eş — Başımıza iş açmağa uğraşan bu üç isimli adamın hakkından gelecek 4 çareyi bulmuştuk Arkadaşımı bu kadar neşeli görünce gayri ihtiyart güldüm. Hraç, hemen bundan da istifade etti ve: © — Ha, şöyle biraz gül'be birader. Ne surattı 0... Git şu Hanriyeti kal dır da bize bir şeyler hazırlasın, ben de kahvaltı filân etmedim, karım zil Hanriyetin evde bulunmadığını, za - bitle görüşmek üzere Perapalâsa gitti- Zini, oradan muayenehanesine uğrayıp saat üçe doğru döneceğini (o söyledim. ve: — Merak etme, o gelinciye kadar kar nını doyuracak bir şeyler bulurum, esa- sen masa hazırdır. Biz de o işiilaha bi. raz evvel yaptı idik.. diyerek arkadaşı- ime sofranın başına götürdüm . “Hraç kahvaltıya başlamadan evvel iki kadeh konyak yuvarladı. Sonra sor. du: — Beni hiç bu kadar neşeli görme - miştin, değil mi? Sebebini anlatırsam “dna hak vereceksin... Azizim şu melun Serkis Agopyan meselesi beni çok dü. — şündürdü.. Bilhassa Kasapyanın verdi- ği izahatı dinledikten sonra bu herifin zannettiğimizden daha korkunç bir mahlük olduğuna kanaat getridim. işin içerisine kadın meselesi de girince va- siyetin büsbütün vahamet kesbetmesi ihtimali artıyordu. , Kasapyanın izahatından sonra, Ago- bun Hanriyetten intikam almak için her fenalığı gözüne alacağını anladım. Siz- den ayrılırken hep bunu düşünüyor, bu adamı kimseye zarar vermiyecek bir pi yetirmenin *çarelerini araştırıyor- , m7 Biz de bütün gece ayni endişede üni dak ve ee —Neye karar verdiniz? — Vallahi'kat'i bir Israr veremedik. Hanriyet çok korkuyor. İstanbuldan fidelim diye tutturdu. Bulunduğum ge. rait içerisinde İstanbuldan ayrılmama imkân var madır? Bunu düşünemezdim bile, fakat Hanriyeti teskin etmek için ”“““nu tatmine çalışacağıma söz ver dim. Bunun üzerine biraz © müteselii dd : — Çok. iyi yapmışsın. Kadınm saç: Wzun ekl kısa olur, derler. Vakla şim- di kadnlarda uzun saç kalmadı gibi amma, #k-ilar; gene Havva annemizden tevarüs ettikleri hacimdelir. Bir pire için yorgan yakmak devri geçmiştir. Bir Agop Serkisyan için güzelim İstanbul feda edilir mi imiş? Dedim ya, kadın aklı bu kadar olur. Sen bu işi bana br- rak, meseleyi kökünden halledeyim de Serj Jak, Agop Serkisyan, Mahmut Şevket isimlerini taşıyan yüzü maskeli adam bile hayrette kalsın. . — Her halde yeni bir şey buldun? — Yeni bir şey bulmadım, sadece bu adama Taşnak fırkasının burnuna güle. cek kabadayı olmadığın: kendisine anla tacağım. 4 — Bana kalırsa, bu gibi adamlarla uğraşmak tehlikelidir. Kendisini muhi- tinizden uzaklaştırır, elindeki silâhları alır 'bir tarafa atarsmız. Aksi takllirde fazla ehemmiyet vermiş olursunuz. — Onu ben de biliyorum. Fakat şahsan kendisiyle uğraşacak değilim, bana müracaat ettiğinde, eskisi gibi kendisine dost muamelesi yapacak, hattâ yardım bile vaddedeceğim.. Dar - benin nereden gekiiğini bir türlü anla - mayacaktır. — Nasıl anlamıyacak, derhal Hanri. yetten şüphelenecektir . — Kedisine oynayacağımız oyunun Hanr'yetin kuvvetleri fevkinde oldu « e edecek kadar zekâsı vardır. #seleyi sana anlatayım da, bakalım bana hak veredek misin? Dür gece sizder ayrıldıktan sönra . müddet Beyoğlunda dolaştım. Açık e açmıştr. Biraz yemek ve kadeh te atıştırmak üzere To - katlıyana gittin, Biraz sonra oraya İn. güliz ialihbarat teşkilât erkânından tas Fadiğim hi zabit geldi ve beni görün. i #0 tren masama yaklaştı. Meğer onun i da canı #ıkılmış, konuşacak, vakit ge girecek bir arkadaş arıyormuş. Hayli içtikten sonra Serj Jak isminde bir &- dam tanıyıp tanımadığını sordum. Ça. kır keyif olan dostum bu ismi işitince: — Bırak serseriyi, iki yüzlü casusun biri, dedi ve sözlerine şu suretle devam etti: Bu adam geçenlerde bize müraca- at ederek Franşızların İngiliz menafii aleyhine faaliyette bulundukları bu hüsüsta mühim vesaik ibraz edeceğini bildirmiş ve kendisinin eskidenberi bir İngiliz mubibbi olduğunu göstermek işin umumi harpte Afyonkarahisarın daki üsera karargühında esir bulunan / iki İngiliz zabitini kaçırdığını ilâve et- mişti, Kendisini çağırttım ve görüştüm. Elinde iddia ettiği gibi mühim bir ve- sika olmadığı anlaşıldı. Bununla bera- ber Fransızlarla temasta olduğuna ka- naat getirdiğimden her ihtimale karşı kendisinden istifade etmek endişesile sözlerine inanır gibi göründüm. İngil - tereye merbu'tyetinden ldolayı kendisini tebrik ederek bir miktar da para ver. dim, Ertesi günü derhal bu adam hak- kında geniş bir tahkikat yaptırınca, herifin mahiyeti meydana çıktı. Meğer bu adam umumi harpte bir çok karışık İşlerle bulunmuş, ihtida etmiş, İzmirde bir çok İngiliz tebaasının mallarını ges betmiş, İstanbula dönünce de fırkanr. zın mutemedi sıfatiyle Fransızlarla te- mas ederek hem size, hem Frânsızlara hizmet etmiş, daha doğrusu her ikini- zi de atlatan, Üstelik bizi de kafese koy mak istiyen biri... İkinci ziyaretinde müttefikimiz bu - lunan Fransızların her husustaki faa - Jiyetlerinden - haberdar mediklerini söyliyerek nezaketle eline pasaportu verdim. Beni aldatmak hu - sosunda fazla israr edince: — Arkadaş dedim, karşındakine iyi bak.. Biz adamın dimağını okuruz. Sen bir daha benim yolumdo bulunmıya. gayret et, seni neAgop Serkisyan, ne de Mahmut Şevket kurtarabilir, Faka basmadığımı görünre, şayanı hayret bir cür'etle: — Nâmüslu bir âdam Sizinle teşriki mesai eder mi? Ben size malâmat sat- miak İstedim, siz hüviyetimle meşgul o- luyorsunuz. Mesele o değildi: ki., Nü - munesini gösterdiğim mal işinize gelir mi gelmez mi? Gelmezse başka müşteri ararım.. Bunda kızacak ne Var? Bereket versin, bu sözlerden sonra kendisini odamdan dışarıya attı, yokta elimden bir kaza çıkabilirdi. Dostumun bu sözleri Üzerine dedim kiz 2 — O balde sizden bir şey rica edece. ğim.. Mademki bu adamı tanıyor ve ne gradoda bir mahlük olduğunu biliyor- sunuz, bana bir yardımda bulunmanızı rica ederim , m — O adama bir ders vermek için İs- tediğini yaparım. N İngiliz zabitinden bu teminatı aldık: tan sonra, Ağop Serkisyanın Fransızla. ra verdiği rapor muhtev'yatmı anlattım” ve sırf Hanriyetten intikam almak için İstanbulda milttefikin erkânınza ve İn- giliz, Fransız nazırlarına #arşı su'kast- ler tertip edildiğ'ne dair projeler uy - durduğunu söyledim. İngiliz zabiti derhal atıldı ve: — Dur, dedi, şu herife bir oyun oy. nıyalım.. Raporu Fransızlara verin'ş değil mi?, — Fransizlara vermiş amma b'zim e Timize geçti... . — Daha iyi.. Şimdi beni iyi dinleyin. Bu adamın Fransızlar aleyhine bana sat tığı ilk rapor bende duruyor. Onu sa - na vereyim.. Fransızlara gösterdin mi, berifin işi tamamdır.. Hraçın ağzından bu müjdeyi işitince, sevincimden yerimden fırladım ve Hra- gı öp”rek: V — Rapor şimdi erede, diye sordum. (Devamı var) olduğumuzu, | #Fransizların bizden gizlir hiç bir iş gör | HABER — Akşam postası || Evli | lar Iİ Kocanızdan şikâyet edeceğinize . onunla alâkadar olunuz Bunu uzun müddet bürolarda çalışan bir kadın; hereelnaina bir iyilik olsun diye yazmıştır. Okuyunca bu hayır seven dna siz de hak vereceksiniz. Günün birinde ve hiç beklemediğim, bir anda bir kadın dostümun sözlerile karşılaştımı «.- Sizin gibi kadınlar, korsandan başka bir şey değildir! Kocalarımızın sergüzeşt ve heyecan hislerini okşıya - rak onları bizilen soğutuyorsunuz. Biz zavallı ev kadınları sizlere karşı kendi- mizi ve kocalarımızı nasıl muhafaza €- deceğimizi şaşırdık kaldık!,,, İzzetinelsim kırılmıştı. Ağzıma gele- n! söylemiş olmak için ona şöyle ters bir cevap verdim: “.- Buna korsanlık demezler azizim. Bilâkis kocalarmız sizlerden kurtulmak için âdeta gece gündüz dua Giiyor ve bizden mütemadiyen sempati arıyorlar. iş bu şekilde olunca bittabi biri günah. kâr addetmekte haklı sayılamazsınız!.,, Kim haklı Bu işte ne bana hitap kadın dostum, ne de ona böyle cevap veren ben, haki: sayılamazdık.. Hattâ biribirimize kar- şı böyle dürüşt lisan kullandığımıza bilâhare ikimiz de nedamet etmiştik. Fakat ortada bir hafikat da vardı kiher halde çok dikkat ve itina ile tetkika muhtaçtı. Evli kadınların çoğu kocalarının ya- zıhanelerinde çalışan kadınlar tarafın - dan ayartıldıklarına kani ve bü itibarla onlara düşmandırlar, Fakat urun müd. det bir çok yerlerde kâtibelik etmiş ve bu itibarla bir çök tecrübeler kazanmış olan ben, kat'iyyetle iddia ediyorum ki: “Kabâhatin büyüğü evli,kadınlar - dadır.,, Her bakımdan şayanı gıpta ka- rakterde nice kocalar tanıyorum ki ka- dınlarından bıkmakta yerllen göğe ka. dar haklıdırlar. Çünkü karıları tarafın- dan son derece ihmalkâr müainee gör mektedirler ; Yazıhanelerde çalışan bizlere gelin- ce, eminim ki, biz kimsenin kocasını a yartmak fikriyle hareket etmiyoruz. Fakat şurası da muhakkaktır ki 30 ya- şında, hattâ 40 yaşında bir kaldın hoşa giden herhangi bir erkeğin kendisine kur yapmasına karşı büsbütün bigâne kalamaz. Bu yaşlarda mehtap ve musi- ki hangi normal kadının olursa olsun kalbini biraz başka türlü çarptırır. Hat tâ lüks bir lokantada İki kişilik ücra bir köşedeki masada yemek yemek ve sonra da dansetmek biz yaştakilere, yir. mi yaşırilaki genç kızlardan daha ro- mantik ve eğlenceli gelir. Çünkü genç kızlık devresini geç'rmiş olan bizler uslu akıllı, fakat henüz ateşini kaybet- memiş olgun bir erkekle, derinden, tat- hı tatlı konuşmak zevkini daha iyi çi. karmasını biliriz. Ve nihayet cehennemi bir hayattan bıkarak : kaçamak yoliyle de olsa ara Sıra bizim gibilerle buluş - mak istiyen cazip bir erkeğe sonuna ka- dar mukavemet edemezsek mazur gö - rülmemeli miyiz? Evet itirat eĞerim xi işte çâlrşan Ka, dınların, gvdek'lere nazaran bazı avan- tajları yok değildir. Meselâ ev işi, hiz- metçi, aşçı, çoluk çocuk ve onların bakı- mı ve hastalıkları gibi sıkıcı ve yorucu meşgalelerden azadeyizdir. Kocamız ol. madığı için onun ufak tefek vızıltı ve sızıltılarma, yiyecek ve giyecek husu - sundaki mızmızlıklarına hizmet etmek AKŞAM POSTASI| JDARE EVİ: Istanbul Ankara Caddesi #osta kutusu; istanbul 214 istanbul HABER eleftonu; 21872 " : 24870 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 hir. 2700 Ke. 1430 Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Dastldığı yer (VANIT) Matbaası i ; mene 2 ran vli kadır mesburiyetimiz de yoktur. Fakat buna mukabil iyi bir kocanın karısı olmamın bize nazaran öyle büyük avantajları, öyle gıpta edilecek tarafları vardır ki! Hele siz ev kadınları, bir haftacik olsun gelin, bizim işimizi yapın da metlalyo-. nun tets tarafındaki yaz'nın ifade etti- ği mânayt o vakit anlarsınız.. Ev ile alâkası kesilm'yen erkek ayarlılamaz ! Evvelâ şuras: muhakkiktir ki bir er. keğin ev ile alâkası büsbütün sönmedik çe onü başka kadının ayartmasına im - kân yoktur. Çok cazip bir kadına totu- larak evini, karısını, çocuklarını unut « müş kocalar yok değildir. Fakat bunlar 'mevzuun istisnalarını teşk'l ederler ve bunlardan bahsetmek abestir. Bir er . keğin evinde bulamadığı bir şeyi yahut da bir noksanı telâfi etmek üzere bünu dışarkda araması her zaman görülen bir hâdisedir. Fakat sevcelerin bu “şeyin, muhak » kak surette ince vücutlu bir nazenin ol- duğu hülyasına kapılvermeleri her halde mantıki bir muhakeme neticesi değildir. Ve ben size temin ederim ki telâfi edilmek istenen noksan yüzde doksan ne güzel bir yüz, ne de biç'mli bir vücudun verebileceği heydeanla alâ kadar değildir. Dışarıda gözü olduğu söylenen'er keğin ekseriyetle şikâyeti yalnızlık ve kendini anlıyan bir insana olan ihtiyacı- dır, Onun düşüncelerini, heyecalarmı alıyatak ve bunlara semipati gösterecek bir kadına ihtiyaç, mutlak surette “di- şi,, ye karşı olan iştiyakla karıştırılma- malıdır. Erkek tam mânasiyle mes'ut bir izkli. vaç yapmış ise bu ihtiyaçlannı tatmin etmiş demektir , ik Mea'ut birsyuva, çocuklar, dostlar ve karısiyfe müşterek alâkalardır ki bir erkekle kadın arasmdaki devamlı rabı. tayı temin eder, Fakat böyle olmayıp ta erkek seneler geçtikçe kendini daha yalnız hisseder ve rüyalarının biç bit zaman tahakkuk etmiyeceğine kanaat hasıl ederse bu dostluğu dişarida ara « dığı zaman yerden göğe kadar hakir gö rülmelidir . Evli bir erkeğin davetini kabul ve onünla ilk yemek yediğim akşam: pek iyi hatıriryorum. O akşam ikimiz de büroda geç vakte kadar çalışmış ve yo- rulmuştuk. Yağmur yağıyor ve hüzün verici bir sis her tarafı kaplıyordu. Böy le şartlar altında bir yemek daveti ba. na gâyet tabii gelmişti. Fakat kabul e- der etmez âdeta korkmuş, asabi bir buhrana tutulmuş gibi bir hal olmuş” tum. Acaba, bu erkek bana ilânraşk mı €- decek, bir takım tekliflerde mi buluna- caktı? Ömrümde ilk defa telâş eseri gös termiştim. Halbuki beraber yemek yed'kten sön- ra gördüm ki bu tasavvur ettiğim şey - lerden hiç birini yapmadı. Bilâkis bana afaki şeylerden bahsetmiş, gençlik hatı- ralarını anlatmış, çocuklarından ve ka- ısıdan hararet ve muhabbetle bahset. işti, Erkekler şikâyet etmezler ! Karılarından şikâyetleri bile olsa, kocalar bundan bahsetmeği hiç te mü- nasip görmezler. Ve daha garibi evin- de saadet bulamıyan erkelerin ekserisi karılarına son derece sadık olurlar. Çünkü böyle hareketle belki onun üze, rinde müessir olur, ümidindetirler. Ve siz onların hakikaten mes'ut olmadık - ların ancak ara #ıra ağızlarından Ka - gırdıkları bir kaç kelime ile keşfedebi - lirsiniz. Ekseriyetle konuştukları şey - ler eğlenceleri: zevkleri, spor mevzula- rı, emelleri ve çocuklarıdır. Ve şurası şayanı dikkattir ki içlerinien akali kahil denecek kadar bir azlık sizinle “flört,, etmek emelindedir. Onların aradıkları şey en fazla dostluktan anlıyan bir şah- #iyetir. Sizt, bütün bunları ilk davet edildi- Bim akşam keşfetmiş olmadığımı itiraf etmeliyim. Ne de birinci evli adam ile yemek yediğim için bu esrara vâkaf ol- Lü . #İLKTEŞRİN —1937 o —— << — nlar! dum. Ve nihayet bunları toplu bir hakle düşünebilmek ve yazabilmek için yazı. gın başında size anlattığım veçhile evli bir kadın tarafmdan “korsanlıkla,, it » ham edildiğim günden bugüne kadar beş senelik bir tecrübe devresi geçir- miş bulunuyorum. Beni itham eden kadının kocası, iri. yarı, sakin tavırlı ve her zöman evine dönerken elleri paketlerle dolu bir koca tipi idi. Öyle bir tip ki hodbin bir ka- dın onu dalma eli altında bulundurabi. İirdi. Yazthanede sabırcılığı ve iyi kalb iliği ile meşhurdu. Bu kocanın her halinden belli oluyor du iki hayat onu için çekilmez bir azap şeklini almıştır. Her zaman mağmum, her zaman canı sıkkın ve kederli bir ha- Xi vardı. İşte bu haleti ruhiye tahtında beni davet etmiş ve bei de hiç teredilüt” etmeden kabul etmiştim . Biz yazıhanede çalışan kadınlar ka - rılarını görmesek bile âmirlerimizin zevceleti hakkında çok isabetli fikirler besleriz. Onları ubaktan, fakat çok iyi tanırız. Çaçaron kadın | Bahsettiğim âmirimin karısı, yaki. nen bildiğime göre çâçaron ve her fsr- satta kocasını küçük düşüren bir tipti. Her zaman kotasının akılsızlığından, hattâ budalalığından bahsederdi. . Bir keresinde nasıl olup ta koskoca bir şir. ketin işlerini Hareyi ona tevdi ettikle- rinden hayretini bile saklamamıştı. Ona bakarsanız, kocası henüz vasi ye muhtaç bir halde idi. Belki bu kadm fena bir kadın değil- âli, Kocası hastalansa ona iyi bakacı . Kından, başma bir kaza gelse, onu yal nız bırakmıyacağından emindim. Fakat Yerfuktti hayatında bitti öne as” alamıyor, onunla iyi bir arkaklaş gibi geçinmek yolunu keşfedemiyordu. i Bu kadının kocasiyle ilk yemek yedi. i dim akşam neler olduğunu da size an- latmalıyım, İki saatten fazla süren ye- mek esnasında şahsi hiç bir mevzua te mas etmedik. Bundan sonru sinemaya gittik. Zavallı adam, bir çocuk gibi memnurklu.. Bundan sonra her hafta buluşuyor ve ayni hayatı tekrarlıyorduk. Onun ümitlerini ve istikbal hakkın - daki plânlarını , can kulağiyle dinledi. ğim için o kadar #eviniyor, © . kadar memnun oluyordu ki tarif kabul etmez, Çünkü bütün erkekler sempati ve an - layışa-muhtaştırlar. Bakış'arından - bile anlağılır Bir kür: kocanın biribirlerinden mem nun hayatta Mes'üt olup olmadıkları- ni anlamak için esasen büyük bir keha- nete hacet yoktur, Onları beraber gör- mek kâfidir. Biribirlerine bakışları, bi- sibirlerine #öz söyleyişleri bile vaziyeti anlatmağa kâfidir. e Kadınların bir yanlışları da söz dinle memek Ve erkeği anlamak -İstememek- tir. Bütün gün koskoca bir şirkete” manda eden bir adamın karısından ters muamele görmesi feci bir şeydir. Şurüşını dü Kat'i “olarak iddia etmek isterim ki bir kadinla bir erkek ârasm- daki dostluk uzun müdilet sadece bir dostluk olarak kalamaz. Ateşle barut nasıl yanyana duramazlarşa, kâdmla er. kek de ergeç bir maceraya atılmak mec. buriyetindedirler. Ben'arkadaşımın kocasr ile olan mü- nasebetimde bunu çok yakından his . rettim ve nihayet ona âşık olacağımı sezerek için içinden çekildim. Fakat siz evli kadmlar, emin olan ki bütün ka, dmlar behir gibi fedakâr olmazlar. Ve şayet kocanız da sizden biraz bilmiş, biraz usanmış ise, âkibeti meçhul bir aşk © macerasına ( sürüklenmökte bir inahzur görmiyebilir, Bunun için gene tekrarlıyorum : Kocalarmıza iyi mua, mele etmiyor, onu mes'ut edemiyorsa « hız başka kadınlara hücum etmek yes rine kendi kendinizi bir yola koymalı sınız! asa e iL v gi