Dış Siyasa — Çan - Kay - Şek Japonyanın merha- metine sığınacak mı? İN'İN hükümet merkezi olan Nankin, nihayet Japon asker- leri tarafından işgal edildi. Binaena- leyh Japonya askeri hedeflerinden bi- rine daha varmiş bulunuyor, Altı ge- ne evvel Çinden Mançuryayı ayırmış- tı. Göçen ağustostanberi giriştiği as- keri harekât csnasında gimali Çini is- tilâsı altma aldı. Gelen telgraf haber. leri, Pekin merkez olmak üzere bura- da bir muvakkat hükümetin kuruldu- #unu bildiriyor. İç. Mongolistan Çin - den ayrtılmiş ve istiklâlini ilân etmiş- tir. Cenupta da Japonlar Şanghay - dan garba doğru ilerliyerek Nankini aldılar. Japonya şimdi ne yapacak? İhtimal bu muzafferiyetin Çin mâ- neviyatı Üzerinde yapacağı tesiri gör- mek için azıcık bekliyecek. Esasen Japon hükümeti, bundan evvel oldu- ğu gibi, bundan sonra da takib ede- ceği hareket hattmm Çine, daha doğ ruşu Çank - Kay - Şek'e tâbi olduğu- nu birkaç vesile ile bildirmiştir. Ja- ponya, Çinin mağlübiyetini itiraf el rek Japonyaya iltica etmesini bekli- yor. Sulh şartlarmın ne olacağı sarih surette belli değil. Fakat Japonya Çin arazisini ilhak etmek istemediğini de falarla tökrar etmiştir. Hariciye veki- li Sato, birkaç gün evvel beyanatta bulunarak, Japonyanın bu noktal na- zarmı hâlâ değiştirmediğini, fakat Çin mukâavemette ısrar ederse, yarın için teminat veremiyeceğini söylemiş- ti. Binaenaleyh Çinin mülkf tamamlı- ğı hakkındaki bu teminat hâlâ duru- yor. Filhakika Nankinin sukutundan sonra Çang - Kay - Şek için takib e- dilecok Üç yol vardır: | 1 — Mağlübiyetini itiraf ederek Ja- ponyanın merhametine sığmmak. 2 — İstifa edip Japonya ile görüş- mek ve sulh yapmak vazifesini diğer generallere brrakmak. | 3 — Garba çekilip milcadeleyi de- | bil kendi teklif edeceği gartlarla. Ja- | ponya, geçen yazdanberi, Çinin mağ- lübiyetini itiraf ederek, sulh lmınl da bulunmasmı beklemektedir. Önce şimali Çinde giriştiği teşebbüsle bu ne ticeyi elde edebileceğini ümid etmiş- ti, Çin mukavemet ettikçe Japon a5- kert harekâtmm sahası genişledi. Şanghay Japonlarm eline geçti. Çin- liler garba doğru çekildiler. Nankin | almdı. Şimdi ne yapacaklarını kestir- | mezden evvel, Çinin hattı hareketini | öğrenmek Istiyorlar. Acaba Çank - Kay - he cak? Bu azimkâr veyĞ îîmî:_g: nm kendi ifadesine bakılırsa, Nanki- nin sukutundan dolayı asla meyusiye te düşmüş görünmüyor. Nankin teh- ingilterede ÂAltı ayda 12 bin nümayiş yapıldı Bunun yalnız yirmisi menedildi Londra, 16 (A. A.) — Avam kama- rasında işçi mebus Strau&s, umumi toplantıların ve kafile yapılmasının | polisçe men'ini şiddetle tenkid ederek medent ve siyasi hürriyetler mesefesi üzerine parlâmentonun nazarı dikkati- ni celbetmiştir. Bilhassa Londra poli- sinin hattı hareketine itiraz ederek bu polisin bazı vakit söz hürriyetine bile müdahale ettiğini söylemiştir. Dahiliye müsteşarı Thomas, verdiği sevapta, Bon altı ay zarfında 12 bin toplantıdan âncak 20 sinin yasak e- idiğini ve bu 20 iden 13 ünün faşist 1.; 7 sinin de antifaşist olduğunu tas- rih etmiştir. likeye düşer Güşmez, bir tayyare ile bu gehirden çekildi. Ve ricat edebilen sakerlerini de. garba. doğru çekti. Çin ftopraklarında tek bir Japon askeri bulundukça mücadeleyi devam ettire- ceğini bildirmektedir. Filhakika sa - hillerden içeri doğru ilerledikçe, Ja- ponyanm asker? vaziyeti müşkülleş - mektedir. Fakat ehemmiyetli gümrük varidattam menbar olan Şanghayı, Çinin dimağı — vaziyetinde — bulunan Nankini kaybeden Çang - Kay « Şek için de vaziyet kolay dağildir. Belki de Japonlar bundan sonra Çang - Kay - Şek ve onun hükfmetini veya ona tâbi olan, herhangi hükümeti yok farzederek ona güöre hareket et- mek istiyecekler. Bunun- içindir ki haftalardanberi Çinde böyle bir te - gekkül meydana gelir gelmez, Japon- ya derhal bunu Çinin meşru hüküme- ti olarak tanıyacak ve müzakerelere girişecektir. Fakat bugüne kadar böy le bir kuvvet belirmiş değildir. Bilâ- kis Japon tecavüzü Çinin milli birli: ğini takviye etmiş gibi görünüyor. Çang » Kay - Şekte şahıslanan - Çin mukavemet armi kırılmamıştır. Fa - kat her şey Japon tazyikı altında bu birliğin devam edip — edemiyeceğine bağlıdır. (Ulustan) Ahmet Şükrü Esmer Doğru Değil mi? Kömürü biten vapurun hikâyesi Bir arkadaşımız anlattı: Fenikeden bir ahbab beni hatır- lamış ve o civarın nefis portakalla- rından bir sandık portakal gönder- meyi düşünmüş. En iyilerirden 8e- çip hazırlatarak sandiğı Devlet De- niz Yolları İdaresinin “Sadıksade" vapuruyla sevketmiş. Geçen gün bir komisyoncu idare- hanesi telefon etti: “— Efendim, Fenikeden size tes- lim edilecek bir emanet var, Adre- sinize gönderecektik, fakat bu, pek fena bir şaka gibi tesir yapacağı için vatgeçlik. Yalnız müessesemiz hakkında herhangi dbir Şşüpheye düşmemeniz için filân yerdeki an- trepomusa bir aralık uğrayıp emâa- neti görmenizi bilhassa rica ediyo- TU Davet garibime gitti, fakat çol: ısrar ettikleri için dedikleri yere uğ- radım ve bizim “emanet” in feci halini gördüm: sandıkla bir - tane sağlam portakal yoktu, portakalla- rer yalmız Kabukları ve posaları kalmış, Suları akmış, berbad bir şekle girmişti. Sebebini izah etliler: — “Sadıksade” vapuru — Fenike- den kalkıtıktan sonra yolda kömürü bitmiş, İstanbula haber göndermiş. Buradan “İnönü” vapuru İzmire kö- mür götürdü ve “Sadıksade” de Döylece İstanbula sekiz on günlük bir göcikme ile geldi. Sordum: — Benim “emanet” — mihayet bir sandıktan (baret, fakat tücoar tabil bü vaziyette değildir; elminin mal: bozulmuş, kimi malı vaktinde ala- madığı için taahhüdünü yerine ge- “iremiyerek z0rara girmistir. Gomi- l de tüccar mal var maydı? — Olmaz olur mu efendim, tabir * a x Arkadaşımazın “acıkit portahal hi- büyesi” ni yazdık. Bu mevzu üzerin: 'de bir hayli söz sönlemek habit, fa: |Ş Yot hâdisenin belâgati Kkarşımiida ayrıca mütalea İldvesine Tüzüm gör- lüvoruz, |İZdealist edebi ÜRK okuruna taklid güzel insan tipini 'Türk todinden veya muhayyilesindeü Tasarruf ve yerli mallar “haftası belerinden kırk kiçi İş bankasından yavruları gösteriyor. Kadınlara dair: 11 Istiklâ'!harplerim'z adsız kah- raman kadınlarla doludur Kadın, stirap ve sefalet karşısında daik verecek sanatkârı, edibi mok lâzımdır.., mettin Nazif'in dünkü » cek güzel insan tipini kir, edib...,, Nizametiji dealist muharrir, yani sanların iyileşmesine, ahlâki lerine çalışan, onlara örnekler teklif eden adam. Yi doğresu kendisinin gördüğü bir “mizac adesesinden geçirt0ek ' yan edecik kö Yukardaki satırları — dostüli Nazif gün Nobel gibi zengin - olurdâ edelim ki müstakbel modn.'ır; li dinamit inden tahrib münasebetiyle 58 inci ülkolmt taler —| gey olması) tasle edeveği, dN kumbara almışlardır. Resmimiz bu —| mükâfatımın o da “ideslist Hİf g . ğ ae yü üT çeit $ gr Tzit süratle aksülâmeller veren çok ince küm vermeksizin tasvir M ve hassas bir ruh taşıdığı - cihetle muharrire pok ehommiyet V& | ae mumakkak ki daha sulhperverdir. cek. Meselâ Halid Ziya Uı-”'"'; Yazan: Dr. Rasim Adasal eee dagezikişaayamir |— Blmdlnmıüiyınndı(') feminist Kadmlarmm bugüne kadar insanlığa | bilecek 2ma Aşhı memmü'ü ” lerin, kadının hayattaki mevkü | ' ve her memlekete görmüş oldukları hiz | miyecek. Muharrirde sadece B İbakkında düşündüklerini ana hatlariy — metleri tebârlüz ettirmek için tarihten | lisma endişesi aranmıyacak, M# İle göstermiş ve şahsi kanaatlerimi kat | ve edebi eserlerden bir çok veciz misal | seri İle muhakkak bir ahlâk dEö, maktan çekinmiştim; fakat cemiyette | Jer almak mümkündür. vermesi istenecok. Gerçi N:':f kadınla erkek müstavatını veren «elâhi Bence ahlâki ve içtimal eserler için | Nazif muahrririn realisma .&V yettar mütelekkirlerin kuvvetli delille- rini incelerken tamamiyle bitaraf kala miyacağımı ve ister istemez biraz da femifist olatağımı görüyorum. “aşk kay nağı olan kadının dâima medeniyetin bir unsuru, ailenin desteği ve çok mü essir bir terakki âmili olduğunu" söyli yen feministlerin iddiaları belki müba lâğalıdır. Maamafih kadın ne bedeni ve ne de ruhi kabiliyetleriyle erkeğin du nundadır. Ve hattâ birçok yerlerde er- keğe nazafap dahâ iri yapılıdır. Çok yağayan ihtiyarlar arasında kadın ların adedi daha fazladır. Bazı hayvan larda dişi, otoritö itibariyle erkeğe da- ha faiktir. Arı kovanının cumhurreisi dişi de- Fil midir? İlkah fülinden sonra beyler öldürülür. Çünkü lüzumları yoktur. | Kuş yuvıLır.ndı da analar hâkim- | dir. Yavrulara yemek yemesini, uçma | sını ve bütün diğer hayat, sevkitabil leri analar öğretirler. Faal kadın zekâ | sınm rekek zekâsına nazaran daha dun ! olduğunu ileri gürmek de haksızlıktır. Gerçi bugüne kadar kadın dehası bize diği bu müstesna başlara güçlükle sa- | hip olabilecektir. İnsafk bir araştırma yapınca umu- miyetle kadınların son asırda okumiya başladıklarını ve artak pek yakın hir ta rihte erkeklerle yan yana olarak mecbu kadınları sade aile ocağında tasavvur etmek göz göre bir safdilliktir. Yeni Al man rejiminin ortaya attığı bu cere- yan istiklâl mücadelesi için kahraman ta çarpışan Çin ve İspanyol milletle- | Finin kadınlarına kabili tatbik midir? Yarın ayni hal, ayni imkânsızlık Alman milletinin başına gelmiyecek midir? Sokaklarda aç ve çıplak kalan sayı- sız öksüzleri her yerde insaflı ve cö- merd olmiyan cemiyetler değil, bizzat o şefkatli ve çalışkan anneler besliye- bEek ve büyütecektir. Kadımların cemi- yet hayatma, siyasi meselelere karışma larında hiç bir mesele yoktur. Kadın 1s | da dokunabilir, ue t ” k ne bir Sokrat, ne bir Galile ve ne de bir | Öldü..” “deyince, — kadın — kızgmnli . eeei Hk Viktor Hügo verebilmiştir; ve belki de | la “Sefil esir, ben gana bunu sormadım? Pantlkihuda bi deîk istiyor' guali erkeklerin dahi artık kolay kolay vereme | Harp ne âlemde?..” demiş; ve “nihat Mıı.yw vi? Pat b AĞA l»' zt tahsile başladıklarını görüyoruz. Or | Hür siyasilerin ve bilhassa Jirondenlerin |a A a D Klan ginladi gel ta çağda; ancak'asti ailelerin bazı kadın | dövam ettiği salooli'ila meşhurdu; fa- | , e D Günll yaktlf ları hususi hocalardan bir şeyler öğre | Ytt :'“_'ı“.""’ ”:":Lıfğ,üıa.'::bî de pek iyi olmüyor. OBYA | .p: bili gönu ince pel B ü g TT c':ı:h:;' Düt sahat Ve mmenlele | SĞi bir cesaretle gu tarihi sözü haykıra vermek "w:m ":ç v ) İ:kp yerladadını l rak başını baltaya vermişti: "Ey hur- | çalışmadan hüküm "” ixüf ç d a mt:'.:ı'uu DENERgula Ğ'î riyet! Namına ne kadar feci tinayetler | Mesi daha ;l)" *:AS hd hın" landığı ve binlerçe yetim çocuğun dul | —.. olmadığını düşünüp anaların ellerinde kaldığı şu devirde işleniyor!.. wermok, isbüt etmek l"'s’ mk tırap ve sefalet karşısında süratle aksül | değil midirler? Vakit Sabuh Öğle Hdi 1841 lâmeller veren çok ince ve hassas bir Ya betbaht Çin kadımları, Rus ihti- M ruh taşıdığı cihetle muhakkak ki, da- | lâlinden önce müstebid çarların saltana ğ ? ha sulhperver ve binenalehy halk küt | t zamanmda genç kızlar gizli nihillst | mt olduğu halde Siberyâ W lelerini zaman zaman harp ve buna | teşkilâtının en ziyade itimadâ şayan ve | gidiyorlardı. ğ W A benzer felâketlere sürükliyen kanunla | fedakâr uzuvları idi. (Siberya mahküm , M TE tadil etmok larr) gibi filmlerde erkeklerle ayni safta | — (*) 12 Birincikdmin hmmundıyırdmılml nümune olarak gençliğe daima büyük şahsiyetletin hayatlârını ve başardıkla rı işleri göstermelidir. Adeal bir asker, Anibalın, Napolyoti Bunapartın ve Ata türkün menkibeleriyle eserlerini okun makla nefis feragati ilt cesaretin ne de | ediyor: “taklid edilecek s“y' i eçhasi mek olduğunu anlar... Çünkü bu büyük ”, yani muharrir p kumandanlar askerlik sanatında örnek | da da muhakkak hüküm ı'lw.r olabilen üç büyük baştır. nunla da kalmıyacak: bir f Ayniyle kadının beşer! hizmetleri | Surlar, fena temayüllerin tashil mesi kabil olduğunu için büyük kadın ,başlarını göstermek önerek , “güizel rüzımdit, Kaki Yünan ve Kömma git ” rinde bütün tabil kudretlerin yaratır | mağa imkün olduğunu kabul j ları ve hâkimleri olarak tapınılan erkek | Yani muharrir muhakkak ilâhlar arasında kadın mabudlarınını da | cak ve edebi eser yüksek BİT büyük rolleri vardı. Atena, Demeter Af #il, bir ders olacak. 1 rodit gibi ilâheler, Güneş mabudu olan | Mmeros'a yer vermediği v gerefli bir meyki ayıran böyle düşünmez mi? Nizamettin Nazif bu nız değildir zamanımızda ger$ ler sanat eserinden böyle bir goktel liyor. Biribirlerinden birçok #07 giyt da ayrılan, biribirlerine düşmü de * bakan fascistler ile buısevm,.j :; nat eserinin bir propagan' y haşmetlâ Apollondan daha az kudret- li değildiler. Jan Jâk Ruso, oğlu Emile hakiki va tandaşın tarifini yaparken en başta mi sal olarak bir İsparta kadınını almış- tır. Harp meydanına beş oğlunu da gön dermiş olan bu ana, sabırsızlıkla cep- heden haber beklediği sırada bir posta c1 titrek bir sesle “bütün çocuklarınız zafere ulaştık.” cevabını alır almaz $e vinçle mabede koşarak ilâhlarına dua et mek için sö;deye ikapanmıştı. Madam Roland, Fransa ihtilâli sıra larında çok — çılğın cumhüriyetçi olan mütefekkir bir kadındı. Pariste en meş VA Fransız tarihlerinde erkeklerin sa- vaş meydanlarından kaçıştığı bir anda koca ingiliz ordusuna kârşı soğukkan lılıkla vatan toptaklarımı karış karış mü gdafaa eden ve diri diri yakılan Jan d'Ark ile 1472 de cüretkâr Şarlın muhasara- sında gösterdiği yararlıkla J. Hachette unutulmaz birer kahramandırlar. Türk tarihi ve bilhassa sön istiklâl harpleri- miz bu adsız kahraman kadınlarla do- ludur. İşte son günlerin bir Çanakkalesi olan Madrid müdafaası!.. Bütün bom- 'ba ve zehirli gaz yağmuru altında ya- nan ve yıkılan bu mustarip şehirde de kadınlar birer Jan d'Ark ve birer Ayşe kiveriyor ve realiteyi ©' K zacı adesesinden geçirer” * CUMA Ço ş BİRİNCİKANUN — * | g4 Hiert: 1356 — SETYE e' Aüneşl Coğuşu 7,20 Akşar! ve ayak bileklerinde ağır ziricir halkala " muda çıkmaştır I