Bana kalusa Sayram ve bay- Fam yerleri AyYram ZÜn, he » İnsan için bir ihtiyaçtır. der, ıstırap ne — kadar is- k bir şeyse bayramı kimse Senimsememesine İhtimal tasav #dilemoz. M'Ş'onı-_:ı-_'ımııı dağıtmak için eğlen- ’"'umı-ç",'l'.'“ gösteririz. Gönlümüz eğ dergiçle bile gözümüz — oyalanır ve Amlıı biran olsun unutturur. ZİM için büyük ve eşaiz olan gün z h—:" Zevk içinde geçirmek iste- a STİZ ki, bütün bir yılımız nese Vt geesin, Bize kedoer, bize 18- Yerzecek seylerle su kadarcık Bir Mistöimiz bulunmasın. talıkları — mütehnesısları ğlence e tedavi yö- ı, dertlilerte n bir kutup Ba- i Yi barkesin sevmesine rağ [-_“hbn_)r:!u bizde yalnız çocuk- & pi dTüdür. Onlar daha kendileri- Olar, Medikleri bir yaşta, — Insiyaki şeye sürüklenirler, Ou- m günleri, günlerin en- k“:?neıuman bayram — günlerini Bayı, “Sam, bu hatırlayış — arasında Vık:"l yerleri ön safta yer bulur dqm' he acıdır ki, aklıma dalma ve 'imıh Bördüğüm vo yaşadığım bay Arım bayram yerleri gelir: cak, sözde atlı ka $ ve eşek; çıngıraklı, tahta- İtik, tekerlekleri Ipa vu- | Arabalar; bir tabakla on sekiz heotuğa sütlâç, muhallebi veren n Ç Köfteci, gekerlemeci; çuvâl- Sevrilmiş bir salaş tiyatro tağ- *,Kuvvet deneme — tokmağı, M diye bir ucu yükseğe, bir u- anmış tellerde — kayma | İ yalnız benim — çocuki L vayram yerlerinde görü Eminim ki bugün ha ) günlerini y: yanlar inda ayni şeyleri şeylerle —lâ- at ve istibdat ma- Ay nı bir rüzgâr karşısında yıkı- h Skambil kâğıtları gibi devirdik Ukyftra dahi, ba cehalet devri ar- ıil_r'm hAlâ bayram yerlerinde mu Yey, * €tmek doğrusu İnsana neşe ü © hüzün veriyor. lu,;r'_“k(ur-mıı.ı cumhuriyetin her- Rüy, Faz daha fazlalaşan bayram İşlş, İi artık bu mezbelelerde kut t Tapgatamak imkânmmı ve bizeo köh- #a y) “ehalet günlerini hatırlatacak kta bırakmamak yol- .'Hl a' Aramalıyız. YyyyTam yalnız çocukların — değil, LL;':“rlu de hakkıdır. Çocuklarla Ünray Tin, ya nun bayram l’nn. tanıdığı günlerde değil, eğ- G gç ihtiyacını duydukları anlar. eğlenebilecekleri asrt mız vardır. hinın gittikçe ilerlediği bir Yan, / tz. Belediye, bu arada ih- !ıyan'hk',nımin-!o bulundurmalıdır. Ürtar geç Pütün aarf eğlence eleman- ka ,, Sİnde toplayan bir Lüna par- ık_a_hmmumvmıı ve bu köhnemiş © Yerleri ortadan kalA SİM hr"“n helvacılar ı."klnda bir karar :'m.ı:," helvası yapan bazı dükkân Tef *hanelerin temizliğe riayet et- ""İtq;: Yapılan teftişlerden anlaşıl- W 'eledi Rledi, “diyece verilen bir karara göre, Ve tatı, bilg, V€ :'ılmıtnıme uymıyacak şe- Ttthay ç Va imal edenlerin dükkânları Yetleyi, “Patılacaktır. Arttak, bu gibi Haa DS husüsl tertibatı haiz &t iziy Hizim görüldüğünden helvacı- | ('k!lr_ Yeni bir talimatname hazırlana- | İstan Yenicami taksi yerindeki duran şoförler Otobüslerden şi- kâyet ediyorlar Yağmurlu havalarda Yenicaminin İş Bankası önüne çıkan yol bir göl oluyor vazan:? HABERCİ Yenicami olvarını nasıl gezdiğtmi, orada nöler duyup, neler gördüği mü, bayramdan evvelki yazılarımda iki gün arka arkaya yazdım. Şimdi bir de buradan dönerken, neler Ördüğümü ilâ deyim de bu semt hakkında ya klarım ta- mam n kında yazacaklarım tamam olsun.. n yağmurlu, hem de çok yağ- murlu bir gündü. Mütemadiyon ıslan diğimiz için gerek bi ReTekse ya- nındaki arkadaşım foto Âli, işimizi mümkün olduğu kadar erken bitir- yorduk. Yenleami esnafile konuşmamız tamam olunca, geldiği- miz yoldan geri döndük, İş bankası istikametinde hızlı hızlı. yürümeğe başladık. Fakat cami avlusündaki parkın önünde, 0 kadar çok otomabil di- zilmişti ki, bu kadar kalabalık bir taksi mahallinde birkaç dakika dur madan yoluma devam edemedim. Yağmur durduğu için otomobilin içine sırısıkı kapanmış şoförlerden bir kaçileo cakiden göz aşmalığımız vardı. Bunları bulup konuştum: * Bu takâlde ne çok — öotomobil var, Şoförlerden biri: — Yok, bilâkis en işlek taksi ma- halli bizim yerimizdir, Diyo #tiraz etti. O sözünü tamamlamamıştı ki, ar- kadaşları müdahale ettiler... — Fakat eskidendi onlar Bay Ha- berci, şimdi otobüsler çıktığı çıkalr bütün işler hapı yuttu. Belki taksi yerleri içinde gene en iyicesi, en muntazamı burasıdır, ama, doğrusu hepimiz halimizden şikâyotçiyiz.. Yağmurun altında daha bir hayli ıslandık, onların otobüslerin verece- &i zararlardan, bahsedişini uzun u- zadıya dinledik, sonra, yolumuza de vam ettik. Yonicami avlusundan çıkrp asfal- ta doğru gelmek üzcre idik. Fakat asfalta çıkmadan evvol,, günde yüz- lerce, hattâ binlerce arabanın geçti- ği yol öyle bozulmuş, öyle çukurlar olmuştu ki, yağân yağmurdan topla- nan sular, bu çukurların her birisini hakiki birer göl haline getirmişti. Resmini gördükten sonra da şek- Tni daha Iyi anlayacağınız bu göller den ben *-rundum, —-ai da'sır'ık- la birisinin içine basıp tam bir çir- kef banyosu almaktan kendimi kur- tarabildim. Fakat zavallı arkadaşım AlI, nasil oldu bilmem, bana Jâf an- Tatırken, bo$ş bulunup, çop» diva Bu birikintilerinden — birisine basmaz mr. Biçâarenin ayakları diz kapak- larına kade> camurlu seva bulandı. O gün bir yere davetli olan dostum. yepyeni bir pantalonla, o kadar yeni bir de pabuç giymişti. Hapsi berbat oldu. Ve bu vaziyat onu ne — kadar kızdırdı. belediyenin ihmalkârlığı- na ne kadar söylendi artık orasını «İz düsünün.. Navae, bata erka. nihavat birleik asfalt vyolumuza cıktık,. Riraz evvel- Tei ewlmurlardan, çamurla gu ile dolu sülsüklerden ve yamrı yumru kal- drrrmlardan sonra asfalt — üzerinde TürümMEek İnsanım etAdan ha bul konuşuyor R * Ş bir odasında, ve bodrumunda biri- xı Â V *l j Yenicamiden İş bankasının önünde- ki asfalt yola çıkarken, bu göllere batmamak bir maharet diyordu. O kadar ki Ali, demin başın dan geçeni unutmuşs: — İstanbulun bütün yolları böyle olsa, şehirde dola$mak, o zaman ke- yifli bir iş olacak doğrusu, diyip du- ruyordu. Üsküdar adliyesi ve yangından kurtarılan evrak Yangından sonra, Üsküdar adli yesinin iki ayrı binaya yerleşmek mecburiyetinde kaldığını — ve bunun da iş sahiplerinin bir çok müşkülüt- V4 karşılaşmasına sebeb — olduğunu yazmıştım. Bu yazım, — yeni adliye binasınım biran evvel İnşasıma baş- lanması lüzumundan bahsediyordu. Halbuki Üsküdar adllyesinde bun- dan evvel düzeltilmesi çok daha lü- sumlu bir doert varmış.. Geçen gün eski bir İşimi takip için Kİttlm. Üsküdar adilyesinin hukuk kısmında, öyle bir vaziyetle karşı- Taştım ki, doğrusu içim sızladı.. Yan gindan binbir zorlukla — kurtalılan binlerce, hattâ on binlerce — evrak, tdliyenin yerleştiği küçük evin, ufak Lüzaltnâmei Zâhir T” YEMbi GN MÜZ'TAMEL VE TASIRATI KAVI LOGATÇE / HAZRALIYAN ( Z.8 z a biri üstüne yığılı durayor, bakımsız lıktan harap oluyordu. Bisim evrakın da bunların arasın- da olacağını öğrenince İşi takip et- mekten, benim için pek lüzumlu ol- masına raâğmen hemeh vazgeçmeye karar vermiştim, Fakat hkeme kalemindeki memurlar: — İşiniz geri kalmasın arıyalım dan caydırdılar. Ve inanır misiniz bilmem tam iki gün, sabahtan ak- gama, hattâ gece vaktine kadar, zim g evrakını aradılar durdülar, Doğrusu onların saarfettikleri em ten ben üzüldüm ve — mamurlardan bu kadar yorucu bir istediğim (- çin çok utandım.. Son gün, bir müd- det bu arama ben de — yardım ettim ve bizim evrak nihayat bulun du. İşim görüldü, Fakat mosele burada değil mak istediğim nokta şudur. iş sahiplerinden herhangi birisi yan- gından evvolki bir davaya ait evra- kını aramak isterse, benim vaziyeti. me düşecektir. — Memurların bütün gayretine rağmen, yığın halindeki 17-18 bin evrak arasından kendi i- şine alt olanı bulmak, piyangodan büyük ikrâmiyo baklemekten botor- dir. Benim gördüğüme nazaran, bütün bu vaziyeti düzeltmek te neyo bağlı- dır biliyor musşunuz, Topu topu bir iki dosya dolabma, hattâ bundan da vazgeçelim, beş on tane rafa.. Yığın halinde duran doayalar raf- lara veya dolaplara yerl derhal tam ve mükemme Yaz- uK işler kırk elli ebilecek bir şekle murlar zaatlerl- ere harcamamış o br mesalih vaziyete T daha kolay günlerini boş , hem de esh D lur! Ti koli 1 işle. Buraya üç beş kalas yollayıp bir | kaç raf yaptırmak için, ndliye vekâ- letinin derkal emir vereceğini umu- yorum. HAR”NOCİ Halit Ziya bir oğlunu, kaybetti Halit Ziya Uşaklıgilin Tiran sefare- tim'zin başkâtibi bulunan, oğlu Vedad Uşaklıgil, Tiranda vefat etmiş- tir. Hükümetimiz cenazenin memleketi mize nakli için icap eden emirleri ver- miştir. Merhumun babasına ve ailesine baş sağlığı dileriz. belki buluruz, diyerek beni kararım | Bugün | ve İş bankası önündeki asfalt yol Tacih diyor ki: Yenicamideki taksi yeri Hazır cevap bir vezir . Abdülmecit zamanında, Boğaziçi- nin zevk ve sükün veren dekoru İçin- de yaşıyan, tabit güzoellikleri karşı- ada, sermest olan madam Labaron Düran, yaşadığı tatlı ve şiir dolu za- manların hatıralarını — anlatırken şunları yazıyor: “Bazan Anadolu, bazan — Rumeli kıyılarma girip çıkan bu — tabil, en- fes kanalın yeryüzünde eşi yoktur. KÂh bir göle benzer, kâh güzellik bakımından biribirlerine — r t eden İki kr asında bir nehir gibi dalgalanır, '“i kıyıda — çimenlerin hi Öze gülen parlaklıkları, dağla- rım ve ağaçların, yeşil tepelerin tü- sunlu şiiri; yeşil, penbe, eflâtun bo- yalı köşkler, serviler, — salkımlar; şemsiyeye benziyen yeşil çamlar ara sında görünen mazgallı harap hisar- ları daha belli bir şekilde gösterir. Evvelleri, Boğaziçinde vezirlere ve devlet adamlarına alt yüzden Tazla saray varmış, süslerini bugün tarif etme mkân olmıyan bu saraylar sekiz yüzer odalı imiş! Bugün, bu es ki ihtişama, benzeyen pek az bina VAr. » La Baron Düranın mevcudiyetini Işaret ettiği binalar arasında; gül- lerle, yaseminlerle, lâlelerle, sünbül lerle süslenmiş'bahçelerin ortasında nazlı bir gelin gibi — güzel ve kalbi | ceken köşkler, yalılar vardı. Bunla- rın en güzelleri, Âli paşanın, Reşit paşanın, Fuat paşanın — yalılarıydı. Abdülmecit devrinin buüç — meşhur veziri, her akşam mehtabın tatlı t- şıkları altında, berrak ve saf s#üzü- lâp akan denizin karşısında — zevkli geceler yaşar, gülüp eğlenirlerdi. Lâ Baron Düran, diyor ki: “Âl paşa, deyrin en mühim rica- linden biriydi. İnce, zeki, bakışları ( derin ve mülâyim bir adamdı. | boyluydu. Yüzünde biraz çiçek bo- zukluğu vardı. Bilgisinin derin ol- Ve en başta gelen kusuru işleri kendi kafasile görmemesldir. Hicbir. eye tereddütsüz karar veremezdi La Baron Düran Puat paşa hak- da da şunları söylüyor!: “Fuat paşa çok ince fikirli, zarif, kurnaz, alaver, çok İyi Fransızca bi- len bir Türktür., Filhakika, La Baron Düranın dedi- Bi gibi çok zeki ve müstehzi bir a- damdı. Nüktelçri, hazır cevaplığı Avrupanın dört köşesine yayılm Espirileri bir darbı mesel gibi lerde dolaşıyordu. Sultan Azizle Av- rupa seyahatinde bulunduğu sırada, Fransadaki zarafetleri, ince telmih- leri, şaheser mazmunlardandır. Fuat paşa, muhtelif devlet işlerin de çalıştıktan sonra, bir aralık Mad- ride elçi de tayin edilmiştir. Sefire Hüseyin Rüştü TIRPAN BDEF” Löütfen sayfayı çeviriniz | » be