— İ İKİNCİTEŞRİN — 1637 Cinayet ve aşk romanı SA AEtla Chrtetie'nin bu güzel roman: (VA.NO) tarafından türkçeye çevrümiştir YRRe T "Bir kadın (bil k (bilhassa cazip bir erkek a ylahat ederken) kendisini bir daki- Yülnız hissedin " Aynasile Gzetliğini ce, derhal istifade e- Pudra kutusuna davranır. ç7 Demin anlattığım gibi bir insan | ::l"n esnasında şehisiyetini behe- Nfll eder, Siz btana vaktiyle ce :&'rwı bir çiftlik idare ettiğini © Çatmak ihtiyatsızlığını gösterdiniz _*';ln töylemediğinizi ben — kşfet- İ DĞi iş yılan yetiştirmekti. L defa olarak Norman Gel'in yü- korku alâmeti belirdi. f lMl fotografınızı cenubi —Afrikaya Toğrat f — Bir feci yalan daha. SAa S İsbati? — Boynuusda çürükler bulmuşlar. ” Yalan söylüyorsunuz. — Hatta bu şişenin üstünde par- Tak izleri sınız | *_ *Iıın söylüyorsunuz.. Elimde o © Elinizde o zaman eldiven mi var ;! im ki, bayım, bu küçük Bizi idam ettirmeğe kâfidir. d i;_::: itidal'ni tamamiyle kaybeden 'ş—' Gel, bütün kin ve gayziyle - YOonun Üzerine atladı. g'::ıkn versin Jap ondan daha atik b Delikanlıyı demir gibi sağ- tileriyle yakaladı. —* James Rihards ramı diğer Nor %&u Sizi taammüdlü katillere giriş Beş ç * dclayı tevkif ediyorum Ha döz Vereyim ki, ağızınızdan çıkacak her Muhakemede tekrar edilecektir. ki f:'m © derece heyecana kapılmıştı Yülma ĞiT zırğir titreyordu. Adeta ba £ aİğmetleri gösterdi. d(:" #vi polis dışarıda bekliyorlar g'“lf sağınıldı. , (dy : OTman Geli alıp götürdüler. Jap "_""“"i)'le beraber gitti. takaj, V0 'le beraber kalan Klansi bir T Nidası savurdu. - o_m_';.ı Puaro, dedi, bravo size... — Hayır efendim, Jap da benim ka dar tebrike layiktir. Normanın başka bir macerasını keşfetti. Rihardsın vak tiyle Kanadada düşüp kalktığı bir kızı, oranın polici intihar etti sanmış, Hal buki bu hâdiseler üzerine mesele anla şıliyor ve Kanada Rihardsın teslimini istiyor. Klansi: — Müthiş! dedi. Puaro: a — Öldürmek iletine müptelâ bir herif, dedi, Ve böylece serserilerin ekse risi gibi kadınların hoşuna gidiyor, Klansi öksürdü. — Ah, zavallı matmazel Greyt.. Puaro, bazin hazin başını salladı, — Evet, kendisine söylediğim gibi, hayat bazan fecidir. Lâkin matmazc! Grey metin bir insandır. Bu ac; tecrü beye tahammül gösterecektir, Norman kendi üzerine atıldığı sıra- ad “intizamı bozulmuş olan gazeteleri tertibine soktu. Bir tihe, dikkatini celbetti; Venet ya Kerin yarışlarda çıkarılmış bir res- mi, “Lord Korburi ile ve bir dostiyle konuşurlarken,” Gazeteyi bay Klansiye uzattı. — Gördürür mü bunu? Bundan bir sene sonra şu hâvadisi gazetelerde oku yacağız: "Lord Horburinin muhterem Venetya Kerle evleneceği bildiriliyor. Bu izdivacı kimin hazırladığını biliyor musunuz? Puaro! diğer bit izdivacı da hazırlamak'la meşgulum. — Ledi Horburi ile aktör Baraklu mu?: — Hayır... Bu iki zat beni alâkadar etmiyor. Çileri dogru iğildi) Jan Dü- ponla mis Mari Grey arasında bir izdi vaçtan behsetmek istiyorum, ... Aradan bir ay geçmişti ki, Mari, Pu İ Kaşel n adati Soluktu, yüzünün hatları çekilmişti, gözlerinin etrafında siyah halkalar ha sıl olmuştu. — Sizden nefret etmem lâzımgelir di, mösyö Puaro. — Eğer isterseniz biraz nefret edin Bence siz, hakikata( velev o hakikat a cı olsa bile) düpe düz bakmağı tercih eden ve hayal âlemi içinde yaşamağı is temiyen kadınlardanısınız. Hem © hayal âlemi içinde de pek fazla yaşayamiya- çaktınız. Mösyö Gelin kadınlardan kur tulmak ve başka kadınlar aramak usul leri arasındaydı. Va Mari, içini çekti: — Pek hoşuma gidiyordu. Ve ilâve etti: — Asla bir erkeği onun gibi seve- miyeceğim.. | Puaro: HABER — Aksam postası Bunları “2' musunuz? | Numaralı çocuklar! Çinliler, çocaklarına | isim takmazlar fÇinliler, ipekten xâgıd yapmaya, hristiyanlığın zuhurundan 120 sene ev ,vel başlamışlardır. $ Çinlilerin en makbul yemeği, ya ban arılarını kızartarak yaptıkları bit nevi çorbadır #Çinliler, konuşurken en çok “sa- adet,, manasına gelen “Pu,, kelimesini kullanırlar, $ Çinin bir çok yerlerinde buğday, eldeğirmenleriyle öğüdülür. Bu yürden bir çok kimseler geçinir. $ Çinde kanallar, nehirler o kadar çoktur ki bunlar vasıtasiyle memleketin her tarafını dolaşmak mümklindür. $ Çinin ekser vilâyetlerinde evler bal çıktan yapılır. $ Çinde akşam gazeteleri kırmızı renkli kâgıdlara basılır. İtikadlarınca kırmızi renk saadet verirmiş!.. $ Çinliler, kucaklaşmak ve alından öpüşmek suretiyle selamlaşırlar. Alnı öperken şu sSözü söylemek şarttır: “Si zi selamlar ve size saadet temenni ede rim.” $ Çinliler, cüzi bir ücret mukabilin de çalışırlar. Bir hamal yüz para için bü tün gün hizmet eder, $ Çinde esnafın çoğu hırsızdır. Kalp para sürmekten, sattıkları şeyi eksik vermekten asla çekinmezler, £ Kocaya varmak istiyen Çinli kız lar, saçlarını uzun bir örgü yaparak sa hverirler ve bu örgünün arasına kırmı zı bir kordela koyarlar, $ Çinde düğün merasimi gayet sa- dedir. Nışanlılar; davetlilerle beraber mabede giderler, ve içeri girerken kes tane fişenkleri ateşlecler. İtikatlarınca bu fişenklerin çıkardığı gürültü mabu du uyandırırmış. - Fişenkler yanarken papas, acele bir dua okur, ve nışanli- lara birer kadeh şarap verirmiş. Şarap içilip bitirilinceye kadar izdivaç mera- AKŞAM POSTASıI İDARE EVİ; Istanbul Ankara Caddesi Posta butunu ? İsteabal 24 Telgraf adresi; Istanbul HABER Yazı işleri teletonu : 23872 1dare, ilân : 24370 Senetik — 1U0 8 oylık * 1450 Beaylık — 400 , Bo0 2 Taşlık — 130 Sahibi ve Neşriyat'Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) Matbaası —— . ——.nı. — Tabil... dedi, Bürün bunlar, sislü (Tmi> - — , — — lemeç — için bitti artık, Mari, başiyle “evet!” işareti yaptı. — Bundan sonra kendime faydalı bir iş arıyorum. Puaro, koltuğunda arkaya doğru yas Inadı, $ — Size tavsiyemm, Düponla beraber || İrana gitmenirdir. İstemiyor musunuz? — Fakat, zannediyordum ki bu si zin tarafınızdan yapılmış bir blöftü. — Yok efendim.. Eski İran âsariyle © derece alâkadar olurum ki, bu ilmi - şin ilerlemesi için vaadettiğim parayı çekle yollarım. Bu sabah Düponlardan mektup al dım. Sizin de heyete iştirak etmenizi is tediklerini söylüyorlar, Biraz resim yap mak bilir misiniz? —Evet, mektebde resimden iyi ta tebeydim. — Alâ... Seyahate gidersiniz, değil Çüi eleeeerdEE GÜL di — Gitmemi istiyörlür demek? — Çok. —Rtmen seyahate çıkmak.. Ok, Ze İyi olacak. Yüzünü hafif bir kırmıztılık kapla- Tadı. — — Bay Puaro! Bir ah itimatsızlıkla polis hafiyesi. nin yüzüne baktı. — Bu, bu... Sizin iyi kalbliliğinizin bir eseridir.. Müsaade ederseniz siri 8 peyim... Babam gibi... Öpüştüler. — ÜÖyleyse sana bir baba nasihati vereyim kızım... Jean Düpanla seya. hat esnasında evlen... Kız, utanarak, önüne baktı. Sex çı karmadı. SON Teoenton amca demuz kesiyor | * BİLĞA, Yazan: Feride Enis Bu, ne bir masal, ne 'de hikâye, fakat | çok korkuyordu. Filhakika, kocası, ga. kahramanlarından — birisi — tarafından bana ifşa edilen hakiki bir maceradır. Bu macreanın, isimlerini değiştirdi- ğim —üç kahramanından biri. — bu | gün İstanbulda, ikincisi, bilmem nerede | üçüncüsü ise kocasiyle beraber İzmir - Gödir. Bana ifşa edilen bu sırrı. mükem. mme) bir hikâye mevzuu olarak istismar ettiğimden, beni affetsinler.. Fakat ma- demki, kim olduklarını hiç kimse bilmi- yecek'.. Neriman, otomobili, tiyatzronun kapı. &ı önünde —durduktan <sonra, şoföre beklemesini söyledi ve, tiyatronun ar - tistlere mahsus küçük kapısına Goğru yürüdü. — Orada, kapıcıya kartvizitini verdi, ve: — Rita ederim, dedi, bana bayan Nedreti çağırın. Kapıcı uzaklaştı. Riraz sonra, Nedret, güzel beyaz tül elbiseleri içinde, ona doğru koşarak gel- di. Uzun zamandanberi görmediği mek tep arkadaşıaım bu ziyaretinden, son derece memnün görünüyordu. — Fakat Neriman, derhal mevzuua girdi. — Nedret, senden çok büyük bir yar- dım istemeğe geklim. — Hayhay şekerim.. Eğer elimdey - Benn — Bu işi kolaylıkla yapabileceğine e- minim.. Sana meseleyi kısaca anlatayım. Neriman biran sustu, yalvarır gibi, artistin güzel ve makiyajlı yüzüne bak- tı. Sonra deram etti: — Kocamı baştan çıkar!.. Nedret hayretle gözlerini açtı. Neri man onun ellerine sarıldı: — Yalvarırım sana ,bu iyiliği bana yap. . Nedret şakırak bir kahkaha attı; —Küuzum, âklını mt oynatıyarsun? Ne oluyor?. Neriman sarardı.. Bu teklifin, fena bir netice tevlit edebileceğini anlıyor - " du, Eğer Nedret, bu teklifi reddederse, ' kendisi, eiidne gülünç bir mevkie düşe- cekti. Yalvarmakta devam etti: — BSana arkadaşlığımız namıma yal . varıyorum, kocamı baştan çıkar.. Artık enu sevmiyorum ve aldatmak ta istemi- yorum.. Birisini seviyorum., — Onunla, evleneceğiz.. Fakat bunun için, kocam- gdan böşanmam lâzım, — Yani açıkçası, ayrılmanıza sebebi. yet vermem 1âzım, öyle mi?; — Bu, senin için bir çocuk oyunca- [ gırdir. Nedret.. Bütün mesele sizi dürmü meşhut halinde, beraber bulmam ve böylece talâk davası açarak karzanmam- dır. Feridciğimle ancak bu suretle ev . Tenebilmem ihtimali mevcuttur. Nedret tereddüt ediyordu, — Hele bir düşüneyim 'de.. Bana ad- tesini ver, yarın öğleden — evvel sana gelirim. Orada iyite konuşuruz. Şimdi sahneye çıkmam lâzım. Güle güle şe- kerim,. . ** * Bu naz'k vazileyi, nihayet üzerine al. mağa razı olan Nedret, hiç vakit geçir- meden, hemen o gün Nerimanın kocası n teshire karar verdi. İki genç — keklın, beraberce plânı hazıtladılar:Nermanın kocası saat beşte eve geliyordu. Bu de- fa, evde, Netimanın yerine Nedreti bu.- lacaktı. Saat altında, Neriman da ge - lecekti. Plânın üst tarak ise, Neğretin kabiliyetine ve talihe bağlıydı. — Neriman, neticeyi büyük bir sabır- | sizlik ve heyecanla boklı'yvrdı.“lıın(.l İ fakıyete pek fazla ihtimal vermiyor, kocasının, tuzağın fatkıma varacağından yet kurnaz bir adamdı. Ve kolay ko!ay aldanmazdı.. Neriman, Noireti yalnız bırakarak Bgitti. Kapının zili çaldığı zaman henüz saat beş olmamıştı. Nedret k<pıyı açtı ve yüzüne hayretle bakan ari.zdesının kocasına : — İsmim Nedrettir, Nerimanın ço- çukluk arkadaşryım.. Dedi ve gülerek ilâve etti: — Beni burada yalnız bulmakla hay- ret ediyorsunuz, değil mi? Neriman şimdi gelecek. Acele bir işt vardı ve si- zi beklememi benden rica etti.. — Rica ederim oturun.. Sizi tanıdığı- ma çok memnun oldum. Nedret koltuğa gömüldü ve, bacak. larının bütün güzelliğini meydana çıka- racak bir şekilde oturdu, — Bir cigara takdim etmeme müsaa- de eder misiniz?. — Çok teşekkür ederim, ben de za. ten sizden bunu rica edecektim. Nedret, kendisine uzatılan portcigarı dan bir cigara aldı ve parmağının ucu nu onun eline dokundurdu. — Sizinle tanıştığıma memnunum.. Nedret gülümseli ve cigaranın düma- vımı çapkını 'bir edayla havaya üfledi , — Öyle mi?. — Emin oluün ki samimi ıöylüyor'nj — Dikkat edin.. Nerimana anlatırım. — Sizin gibi güzel bir kadına komp- liman yapmamak elde değil.. a Nedret çapkan bir hareketle iyice kol. tuğa yaslandı! — Yani, sizin hoşunuza gidiyorum, öyle mi?. — Hem de nasıl!.. — Genç erkek ötlün' elini tuttü ve'ona doğru eğildi.. gv Nedret, onun el sıkmasına mükabele etti. Fakat şöyle düşündü: “Biz, önu beşte bekliyorduk. Halbuki dört buçuk- ta geldi. Biraz yavaş hareket etmeli, yoksa Neriman pek geç kalır.., Bu düşünce üzerine elini çekti: — Nerimana sadık kalmanır icap et- tiğini unutuyorsunuz galiba! .. — Merak etmeyin.. Bu andan itiba - ren, Neriman benim nazarımda mevcut son derece değildir. Nedret şakızan bir kahkaha attı. — Bu kadar çabuk mu2?, — Size izah etdleyim, beni Nerimana bambaşka bir rabıta bağlryordu. Aramız da ruhi bir ahenk hükmediyor. Fakat Nerimanın soğuk tablatlerini bilirsiniz, Ben ise, sıcak bir mizaç.. ateş arryerum. Ben daima sizin gibi bir kadım tahay - yül ettim... Nedret, hiç ses çıkarmadan ana bakı- yöordu.. — Sizi bana, ilâhi bir kuvvet gönder di.. Bu tesadüf, mukadderatın bir eze. ridir. Siz ayni fikirde değil misiniz? Nedret, mastim bir tavırla gözlerini indirerek : — Evet... Diye mırıldnadı ve hemen © anda, o- muzunda ateşli dudakların hararetini hisgetti.. AKpı açıldı, ve Neriman, İçeriye gi rerek, bütün vücudunu ürperten bir he. yecanla bağırdı: — Bu ne?. Nedret, bir artist kolaylığiyle, mah - cubiyet rolünü yaptı, deheet içiride ya rinden fırladı ve omuzundan hafifçe kaymış olan clbisesini düzeltti Neri - man onun Üzerine atıldı. — Defol buradan!. Nerimanın, rolünü ne tabil bir şekil. de yaptığına hayran kalan Nedret, oğun kulağına doğru eğilerek murıldanı: — Her şey yolunda. . * Fakat Neriman kendinden geçmişti, Çılgın gibi haykırdı: — Bu sefilin kocam olduğunu mu zan nediyorsun, — Ya kim?. Neriman koltuğa döştüi ve hıçkırık « lâar içinde inledi: — Ferkli ! Feride ENIS