17 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

17 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ekspres! — Hamdi Topuz'a, — pltanyada faşizm ordusundan kâ- | arise gelen bir İspanyol mü- | digi bir gazeteci ile konuşmuş. ek , Ikları şeyler içinde küçük bir yy kcorası var ki insanı - birkaç May için - alâkalandırıyor. Bu Minenk, kendime hasretmemek için ta yazıyorum: ... — We Bizim orduda usul, zaptettiği- Perden toplanan insanları, döl öldürmektir. iş Beyiz. Madem ki yabancı bir Münerir olmuşlardır ve madem ki & memleketlerin : güttükleri m zararlı siy 1 siyaset oyunlarına erdir, ölmelidirler. EN, İer sürü ile karargâha getiri- Sy üiren içlerinde öldürülmesi Küp, NM olâbilecek bir yabanci bu- İn #r-böyle bir şey varsa onü Haan Geri kalanların hemen hep- 5 Ni Ye çocuktur, Kadınların işe “ aglari dna gizlice tefrik olunur. Ma müfrezesine Jzım gelen < verilir; Bunları eksprese yetiştiriniz! T paroladır. Manası, Iki saat » İki diş kayanın dibinde şarıl. akan bir nehre, birbirlerine rak, toptan, atılmaları" de- « Onlar eksprese yetiştirilir. Ce İİ Beçiririz. Sonra onlar da aynı gönderilir. Çünkü uzun zaman SEL bilirler: gin ©sine şiddetli bir akın Bizim taraf o çün hakikaten İlmeğe değer kahramanlık. termi $- uzatmayalım, çünkü harp ri daima birbirine benzer; İasemize bir üniversiteli kız a zan gibi bir şeydi. Üç ne. b riçlükle, onu çadırıma L İldiler , Miteye sindi, Hiçbir sey konus Mi Elimi saçlarına bile #ürdürt. De. #haha kadar, olduğu yerde, şBayg nav gibi bekledi. İn, *X İrt gözleri vardr. Üstüba: dir içnde idi. Ertesi gün, deha öden ©: 'nğn yerden kıpırdanma. an, sabah erkenden çıkıydr, ge- Ay dönüyordum te > üç gün geçti. Yavaş yavaş e #ekil vermek lfzım geldi. Bayi hüyordum. Birçok defalar cm ettim. Her seferinde e “rim çelik kıskacile beni Siz Yalhız, sadöce şu kelimeleri N Bi. Mi: gp bir genç kızım! Bana dö- ij AŞA İl Moray yendikten sonra bir rk eillmek beni kudurtuyordu. aa kâdar kuvvetsiz ve acizdim Ni on bir bafta geçtiği halde, Sn kırmızı ağzından bir lok- ıştım. Nü * şey yemiyordu. Gündüzün N yi, derken neferim ona vakit Mi daş rdak şarap veriyormuş 9 Yade dışarı çıkmıyordu. Ö- M İarda.oturan kadınlar, az Ye ordugâhm içinde bir eğ- | enaz rejimi kurdukları e İmki, köşesinden ayrılmı. N Ya m Yorgunluktan yerinde otu | ila, geliyor ve eksoriya be Ünye saatlerde başını, ya- i ii ny, bir torbanm üstüne ko- Lee or onu, bu uyku sirasında, ak istedim, Fakat kar. tell . gıcırdadığı - anda, Mayer vi doğroldu ve İçin. yıldızlar yanan göz- lana dikti. Vazgeçtim. kg Binden güne bana alıştığını iller #tmemeli, Artık benimle Sv İçmeye ve yakında top- a vi ça, çadırın küçük mikahı Bayi, korup dışarısını seyret- Ğİ, ».# T birbirini takip ediyor. şi Molanın bir tayyare ka- ki #bi meçhul bir ölümle â kasr, onun bu esir ha- pir değisiktikler yaptı. aye yret verdi. Yordu ki; , het? $u veya bu şahıs için A İF maksat peşinde ko$- in tata cenkâverlersiniz? pan İstediğini düşünmeğe ya “dim; le) Harbi, dikkatle in eu, Ona her gün resmi Oki, #tiriyordum. Bunları me- Yor. du. Bu merakın can si. h. 7, İoğduğunu anlamıyor Akat bu krz, bende yavaş Biz bunların | W gibi (İspanyol) olduklarını | ğimiz kadinlarla bir iki gün; re tehlikelidir. | (Madrit) in (Üniversite) yap. | yavaş alâka uyandırmağa başlıyor. du. Çadırıma girdiği günün üstünden bir aydan fazla bir zaman geçmişti. Bir akşam geç vakit, üstüm başım ça mur içinde, çadıra döndüm. Başım. dan ufak bir yara da almıştım. Beni o vaziyette görünce yerinden fırla- dr: — Ne oldun? h Diye bağırdı. Beni yatağıma yatırdı. Yaramı yi- kadı, sardı ve - gözlerime dikkatle bakarak: — Haberler nasıl? dedi, — Fena! dedim. — Ne var?7? — Geriliyoruz. Ve cebimden o günkü tebliği ması İçin ceketimi işaret ettim. Kâğıt, elinde titriyordu. bitirmez üstüme atıldı Ye beni du. daklarımdan öptü. Şaşırmıştım.'Faket beni rahatsız ediyordu. Üstümü örttü. Urumuşum. a Birkaç gün sonra hadiseler tekrar lehimize döndü. Bir gün, bir zaferi tesit için, bölük kümandanının çadı. rında toplanmıştık. Herkesin kadını | xanında idi. Kumandan benimkini | sordu. — Biraz rahatsız! Dedim. Bıyık altından güldü. Biraz sonra herkes sarhoş olmuş- tu. Şarkılar söyleniyor, kadınlar yarı çıplak dansediyorlardı. Birden- bire kümandanın sesi havayı yırttı: Senin sevgilin de buraya gel- meli! Baktım, gözleri bana dikilmişti. Birdenbire kafamın içinde bir dama rın patladığını duydum. — Burada senin, benim yoktur. Hepsi bizimdir. İnhisarcılık istemez! Silâhıma sarıldım, ortalık karıştı. Tepode astlt petrol lâmbası söndü. Dağrıldık. Çadırıma döner dönmez önü tor- ban üstümde uyüyor buldum. İlk defa olarak uyünmadr. Yanında durdum: Göz kapakları simsirahtr. Uzun parmaklı, nefis el. İ lerinden birini torbanın altma sok. İ muştu, Öteki eli kalçasının üstünde duruyordu, Diz çöktüm, eğildim ve düdaklarımı bu elin üstüne dokun- durdum. Sonra birdenbire kâlktım, seslen. fim: — Gracia! Kıpırdamadı. garstım” — Gracia, kalk yavrum?.. Gözlerini açtı, bana baktı. Hadiseyi kısaca anlattım ve bun. dan sonra burada kalmasının tebii- keli olacağını söyledim. Ağlıyordu. Birdenbire boynuma sarıldı: Gitmem, gitmiyeceğim”.. Diye inledi. Onu neferimle, gizli bir geçitten Madrite göndereceğimi söyledim. — Madrite mi? Dedi, Fakat ben bir İspanyoldvm ve bu kadını seviyordum .Çadırm dışında Omuzunu tutarak Hüberin deniz ve mizcera romans: 26 i Bitirir | Bir işçi gibi fabrikada çalıştım ş hizmetçilik yaptım (25) “Çocuğu Ben dadı olabilirmiydim ? yıkayacaksın; uyutacaksın; geceleri baş ucunda bekliyeceksin!,, Gözleri hasta kadın kulağıma fısıldıyor: Sakın dadı beni bu hale sokan dadılıktır | Röportajı yapan: Neriman olma kızım; Bu cevaptan anladım ki madam bu- raya gelecektir. Ve bunlar hepsi ma- damı beklemektedirler, Oturdum. Her kesin gözleri bir defa Üzerimde kolaşı yor. Sonra da güya tetkik etmemiş gi- bi başka yerlere bakıyor, birbirlerine dönüyor, yarım kalan (görüşmelerine devam ediyorlardı. Bunlardan üçü Rum ca konuşuyordu. İkisi birbirlerine iyice sokulmuşlar bir şeyler anlatıp duruyor Jardı. Rumlukları konuşmalarından belli olanlar otuzla, kırk beş yaş arasında görünüyordu. Daha derli toplu giyin mişlerdi. Türkçe konuşanları da aşağı yukan aynı yaştaydılar, Siyah manto- larına bürünmüşler; başlarm: da kre- pon bezden baş örtülerile kapamışlar- dı. Birinin gözleri sanırım, biraz hasta olacaktı. Bir türlü kaldıramadığı his- sini veren göz kapaklarını yarı arala- tarak bana çevirdi. Bir müddet baktıktan sonra dudakları oynadı: — Hizmetçilik mi, dadılık mı isti- yorsun ? dedi. — Hizmetçilik, delim, Sustu, O sirada, kisa boylu ve siyah lara bürünmüş bir Kadın göründü. On- lara bir şeyler söyledikten sonra beni de süzmeyi #hmal etmedi. Fakat bana hiçbir şey söylemeden biraz evvel çık- tığı odaya doğruldu. Hasta gözlü: — İşte, dedi, madam budur. Ne is- tediğini kendisine anlat. Kalktım. Madamın odaya girmesine fırsat vermeden istediğimi söyledim. O, söylediğime bile dikkat etmedi. Yal nız şöylece bir süzdü. Bu sırada bana madamı gösteren kâ- dm: bekliyen neferime seslendim: — Polo! Neferim, omuzunda silâhı, içeri girdi. (Gracia) süratle giyindi. Ba- na bir taraftan Madritteki evlerinin adresini veriyor, sevinçle konuşuyor du, İşini bitirdi. Kollarımı açtım, hığ- kırıklarla boğularak kucağıma atıl- dı, birkaç dakika birbirimizin içinde kaynadık. Sonra silkinerek ayrıldım. Saçla- rımi düzelttim. Bizi uykulu gözlerle seyreden ne- ferime döndüm: 3 — Haydi Polo, dedim, bayanı oks- prese yetiştir! Nefer bir selâm çaktı, ikisi bera. ber çıktılar. Dışarda, derinden derine top ses- leri gürlüyor ve ne zaman başladığı. nı bilmediğim bir yağmur. şakırdı. yordu. İlhan Tarus ziyeti konuşmağa başlamıştık: Vardiya, ikinci kaptan Paolonun vardiyası idi, Tufan reisin boğuk bir fısıltı ile bize anlattı- Kimi bizmetçilik, kimi dadılık peşinde... Hepsi de müstahdemin idaresi sahibi ma- damı bekliyorlar... — Daha evvel nerede çalıştın? diye sorduz — Hiçbir yerde? — Ya! deği, Kadının bakışmdan bana acıdığını: anlamıştım. İlâve etti; — İçerde bir kadın var. Dadı isti- yor, İstersen git, ama dadılrk kolay değildir, Çocuğa bakabilir misin? Onu yıkayacaksın, giydireceksin, ağlamamasına dikkat edeceksin, uyuta caksm, ara sıra araba ile gezdireeek- sin, geceleri yarı uykuklla onu bekliye- ceksin. Bunlar: yapmak istersen dadı ol kızım! Fakat ben yap demem. Hastalıklı gözlerini gözlerime dikti, Sonra üzerime eğilerek; .. 5 ein — Hayır! Hayır!.., Sak dadı olar, yım, deme, dedi. Gözlerim dadılıktan bu hale gekli, Olma kızım, dadı olma, — Şimdiye kadar hep dadılık m: et- tiniz?. — Hem dadılık, hem hizmetçilik. | Tahtaya gittim, çamaşıra gittim. Ne yapacaksın kızım! Çocuklarım var ko- cam ihtiyar! Ona benim bakmam lâzım. Üç çocuğumla bana mı yetişsin, tütü. nüne mi? Bu sırala idarehane sahibi, yanımız dan ayrılmıştı. Ötekilerle konuşmaya başlamıştı. Bana dert yanan, hakikatı #öyliyen kadın sesini yalnız benim du- yacağım kadar yavaşlattı; — Kaç gündür bekliyorum. Mada- mın çamaşırlarını yıkadım onun gönlü- nü yapmak öçin. dedi, Sonra: — Ne yaparsın? Demek İster gibi boynunu büktü Azıcık sustu, Yanında otutan siyah krepon bezli -— Herifler arkadaşlarının anlamadan önce biz işe başlamalıyız. sunuz ya, makineyi kadını göstererek? — Bu zavallı da tam bir haftadır bekliyor. Tünel başında gecesine kırk kuruş vererek otelde oturur. Gündüzleri de buraya gelip kendisine açılacak kapıyı bekler. j Başım: bu zavallı kadma çevirtiim. İri kemikli bir vücudu vardı, Büyük cl lerini karnına bastırıyordu, Aç mıydı? karnı mz ağrıyordu yoksa oğuşturuyor muydu? Anlayamıyorum. İsmini sordum. Bana cevap vermedi, Ya duymamıştı, yahut'da cevap verme ye İürum görmemişti. Hayatın acı taraflarını bu kaklının yüzünden okumak kabild'. Cank bir sefalet tablosuydu. bu. Onu söyletebil. seyölm, kim bilir, ne acılarla, ne Bakin katlerle karşılaşacaktım. Zaten o da hayatımın bu safhalarını her önüne gelene anlata anlata bıkmış usanmış olacaktı İci aldırmıyordu. bile, Gözlerimi sofanın güya yağı boya tablularına çevirdim. Bunlar yeri çıp- lak kadm resimleriydi. İçlerinde Mer- yemi hatırlatanları da vardı. Bazıları da rönesansın meçhul sanatkârlarma at eserlerin kötü kopyalarıydı. Rim ; bekleyicilerle o konuşamıyor- dum, Aramızdaki mesafe bir hayli idi, Zaten benimle pek de meşgul görün- miyörlardı. Bunlar, bu idarebanenin baht müstahdemlerinden olacaklardı. Birer telgraf makinesi gibi tbkullaya- rak konuşuyorlar, fılırdaşıyorlar, gü“ lüşüyorlardı. Bu sırada idarehane sahibi odasr. Dın kapısında gördüm. Baktım, bana işaret ediyor; — Sen gel. diyordu. (Devamı var) yakalandığını Görüyor- durdurmuşlar, bir iş ba- Yazan: Ali Rıza Seyfi, yete geldi. Lâkin o anda onun ne için böyle yap tığını aüladım. Biz merdivenin başında büzülmüş dururken önümüzden bir gölge geçti, bu ayağın- da kundura olmıyan bir adamdı; elinde uzun bir demir çubuk tuttuğu halde . merdivenlerden ya- vaş yavaş İniyordu. Biz onu görünce merdivenin alt basamağının yanına, karanlık noktaya çekli- dik. Bu gebe misafiri salona inince hareketini kızlandırdı. Hemen benim kamaramın kapısına gidip kapımın altına bir kama (soktu ki böylece kamara kap'smın içeriden açılması (Oimkânsız oluyordu. Sonra bu ahieliyatı Alinin ve İncinin kamarasına da tekrar ettikten sonra (yaptığı isten memnun bir halde olduğu yerde biran dur. dur. Fakat bu duruş biran içindi. Çok tetik bir sıçravyısla gene güverteye çikmak üzere merdive- nin alt basamağa sıçradı; anlaşıldığına göre gü- verteye çıkmak istiyordüysa da buna vakit bu- lamadı; Tufan reis elindeki ağır (Golt) taban- casının sapıyle alnına öyle bir vuruş vurdu ki; ses bile çıkaramadan, bir Kum çuvalı gibi “yere yığıldı kaldr.. Ellerini arkasına ivice bağladıktan sonra o- nu olduğu yerde bıraktık. Biran (oİçinde Alinin kamarasına gidip onu da üyandırdık; o da Kız- kardesi İnciyi kaldırdı. Bütün bu işler beş dakika içinde olup bitmiş dördümüz salonda durup va- Zına göre Paolo ateşçiler ile yeni aldığımız dört gemiciyi kendisine uydurmuştu. Kimi, hâlâ İngi- liz gemicilerinde görülen uğursuz veya hayalâtli, cinli gemi itikadı korkusile, belki de bir takımı içki veya para zevk vaadleri ile baştan çıkarıl- mış olan bu adamlar ne olursa olsun “İkinci Kar tal,, yatını bu esrarlı ve Kendilerince meşum yol culuğundan geri birakmağa karar vermişlerdi, Plânları da bizi kamarslarımıza kapadıktan son ra geminin kumandasını ellerine almaktı. Eğer mukavemet görürlerse kafalarımıza birer demir veya sopa İndirerek bizi yola götirecöklerdi. Bu heriflerin yaptıkları ve yapacakları, kor ku, içki veya para tamamdan ileri “gelmiş çok ağır, muvaffakiyet, ümidi az, sonu kötü hir işti. Lâkin vardiyada olmayıp başaltında uyuyan bü tün Yizim Türk gemicileri, haberleri oolmadan oraya hapsedilmiş bulunmaktaydılar. Paolo İle ateşçilerin hareketlerini çoktanberi gözetlemek- te olan Tufan'rels bu gece geç vakit © bir şeyler olacağından şüphelenmiş, başaltındaki kamarası na girmeyip kimse görmeden güyertenin bir ta- rafında saklanmıştı. Şimdiki vaziyete göre ikinci kaptan Paolo, bizim Doğan kaptanm kamarası kapısında duru- yordn. Kapıları iyice kapatılmış olan başaltı sa- lonundaki Türk gemicilerini de üç güverte gemi- <cİsi bekliyorda. Beş zorba da köprü üstünün al- tmda durmakta idiler. Zorbalardan birinin bak- kından gelmiştik, lâkin bizimle sadık Türk gemi cileri arasmda on zorba tayfa daha vardı. İçimizde en çabuk aklını bağına alarak bir plân kuran, arkadaşım All oldu. Dedi ki: şarma Ümidi varsa o dü herifleri baskma uğrat- maktır. Haydi her tehlikeyi göze alarak üstleri- ne atılalım! K Bu plân bana tehlikelice göründü, birimizin ölümünü göze alamıyordum, çünkü pek azdık, dedim ki: — Bu korkulu bir iş olur, (herifler zaten hâzırlanınış bulunuyorlar. Üstlerine ( atılırsak hiç olmazsa birimizi vurup düşürmeğe muvâffak olacaklardır. O alde gori kalan İki kişi kıç tara“ fa saldıran sekiz kişiye nasıl karşı duracak? Biz konuşurken İnel benzi solgun, lâkin çok metin olarak dinliyordu. Birdenbire söze atıldı: — Pek iyi, ya ben bu adamların yanma git« sem bana no yaparlar Bu garip sorguya karşı üçümüz de bir cevap yeremiyerek durduk, Bunu gören İnci sözünde devam etti: — Bu sekiz erkek tek bir kızdan korkmağa ve Üstüme ateş etmeğe lüzum görmiyeceklerdir, ben onları 8036 tutacak, yahut başka türlü işgal edeceğim; o zaman siz fırsat bulup korkusuzca saldırırsımız. f AH kızın bu plânını hemen kabul ise duralamıştım. En sonra dedim ki: — İnci, eğer sen onları lâfa tutarsan şüphe- siz ki; bizim hücum işi tehlikesiz olurâ lâkin sen korkmaz mısın? Cesur kız bu sorguma sadece . güldü ve iki sıçrayışta merdivenden güverteye çikip (orada durdu. Biz de rovelverlerimiz elimizde en üst ba samakta hazır bulunuyordu. Yüzüstü biraz daha (Devamı var) etti, ben

Bu sayıdan diğer sayfalar: