HABER — Aksam postası sıiınemaâa Ramon Novaro niçin evlenmiyor ? Benhur kahramanı, 3 yıllık istirahatten sonra taliini deneyecek Ramon. Valantinonun, dünya kadınlarının yüreklerinde bıraktığı Holivut, (Hususi) — (Ramon Nova. ro), hakikaten — Valântinonun geçti miz. Sinema perdesinde belki.. Zira, Va- lântinonun rollerinden bir çokların; o. na veriyorlar. Fakat, pek büyük şöhre- tine rağmen, Valântinonun dünya ka . dınlarının yüreklerinde brraktığı boşlu- gu bir türlü dolduramıyor, dolduramı. yacak.. (Ramon) gseviliyor, halbuki (Valântino) ye prestiş ediliyordu. Tamam üç sene istirahate çekilen (Ramon) gene sinemaya, dönüyor, Ve halkın gene eski sevgiyi göstereceğini, Bgene cakisi gibi alıkışlayacağını ümit ediyor. Halbuki halk, yıldızlarını, tıpkı eski Fransızların reislerini seçtikleri gibi seçer. Reyini elini kaldırarak eli ni gçırparak değil, sadece koltuğa yer. leşip oturmakla verir. Tiyatro müdür - lerinin arzu ettikleri şey de budur. Eski bir ata sözünü Holivutta şu çek. le çevirmişlerdir! “Düşen bir yıldız tekrar semaya çıkmaz !, ,, Acaba halk (Ramon Novaro) yu na: sıl karşılayacak?, Ramon, henüz düşmüş bir yudız değil Valântinonun halefi bunları elbette düşünmüş, ve ona göre hazırlanmıştır. İlk çevirdiği film (The Sheik Steps). dir. Bilmem bunu Tüfkçeye nasıl çe- virmeli.. Her halde: “Şeyh gidiyor,, gi. bi bir şey Nevyorkta gösterildi. Halk, film başlamazdan evvel sanatkârı alkış- dadı. Bu hayra alâmettir: Halk (Ramon) . u unutmamış demektir. Henüz ölü bir yıldız değildir, ve gök yüzünden düş- memiştir, yerine Eğer bu film muvaffak olursa (Ra. mon) eski mevkiini bulacak, aksi halde ikinci filmi beklemek lâzım gelecek. Sö ğine göre (Şeyh gidiyor) fil- mi çok büyük bir rağbet görmüş. Alâ; (Ramon Novaro) çok sevimli, cana yakın bir adamdır, (İkinci Valân. tino) olamadı ise bile ona sevimli bir halef olmuştur. Ramon Novaronun hayatı San'atkârın hayatı pek sadedir. Los Ancelosta güzel bir köşkte babası, ana- 81, kardeşleri ve hemşireleriyle beraber oturur. Tamam 13 kardeşi vardır. Hem. girelerinden ikisi rahibedir. Halkın kendisine en çok rağbet gös- terdiği, en ziyade alkışladığı bir zaman- da niçin sinemayı terketti? Kabahat on- da değil, 1034 te, (Evelyn Taye) la bir film çeviriyordu. O sırada konturatı bitti, (Metro Goldvin tarafındna anga- je edilmişti), ve beğenilmedi. Halk, tiyatro müdürleri, protesto ettiler, Fa- dat, tesiri olmadı. Film âmilleri gu ceva br veriyorlardı: Ç — Ramona göre tarihi veya başka hî;!ıîr mevzuumuz kalmadı. Hepsini sar fettik. Kendisinden ayrılmamızın — ve- bebi budur.. (Ramon) zengindi. Ses çıkarmadı.. Talihin yeniden dönmseini bekledi. Fa- kat, talih acaba geri dönecek miydi? Yalnız kaldıkça deniz kızlarınım şar- kılarını dinliyordu. Onlar iki türlü şar- Birisi, Holivut kızlarının ağzından şunlar mırıldnaıyordu — Durma, evlen!, , or,o vakte kadar -evlenme Düşü diğine bayret edyiordu, Bir çok defa | evlenecek diye şayialar çıkmış, fakat az bunların doğru olmadığı anlaşıl- kes hayret ediyor, (acaba ni. yor2.) diyordu. bir gazeteye sonra mıştı. Hler çin evlenn Bunu kendisine soran boşluğu dolduramıyor | Ramon Novaro filmlerinden birinde.. (Ramon) sadece şu cebabı vermişti: * Size hakikati söyleyeyim: Epey oluyor; Holivutta genç bir kadın gör- müştüm. Çok hoşuma gitmişti. Kendi- siyle evlenmeği düşündüm, bir demet çiçek gönderdim. Gazeteciler bunu ha. ber aldı. Ertesi gün bir çok gazetede, hangi çiçekçiye gittiğim, hangi çiçekleri seçtiğim, nasıl bir demet yaptırdığım hakkında uzun uzun yazılar görünce şaşırdım. Dahası var: Bunlar, hangi ta- rihte düğün yapacağımızı, balayını ne. tede geçireceğimizi bile yazıyorlardı. Bu neştiyattan bir gün sonra, çiçek- leri gönderdiğim dostumu görünce, -iti. raf ederim - pek müşkül, âdeta budala vaziyetinde kaldım. Bana gücenir gibi olmuştu : — Mademki beni geviyordunuz, de - di. Bunu doğrudan doğruya söyleyebi- lirdiniz. Gazeteleri ne mâna var? Beni gücendireceğinizi mi zannetiniz? Bilâkis daha memnun olurdum. Bu ne mahcubiyet!.. Ne cevap verdiğimi bilmiyorum. İş- te © gündenberi ne zaman o kadını gör- sem yüzüne bakmaktan sıkılryorum. » Ramon, şimdiye kadar evlenmeyişi - nin sebibini de şöyle anlatıyor: “— Evlenmedim, çünkü gençliğimin €n ateşli zamanlarını çalışmakla geçir - Molyerin hayatı Fransız stüdyolarında yeni bir film hazırlanıyor Son defa Fransada çevrilmiş olan bir çok filmlerde büyük muvaffakiyet- ler kazanarak her kesin nazarı dikkati ni celbeden ve Fransa sinemasının in- kişafında büyük yardımları dokunan Jan Dervil ve Rober Pol adındaki iki rejisör,sinema âleminde büyük merak | uyandıran bir işe teşebbüs etmektedir- | ler. İki relsör Fransız ed:biyatınım — de- halarından biri olan meştur Molyerin hayatımı filme alacaklardır. İki genç sanatkâr, gon defa sahneye koydukları bir çok tarihi filmlerin ka- zandı. üyük rağbeti göz önünde tu- tarak, Molyer gibi hayatı çok acı ve ba ünç sergüzeştler içinde geçen dahi hakkında çevrilecek bir filmin da ha büyük bir rafbet göreceğini pek haklr olarak dü zılan yüzlet-a eser tetkik edilmek üze re mütehassıslara verilmiştir. FPilmin mümkün olduğu kadar ha- kikati ifade etmesine çalışılacaktır. vasıta yapmakta | dim. Muvaffakıyet arkasında koştum, evlenme peşinde değil. Bence sevgi bir gençök meselesidir. Yaş ilerledikçe kolay kolay ele geçirilemiyen bir şey varsa o da sevgidir. Ramon ailesine düşkündür Rameon, ailesini pek çok sever, onla: rım hayatını. temin etmeyi düşünür, Bütün çalışmasını buna hasretmiştir. Nevyorkta bir pastacı dükkânınday - ken, sonra Los Ancelosta bir sinemada piyanistlik, vilâyet tiyatrolarında ak - törlük yaptığı zamanlar hep ailesini dü- şünmüş, bütün bu zahmetlere hep on- lar için katlanmıştı. Meksikadın yüz dolarla ayrılırken de düşüncesi bu idi. Onlara, yakımda kendilerini aldıracağını vadetmişti. (Novaro) yu bir defa Pariste gör. düm. Nisten geliyordu. Gazeteler, Nis, Kale, Montekarlo gazinolarında, barla- rında gezdiğini, kadınlarla vakit ge - girdiğini yazıyorlardı. Dostlarımın birinin delâletiyle ken. disine takdim olundum. Ve sordum: — Nasıl, Niste, Kanda iyi eğlendiniz mi?. — Bilmem, buna eğlence derler mi? dedi.. Vakla beni bir çok barlara, gazi- nolara götürdüler.. Fakat benim en zi- yade hoşuma giden ne oldu bilir misi- niz? Dağın tepesindeki küçük manas - tır. Orada keridimi Meksikadaki evim- de zannettim. Eğer Fransada ka'acak olsam bü manastırı satın alır, ömrümü orada, gallesiz geçiririm. Ve ilâve etti: — Tebit ailemle beraber.. (Novaro) çok dindardır. Hayatı sa- de ve muntazamdır. Holiyudun — diğer yıldızları gibi saraylarda