4 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

4 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- KA - , v ELOEER &11 $ Faya bir 1183 sene evvel bugün Cümhuri e"âv I T OŞD baradanmz eeei Suriye valisi Bi h. ir relesi ıî"_ €vden :“lıun,ııuğum #karetlerde 'svan etti Üzere cağgılıktar Emevi hükümdarı Seffah ölür ö mez Ebu Cufer Küfeye gelerek El ne VA Mansur lâkabile hükümeti idare et- Yard, ğ meğe başladı. î:rdm' r;ıiç,e"îı;vüm:k'" solda, es Mekanizmayı henüz eline almıştı. de mermemiş yen kısmın kapraı T54 yılı 4 İkinciteşrin günü (1183 sene Yazty Resim ve h.;kîl'k(d'.'“f'î’ evvel bugün) Suriye valisi bülunan tepli N Görünce bi | sergisi amcası Abdullah bin Alinin isyan ct- l hi ür an durdum, Mek tiğini haber aldı. B 0Mmn » ““llıı,ı,. M bir kımı Beşiktaşta Sötken -i © günlerde buralardan ge 4 Yahı !fmııı önümüze iğdiğimi- u:ı.d"n._(!li' ıkı:ıflara baktığımızı Taki endime : nn:*,*:ı:?ııu gibi pire gibi mil- N hu"_üıfner:k. yine millet ka- zi | SU saraylarda kurulan t ., İN yerini D Yerini bugün kimler tut- Farabbir Ün Ç7" Böyleni di M? bugün 2079 ve bir a I!lo * Dol ğljd oi:'blhçe » Onu milletin i- h"m, "Râ!"rb_üdcn olan en büy Evit Ndiriyor; şefkatli bir ba- L er birer saray içİndekileri saymağa baş Sak; h 'Paza SÜa Spalıalaki — taray, "Güzel sa- Yildiş u,:hdn' yurd olmuş! a harp akademisi ör tleman yetiştirmeğe birinde ün Mütyen pi 0AZ ilerisindekinde Galata Ve ” Tübesi açılmış, Ktt Türağa ’ıî Dolmabahçenin bu par- :'m Ve heykeltraş sergisi. k—:flcr arasında n€ büyük Unhr_um"îh yi e N vezir, aİnız sultanların — değil BAL BÜU yine ':lıe.-zım:n sarayların- B., Viyaş 4, hâaleye uğramış; ü k, eski Feyziati, i 'akültesi, işr ğ ıl' ” li S o Sa Na b ray yavrularının ba ıîl 'lty]u“î';_lm“’ılr. harıl harıl va- " * İffanlır evlâd yetiştiriyor- Ah; a 3 :]ıv n :;.blurdu? Bu saray ve saray- ve -:bırı, dilleri olsaydı da dün "“kü duygularını bize söyle gaa Rüng, T8 h“"de,, z':'“ Dolmabahçe sarayının ö “TBlay iŞ'em ©nün hakkında genç Batmer * İittiği v Türlürm, İN nükteli bir hikâyeyi B Mlim * telergi Yaşlarında i!k defa İzimrde izîlıeıuiııe- Üç altın lira ay Szmıya başlamıştım; Hiz- âın. y“im X: İ sahibi olan enderun k'lawıq * Cin” diye anıları Ahmed 'Yıl:7ıırdumd* bir avukat tarafından çı Zarir, it, 'nühedın. fakat büyük bir 'u"""'lr_r_!üıkuuü olan ayni za- İ 'lhgıy_ıı: uğraşan bu zat ga a -’_*'hıç meşgul olmadığın- :î!ıi'(;ı'ım hemen hemen ben Kt h): _m. O nadiren yazır oda ir Ş ,'(' köşeye geçerek mutlaka ,, * Menkabe tutturuyor, bizi Üer ;__._dî"_ tlakordu. Böyle günler- inde eç 'ümde gördüğü bir yazı- a Delrnıb.ıhçe sarayı" adını S Biz tayı ” Bilirminin, Yaprlmm 9? &N atı S Aatildim; künz, Yü :,ms— Mu)'mılın! Güldü: döndü, ya- dl" szfdu“ Tan kâtibe sordu; o süküt et ; EU Şeye yine kendi, » dedi, bu saray kaç pa Sİ Cevap ver * N ıny::— SArı altın liraya! Sörüne, | © Yüzüne haka kaldığımızı Snlatmıya başladı: — Töğunu gağanki yüz altın 1 şıu ü “Sünün bir kere; bu para ile elmaj .m'*l" Ve tahvilât basmışlar; ıi"*:lâ:rı. ŞE Sarayını İx işte bu basılar tiray Ptdeliyle yapmışlar. " devaz ıetf“ oldum sözümü kesti d? iranın ne ol S Miy A DAh vi . Ki? zanne Ht bedelleri sonradar, öden Ymeti | n o(me; Âz zaman içinde böyük '?’hîu N tahvillerin bedelleri arfıra ti b Ve esnaf bunların içine zey _mm:""r koymiya bile başlamış: Tayı kiniği © günkü sultan koskota sa Mal' e ine yalnız “yüz altın ıirı"' ya içine yıllarca ku- miş i Tülmuyg * * Beçmiş &n Sök ea İi bu?, izel, çok dogğru bir hesap de- KM z Hüseyin RİFAT den dolayı Meckliyekâünlin — önünden geçen Büyükdere asfaltının "i tarafına di kahveleri — hepiniz görmüşsünüzdür. Köyün muhtelif yerlerini gezdikten şon ra, işte biz bu aslalt yol üzerindeki kahvelerden birinin önüne çıktık. Hava soğuklu. Onun için, yaz gün- leri hıncahınç olan bu bahçeli kahveler şimdi boştular, 'Tabif bizde içeri girip oturmadık.. Asaflt yolun kenarındakj patikaklan tramvay deposu istikametinde ilerle . meğe başladık. Bu sırada, arkamızda birdenbire bü- yük bir patırdı koptu. Hemen geri dö- nüp baktık. Bir sürü çocuk asfalt cad. dede kovalamaca oynuyorlar, bir taraf- tan biribirlerini bizim istikamete c kovalarkenı biz taraftan bağırıp çağı - rarak kıyamet koparıyorlardı. Yenım. da yürüyen foto Ali hemen yerinden fırladı. Makinesini ayar ederek gocuk- ların bir resmini çekti. Fakat nasri öl- du, bilmem, dostumun bu hareketi, kü- çük yavruları sanki aralarına bir bumba atılmış gibi ürküttü. Biz arda, hepsi çil yavrusu gibi dağıklılar. Hepimiz hayretler içinde kalmış, bu korkunun sebeplerini bri türlü anlama- mıştık . Bereket ki, bize buraları Bay Şerel vaziyeti izah ettiz — Bakmayın çocuklara siz, diyor - du.. Geçen seneki sinek - hâdisesi - için bir gazetede çıkan resiriler ve yazıdlar mu nasebetiyle, burade bir çok hâdiseler oldu. Çocuklar uzun tzun istintaklara gezdiren fotoğrafçı görünce böyle ürküyorlar. Meselenin böyle bir izakı olacağını hiç düşünmemiştik. Bıy şerefin sözleri ni hayretle dinledikten sonta gayri ih- tiyari hep birden gülüştük. Fmı_ı.e . nim hatırrma yeni bir şey gelimşti: — Peki, dedim, bu sen€ sineklerle ne ilem lesiniz, Vöto AN, coşkun Üİr | seyrettik. Fakat gitgide iş o kaklar he . tâbhi tutuldular da, şimdi gııel:ci ve | | lar o kadarz coştular | hale etmek icap ettiğini Pazar günleri hıncahınç dolan Mecidiyoköy Rahveleri $i İstanbul konuşuyor! Mecidiye köyünde iapusuz evler nasıl yapılır ? Buralı çocuklar geçen seneki sinek hâdisesin- gazetecilerden kaçıyorlar ! Yazan : Haberci ö e Mecidiyeköyünde (ahşap bir Tıhıf) içinde yapılıp kılıf kal dırıldıktan — sonra mey dana çıkan böyle kârgir evler görmek kabildir Buna hiç düşünmeden cevap verdi: — Bu sene mecidiyeköyünde sinek yok ki âlemimiz olsun. Geçen sene Be. lediyeye ne kadar kızıyorsak, bu sene de o kadar müteşekkiriz. Biz böyle konuşurken, Âli nas:l yaptı | ise yapmış, çocukları kandırmış, bepsini başına toplamıştı. Fakat onları ürketmemek için olacak makineyi debu sırada bana teslim etmeyi unutmadı. Başımı çevirip bakmnca bir de ne gör sem beğenirsiniz. Bizim fotoğrafçı başı, gçocukları, biribirine tutuşturup, — toz, toprak içinde güreştirmiyor mu? Ev- velâ bu manzarayı biz de yarı alayla yecanlı bir şekil aldı. küçük pehliyan- Vaziyet, yaşının otuzu aşkın olması. na rağmen hâlâ çocukluğunu unutma- yan ve bu işin elebaşılığımı yapan ar- kadaşım Aliye de ayni şekilde görün. müş olacak, ister istemez — paçaları sıvadı, pehlivanların arasına girdi, | güreşe tutuşan Mecidiyeköylü çocuk ları biribirinden ayırmağa çalışıyordu , « Şi Ö z n Gllllksilr d A Snkaerkı d B d l e ai v di cedata 'ei uğraşmağa başladı. A klerin — coşkunluğu müt- kişti. Hiç te öyle kolay kolay ayrılaca- ga benzemiyorlardı. Bu vaziyette dot tum mecburen, bunları çifter çifter ku- caklayıp havaya kaklırmak, sonra da hızla yere bırakıp biribirinden ayırmak yolunu tuttu. O bu müessir çareyi tat- bikle uğraşırken, ben de, kendi maki- nesini ayarladım, Her gün, her fırsatta benim binbir şekilde resmimi alan ar . kadaşımın, tam zamanında bir resmini çektim. İşte siz de bu resmi yazımın 2 rasında görüyorsunuz. Güreş bitmiş, Ali de toz toprak için- de kâlar Üstünü başını temizlemişti. Artık Şişliye, oradan da matbaaya dön. mek Üzere yola koyulmuştuk, Tam bu sırzada, tâ yazın başındanberi kaç ke- reler gözüme ilişen yol üzerinde yarım kalmış, tek katlı bir sıvasız evi göste - rerek sordum: — Bu ev hâlâ bitmedi mi? Olur şey de ğill . — Daha da bitmez. Bu cevabı kimin verdiğini anleya - madım. Fakat o srrada yanımızı gel- miş olan bir kaç zattan biri söylemiş olacaktı. Dönüp onların yüzlerine bak. tım. En yaşlısı şunları anlattı: — Tabit duymuşsunuzdur. Burzdaki arazinin ea mühim kısmı emlâki milli- yeye aitti. Ve bu arazi üzerine de kim- senin inşaat yapmak hakkı yoktur, Fakat gerek eski zamanlarda, gerekse geçen senelere kadar herkes, gizli gir. li binalar yapmakta devam etti. Şu gördüğünüz eski Mecidiye köyünde bir çok evler böyle yapılmıştır. Sahip - lerinin ellerinde tapu da yoktur. Gene ayni istikamete, yani Büyükde » reye giderken yolun sol tarafına düşen yeni evlerin çoğu dabu vaziyettedir. Hepsi de habetsizce, yapılmış - ve bir kere bina yükseldikten sonra tabit yı. kılamamıştır. Bu şeklin devam edip gittiği görü - e A ei nn Bu mühim bir hadise idi, İsyanı her no bahasına olursa olsun teskin etmek lâzrımdı. Bu mühim vazifeyi en çok güvendiği Bbu Müslime tevdi etti ve: — Her işl başarabileceğine kani bulunuyorum. İnşallah bana pek ça- | buk hayırlı haber getirirsin! dedi. Ebu Müslim ile Abdullah Nusay- binde karşılaştılar. Çetin bir muha- rebeden Sonra Abdullah mağlübiyete uğradı. Fakat kaçmağa muvaffak ol- du. Basrada vali buluran kardeşi Sü- Jeymana iltica etti. Burasr omun için en emin yerdi. Abdullah, Süleyman Basra valiliği- ni brraktıncaya kadar orada oturdu, fakat Süleyman ayrıldıktan sonra himayesiz kaldı. Aradan bir müddet geçince de iki büyük biraderi ile yaka- Janarak Haşimiye yakmındaki bir ka- lede hapeedildiler, Abdullah tehlikeli bir adamdı. Man sura: — Bilmiyor musunuz ki, 6 Zab muha rebesi kahramanıdır. Nasıl oluyor ds bir kalede hapsediyorsunuz? — Peki ne yapalım?, — Daha emin bir yere göndermel:. — Daha emin yer neresi olabilir? — Bulmalı.. Bu, biraz da “Abdullahı öldürelim,, demekti. Fakat idam tehlikeli görü- lüyordu. En nihayet çaresi bulundu. — Ona temelleri tuzdan yapılmış bir ev inşa etmek lâzım.. emri veril di.. Emir biraz —garipti. Temellerinin tuzdan olmasınm ne faydası vardı. Kalede hapsedilmesi tehlikeli olunca temeli tuzdan yapılmış bir evde haps edilmesi daha tehlikeli olamaz mity- dı? Evet temelleri tuz ev kalelerden daha tehlikeli idi. Bu, biraz sonra an- Taşıldı. Abdullah yeni ikametgühma nakledildiği vakit hayret etmiş: — Bunda bir tuzak olsa gerek.. mişti. Fakat kurnaz ve cesur adam - bir türlü tuzağı keşfedemiyordu. Bunu, siddetli bir yağmur açığa vurdu. Gök- ten boşanırcasına akan atlar vavas yavaş tuz temelleri eritiyordu. Temel ler artık evi taşıyamayacak hale gelin ce büyük bir gürültü ile içinde bulu- nanlar kımıldamağa vakit 'bulamadan çöktü. İşte o vakit Aldullah da kendi- sine oynanan oyunu anladı. Fakat iz işten — geçmiş ve ev, içindekileri de tuzla buz etmiş bulunuyordu. Bu hadisenin bir de ikinci cephesi vardır. O da Halife ile Ebu Müslim arasında cereyan etti. Ebu Müslim ordusu ile Halifenin düşmanını mağ- Jüp ettikten sonra Horasana gitmeğe karar verdi, Çünkü tebaası orada idi. Mansur, bunu tehlikeli buldu. Bu ka- dar cesur ve her başladığı işi başarabi len, düşmanlarını mahvedebilen bir ku mandan kendisi için de tehlikeli idi. Onu ortadan kaldırmak lâzımdı. Fakat Ebu Müslimi davet etti. Kendisine ma kamlar vaadetti. Ebu Müslim, — Hayır, dedi. Horasana gitmek mev buriyetindeyim. Ve ordusu ile Horasan yolunu tuttu. Aynı zamanda tekrar kurnaz olan Mansur, bir çaresini bularak Ebu Müslimi ikna etmeğe ve yoldan geri çevirmeğe muvaffak oldu ve onu fev- kalâde bir merasimle karşıladı. Müm- kün olan itibâr ve itimadı gösterdi Bir gün, bir ziyafet günü, katl em- T ialmış olan Mansurun adamları onu bir daha dünya yüzünde hiçbir kimse- ye kumanda veremiyecek hale getirdi- ler, öldürdüler. de- Niyazi AHMET lünce, sıkı takibat başlallı. Emlâki Mil- Tiye ararisi üzerinde müsaadesiz cv ku. Tulmasına mâni olunmağa başlandı. Bu sefer de başka bir çare buldular. Dı- (Lütfon sayfayn çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: