* g M iğŞlğg îgfğ ı . llığgğğ Lici ESERPRi F; £ ğ KS PFel j FerE / sEri $ SKSKi Hiş g b?f ç ;-ğîîğîgğğğğ z Si S0 GU ÜN A YERE İ : His B Viç R€ îğgğğ,ğ%gâ ; dE3P. 5 di5 | ğğî'ağfgââ : fit r gi F tlş salgir!: Şi V Fler Si gAlİre : .ıfi;-— ş âş gî: Eğ ı"â î H Hi viP ç Bell * ğğ; î îî g y ;îğ% yer e 4 EŞEŞ HERLİ 3Ş | ÖğEzREŞEİERELEŞ; Eîğğ'; ?-ğ— | 'ŞğâgğşğğâŞSğ GöğelE 'rE YO TEDERT LA LAR kı ?.;ı":.a"%';?î"ğâ ğssğîâ S | ,.Sâîîğ“"î;w' İğtel İf Gide ğg%ığ%ğ Hİ ğî%î“ *ğ : Bo ÇEde ee osltt hç: Üt ğ î ş_? ğ ? " G GD0 Ölbşişdrle H 5 , ğ "E g İRe &L ) ârıı | B !î Döğtiliş ., ğ dSi 34 * . . KAHRAMAN KIZ | a ŞötEm kapıyı açarak, içareti üzeri. P da onu atacağını söyledi.İp çıkarıldı ve İ x .,-.'::ıım..unııumıın.m | Razkas, hep göz yaşları dökerek, Korin- k T yamı kucaklamağa çalıştı, fakat, gayet :..l"——.i,ünhlmh.hııhıı der. kesilm'ş, « | h mosamor | Sağ tutulmuş bir şekilde avluya ç- £ ı.,."ı meş'alenin ışığı altında kızıl y Silüet balini alan, Ham — sehpası. # rzediyordı *&ı da, mütemadiyen — tekrarlı- — Atın çabuk şu herifit. _:,_M hapishane müdürü, birkac ; Ve bir düzüne kadar muhafız- Başka kimseler yoktü. Bulşin büyük m..’ içinde yapılması emredilmişti. Ç müdürü bir İşaret yaptı. Vazifesini gören gardiyanlardan Oak Pi Korinyanın boynuna geçirdi. k..'—ux bedbaht ratip, uzun ve isvan- l*.—âihi veesin kopardı, sonra başladı: ı_;î: ben Trankavel değilim! Rahip Korinyan! î'"'dıın.ııum hayretle: bizç Ş Na 02 diye bağızdı. Bu herif .*:l'lllır okuyor? 3 de Van, yarım yamalak ve belki ı“ş_""'&" Zi lâtinces'nden imdat arıya- -. - F, Tahip .ğ'::— ve hepin'z vzhenmemlik —:Mf ki, Korinyanı, bu zayıf 18 Sehaletini : Hapishene müdürü, b Mn Ve bu cehaletine rağmen lâ- .wüııx.. yapmaktan geri İ Snin meşhur ettiği Korinyanı İ Kısa bir izakatan sonra, Tran- & anıı! Baranı D | ğ V | ortasında, korkunç bir man- ' b K | | ı | tabif olarak, kısacık boyundan — dolayı onun ancak beline sarılabildi: — AH! Sevgili kardeşim, dedi. Ben onlara mütemadiyen, sizin Trankavel olmadığınızı söyleyip durdum. Bana bir türlü inanmak istemediler. Ne ise çok şükür! Rahip dişlerini gıcırdattı ve bir kü- fürle beraber, onun çenesine öyle bir diz darbesi indirdi ki, zavallr Raskas al- tr adım öteye yuvarlanarak, iki — dişini yere tükür(ki, Korimyan, Bastiy'deri: çıkınta, ba- caklarında mevcut bütün hızla koşmağa başladı ve koşarken de şöyle düşündü, — Bir gecede iki defa ölümden kur- turdum, Bir tehlike bin Hiradır. Şu hal. de, Rütbetlü, hayatımı, kuvvet'mi ve zekimi hasrettiğim bu işte bana iki bin altın borçludur. Trankavele gelince, onu vakaıfamak hiç de güç bir iş değil. Mademki, sefil, benim kiyafetime ETmişt'r, gayet tahit olarak, kapıları iyice kapanan arabaya binetek ve ma- nastıta müdecektir. Orada da, kapanda olduğu için, onu bir sıçan gibi yakalı- mak buygumun borcu olsun. Nihayet manastırın kapısına geldi ve zili çakdı. Kapı âaçılınca da, hep ay. ni sitzatle içeriye dalarak, kapıcı rahibe — Deni nereye götürdüler? Kap v bir an içinde kendini topladı ve buy tahil fakat aymi zamanda şayanı hayret çevabı verdi: — Sizi Şapel'e götürdüler!... Korinyan, Trankavelin Şapele ka- patıldığını öğcenince, onu yakalımak için, ön güşlü kuvetli rahip istedi. Fa- kat, Şapel'deki adamın bir rahip dahi 'madığını, bağıra bağıra söylediği za- vvan, yalıız on kişi değil, fakat bütün kaztdisenler hücum ettiler. Tehlikesiz YAYAYT | %% " îğ ÖHELER İ HL B âîğ Ki ğğ_ PU içi İ z gği Eğ %ğ% şîs H9 ÇOM İNGİLİZCE BÜZERSİZ Türkçeye çeviriniz Nothing angered and mörtifled me so much as - tne Çucen's dwarf, wha, being of he lowest slalure hat was thirty feet high), bectme so İnsolent at seesing a ereature 80 much bencath him, that he would alwayş affect to swagger and look big as he passed by me in tha Çucen's antechamber, while T was standing on same table tal- €ever in that country (for I verily think he was not full king wilh the lords or ladies of the Cpurt. b ÜTÜ n ğ 554 H DiĞRN Hdt 13 iib a : DĞ isİt İ $ « 115 ;uunğg üSA ğ:n 280452 HY rksa îvân,ş İ ;îaî # Ha öat o ' şetş Srsüs yt t; » , SEYK gösiliiye rötl A LEİLERAL A S dASKIĞEI B L02 z &A frigbt " — And he seldom falled of a smart word or two upon my Bittlencsa; agalnat which I could only revenge myself by ealling him brother, challetğing him to wrestle, and Öne day at dinner, this malicious little cub was so nettled with something I had said to him, that, Traising : — Ffell över head and cara, and if I had not been a good swimmer it might have göne very hard with me; for Glumdalcliteh in that inatant happened to be at the oth- €er end of ihe room, and the Ouesen was in sueh a that ahe wanted presence of mind to assist me. such repartecs a8 are usuel in the mouths of Court pages. ilhimself upon the frame of her Majesty's chair, he took ,&ay harm, and let me drop into a large silver bowl of | erdam and then ran away as fast a# he could. Tas up by the middle, as I was sitting down, not thinking 'KAHRAMAN KIZ V ve kral gşatodan ayrılmadı. Ancak gelişinin on ikinci günü gitti. Bu müd- det zarlında, Lüiz'i bir tek defa görme dim, Kral gidince, Lespar'a koştum: Lütz*1 gizli bir ümitsizlik altında ezilmiş gördüm! Felâket oradan geçmişti.. Peder Jozef bermutat harekettizdi. Lüt dö Rişliyö sert bir jest yaptı. Fa- kat,şiphesiz içinde ebediyen kıcılmış biz şey vardı, çünkü hiç bir gayret sarfot- meden sükütünü buldu ve devam etti: — Üç ay müddetle, Lüiz, gözündün önünde haraholdu veben, amu masveden iztırabı öğrenemedim. Bana sadece, ara mızda herşeyin bittiğini tekrarlıyordu. Adeta deli divane olmuştum. Bir akşam, na, evlenmemiz için herşeyin hazır oldu Bunu söyledim, 9 zaman, bütün vucudi- Te doğruldu, elimi tuttu ve bana şöyle de di (— Ben bir Rişliyönün zevcesi ola- mam!..) Bu sözler, kardeşim Arman'ın sözleridi! Ve birder.bire, korkuç hakikat beyarz dudaklarından çıktı; bir gece, ka- Pısının şiddetle vurulduğunu duymuş ve kardşim.zı sesini işit.diştiz ( Çabuk! ÇabuklLüi buradadır ve muhakkak si- zinle konuşması lazım!...)Lüiz de heye- can içinde yatağından fırlamış ve kapıyı sabah olmuştu. Meçlml adam ortada yoktu..Fakat Lüiz onu, daha içe-iye Si Tertken tanımıştı: Ba adam Fransa kıra- h dördüncü Hanriydi. Baş piskopos soluyarzak sustu. Bu defa hatıranın acı ratırabı onu tamamile — Garmıştı. Peder Joze! soğuk bir tavurla sordu — Sonra? — Lüiz, bana bunları anlatırken bir tek göz yaşı damlası dökmedi. Yalnız Lütün vü.udile titrediğini görüyordum; Bir ölü gibi sararmıştı ve bana ölmek üz Te bulunan bir insan sesile şöyle dedi: (Elvedâ,Lüi, güzel rüyamuz artık bitmiş tiz. Ölmeyi ümit etmiştim ve hâlâ sa vem. . /X Lâj, anladım ki göğsümde t reyen zavallkı küçük mahlüku öldüre ceğim, Elveda Lül! Ne maşuka ne zev ce, fakat anne olacağım .. Ve, aüne olâ- rak, bu masum mahlük için yaşaya- cağım” Kralmn kızı... Bir cürmün kızı.. Bu son görüşmemizin ne olduğunu size anlatacak kuvveti kendimde bulamıyo- rum, yalınız, ara sıra, nasıl çıldırmadı- ğıma hayret ediyorum Boşuboşuna Lü- izi tekrar görmeğe çalıştım, fakat, orta- dar, * , bolm çu Kardeşim C: —eydn da yoktul., 'Tanrının inayetile, Üç ay müddetle bana kardeşim Armanı aratan cinayet arzusuna mukavemet etmeğe muvaffak oldum. Zaş Pixkapos, titreyen kollarını, bir &- evve', — .. Jozef'in * aret etmiş ol Cuğu İsanın he/keline doğru uzattı ve yine : latmağa başladı: — Bun.n üzerine ©rand — Şartzöz yanas'ırına girdim, sene'zr yarayı ka- pattı.Eks ve sonra Liyon baş pikoposluk larını kabul ettim; Tekrar dünyaya ka -.şma”. -, belki d>, icabında cna yardım edebilmek için Lüize yaklaşmak istiyar dum. Kzal dördincü Hazrinin ona bir çok mektuplar yazdığını ve kızı An- mais'in haklarını meşru kılan bazı Par- iz asla cevap vermiyordu... Uzaktan ona ve çocuğa göz kulak oluyordum. Trankavel başını eğdi vebüyük bir hüzünle mırıldandı: — Kraka kızı!., Peder Jozef, aynı korkunç settlikle sordu: —Sonra? Baş Piskopos, adeta bağırara'ı: 4 — BSonra mı?.. Dedi. Kardeşim Kar. dinalin karşısına çıkmaya muvaffak ola madım. Konuşrtağım bir çok şeyler vare dır, Binaenaleyh sizi, ona yol gösteren sizi görmeğe geldim! Ona dersiniz ki Lüiz'i kurtarmak için çok geç kaldım fakat Aanals'i müdafaa edeceğim... Bu- Taya onun !_gn;cldin.Oud:nhu kiş KN pald (past); to pay —« parasmt vermek give (pr.); to give — vermeğ But my little nurse ran to my reltef, and took me out after T had swallowed abova a guart of eream,