ar 3 bin senelik banyo 3000 sene evvel yapılmış o- Jan bu banyo, bugünkü asri banyolardan âdeta farksızdır. Üstelik hâlâ sağlam bulundu- ğu için bugünkülerden daha i- yi olduğunu idâla etmek müm- kündür. KK Deve kuşu- nun boynu o kadar uzun ve bir. şeyi” yut makta 5 kada ağir hareket « der ki, ona yuttu i tulasak bir porta takal boyut alt kısmına var- “an evvel on bir portakal da. ha yutahilir. — Yaşıma göre ne kadar da kuvvetli! — Evet, o kadar kuvvetli ki babasiyle ben, artık onu döğ- meğe cesaret edemiyoruz. Yazısız Hikâye: | Biliyor musunuz ? Yutulunca zarar vermiyen bir zehir Birmanyada yaşıyan bazı ka bileler, oklarına Upas nam: ve rilen bir zehir sürmektedirler. Bu zehir yutyuldüğu zaman ka tiyen tesiri görülmemekte fe- kat kana karışınca insanı der- hal öldürmektedir. Acele gitmek için... Seylân adası yerlilerinden ba zıları, bir köyden diğer bir kö- ye acele gitmek için, resimde gördüğünüz gibi, şu garip yel keni kullanmaktadırlar.. Filha kika, rüzgârlı havalarda bu yel ken, yürüyüşü bir hayli kolay- laştırmaktadır. Hikâye: Yeşil Madam Lopi;şatonun bü: şük salonundaki duvârım bir metre murabbalık yerini işgal eden nakışa bakarak hayran - hkla; — Aman Yarabbim, dedi, ne güzel bir nakış!.. Yorgunluktan esneyen Anna adındaki sarı saçlı genç kadın da alay etti: — Evet, çok güzel! Yeşil mermer parçası, üzerinde kâr. ma karışık'bir şeyler! Bu şah eser acaba neyi temsil ediyor? Mösyö Bazil, gelin de bize şu- nu Kiraz izah edin. Şato sahibi, iki kadının Ya. rana yaklaşarak endişeyle sor- du: — Neyi izah edeyim? Şen Fıkralar Doktor kârda.. k — Merhaba doktor. Yazık ki, dün bizde verilen ziyafete gelmediniz. Neler kaybettiniz bilseniz, neler... — Hiç bir'şey kaybetmedim, bayan, hattâ kârdayım bile, günkü bu sabah misafirleriniz den dört kişiyi tedavi ettim. — Anne, mademki beraber çıkıyoruz, dudaklarma tuj koy. Yağlı müşteri Seyyakın “biri, bir. gün otel de oda kiraliyor. — Oda fenz değil, diyor, fa kat yıkanmak İçin gayet az su mir. Yarım litre su ile sabahleyin nâsıl yıkanabile- yim? — Bu kadar su kâfi değil mi diğer odaların hepsine de bu kadar su koyuyorum. — Pek âlâ, şu halde bana'al tı oda ayırın dn rahat yıkana. yım, 4 * Anne — Neden bu kadar kü çlik harflerie yazıyorsun? Küçük Hasan — Öğretmen ler > görmesinler diye. Öğretmen — Pek âlâ ma demki sarf detsimi anladınız, söyleyin bakayım: İnek ot yi. yor, dediğim zaman fail nere- de? Talebe — Kırlarda, bay öğ retmen. — Bizimle beraber geliyor musun? Suadiyeye gidiyoruz. > Yazık halbuki ben Ame rikadaydım, * — Bu nakışı merak ettik. Bunun manâsı ne?, Şato sahibi, hafifçe sarar - mıştı. Yüzünden bir endişe ve sıkıntı ifadesi belirdi ve şu ce. vabe verdi: — Bu, Komboclu muharip * nm bimayesi alttında, harbe gittiklerini göstermektedir. — Çok şayanı dikkat bir şeyl. Bu nakış çoktanberi mi radadır? — Evet, Şey... Her zaman onu bu duvarda gördüm. — Bunu duvarâ nasıl tuttur- muşlar acaba? Her halde son derece ağır bir şey olacak. Peki azizim Mösyö Bazil, bu köşedeki lek* ne? Adeta. Ne. dir bu ? Başını çevirdi ve Mösyö Ba- gilin > ortağan kaybolduğunu hayretle gördü. Bunun üzeri ne, çay içmek Üzere yandaki salona doğru yürüdü. Eğer Madam Lopi bir mil - dakkik olsaydı, demindenberi yanından ayrılmıyan genç bir erkeğin, bilhassa Mösyö Ba. zil sarardıktan sonra bu Kom - boz nakışına büyük bir ehem. miyet vermeğe. başladığını gö- rüp, bunun içinde bir sr ol . duğunu anlardı. .Spor elbisesi giymiş olen bu genç erkek, Mösyö Bazi « © lin yeğeniydi. Kadın salona doğrü uzakla . şrken, bü genç erkek te şöyle düşünülür — Budeli kadın amcama nakıştan bahsedince, onun ne için bu kadar sarardığmı ve şaşırdığını cidden merak edi » yonüm. Bu ciheti aydnlatmam lâzım. Zaten yapacak işim de yok, işte mükemmel bir faali- yet mevzuu. Herkes salona geçince, genç erkek nakışa doğru yaklaştı ve kadınım mevzuu bahsetmişol. duğu lekeye baktı ve ayni Za - manda ürperdi: — Aman Yarabbim! Kan. Evst, kan!1!, Filhakika, nakışm sol köşe - sinde kurumuş kan lekesi var. dı. Genç erkek garip bir tavır- la mırıldandı: — Olur şey değil. İşler çe- tallaşıyor.. Sonra, düşünceli bir vazi. yette parka doğru yollandı « — Şatoya misafir geldiği andan itibaren, amcam fena halde meşgul ve sinirli görü - nüyor, bunun sebebini bir tür - Jü anlayamıyorum. Sonra bu kan lekesi ve Madam Lopi on. dan malümat sorarken, yüzün- deki korkunç ifade ne idi?. Ağaçlık yere doğru ayrılır - ken, birdenbire durdu. Amcası, nın sesini tanımıştı. Ağacın arkasına saklanarak baktı. Mösyö Bazil, uzun boylu, zayıf bir delikanlı olan obahçivanla konuşuyordu ve sesinde bü - yük bir endişenin ifadesi sezi- liyordu: — Anladınız, değil mi, Ba - zil? — Evet Mösyö,.. — Bu akşam diri veya ölü olarak elime geçmelidir. An- ladınız mı? Muhakkak bu ak - şam esasen icap ederse, ona bir hain, bir alçağa yapılan muameleyi yapın! Diri veya ö- lü olarak isterim , Sonra, bahçivanın bir itiraz jesti yaptığını görünce ilâve etti: nak — Esasen, siz böyle gey - ler çok gördünüz, bunun için size itirnat edebilirim Misafir- lerim geldikten sonra buna mecburum, Dikkatli davranm . Hiç kimsenin bir şeyden şüphe etmemesi lâzımdır... Gece ya - rısı, sizi büyük salonda bekliye.. ceğim., Fakat tekrar ediyorum: Bu gece onu isterim. Bu sözler üzerine, Mösyö Bazil, kafasmı önüne eğerek bostana dönen bahçıvanı yalnız bıraktı. Genç erkek te bu duy- duğu garip ve korkunç mükâ- lemenin dehşeti içinde odasına çıktı. — Mesele basit. Gece ya. ms büyük salonda buluşacak - lar. Ben de orada olacığım.. O zaman her şey anlaşılmış olur. Genç erkek bu kararı vere - rek, sabırsızlıkla gece yarısını beklemeğe başladı.. Sofadaki büyük duvar sa « ati, on biri, sonra on bir buçu- ğu çaldı Mösyö Bazilin yeğe- ni büyük salona bitişik küçük odaya yerleşti ve büyükçe ol. duğu için, salonun hemen her tarfmı görmek fmkânm ve Ten iki kapı deliğinden bakma- ğa başladı. Bilhassa, amcasını fena halde şaşırtan yeşil nakı. ş: dikkatle gözetliyordu. / Tam gece yarısı, ilk katın , basamaklarında hafif ayak ses- leri duyuldu ve Mösyö Basil büyük salona girdi! Hiç tereddüt etmeden, ye- şü nakışa doğru yürüdü ve ortasmdaki çizgilerden birisi . nin üzerine bâsarak onu oynat- t. O zaman bu açılan delikten, bahçıvanın sesi fısıldadı: — Getiriyorum, mösyö.. Fa- kat onu öklürmek mecburiye - tinde kaldım.. Ayni zamanda, döşemelerin üzerine yıkılan bir vücudun ha fif gürültüsü duyuldu. Genç er- kek artık mukavemet dicmedi ve bütün cesaretini toplayarak, gizlendiği yerden fırladı, ayak ucuna basarak ilerledi ve iyi €e meydana çıkmadan (evvel, tekrar bahçıvanın sesini duy - du: — Kaçacaktı. .Bunun üzeri - ne ateş ettim. Kurşun kafasına isabet etti, — Aterin., O zaman, genç hayretinden dona kaldı : Tuzağa düşürüldüğünü tah- min ettiği bir betbahtın yerine, güzel bir karacanın yerde yat- Uğinı görmüştü. Mösyö Bazil gülerek: — O ne oğlum? dedi. Beni mi gözetliyordun?. Ve genç erkeğin mahcubiye- erkek tini görünce ilâve ettiz ———— Vahşi bayvanlar serisi Cenubi Amerika ormariların da yaşayan resim” müz Jaguarlar oldukça Parsla ra benzerler, Esasen cenubi * Amerika or. man İârn da pars yoktur, Iş — Bu karacanm kom$ Bi malikânesinden geldiğis” yek kimsenin bilmesine ihtiyas tur. Bana, orada avis müsaade verdi, fakat bi di malikânemde bunlardı, Yi lunmadığı için gok rim, Misafirim olduk$# gi larının karacalarını vE çi nı kabul etmek mest” gr de kalıyorum. Dün > domuz yavrusu dâ yi kocaman parkında 2' içeri Hattâ onu bu idelikte e“ ni aldığımız zaman, Majof yy rine kan lekesi borak deyi tâ Lopi benden b ar sorarken fena halde #* e ve hakikatin anlaş vu gr korkmuştum. Oğlum "e gördüklerini hiç kimse”. lemiyeceğini ümit eder Çünkü misafirlerime p im av etlerinin beni Ti” nelerimden çıkmadığı ' eri lirse, cidden izretin Si ve çok müteessir olurum! a, Genç erkek gözlerin?” ef mıyordu. Fakat dandaydı.. yyl” — Bazil, aşçı yin, yarmki yemeklere yili ha fazla ihtimam lerim benim evimde “ai” yemekler yeyip hayr” dırlar. g* çı Ve Mösyö Bazil b ee liyerek, hâlâ hayret gr” tulamamış olan yeğeni “vir bırakırken, bahçıvası” “ gün evvel yabani do rüsünun kaniyle keke lan yere karışan bir zaca kanmı, önlüğiyi€ çalışıyordu. o A BULMAC/ Sabah kahvaltısında, M3 üzerinde, dört köşe püyüii pr peynir parçası duruyo” Ti, : san, kardeşi Ahmede vr yi” —'Beri bu peyniri 4 darbesiyle sekiz kısmi ederim. şeyi Ahmet de bunun pap” olduğunu söyledi: Derki iy tutuştular ve Hasan» pey” üç bıçak darbesiyle b“ sekiz kısma taksim Git” ör” Bunu nasıl yaptığı" z misiniz? Bu ' bilmecemizi male den birinciye bir SE tiye hokka takımı, a ye büyük Iâstik top VE roll yeğ okuyucumuza da mW yeler vereceğiz.