» gelunlar W “üma P Paj eısGıFesl / x—“u"" Tüninım tercümesindi !iıüğ:.dl “dd( ; mesinde ni Baaaı Bi 'zin hatalarını bem tfala, z alsttesin ; fakat öm- €Cek bir &u K n . iya suç işle- Evet &u "“Nıınyv ;:4"";'_8:5 buna ünürsun. Öti Şahsen haket Ye 'ı'ıs.:, batın içinde, bü- Olur _'Enîcrin mühase- Stüler y Ezelt Z Sttin Alacaklr aj eueiai işle Tu; adalet karşı- düt verctekli diğin iyilik Pa e n iyilikle- tkte, H Besiler bizzat sen almaz- &Kİ evlâtların ala- benzerleri felsefelerde er köyunu Tir, Smellerin Apatır; fakat Bu Japon fel- *? vardır. ©. dinlerine bj karşı işle- Hatlerden dolayı arına, dünyanın Aklarına dair bir Kudüs- t Varı,, dibinde göz yaş- döstum anlattı: &y bîuh";"'“*" İspan- Yazısını okudem. laki m.:w“*“ harap ha- dtzkabil zulümler: ç tı'î] &c :——în da akla ":X_E'Or fakat şu Ş n Bz Ettirmekten ge- n Ehgizisyı Ülmüştu Kizisyon © hrisit Yahudilere l Ç g;::"m"' Olsun ne N Un Y Enc!iııu, em'“_" Sonra, İs- t Taplârına yap- © az korsanlık et- v :p"'nîn 'ÜCİ!Ü A- ahaf CYİ sırada kırmızı a t ğ inla>, İ Kyaştı ;;ı'ı Almakla iktifa et M * koske çv_"“k katliâma rfi?,îrı'». 9Ca bir ırkı ortadan R S bi İlâye , tu Ettim; ı t) S Mi bu ladar zt n öi VZ ve böyl H bup TÜürürm CZ. Fakat meî; Ve diğer feca: Arasında ;" başına ge- Münasebet ını,,: “CA zamandır değ, Pir. milletin ki, ..'İ'“l!riııi de ke Şe elti ezeliye,, bile çaya DA tetkik et- Seker) ’“k" Sdin kabahatle- "Sati doğru çık- AT y a ;"'_“W: iman :u '*dkı.:,d' nesil zar- S ee Yör ve ,Mazinin hay- İlerisi için iyi Tophanenin meşhur Karabaş mahal- lesi için kaç tane mektup aldım. Bana kaç kişi gelip şikâyet etti. Tam hesabı- n bilmiyorum amma, bunlar her balde bir düzüneyi geçmişti. Karabaş mahallesi için yapılan şi « kâyetlerin esası şöyle hülâsa edilebi » lirdi: Çamur, toz, bataklık, karanlık, ba- kımsızlık ve pislik bu mahalleyi mahve- diyor. Sanki Karabaş İstanbul şehri hu dutları dahilinde değildir. Bu kadaz> çok #kâyet edilen mahalleyi ne - vakittir gezmek istiyordum.. Fakat binbir se - bep Buna mâni oluyordu. O gün Salıpa- zarını dolaşırken, yanımızda 12 yaşla - tında- kadar bir çoctk belirmişti. Pizim okuyuculardan olacak k! beni hemen tanıdı. Yaşından umulmaz bir serbezt- lükle yanrma geldi. ne olur bir de , Bu paza: ye - yök.u bizim mahalleyi ger rinde filân öyle müh'm şeyler Siz gelin de asıl görülecek yeri görün! O zaman sordum: — Sirin mahalleniz neresi? — Karabaş efendim!.. Demek tam münasip bir karşılaşma idi bu.. Demindenberi zaten ben dt buralara kadar gelmişken Karabaş ma- hallesini gezmek istiyordum. Çocuğai — Düş önümüze, göster bakalım, ded'm. Yürüye, yürüye her tarafı su biril tleri ve çamurlarla kaplı bir meydana geldik. Etrafta tektük taş parçalarım * dan başka hep toprak bir zemin görÜ * üyordu. Meydandaki pisliği de hasaba atarsanız, önümüzde canlanan deko - rün İğrençliğini analmakta güçlük çek mezsiniz. Bize klavuzlük eden Ççocu! durdu. Elini kaldırdı. Parmağını uzata- rak bu meydanı gösterdi: gü — İşte, dedi. Karabaş maballesir'n başlangrer.. Bu meydanın hali, bütün bize yol k, büurada eLaahae mahallesinin Dere soküğüu Tophanede Karabaş mahal'esinin Istanbul konuşuyor! Karabaş mahallesi Istanbul belediyesi hudutları haricinde mi kalmıştır ? Yazan : Haberci meydanı bu haldedir... Karabaş madhallesindeki pisliği mahallenin ne vaziyette olduğunu size anlatır. Yazı atasındaki resimlerde de bali- ni pek güzel göreceğ'niz bu bakımsız yerint bozuk zemini Üzerinde, çan.ura, su dolu çukurlara batmamak için âdeta seke seke sıçraya sıçraya yürürken, bir taraftan da etrafımızı tetkik ediyor- duk , Kavun kabukla; 1, ve daha binbir tür- Jü çöple dolu bir köşede, seyyar bir ka- vuncu görünüyordu. Mallarının bir kıs- manı masaya benzer tezgâhim üzerine dirmiş, bir kısmımı da sepetlere doldur- muştu, Diğer tarafta beygirli bör zerzevatçı kapı kapı dolaşarak alış veriş ediyordu. Meydanın başka bir köşesinde: bir alay insan toplanmıştı. Bunların ne yaptık- ların: evvelâ anlayamadım. Sonra —© tarafa doğru yürüdüm. Kalabalığa so- kuldum, Gördüğüm manzara şu oldu... Harikulâde eski, çöp tenekesine atıla - cak kadar harap bir #ürü ayakkabı, kü | göslerir bir resim... me halinde yere yayılmış, etrafa topla - nanlar da bunlardan seçip seçip 20 ku vuşa 30 kuruşa satın alıyorlardı. Ça « murlu meydanda daha fazla dura- madik, gene önümüze düşen çocüğun klâvuzluğiyle ilerlemeye başladık.. O hem bize yol gösteriyor, hem de an - datıyordu. — Şimd sizi Karabaşın Dere soka - kağına götüreceğim.. Buranın hakiki bir Dereden farkı yoktur, zaten... Bu sözlerin haksız olmadığını, Öönü- müzde uzanan caddenin su içindeki ha- Hi /sbat ediyordu. Meydanı geçip te dar bir. sokağın başınt geldiğimiz zaman, evvelâ per>- kıyafetli dört beş çocukla karşılaş- tek, Zavallılar, bu soğukta, bu çamur- da, yalıtayak, başıkabak dolaşıyorlardı. Ayaklarından, ellerinden başka yüz- leri de çamur içinde idi. Biraz ilerimizde sokağın köşesindeki boyasız bir evin önünde, siyah manto- tu, beyaz baş örtülü #htiyar bir kadın oturuyordu. Zavallının pek garip bir hali vardı. Gayri ihtiyart yanmma doğrüt yürüdüm. Kendisiyle konuşmak iç'n: — Hanmteyze, hanımeteyze, diye seslendim.. Fakat o kımıldamadı bile © zaman daha fazla sokuldum. 1İğilp, kadının yüzüne baktım, /Gözleri kapalı idi. — Zahir uyuyor, dedim. Fakat bu sırada arkadaşım foto Âli de berim gibi meraka düşmüş olacak ki o da avazı çıktığı kadar, bağırdı: — Hışt, bayan bayan.. Biraz bize bak sana.. Kadıin bütün bu gene ses çıkarmadı. gürültüye rağmen Bu #rrada, dostum anf bir telâşa düş- tü “Aman, aman: kadın ölmüş galiba!, eli ğ GG ÜĞEÜRÜREEEMREELERNÜĞEĞUDÜŞEŞ Na 3820 Ssene evvel bugün RTE TERO A ACAAC seEMarae G Te FR O1 S Zenci Kadı Bütün ecnebilerden haraç almağa başladı. Cizvitler hapsedildi Patrik vekili asıldı Tatanbulda müthiş bir Cizvit başlamıştı. Ciavitler patrik vekilini kendi taraflarına celbetmek istiyorlardı. Napoli kralı ile pa. paya kendi lehlerine mektup asını da tamin etmişlerdi. Bu hâdise meydana çıkın. ca, işte ilişiği olanların hepsi hapse atıldı. patrik vekili de amlmak surelile çekti Bu esnada Zenci Galata kadısı da Galalada çok gârip bazı hükümler veriyordu. düşmanlığı cetasını ... Fransız elçisi hapsediler Cizritleri, kurtar mak için otuz bin altın vermişti ki, bu pa. rayı verirken Galata kadıat da bütün cenebi devletlerin bühistiana haraç vermelerini ka. rar altına almıştı. Hcnebi elçilerinin allele. rinin izimleri deftere geçirilmiş ve: — Haraç vermeğe mecbursunuz, denmişti. Fransız elçisi itiraz ediyor: — Bir tek para haraç vermem. Hükümet. l6 bükümetim arasındaki muahede de böyle bir kayrt.yoktur. Sonradan fcat edilen karar larr kabul etmek mecburiyetinde değilim, di yordu. Elçiler, durmadan her haraç verdikçe sad. razama gikâyet ediyor, zenci kadıdan dert yanıyorlardı. Fakat sadrazam, kadının bak, sız bir iş yapacağına ihtimal — vermiyordu. Bir gün 1617 yılı 28 birinciteşrin zünü, sene evvel bügün, Fransız sefiri ile uzun bir münakaşadan sotra: — Peki, bir tahkikat yapıp dedi. anlayayım, Elçi: — Nasıl tahkikat yaparsanız yapınız. Böy 10 bir gey bizim muahede de yazmıyor. — O htlde Babıhümayun ile yapılmış mu. ahedeleri getirip gösteriniz. Fransız sefiri muahedeyi tetkik edilmek üzere sadrazama gösterdi. Muahede de h Xikaten haraç almabileceğine dair Kayıt yoktu. WYransız sefirinin muahedeyi gönderdiğini duyan diğer sefirler de ayni geyi — yaptılı Netlcede anlaşıldı kt, Galatanın zenci kadısı, ecnebi tebeadan hakmız olarak haraç almak. tadır.. Fakat kadı, müftü ile anlaşarak yap. tığı işin doğru olduğunu iddla ediyor, harı haksız almadığında 1rar ediyordu. O Köre iki tarafın da hakkı vardı. Çünkü sad. razam kapitülâsyonlara dayanıyor, kadı da gerlatle bareket ediyordu. Şerlat, ecnebi te. bendan haraç almayı brçok suretle muhik güaterirdi. En nihayet sadrazam, kadınım bütün ka. rarlarını ibtal etti ve ayrıca "haracın lâğvine iradel padiyaht sadır oldu.,, ... Bu hâdişelerden saonra Cizvitlerin ve Ga. Jata kadramm amanazz düşmanı balyoz Na. ni İstanbula geldi. Nani, tarihte gark meskükât: ve el yazma kitabı koleksiyonlarına malik olmakla şöhret kazanmıştır. Tatanbula gelir gelmez padişah la görüştü. Padişah san derece Iltifatta bu. Tundu. Sırmalı bir kaftan elbise ve maiyetine sekiz hil'at verildi. Padişahtan gördüğü ilti. fattan cesaret alan Nani İstanbulda birçok pürüzlü meseleleri hallodiyor. Hilrçok defa da hükümetin aldığı kaşarları — değiştirtmeğe muvaffak oluyordu. Birgün Galatadaki San Fransinko kilizesi. nin cami haline getirilmesi için harekete ge. çilmişti. Bunun aebebi de padişahın oradan geçerken kilişenin içine girmesiydi. Balyoz Nani, tatbik mevkiine konmak üzere bulu. nan bu kararı gerl — bıraktırdığı gibi daha önceleri her taraftan himaye görmekte olun Cizvitlerin Kudüsü ziyaret — etmelerini bile menettirecek kadar ilerilere vardı. Niyazi Ahmet Diye feryadı bastı., Vaziyet hakikaten garipti.. Az daha ben de arkadaşımın bu telâşına iştirak etmek Üzere idim, Beveket bize yol gös teren çocuk imdada yetişti. AWVye: — Ağabey, merak etmeyin.. Bu ba - yan sağırdır da onun için duymuyor ve şimdi de uykusu gelmiş, mışıl mışıl uyuyor, diye söylendi. Birdenbire kalblerimize soğuksu ser- pilmişti, Rahat bir nefes aldık ve Ka - rabaşın önümüzdeki dar içeri girdik. sokağından HABERCI (Sonu varın)