oturmaz. Kü - gük bir köşkü vardır. Yalnızlıktan, sü- k*:'ırıeuen hoşlanır. Sonra unutmayınız ki hemşirelerinden ikisi rahibedir. Va'antino ve Ramon Novaro Novaronun hayat tarzı ile Valântino aratında hiç bir münasebet yoktur. H Novaro, onun yerini tutmayı, ona ra İp olmayı aslâ düşünmemiştir. Valâtino havatta iken, sinema dürleri Novaroyu ona rakip olarak ilâ etmek istemişler, hattâ bir de afiş hazır- lamışlardı. (Novaro) buna itiraz etti. İtiraza Tağmen afişin Holivodun duvarlarına yapıştırıldığını gördü. Bunun Üzerine Valântinoyu buldu. Kendisine, bunun arzusu hilâfına yapıldığını söyledi. Valântino; samimiyetle elini — sıka- tak: — Bunun, ne sizin için, ne de benim —— 7rnzai —— —— Eğede 13,5 tütün alıc “Gelecek sene İzmir (Hususi) — Tütün satışları çok yavaşla ve hattâ — bir çok y erde tan ten durimüştür, deni- lebilir. Şimdiye kadâr Ege mıntaka sında satılan tütün miktarı 24 mil- yon kiloyu bulmuştur. Bu yılın tü- tün rekoltesi 85 milyon olarak ka- bul edilirse müstahsilin elinde he- tün mevcut bulunduğuna hükmet- mek lâzımgelir. Halbuki bu mikta- rın 18 buçuk milyon kilo olduğu söy lenmektedir. İnhisarlar — idaresile Türk Limited Tütün şirketinin mo- murları arası sıra bazı mıntakalar- da ufak tefek mübayaalarda bulun- makta iseler de bu alışlar müstahsi- li tatmin etmekten çok uzaktır. Müs tahsil, bu hususta hükümetçe alına- cak tedbirleri beklemektedir. Akhisarda vaziyet Buraya gelen malümata — göre, Akhisarda bu yıl takriben beş bu- çuk milyon kilo tütün istihsal edil- miştir. İlk piyasa açıldığı günlerde 90- | nüz satılamamış 11 milyon kilo tü- | 3 BİRİNCİKÂANUN—İ193? — ni y milyon kil0 ı bekliyor Tütünün 25 kuruşa düşmesi üzerine birr mülevassı! müstahsile şu tavsiyede bu'UN . n yün ekiniz! » 122 kuruştan 100 bin, gonralari 'e 70-90 kuruştan 100 bin, 60-70 KUÜT tan bir milyon, 45-60 kuruştan T5 bin kilo ki ceman iki — milyon bin kilo tütün satıldı. ima” Bugün Akhisarda henüz sqf’ö vi mış, müstahsil elinde kalmış, irlerde | yon kilo tütün vardır. İlk BünİCÜ. piyasada bulunan Amerikan gi aar panyaları, on gündenberi mübay tı kesmişler ve sonradan — DİT ufak tefek partiler almış!la Amerikan kumpanyaları sadan çekildikleri sıralardâ Barda mutavassıtların akını mış, fiyatlar 20-40 kuruşa düşürülmüştü. Fakat vaziyot © hınca daha fazla mübayaât YAPM” rına İmkân bırakılmamıştır. Bu tufeyli mutavassıtlar, © B Nleri gitmişlerdir ki, bun tötünü ölü fiyatına vermiyen tahsillere: “— Eh.. Bu sene n medi.. Siz seneye yün ekiniz.. para ediyor!,, Demekten bile çekinmem h g ete tütün PAFE SA iştire D4 1hracatımıza Suikast Izmirde bir firma hakkında takibat yapılıyor İzmir (Hususi) — Milli mahsulü- müze suikast mahiyetinde bir hare- ket resmi makamlara aksetmiş bu- lunmaktadır. Hâdise şudur: 987 yılı Encir mahsulünü orta fi- yatlarla Norveçteki alıcı firmalara Ratınak İstiyen İzmirin gayri Türk maruf ihracat tacirlerinden biri bazı angajmanlar yapmış ve bu mualları dilediği şekilde kutulara yerleştire- rek Noörveçin Stavanger — limanına göndermiştir. Norveçli ithalâtçılar, parasını Dü- | şinen ödedikleri bu malları alınca büyük bir hayrot içinde kalmışlar- dır. Çünkü gönderilen Wncirlerin, nu marasile anlatılan evsafta olmadık- tan başka çamur gibi kutulara yer- leştirildiği de görülmüştür. Alâka- dar