t0 430419 9N 9N 4g yocaKyumo Yaçeeş <a0 YAY Tuyduğu “TenLo unyoa “ep Seğe ü9 vgede Yeye g ankrumtıyak “Zeg meğe pan3 o 'NYH —ınm-' “POAŞI ŞT YEDEANİY YoKmnu Ipçey vuaş Köö ŞA TULMAZOİ UN UUf TENMEK | 52(0 MUSİŞ A9 KUŞ NEZEŞUPNNNA TULLURALAĞLK SUŞ (u0os) yas ='. »30 YMAN9 O YoKT YAY0 PAPPSLA) 'UUÇ ZUNMLEK T oız “ekemna pp — — taoXçuaysos duyeşpuoy YEğe uvUUz AZAPMM UNN , ieuryumdu nö yuz op Mnedo sU TaRSruyEK dLNĞEĞ vUf tenrsreK “doKnuno — epungzey uL408 irgöru YNM SOR “eYOP ÇUA ÇYENI UOR *UK *“zanız WSSS9POULUZ — “ep TURIG (NEIN VATOS (PTeyi5 TerNOY LA LTRUE DU ÇUJ — goZun; humyoy aa urymarmğ9a Büzumön) P KELSI “mıdnuraK BISHATDE VORZLENVUĞ ön YARKRİOA — TOKISUTYUK Vef Zemrerek vurunön oÜT JpuR — suyuyo powrors; — Şposo Aizaş — öyygnoyued Pokıyesı — döpücury sn3s03 — ounmnrod GNOKY vurepzedde — Pefard Mm y Gönrere Yofrarmayo — somrplodun “Nuz öpurpasu — eyUNPEK — SOUNYLOJ BötMDA $ SUNMOY KAHRAMAN KIZ ş__“ ç eğri böğrü diş görünce mü- oldum ve onları düzeltmek is- j , büyük bir — talisizlik j d__“hnk düzelteyim derken kır- N—.:"ünmıumnpmıuu N__&Wmh&nn ,q;ykı._uımınm (B, İ ttekkür ederim! a Ve ayni zamanda ilâve etti- f Sit gey değilt... ı'*:.— Mâasaya ikinci bir şarap şişe- * Raskas başından i N e geçenleri Kapraçılınca binayı baştan aşağı bir şekilde adamları- Çocuklar mücadeleye * Kapıyı vuruyorum. Bir şey Şekilde — hazırlanmışlardı. Un Üzerine — hoş bir rahip sıyorum — kızmayın Yordu, dalgın bir halde. &t kapıyı yıkmak em- ve © zaman kapı açılı- asilzade kılıklı ve elin- ü M—: bulunan birisi dikili- #apkalarını çıkararak a ı Ben ise, hiç bakmadaa onu #ı ş —“—""' atılıyorum. -Omuzu- a tet eaiT darbe indiriyor. Bana ğ 'Yor. Adamlarım kaçıyor. Bu i hiçbir şey anlamıyo- bayortyet karşımdakine dikkatle 2 y kimi görüyorum, biliyor Bulun bakalım!. £, 1 T l g f F -——————— Korinyan kahkahadan boğuluyor ve bağırıyondu: — Aman yarabbim! Ne ömlür - bir sahne! Orada bulunmak için vallahi on altın verirdim, Kimdi bu asil, bu alice- nap bu eli öpülesi mübarek adam? Raskas hiddetle düşündü: — Bu Allahın belâsı rahibe ne diye dayak yediğimi anlattım! Ne apdalmı. şım!. Ne ise.. Elbet biz de alay edip gü- leriz. Ve Korinyana hitap ederek: — Karşımdaki adam, kralın kardeşi idit dedi. Korinyanın kahkahası kesildi ve deh- şet içinde mırıldandı: — Kralın kardeşi?. Dük d'Anju?. — Ta kendisi. Bana: Bundan son- ra gelip kulaklarımı ağrıtmamayı öğre- nirsin, dedi. Git efendin Kardinale de ki Gostonun onun haydutlarile bir alış yerişi yok! - Bu sözler üzerine tekrar içeriye giriyor, kapıyı kapryor ve ben de, başıma gelecek belâları düşünerek oradan ayrılıyorum. Bu defa, Korinyan sapsarı kesilmişti. Artık yanından gelip geçen hizmetçi kızları çimdiklemek aklına bile gelmi. yordu. Boğuk bir sesle tekrarladı: — Dük d'Anju! Kralm kardeşi! — Evet, ve siz de benimle veyahut da yakınımda bulunduğunuz için, iki bina birbirine yapışık olduğu için, Dükle şu meşum Trankavel arasında da muhak- kak bir yakınlık bulunduğu için, siz de, bu işin içinde yandınız. azizim! Kardi- nalden azar işiteceksiniz. Dük d'Antu krala şikâyet edesek, ikimiz de hapse tıkılacağız. — Doğru! Çok doğru. — Şimdi siz söyleyin bakayım, Ko, rinyan, sizin başınızdan neler geçti? p birdenbire: — FPakat benim işimle sizinki aratın- da hiçbir münasebet yok, dedi. Ben Altese dokunmadım! Ve orada değil. dim, ZIBHEZDAE YOZISN VU tıkadığını duydu: Bu, kskançlık ıstı- rabıydı! Evet, Annais oradaydı! Fskat onun yanında gayet iyi giyinmiş, zarif, yakışıklı bir asilzade vardı ve bu asil- zade, arada sırada onun elini tutuyor ve lâübali bir tavırla konuşuyordu!.. Düello üstadı, tavan arasındaki sefil odasına acıklı bir nazar atfetti, sonra tekrar bu yakışıklı delikanlıya baktı. Ve acr çok acı bir kahkaha savurdu. Bu esnada, Sent - Avuay sokağında, çok garip bir faaliyet vuku buluyordu; her biri on beş kişiden — mütekeşgil iki grup, birisi taddenin sağından, diğe ri de solundan ilerliyordu. Bunların kumanda ediyordu. Kortinyan, mütemadiyen Trankaveli takip etmişti. Onun, sokağın köşesin. deki binaya girdiğini gördüğü zaman, bir saat beklemişti. Montaryolun çık- tığını görmüş, fakat katiyen endişe et- memişti. Kalfası sevinç ve acelesi yü- zünden kapıyı kapamayı unutmuştu. Korinyan birkaç dakika daha bekledi, sonra, eve dalarak, tahta merdivenin ilk sahanlığına kadar çıkmıştı. Bu, bü- yük bir cüretti. Fakat hiç bir tehlike, bu kapüsen rahibini durduramıyordu. Harikulâde cesur oluşundan değil. . O, tehlikenin farkında değildi, Bu adam, , ayni zamanda zeki ve abdal, ayni zaman a mütevazı ve mağrur, ayni zamanda cesur ve korkaktı, Casusluk işler'nde son derece kurnaz olan Korinyan, Riş- Tiyönün en güvendiği adamtardan bi- riydi. İşte, Korinyan, böylece, Trankavel. le burun buruna gelebile:eğini — ki bu nu herhalde arzu etmezdi — hiç düşün meden ilk sahanlığa kadar çıkınca, ora- daki yegâne kapıyla karşılaştı. Tabif işi açığa vurmak lâzmm geldi, Rahip eldu- ğunu söyleyince, kapı açıldı ve Korin- yan, topluca, orta yaşlarında bir kadın- ı la karşılaştı. Bu kadın evin sahibesiydi 4 PLAm İ P 3 TP 3 M BEĞ İ HH di D hRL Pai Ek oG çÇulU (3? | P HEĞE VH iSaE ö ç a Si 3 gÜ. İtp o GN Şeir Sid Yaygik Hru! ş;' ğ y Eğl bi E 'Eâıi' sdö ş 4 Döardiğ Se Sit KAK LA B3 336 R seki £ 8 E B..84 B eei İdtEE Zdyre3, Wt İğ, B sikil p di N3 ş Söadiş ei $iy ; GE5 3 S UELAL HH F CG 3 sğış: ;îî SSA e. — AŞ j R z ğ! (1i Beş g41 3İD İ İaş ; : sğğiğ gğğ H n şğî vi $ $ ğ 4 e © : ğiı%ğğ Ui Dit MHT TP t ğâ İN %ğâ HAR Çazdt İzş 35 Sit £ 304 4€ 3 3 %â.ğ AY Eul Sab A 8öş 48 ği ğa gg .83 ğ'â şâ $ KAHRAMÂN RIZ n jmana kadar hissetmediği meçi'g! bir rs- ve adı Jarony hatundu, Brijit ]uv_;.. tırabın kalbini - ezdiğini Zoğazını Duldu ve namuslu bir hatundu. Ko- rinyan içeriye girdi, arkasından kapıyt kapattı ve şöyle dedi: — Hatuncuğum, karşınızda gördü- ğünüz şahıs rahip Korinyanın ta kendi- sidir! Kadın istavroz getirdi - hürmetle, fakat hiç korku duymadan eğildi. Korinyan devam etti: — Rütbetlü Kardinal dö Rişliyönün dostu ve hususi elçisi Korinyan! Kadın ikinci defa istavroz getirdi ve ikinci defa eğildi. Fakat bu defa dahm endişeli bir hali vardı. Rahip bu defa daha azametli ve da- ha müessir bir tavırla takdim merasimi — Rütbetlü peder Jozefin müşaviri ni tamamladı * ve sağ kolu Korinyan! Bu defa kadın, gene istavroz getir- di, fakat ayni zamanda, dehşet - içinde gere yıkıldı. Korinyan gülümsedi. Ar tık, bir tek işareti üzerine bu kadının pentereden atılacağına, hattâ ateşe atı- lacağına emindi. Peder Jozef, Paris hal- kınm nazarında korkunç bir kuvvetti. Onun ismi zikredilince, derhal, kimin mahvolacağı merak edilirdi. Rahip Korinyan, Brijit Jarony'nin evinde bir sâat kaldı, yanından ayrıldı. ğ zaman da ona göyle dedi : — Demek Trankaveli gözden ka- çi . Eğer dışarrya çıkarsa onu takip edeceksiniz. Ve bana, onu nerede leceğimi haber vere- çeksiniz. Aksi takdirde, onun suç orta- ğt addedileceksiniz! Kadım, casusun istediği bütün şey- leri vaadetmişti. Korinyan içini çekerek düşündü: — Ah! Şu kadın on yaş daha genç olsaydı! Geceyi orada geçirip, gözetle- me işini, daha VAtif bir şekilde kendim yapardım. Halbuki, gidip başka kapıla- rı çalmak mecburiyetinde kalacak ve böylelikle, gene mahpusiyet cezaların göze alıkağım! mak (“Le Rouge et le Noir,) viens (impd.); venir * gelmek