UDO “DUL UŞASUYE SOY DA HAPERLD MUDIZOfİE KOPASA — 8 zaapatoj BOp(8 'ÂS — L "UNS MUUŞDWEDU DA KAOIYDY YUD0 ULLAYMAIYEY UOYMO A —— T 3a XUM — 8 *<3rd a9 09 poyuem AY — SOAŞIN 'OyUN — OT 209 09 Suryeşm Koyy azam TELurut J0 papi YETMA — 4 *800p P SAA — (&80)9) J0 Spury gre gea İrd d3 6901 — 6 291 - 'yağ 2er ““egeg — BamnyEz OYt — 9 Çevrilecek olan ingilizce metnin türkçesi şudur! / Vaktiyle Binky Bun ve Winky Bun isminde iki küçük —— gocuk vardı, Suy * “epo — Suod1 ooY — g 3er ” 'idey —< si00p 100 — $ e * “ymDoS —< HdAPİNYO “Pİ) — £ JeT “ “eSUK —< SAA 'OGUL — Z Tet - *deypl —- ExşOOg “YOOK — T ge- * YEIN — POYS İUNZA —MRİYOJ — £ _H"Maw'mpuın—o YEĞs — AE)G zEK09 — OyUMA — * XKN — Fe048 'Sig İanöna — eT — T e - NYN — Saaded tsodeğ — 8 *2myı go Spurx Te 189 09 JÖŞ — aşssoyyur — Aoe Sunütustu «« prjo) — T ZISHAZOA HOZUMNONİ (Her bakkı Haber Gazetesine alttirf İNGİLİZCE BÖZERSİİ *aKOYUOLU O0 03 PoyUEM Pus Bİuy3 J0 SPUNİ IT ges ) Jo porz Koyı 'isey 1W "1,H9saM Kdj ON — 89711 Sadu ILayı J0 Addey Âo d9 — OT Ingilizce egzersiz: 11 The Fiower Fairies *poom a) Ağ Sağıt OYM AYUT 91 998 ÖL — “Çiçek perileri Bazı defa da pek hoşlarına gitmezdi. #E EBEZBE a © Bunlar sabah kahvaltısında marul, üöğle yemeğinda — marul, ikindi çayında marul yerlerdi; akşam yemeğinde — Bazı defa hoşlarına gider, gözlerini yusyuvarlak açar, Geçen dersteki egzersizlerin yapılmış şekilleri: lardı. İngilizce derslerimiz üzerindeki de ekseriya bir alay marul yerlerdi... -Binky Bun'la Winky Bun tek başlarına bir orman ke, şekillerini görelim: Z S2 £ £ &7 & na e$& y zaığmed bir adam ve çiçek eet A e *Aşoaof Y “Ldduy *ggeM gUA *KL1os *ooyu “YUDLAJIP 'T ZŞUSANŞG9UITASİ aKS NIN sAoyyofıs uadab #PDĞLDA YOORAIİ BÜSİYANL — $ zıuntAs5 9495yan y —1 Mopoaryos yaploz UyTUŞ İçesULU TEZNİ NX * piso — DÇo İyTAK -— MN — £ vuoJ —— pug fıkı -- poop) — & me5rt — MOÇ İ yORNAK -— HİYH — 9 : E $ R ğ 8 İ ğ g Ş : İ j : : ğ $ & xyEerıs — ULLA İyndos «« PI0) — 6 3ekmuy — pıo İSun3 «« Smor — 8 SOyHEJ TPMOLA DUL LL :ZISJaz5Sz Tgeder — passAâoo İyise «« uado — 01 (YATTYA NAÖLİ) “TĞNUÇETEK PAOÇYÖRAMI VP VESEÇUUK ULLOÇOUK oparuLdayeLap TATUPEY OATpur $ “HAX PESK UUYO öruurdağ ZİSHAZOR MBOZLTLONİ İNGİLİZCE ROZERSİZ vereceksiniz: 1 — Hwang (Hvuang) isminde genç 9 — What did he sce that evening, as he was silting pver his book? W * 1 — Şu sıfatları “daha çok” manasını veren şekle so. kun ve manalarını yazın: 8 — Hayır, yine konuşamadı. Periler korku ile kaç, — - tılar, Yukardaki suallere, ingilizce olarak, şu cümlelerin (Mizal: small — küçük; smaller — daha küçük). 1 — Groat; 2 — large; 3 — old; 4 — good, 5 — bad, 6 — rlch, 7 — poor; 8 — high; 9 — low, 10 — young. M:M—M:-J*ü::'_u-_ $ — Yukarda tercüme için verilen yargadaki fiilleri 5 — Hayır, çünkü peri derhal kaybolmuştu. 6 — Evet; peri kendisile beraber, kırmızılar giyin: 7 — Evet, o da bir çiçek perisiydi. 10 — What was &he wanting? miş, bir genç kadın getiriyordu. 9 — Beyazlı kızı gözlerinde yaşlarla gördü. 10 — Kendisine yardım etmesini rica ediyordu. #apOpUNRA TTurİpPusığo — soyanan Yedoy UaY ULAŞAU TP d0 Epe3led TTUİYPADA UST SUMALAN *ek 9payazn Teseta M eZ Yaparzıbaaada 0)81ap NE Kusu ad0yaa 29e)d v SEM A9UI UYUYANDLU v UYO dn YİTH karşılığını 'anj âne 358 PARDAYANIN KIZI nın koluna geçirerek onu durdurdü| — Nihayet, şehir ile Tuileri bahçesinin ve dedi ki: hın.üıyıgılmıkholıııw-“- — Şövalye. Kont dö Valverin beni| duvarı arasına vardı. Sen nehri ile ne suretle ııvuımıtııı söyleme-| istihkâm arasında büyütülmüş bir ka. ;PARDAYANIN KIZI — O kadar merak ediyorsanız, or- talık kararmadan biraz evvel rıhtıma kadar teşrif ediniz, meseleyi biraz daha evvel öğrenmiş olursunuz, hem bel - Uki de seyredebilir bir manzara ile de karşılaşırsınız. — Bunu kaçırmamak isterim, Hay- di Şövalye güle güle.. Pardayan tekrar selâm verdikten #onra odadan çıktı. Pardayan kraldan ayrıldıktan son- TA muhafız bölüğü kumandanı Vitrinin odasma girdi, Vitri Şövalyoyi büyük bir sevinçle karşıladı ve bir saat ka- dar görüştüler. Bir saat sonra muha- fız bölüğü kumandanı Şövalyeyi Luvr saraymın kapısma kadar geçirdi. Pardayan bir saat kadar da sara- yın etrafında dolaştıktan sonra yavaş yavaş — rıltım — boyunca — yürüdü. Luvr kapalr çarşısımı, beşinci Şarl &- boyunca yürüdü. —— pi vardı. Bu kapı naklettiğimiz vâka. dan yirmi, yirmi beş sene sonra “Kon lerile gehri ve şehrin boyunca uzanan yolu gözden geçirdi ise de beklediğini göremedi. Mantosunun ,.ıııımı_mdnm yüzünü — kapadı ve nehrin hnın:u çıkarak orada oturdu, murlu su üÜzerine nluodnnkbıu. mıüıhıılıd—l. Şehri, nehir boyunca uzanan yolu ve yan tarafta Kapusun manastırı ya. nında Sentonore sokağına çıkan — biş sokağı gözden geçirmekte idi. Bu sıya da içini bir korku kaplamıştı. Acaba Valver ne olmuştu?. yi li PARDAYANIN BEKLEMEDİĞİ — Vay camna yandığım be.. —Hay Allah belâlarınt vergin.. Eskargas ile Grengay, Pardayanın hareketinden sonra böylece küfrede rek heyecanlarını azaltmağa çalışıyorlar lardı. Eskargas dedi ki: — Mösyö 1ö Şövalyenin işittin ya Grengay!. -&yıdw — Ne demek! Ben sağır Eğer erkek kıyafetine Birmiş mağlüp pronsesi kacçırırsak Süzlh mahvolacağını söyledi. Baha bak, bu karmın muhakkak ki zebanilerle alâkası var. Malüm ya; geliriz. Benim gibi doğma büyüme Parisli olan bir adarmır bu gibi serseri ler haklayamazlar. — Benim gibi bir tilkiye de bir şey yapamazlar, haydi içeri girelim. — Haydi gidelim Eskargas! Böylece konuştuktan sonra ikisi de mahzene girdiler, kapıyı arkalarından kilitlediler. Grengay anahtarı cebine koydu, İkisi de müthiş surette bakı- yorlardı. Kilitledikleri kapı dayanıklı idi, maamafih bu yetişmiyormuş gibi masa ile kapının arasına oturdular, bu suretle, onları kapıya Yanaştırma- mdmmüthlıblrtıhdhmm xeınuumwmımu durarak içtiler, bir dakika sonra birer daha yuvarladılar ve kadehleri öyle gevkle masanın Üzerine attılar ki, bunlar madenden yapılmış olmasalar. di muhakkak bin parça olurlardı. Bu şiddetli harekteleri kâfi gelmi- yormuş gibi otrafa kanlı ıüıkd.hhı l'ınıuDı.lbınnmyınmı otur- muş sessizc: bunları seyretmekte idi, Belki de — maneviyatça kıymetlerini tartmağa çalışıyordu. Onlar ise kadının bu dikkatinin fars kında değillermiş gibi hareket ediyor lardır. İlk hiddet anlarr geçince her va- kitlerde olduğu gibi ne endişeli ne de tatlı idi. Biraz alaycı, biraz da saf bir hal almıştı. —— Bu halile onlara doğru yürüdü. Yü- işkemleyi aldı, masanm önüne koydu ve bu iskemlenin üzerine beygire bi. — /— Maamafih onlarla alâkadar değilmiş nermiş gibi oturdu. ——