox Emirim?, bir göz atsanız da sonra | — Hayır. Bin altın yetişir mi?, (Devamı var) : Kenan Çinili — Melekzad Çinili (€ ERKEK —KIZ ) — Tercüme ve iktibas hakkı mihfuzdur — Annemin sesini tanımakta gecikmedim: “Hayır efendim, hünsa filan değil, tam.manasile kızdır !,, Leylâların evini nasıl bulupta gelmişti ? Annemle Leylânın annesi arasında geçen münakaşayı yattığım yzıden fazia girlliyemeçim Ayağa kalktım, İsrarlarma sağme oturmadım. Eve döndüm tekrar yattım. Bu hâdise beni müthiş bir şekilde sarsmıştı, Ancak ertesi, gün hafızamı topladım, Çok müşkül lit va - ziyette bulunduğumu görüyordum. Dü. şünüyoz ve kom*dyaya bir nihayet ver- menin yollarını âtaştırıyordu. Onun daha söylemeden gördükten, sözlerini ve soyu; coşmasını işittikten sonra böyle bir itiraf güçtü, Bunu yapamaya. cağımı anlayınca, işi gene oluruna bir sakmayı kararlaştırdım. Bu yüzden beni çok seven annemle de aram açılmıya başlamıştı, Çok müş. kül bir vaziyetteydim. Bu mesele için her gün ve hattâ ber saat kavga edi » yorduk. Zaten ne yapacağımı tayin edemez bir T min de böyle müte. madiyen söylenmesi asabım: bozmuştu. büsbütün Bir akşam üstü, annemie aramda bu meseleden dolayı imüthiş bir patırdı başladı. "Artık herşeyi gözüme almış tım. Kızdığım zamszlarda daima böyle. yimdir. Sönunun ne olacağını düşüne - Evden böyle bir haleti ruh içinde frrlatlm, Cebimde ancak bir bi. çuk lira kadar'bir para vardı. Doğru Leylâlara gittim medim, Halimdeki gayri tabiiliği farket - mekte gecikmediler. Leylâ; — Ne var?, Diye sordu. . Annemle aramda geçen münakaşay nlattım ve artık eve gitmiyeceğimi söyledim. O, buna siddetle itiraz etti — öyle şey olür mu hiç? dedi. An» hendir. Bugün kavga edersiniz, yarın bazışırsmız. Eve gitmeyip te nereye gi- deceksin? Evin gibi rahat bir köşe bu. İabilec im Akraba, dost insanı bir eder. Bunlar çocukça #üşünceler, .Sana yakış mıyor doğrusu satıyorsun! iki gün misafir O bunları söyluken ben bamhaşka şeyler düşünüyordum. Söylediklerini anlamıyordum Akşam yemeğinden sotra için ayağa kalktığım zaman Leylâ; — Tabii eve gideceksin, değil mi2... diye sordu. — Hayır... — Öyle ise bir vere gidemezs'n. Bu- rada kalacaksın, Benim odamda yatar. sın. Ben de annemin odasında yatarım. — Bu doğru olur mu?. — Ne yapalım! Olacak. Senin, eyim- den başks bir yerde kalmanı Ya evinde, ya evimde istemem, tlhasıl beni zorla alıkoydular, So. yunup yatağa girdim Hava ve oda s0 Zuktu. Yorganı boğazıma kadar çeke. r ve düşünüyordum. tırtıy girdiği ylânın bana bu geceki kadar gös- terdiği yakınlığı Kiç hatırlamıyorum Aramızda geçen öpüşme hâdiserinden sonra, ondan damis uzak bulunmuya ça | değildi. Ben evlerine kalmıya mecbur olmuştum. Ondan gördüğüm dürüşt mukabele - den sonra da böyle bir harekette bulun m, ne de cesaretim var. İışmıştım, Bugün öyle dı. Fakat'o, yor, tatlı diller döküyordu, Gülümsiye- i başıma götürdü ve saçlarımı bana sokuldukça sokulu - gitmek | nen »e Olacağım düşünemedim Evden böyle bir haleti ruhiye içinde fırladım — Hep dedi, bütün bunlar benim yü. zümden... Bilmem nasıl kurtulacağım? — Ortada mahç yok Leylâ! dedim. Bu senin kuruntun. O, saçlarımı okşamakta devam edi - | edu. Beni sıkıntı!» günümde nüvaziş- teriyle teselli etmeye çalışan bu gen kıza alâkamın ve sevgimin derecesi mdis'ni yanaklarından göstermek göğsüme çe. kerek saç ve öptüm. Bu hareketim, gene onu yerinden kaldırmaya kâfi geldi. Fakat bu sefer ilk defaki gibi hareket etmedi. Yalnız, teşebbüsün daha ileriye gitmesine mey | dan vermemek düşünceriyle gitmek is- ğini anlatır bir tarzda; h rahatlık versin Kenan! de. di. Ben de gidip yatayım. Yarın görü şürüz. — Sana da Leylâ! a uzun zâman uyuyamadım. Hep şünüyor ve gene bunlardan kurtulma » nın biç yolunu arıyordum. Böylece ne kadar dalgın kaldığımı Uyumuşum.. Sabahleyin büyük bir gü- rültü ile uyandığımı hatırlıyorum. Ne bilmiyorum. oluyordu? Yoksa yangın mı vardı? Uy- ku sersemliği ile bir müddet ne oldu . ğunu anlayamadım. Kendimi * topladıktan sonra yanım daki odada yüksek sesle konuşulanları anlamıya başladım. Yüksek konuşan bu ses, aldanmıyor dum, annemin sesiydi? Burasını nasıl bulup ta gelmişti? Niçin gelmişti? Yetağımda doğrulırak kulak kabe tım. Annem hâlâ konuşmasında devam ediyordu. Bugün, söylediği cümleler pir şunlar, hatırlıyorum: filân de- kızdır. Hem şuna hayret ediyorum, Siz ne bi- arasında y — Hayır, efendim. Hünsa ğil, diyordu. Tam mânasiyle g'm anasınız. İnsağ evine damat, kızı. na koca diye alacağı bir adam hakkında İ hiç tahkikat yapmaz mı? Ahlâk: nasıl- dır? Nasıl bir ailedendir, demez mi? Kızınızla evlenmesine veyâ nişanlanma- sına ailesinin rizas: var mıdır, diye bir defa sorulmaz mı? bu mecburiyetten - | olacak bir şey | Buna, Leylânım annesi karşılık veri- yordu: — Onu tarıyanlardan ve komşu larmuzdan sorduk tabii... Kendisinin çok iyi, çok temiz bir çocuk ğlduğunu ve iyi bir aileye mensup bulunduğunu söylediler Biz de bu işi, aldığımız bu izahat ü. r şey bahsetmedi.. Hattâ evlâtlığnız Şerifeyle uşağınız Hasan onu buradan aradıkları zaman hep; — Kenan Bey". daima Diye ararlar. Kerdisiyle de görüşür- lerken hap â: ilde görüşürler, di yordu Bu sefer annem atıldı: — Haydi öyle diyelim. Niçin bizim razı olüp olmadığımızı sormadınız?. — Haklısınız, sormamız Jâzımdı. Bun dan kendisine bahsettiğimiz (vakit, “Belki şimdi razı olmazlar, Lâkin ileri de hayata atıldığım zaman şüphesiz za- xt olurlar,,, demişti Bu cevap annemi büsbütün s'nirlen- dirmişti: — Sormadan, danışmadan yapılan iş- lerin sonu böyle olur. Hem : erkek bi le olsa! Daha yaşı ne başı nel. Nasıl olsa ne bilir!, . arasında yattığım yerden dinleyemedim. Annem, onları kabahatli telâkki eteği için çok sözler sarfediyordu. Halbuki o zava Annemle Leylânın geçen bu münakaşayı fazla annesi sonunu yat- tığım yerden bekleyemezdim. Hemen fırladım, Mümkün olduğu kadar çabuk giyinerek bulundukları odaya girdim. Annem odadaki kanapelerin en büyü. güne oturmuştu. Leylâ, köşedel: bir sandalyede önüne bakarak hazin hazin ordu. Annesi yanındâki sandalye- deydi im birdenbir odaya girdiğimi gö- lar, Konuşma kesil kişinin vuhindeğe bu. yete derin” bir süküt im oldu. (Devamı var) başıma gelenleri dü- | Musolini, kendi hakkındaki ankete cevap vermiş! USOLİNİ amdır?.... İste bir faşist gazetenin, okuyucu müsabaka şeklinde'sorduğu kimdir ve nasıl bir larma bu suale verilen en dikkate değer cevap, bizzat Musolininin ver bir sual, diğidir.. Müsalini,, polis müdürüne şöyle bir telgraf göndermiştir: “Gazetenin mi mü çağırmız, bu müsabakayı aşağıdaki satrrları ay nen dercetmek şartiyle kapatmasmı rica ediniz Tuhterem o Musolini, kim ve nasıl bir adam olduğunu ken Bir milyar altın Tamam 322580 kilo ağırlığında, ve 16 metre mikâhı hacmindedir. Bunu 3 mili metre kutrunda bir tel farzediniz, kürei arsı bir baştan bir başa sarmıya kâfi ge lir. Bir milyar altın: götürmek için 64 yük vagonu İster. Nihayet, bir milyar altın eritilirse tabil boyda 22 insan hey- keli yapılır, an © zi li