20 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

20 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dış Siyasa: Metaksas ve Celâl Bayar Yazan : Şekip Gündüz s E. Metaksasın memleektimizi ziya reti, Kamâlist Türkiyenin müstakbel H Başvekil Celâl Bayara, - evvel ve kil sıfatile de olsa - ilk siyasi nutkunu söylemek fırsatını vermiştir. 'Türk - Elen milletleri arasındaki dostluğun ve Türkiye ile Yunanistan &- Taşındaki ittifakım büyük, misilsiz ve müstesna manasını, bir kere daha, fakat çok parlak, ve ilzam edici bir şekilde, ci hanın gözüne vuran bu iki gün Türkiye. de unutulmıyacaktır. Celâl Bayarın hükümet reisi hüviyeti ile dış siyasa üzerindeki ilk hitabesine, Elen milletine karşı olan sevgimizi ve Elen devletine karşı olan sarsılmaz ittifa kamızı mevzu — etmiş — bulunmasını, müstakbel vazilesindeki, muvaffakiyet- derini müjdeliyen bir — falıhayır sayıyortuz. Celâl Bayarın gerek resmi ziyalette irat ettiği nutuk ve gerek dost millet gazetecilerine verdiği beyanat, iktidar mevkiine kim gelirse gelsin, bu memle- ketin dış siyasasında Türk - Elen ittifakmın dalma eh sağlam kilit taşı olarak kaldığını ve kalacağını, kalması milli bir umde ölarak kabul edilmiş bulunduğu: nu ve milletin umum! temayülüne, karakterine, telâkkilerine ve duygularına bu itifakm ne harikulâde bir surette İntrbak etmiş bulunduğunu bir daha teba- rüz ettirmiştir. Türk ve Elen mhilletleri arasındaki arizt hâdiselerin tasfiyesi gün Jerinde Kamalist Türkiye iktidar mevkiinde bulunan İnönü'nün hüviyetinde gö- ryülen ve her iki millette yüksek takdirler toplayan insani ideal yürzde yüz Ka- miâlistti. Bu ideale müstakbel halefinin ne yüksek bir şuürla sadık kalacağını, S. E. Metaksas Ankarada şahsan anla- mak ve tetkik etmek fırsatını elde etmiş bulunmaktadır. Lâf anlıyan CUMHURIYET' de Bundan birkaç gün evvel Üniversite deki ccnebi profesörler hakkında yazdı gı bir başmakaleye, Tan gazetesinde Ahmet Eminin verdiği cevaba kızan Yunus Nadi, bugünkü başmakalesinde ateş püskürüyor. Cumhuriyet başmuharriri yazısına şöyle başlıyor: *“— Eecnebi hocalar meselesinin, her ortaya çıktıkça, sağa sola yalpa vurur ken, fazla olarak Türk irfan ve hay- siyetine de darbelenindirdiğini ve bu- na hiç tahammüi etmediğimizi ve ede- niyeceğimizi söylemeğe mecburuz. On ları müdafaa vesilesile de'olsa kimse- nin memleketi tahkir etmeğe hakkı yoktur. Ecnebi hocalar Hotanto kabi- lesine değil, Türkiyoye geldiler. Önla- rı niçin getirdiğimizi bilerek biz ge- tirdik. Buraya gelirken onların da mu vafakat ederek geldikleri bu maksa- Gin fevt olmasma göz yummamakta elbette mazuruz. Meselede şahsiyet Gdeğil; iş ve maksat vardır. Üniversite işlerinin bir türlü yolu- na giremediğini anlatan Yunus Nadi yazısını şöyle bitiriyor: * Bizim ileri sürdüğümüz mesele- Kalite gençliği ( bir yol sayılmaktadır. Umumiyetle TAN'da Ahmet Emin Yalman, birkaç gün evvel giltiği Ankarada yeni nesle ait tahsil meseleleri hakkında çok derin ve cidâi Dbir tocssürle karşılaştığını söylüyor ve Kkonuştuğu kimselerin füzerinde ısrarla durdukları noktayı Ha şöyle anlatıyor: : —- Kendi kendini memlekete fayda yverecek surette yetiştirmeyi ideal di- 'ye kabul etmiyen, diploma arkasından koşan, bu diplomayı bir hak diye elin de sallayarak mevki ve maaş bekli- yen, her ciddi meseleyi alaya almayı marifet sayan sathi, hafif gençler; memleket hesabma birer leke - teşkil ederler, Yarm memleketin bu gibi un- surlardan ciddi surette istifade etmesi ne imkân yoktur. Bu meyil ve mizaçta bulunanlar, yarm da kendi çalışmala- rına ve hizmetlerine güvenmiyecek- ler, zahmetsizce ileri gitmek için hep menfi yollar tutacaklar ve memleke- tin yarınmı kurmaya hizmet edecek yerde bir istikrarsızlık unsuru - olabi- Jeceklerdir.. Hayatı haylazca karşılayan, mesu- Jiyet kabul etmiyen, umum? hayat he- sabma vazife tanımayan unsurların eline birer diploma verecek yerde ip- tidadan sıkı bir elek kullanmak — ve Üniversite mezunu sıfatmı; lâyik olan Jara, çalışanlara, bilgiye alâka göste- renlere ve mesuliyet hissi taşıyanlara hasretmek, memleket hesabımna doğru (Devamı 7 incide) Şekip GÜNDÜZ mne düyorlar? ÜRTTENLARI VTA. MKRARMN G De aN aö Ak AMT AMAĞ beri gelsin ! de ne şahıs vardır, ne şahsiyet. Baş- kaları zorla onu şahıslara ve şahsiya ta götürmeğe çalışıyorlar, ve bu gay- retle kaş yapalım derken gözler çıkar dıklarının farkında olmuyorlar. Şuna buna isnat olunacak- hayalt! kusurlar ifa olunması lâzım bir vazifenin yapı! mamasına mazeret teşkil edemez. Ne denirse densin gene ve daima objektif olarak esas meseleye dönülecek ve sorulacaktır: Bir sürü ecnebi hocaya rağmen Üniversite işlerimiz neden bir gi Dört nelik tecrübel surları arayıp bulmadan bu kısır yol- da yürüyüp gidemeyiz, ve münasebet. siz müğalâtalarla meselenin çığrından çıkarılmasına asla muvafakat edeme- yiz. Ecnebi hocalar önümüzdeki sakat vaziyetin sebeplerini bulup ortaya çı- karmakta olsun bize yardım edebile- cek mevkidedirler. Bütün bir gamimi- yetle bunu kendilerinden istemek hak ktmızdır, ve nihayet biz Türkler esa- sen kendimizin olan bu büyük iİşi tet- kik ve tamik ederek onun en salim yolda yürümesi çarelerini bulmağa mecburuz. hüküm süren kanaat şudur ki, acımak lâzım geliyorsa memlekete acrmak İl- zımdır. Derslerine — çalışmayanlara merhamet ve müsamaha göstermek, memlekete acımamak demektir. £ y Ka YUT LA İki açık göz Bir sarhoşu soym teşebhüs etti Dün gece köprünün altında — Galata cihetine doğru olan kısımdan geçen zabıta memurları iki kişinin y':p';::: bor uzanmış - bir adamın Na lı-ll'ı:lnı:dıklınm görmüşlerdir. Bu iki adam, yerde yatanın — paralarını, saat ve kösteğini alıp uvuwrıırk:vn memur ler önlerini kesip büviyetlerini sormuş- lartdır. Rifat ve Ali ismindeki bu |k'i ıdın'h yerde yatan, Eminönü merkerine geti - rilmişlerdir. Yerden — kaldırılanın İşe mail oğlu — Fethi adında bir marangoz olduğu, Galatada meyhanede ı;oıhçı olduktan sonra bir kahveye girdiği an laşılmıştır. Kahvede bir müddet oturan Fetiv evine gitmek üzere ayağa kalkın- ca Rilat ile Alinin peşine takılıp köp- rü altına indirdikleri, burada soydukları tesbit edilmiştir. Pek fazla sarhoş olan Fethi gece ifnde werememişr bu sabah ayılınca cebinde 17 lirat: bulunduğunu söylemiştir . Fethiyi köprü altına sürükleyip s4 - yanlar cürmümeşhut mahkemesine ve « tilmişlerdir. Bir tabip olmak sıfatile Tababeti ben de tenkit ediyorum ! — *“ Tababet gemisini kalafata çekmelidir | ,,Yazısı münasebeliyle muharrir Nizameltin Nazife imzasiz mektupla çatan meçhul müdafiimize ! Yazan: Dr. Rasim Adasal e -l Fakat garip bir haleti runtyeye — tabi ola. rvak Birçoklürrmız bBugün bile — timimizin ve dolayısile, pratik sahadaki sanatlerimizin ba, z cephelerinde vaki olan izafi — iktidarsir. ği kabul etmekten korkuyoruz. Aczin 1ü. rafı, yanlışların teyrihi cahalet değildir. Bü. Yün beçerl terakkiler sayısız fidyel mecatlar. Ta dotudur; bunları veren gene — İnsanlardır. Çok inşan ölmüştür. Ve — ülecektir, Bu Ş banları hastalardan olduğu kadar anları bir tehlike içinde kurtarmaya uğraşan sıhhat korucuları arasından da veriyoruz. Daha dün kolları kestlen büyük Fransız Alimine kadar gitmeğe lüzum yoktur; bizim yakın tıb ta, Tihimiz büe bu şahadetlerle doludur. Fakat insanlık da bu şahadetler nisbetinde bergün birçok belâlardan kurtulmaktladır, Hayat tlsımız ile oynayan bekim pek ta. bil olarak bu hayatın muammalı — akidesi çözülünceye kadar hatalar yapacak ve bir zamanlar Moller'den olduğu gibi bugün de Bem halktan hem de ediblerden başka şekilde tenkidlere uğrıyacaktır. O hatalar oahaletin, den mütevellit olduktan aonra ne tabip bir türüm işlemiş olur ve ne de tenkid — edilir. “Yirminci asır tababeti artık bir Delfi ma, bedi olmadığı gibi, diğer insanlardan hiç far. kı olmryan tabip do ne bir kâhin, ne büyücü Ve nt de sözü kudsl ayet hükmünde olan'bir Peygamberdir. Tubib de bugün diğer meslek jadamları gibi bir derahanede ve atölyede bğ rendiği sanati para ile satan ve kendisinden AZAMİ Pandıman beklenen mesul bir iş adamı yarya çalışan tabib sanatinin ehli olmalıdır. Benim anlayışıma göre ikide birde multefeh. hümlere ve hücunüildra mdeydan veren de bu meseledir. Hekim bünlardah — kurtulabilmek için devrinin “tböl IGeal, ine bağlanması lâ. zımdır. Çünkü her devrin her cemiyetin ken. düne hüs elan bir trbbi tdesi, , bir “trbti ce. reyan,ı vürdır. Bü tıbbi iddülin tarihi beşer! — cemiyetin tarthi ile karığır. Bu narm başlangıçta bütün medeni memleketlerde Üniversite tahsilinin yaymeti çok daha yüksek ve bunurnla müceh mez olanlar bitçok imtiyazlara malik olurdu. Hekim de Yüksek üniversiter mfatı e bu cemiyet dahilinde en mümtaz bir mevkii iş. gal ediyor ve bir dlim adamı olarak çok saygı görüyordu, İnsan, dar familya çerçeveri için. de tababet mesleğine ait bilgilerden mahrum olduğu müddetçe hekimine fevkalâde bir sa. dakat ve hürmetle bağlıydı. Vakat harpler ve İhtiâller dünyayı değiş. tirdiler; sanatlar arasındaki farklar silindi; Yüksek tahati daha şümuNü oldu; berkes o. kudu. Bugün artık hatk birçok hususlarda ve Bbu meyanda tıbbi moseleler atrafında aydın. Tanmış ve çok şeyler öğrenmiştir. —Tababet artık bir eerarı Ümi değildir. Ben bir sinir ve Tüh mütehasater efatile karçımnın gelen çok Münevver bir haştaya ve meselâ bir felsefe hocasına derkal bromürlü bir su — verirsem hem mealeki bem de haştamı da, ha müz'e bir,bedbiniye düşürmüş — olurum. Çünkü emin olmalıyrm ki bu münevver adam bana getmeden evvel birçok Jlâçlar almış ve Battâ hastalığını kitaplardan okuyarak yarı kekim olmuştur. Onun içindir ki ben de bu bülgil haştanın ruhunu okuyabilecek kadar bir Kilittir ve mesteki bilgi olmalıdır. Hastalar ve hekimler arasındaki münase. betler çok dartaşmıştır; artık ber yarda fert. Vakit Sabat Öğte Ikindi /.kşam Yalaı İmsal 455 1159 14460 17,26 18,55 — M4,37 çilik rolünü kaybetmektedir. Hekim — artık hastanın şahsiyelinde yalnız ferdi — değil, ayal zamanda cemiyetin bir uzvunü teduvi etmektedir. Devlet bir gök salâhiyellerle, git gide bütün sahalara nüfuz etmeğe başlamış tır; umumun aıhhati ile alâkadardır. Hasta, cemiyet için müzır Va hatt4 bir yük — gayıf. maktadır, Cemiyet herkesten'tam' Bir sıhhat bekler ve teminine de hekimleri mamur, et. miştir. Tarihin hiç bir 'deviinde cemilyet tababete bugün olduğu kadar bu derece geniş salâhi. yetler ve mesal sahaları vormemiştir.Hekim bugün cemiyetin bütün teşekkillleri içinde fertlerin maddi ve ruhi sıhhatlerini körumak Ja mükelleftir. Kışlada, mektepte, mahkeme, de, hapiâte, ve spor sahalarında ve bir avuç vatanperver fedal ile denizaltı gemisinde ça. Tışan heklm eski zamanlar tabibinin — sihirli balesinden sıyrılmış olmakla beraber, hayat gu ihtiyar küre üstünde bir muamma olarak küldıkça en Ültra mödermn ve en ideal cemi. yetlerde bile yüksek vazifesini ayni salâhiyet Je yapmaya devam edecektir. Jere karşı gözlerini kapar da artık — modası geçmiş olan tıbli bir gayeye bağlanırsa kuv vetlerini israf etmeğe ve Çatma hakiı olarak tenkidtere mahkümdur. Bundan kurtulmak, aarımıza ve hattâ yaşamakta — olduğumuz günlere uygun olan çok yeni bir tahabet ide. aline sarılması lâzımdır. Zaten bu ideal, ta, Dabette İhtinasları doğurmuş ve bu geniş um. man içinde herkese yapabilcceği — vazifeleri yüklemiştir. Bugün bir dahiliye mütekasâıst bDe bütün hasta uzuvları ayni derecede ©. xuyup tedavi edememek telilikesine maruz. dur. Demek ki her bekim ihtisas sahası da. hilinde ve hattâ tababetiğ umum? bölüntüle. Tine karşı bigâne katmıyarak hergün durma dan çalışacak, görecek ve okuyacaktır. Hekimlerden çoğunun bunu yapmadıkları. Bürmek sadece bir haksızlık değil bir Hadiddir Bulundüktarınt ” Zürinetitilyörüm. İz. tanbul gibi büyük pehirlerde çalişan hekimler için dalma aydınlanmak, — noksanlarını ta. mamlamak için bin bir fırsat ve çare mev. cuttur. Hastancler herkese — açık olan birer mektepdirler, 'Tıp cemiyetleri, köngreler bu maksatları temin eden ve bütün ihtisas şu. belerinin yenlliklerini ortaya — atan meşher. lerdir. Gülhana tatbikat hastanesinin her on beş günde bir pazarları verilen tıbbi müse. merelorini bütün büyük şebir hastanelerinde * görmek kabildir. Anadolunun bazı iç gehir. lerinde evvelce mevcut olmuyan trbbi mee. mualar bile görüyoruz. Fakat bütün bu neşriyatı süzecek ve Il. min geniş mevzuları hazicinde kalan pratisi. yen doktorları yanlış veçheterden kurtarmak sçtn birçok çareler de İâzimdır. Bunların ço. Bu ükademik devlet meseleleridir. Uzun müd det hükümet ve belediye — hekimliklerinde; askerl kıtalarda ve uzak yerlerde çalışan he. kimler için muayyen müddetler zarfında te. kâmüll kuraları açmak veyahut ara sıra bas. tanelerde #taj görmelerine müsaade etmek Bİbİ fikirler ve çareler münekkidlerimiz ka. dar her tahibin hararetle kabul ettiği ve bek lediği şeylerdir. Ve gün geçtikçe — alâkadar mMmakamların bülün bu temennileri filiyatla Bgösterdiklerini de memmuniyetle görüyoruz. BCE.-& Görüyorsunuz Ki atirim, ve — Mollere, ne Nizamettin Nazif oldağum halde bende bir bekim kafası ve kalbi İle tababet ve tabibleri kâh müsbet ve kâh menfi adeselerden geçire. rek tenkid ettim. Çünkü hakiki manasile ten Kid, cehalet fçin olduğu kadar ilim için de en faydalr bir kamçıdır. Alelâde kadirşinas bir haşta değil de bir hekim iseniz benimde hem, fikir olacağınızı daha kuvvetle ümit ediyo. rum. Dr. Rasim Adaşal (*) Bu yazının ilk kısmı dünkü nüs- hamızda çıkmıştır. Sınıfını geçmiş göstermiş Edirnekapı Rum mektebi muallim- lerinden Yasef sınıfta kalan talebele- rinden birini geçmiş gibi göstermek. ve hiş mektebe devam etmemiş diğer bir çocuğa da ilk mektep tasdiknamesi wermek, suçile ağır cezaya verilmişti, Dün yapılan son duruşmada - suç Sabit görülmüş, ancak bu işi menfaat maksadile yapmadığı anlaşıldığından üç sene ağır,hapsine ve âmme hiz- metler'niden memnuiyetine karar ve- rilmiştir, | |Dereden tep? /20 İLKTEŞRİN — ei Mecidiyeköl, * birinci sıni) tenezzüh Y" Zaten dağınık olan İstâf lecek, pazar veya tatil de biraz hava almacak halli ahalimizin otm-duıll") nisbetle hayliden hayliye " bf Orta halliden biraz dahü öğüÜe inilirse bu gibilerin Adalarkı fi Ha lere, Yakacıklara, bahuslt ğ plâjlarına kadar uzayabilmt — PD timal kalmaz. 4 Meselâ Beyoğlu tararfınd ların biricik mesiresi Mecidlf veyahut “Hürriyeti Ebediyör. İstanbul tarafındakilerin Ö* haricindeki kahveler ve ba&'' teklm pazar günleri halk ğ karınca gibi kaynaşır. y Fakat birkaç gün evvelki de okuduğumuza göre Mecidiyeköyünün de birinci nezzüh yerleri arasında #7 katar vermiş. Yani şimdi? G” Mecidiyeköyünden Zincirlikti” dar olan sıra gazino ve D bir fincan kahve beş, bir, yet yedi buçuk kuruş iken ©* ) fa terfi ettirildikten gonrâ Tuk kahve on, on beşe satil meşrubat fiyatları da o B Tılabilecektir. Bu takdirde Beyoğlu oturan esnaf ailelerinin VE $ man İcabr ölârak iktisadi kalan birçok familya halki! den insan başma - Üç on p beş buçuk kuruş vererek ME yüne, Hürriyeti Ebediye t! zel havalarda can atmalari Teşocek. Çünkü beş altı kişi do bu kısa gezinti ve hava &” elli kuruş birden yükselecek” oluyor. ' GN Zaton halkımız tramvay " Şişli istasyonundan. - Mecidit y kadar'olan dki, 'ç yüz meliği Mmüasfndan “şikâyet odip dUft gün adeta Beyoğlunun — bİr. haline gelen Mecidiyekyünd kahvelerle kabak maşi -— “arnvzr g' Bd e o e wm. dar doğrudur bilemeyiz. Alış verişin normat! halt j halkın gz masrafla geçinebi yi | en küçük bir ihtikâra' sap esnafa karş$ı bütün ku W savaşa çıkıldığı “bir ıu'l,' 4 miz gibi yarı salaş gazin0 — gikir baliçelerle bezenmiş * köyünü birinci amıf tenesd; t ne yükselterek halkm bÜt” ğ mak hiç de doğru olmas& ’- / | Pa Karısını Bldüı'!’* 4 Mahküm ol0 Bundan bir buçuk sent ği darpaşada karısını öldüreü b kikat esnasşında meselayö Ü ef p, şekli-vermek istiyen devlet” Jarr amelesinden Mehi gl da yapılan muhakemesi at miştir. Hakimler heyeti suçu ve Mehmedin ?1 den kUGÜk Ü. masımı da nazarı itibare 814 0 W n0 ağıe Büpsine ve milebboğna li hizmetlerinden I karar vermiştir. vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: