26 Kasım 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cuma y e Bugün 7. incide SON2T6 RIN Ğ AA Ekonomi sayfası - lmnı » Y::.ımıı. Müdürü — 1062 Yİİ İI No. 5867 İdare 1061 sauş Telgraf: Ulus - Ankara ADIMIZ ANDIMIZDIR ısuyfaihve Bolgar dağında zengin altın bulundu Devlet Ve Küçük san 'atlar Kamutay'ın İktisad Encüme- ninde iki gündenberi tetkike başlı “Küçük tlar ka- nun lâyihası,, ile Kemalist re- jim sahibi vatandaşlı için emniyetli bir nizam tesis edecek ve büyük bir yurddaş kütlesi için saadet hazırlıya- caktır.. Bu kanunun niçin ha- zırlandığını hükümetin dilin- den dinleyiniz: *İnkılâbımız, türk milletinin içti- mali ve iktisadi hayat tarzını yeni bir Nizama sokmak için mütemadiyen ve inkişaf halinde ilerlemektedir. Bu ye- ni nizam vatandaşların karşılıklı mü- Nasebetlerini milli bir birlik içinde âlnzim etmek prensipine dayanmakta- Ir, Halkın iktisadi strüctürünü teşkil eden münasebetler bu yeni nizam için- de ve muayyen zümreler çerçevesi da- hilinde olmak üzere yeniden kurul- Maktadırlar. Bu kuruluşun hedefi cemiyet için faydalı ve şüurlu bir iş bölümü ve iş bcîaberliği vücuda getirmektedir. İşte küçük sanatlar kanunu da bu iş bölümü ve iş beraberliğini temin eden ana kanunlardan birisidir. Küçük sanat ve sanatkârların sosye- te içinde gördüğü vazife ve iş göz ö- n_ixne alındığı zaman onun himayesi i- şin düşünülen tedbirlerin mana ve şü- mulü tebarüz eder, Filhakika cemiyetin iktisadi strük- “ll;u. gördükleri iş itibariyle biribirine rinden farklı zümrelerin ;'I;li;ed&îı; den yapılmıştır. Bu bünyede sermaye- dar ve müteşebbis, işci ve küçük sanat- kâr vardır. Teşviki sanayi ve ticaret kanunları sermayedar ve müteşebbisi, iş mevzuatı işçiyi istihdaf etmekte- dir, Küçük sanatlar kanunu da serma- Ye ve emeği mahdud bir derecede be- Taberce kullanan iktisadi zümrenin kanunudur. Bu üç iktisadi zümreden küçük sa- hat ve sanatkâr büyük sanayi ve maki- he devrinin başlangıcına kadar cemi- Yetin yegâne iktisadi unsurunu teşkil €diyordu. Bütün orta çağa iktisadi ha- iyetini kabul ettiren lonca ve kor- Porasyon teşkilâtı küçük sanatın ve Sanatkârın teşkilâtı idi. Bu teşkilât ce- Miyet içinde aynı zamanda âmme kud- Teti de ifade ediyordu. Dini vasıflar taşıyor; mesleki, sıkı bir inhisar inzi- ti içine alarak bir çok ahvalde müs- takil şehirler halinde tam bir devlet Müahiyeti iktibas ediyordu. Bu vaziye- iktisadi sebebleri malümdur : N İhüyaçlıtm mahdud oluşu, seri ha- üde ve kolay istihsal usullerinin ma- lüm bulunmayışı ve nihayet çarşının darlığı, ,Bir tarafdan inhisarın suiistimali, d_'E'X’ tarafdan bu saydığımız sebeble- Tin yavaş yavaş ortadan yok oluşu; ya- Ti hududları geniş devletlerin meyda- Da gelişi, makinenin istihsale tatbiki U sistemin zayıflamasını intaç etti. * nihayet bu sistem ferd hürriyetine Ve insan hukukuna muhalif telâkki e- dilerek fransız inkılâbçıları tarafın- tamamen ilga edildi. Fransadan MYln bu hareket bütün Avrupayı isine aldı. Fakat fransız inkılâbçılarının bu Meselede büyük dehesı meslek üzerine Zu bu kaideleri yalnız sosyal bir imdan tetkik etmiş olmalarıdır. Halbuki işin daha mühim olan ekono- bir cephesi vardı. Bu cephe der- hal kendisini his ettirdi. Ve küçük sa- yatların himayesi, kooperasyonların asından pek az sonra yeni bir devlet Meselesi halinde tekrar doğdu. Büyük sanayi x huüreketleri karşısında x— Süğün buyük sanayı nareketi kar- rğ“.dl küçük sanat ve sanatkârların Ti bi Yell.hizzat büyük sanayiin zaru- iİr neticesi olmuştur. lelf ilhakika bugün büyük sanayi mem- "_'Üennde büyük sanayi müessese- 1 1 yanında küçük sanat şeklinde ça- r:::n mü ler ve bu mü lerde k m:î“l olanların adedi mühim bir ye- tutmaktadır. 1907 de Almanyada Yapılan ibr tahrire nazaran da beş ki- N aşağı işçi kullanan müessese a- dedi. 1.614.080 idi. 1927 tahriri ise Al- manyada 1.250.000 küçük sanat erba- bının mevcud olduğunu gösterdi, Fransada çorap, şapkâ ve eldiven gi- bi küçük sanat işlerinde 1927 de 1.029.882 işçi çalışıyordu. 1921 de İsviçrede yapılan bir anket bu memlekette 328.008 küçük sanat er- babının mevcudiyetini gösterdi. Bulgaristanda 1928 de 2.838 büyük sanayi müessesesine mukabil 60.000 küçük sanat müessesesi vardı. Ve bu müesseselerde 120.000 usta ve kalfa ça- lışryordu , Memleketimizde küçük sanatlar TOAD7 conacinrdla urrlrn nni tahrir neticelerine göre memle- (Sonu 8. inci sayfada) GÜNDELİK Yeni imkânlar “.*Fakat Türkiyede çıplak kaya- lar içinde bedbaht bir hayat sür- mekten başka nasib bulamıyacak olanları, oralarda bırakmıyacağız. Geniş Türkiyemizde onları mesud decek topraklar bul! . Binler- ce işçi geçindire olan düstri merkezlerimiz, münbit ve müsaid topraklarımız, bir çok yurddaşları- mızı ibtidat bir hayata mahküm ol- maktan kurtarmamızı kolaylıkla mümkün kılar.,, Sayın Başbakan bazı bölgeleri muhtelif sebeblerle alâkalandıran mühim bir davânm üstüne basıyor. Osmanlı Anadolusunda hayat, pek yakm zamanlara kadar orta çağ şartları içinde idi : ne emniyet, ne (A de sây teşkilâtları vardı. İnsanlar y ğa hkümdurlar. Bu mah- kümluk, eski lekette, eşkiya- lığı bile geçim vasıtası haline getir- miştir. Darlaşan topraklarından kaçmış olanların, ormanlık bölgelere üşüş- düğü görülür. Boş ovaların hemen yakınlarında bunlar, vatanın tabi- atini ve ziraat şartlarını tahrib et- mekle meşguldürler. Eğer biraz ile- ride, kömür ocaklarında çalışarak yaşama imkânı varsa, yahud daha başka bir yerde yeni fabrikanın ba- cası tütüyorsa, ve yahud iskân top- rakları hazırlanmışsa, devlet bu tahriblerin önüne kolaylıkla geçebi- lir. Cumhuriyet, işte bu imkânları hazırlamıştır. Fesad ve fitne dahi, nihayet, yaşa- ma zorluğunu sömürür. Sây, kazanç ve bu ikisinin tabii neticesi olan re- fah, devlet kudretinin en sarsılmaz dayancıdır. İşte yeni ekonomi ve zi- raat politikamız, bu maksad için çalışıyor ve umulmadık kadar kısa bir da, Başbal yuka- rıdaki sözlerinin ilân ve tatbik edil- mesine elverişli neticeler alınmıştır. Muvaffakiyet velüddür : biz ge- lecek senelerde memeleketimizde sây veteşebbüs veriminin, geçen zamana aid mukayeselerle ölçüle- mez bir genişlik aldığını da görece- ğiz. Cumhuriyetin başarıcı devrinin en parlak eseri : “hiç bir şey ya- pılamaz!,, bedbinliğini ve yalanmı “her şey yapılabilir 1,, nikbinliği ve hakikati ile değiştirmiş olması- dır. , | üezere bayram olarak kabul etmiş ve SELA Atatürkle Belçi; kralı arasında Reisicumhur Atatürk ile Belçika Kıralı arasında aşağıdaki telgraflar teati olunmuştur: MAJESTE LEOPOLD Belçikalılar Kıralı - Brüksel - Bayramları dolayısiyle majesteni- ze hararetli tebriklerimi ve şahsi sa- adetleriyle Belçikanın refahı hakkın- daki samimi temennilerimi arzetmek- le bahtiyarım. EKSELANS TÜRKİYE REİSİCUMHURU - Ankara - Makı DAĞT ve (a < slür Kaklk di? Dörlüden dâğ layı ekselanslarınıza hararetle teşek- kür ederim, (A.A.) Elazığda Atatürk günü Elazığ, 25 (A.LA.) — Fevkalâde olarak içtima eden şehrimiz belediye hmeclisi, Büyük Önder Atatürk'ün Elazığ'ı ziyareti günü olan 17 ikin- citeşrin gününü her sene kutlamak bu karar sürekli alkışlar arasında se- vinçle ve ittifakla kabul edilmiştir. Mareşal Çakmak bugün geliyor İstanbul, 25 (Telefonla) — İzmit- ten gelen ve birkaç gündenberi şehri- mizde bulunmakta olan Genel Kür- may Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak büu akşam Ankaraya hareket etti. Bolgardağı'nda M. T. A. Enstitüsü tarafından kurulan Altının mecmuu 2.200 kilo tahmin ediliyor Bir ton maden cevherinde I1 gram altın ve 250__gram gümüş var Bolgar dağı cevheri 200 bin tondur arama kampı İyazısı 8 inci sayfamızdadır)| bulunanlı Türk hava kurumunun altı aylık geliri 2.052.335 lirayı buldu Kanadlı nesli yaratma programı muvaffakiyetle tatbik ediliyor Türk Hava Kurumu genel merkez kurulu toplantısında Yazısı 8 inci sayfada | DA N TÜRKİYEDE alım kabiliyeti hergün artıyor İktısad sayfamıza bakınız > .£ Fransadaki rejim düşmanları Teşkilâtın reisi de dün yakalandı Paris, 25 (Hususi) — Fransada re - jime suikasd yapmak ve bir diktatör - lük kurmak, ve krallığ tade etmek için kurulmuş bir gizli teşkilâtın mey- dana çıkarılması üzerine yapılan tah - kikat ilerlemektedir. Milli emniyet müdürü, basın mümessillerine beya- Anayasada değişğlikler Encümen iki lâyihayı mucib sebebleri ile birlikte kabul etti Kamutay Teşkilâtı Esasiye Encü- meni dün saat on altıda toplanarak Teşkilâtı Esasiye Kanunundaki tadil ile dairelerin vekâletlere taksim tar- zını ihtiva eden lâyihayı mucib se- bebler mazbatalariyle birlikte oku- muş ve kabuül etmiştir. Encümenin mücib — sebeblerinde 'Teşkilâtı Esasiye Kanununun 44, 47, 48, 49, 50 ve 61 inci maddelerinin de- ğiştirilmesi hakkında İzmir Mebusu Celâl Bayar ve arkadaşları tarafın- dan yapılan kanun teklifi encümene havale edildiler. Bu teklifin okunup görüşüldüğü kaydedildikten sonra mucib sebeblerde ileri sürülen fikir- lerin varid olduğu zikredilmektedir. Bundan sonra mucib sebebler şu şekilde devam etmektedir: “Devlet işlerinin inkişafına ve iş- lerin lüzumsuz yere parçalanmırya- cak surette vekâletlere ayrılması za- rurf bulunduğuna göre katf lüzum ve ihtiyaç göz önünde tutularak vekil- likler adedinin artması veya mevcud- dan birinin ilgasr her vakit yapılabi- lecek bir iş olduğuna aded kaydının (Sonu 8 inci sayfada) Başvekâlet müsteşarlığı İstanbul gazetelerinden — bazıları, Başvekâlet müsteşarlığında bir deği- şiklik olacağını yazmışlardı. Yaptığı- mız tahkikat neticesinde bu haber doğru değildir ve böyle bir değişik- lik yoktur. Madrid bombardıman edildi Şehrin varoşlarında çok şiddetli bir harb oldu ( Tafsilâtı 3. üncü sayfada ) HŞÜÇ ÜÜ ŞÜ AĞAT Fıkra Bir sanat ve bir terbiye Bir hayat sanatı vardır ki onu bu medeniyetin mahkümları bilmez. Bu medeniyet her ayak bastığı yerden, ha- yat sanatı bilmiyenleri koğar, Ve bu sanatla, her türlü cemiyet içinde, ken- di yaşama hakkını fetheder. Daha geçen sene yüz liralık geçim arayan bir yabancı, kendisini bı.ı sene hizmete çağıran bir müessesemize di- yor ki: “—Artık pahalıyım. Ayda bin beş yüz lira kazanıyorum.” Türk cemiyeti içinde b.ıı.bı'n be_ş yüz liralık yer açıktı. Kim bilir, yeni Tür- kiye'nin böyle ne sayısız maişet ve | refah imkânları vardır. Ancak bunları elde etmek için hayat sanatını öğren- mek ve irade terbiyesi almak lâzım gelir. Yeni gençlik mektebte: “Resmi kadroya hücum!” parolası ile değil, bir fetihçiler marşı söyliyerek çalışmalıdırlar. O zaman mezun ol- mak gayesi kaybolarak, yerini, öğren- mek; en fazla,en tam, en iyi öğrenmek ihtirası tutar. Düşünemedikten sonra bilmek, yapamadıktan sonra düşün- mek neye yarar? Şefin ve başbakanı- nın Anadolu seyahati intibalarını o- kuyunuz; bütün Anadolu, gerçeleyici ve icracı terbiye ile iradesi yoğrulmuş olanlara kucağını açmıştır. Her şey, yapıcı bilgiye, hududsuz şeref ve re- natta bulunarak, bu teşkilâta dahil o- (Sonu 3 üncü sayfada) fah imkânları vadediyor. - Fatay

Bu sayıdan diğer sayfalar: