-Bulgarya Yazan : Şekip Gündüz K RALİÇE Yonanna ile Bulgar Kralı Borisin son Avrupa se- yabatleri Bulgar iç sıyasasında bir değişiklik olacağı rivayetlerini kuv- endirmeye başladı. Eulgaristanm gayet geniş bir de- mokrasiden bugünkü hususi idare şek- line nasıl geçtiği malümdür. Tıpkı Fransada olduğu gibi, tıpkt Metaksas: tan geyvelki Yunanistanda — oklu- ğu gibi Bulgaristanda da kon . trolsuz bir matbuat ve propaganda kuvvetine dayanan bir siyasi parti sürüsü vardı ki bunlarm çok defa pek kanlı tezahürler göstermiş olan çalış- maları ne Bulgar milletine, ne de Bul- gar devletine bir istifade temin ede- bilmiştir. Bunu kaydetmekle Bulgar lletinin bütün siyast- haklarmı ka- 3 ve şartsız bir surette devlet şefbği makamına terketmesini Bul- gar milletinin karakterine uygun bir harcket olarak kabul edebildiğimizi söylemek niyetinde değiliz. Hayır; Bulgar milletinin yalmız kültür sevi- yesi çok yüksek sınıfları değll, geniş halk tabakalarr bile memleketin ha- yati seyri üzerinde kendi düşüncesinin ve kontrolunun dikkatli bir surette de- vamını istiyenlerle doludur. Bunları reylerini kullanmaktan ve memleketin siyasi bünyesi üzerinde zamanın tecel- lilerine göre müecssir olmaktan vazge- çirtmek miümkün değildir. Geniş de- mokrasi - Bul milletinin si; vice'idir. ea eV e Bulgaristana uzaktan Bakmca, Bul- gar sarayınm ve bugünkü Bulgar hü- kümetinin komşu devlette dahilt bir inzıbat temin ettiği ve bilhassa komi- tecilik felâketine bir nihayet verdiği, iç kavga âmillerinin kımıldanmasına ve kıpırdanmasına imkân bırakmadığı görülüyor. Bu hal, komşularma uzun zaman fena gün nümuneleri venmiş o- lan Bulgaristanda mihayet içtimat dik- kat ve teyakkuzu tam bir-idari devre- nin başlamış bulunduğu manasına ge- r. Siyasi gizli ihtirasların Sofya so- koklarımı kanlı cinayetlere sahne etti. ği görülmüyor. Sınıf mücadeleleri bü- tün gilâhli unsurlarmdan tecrid edil- miştir. İktidar mevkii muhtelif piya- sa entrikalarını temsil eden siyasi partilerin speculatlon vasıtası olmak. fan çıkmış gibidir ve nihâyet bugün- kü idare Bulgaristanı az çok — silâhlı bir devlet haline koymuştur, Bütün bunlar bir iktidar mevkiinin birtakım işler başarmış olduğunu gö- ze vurur. Fakat, bütün iddialara rağ- men iç rejimlerin dış #iyasa münase- betleri üzetinde büyük bir tesirini gördüğümüz devrimizde bu muvaffa- kıyetler Bulgaristan siyasi idaresinin buglnkü şekli ile devamı için bazı Merkezlerde kâfi bir sebeb olarak ka- bul edilememektedir. Bu merkezler büyük demokrasi merkezleridir. Autoritaire idarelerin mühim merkezlerile devamlı bir pa- zarlık içinde bulunan bu demokrasi merkezlerinin, — bilhassa Londranın Bulgar rejimi ile yakm bir alâka g_üsterdm rivayet ediliyor. Bulgar Kralı Boriş Londraya Biderken akse - den şayialar, Londranm diktatörlük - f*f'_kxmdı küçük krallıkları biri- dirihe şöyle veya böyle bir si: h Ia kaynaştırmak uı,:undı ===:— Zunu İhsaa ediyordu. Acaba Londra- daki son temaslar böyle bir anlaşma- f'l_yıpıhhlleeııl kanaatini uyandırdı mı? Uyandırdıysa - komşumuz Bulga- vistanda Sobranya intihabatma yakm- Ja başlanacağını kabul etmek müm- — İsviçrede reyiam Farmasonluk hakkımda miülletin! reyi alınacak | Bern, 26 (ALA,) — İaviçrede Far- ırsaonların ve bu gibi teşekkülterin Kapatılıp . kapatılamıyacağına dalr yahmüzdeki pazara bir plebisit (re- y'3m) yapılacaktır. Bu plebisite bü- yük bir ehemmiyet verilmektedir. vet kündür. Zira demokrat Londra idare: ettiği halkın temayüllerini yoklamıya ve devamilı itimadını. aramıya lüzum görmiyen devletlerle Kkoönuşuyor, pa- zarlıklara girişiyor, fakat yakın bir münasebet tesis etmekten de mutlaka gekiniyor. Kral Borisin Pariste ve Londrada faşist devletlerin peşi sıra gitmiyece- Bini temin ettiği söyleniyor. Bu teml- nat, Bulgar manevralarından sonra Bulgar dahiliye nazırı tarafından ya- kında saylav seçimi yapılacağına da- ir neşredilen beyannamenin artık bir hakikat ifade etmekte olduğu zannını uyandırıyor, Bu takdirde önümüzdeki ilkbaharda ağaçlar çiçeklenirken Bul- garistanm da yeniden demokratlaşa- cağımı söylemek mümkündür. Fakat bu demokratlık bugünkü ida- renin ortaya attığı yeni intihabat ka- n::fu ile halkı ve lâğyedilmiş olan si- yasi partileri pek memnun edeceğe benzememektedir. Şekip GÜNDÜZ HDoğru Değîl mi ? Zorla yemek vuzlar idaresinde çalışan bir iş- çinin gönderdiği şikâyet mektu- bu vardı. İsminin — pek haklı bir endişe ile — gizli tutulması- nı istiyen okuyucumuz hülâsaten şöyle diyordu: “Havuzlar Be mecburdur ve bu yemeğin aylık tu tarı işçilerin kazancından — kesilmekte dir, Evinden yemek getirerek : lokanta dan yemek istemiyen işçilerden da bu para kesilir; yesek de yemesek de para yuödüyorük Raldt'ki yömekler de sude suyadır. ve bir çocuğu bile doyuracağı şüphelidir.,, İşçilerin bu şekilde Tokanta- Tardan alış veriş etmeğe icbar edilemiyeceklerine dalr iş kanu- nunun 27 incl maddesinde gara- hat bulunduğuna işaret eden o- kuyucumuz aynen şöyle diyor- du: “Devletin masraflarına karçılık — ola ryak aylığımızdan İesttecek ber kuruş vergi üzerinde tam 900 küsur mebusrun günlerce müzakertlerden ve en ince tet kik ve tamiklerden sonra karar verebil diği bir memlekette, resmi bir idarenin bu tabldotunu kiralıyan ikt kişinin gahal menfaati için yüzlerce işçinin kuru ek mek yemeğe mecbur edilmesi büyük bir cüretin ifadest sayılmaz mr?,, Bu şikâyote biz “eğer bu doğ ru ise, alâkadarlar farkında ol- mıyarak haksızlıkta ve kanun- suz bir harekette bulunuyorlar demektir,, yolunda bir. mütalon ilâve ederek işi — alâkadarların dikkat gözü önüne koymuştuk. Havuzlar idaresi iş kanunu- nun 27 inci maddesine aykırı bir hareket takip etmiyor ve işçiler- den yemedikleri yomeklerin pa- Tasınt zorla kesmiyor; yani yapı- lan şikâyet doğru değil idiyse İşi iki satırla tavzih eder, ortada mesele kalmardı. Böyle bir tav- zih yapılmamıştır. Yapılan — İş: içlerinden birinin Havuzlar ida- resinin muhasebe kısmında ça- Tıştığını bildiğimiz iki zatın tam tç defadır matbaamıza gelip, tİ- kâyette bulunanın ismini öğren mek için garip ısrarlarda bulun- malarıdır. Bu iki zatm, kendiliklerinden ve Havuzlar müdürlüğünün ma- Jâmatı olmadan böyle bir “tah- kikat,,a kalkıştıklarını sanıyo- ruz. Aksi takdirde idarenin, tek- zip edemiyeceği “kanunsuz bir hareketi İfşa etmek — cürmünde bulunduğu için,, cezalandırmak Üzere şikâyet sahibi işçinin ismi- ni öğrenmeğe çalıştığını kabul etmemiz icap eder ki, tabil buna imkân yoktür. Binacnaleyh: x — $ikâyet doğru — değilse vaziyet tavzih edilmelidir. b — Doğru ise kanunsuz hare- ketin önüne geçilmelidir. € — Bu takdirde “tahkik me- muürları,nın gayretine de lüzüm voktur. Ramazan konuşmaları Eski ramazanlarda Şehzadebaşı Yazan: Hüseyin Rüştü Tırpan (Haberci)nin Beyazıt camil hak- kındaki yazdığı güzel yazı, bana ee- ki Ramazanlarda, gene orada açı- lan sergileri hatırlattı. Geçen günleri hatırlayış... No tat- h şey!... Uzaklaştıkça — zevki artı« yor. Zamanın bir nehir gibi — akışı, onun bıraktığt izleri, bir türlü Öönüne katıp götüremiyor. Bir daha görüle- miyecek şeyler, insanın kufaşında öyle izler ve eserler — brrakıyor ki, gözününde duranlar, muhayyiledeki hatıralar kadar küvyetli olamıyor: O saman sanki baş, geçmiş günlerin ölüsünü taşıyan bir tabuttur! Düşünüyorum, gözlerimde — rüya hayalatleri gibi hatrralar var: Cami avlusunda kücük küçük — barakalar görüyorüum. Ve Jlk hatırıma gelen, çeşit çeşit bahar satan adam oldu. Baharın belâgati bülbülün nağmesin de ise, sorginin belâgati de- onun sesinde ve talâkatinde idi. Bir eline gümüş -bir kaşık, ötekine küçük, kü- JAh gibi bir kese kâğıdı alır, insanı yemeğe imrendiren, iftar saatini öz- Teten tılsımlı bir eda ile: Kokulu, kokulu, — kokulu ba- hari!,. Çorba içine, kebab içine, köf te içine, dolma içine, plâv içine ko- kulu bahar, Hindistan babar!. Diye başlıyan reklâmir bir mu- kaddeme ile kafalarda sofra ve lez zetli yemek hayalleri uyandırdıktan sonra baharların adını sıralardı: — Tarçın, Zencefil, Havlıcan, So- can, Haloptadır, — Sön üç şey nedir hâlâ bilmem — kırmızı biber, siyah biher, karanfil!.. Çocuklar onun etrafmı sarar, “ko kulu! kokulu,, mukaddemesile baş- Ityan sert el hareketlerini — zevkle | seyreder, oruçlular paket paket ba- har alırlardı. Hereke, ve Karamürsel fabrikala rı, şubeler açarlar, Reji İdaresi Ra- mazana mahaus olmak Üzere çıkar- drğr tütünleri, sergide açtığı şubeye sattırır, barakanın önü — bir pana- yır yerine, döner, tiryakilerden ge- çilmez bir.hale gelirdi. - wn .ı’#rnnm:* ö Ti, Çakmakçılar | a şnı"ı ıudı[ğ:.n Kay- seri pastırmaları, Selâniğin ve K- dirnenin bademezmelari, - devai- misklör, Kırkkilişe hınlnllby ri, oruçluların alarını | kabartır, herkes haline, va: göre bün- lardan alır, evdeki iftar tabakları- nm arasına bir garnitür diye yerleş tirirdi. Çil bakışlı, yamuk gözlü, küsele derili Mekke Arapları, — misvaklar, kokulu hilâller, akik, tarçın, santal, nake, Necef, şahr maksut, abanoz, gergedan, gül tesbihler — satarlar, avniyeli kaputlu, kaloş — kunduralr paşalar, uzun kırmızı fesli rlenl, sa- rıklı höcalar çeşit çeşit hacryakı ko- kulâarı sinmiş tesbihçi dükkânların- dan çıkmazlar, ya altın kamçılı tes- bihlerini tamir ettirirler, yahut yeni sini alırlardı. Halk, avlunun içinde yart mah- mür, yarı ibadetkâr, çenber — gibi döner, dolaşır, sonra ya camlin 'mu- şamba perdesini kaldırıp içeri süzü- lür, yahut Beyazıt meydanmımın ka- Tabalığına karışırdı. Sergide resm? polislerden başka nar çiçoği rengindeki feslorile: — İşte ben oyumt.. Diye kendilerini teşhir eden bir Sürü hafiyöler de vardı. Bunlar, ha- nıman söndürmek, ev yıkmak için, Yfak bir kelimeden, bir — cümleden binbir Mana çıkarmaya — çalışarak, hütün dikkatlerile halkın konuşma- larını dinlerler, “Atebel falek mer- tebei tacidariye,, kulaç kulaç jur- nallar takdim ederlerdi/ Bunları ya- parken, viedanlarından — utanmar- lar, sıkılmazlar, zerrece haya duy- mMazlardı. Ne namussut insanlardı onlar!.. Soökak piyasaları da bir âlemdi, fakat kötü bir Alem!.. — Noydi, o ne rezaletti Allahım! İkindiden sonra, sinek kaydı traş lt züppeler, mint mini — jJanparalar, Paytak bacak paşazadeler, zülüfleri Mecidiyo kalıcı siyab Teslerden dışa- rı fırlamış omuz gallıyan külhanlar, nezleli, öksürüklü ihtiyarlar, bükük bacak efendiler, temiz, kirli, ütüküz, buruşuk elbişeli beylgt, güzel, çir- kin sevimli, sevimsiz, yanık, belâli, Aşık, tutak, edepsiz insanlar, biyık- larını kilemiş yağıyle kıyırmış, saç- larını zeytinyağile parlatmış ahçı yamakları, arabacılar, Ispirler, pos- tal çizmeli İâgımcılar, sokaklardan köpek pisliği, boplayan tatar çocuk- ( TArI, çıkık kafın: Moşihat mümeyyiz leri, mavi gözlüklü genç — imamlar, yan giden beygir sürücüleri, kursak ir düdük satan Eyüp — oyuncakçıları Sultanahmetten başlıyarak, Beyazıt Bergisine şöyle bir daldıktan sonra sebilhane bardağı gibi biribiri ar- kasına dizilerek Şehzadebaşının yo- lunü tutarlardı. Şehzade piyasası ömürdü. şalrin; Bir arbede ki, neuzubillâh!., Diye tasvir ettiği tertipten.. * Erkeklerle kadınların yan yana, bir arada plyasa etmeleri, göğmele- ri Yasak olmakla beraber, kadınlar erkeklere, erkekler kadımlara sür. tünüp geçerler, erkek göz &jizer, ka- drmn peçesinin altından sırıtır, dudak bükerdi. Aşinalıkları yeni başlıyan lar, Karşı karşı geldikleri zaman: — Yanıyorum! manasmı anlat. mak için, göğesünü âdeta — kalayer körüğü gibi işletmeğe başlar, dudak lar:- —OhHh! Diyerek dışarı çıkardı. Bu arada kimseye setdirmeden, ya elden uza. tılarak, yabut yere düşürülerek mek tup verilirdi. Kadımlara JAf atmak — Ramazan günlerinin — kötü — Adetlerindendi. “Harfendaslık,, tabir edilen bu küz- tahlık göz İşaretile başlar, — sonra Bıra 1âfa gelirdi. Ne soğuk lAflardı bunlar.. İşte birkaç tanesi: — Ah! gözlerine vuruldum! — Canım! Sen benim olsan? — No de şık! — Yosmam sana can kurban?! — Lokman hekimin ye dediği! — Vatda, dostur!.. — Uğruna öleyim, benim fındık kurdum! . — Vay anam babam vay!.. Paçalı tavuk gibi!.. Bu lâflardan gonra, 0OMUZ vurma, pastra, mendil kapma, çok- me, yol kesme, önleme faslı ü kola çimdik atmakla kapanır, ara- da, çimdiğin acrarndan: — Elin kırtlsmm>heriff — — — < — Allah belânı versin, utanmaz! Diye ciyak ,efyak. bağıran. kadın sesleri işitilirdi. x Hüseyin Rüştü TIRPAN Belediye suçları Dün 101i kişiden para cezası alındı Belediye zabrta memurları, belediye nizamlarına aykırı harekette bulunan » Tarı sıkı bir turette takip etmektedir - ler. Son yirmi dört saat zarfında Fatih kazasından bu gibi suçları İşliyen 26 ki şöden muhtelif nakdi cezalar alınmış ve kaçak olarak satılan bir koyun, iki öküz müsadere edilmiştir. Beyoğlu kazasında ise, tramvaydan atlayan üç kişikler gayri, nizamlara uy- meyack harekette bulunan 36 kişiye da. ha ceza kesilmiştir. Bu muntakada 86 kilo ekmekle ? kilo francelânın noksan ve 369 koyunun da kaçak olluğu görülerek müsadere edil- miştir. Ayrıca 10 kilo francelâ da imha olunmuştur. Eminönü kazası dahilindeki araştır « malar daha büyük netlceler vermiştir. Burada 6 dükkân kapatılmış, 19 kilo ek- mek müsaklere edilmiş ve ayrıca 21 kilo pastırma, 250 tane Yumurta ve 25 torba pirinç unu imha edilmiştir. Bu mıntaka içinde beledi suçlardan Hani v Borsada vaziyet Son günlerin siyasi hâdiseleri ve A. merikadaki buhran, para işleri ürerinde tesirler yapmış, Avrupa borsalarında, hayli temevvüçler - olmuştur. İstanbul borsasında ehemmiyetli tenezzül olma- makla beraber, cüz'i temevvüçler görül.. müştür. Dün borsada birinci tertip Türk Bor- €u tahvilleri 13,70 den muamele gör -- Müş, ikinçi Türk Borcu tahvilleri 13,30 'dan satılmıştır. Evvelki gün 14,95-de kapanmış olan Türk Bortu tahvilleri dün — tediyata başlanması dolayısiyle bir lira kadar düş müştür, R / 28 İKİNCİTEŞRİN —1937 Xa — daik “Bakir bugünww, LK satırından bal 'den pi satırına kadar olu'"’,“un' rakmadan okuduğum, s0ll Jaf yöl” ni üzülerek çevirdiğim KILAP' dir. ıt Onlar böni eğlendirmiş, Dl"“:r etmiş, yahut düşündürmüştüri | ç halde onlar da benil cexbe' gevi bir şey vardır. Fakat nnl*; miyim? Bilmiyorum, Bitt4 yetsiz. bulurum, sevmem Ü* "'l ğim; öyle ama sevmemekle .:dlf' arasında birçok dereceler VA gosk Benim asıl sevdiğim,kendili o çu saydığım kitaplar kurışu""m# ra, bir şurasından, bir bi bi okuduklarımdır. Bunlar? WH”Ü bir zaman baştan aşağ! ”“:'“w mayacağım; fakat birçok - ÖL yan açtığım ve her soforinde 145? bir lezzetle göz gezdirdiğim TI vardir. ae Jean de La Bruyere'in le$ Ciyjesf töres'i de bunlardan biridir edeyim ki onu günlerce hatta cebimde taşıyıp hiC dığim olur; onü — açmı bilirim: Yanrmda, şöyle ilk dan son satırına kadar beni şar gibi okuyacağım başka bİF F | bir roman vardır, onu bir les Caracteres'e bıw“'î.,ı lirim. Fakat zararı yok, onUn nımda bulunmasından — bİF adeta bir kuvvet duyarım. Bugün onu yine açtım: dH kereler okuduğum bir ııll"_;;'ı 'Yalnız zamanımız için değil: yenl v yere'in zamânı için de bid v mayan bir söz: Süleymanın çali meselleri arasında, yahut rinde de var; onlardan gdabhâ v* kitaplarda da bulmak elbetti (p dir: "Dünyada söylenmedik kalmamıştır..,. " La Brüyere' in kitabımi İ onu kendime en yakm, y İ dost bilirim ama bu, onun Btf &ini kabul edörim demek ; İnsan en sevdiği dostlarına Ğ4 “p kızmaz mı? Ben'de öylece bi yada söylenmemiş BöÖZz tır,, İddiasını dalma yanlış, zararlı büldum. Tevtik F Tatüytnı hatırlarsınız: * e we Gelecek günlerin gecen Af çet Hükmü yok, farkı yok zehabi vi “Dünyada söylenmedik ınlıtd»' madı,; İddiasr da, Fikretiü çalif' ettiği © zihniyetin ıkınıerwlb 4 Hiçbir şayin yeni olmıdılml—,ı/ kü insanmm dünkünden hiçbir b p ta ayrılmadığıma kandırıp Tp Jin, mücsses'in devamını 16 mek iater. . Hayır, innan oğlu lmklıl:": ıit kotmemiştir; bütün tarih « ıü'" dürma, hatta gerileme M"ıuu» y de bulunmasına rağımen - o!ılf.' ö san oğlunun, datma daha yi ",,p ha haklıya doğra atıldığınım dir. Hulyalarını birer birer "" kuk ettirmiş ve hepsinden ıd:"pı ni hulyalar kurmağa D"'”a.lî Elbette ki- kendisi de, #İTA, ok şartlarla beraber değişiyOr mazsa ötedenberi pulunan. , ’.d zenginlikler,, İne yine hık'ı göf zenginlikler ilâve ediyor. 0;' lemesi Tâzımdır ve bunun İ glrĞİT: Jarm söylenmediğine inanm Bunların arasmda cekido” miş olanları da tekrar zararı var? Tekrardan | yeniyi söylemesine de mal Hem bugün tekrar edllef ğ sözün manasını . değiştirm küvvotinin belki bir kısmın! v edip onun yerine yeni edinmediğine emin milln*:“g.ı oğlunun her günü ancak Piigik Iktifa edenlerin tıkıl_'v bir Ş bütün benzeyislere rnxmıâ' GT el evvelinden büsbütün farK ” | ge biri “le #lerge, le vlvl“" ga aufordu'hül,, (bakir, CA bugün) dür. Ha ATAS — V # 7,000 £ " ı'mımo.uwhln::, ü 833 1201 1409 16 K