firmalar, Türkiye dış ticaretini baltalıyan bu hâdiseyli Stokholmda- ki Türkofis şubesine bildi.mişler ve gelen malların nümunelerini de gös termişlerdir. gtokholmdaki Türkofis şubesi alâ kadar firmalardan özür dilemiş, key fiyetin iktisat vekâletine bildirilece ginl ve ehemmiyetle takip edileceği- ni bildirmiştir. İktisat vekâletinden şehrimizdeki alâkadarlara verilen emirde, bu €- 1tm hâdisenin derhal tahkik edilme &1 tebliğ edilmiştir. AlAâkadar firmanın müdürü bu hü- diso hakkında İstiecvap edilecektir. Dış ticaretimizi baltalamak gibi en ağır bir suçu irtikâp etmekten çekinmiyen bu gibi — müesseselerin teşhir ve ticaretten menedilmesi, İktisat vekâletinin evvelce verdiği karar iktizasındandı. Eğer firmanın bu suçu sabit olursa hakkında taki- bat yapılacak ve Ahracat yapmaktan da menedilecektir. — Düzcede bir haydutluk Hendek, (Hususi) — Komşu kaza- mız Düzcenin 'Töngelli köyünde bir haydutiuk hâdisesi olmuştur. Eşraftan İbrahimin evi dört haydut tarafından basılmak istenmiş, evden uşak tarafın- dan atılan çifte ile bunlardan biri yara- Diğerleri de kaçmışlardır. Haydutlar evin pencerelerine ateş et- mişler ve İorahimin 9 yaşındaki torunu Hatheyi yaralamışlardır. Kaçan haydutlardan yaralı olanı fundalıklar içinde ve diğer biri de sak- landığı yerde yakalanmıştır. Diğer iki- &i araştırılmaktadır. AT n büyük bir ehemmiyeti vardır, de- di, bu, sinemacıların Adetidir. Bırakınız, istediklerini yapsınlar. - Dostluğumuz, idir lanmıştır. Konyada kı$, ekimi çok İY! Bu seneki ekim geçeP seneden kat kat fazlâ v Konya — (Husust) — Yağm? H vilâyetin her mıntakasında muhteli/ y sılalarla, bol bir şekilde devam eti” ei dir. Yağmurların tam zamanıı ması ekim işlerini çok kolaylaşt” tır. Bu seneki ekim, geçen sene lık zetiyattsn kıyas kabul etmiyt derecede fazladır. İlk atıları tolUĞ lar tamamen çimlenmiş, 5-6 gantimi müuştur. Geçen sene bü zamiı ; lan ekîm hiç denecek — kadar aadi havaların yağmursuz ve don git yal den atılan tohumlar büyümemiş. bu çak ilk bahara — kadar devam etmiş, Kt bölgeden olan vilâyetimiz bu den çok zarar görmüştü. K 5e , geçen senenin "“::_ kgadar miktsfi mik” gi ana adat YÖRE Bu yıl vaziyet men aksidir. Çifçinin bu güne tığı tohum ve ektiği dönüm | geçen senenin kışlık ve yıfhk ekim j tarının kat kat fevkindedir. ğ Geçen sene mevzil kurıkh.!ıud, mütecessir olan birkaç köyümüz Ü ga günkü fevkalâde vın'şıznm_ııııuı;"lf geçen yillik zararlarını telâfi € çalışmaktadırlar. ni Şaka yüzücde! Bir amele katil o!'du ğ Mersin, (Husust) — Burada pBd: yüzünden bir cinayet işle ” se şadur: Evvelki gün belediye İâi dan 54 yaşlarında Halit oğlu kerciler sokağında bir buçuk * zunluğundaki demir şişi ile bit l“: -ansfi ibi ZiY yakr fezini temizlerken nüfus xâtibi çe 15 yaşlarındaki oğlu Halit yanı a baf” laşarak bununla el şakası )'IP“'”Y lamıştır. İşiyle mesgul olan Dem! ir b“”l':ı;. ti bâl dan savul, işim var diye birkâf / hat taratta hulunduşsa da evveict T Cuhr talığı ge inden kısmen !““':n, şör tel olan Halit hiç aldırmamış: F kalarına devam etmiştir. 'Tekerrür eden şakalardaf çğet şen Demir, elindeki demiri çOCUR a yalt gşına vurmuş, beyni delinmiş '“ a 387 ruhsuz yere gerilmiştir. Çoc“ğp.;ı g* di hastahaneye kaldırıdmışti"- kalanmıştı! ” biler TÜ Je İ T di P ll akşam - gazetesidir. VELAL 0 a AA