ı “:lı:.nın yolu ş hnMYi—ıIL]u.ıı kurtuluş günü, Büyük a KÜn sSonra da cumhu. YÜĞtsümMü bayramını ya. Ve bu Bibi » Sütleei DoK 'Ylı,:?m Bünlerimizin sevin , v 4 İğtan hirpalanmış vü. : .'ıı Tühlarımız: — dinlendi n k e İhtiyasını doyu. kuttut, Tiretiş Tülzia Becataz A anıta Soluna *Snin — içinde d takıtıp| Bişlideki öylelerine D yok değüdir; İti ı_—lrmuk. onların imda. ; M birçok hayir ermiyet “iüde yazan İT ©ömiyetleri berkesin ae ** günlerde köşede, Mi düşünerek * et dağıt. ve hayir işleme yollarına savaşır. n TOZet dağıtma işine fiş. Ht Yanlış — anlaşılmasın & !.;' Yola Mkm:mı işini daha — verimil aŞ Üülanma Ve yaprlan işten daha " Görmekli,, Yardımı da o nisbette İşta : Bi Adla, m::'“mlu Eksik tarafı söy Tozat _,_h'“" herhangi bir bay. !yfçifg &İ ve mep Mük olan hayir cemi tan totra oe toplamıa — kutularını ,.hıu. Yürare y ON hatta İik okul ço BUK Cocükda, 6 İstiyene bunları veri. Naj Solaşaraı © ün sabahtan akşa, N'"—: .q,mı"_'”mrımmkımı Bö. n Socukt 'Wı,m ki gaç CÂD bazan 6 kadar kik Tp et lak; Bördükte, n DÜT bi Aktaniç geikleri kimselorin yaka N,___ılı Büzr dapa Sdota Üzerlerine atı. | n mn kt | "'kıh%my:’. kimasleri bu an! ha. K_Wı b * Bu sebeple bu ka, Tzimdır, “klara bu gibi işlerin St 3 1çim gy w Ca ziyii GCEN batta orta okul k * k Vüde ae talebelerinin ve B a NIN te, Haa Foi :ınş't'!:n““: idâtı l%n:"'k' v Amran doğruluğu. '“l: K LRün » KM? Ut ::%'::Lq_.n MıyAdaş Beyazıddan Tak, ğ % Mtade M’: Börmek için Beyoğlu © & İZden BAZiboda — oturuyor. ee ,h"“nı P bÜyÜk cüddeye sapar h'"""lnnr tarafından karşılan * Böğümleri rozetlerle Tolhi, makaadı da, U 49 Dayranımda bir daha b 1.?"* ı..u:_'ıınx B Ü, b ve göğsümüz y f t Bey ş,;:"p Xa? bizgy çaT TEĞİP yerlerimize tam un,uî“'üw'»luk kahvesi e. Sü Gç yaşllar tellendirdiğimiz gayeş STDda Üstü, başı eli Kardaa N kaz y Süler yüztü, kasketir boyma a TİZA Gikildi; kırmızı m“: Satiğı aepetten bir tane y Üzerine ve hepi. Birl aa ” Hoydu., Yakasındaki tatir tatır rTozati Vaz, kiy, v Vllk.hımmî 8a Clma, Yetor. “Maz mr Kit On bir p, Gdtr bozukluğunuz Bedüyem Olsun! M y * diğer arkadaşlara hıı,.u._n eti Ünği aa gol Sonra U ai reddeda, t Deçşer, bazısı DA attı Meğer Arkadaşımızın ,lfrî:’*m"ı: cebinden mn> — ©6 kuruşluğu: Yü ve İtlme ÇÇ PN de yi “Vetince irmi başliği bepimizden 1 YA gazinoda bor Ati dir ve güler Thalde birkaç Kai İt Tnçiğllk DA Mülyopg TTEte he a &i Te tar "'ı“l. karl, e L: ? evin arka H, Yüt trine ge Ali bunla- Hbeayltla Süüalarını İh- *ki ki 'l'h'“-'u’ük Ve bilhassa — bul İ (Baş tarafı dün çıktı) Otomobü hurtdacıları — dertleri latmağa şöyle devam ediyorlartlı: — Piyasaya mütemadiyen yeni oto- mobil çıkması bizim de işimizi bozdu.. Çünkü sattığımız parçaların yüzde doksan dokuzu 930 senesinden evvelki modellere aittir. Halbuki 6 zamanm a- rabaları teker teker piyasadan çekili- yor. Herkes yeni yeni araba çıkarıp es kiler?, dala bir hayli kullanmak kabil- ken hurdaya çıkarıyorlar. Tabit bütün eski arabalar hurda olunca da mey- danda hurda parçalar alacak müşteri kalmıyor. Son zamanlarda parça satışımız. © kadar düştü ki, yavaş yavaş mecbur oluyoruz,bütün parçaları kırıp kölçe demir halinde satmağa., Tabif bu da bir yekün tutmuyor.. - Bazan yeni modellerin de parçaları buraya düşüyor amma, garip değil mi, bunların da müşterisi bize uğramıyor.. Doğru acentalara gidip oradan alıyor- lar. O zaman sordum? — Yani vaziyetinizden şikâyetçi mi- siniz? Halbuki bana en mükemme! iş'n hurdacılık olduğunu söylerişlerdi. Hepsi birden başlarını sallayarak — bu- na itlraz ettiler ve içlerinden birisi ce- vap verdi: — Sizin söyledikleriniz es? günlerin işi idi bayım.., Şimdi geçti, artık o Za - manlar.. Maamafih halimizden şikâyetçi yiz demek te doğru olmaz. Tanriya bin şükür rahat geçinecek kadar kaza- niyoruz. Fakat öyle fevkalâde bir. ka- zanç temin ett'ğimiz yok.. Hasb'hal ederken, hurdacıların ber- bat derecede bözük kâaldırımir scâzği - nın temizliği de nararı dikkatimi çek mişti. Bu noktaya temas ettim: — Maşallah, dedim, sizin ca€deyi mükemmel temizVyorlar. Her halde çöp çüleriniz pek hamarat.. Bn- — Bu hususta şikâyetçi değilirz am- | ma, doğrusunu Löylemek lâzım gelir - se bu temizlikte esnafın da büyük bir hissesi vardır. Tam bu sırada sokağın öbür başın - dan bir patırd: koptu. Başımı çewirip baktım. Evvelâ güle eğlene gelen ço- luklu, çocuklu bir kalabalıktan başka b'r şey göremedim.. Fakat yanımdaki - lert — Buranın meşhur pâşası Size adamakılh bir iş çıktı! Diye anlatmağa başladıkları zaman, yaklaşan kalabalığın ortasında bu sa - ında resmini de gör eceğiniz bir adam belirdi. Başında binbir çeşit armalarla donanmış gar'p bir kasket, boynunda çeşit çeşit bo"f . cuklu bir âalay gerdın!ık ve tesbih, sonra üzerinde şekiller bulunan 'fneke parçaları ve bütün bunlardan na'şkı etrafına yuvarlak. madalya şeklinde etiketler iliştirilmiş bir tas asrlıydı. elinde kocaman kalırı bir Şu;,;. diğerinde çok tüylü bir kücük könek tutuyordu. geliyor.. torların ara: Galatanın Karaoı İstanbul konuşuyor! Galatanın arka sokaklarında Kendinizi bir kurunu vusta şehrinin sokaklarında kaybolmuş sanırsınız Yazan : Haberci Galatanın Kurunu vustai Bize yaklaşınca, hayvanı da bıraktı.. Bir kumandan tavriyle bağırdı.. — Hazır olt. Köpek bu sözleri derhal anlamıştı.. Kulaklarını büzdü ve yürümeğe hazır bir vaziyette ayaklarını d'mdik gerdi. O zaman. garip adam tekzar söylen- di: — İnsana bedava ekmek vermezler. Haydi bakalım işe... O yürümeğe başladı, köpek peşini | takip ed/'yordu. Onlar bize doğru iler- Terken, yanımızdakilerden birisi bir nt- feste izahat verdi — Bu adamcağız, bizim semtia, hat tâ yalnız bizim semt'n değil, bütün İs- tanbalun meşhur meczuplarından biri- dir, Kendisini paşa sanır ve iki köpe - ğini kendis'ne asker yapmıştır! Onlar- Ja boyuna talimler yapar, kumandalar verir, Hattâ bazan birini arabaya koşar, öbür küçük köpeği de arabanın üzeri - ne bindirir, caddelerde TeSTi geçit yap- tırır. Ve bizlerden topladığı beş on pa- ra ile de kendisine ev yaptığı yolun Galatanın hurdacılar semtinin meshur bir fint: Pasa!, ğlan sokağı tam bir otomobil mezarlığı olmuştu sohbaklarından biri. başındaki boş arsada duran eski bir oto büs karoserisi içinde geçinir, gider. 'Tatlı dilli, zararsız adamdır. Karşımdaki son kelimeyi söylerken, pağa hazretleri de ! önümüze — kadar gelmişti.. Bizim grupu şöyle bir süzdü, Sonra aralarında yabze ı görünce, ha. zit ol vaziyeti alıp, sert bir gelâm ver- dL Kendini takidim etti. — Ben buranın paşasıyım * Bir kaç dakika, onun, köpeğine muh telif hünerler yaptırdığını seyrettik. Hayvan perendeler atıyor, bastonun ü- zerinden atlıyor, ve âdeta cambazhane- de imiş gibi marifetler yapıyordu. Bu iş bitince paşa tekrar bana döndü. Kaş ketini çıkardı. Elvme doğru uzatarak, gene ayni sert sesle: — Malüm ya, bedava eğlence olmaz, dedi. Kasketi içinebrraktığım bir kaç ku ruşu itina ile cebine ind/rdikten sonra, gene köpeğini peşine taktı. Etrafına toplarmış olan mahalle çocuklarıyle be raber geldiği istikamete doğru #lerle - di, gitti. Burada, bizim yapacak haşka İişimiz kalmamıştı. konuştuklarımıza, * veda ettikten sonra Hurdacılar caddes'nin Tophane istikametine uzanan kısmına doğru ilerledik, , Yürüdüğümüz sokak tramvay cad desine müvazi idi. Sağ taraftaki bir kaç sokak burayı tramvay yoliyle bwir leştiriyordu. Eskiden Şerbethane, şim- di de Birahane sokzğr ismini taşıyan yol, vaktiyle bütün sokakları umumha- nelerle dolu olan Calatada şimdi pek enderleşen bu çeş't sokaklardan birisi olarak muhafaza edilmiş, diğer sokak « lar umumi evlerden temizlenmişti.. Karaoğlan sokağı diye bir yerin ö- nünden geçerken buranın hakiki bir o- tomobil mezarlığı haline get'rildiğini gördük. Daha sonra, bir “amanlar meyhane - leri ve sefahathaneleri ile meşhur Kili se arkasını gezdik.. Bugün buralarda kendtdatinde çalışan esnaf afak 379 sene evvel bugün —S TELMAM MA Scaliger öldü Her ilimde mvvaffak olan ve bilgisini İspat eden âlim İçin şöyle derler : Üldükten sonra ebedileşti Çok okumuşlar, çok bilmilşler — için kul YTanılan bir hayli tabir var; Mütebehhir Ayaklı kütüphane, Hezarfen Vesatre,, Bugün bile aramızda vaktile bu İsimlerden birini almış tipler yaşarlar, Fakat böyle . min ber sahasında kendisini — göstermiş ve her sahasında epsiz olduğunu ixbat etmiş si. malar her millotta vardır. Bugün, bunlardan birinden bahsedeceğiz: MS4 yilr 28 nisanmda İtalyanım — Verana gehrinde doğan ve 1588 yılı 21 birinciteşrin günü 379 sene evvel bügün — Fransada ölen Sealiger (Jules Cesar)ydan, Scaliger'in uğraştığı ve muvaffak cimadığı iülm yoktu. Edebiyatta, hikmette, riyaziyat ta, heyette vesairede. Socaliger ilk önce bir gök memleketleri gezdikten sanra 1525 yılın da Ajer piskoposu le Fransaya gelmiş ve gene onun tavaasutu ile Fransaz teboaama girmişti. Her telden çalan ve muvaffak olduğunu tsbat eden Soaliger işe, meşhur — simalara göhreti kazgısında,herkesin başardığı âlım. lere çatmakla başladı. Onları tenkid ediyar fakat diğer taratda kırymetli eserler de nüş. rederek kendi ilmt otoritesini her' —e gös. teriyordu.Omun sarf ilminde gösterc.ği vukuf her hususta devrin mevcut malümatları üs. tündeydi. Riyaziyatta da ayni vükufla — çalışryordu. Lâtince olan De Emendatlone temporum adı tle yazdığı kitabında rum! takvimi wlâh et. miş ve yeni bir devir ihtira etmişti. Bütün yazılarında slayer olmakla beraber cahil ve Alim geçinenleri tahkir, tezyif ederdi. Alman #mparatoru Makamilinn — tarafın. dan kabul olunduğu vakit bentiz otuz Iki ya. ginda idi. İmparator genç ülimin — bilgisini takdir etmiş ve kendlalna itintta — bulun. mMuştu. v Scaliger öldükten sonra da ölmedi. Bir müetlif otun için göyle der; — Onun esterleri pek mütenevyidir. Baki Alimlerin teliflerini milahere için yazdığı e. serler büyük bir kıymet taşımakladır. Sca. Hger öldükten sotra ebedileşen simalardan. GIr a Boaligerin eserleri kendisi öldükten sonra Leydende birçok defalar basıldı. Fransız, Al, man, İngiliz ve İtalyanca birçok eserlerinin müteaddit tabrları vardır. Niyazi Ahmet Ulümle tehdit Bayazıtta Fuatpaşa sokağında otu- ran kasap Mustafa dün gece polis mer- kezine müraaat ederek Mehmet ismin- de birisi tarafından ölümle tehdit edil- diğini söylemiştir. Mehmet yakalanmış, karakola götü- rülürken cebinden bir bıçak çıkarıp ye- re atmıştır.. Mehmedi götüren — me- mur bunu görmüş, bıçağı yerden almış- tır. Mehmet mahkemeye verilmiştir. x evlerden İlerledikçe, yürüdi kaldırımları daha kötü bir ha! aldığı hele yan sokaklar, tasavvurun fevki ğümüz yolların de bir çamur ve batak derzasındaen farksız bir şekilde uzanıyorlardı, Ve tâ Salıpazarının kurulduğu kıe- ma kadar ayni dekor içinde yürüdük.. Bütün bu harabeler arasında Kaval so- kağındaki bir akalyet ilk mektebinin mühteşem binasını görmemiş olsa idik, kendimizi bakımsıt bir Kurunuvusta şehrinin her tarafından selalet akan sokaklarında kaybolmuş sanacaktık. PFAPERCİ