-— .K —- T n “VEYZ STE “UPELI, SAD KYUKŞ GA Tp GÜŞ SYN “Beng GEp “TANAOI A0P 'YORGE HEP YURMARR (UPEK) HAZDÂ YARLİYİHDE DOWDYD YÇ DKY MOYDUYD VÜĞ -—n- a HIPTIS ağ0Aİ YougmaL dıP TOSUK YOT TEPİ yyOyu Pün “SOUNAZ OydA MONUYAL, PüN TöSarz vm Çysaşe DPopnoyu) tözdüy WiSSuny “ussscıy ee Toplm P Pun PS toy03 UOi 3OP Jodn Töugu deyarM Prem Töp Panı — “TAĞA) SÖYT TUT UOYASI 9S TUNPUM d8yAL, n_ıîu.ğ._ısğâ-_ışıiıı“—l .ğîıuâğğ —üt Suy ua iPaRYOĞ Bupıdok Muzyafısda Krsşsrsp ua3an) Ğ_gaâıa——nbâiu_—!—mııiwiau%!i j Taryaso3 yurdayypyağ #geyoj SUP YONE JUM O6 Püf) “JYPULĞISA Tem UDUYYOSUR Höp UŞ ayp SEAyI Aİypmadar TP TNLON Tem aP d9 TPEURİ APIYLISUN N DU “OJS adaylamı YOCU 9fE WöYEY EP “HAPUEIE UİÜYYOSUY OPUSZ sümep oMm 'usuLiğağ Töp Uf PN GeŞ TAZOYADIYUNASA TesrfAD) YAP HOA SYDNAYEIZ TI HM a)S SI GYYELAGİ TRAŞRA SÜJ UYUGTAYRAZ SUP YANE TAGTY YAPTIM VKİ “oylüz Şpu3s dap YoRu Joporak GT Tz UA ÇARPNÜ YETÖYNZ UTDİÜDİ. DOWMLEYE. UDO YODOYUAA ) e — Ay, bunlar börutla “kürşun taşt yorlar ama, âcaha bunları ne yapa- Pardayan bundan başka bir sebeb olamıyacağmır Söylemekle beraber, — Siz fıçıları buraya kadar yuvar- laymız, ben yukarı çıkarır ve dize- Pardayan kendini göstermemek f çin tekrar olduğu yerde kaldı. İki İs- TİM. Buna karşı da lâkayt kaldı, halbuki... — ta bu mağaranım mevcudiyetini bildi- &imi anlamıştır. Burasını da diğer de- polar gibi havaya uçuracağımıt zanne. diyor ve bunun için tedbir alryor. Fa- kat mahzenlere girmenin usulünü de liyorlar, fıçılar yuvarlanıyor,, iki İs- — öğrendiğimi bilmiyor. Boğ yere de bu nakliyatın astıl sebebin! anlar gibi olduysa da, kafasıma gelen 'bu fikir o na o kadar müthiş gözlüktü ki, düşün- mek istemiyör ve nefretle reddediyor- du. Maamafih zihnl yeni düşünce e kısmı nakletmiş olan Tspanyollara taklar? - Biraz düşündükten sonra &- Hni alnma vurarak yine mırıldandı « Ben ne aptal herifim yâhü, Bunları benim için taşıdıklarımı bir türlü bu- lamamıştım. Öyle değil mi ya? Fatıs- zahmet odiyor. Evet, bu böyle ölacak herhalde. Başka bir sebeb olamaz ki. düşünmekten vazgöçmiyordu. Nihayet © kadar dolmuştu ki, saklandığı yer- den çıkmayı düşündü. Bu sırada ilk Dalbaran şöyle demekteydi: panyalı mahzenden mahzene gidip ge- Açtı, Pa FARDAYANIN KIZI a1y9$ U9)1P9343 7 JPE)S SUSSSEYİDA S1d — p: pO)zissozBo VINBU|V ©L ZIisSuAzom VONY V 18 ALMANCA BüZ7PFRASİZ — Auf den Fenstern der Auto-Taxen war: Ut- zerbrecliches Glas,, gesehrieben. 3 — Gab es in Paris viele Autos? — Ja, sehr viele, 4 — Wie sahen die Menschen auf der Strağe aus? — Die Menschen, die nuf der StraBe waren, sahen sehr elegant aus. | B Wie sind die Pariser Gesehâfte? — Die Pariser Gesehğfte sind sehr schün, dle Fas- gsiden sihd mit Marmor und Glas getchimücht. öi Vi Verdiğimiz cümlelerin beş zamanları: 1 — Was sagen Sie ihm? — Was sagten Sle ihm? — Was haben Sie ihm gesaçt? — Was hatten Ste ihim ge- Bagt? — Was werden Sie ihm sagen? 2 — Sie troeknet ihr Haar. — Sit trockuete ihr Haar. — Sie hat ihr Haar getroeknet, — Sie hatte ihr Haar ge- trocknet. — Sie wird ihr Haar trocknen. 8 — Wem ztigst du das Buch? — Wem zeigtest du das Buch? — Wem hast du das Buch gezeigt? — Wem hattest du das Buch gezcdigt? — Wem wirst du das Buch telgen? * — Was wünsehen Sie sich? — Was wünschten Sie sich? — Was haben Sie siech gewünseht? — Was hatten Bie sich gewünsecht* — Was werden Sie sich wünschen? 5 — Ich wühle mir eine sehöne Kravatte. — Ich wüblte mir cine schöne Kravatte. — Teh habe mir eine — Sehöne Kravatte gewâhit. — Tch hatte mir &ine #chöne Kravatte gewâhlt. — Teh werde mir eine sehöne Kravat. — te wühler. © — Er klebt auf den Brief eine Marke, — Er klebte auf den Brief eine Marke. — Er hat anf den Brief eine SUĞl aung OYEU APUR VP HUA SPNMA 9EP GEP TUAPTAA 39P OpnaLg Orp aB god oşa 'ç mayağs UzaPPAI TAP TOYDETME uprmr Sez dap geyi yopıpsa pun YGurergedsmt Tana zam p aa opp aşp SHanep OPUM)S SUTA TU aautun — “sayjouyos S0Rüüy “uoasp “oyunoy d0 seM “İNZ, aap göşi une Pu SaopıyaA AFT HoA HOJEMA USTUM, OKT JCRP "T0 OşamAyas0Y) ZüNSAMAĞ T YDER YEYOR — PUN 3ÇT d ZISUYAZDA YOÖNRNVER'TV c ALMANCA EBCZERSİZ 70 Marke geklebt. — Er hatte auf den Brief ee Marke ge. kdlebt. — Eir wird auf den Bricf cine Marke kleben. 6 — Die Mutter Hebt ihre Kinder. — Die Mutter Heb. to ihse Kindör. — Die Mutter hat ihre Kinder geliebt. — Di Mutter hatte ihre Kinder geliçbi. — Die Mutter wind ihre Kinder lieben. 8 — Der Kaufmann Kelert die Ware. — Der Kauf. manh licferte die Ware. — Der Kaufmann hat die Ware geliciçmt. — Der Kaufmann hatte die Ware gelefert. — Der Kaufmann wird die Ware lilefern. 9 — Wieviel koztet der Teppieh? — Wieviel kostete der Teppich? — Wieviel hat der Teppicdh gekostet? — Wievisl hatte der Teppich gekodtet? — Wlevlel wirü der 'Teppich kosten? 10 — Teh glaube dem Mann nicht, — Tch gluulte dem Mann nicht. — Ich habe dem Mann nicht geşlarbt. — Tei hatte dem Mann nicht geglaubt, — Tch werde dem Mann nicht giauben Egzersiz: 10 « Kai Die verlassene Strdi (TERKEDİLEN ŞEHRİR) — Wonn unaere Stadt eines Tages ganz plötzlich zevstört (tahrib elmek) wurde, und die Menschan am Le. 'ban bisiben, s0 wird e& nicht lange danerm, daB sich an der xlten Stelle wieder mine neve Stadt erhebt (yüksi. snek), mit noch sehöneren Strafen und noch helleren Anslagen Çvitrin) und noch sehnelleren Bahnen... Unsore Stadt haben alle Bewahner plötzlich verlas. sen. Teh weiB e« nicht warum vielleleht karı ein gewalti. Kont sıfatı verilen İspanyol — zabit dedi ki: — Boti yok Mu? Şu öteki karidor da sonsuz gözüküyor. Burası Jik ba- kışta duvarla örülmüş gbi değil miy di? — Hele bak gü konta, oldukça zeki be! Bu İspanyollar ne tuhaf. Yersiz — Anladım kont, Fakat hker tarafı *“— İyi aramışsınız da ondan azizim Dalbaran,,. Pardayan gülümsiyerek düşündü: Ctonuşmaları fazla uzamadı. Üçü de ma « Binyor Dalbaran, bu koridor ne- reye gider? İspanyol bu suali sörariten, eliyle de Pardayan düşündü: yurdsuz, meteliksiz olurlar ama, en a- Bağı kont veya markidirler. Dalbaran konta cevab verdi: Baraya girdiler, biraz sonra çıklılar. âm—mmm du: rise ilk geldiği gece yol gösterdiği za- bit Dalbaramın kolundan tutarak sor- 'Tam gireceği sırada Pardayanım, dığını gözümle görmek isterim. Hay. di gidiniz.. gelmekte irere tekrar takındı ve 0: Dalbaran iki asilzadeye emretti: Pardayan da derhal yerini terketti, ecek olursam çok İyi haltederim. — Geliniz efendiler! bu — Acaba ne iş yapacaklar? Fausta benim hakkımdan gelmek için neier — Bekliyelim ve gözlümlüzü açalmm. ten sonra daha ziyade ihtiyatlı olmak 'akmda meğele anlağılır. Açıp kapadığı gizli kapılar tekrar açıldı. Dalbaran ve İki İspanyol keri. için duvarın kovuğuna saklandı. İçin. den şöylece düşünüyordu: düşünüyor? Bu hazırlıkların hepel edarsin! İş bitince büna getir, her şeyin muntazamı olüp muhakkak ki benim İçin. Eğer yarın dora girdiler, Girdikleri kapıyt açık olan diğer iki İspanyol gülerek, şaka- Taşarak ilerliyorlar ve yalnız İspan. yolca konuşuyorlardı Ri, bü da Pardas yan için ehemmiyeti hâiz değildi. $ö. valye ispanyolca ile italyancayı kendi Sen sün, e | Yı açtı ve yişmi adım kadar ilerledik. gel yerne - MASA G—ARAR ASA A Batiyam AAA AMADŞA D L SA PARDAYANIN RİZ! O vakit Fausta | Mmuzlarımı silkti: — Ya kapdır?.. — Tkisini de kilitledim. İşte, ahah- 1 edeceğimi unutmayımız. İhtiyar köylü bu defa daha re kadar Bi ihtiyarı takip etti. Biraz sonra dö. | — Dalbaranın arkasından nünce Pausta sordu: *- Gitti mi? — İyi adam, yaptığınız hizmetlerin | Y e işaret yaptı. İspanyollardan bizi. | 44 aydınlanmıştı. bile bir kraliçe azametiyle oturuyor - du. Dalbaran hanımmın arkasında ve mükâfatı olarak size her zaman yar- — Sevinçten deli gibi bir halde git- ayaktaydı. Köylü elbiseelrini giymiş olan iki İspanyol da elddi ve hürmet . tiyar köylü ime diz çökmüş gibi iğil. — Dalbaran, vaadettiğim ön bin frangr ga adama ver, Dev cüsseli adam İlerledi ve koltu. Bundaki torbayı ihtiyara vendi. Köy. Ni, hayretle torbaya baktı, teşekkür Tıpkı Soriyentes — konağında hh_ı. etinek istedi, fakat kelime bulamadı. bi tstavroz çıkardı. gülerek dedi ki: Trenses gülümsemeden sordu: İhi ti. Fausta, bu tahta iskemlenin üzerinde Matleni bir resim karşısındaymış gi- Lâkayt tavrını kâr bir tavır takınmışlardı.