6 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

6 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mç'"_ivet ve aşk romanı güzel romanı ('VA.Nü) tarafından türkçeye çevrilmiştir. Mari ndi lâri ta * adamdan YİN edemedi. Acaba bu. İki ::'b d%* Wdü?lenileri sinemaya yol kmq% » Bunun cevabını ver- Yetmekten İ Bildi. Fakat Janla Mari hhnu , “Nra onlardan a aeş Yyrıldı. Puaro, ;ğ:n tetkilele ğı' Yaklaştırdı. Düponun __İö—ründu_ * daha fazla alâkadar Bu buy Kikat fçin geşrN zamanında, tarihi tet- b !lî :d“' Paraları toplamak- :nuııım_ . ııı,:d" müşkülât çekiyor- Yardımlar ada sordu. Bazan da husu DRM U1 ediyor musunuz? < Ah Sülmekten katıldı, "!ıp.n İZİm, yardımı kendi kendi- wh"k ötekine berikine —hı—. * Bizim uğraşmakta ol- hr tarihi tetkikat geniş tabaka aç, etmemektedir. Halkm dd"”dmık için fevkalâde * €tmek zaruridir. Bundan ille altınlr maltınir şeyler , .::Dh * Çömlek kırıklarile tfınneaz miktada ol- ı'tlııı__ tahmin ediniz. Çömlek kı- e Di TFt Pon, artı Artık çoşmuştu. Heyecan için de : nm:f"“mdu. Yarabbi! Ne iza- bir Mühar ı © !© İzamat... “B” isminde bir yanıldığını, “L,, isminde d heılı: gülünç iddialarda bulun ola “G,, nin ne derece cahil, Puaro, 0 anlattı, durdu. lak a.—":;'» bunların neşriyatına ku- n"eıeıı, ilim uğruna, size bir iane :ı-.._"““'—- Farzedelim ki 500 İngiliz Na ys_î“d?-— Siz?.. Siz bana bu kadar Nizp Pir yekün mu temin edekeksi- Para ::m— havsalanm almayacağı bir Parayor u;'h“—- Bu kadar yüksek bir Tümde bu Ça temin edersiniz?. Öm- dim, kadar çok bir yardım görme- heyecandan adeta masayı Puaro, < y" öksürmeğe başlad Bir hizmet.. — Nasıl yani?, —- Şey.. Demin gördüğünüz benim ;::îîi:e Sevimli kâtibem, bu son seya- mi> — *Snasında size refakat edebilir âuP“n- Mmütereddit göründü. < 3o tlarmı düzelterek, nihayet: daha l işi hal için düşünebiliriz. Fakat "îmı:mL oğlumla görüşeyim. Yeğe- lerdi, ğ:"" da bizimle birlikte gelecek tünü seyahati maa aile yapmağı dü- Yorduk. Bununla berâaber Jana Seleden bahsederim, — Matmazel Grey, tarihi yvazolarla Seyler e€ alâkadar oluyor. Antika » onun üzerinde fevkalâde mües- urgm:. Hayatının en büyük gayesi, îıh“kr yapmaktır. Hem, dahası da o—Ne? - — Forap yamamasını.. — Hah hah hah.. x—ı—_ Bına dair teminat vermek | hatrralarla dolu memleketlerde AKŞAM POSTASI İDARE EVİ: İstanbul Ankara Caddesi J Posta kutusua1 İstaobol 214 Telgraf adresi: İstanbul HABER | ABONE ŞARTLARI - Türkiye Ecnebi Fr Senelik 1400 Kr. — 2.700 Kr. G aylık — 7307 LAG0 « 8 aylık 400 4& 800 » L aytık 150 « 800 » - Sahibi ve Neşriyat'Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) Matbaası — Düğme dikmesini de pekâlâ bili- Te yo— Desenize ki, ilme olduğu kadar pratik bilgilere de istidadı var,, Hezarı fen., Her şeyden çakıyor., — Her şeyden.. Ve polis hafiyesit — Demin Suse çömleklerinden bahs ediyordunuz, değil mi?, - diye sordu, Düpon, heyecanla anlatmağa başla- dı, Suse I ve Suse TI devrine ait çömlek leri hikâye etti, durdu. Puaro, bir müddet sonra, baba Dü- pondan ayrılarak öteline gitti ve orada Marinin Jan Düponla edalaştığını gör- dü. Asansöre birlikte bindiler, Mariye dedi ki: — Size mükemmel bir - vazilfe bul- dum. İlk baharda, Düponlarla birlikte İrana gidiyorsunuz. Marinin gözleri testekerlek açıldı. — Alay mı ediyorsunuz? — Size böyle bir teklifte bulunduk- ları zaman, gayet büyük sevinçle teklifi kabul edersiniz. — İrana ilk baharda gitmem, — Niçin? — Çünkü.. — Nedir çünkü: — Çünkü ilkbaharda Norman Gelle beraber, ya Londrada yahut da Yeni Zeland da bulunacağım. Puaro ısrar etti: — Eyvlâdım.. İlkbahara kadar daha çok uzun vakit var. Sevinç alâimi gös- termeniz bilet almanız demektir. Ben * Puaro, onlara bir iane vereceğimden bahset- | tim. Fakat henüz çeki imzalamış deği- lim, Yarın sabah ilk vazifem, size, ta- rihi şark vazolarına ve çömleklerine dair bir iptidat malümat kitabr almak- tır. Bu ilimle fevkalâde alâkadar oldu- ğunuzu söyledim. Mari içini çekti. | ; — Doğrusu sizin kâtibeliğinizi yap- makla insan anafor para kazanmış ol- muyor.. Başka emriniz var mı? — Hayır, hayır.. Yalnız iyi çorap yamadığınızı, düğme diktiğinizi söyle- dim. Bunları be-erir misiniz? : — Buna dair mükemmel imtihan ve- rebilirim.. Hemen yarın bile. — Lâzım mı? — Hayır, hayır:. İmtihana hacet yoök. Sözüme inanmış gibi durdülar. Yirmi üçüncü kısım Anna Moris Ertesi gün sabahleyin saat on buçuk ta, hazin halli bay Furniye, küçük po- lis hafiyesi Puaronun oteline gitti ve salonda onun elini büiyük bir hararet : ve samimiyetle sıktı. Her seferkinden daha hareketli, can lı görünüyordu. yt — Azizim, bir şey söylemek istiyo- rum. Tül;:l?keşfi!îkhndl Londrada bize söylediğinizi nihayet anladığımı sanıyorum. — Ya.. Puaronun yüzünde bir tebessüm belirdi. Furniye: ll — Evet! - diye devam etti? Bir iskem le çekti. Sözlerinizi uzun uzadıya dü- şündüm ve kendi kendime dedim ki “cürüm tabiatile bizim düşündüğümüz gibi olmamıştır.» 'Tayyarede bi_zz_.g yap tığım tecrübelerle sizin sözleriniz ara- sında bir münasebet gördüm. Puaro, dikkatle dinliyordu. Furniye devam etti: (Devamı var$ . | Biliyor musunuz? —AY Garip bir icat Muzikalı yazı makinesi yaptılar Budapeştede mektep muallimlerin. den İstvan Vindisck isminde bir zat, mızıkalı bir yazı makinesi icad etmiş- tir. Yazı makinelerinin sessiz bir ha. le gelmesi için birçok emeklerin sarfe. dildiği bir sırada sesli, mızıkalı bir yazı makinesinin ne işe yarıyacağı belki düşünülmeye lâyık görülebilir. Bu yazı makinesinin herbir tuşu, ayrı ayrı bir ses çıkarmaktadır, Mese. lâ A harfinin sesi ayrı, 8 harfinin ay. rıdır. İlk defa yazı makinesinde yaz. mağı öğrenenler hem harflerin yerini ve hem de adetâ her harfin sesini be. raberce hafızalarında tutmağa mec « burdurlar, Bunun da çok kolay oldu. ğu tecrübelerle anlaşılmıştır. Makine ile yazmasını öğrenen bir müptedi, yanlış bir harfe basar bas- maz hâsıl olan sesten yanlışlığı anlı. yor. Diğer taraftan, sınıfta birkaç tale - beye birden makineyle yazı yazdırılır. ken bunlardan birinin yanlış basması neticesi çıkan farklı sadalardan ya« zanlardan birinin bir yanlışlık yaptı- ğı derhal anlaşılmaktadır. Iki senede &6 Çocuk Londrada Bayan Vilyam Apelbi bir kaç gün evvel bir batında üç çocuk birden doğurmuştur. Çocuklardan iki. si kız, birisi de oğlandır. Ayni bayan 1935 Noel gecesinde de üç çocuk birden doğurmuş ve fakat bu çocuklar ancak 15 gün kadar yaşıya- bilmişlerdi. Her defasmda üç çocuk doğuran ba. yan Vilyam Apelbinin kocası işsiz ve fakirdir, Kendisiyle görüşen bir gaze- te muharririne: — Allah çocukları, onlara bakamı- yacaklara veriyor. 1935 tekiler yaşa. mamıştı, bakalım bunlar ne olacak!... Tarihten evvelki devre ait bir iskelet Sibirya'da İrtiç ırmağı kıyılarmda, toprak sathından üç metre derinlikte tarihten evvelki devre ait bir insan is- keleti bulunmuştur. İskelete nazaran, bu adam, fevkalâ. deuzun boyludur. Kafatasının arka tarafı yassıdır. Alt çene çok kuvvetli ve dışarı doğru çıkıktır ve on altı diş hâlâ sağlam olarak duruyor. Çok uzun olan kollar, diz kapaklarından aşağıya kadar uzanmaktadır. El ve ayaklar, bugünkü insan el ve ayağından bir bu- çuk misli daha büyük ve geniştir. Zamanında, bu adam her halde öl- dürülmüş olacaktır; Zira kafatasında bir mızrak saplıdır. Bir elinde uzun bir taş, diger elinde de bir yay tut - maktadır. İskeletin yanı başımda bir kemer, Bekiz ok, ve bir az ileride de, pişirilmiş topraktan tezyinatlı küpler Bulunmaktadır. Yaylar ve mızrağın u- cu, artistik bir sürette işlenmiş kemik tendir. Halen, Semipalatinsk Müzesi mü - tehassıs memurları, bu iskelet ve ya- nında bulunan eşye üzerinde detin tet- kiklerde bulunmaktadır. Bu ilk tetkik. lerden sonra, İiskelet, raporla birlikte, dahayüksek ilmi heyetlerin tetkikine arzedilecektir. Ton Ton amc Ve Yaramazlar Bir âbideni altında Yazan : Jlhan Tarus Arkadaşımla ağır ağır yürüyerek Ka- vaklıdereye doğru uzandık.. Sıcak var. dr. Demin beyaz taşlı, beyaz ışıklı ve be yaz mermerli havuzun başında İdurur . ken güneşin nasıl kızgın bir şiş gibi suya daldığını gözlerimzile görmüş - tük. Güneş havuzun üstünde, erimiş bir ateş gibi, halkalar çizerek çırpını « yor, sonra bu halkalar mavi izler bıra - karak suya sokuluyor, dönüyor, dönü . yor, kayboluyordu. Sıcak vardı, sıcak!., Ne yeşil yolun nefesi, ne arazözlerin hiddetli mücade . lesi,ne maden suyu, ne şu, ne bu.. Sıcak vardı. 'Topuklarımızdaki lâstikler ziftin üs. tünde bir dakika dursa olduğu yerde kaynayacak ve cadlleye karışacak.. Bu kaynar duman yağmuru içinde ebedi bir lâle gibi gökyüzüne fışkıran mavi evin önüne geliyoruz. Bu mavi evi tanryor musunuz? Büu mavi evin önünde bir dakika durup seyrettiniz mi onu? Eğer seyretmediniz se Ankaranın tadını almamış sayılırsı nız. | Ben bir çok günler, yalnız bu mavi evi görmek için oralara kadar yürümü- şümdür. Karşı kaldırıma — tabanlarrmı jliştirerek, hergün biraz daha artan bir | zevk ile, hergün ondan bir parça daha kopararak, bu mavi evi seyretmişimdir. İçimde ince bir korku, ona doymak, onu bitirmek korkusu ve gözlerimde &e. vinç, Hakikalarça bakmışımdır ona... Arkadaşırma gösteriyorum: — Bak, diyorum, bacalariyler par . maklıklariyle, tepesinden uçan rüzgüâr. larr ve çeşmelerinden akan sulariyle insana (mavi) nin şehvetini doyuran bir ev! Burada kim oturuyor?. # « * Geri |dönüyoruz. Yol önümüzde, git. tikçe dik aşağı kıvrılan bir dönme do. lap gibi, uzariryor. Kendimizi * bırakı-. yoruz. Ağaçlar hışırdıyor. Gökyüzü kızarıyor ve yeşil ot ayaklanıyor. Bir âbidenin önüne geliyoruz. Ar. kadaşım başını kaldırıyor: Tepemizde iki kotaman adamı bizi çiğneyerek geç meğe hazırlanan iki demir adam duru. yor. Bu adamlarım ayak parmakları, birer kartal pençesi gibi, granite saplanmış.. Hep bu ayaklara bakıyoruz. Günlerce | ayni arzuyu, ara vermeden, içinde ol- duğu gibi yaşatarak bu hayali bir tahta kalırba, sonra bir tunç parçasına, en sonra buraya, tepemize getirip geçiren adamın mutlak bu eserdeki kafayı ve bu dağ .adamdaki kodcaman canı taşı- dığına inanryoruz. İnsan bir İdev canı taşrmalr ki bu ağır sancr mahsulünü sabrının zincirine vurarak, buraya sü rükliyebilsin.. ; Güneş, havuzun kenarlarına yapış - mış. Biraz sonra orada bir kedi gibi ba. ğırarak ölecek.. İ Bekliyoruz. Âbidenin gölgesi bir ça- dır gibi etmafımıza iniyor. Mermer koltuklar donuyor, Taşlara sinmiş Te. simler siliniyor ve Çankayanın tepesin- de, birer yıldız gibi sallanan lâmbüalar. peyklahlanıyor.. Soğuk taşım üstüne oturuyrouz. İn. sanlar seyrekleşiyor. Sesler kopuyor, dağılryor. Bekliyoruz, , Ve arkadaşım tekrar başmıı yukarı. ya kaldırıyor. Konuşmadan ayaklanır- yor. O önde, ben arkada, âbienin bağrı. na sokuluyoruz: Burada, dünya var: Fabrikalariyle, dükkânlariyler taşı toprağı, suyu hava. sr, insanları ve hayvanlariyle bir dün- ya! -— Ka VIi HUN A İki gölge gibi taşlara eürünerek ve tabanlarımızı betonun sıcak göğsüne yapıştırarak, yürüyoruz: — Bahçenin korkunç sessizliğine rağmen içimizlde bir rahatlık, bir gevşeklik ve uvuma ihtiyacı var, Çömlekçi çıkrığını — durdurmamış ve tarlada töhum, geceleyin de atılabi. lir. Herkes, |dağbaşında kulübe ve şeh- rin göbeğindeki apartıman, korkmadan dinlenebilir. Kepenkleri açık kalmış dükkân ve sokağın yarım metre aşağısına asılmış, demir balkonunda yarı çıplak uyuyan genç kadın! Tıkırdamadan — yürüyen bekçi, çöplükte uyuyan horos, ayak - kaplarını kaldırrmın dibinde unutan kaytan bıyıklı amele!.. Kuvveti yetmiyen belediye lâmbası, taçık kalmış tül pende, kurumayan ara. zöz suyu, çatlamıyan beton!.. | Şehirde üç tanesi yinmi beşe satılan ve burada bir teki eksilmeden, bütün bir yazr sapınım üstünde sallanan sart çiçek!.. t:4) ! Herkesin çiçekleri, herkesin kadın -| ları, herkesin dünyası! # * *“ | Konuşmadan âbillenin altına yatıyo. ruz. Gökyüzünde mavi bir kumaşa iş. lenmiş sarı taneli, pul pul bir örtü ve yanımızda bizi bekliyen uykusuz, sabır- İr, emniyetli bekçiler! . 4 Uyuyoruz.. İlhan TARUS 'f'ğv’.'_/ Yeni neşriyat Çok iüzumlu bir kitap Neşriyat sahası, tüccar, seyyah, ilim ada, mı gibi herkes için çok faydalı bir — kitap kazanmıştır. Kendi mevzuunda tek olan bu kitap, (Türkiyede döviz kontrolü ve milli parayı koruma) adıyla, İstanbul ticaret ve sBanayi odası tetkikat ve istihbarat müdürü 'Tevfik 8. Alanay tarafımndan neşredilmiş a. Cldâden enteresan mukaddemesile memleke Hmizin ve cihanm iktisadi gidiş yolunu açık bir şekilde İzah eden muharrir, harp sonu Türkiyesinin vaziyetini ve Lozan Bulhile ta. min edilen istiklâle dayanılarak memleketi iktisaden yükseltmek uğrunda yapılan ha. zırlıklar Ve mesalyi tetkike başlangımç etmiş ve bu safha güzel bir şekilde hülâsa — edil. Bundan sorra, 1929 senesi — sonlarında paramızın geçirdiği buhran ve bunu önlemek — için alınan tedbirlerle varılan — neticeler va — buhranda âmil olan esbab o kadar veciz bir ifade 1le izah edilmiştir ki işin bü cephesi hayati bir mevzuun mazisini tesbit nökta. Döviz kontrölünün bügünkü — tatbikatma alt hükümlerini bütün tadilâtı ile — gösteren ve ayrıca ticaret rejimimizin şimdiye kadar takip etmiş olduğu seyri bir gema — halinde hülâsa ederek bügünkü en son şekli ve pren, siplerini gene bütün tadilâtı ile izah —eden — diğer bir kısım ise bilhassa pratik kıymeti — | çephesinden tetkike lâyıktır ve rejime taaı, — lük eden izahat, ithalât ve ihracat muamele. — leri bakımından memleketimiz muvacehesin. — de bilâmum cihan memleketlerinin vaziyet — para meyzuunu tetkik emık-ııuyeeeklu_ı_'. başka menbalara müracaat külfetinden va. rumaya doğrudan doğruya ve dolayısile mü, — essir olan ve şimdiye kadar — çıkarılmış va — halen mer'i ve gayri mer'i bütün kanun ve j kararnamelerin metinlerini de bir araya top. lamış bulunmasıdır. ' Müellif, yaptığı tetkikatımı hâdiseleri ida, — re etmiş olan zevata teyit ettirmek suretile — büyük bir samimiyet ve ciddiyet göstermiş. tir ki bu noktanın kıymetini ayrıca tebarüz — ettirmek pek yerinde olur. ı Müellifi bu ciddt ve kıymetli eserinden da. layı tebrik etmek hakşinaslık olur E d î;ta;ıbulu;xok Auldm âkşam gazetesidirAJİlanlarını| HABER'e :veren!srı kdı:rınfı;l._

Bu sayıdan diğer sayfalar: