Garip seyahat Hayatın geceleri noğları ucuzladığı şehir ! Viyanada dilencilere ancak Suma günleri müsaade vardır lug—f:':'" Himendifer idaresi, yolga - t& Yöle asında konuşmak — istemeyip & Tep $U başını dinlemek ve düşün. Süğ g, *tirmek isteyen yolculara mah Tazl, kapıi R » Bu kompartimanların t L “konuşmayanlara — mahsus- bir taraftan da kısa bavadis filmlerini nyredebilmckn(;xler.. Kısa filmler ika sürmekte ve bu su- en uzun beş dakika $' v retle çok az vakti olanlar dahi bunlar. dan iştifade edebilmektedirler . Erkek kadın farkı gözetilmiyor Rusyada, yataklı vagonlarda erkek v eyi Bd Yöleylaş * konacak ve bunlara binen ı ve kakdın için ayrı ayrı kompartömanlar lerihe İan verilmiyecektir . nq._:l"':lyanın Amerikası * Üç saat mesafede kâ'n War- Pregrij, Atlarının Almanları — büyük Ctteş nenda Amer kaya muha - Z İstemi TEk'için kendisinden “ Mübaade Tüğg ya ' Takat bu arzu'arı reddedil . kayg gy Vtheli vatandaşların Ameri- *'ı"q *#üelik d'ye fazla canları &ı - Vüldeye SöTen büyük Frederik, bü ha. Tetinğn ge Ütün köy, dağ ve vadi isim - larş k.ml'“iriîmeıinl emretmiş ve on Öyle b isimleri — taktırmıştır. Sen hç Pöğün Wrthe vadisinden ge- ""'ıu,,.,'"““ kendin' Amerikada san. &n "Ru, _Büyük Frederik buranın a- an - Ük Amerika,, —koymuştur. MaçayıSATaları ve Macaristan Nü N parlâmento binasının Malay gee tün puro cigaralarını berak he v.rğ" hüsust tertibatı havi tabla. &e İçer ©. Puro cigarasını yarıya ka - * Meclise gelen bir mebus ci- ex.:m' ziyan etmemek Üzere bu hususl tablalardan bi . 'OYmakta ve tablanın numa- Htirak *Tek parlâmento toplantısı- hu“u';'—'h!hedir. 'ih:ıhn n Meclis dağılınca cigarasını Buna teh., Yak tekrar tüttürmektedir. de tltğn, *P Parlâmento binası dahilin. d'dap r'""k yaşağı ve Macaristan Bahaj, © ve her nevi İ o"“iudu nevi cigaraların çok Tatınr Üa iyeş, Ayatının ucuz olduğu Porteki,; TMemleket olan Lisbon'da * gündüz hayatına nazaran “L_» Gece saat dokuzdan son e €retleri yarı yarıya indi- g:::_lım:ıhhnuln yemek ve içki Boti e h:;“’h!mıkndn. Bu tarzda Taği ""lık,:." gece hayatına rağ - Yelly İN D Ve şehir de hayat canlan. “ Ti8r İstant ğ Mi>. stanbulun başına, di T gy Süzdi Ti r_ğ"ly.î"" güvercinler he'la : ÇA Bali şehrinde belediye ka- h"’hı,___ııninken_ ayaklarına a: hf Her, İ parçaları " çalan — ziller B h'mı Gerek seyyahlar gerekse v ":m ün hemen her saatinde q.'“d tikiyi işitmekte ve bilmi: ö *N geldiğini biribirlerinden Zi h"“t[ı;ı aktadırlar. M"h hw“;" ayaklarına — bağlanan po". ll!n:n::: :yıı musiki par - Talından teftiş edilen İspo, 3Bon evi Nyahm * ç Evleri ç Barip âdetlerinden Hri n senede ; teftiş neticesi VGİM"üıkr. ;: 'yle bir baha: Sön derec. $ aa m S'nem. h:nf:ımuu bir birbirlerini rahatsız etme - | & Ça , te, | tahsis edilmemektedir. 'Trene binen yol cu kadını, yahut ta erkek istemediği ya. hut ta hoşuna ghtiği bir erkek veya ka- | dınla ayni yataklı kompastimanda se. yahat emesi bir şans meselesidir. Bazı erkeklerin hoşuna gidecek olan bu kombinozonu acaba kadınlar ne suret- le hqılamaktıdmır? Fukaraların günü cumadır ! Viyanada dilencilerin ancak cuma günü dilenmelerine müsaade edilmekte- dir. Cumaları dükkâncılar kapılarının yanlarma sıra ile ufaklık dizmekte ve muayyen fakirler gelerek bunlardan bir tane almaktadırlar. Acaba bizde tatbik edilse başa çı . kar mt dersiniz?. Bardak kırma meselesi Kadeh, bardak ve tabak gibi şeyleri kırmakta Sırplılar bizim eski hovarda- lara — taş î.hnmkndırhr. Bilhassa gece meyhanelerinide ve lokantalarında sarhoşluk yüzünden binlerce kadeh ve bardak kırılmaktadır. Bu itiyat ayıp sayılmamaktadır. Bunun için bazı lokantalar muayyen bir fiyat mukabili, müşterilerinin iste - dikler! kadar kadeh ve bardak kırmala, TDna müsaade etmekte ve pöylece müş - teri ile patrom' arasınldla hiç bir ihtilâf çıkmamaktadır. Mimar — Ben verdiğim sözde ıiııı:u- rum, İşte binanın altıncı katı — size söylediğim tarihte tamamlanmış bur Tunueyor! F SS AY ON 'ı.'//.ı.. çef gel eei | —. Ü” aa e iliyorum bekilyemezdi ? ama ... Müşteri hiddet içinde garsona hay- kırdı: — Nedir bu yaptığın canım, Yemeğa| balıkla başladık. Şimdi de çorba geti-| (V Tiyorsun, Benim bildiğim çorba evvel yenir. — Doğru bayım ama, söz aramızda, getirdiğim balık daha fazla bekliyemez- di, kokacak. — Anlatabiliyor muyum? Bende iki kadın vardır sanki! — Ne yazık! Bilse idim bir arkada- şımı beraber getirirdim! Banka ile mukavele | Abraham bir bankanın önünde | sandviç ve gazote satmak müsaadesi. ni aldıktan/ sonra deni yoluna kay - Müuş, vaziyetini 'düzeltmişti. Bir gün eski ahbabr Mişon geçerken onu gör. | dü: | — Vay Abraham, dedi, işler nasıl? Abraham ellerini uğuşturdu: — Çok mükemmel, Geçinip gidiyo. rTuz. — İyi kazanıyor musun bari? — Halimden çok memnunum. — Bir tarafa para biriktirebiliyor musun? — Evet. Epey param birikti. — O halde Abrahamcığım, bana beş lira borç ver, pok ihtiyacım var. Abrahamda derhal şafak attı. Za- Vallı afalladı, boş boğazlığı için ken- di kendine lânet etti. Sonra: — Çok müteessifim Aazizim, dedi, buna imkân yok. — Neden yahu? Paran olduğunu bir &z evvel söylemedin mi? — Param var. Var mukavele müni! ll — Ne mukavelesi? — Banka ile yaptığım mukavele.., Buraâda sandviç satmıya başladığım zaman banka ile mukavele yaptık. Banka sandviç satmamayı, ben de ö ödünç para vermemeyi taahhüt ettik. Böylece biribirjmizle rekabet etmiyo - rüz! — ; rolündeki (aslan Aslan mürebbdisi arkadaşına: — Sarmsak yeme diye sana kaç de- fa tenbih ettim! CÂAşıklarının ziyaret günle- rini unutmuş ! Genç kadım, yaşlı erkeğin boynuna kollarını dolryarak bir fatura uzattı: — İşte sevgilim, dedi, terzinin he- sabı! Adamcağız irkildi: — Bu hesabı geçen gün benden al. mamış miydın? Genç kadın şaşaladı: — Sahi! Hesabt senden almıştım a. ma... Ben bugün çarşamba saniyor - dum! Has boya | Köprünün Kadıköy iskelesinde sim. siyah bir zat, ayağını boyacınm san. dığı üstüne koydu. Küçük boyacı kemali hürmetle sor. du: — Yalnız ayakkabılarınızı mı efen. dim ? | — Yarım şişo benzin, çeyrek litre Yağ., — Lâstiklere de yavaşçacık, usuletle üfliyeyim mi? b Birinci nazik yolcr — Buyurun efendim. İkinci nazik yolcu — Rica ederim efendim, sizden sonra.. Birinci nasik yoku — Aman efen- dim, hakipayınız olayım! Yakışıklı arkadaş ! — Güzel bir kıza randevu verdim. Benimle gelir misin? — Benim ne işim var? Neden gele. z — Seni bir kere görürse “Rober 'Taylor kadar yakışıklı değilsin!',, diye mütemadiyen başıma kakmaktan mu. hakkak vazgeçer de onun için... Doktorun kapısı çalındı. Hafif bir şekerlemeye henüz dalmış olan dok- tor, yüzünü ekşiterex kapıya gitti. Aç- tı. Ve geeln adama sorduü; — Ne is'iyorsunuz? — Beni köpek ısırdı bay doktor. — Benim muayenc saatlerimin on iki İle Üç arası olduğunu bilmiyor mu- sunuz? — Ben biliyorum ama, bay doktor, köpek bilmiyor! — Başka çare Yok, evlenmeli! — Ncden? — Geceleri ayaklarım öyle Üüşüyor Ri K Hayat sigortası Sigorta acentesi hayretle sordu: — Kocanızın hayat sigortasını ni. çin feshetmek istiyorsunuz bayan? Kadın hiddetle cevab verdi: — Tabil feshederim ya! Yedi sene. | dir para ödediğimiz halde şimdiye ka. | dar şansım hiç kendini göstermedi. Bıkmakta rekor — Fakat evlenirsek, az sotra ben sen- den bıkarım! — O zaman boşanırız! * — Budalalığın lüzumu yok, evlendi.- gimiz gecenin sabalır, saat dörtte açıik. mahkeme var mi ki müracaat edeceğiz? Çünkü .. Hiç zamanı değilken gelin çanının galdığını işiten papaz, ahmak hizmetçi- sine haykırdı: — Kilisenin çanı neden çalıyor? — Ben ipi çekiyorum da, onun için çalıyor rahip efendi. — Eyvah! Bacağım, kolum kırılma- sa bari! | — Sen de hep böyle bedbinsindir!