17 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

17 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T İl u,nm aa HABER — Akşam postas, : - Bunları Kadın, İNT | Hiçbir piT keğin gözleri içine baktı. | hafif bir kızdı. — Kendini yüksekten Mlez “D*can ifade etmeden, sakin bir | satardı. — Mesleğini icra ettiği — tırada, S Belki; gayet ciddi konuşur, hıııııf hayatında | Steleni pi dedi. ise şakacılık, tuhaflık ederdi. '*"îk:!' Bu erkeği daima sevmişti. — Aldırma, güzelim.. Her şey yolu- “'îr—:::'u"" dans derslerindenbe- | na girer! - diye Mariye teselli verdi. Şu Rezdikleri FN yuvaları aramak üzere | sırada bizim maymun hangi ayağı üze- S geç Könlerdenberi. — Stefen de | rinde dans etmek lâzım geldiğini kesti- kam in, müzik - holdeki | remiyor. Hakkında yaptığın propagan- "'“?İ'""' Müukavemet edecek de- | da lehinde mi, aleyhinde mi tesir yapa- Stum a vağmnı bilmiyor. Benim hnııılmef. SA yiT çktir propaganda lehindedir. Yakında bu iş- dük gg Pi? ikimiz o kadar mesut olur | ten dolayı memnun olacak. Şimdilik Al- nhıriıı. laha rsmarladık, kardeşim. İşte bir iş & önünden hayaller geçti. | Sıktı. Müşterilerimden bir kadın geldi. İ M .l.':'b""l çaylar, mantar n Otlar ürerinde gerinme- * Sonra çocuklar.. Bü- 4227 * doğacaktı.. Öyle q';_;ı»m ini îl u Siseli meydara ge- Retiremiye:ekti de.. ._,"’ duman perdeledi. Ve- t MA sakin olan sesini duy- B DA F *—:':_""M bunu hakikaten bve Berabe, hiçin tereddüt etmeli? N*'luı' Seyahate çıkarsak, Siseli talak istiyecektir. S qdnhd"“ tusturdu: Nimde lt bir delilik yapmanıza z İ sanır misimliz? Yöyli Sen de... Efkârı x Bi bana vız “mı.unuıııyş A '.——'*ı._:i dediğine ben ehemmiyet Ye katf bir sesle kadmı !"'*h d, ana Ca: ,"_ ıî—b"hnbix vaziyet! - di- Bun dt Batıj şeği” #Maa yarabbil Bu a» Bi b Nn oK ama dolu ba... XM"':“ iyi insan.. Olduğu gi- Ükyey | Hoşuma gidiyor.., & dedi ki: S Mn:_“' f Tine g Svirgiği SBladık , demek için .“".% #âman, nararları biribi- —'mı.,_""" tdemediklerini göz- 'q""hh .____cq!sıyot ve aşk romanı İ#'nin bu güzel romar: (VA.Nü) tarafından türkçeye gçevrilmiştir. Allah vere de kötü köpeğini beraber getirmiş olmasa... Bir dakika sonra, Glads, gayet se- vimli bir tarada, müşterisine yaklaştı. — Bonjur madam! - dedi - Mini mi- ni köpeğinizi getirmediniz. mi?.. Nere den başlıyacağız? Şampuan yapmaktan mı? Böyece, mösyö Hanri için hazırlan- mış olursunuz. Mari, yan taraftaki odaya girdi. Bu- rada, saçları kma karışık bir boya bo- yalr olan bir kadın, aynaya eğilmiş yü- zünü tetkikle meşguldü. Ayni odadaki erkek arkadaşına: — Ah, azizim; bugün suratım bir halde ki... - diyordu. Arkadaşı ise, yorgun ve bezgin bir | halde, elinde tuttuğu bir mecmuanın yapraklarını çeviriyordu. Herif dalgın dalgın: — Ya, , Cicim... Sanırım ki her sa- bah olduğun gibisin! - tevabmı verdi. Mari içeri girdiği vakit, erkek artık metmuanın yapraklarını çevirmez oldu. Kızı baştan aşağıya — kadar süzmeğe başladı. Mari, mümkün mertebe sevimli gö rünmek istiyerek, gülümsiye gülümsi- yet . * | T 5 Boğjuz, müdeümi “dedi, —< Ve erberlenmiş, alışılmış cümlele- rinden birini savurdu: Çoktanberi sizi görmemiştim e- fendim. Herhalde seyahatteydiniz gali- bat... Saçı boyalı kadın: — Antib'den geliyorum! dedi. Ve genç kıza merakla baktı. Mari: — Ne güzel memlekettir! - dedi. » (Bu takdiri ifade eden sözündeki sah- telik belli ciuyordu.) Saçlarınıza baka- hm madam.... Bu selerlik şampuan ya- Pacağız ve kıyıracağız galiba.. Yöksa boyamı emrediyorsunur? Bir an, dalgın dalgın, kadın ayna- ya eğildi ve saçlarını muayene etti. — Zarar yok... Bir hafta daha bekli- yebilirim. Aman yarabhi.. Bu sabah ba- başrmın hali perişan... Erkek: — Cicim! Bu saatten sonra yürünü düzelttirmeğe kalkma... dedi. Mari: — Durun mösyö Jorj bir bakerü. Tekrar kadın, genç kıza bir nazar attı. Birdenbire sordu: — Kuzum eflendim... Siz dün istin- tak mahkemesinde değil miydiniz? Şu tayyare meselesinden dolayı şahit sıfa- tiyle çağırılmıştınız. galiba7-.. — Evet efendim. — Kimbilir ne heyesan duymuş ola- takamız, Kuzum bana gu meseleyi a latır tarsınız? — Peki madam..... Fakat bunlar hiç de hoş olmryan hatıralar... SŞ Mari isini memnun . Şe çakışt. . Mevrüa” girdi ve kendi. afleri anlattı. sine sorulan bütün tu: ( Tei Biliyor musunuz? AA AAA Markalar nelere delâlet ediyor ? KA (B K LA W Evinizde bulunan porselen, çanak çömlek. derin altında, bir çok garip işaretler, mürka. lar, yazılar görürsünüz. Bunların nelere de. Mlet ettiğini anlamak istiyorsanız, — buraya Fransa — 1 Burla Ren, 2 — — Buase, 3 — Şantiye, 4 — Lü, 5 — Lelinoj, 6 — Marsilya, 7 — Mensi Vürus, & — Örlean, 9 —Paris . Küayankir, 10 —- Kont d'Artumn — fabrikaaı, M — Pontoşu fabrikası, 12 — Tiru sokağı fabrikası, 13 —— Bondi sokağı fabrikası, 14 — Fobür Sentonore — fabrikası, 15 — Sen - Kit, 16 — Vensen, 17 — den 36 ya kadarı Bovr (bunlar ktymetlidir ve tarihleri şunlar. deri 17 — (1783.1786) 18 » (1769.1798) 19 — — (1783.1807) 20 —. (1808.1404) 21 — (4810.1819) 22 —( 2814.1824) 99 — ÇİRDL. 1828) 24 — (1824.1826) 25 — (1924.1828). 28 — (1829.1880) 37 — (1829.1430) 28—32, (1852.18532) 33 — (1855.1560) 38 — (gimdi. ki marka) 37 — (LA Roşel), 40 — (Sen. Klü)y 41 — (Ruea)* 42 —. (Ruen) 43 — (Ruen) 44 — (Ruen), 45 — (LiL.Fianâr) 16 — (LdI), 47 — (Reveran) 48 — (80) 40 — (Senseni) 50 (Dapteyy 81 — (Leren), ST — — (Strasbur) 58 —— — (Burgon) 56 — (Mustye) BT — (Renak) 58 -— (Nevers) 40 — (Nevera) 60 — (Nevers), Belçika: 61 — — (Brüji 62 — (Brükeri), fngilteret 68 — (Vedvud) 64 — (Liver. Pu), 68 — (Lâverpul), Tapanya: 06 — Çİspanya) Pölenya: 67 — (Korzeç) Rusya: - (Petersburg; ningrad) 60 —- (Petersburg), Ttalya T0 — OFloransa) T1 .— — (Mediçli. 72 — (Mediçi) 73 — Toskan) T4 — qwı&' «ll0), 75 — Ç(Urbino) 76 — (Perrare) TT — (Verone) T8 — (Floransa) 79 — (Napoli) 80 — (Venedik) S1 — (Visana) 82 — (VL möt . Torino civarında), Portekte: 88 — (Vista Alegre) Almanya: B — (Maysen . Saksonya) 85 Tonton amca Tevkifhanede şimdiki Le. | | Zavallı doktorlar — Bostum ve çocuktuk arkadaşım profe sör dektör Ekrem Şerife — Gözlerimizi faltaşı gibi aça aça, sağa | sola devire devire dediizodular yaparız: — Doktorlar ama kazanıyor ha İşte falanca apartman... Falanca apart- | 'or. | man... Hep onların... Hep onlar Fakat doktorların merziyeti, diğer meslek sahipleri üzerin* faikiyeti daha mektepten- başlar. tiklerine bakınız, bu sene, iktısat tale- besi ancak yüzde elli küsur misbetinde muvaffak olduğu halde, tıp fakültesi yüzde doksan derecesinde muvaffak ol- du, Demek ki, hkekimler daha “çekir- dekten çalışkan oluyormuş. Belki de, il- me en ziyade mütemayil gençler, mahi- yetinde illa bulunan bu şubeye kendi- lerinin hasrediyotlardır. Sonra, eskiden kurulmuş olan tıbbiyenin ananeleri de var. Bütün bunlar, doktorların cemi- yette sivrilmesine, apartmanları da siv- riltip yükseltmesine sebep oluyor. Doktorlar, hayatlarını kolay mı ka- zanır şanıyorsunuz? Bu sanat çok güç iştir. Güçlüğü şurasında ki, bir hekim, ilirm adamıdır, ilim adamı, münzevi, ra hat yaşamak, vaktini kendine hasret- mek ister, Halbuki döktorun zamanı asla ketdine has değildir. Ne sabah, ne öğle, ne akşam, ne gece istirahatinden emindir biçare hekim., Günün herhangi bir saatinde onu tetebbua daldığı masa- nın başından, sicak yatağından, aile solrasından, eş dost sohbetinden kopa- rabilir: — Haydi vazifeye! - diyebilirler, Gitmese: — Kanunen mekbursun... borcundur! - diye haykırırlar, Bazan öyle tesadüfler olur ki, civar- dakiler artarda hastalanır. Hepsir ! de ayni döktoru. koşmak mecburiyetinde kalır. O zamarn, ne uyku ne istirahat... Bir komik film seyretmiştim: - Ka- din erkek iki döktor evleniyör, " Yakat züfâfa girmelerine imkân kalmryor. Zira müşterilerden kiminin ağrısı tutmüş, ki minin doğurası gelmiş.. Sahaha kadar biri eve dönüyor, ötekini bulamıyor, ö- teki işini bitirip geri geliyor, beriki yok.. Hakikaten de öyledir: çalışma - tabir caizse - “tehlike,, sine maruzdur. Meselâ, bir gezmiye git- miş, yahut tatil alarak sayfiyeye taşın. maştır. Biri bayrlabilir, başka birinin kalbi tutabilir, üçüncü betbaht öğüre- ilir.. Yeni komşular: “Oh, civara bir hekim geldi şükür!,, diye gevinerek se- nelerdenberi kalma illstlerini göstere- bilir. Doktorluk kimseye: — Selâmün aleyküm! - demeğe gel- mer. Selâm verdi mi, borçlu çıkar. Ziyarete gittiği bir ahbapta, bütün ,hane halkı, büyüğünden küçüğüne, hiz metçisinden aşcısına — kadar karşısında sıralarır: “Sevabına — yok.. Para verseler bile, en kötüsünü, en eskisini seçerler.... Zarlın icine nezaketle koymuşlar- dır. Geri dönerek: — Hu! eksik verdiniz kirli niz! - denemez. Diyen doöktor zuhur etse bile, dünya nn en kaba, et ahlat adamı sayılır. Bü- Ve a eeei aai üame ğ —< AĞ — (Maysen) 88 — (Maysen) 80 — (Şvartz. burg) 90 — (Fulda) — 91 — (Frankental . Vicdan Doktor daimi Öyle bir meslektir ki bakacaksın!..” — çare verdi- Bavyera) 92 — (Anspaş . Bavyera) ©3 (Prusya), Avusturya 91 — (Viyana) Holanda: 95 — (Vesp) 96 — Lâhey) #7 (Doltt) 98 — (Deltt) 1060 — (Holanda), 99 — (Amâterdam) Üniversite statis- | tün diğer mesleklerde pazarlık helâl ol- duğu halde doktorlukta paraya _tılmih bile en büyük vicdarsızlıktır. Haramın haramıdır! Kabineye tedavi ücretlerini yazmak hasisliğini, cimriliğini ilândır. T Bütün bunlar haydı neyse, fakat ya | hastaların nazı, hamakati hastaya refa- küstahlığı... Doktoru “pa- to. » Hizmetimizdedir!.. lâkki etmeleri, Alman tabipleri, milletlerindeki di- siplin merakına sığınarak bünun önüne geçmişler, gene neyse. Zabitin nefere etretmesi kabilinden “maiyetlerinde- ki,, hastalara veriyorlar kumandaları... Hastalar da, — zenginlik, fakirlik farkı gözetmeden — mafevke itaati boyunla | rımna borç biliyorlar. Fakat bizde henüz birçok ahvalde doktor “güllâbicilik,, yapmak vaziyetin- de bile kalıyor. Mahmut Ata anlatıyordu: — Ben nasıl kızmam? Ben nasıl sinirli olmam? Ban bazı kimseleri nasıl terslemem? Meselâ soruyorum: “— Kızım ne zaman hastalanıdın? “— Bizim karşıki aşı boyalı eve ki- racr taşmmazdan evvel. “— Kiracı ne zaman taşınmıştı? Z nden sonra. Miralayların düğünü ne vakit oldu “— Rabia hanım Adanaya - git ya hani... işti “— Lâ havle velâ... Doktro Abravaya da şunu anlatt: — Bir hastam karısiyle beraber gel- di. Konuştuk, ilâç yazdım. Hastanın taşlıkta yalınayak yere basıp kendini üşüt! ü öğrenince şaka olsun diye: “— Koanızın tabanına yişmi değ- nek indiriniz, hanım! « deyiyendim: “Biraz sonra kadın gelip de şöyle sormasın mı? “— Yemekten evvel mi, yemekten t Ş* “e- İlâçları yemek arasıtda vere- ceksiniz diye kaç kere tenbih ettim, hanım? sonra mı? — Onu sormuyorum. “— Neyi soruyorsunuz ya? K “— Yirmi sopayı.. Yemekten evvel mi sonra mı vuracağım? “— Lâ havle velâ.... Bu hikâyelerden sonra doktorların haline acımamak elden gelmiyor. A- partmanlar da helâl olsun hepsine, han lar da, külhanlar — da... Safayı hatırla kullansınlar... (Vâ-Nü) AKŞAM POSTASI İDARE EVvİ: Istanbul Ankara Caddesi Pasta Kutusu : İstasbul 214 1 Telgret aöresi: isştandul HABER Yazı işleri teletönu; 23872 idare, ilân “ : 24370 ABÖNE ŞARTLARI|! 4 Türkiye Ecnebi Senelik — 1400 Kr. « 2.700 Kr. Sayhk — 780-, — 1430 , Baylık — W0 , 800 5 Baylık — BO , Başıldığı yer (VAKIT ) Matbansı <i ea LN D ni Sümüteek a

Bu sayıdan diğer sayfalar: