Ispanya meselesi ne vaziyette? - B RÜKSELDEKİ konferans Içti ma etmağe başlıyalı, İapanyarmasöle- - si etrafındaki politika faali yeti âdeta İkinci plâna ; atılmış gibi- dir. Malümdur ki geçeti ayı ında toplanan Londra karışmazlık komla- yonu içtimarmda İspanyadan “gönüllülerin,, geri çekilmesine ve Franko hü- kümetinin muhariplik haklarının tanınmasına preosip itibarile karar ve- rilmişti, Bu iki işten hangisinin evvel ve sinin sönra yapılacağı etra- fında uzun münakaşalardan sonra şüyle bir formü! üzerinde mutabakat ha- sıl olmuştur: Har iki taraftaki gönüllülerin mik ya ve Valansiya hükümatine birer enternasyonal 1” aisyon — gönderjlacek, miktarlar üzerinde mutabık kalındıktan sonra gönüllülerin geri çekilmesi- ne başlanacak ve bu ameliye başlar başlamaz dx Frnnkohüt muhariplik hakları tanınacaktı, Fakat bu formül şu ihtilâfları tebarüz ettirdi!: 1 — Sovyet Rusya, gönüllü çeklimedikçe Fratkonun muhârfplik haklafını tanıyamıyacağını bilrlirdi. 2 — İtalya, Almanya ve Portekiz de Ittifakı Arâ olmadıkça gönüllüleri geri çekemiyeceklerini bildirdiler. < Fakat Frankonun haklarını tanı maya sıra gelmezden. evvel komisyon göndermek, gönüllülerin miktarını tesbit etmek, hâttâ “gönüllülerin —geri çekllmesine başlamak gibi yapılacak işler olduğundan Sovyet Rusyanın kaydi ihtirazi dolayısile Itilâfın suya düşmesine mahal verilmedi. Esasen Sovyyet Rusya da teklif aleyhine rey vermemiş, ârüya müracantte müsten- KIf kalmiıştı. Binaenaleyh bu müşkül ile ilerido karşılaşmak üzere, karış- mazlık komlsyonu relsine, Valansiya 'hükümeti ve Franko ilo temas etmek salâbiyotl verildi, ş$imdi vaziyet bu merkezdedir. Esasen bu İspanya iş! o kadar ya vaş yürüyor ki galiha gönüllülerin ge- ri çekilmesine sıra gelmiyecektir. Şim di İki taraf cevaplarını bildirecekler, Komisyonlar teşkil edilecek. Bunlar gidip mahallinde tetkikat yapacak- lar, Tetkiklerinin neticesl karışmatlık komisyonunda münakaşa edile- cek, İtalya bu komlayon kararlarını katl olarak, kabul edemiyeceğini çok- tan 'bildirmiştir. İspanyadaki İtalyan gönüllü miktarının 40 bin olduğunu . tını terbit etmek Üzere Franko- resmen fİân etmiş, bu rakamdan fazlasını da kabul etmiyecektir. Fakat iş tere hükümeti ehemmiyetli bir karar vermiştir: Franko bükümetile or bu istikamet üzerin de yavaş yavaş yürümaekte İken Tagll- | müna- sebete girişmek, bu hükümete bir mümessil ve konsoloslar göndermek, için Bey- Devamı 4 tacilde l GÜL AA İstanbul kibarları orta Oyununa bayılırlardı Yazan: Hüseyin Rüştü Tupan Eski ramazanlarda halkın tiyatrö ihtiyaçlarını günlar tatmin ederdi : Karağöz, alafrangâ, alaturka kuk - la, hokkâbaz, pahdömimalar, canbaz. lar, örta oyunu, meddahlar, pehlivan. lar, Hasan ve Şevkinin tuldat oyun - lariyle; Manakyanm melodramları: Buraların ayrı ayrı müşterileri vardı. Çotuklar, dumanlı beyaz kah . velerde, en . dipte, köşeleme kurulmuş Karagöz perdesinin Larşısına geçerler, bir taraftan durup tenemden fız . tık, Teblebi, kuru üzüm, fındık kebabı, keçiboynuzu yerler, bir taeraftan da bir endaze murabbamdaki perdede du. Tan göstemnelik aslanın cabuk kal . dirılmasını. beklerlerdi. Derken, birdenbire perdenin ardın « dan bir alev parlar, bir şamata, bir patırdı; ağzına cığara kâğıdı bağlan. Miş İno€ bir:kamışın çıkardığı tiz bir Besle, defin gürliütüleri arasında kor. Ügünç bir ol heyulâsı, göstermeliği bir. Mermtenaranı Tarihin tekerrürü KURUN'da | ÜNÜN ön mühim siyaxi — hödlselerinin ] baştıda, Romada kamünizm — aleyhine KLuzalanan Alman — İtalyan — dJapon anlağ Tmaası geliyor. Asıma Us, bugünkü yazısında bu dikkade değer aalaşpsanın bilhassa ikin ci maddesine işaret odiyor. İkinci — maddeye göre, bu üç devlet, bir gün Avrupanın umuml asayiği için Çeköslovakyaya ğü veya bu tarz da bir İnreket ve siyüset tutmak tavsiyesin da büjünabilecekler, yahüd da — koamünizm aleyhiadeki anlaşmaya girmesini — istiyebile ceklerdir. Kurun başmuharriri diyor ki: #Gerçekten komlinli. d aleyhindekl — Roma anlaşmasımda böyle bir madde mevcut ise bu gün Avrupa işlerinde Almanya, Italya ve Ja ponya devletlerinin aldıkları vaziyet tamam! 10 bir nstr evvelki Viyana kengresinden ton ra Metarrlch sistemini kabul eden müdahale ci devletlerin tuttukları siyaseti yoluna gir miş olur.., Meternleh sistemini ve Avrupada bir asır evvel hüküm süren müdahale siyasetini an laftıktan ve bu yaziyet karşısında İngillere nin takip ettiği yolu İzah ettikten sohra, A Sit Üs, gene son uhlaşmaya is-ı' ederek diyor Kit “Almanya, İtalya, ve İaponye komünizm aleyhinde mücadele için — birleştüderini aak Jamryorlar. Bilâkis Roma anlaşmasının esk sını gadeçe bu maksat üzerinde W_ı_ııçh aa BUĞRLA ponyanmn tir gün Çekcelovakyayg bir Ültümün tom vererek:; "Savyet Rusya - Hle olan İtlifa kenr boz. Komtinizm aleyhindekl Alman — İtalyan — Japon ittifakımı: imzala, demeleri bir ihtimaldir. Ru tarzda bir hareket ine doğ rudan döğrüya Sövyet Rusyaya kargı filli bir tecavtiz başlağıgıcı sayılabilir. Acaba İngilterenin von günlerde, bilhasıı Roamada iİmzalanan — komünizm aleyhindeki üÜçler 1ttifakından sönra İspanya tmeselesin de Fransadan Ayrı hir şiyaset tutmağa mey Jetmesi, sonra bir taraftan Bertinde ve diğer taraftan Komada teşebbüslerde — bulunarak bu iki devlet ite anlaşma arzularına kuvvet vermesi bir Avrupa barbi vukuunda kendisi nt bir köçeye çekmek için midir?,, Uzak şark meselesi Nerede ve nasıl hallolunur ? CUMHURIYET" de UNUBS NADİ'ye güre, Romada — alman Kkomünizm aleyhtarı cephe, yalnız Sov yet Rusyanın tecridini istihdaf etmiyor. Bu, dünya barltasını değiştirmeği göze alan bir anlaşmadır. Vaziyet, Almanya fle İtalyanın Çine karyı açtığı harpte Japonyaya yardımı kararlaştırdıklarını apaçık — güstermektedir. Bundan, Çinin ba Üç devlet arasında taksimi düşünüldüğü manasını çıkarmak, — Cumhu riyet muharririne göre, yerinde bir harekct tir. Diyor kl: “Bu şeklile manzara mehfsatleri müşterek bir Uzakşark limited girketi gibi — birşeydir. Buna karşı Çinde menfsâtleri olan Avrupg davletlerfle Amerikanın Uğakşark — işlerine belki fillen müdahaleye kalkışmaları besap edilmiştir. Eğer Avrupa devletlerile Amerika | böyle bir hareket hattt tutarak kuvvetlerini | Uzakşarka göndermeğe kalkarlaran — işte 6 zaman yen! tir dünya harbi — başlıyacaktır. Uzakşarka sefer etmeğe kalkiniş — Avrupa devletlerile Amerika bu süretle asıt merkez lerindekt kuvetlerini dağıtmış olacaklarımdan iyte o zZaman, komürnüzü aleyhtarı cephe er kAânı meseleyi Avrupa kıtasında, Alkdenizde Afrikada halle — daha fasla muvaffakiyet ihtimallerile — teşebbila — edebmleceklerdir. Eğer Avrupa ve Amerika, İhtiyatt kayıtlarla Urakşarka gitmezlerse bu takdirde Ge yeni üçlü ittifak, Uzakşarkta ilk zaferini kazan mış olacaktır. S Üçüncü olarak gu diğer ihtimalin hatsra gelip gelmediğini bilmiyoruz: — Eğer Uzak gark maselesi bazılarınca — yeal bir dünya parbinin mukaddamesi sayılarak — manevra gahasmna sürülmüzse, diğer devletlerin de bu meseleyi aynen töyle kabul etmek mtırart'a yarki evvelemizde Avrupada halletmeği ter | (üi etmeleri fhtima'! yalarr çok İTuvvetli de BÜ Telki gidilecek birtetie yoldur. Mubakkak olan gadur: , $ A; Çin, komünizm — a'eylıtarı Üç devletin. malikâneliine bırakılamaz. B: Bu fşin barti! Uzakşarktan önce Avrü püda cereyan eder, ve Amerika bu işte MUut Taka ühdesine düşen rolü alır.,, *“Uzakşark, sözde uzaktır, Bu kadar cihan şümül olacak bir harbin idaremi sadece bİr tabiyeo meselesidir. İçlinap olunamaz bir MAT bin taraflarr taxyylin ettikten sonra onum er muvafık olarak nerslerde ve naatl cereylfi edeceğini artık fen tayin eder. Bunda hedef hasını mağlüp edecek saha ve — şekillerin en muvafıkından ibarettir. İş başa düştükten botra iki taraf ayni suretle hareket edacek tir: Almanya fle İtalya İngiltere fle Fransa ve Ruşyayı, bunlar da ötekilerini fakat edebil mek istiyeceklerdir. Böylelikle Çın meselesi nin Avrupaya nakledilmiş olacağı ve Avrupa sahnesinde halledileceği — meydandadır. Çin meselesi, yala:z hir manevra parçası ve bir oyalama işidir. Eğer harp, önünden kaçıla maz bir zaruret olursa hallolunacak — Öavü 3te neticeleri başka geylerdir, ve körzünç gey ler. Şimdiki haller ve gartlar — İçinde yeni bir dünya harbinin mesuliyetleri çok ağır o lacağlına şüphe yoktur. Acaba böyle bir Hurp oluür muy ? Bir sual ki tüyler ürpermesinden ona milş bet cavap vermek münakün değildir. Fakat bazı devletlerin tutumuna göre bi ekmazdan harpsiz nasıt çikılacağına da bir türlü akıl ermiyör. İşte hakiki vaziyet budur... Yağmur ve kar Dün gecedenberi gene yağmur yağı. yor. Dün sabahtan bu sabah yediye ka- dar yağan yağmurun miktarı $,5 mili - metredir. Hararet 10 santigrada kadar düşmüştür. Rüzgâr yıldırdan saniyede dört metre sür'atle esmektedir. Bursa. da kar yağmaktadır, den çekip alır, arkasından davud!? bir Bes işitilirdi: On'kere demodim mi sana sevme da. kuz yâr! Takemleleri, peykeleri doldüran se - yircilerde bir heyecan, bir telâş... Göz. jler perdede, büşlar.İlerile dağru uzan. mMış, Karagözle Hacıyvadın konuğma . kaçırmâmak için kulaklar kiriş. #fendiler, ihtiyarları da zevkle seyrederlerdi. Hele Karagöz oynatan meşhur kâtip Salih olursa, kahve nüikte ve cinas mo raklılarıyla dolar, çocuklara yer kal - mazdı. Benim yetiştiğim günlerde İs - tanbulda birçok Karagözcüler vardı. Fakat bünların hakikkten en sanatkâ. rı kâtip Salihti, Meddahların, canbazların, hokka . bazların, Hasanın, Şevkinir, Manakya nın, kukla yerlerinin, Veznecilerdeki panoramanımn, — Müşterileri ayrıydı. Hattâ, kaprdaki Ermeni çığırtkanım e. lindeki çıngırağı durmadan sallıyarak: — Acaibi âlem iki başlı buzağı, A. merikan boğa yılanı, deniz kızı, bura. da, içerde gösterilcoor!., Haydi, asker gçocuk yirmi para, başıbozuk kırk pa- ra.. Haydiji!'... Nârasiyle müşteriyi davet ettiği ve arkasmdan : — Dipten balık.., Eneseden aslan!.... Cenab Yezdan neler yaratoooor! | Diye ballandıra ballandıra methet. tiği hilkat garibelerinin teşhir edildi. Bi yerlerin bile ayrı ayrı müşterileri Vardı. Teraviden sahura kadar bunla « rın önü hmcahınç dolar, yollar geçil - Mez bir hale gelirdi. Orfa oyununa cinaz meraklıları ko. Bardı. İstanbul kibarlarıyla, devlet ri. cali, hattâ gefirler, bilhassa İran se. firi her ak$am orta oyumu teyretmeye Belirlerdi. O zamanlâr orta oyunu oyniyan bir tek kumpanya vardı: Meşbur Hamdi efendi kumpanyaar... ' Hamdi tipik bir adamdı. O hillenten nüktedan “zarif, bir insandı. Ciddi ta. vırları bile tuhaftı. Bu anlarında, ha. fif elâ göz beböklerinin dairesi üst ka. Pağınin altına doğru' çekilir, beyazı çoğalır, biribirini takib öden bu hare- ketle yüzüne güldürücü bir şaşkınlık gelirdi. Bilhassa mimik kareketlerin. de üstad; hakikaten eşgiz bir sanat kârdı. Orta oyunları, tulüat oyuğları, Na. Orta öyünu repertüvarında * başlıca meşhur oyunlar şunlardı: Kanlı Ni. gür, Yazıcı, Çilte hamam, Cephane, tera evlenme, Güğlemeti, Bü oyunlâr, Osmunlı imparatorlu - ğu içinde muhtelif unsurların karük. terlerini, konuşma tarzlarını, Kahve, hamam, meyhane, ev, sokak, cemiyet muaşeretlerini, hovardalık, kabadayı . hık, sarhoşluk, çapkınlık, zorbalık, ta. hakküm ve tagallüb âlemnlerini, o de . virlerde kadınların karakteristik ta. raflarını seyircilerin gözleri - önünde canlandırır, İstanbul lehçesi, muhte . lif milletlerin konuşma tarzları bir. kaç sanatkrâm hünerile di'e gelirdi, 'Tam teşekküllü bir orta oyununda: *“Zenne takımı denilen ihtiyar, orta yaşlı, genç kadın alayı ile çetrefil bir Arab veya Çerkes halayık, yahut yel. lort, aptal bir çocuk, AÂnadolylu bir Til>k, bir İranlı, bir züppe, bir Lâz, ge. vere bir mahalle ihtiyarı, bir. Rume. ŞElL bir Masorlı, bir Tünuslu, — Şamlı, » Hisazlı Arab, bir Arnavut, bir Yahu. İdi, bir zorba, bir Kürd, bir aptal, bir £frecuk, “eşhası vaka" yı teşkil eder. di, Görülüyor ki, ceki imparatorluğun hulutları içinde yaşıyan bütüm millet tiphıri, orta oyunlarında toplanmak . tad'r. Bazan da öoyunların kazandığı rağete göre, tiplee değişir, yerlerine sar'ıoş, enayi, hırpani, dulu, âşık, zam , külhanbevi. KiFbb” &euzu Yhired iyedi; büy efsincü; alık; tiryaki, salık, zorba tipleri konürdü. Vaki taklitçiler içinde rieddah Sü. ruri, kunduracı Salih, Ahmet, terzi Salih Sokrat, Ketmal, zesnelerden Cev- det ön safta gelenlerdendi. Aptal rol. lerinde Sepetçi Ali Rıza, Refet ve kandur Sadi, hakikaten birer küdret. tL All Rıza Kavuklu rolünü de mu - vaffakryetle başarırdı. Orta oyunlarının en mühim gahsiye, ti pişekârla —kavukludur. Pişekâr akıllı, işgüzar, iyiyi kötüden farkeden, tecrübeli, yol gösteren yuşlı bir tip » tir. Kavukluya gelince, bazan — telâşlı, güler yüzlü, bazan haşii, alaycı, bazi defa aptal, cahil, budala geçinmek su. retiyle Pişekârı uğraştıra uğraştıra, kızdıra kızdıra en sofira oyuna uygün bir (tekerleme) ile maksadını anlatır. dr. Kavukluların en büyük ustalığı, (tekerleme) bulmaktaydı. Pişekârın kudemavari konuşması, Bözlerin arasında fazlâ Jügat kullan . masr, kavuklunun bunları anlamayışı, oyunu zenginleştirir, sorguların şa - şırtmaçları, kavuklunun lügatleri yan. lış söyleyip, pişekârın düzeltmesi sey. redenleri güldürürdü. Bu arada cinas. lar savrulur, kinayeli lâflar sarfedi . lir, nükteler yapılır, bir avam tabirile yutturmacalar biribirini takip ederdi. Ben, cski kavuklulardan kör Meh . medi, usturacı İbrahimleri, Meddah İsmetleri, Kanbur - Mehmetleri, Mu . hallebici Mehmet Alileri, Sarafimle. ri bilmem, pişekârlardan hamameı SÜ Teymanlara, Tosun efendilere, Halil ve Mehmet çavuşlara yetişmedim. Fa . Hüseyin Rüştü Tırpan DEş> Devamı 11 incide - ' a ——i İSİKİNCİTEŞRİN — |Ramazan Hayata dair Tesadüf ve , san'at 1 MERİKA'NIN hilmem 3 şehrinde iki kardeşit geleni gazetelerde okumuş" Biri erkek, biri kız.... Küçük | Felek onları biribirinden ayırMIi lar geçmiş, bir yerde biribi olduğunu anlryamadan sevişmişler, evlenmişler. Birköf, daha geçmiş, ikisini de tanıyafl gP çıkıp: “Ayol! siz nasıl karı koCü sunuz, siz kardeşsiniz!” demiş- 7 mışlar; şimdi hem bilmeden M leri günaha, hem de mahvolanı lerine yanıyorlarmış... Bir romanda, bir hikâyede o"'ı. “Ne kadar bayağı!” diye sinil dokunur. “Muharrir bizi etmek için tesadüfe en akla cilveler isnad etmiş. Gerçeğin, nım güzelliğini, şiirini sezmiyor, la heyecan yaratmıyor; bunuğ ç de - İmkânsız değilse bile - mitli görülür vakalar İcat ediyor” Herhalide ben öyle derim ve © mevzülu romanları, hikâyeleri ıı;â & ken yüzümün kızardığını di , “Muharrir bize bümü da mi revâ H, Trecekti?" diye kitabını elimdef ',| ğım olur, Hayatın melodramlar icad ” y hakkı vardır, birtakım ifritler ü'_ ratmaktan çekinmediği gibi. ıh": ne yapışık kardeşler, iki başiı, tek ÖL caklı çocüklar var. Fakat bl!#; , emsalini görmek kabildir diye bi mancmın, bir san'atkârın 4 bunları sokmağa hakkı yoktur. ki büyük bir eserin bir kâıuinğ ) le bir vakayı, bir tablat garil — anecdotiğue mahiyette kalmak gf tile — sıkıştırabilir, onları eserflk mihveri otmeğe hakkı yoktur. W" san'at hayatta pek az görülen lerin istismarı değil; bilâk'>, e2 görülen, İnsan oğlu için umuml! V© bedi kıymeti olan hallerin ııı“ft ! onların ayaımlatılmasıdır. İki yElg | | Aha ae 'Biıç'ölqgklnrmı Bülrilusii vişip Evlerebilir: bu & herket B bir Manası yoktur; bu, iıi'ı'anuğl:" rihini, mükadderatını alâkadar X bir hadise değildir. Tesadüfen oli tur, hayatın tabif akışının bir çe si değildir. Gğrçekten böyle bir $t ; Junca merak edip vakanın 11153“" nt da öğrenmeğe kalkabiliriz aml: te o kadar, bundan kendimiz içif hisse çıkarmamıza imkân yoktur: N Bittabi Yunanlıların OEBdipos Baneşini, onu anlatan tragedialaf? nutmuyorum, Fakat onda asıl m"! OEdipos'un bilmeden anasile evltf | mesi, sonra yaziyeti anlayınca KÖf lerini çıkarması esas hadise Mw ancak bir remzdir: kaderin * OEdipos anlında yazılı olduğu İŞİS felâkete uğrar ve an.umuı'irld" ne olursa olsun kaderimizden l'l": lamıyacağımızı söyler. Zaten, me#f | Tâ Sofokles'in tragediasında !ıla fün o cilvesi bir heyecan tevlklls konmamıştır; çümkü onu ilk ” olarak seyredenler de neticenin N* Tacağını elbette pek âlü bmyorll' O halde tragedianın sonunda 'Bj'; kralmı gözleri kör . görünce hiç hayret duymamışlardır; vakanin " bir ehemiyeti yoktur, çünkü i Atinalılar onu, Sofokles'ten dinldî den çok evvel bilirlerdi. Nurullah ATAÇ,, Tashih— Dünkü yazımda şu CÖL le vardı; “Bir dramı ile, uzuncâ hikâyesi müstesmma, eserlerinde öyl aykırı....” Müstesna kelimesi unutüt müş. — N. A . eee ar l D CKY S G G DU Gecelikle düğün || evine gidenin âki Kocası Ahmedin davet edildiği # | | ğüne pijama ile gittiğinden dolayi Ö, nü balde , öinlelenene ; Bayan:: SA | | düğün evine giderek sokaktarı töalfi " fırlamış ve karısını yekalayarak, 4 WBmduynM;ğ' nakyanın oynadığı melodramlar, dram |. komediler gibi değildi, İstanbulun “pıl. türesk,, inin göstermesi; bazı - tipleri karikstürize etmesi ifibariyle terbi » Yetkârdı R : 1681 05 NWakit Sacab Öğle İkindi /.kgam Yatsı Imaali — — 5, 23-11,50 MA 16.51, 16,26 - 5,06 * akıllı dövmüştür. Ahmet ti T '? ruşmada Ahmet dört gün hapis # , Na mahküm olmuştur. Aytıca 33 Hrü” Ta cezası ödiyecektir, (Ş