! Ğ : îu İLKTEŞRIN — 19 Ş> 3 Bmmman Kzziaz Enim götüşüm: Tanıdıklurımdal" 1922 tor Nâzım hur Tve ';D“îndz Moskovada, — meş- ltrmdan paaYa caddesinin yan sokak- h inde, rus usülü kocaman T DA kâgir, rutubetli, köh- larının 'ada, Azarbaycan müsavatçı- diyasi |Jirrıuıılırınv-l-ııı Reşid Kaplanof de Yarı mevkuf, bir sürgün halin Otur :.mnî':wıdu. Ayni binada ittihat te- tor Nım::m"' şahsiyetlerinden dok R“ı-'d oda işgal etmekteydi. ııi.d.va'Planof. beni ve bir seyehat Mimlaj ” doktor Nazıma tanıttı. İs- <n7 ir işitmez, doktor Nazım: e *N sizi tanıyorum. -dedi. Vehmin ik'"di ağzımızdan — çıkıyormuş Son _'frtn tümlelerle, hayatımızın Gi olurg, | bize bir bir anlattı: Na? ki bizimi, 9? Nereden biliyordu? San- dar tele birlikte yaşamış gibiydi. O ka İ Mata vakıf olsun? Hayret! taya '“:““İ üzdükten sonra sırrmı or :ş M"hidduf _Eız. Tiflis şehrinde tanin- Sütan ini (şimdi Son Postanın ilk Di) arş Marriri olan Muhiddin Birge- Armlar,, b fakat ancak ailesinin ha- Ber Mi bulabilmiştim. Muhiddin me- Tet han AYA gitmiş. Muhtelif sefer- Tet akenı a. oteldeki dairelerinde ziya Sök yaı! Onlara kendimize dair bir '"'—o. " anlattık. Meğer doktor Na- Üzüreyi YAda yan taraftaki odayı yahut Maj ı ltal edermiş. —Arada da ihti- Van arkasında - bir battal kapı ğ“ıo'lyı kulağını dayıyarak, içer İti lerte dinlermiş. Sırf mörak sa- y[mlî' âl4 anliyamiyorum. B İtiı.' h'—f_ hâreketi yaptığına mr, bu "'nmdi_"f'âi'îr mi hayret etmek lâ- 'drmw::m— ben kendi hesabima tayin i *On Ülmenge yae! defa ayni binada muhte- "’Nın,, M Buruplardan sekiz, on Türk Şene çalardık. kı Srannda l':_’_' Nazımla diğer — Türkler Cİlik, Te İhatçılık, terroristlik, çete- Ğe'd.kwuh:' vekayli, merkezi umumi nixınlıı a;.ı.'ı:'î" istlik hakkında mü ktor Nazrı A m, çok konuşan, ileri, ():_" liğışı_ esirgemiyen bir 2- üN B Kİ itirafından da belli!) Kabip gy tdiklerini burada nakletmek Geğila; "Mq'_î:':'_'- Yalnız, — muhassalasını kte, Yikteş * Tamn manâsiyle çeteci, ya Büzndapı , € harpden evvelki, harp es Tdin bie Aliyetini: ve ittihat terak: î:?*' irma fanliyetini beğenen, her .; ki a dOğru bulan bit insan ola di tareg Yordu. Eline fırsat geçerse YEL M devam €etmek emeliride ol- he , Tti B ha (,:u"' kanaati de beride kuvvet Köz Ç R 'uıı “'!',““' bolşeviklik aleyhinde h.,.“'duşu * Moskovada pek muhata- du, ör. €. O, hiç sağını solunu " "*Ğiz dolusu söğüp sayryor- Di Ahayı ;tı::' l”'!li.üfı' var; Doktör Nazım, bir kaç ( Hatapay YESİ ihtimali olduğuna ka- ile Çteniyo lTT yazmak istiyordu. Pa Ve ai Ordu. Benim doğru bir imlâ s * yazdığımı öğrenifice: e N Vüza r.:::;"' dedi. - Ben söylesem < ? Gi e l(n < Beş, TI - Gedim. ;_'_'"' bın:n Bün müddetle sürmek şar- KA Notlar çaf ettiğim evde bir ta- arda anla; yatdırdı. (ki hülâsaları yu- arete "“"—'mı Mealdedir,) Bunlar dan kayj Meden döktor Nazımı ort Vider ae l 1922 seneşinde B Bağka pit Bitiğini hâla biyeer Ceko: Ye mi> a Hthre-mi, batşka bi emiyorum * Alkadar'da &) l 'it mahalle- . On Ka eee di. Scno:," Bir - müddet he Süntase içi Mrzla #anatkAria, SVarı Profosörleri, t könssr vesmer Bizi yazmıştık. 06 10 Mktarıı MAtNonbalodenıin BORLEN Künü met . aa bu Di Yermek bismnye, | Batün yan sokakları biribirinden berbat bir vaziyette Vulunan Perldiyekin Aşıklar onddcsi.. İstanbul konuşuyor ! Feridiye Istanbulun en temiz mahallesidir Burada sokakları halk bizzat kendi temiz'emektedir Feridiyede rast geldiğimiz dört gen- cin delâletiyle, bütün mahalleyi gez - miye başladık. Buranın — âna caddesi üzerine bir- lTeşmiş bir takım sokaklar vardı ki burnların sol tarafa düşneleri dik bir yokuş halinde uzanıyordu. Bâna evve- 1â (Taksim Fırın sokağı) diye bir ta- nesir? gösterdiler. Bu yokuşunun dik olmasına rağmen oldukça Mmuntazam arnavut kaldırımlı bir yoldu. Fakat yo- kuşun bittiği yerde kaldırım ida biti « yor, ve daha ötede tekrar başlıyan kal- dırımla yokuşun dibine kadar olân me- safe, bir toprak yolla bağlanıyordu. O gün yağan yağmur bu bir alay biribintiler yaptığı gibi, zemi- Hi de tam bir bataklıklık haline gökmüş- tu.. Bunu oradan binbir müşkülâtla' Zgeçmiye çalışan — iki biçare kadinim halir? uzaktarı seyrederek arilamak güç ©lmuyordu. Arkadaşım f>to Ali, yö - kuşun başından bu manzazayı fotoğraf- la da tesbit etmiş olduğundah, resmi bu yazınm arasında tulacaksinız. Daha sonra bana (Çamdalı sokağı) diye, tamamen toprak yığınlarından ibaret berbat bir yer daha gösterdiler ve siz bünun da resmini büu yazı âra - sında görüyorsunuz. b (Çamdalı sokağı) öyle bir yeri! ki burada yürümek bir çam eğacının da- İma tırmanmaktan her hajde daha çok Büçtü. Bu manzara karşısında Âli da- yanamadı — Ben dedi, belediyenin yerinde ol- saydım, bu halde bırkatığım - bir yola, sokak ismini verip köşesine bir de lev- ha asmayı düşünürdüm. K e toprak yolda Burudan sakatlanmadan geçmek için #nsanı cambaz olması isab etmez mi? I ten yakayı sıyırmak içinı yegâne ümi- min (Çamdalı sokağı) Tevhas yığınınu sokak demek için aca ba kaç şahit l Yanımdaki gençlerden birisi söze karıştı: — Bu sokak, yol olarak kullanılmağa yaramıyor amma, akşamları genç âşık- ların en başlıza randevu — mahallidir. Çünkü mahallem'zin en karanlık ve en az öşlek yolu budur. O zaman birdnebire hatırıma geldi, sordum: — Öbür yollarınız nasıllır? Elektri - ğiniz, yani ışığınız var mı? , Gençleri garip bir tarzda güldüler: — Burada aydınlık derdi, senelerden- denberi en mühmi mesele “di. Düşünün o kötü evlerin bulunduğu devirlerde bile mahallemiz kapkaran'ıktı. Sene - lerce uğraşıklı, istidaları müracaatlar biribirir? tak'p etti. Artık ümidimizi kesmştik, sonra geçenlerde, gelip bak- tılar, ölçtüler, biçtiler, 15 gün evvel de ana daddeye altı tane elektrik lâmbası taktılar. Belki 6 lâmba fevkalâde bir şey değildir amma, Hizi ne kadar mem- nun etti, mahalleyi e kadar şenlendir- Mi bilemezsiniz. Bu lâmbalar sayesinde ana cadde İle beraber, yan sokaklardan bir. çoğu da aydınlandığından istifade- miz iki katlı oldu Burada gençlerden birisi birdenbire yüzünü buruşturdu: — Fakatı dedi, lümbaların bir tek ra- rart oldu. Cadde üzer'ndek? evlerde o - aların kalalarır geceleri kazan gibi şişiyor. Çünkü maha'lede ne kadlar çocule varsa, hep birden cadd lâmbaların ışığı altına toplanıyor, yapmadık gürültü bırakmıyrolar. Ka; kere bekçiye filân n'kâyet ettk, fakat başa çıkmak kabil olmadı. Bazı evler de çocukların başına su | döküp kaçırmağa çalışınlar bile olu - yor, amma, hepsi de boşuna, çocuklar gzae lâmba altlarında toplanıp patır - dılarına devam ediyorlar. Bu vaziyet azan :_Habercl dimiz galiba kışın bir an evvel bastır. masındadır. Biçare genç, kimbilir ne kadar ra - hatsız oluyordu büu dertten daha dakikâalarca bahetti, Sonra gene gez - memire İdevam ettik , Bana Açıklar sokağı diye bir yer gös- terdiler. Buranın bir kısmı âdeta uçu- rumdu. — İşte, dediler, evvelisi gün bu $o- kakta bir düğün vradı. Gelin almağa bir otomotil getirmişler az daha feci bir kaza olacak, otomobil burallan palas pandıras yuvarlanacaktı. Şoför çok us- ta imiş.. Âdeta bir mucize kabil'nden bu kazayı atlatabildi. Fakat tokağı seyredince, ben şofö- rün kazayı nasıl atlatabildiğine değil, bu sokağa nasıl cesaret edip te otomo- HABERCİ (Devamı 4 üncü de) alt iız.. M&“lddki toprak kisım ğ a a e eg CUMHURIYET'de: Radyoda kadın sesleri Peyami Safa, Cumhuriyetteki — küşesinde, haklı bir möseleye temas ediyor. Gerçi, bu meyzua dair eli kalem tutan herkes bir şey. ler yazdı. Ve sanırız ki bizzat Peyami Safa da geçmişlerde gene ayni şikâyetlerini muh. telif defalar tokrarkamıştır. — Ne yapmalı ki bu hususta yazılanları dinliyenler yok.,, Bu. münla beraber yazısını, dinlenmesine imkân hazırlamak üzere bir defa daha tekrarlamak için değil, güzel ve zevkle - okuyucularımız tarafından okunsun diyo tekrarlıyoruz: aliba Posta, 'Tolgraf ve Telefon 'oĞda neler latiyorsunuz Si bör gey yapmıştı. Umum detfa da bu sorguyu tersine Tarlamasıni rica ederiz: “Rad, temiyorar Alahım!.. Birçok şeyler — istemiyoruz ya, fakat başta, şarkı söyliyen bir takım kadın B Haydi hazı istisnalarına müsamaha edilsin, kimi şöhretine, kimi de istikbale nit vakdlerine bağışlansın; fakat bunların bazı. Jarı, insanın başmmı karanlık bir kuyuya sar. kıtan, dümdüz, kasvet verici, bunaltıcı ses. lerdir. Ben birçok iInsanlarla konuştum.. Musiki. nin alaturkasmı, yahut — alafrangasını ger. çekten #even, daha doğrusu musikinin ken. disini seven tek bir adama raatlamadım ki bu viyaklamalardan, bu — miyavlamalardan, bu ulumalardan tüyleri ürpertmiş — otm Oparlörün içinde, elyak ciyak o ne haykırış, miskin, ezik, peltek nağmelerle o me miyminti gikâyet, o ne yayık ve çarpık ağız, yarı çifte nüre iniltisi, yarı alaturka rumba cilvesi, 0 ne tatstz, yayvan give, o ne bayağı, Bilrlük eda! Ne alafrangasında, ne — alaturkasında, ne ne Japon, ne Hind musikisinde, ne İran. çığındıkları Kerbelâ mersiyele. böyle, insanın tüylerini nefretten çivi vrilten bir ciyaklama — yoklur. Kendi uzu kapasanız komşunuzun radyosun gelir; kapıdan kovsanız bacadan girer; ürta akı gibi bul yapışkan, uzun, kasvetli, ağlamakiı ae Devlet namına işliyen radyodan böyle iç. kili gazino çığlığı yükmelemez. Dunlar sarhoş inlitilerinin çalgılı ve, bosteli nden başka bir şey değildir. Alat musiki ba. na demezler. Rir saniye tered. etmeden bu menhus çığlıkları ve inlitderi — kesmek Iazımdır. İğmrost kötü AKŞAM'du : Türkler ve Lehler Lehistandan Türklerin dışarıya çıkarılma, S1 havadisi üzerine Akşamcı yukardaki isim. Te bir fıkra yazmış. Bunda diyor ki: Lehlilerin ağzından nice nutuklar HİA kulağımızdadır.: “Bizler siz Türklere karşt şükran ve min. nettimizi asla unutamıyacağız. Polaonya, düş mazları tarafından parçalandığı zaman, bü. tün devletler onun bü inkisamını — kabul et. anişlerdi; yalnız Türkler etmemlşti. İstanbul. da bütün merasimde Leh sefiri için bir kol. tuk bog berakılır ve teşrifatçı, haziruna ha. ber verirdi: — Lah seftri hazretler! mazeretine binnen gelmemişlerdir.., Keza, gene Lehlilerden duyduk: *“Polonyada bir efaane vardı. Anneler, ço. cuklarına gizilce derlerdi ki: — Türk atları, ne zaman Vistül'den su L çerse Lahistan kurtulacak, fatiklâline kavu. ;ıtıkl_'r. işillik. Umuml harpte Avusturyalılara — yardım için giden süvarilerimizi görünce — Lehliler bu efsaneyi düşünerek heyecana — düştüler. Ve sebebsiz de değil: Çünkü işte netice hal, kan itikadı gibi oldu; Vistül'den Dürk atları mu içince Lebistan kurtuldu.,, W dd Halbuki şimdi, —Almanların Yahudilere yaptıkları mu&meleyi Lehliler Türklere ya. piyor. Hattâ sefirimiz tavassut ettiği hnlde facianm arkast almamıyormuş. — Mukabele bilmisil! , Hayır.. Biraz saberli ve akılla, aail Lehlile. rin akli selimine, hissi selimine — müracaatla gimdilik iktifa edelim.. Bu kadar gövalöresk ofsanelerin akabinde bu derece bezirgânca bayağılık kendilerinden beklenmez.. Bunu iyice düşünlürlerme M leri de nefislerine yaraştırmıyacaklardır. n ” Filistin a ge - hâdiseleri lrak ve Mısırda protesto edildi Bağdat, 10 — Resmi bir tebliğe gö- rte İrak hükümeti, İngiltereye bir nota vererek Filistinde arap reislerine karşı alınan terbirleri protesto etmiştir. Irak bu tedbirleri haksız görüyor. Mısırda Kahire, 10 — Dün Elezher camlinde bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda Fi- listinin taksimi ve İngilterenin arap re- islerine karşı aldığı tedbirler protesto . 4 vi S