(llah mahi Ğ Mahkemeye! Örüşürüz üt da 'hcıî::,hmtde“ Üstelik Bi h,ıfımd'” bakalım.... SA ceçgyi Münakaşalar, gazeteler Cere we » bit hıyı;nn tdip duruyor. Atışma- Taman evvel —'nınuîı.ıu'.t'du da olmakta- - P ölmali davanın mahiyetinde di 281 bahsine ben şahsan Ş v*!"»'“mq çünkü senelerdir îyî Şok miktarda ötekin- Sön ';H yordu, bunu herkes K — “*sta, fikrimce bir hata İ V beki, "ı;ş me;?î "f'ıhiı isminde bir de- ; lllm" _l 1 vene arkâ arkaya ti Ürkiyeden başka hiç d!_el_ıdül edilmiyen —-soını kaptırarak — n_Poıu, talebenin '!".u Çevirerek pu- teyi dima düşmüş - Cenabıhak lüşe- Tecdxdi iman et... İlâhiyı i vahi, yedendir. Sen :W Olabilirsin! — derdi; ihen bin bir ismi hu( ir İsmi yar- ç ğe Vahiddir. İtisan Yahut da “Abdülvas ._Ab_di'llhamil,, e“Sul Zİz,, © “Sulta ni n A- Yizur görülmediyse, d" denmiştir. mode olduğun- t hal almıştır, Akar vahid midir? y '"—““».ı bdülvahiddir. a Dez Bay SAa ST Niz n ,'"u:'“izd p 'Övledi;:n:ddm. Ne ',İİ Te &”ll 'Yııa,ğl a e diğer iki Öey GD SirE bir Kğb".b“ yeni mat- * Bunlaş “kodudan iba: &hi bir de. , Büzetelerimize 'Yir açtlakağına a- Ply: sim almağı te- da ayni usülün * Tesimcile, n müdürü , ebebiyet verdi. e :: Dü ilelebet Makasla- İkter lı'ı' Gildir. Onlar. İ Ola ©Z el Çekmek ti timda K Bu sebeple İNiz i& pi "i teki PİYatada emek İstanbul konuşuyor ! Bu işlek cadde niçin körlendi? Çarşının saatçillerile, meşbur Çuhacıyan caddesinde artık boş dükkânlardan baska bir şey göremezsiniz Yazan : Haberci Mahmutpaşıdan yukarı doğru çıkıp ta Kapalıçarşıya geldiğimiz zaman, kâargınıza çıkan kapıdan çatşıya girece- ğinize, solunuza saparsanız, sizi Sandal Bedestant önünden Nürüosmaniyeye çı | karacak yola varırsınız. Buraya Çarşıyı kebir — Çuhaciyan caddesi derler. Bir zamanlar semtin en kalabalık, en işlek geçit yerlerinden olan ©u cad de pek yakın devirlere kadar baştan başa saatçi dükânlariyle doluydu. Hat- tâ buraya Saatçiler caddeşi deyenler de pek çoktu. Fakat geçen gün Çuhaciyan caddesi- ni germiye başladığımız zaman, ©o et W saatçi dükkânlarının yerlerinde yel - ler estiğini hayretle gördük. L u koca cadtdede dükânların bir kıs- mr kapalı idi, Bir kısım dükkânlar da vitri ni kıymeti pek az kaç gü- müş veya kaplama takımlarla süslemiye çalışmışlardı. Diğer bir kısım dükkâns | ların vitrinlerinde 5e Wç bir gey yok- tu. Kadife döşeli tezgâhlar bombaş du- rüyor, renkleri solmuş kadifeler inrana hazin hazin sırıtiyor git” geliyordu Yanırmda foto Ali ile bizim ressam ar- kadaş Saffet vardı. Onlara: — Yahu, buradaki saatçi dükkânları- na ne olmuş dedim?. Bu sualim: arkadaşlarımdan bir'sinin Ar- cevap vermesine meydan kalmadı. kamızdan bir ses işitildi: — Nemioldu! Onu gelin de bize so- rün?. Hemen geri döndüm. Baş v.trinli dük kânlardan birisinin kapısında 1ki zat yanyana durmuş'ar bize bakıyorlardi Demin iş'ttiğim kelimeleri bunlardan şüphe olamaz- idüm d Yanlarına doğru yür —— Pekâlâ, dedim, işte şimdi $ize sa- ruyorum. Buradaki saatçi gdükkânlarına ne oldu? Lütfen anlatın. Evvelâ ikisi de acı acı 4 ra sanki “sen başla, dergibi b'ınl_î rinin yüzlerine baktılar. Nihayet Dir ta- nesi anlattı b — Evet 1,5 sene evveline kadar bü - tün bu cadde saatçilerle doluydu. Fakat şimkdi saatçilik mi yapsınlar, gütdüler. Son- irle- Darmnın Mahi buçuk dükkân kaldı. Önlar da 4 yoksa tellâllıkla | 6—7 murtnasa civatındaki kabılarından dbiri Çuhacıyan raddesindeki eski bir saa tçi Haberciye dertlerini anlatıyor... mi ekmek parasın: çıkarabilsinler? şa - şırıp kalmış bir vaziyettedirler.. 'Tekrar sordum; — Se ? — Çü yüklendi. O böyle söylerken, ben de boş vitri - nin soluk kadifeli tezgâhlarını seyredi- yordum. Adam ne düşündüğümü anla- mış gibit — Şimdi sermayeler aztık kediye siz “bu adamlır şu - boş dükânda ne #ş vapar da geçinir!,, diye şaşarsınız, değil mi? dedi. Halbuki Al - laha şükür aç kalmıyoruz, pekâlâ bir iki ekmek paramızı çıkarıyoruz, Fakat nası! diye sorma.. Çünkü onu ben de bilmiyorum.. Evet, günde ön beş lira- dan tut da 5SO liraya kadar kazanç yap- tığımız o esk' günleri düşünürsek çıl - dırmamak elden gelmez amma, ne ya- palım, şimdilik buna da bin şükür.. O susunca ben gene sordum: — Buranın rağbetten düşmesine se- bep ne oldu? Cevap verdi: — Rir tek şey, bu cadde katiyen an Jayamadığımız bir sebepten birdenbire körlendi. Eskiden - Mahmutpaşadan çı kan her yolcu, mutlak mutlak önümüz - den geçer, gideceği yere öyle giderdi.. sene var bu âdetten vazgeçtiler... | Şimdi herkes, doğru yürüyüp, yanımız- daki yoldan hemen çarşının içine girve- riyor. yCumartesi günle ne bir kaç kişi buradan geçer diğer günlerde, inler cinler cirit oynar bu caddede.. Arkadaşım Saffet: — Talihi dönmüş bu caddenin, diye bir şaka yapacal. oldu, Demindenberi yanımıza gelip bizi dinleyen buralı es- naftan biris' hemen bunu tasdik ctti: — Hem de nasıl dönmüş, diye bağır- d Aksilik aksilik üzerine — gelmişti.. Yolcuların bu yolu birdenbize terkett'k leri bir sırada, bir maliye kömisyonu bu raları dolaşıp dükkânlara Ca ağır ağır vergiler tarhetti idi. Bu yüzden de se - nelkerce bir yığın srkıntr çektik. Sonra Allah razı olsun yeni bir emirle varidat üzerine vergi alınmıya başlanınca hepi mizin vergisi makul bir miktara indi.. O zaman 130 — 140 lira veren bir adam bugün 30—40 lira vermeğe mükellef tutuldu. Şimdi de başka bir şey çıktı. Bu gnzdugünüı bomboş dükkânlarımız için, bizden yda bir lira İle S0 kuruş arasında bekçi parası ister/yor. 20 —25$ kuruüş gibi makul bir fiyat olsa hemen wereceğiz. Fakat zaten nafakamızı kıt kanast kazanııyoruz., Bir de boş dükkân in bir lira bekçi parası verebilir mi- . Dükkünlarımızın kirası yar: ya - rıya indi, bekçi parasını bir kaç misli öğleden sonra ge- amma arttırmışlar.. Dün bekçilerin kâhyası bütün soka- ğr dükkân dükkân germiş, herkese: ir kaç aylık bekçi borcunuz var, vermezseniz hakkınızda tahsili emval kanunu tatbik edilecektir, demiş, buna Ha bir türlü aklımız ermedi.. Ermedi amma, bu sokağa çöken aksiliklerin bi- ribirini durmadan takip ettiğini bir ke- re daha anlamış oldum. Burada daha bir hayli konuştuk. Fa- kat hepsi de aşağı yukarı ayni mevzu üzerindeydi. Bütün esnaf, bu caddenin unutul - müş olmasından uğradıkları rararları anlata analata bitiremiyorlar, fakat iç- lerinden hiç birisi de, bunün - sebebini, l 15655 sene evvel bugün Araplar Müthiş bir mağlübi- yete uğradılar Şimali Fransada Araplarla — Franazzların muharebeleri tazihin mühim — vakalarından biridir. Alp bavzaları İle Cermanyadan Bönüllü ardusunun da iştiraki ile miş olan Frank ordusu Arap or birkaç mil erisine kadar yaklaşmıştı. Muharçbe başlangıcının doküzüncü günü Iki taraf gece yarımna kadar çarpışlı. Fakat bir türfü netice elde edilemiyor, maglüp, ga. lip belli olmuyordu. 872 yılı 17 birinciteşrin günüÜ 1668 sene ev vel bugün Araplar, kat'l zaferi elde etmek gayreti ile ve bütün kuvvet ve kudretlerini göstererek hücuma geçtiler. Frank ordusu, mahvolmak üzereydi. De. vamir hücumlara — karşı duramadıkları gibi kendilerini müdafas edecek hiçbir — tedbire de baş vuramıyorlardı.. 'Tam bu amada beklenmiyen ve umulom. yan bir bâdise vukul buldu. Kırıp döken ve mahveden Arap ordusunda müthiş bir çığ- 1ik koptu. Bu çığlık, zaferi temin etmiş vazi yette bulunan Arap cengüverleri — üzarinde ani bir tesir yaptı. Çığlığın — ifadesi guydu: Arap ordusu sakmılmaz bir tehlike karşısın dadır. Şimdi Arap askerlerinin muntazam hatları dağılıyordu. Herkes ganimetleri kurtarmağa uğraşıyordu. Kumandan Abdürrahman — Elgafiki şaşır. maış bir halde bulunan ordustunün — arasında golaşıyor ve mütemadiyen aakerini teşci e. diyordu: — Gayret.. Düşman mukavemet edemiye. cek haldedir, Fakat bu sözlerin tesiri olmuyordu. Korku ve telâş git artmaktaydı. — Bir aralık kumandan da ek yere Berildi. Kt göğsünden yaralamış, kaybetti ve başının in! aramağa başlad Gece bu korkünç harp meydanmı — tülleri ile örtmeğe başladıktan bir — müddet sonra Gaha iİki taraf biribirini — boğazladı. Etraf, gözgözü görmez derecede karardıktan sonra her iki taraf yerlerine çekildiler. Arap zabitleri geceden istifade ederek or. duyu Septimanyaya naklettiler, Gün ağarır. ken Arap ordugAhında derin bir hüküm sürüğünü gören Franklar heran bir hârp vukuunu bekliyerek yaklaştılar. Fakat yüzlerce yaralıdan başka kimse yoktu. Bun. Jar merhamet edilmeden feci bir pekilde âL dürüldüler, seasizliğin ... Araplar bu harp sahnesine Bild.Üşçüheda derler. Bütün cihana hâkim olabilecek dere cede yüksek bir kudret gösteren Arap ordumu aralarında çıkan bir Thtilâf le mahv Burada arap zaylatı - 360.000 olarak kay dederler. Bu rakam çok fazladır ve mübalâ Balıdır. Fakat muazzam ordunun — mül bir kısmı mahvolmuştu. Sabunlardan Iİktısat Buhran herkesi ekonomiye sevket. miştir. Sabunlukta bırakılan sabun . ların nemli kaldığını ve binnetice ça. buk eridiğini gören Amerikalılar bir çare düşünmüşler ve bulmuşlardır. Artık sabunları resimde görüldüğü gibi elâstikf iplerle asıyorlar. Kulla. nilirken sabunu çekip suya kadar uza. tabiliyorsunuz. Sabunlandıktan ra lâstik geri, caki yerine çekili; Çamaşır sabununu ise süngerden ya pilmiş torbaların içine koyup asıyor. lar, Yıkarken sünger torbalarla ça . maşırlara sürtüyorlar. Amerikalılar bunun çok ekonomik olduğunu söyle. mektedirler. 1 en ufak bir öhtimal olarak bile izah ede- miyorldu. Ben ve arkadaşlarım da bir kaç dakika kafa patlatıp bu sebebi bul- mıya çalıştık, amma, tabii beyhude.. Nihayet: — Zavallı talihsiz sokak, deyip bu- radan, gene boş vitrinY dükkânların soluk kadifeli tezgâhlarına baka bakâ uzaklaştık. HABERGİ