Yazan: Soğoman Tetliryan — Çeviren: XŞ —YW— Taşvak komitasının Istanbuldaki diktatörü çe barıl harıl bana uygun bir pansiyon arattırıyordu — Müsaade ederseniz, onlarla yarın meşgul olalım. — Peki o halde derhal gidin ve pan . siyonu tutun. Bayan Henriette kapıya doğru gider ken Hraç seslendi: — Bulduğunuz pansiyon nerede ve kime aittir?.. — Taksimde, Ayaspaşaya giden cad lenin Üzerinde, Osmanlı Bankası müdür lerine mahsus binanın sırasında tanıdı- ğem emniyetli bir Fransız kadının pan tiyonudur. — Evde başka kiracı var mıdır?. — Bir tek kiracı daha var, fakat üç gün sonra Almanyaya gidecekmiş.. — Evde telefon var mı?, — Olacak zannederim. , — Pansiyonun karşısında ev var mı? — Yoktur. — Arkada bahçesi var mı?, — Bahçesi de var, yan sokaktan bir de küçük bir kapısı var, Manzarası fev kalâde güzeldir. Tutacağımız daire de nize bakıyor. — Bötün mesuliyeti size ait olmak Üzere pansiyonu tutunuz. Verdiğiniz izahattan pansiyonun münasip olduğu anlaşılryor, fakat Frasız kadımımnı tanı. madığım için mesuliyet size ait olacak- tıt . — © tiheti merak etmeyin, ben teketf lül ederim., diyerek kapıya doğru ilerle di. Sonra birdenbire geriye dönerek: — İsterseniz misafirimiz de gelsin.. Bir de kendisi görsün, dedi, . Hraç sert bir sesle cevap verdi: — İcap ederse biz sonra gider görü . rüz. Sir gimdi bu Eşi bir an evvel bitir meğe bakın ve neticesini bana telefon la bildirin.. Ona göre yapılacak işlerim vardır , « .- .. Kadın ayrıldıktan sonra, Hraçr birar evvel tahaddüs eden vaziyeti tamire çalışarak dedi kit — Kadın kışmına da hiç yüz vermeğe gölmez.. Birar güldünüz mü her şeyi uğnturlar, derhal edddiyetlerini kaybe- değlfr.. Halbuki bu kızla senelertdenbe. r.cihetfen memnunum, bütün kadın. Tar gibi bunun da bir tek kusuru vardır, Yüztine gülmeğe gelmer. Daima sert müusmele ister » Bu tevilli sözlerin mânasımı anladı . ğrm için arkadaşıma hak vererek mese leyi kapatmayı tercih ettim. Halbuki İçimden şüpheler zail olmamıştı. Hraç ! bu Fransız kadını arasımda gizli mü- “Masebat mevcut olduğuna kani bulunu yordum. Bu kanaatimi ilk fırsatfa tevsik etmeğe karar verklim , Ben bunları düşünürken, Hraç ma. sasının başına geçmiş, bazı evrakı im- rzalıyordu, Aradan yarım saat geçince telefon çaldı. Hraç telefonu aldı ve meç bul muhatabını dinledikten sonra hid. detle şu mukabelede bulundu : — Sen esasen beceriksizin birisin ... Bütün işleri ağzına burnuna bulaştırır- sın.. Seni burada bekliyorum, hemen buraya gel ! Hraç teli ahizesini yerine koylduktan sonra: — Ben size söylemedim mi? “Kadın kısmımın yüzüne gülmeğe gelmez.. Pan siyonu tutamamış.. Yarın hazır olacak. mış.. Arkadaşımı teskin etmek üzere: lon! hiddetle — Zarar yok, üzülmeyin, bir geceyi n:ıı:! olsa geçiririm ,dedim. . — le onda değil, fakat biraz ev- vel har iş bitmiştir, ded'ği halde, şimdi yeni müşkülâttan bahsetmesine aklım ermiyor.. — Belki, yeni bit mahzur meydana gıkmıştır. — Deaha evvelden her türlü ihtimali göz önünde bulundurması, hareket etmesi lâzımdı. *Biraz sonra Henriette odaya girince, Hraç hiddetle atıldı ve: — Yeni martavallarını anlat bakalım, dedi. Benim _;ibi bir yabancınım önünde ona göre bu gibi kaba muamelelere maruz kal . masından haklı olarak canı sıkılan ka- kliınm gözleri dolmuştu. Henrictte'in zih ninde biribirine zıt düşüncelerin çarpış tığı mütemadiyen değişen gözlerinin ifadesinden anlaşılıyordu. Pek kısa sü - ren bu dabili mücadeleden sonra Fran. sız kadını kat'i bir karar vermiş olacak tı ki, soğuk kanlılığiyle şu cevabı ver- di: — Şimdiye kadar size martaval anlat tığımı hatırlamıyorüm , — Fâakat..... — Müsaade buyurun da sözümü bi- tireyim. Çünkü sabahtanberi öteye be. riye koşmaktan carım çıktı.. Gidip bi - raz istirahat edeceğim.. Ne ise bunlar sizi alâkadar etmez.. Gelelim asıl me » seleye, tutacağımız evde bir Alman kira | , ,AD içlerinden çıkarılmalarına mâ- cı bulunduğunu söylemiştimm.. Bu adam bir iki güne kadar memleketine döne - ceğinden bu akşam onda arkadaşlarına bir ziyafet vermeğe karar vermiş ve bizim tutacağımız dairenin bir akşam için kendisine tahsis edilmesini ev sahi- besinden rica etmiş.. Üstelik ayrıca para da teklif edildiği için, kadın kiracısının bu isteğine memnuniyetle “peki,, de- miş.. — Pek iyi, bunu öğleden evvel bize neden söylemediniz? — Haberimiz yoktu ki. Kiracı öğle. yin eve geldiği zaman meseleyi açmış. Ev sahibi de bizim bu gece taşınacağı- mızı tahmin etmediğinden ve pansiyonu behemehal tutacağımızdan da emin ol- madığından söz vermiş, bütün hâdise bunkları ibarettir. Bu işte benim ne ka. bahatim var.. Kiracının bu gibi bir tek tleı'le Zafer bayramında np ei çk memer 7 İğelmedi diy6az Bir işçi dört senedir lışlığı müesseseden koğulmuş! Şişlide Kocamansur sokağında 38 a oturan okuyucularımızdan numaradi Cemal Kulaksızoğlu bize gönderdiği bir mektupta diyor ki: *Ben 90 kuruş gündelikle Şişlide İtalyan tabiyetinde bulunan Natali bi- raderlerin döküm fabrikasında — dört senedenberi çalışıyorum. 30 ağustos günü zafer bayramı dolayısiyle çalış- mağa gitmemiştim. Bu yüzden işimden çıkarıldım. Benim işçi oluşum ulusal günlerimizi kutlulamağa bilmem ki mâ- ni midir? Türk içisine milli bayramla- rını tesit etmek hakkı verilmemiş mi- dir? Teessürle görüyorum ki işçi böyle bir haktan nasibsiz bırakılmıştır. Dört senedir emek verdiğim bir mücsseseden milli bayramımı kutluladım diye çıka- rılmaklığım doğru mudur?Bu - vaziyete alâkadarların nazarı dikkatlerini çeket seniz daha birçok Türk işçisinin bu ni olmuş olursunuz.., ... Okuyucumuzun hakkr var. Türkiye de bir Türk işçisi senelerce emek ver- diği bir müesseseden milli bir bayram günü çalışmadı diye kapı dışarı edile- memelidir. Bittabi acele iş yetiştirmek iktiza eden ististaf ahval ile hükmetin lüzum göreceği bazı fabrikaların ica- bında bayram günleri bile çalışmaları gayet tabildir. Ancak normal zaman- larda böyle bir sebeple işçinin işinden çıkarılması hiç doğru olamaz. Okuyucu muza iş dalresi İstanbul bürosuna mü- racaat etmesini tavsiye ve alâkadarların da nazarı dikkatlerini çekeriz. Haciz nasıl yapılmalı lifte bulunacağını daha evvel tahmin e- Malüm kıymelll ve sağlam eşya debilir miydim? Doğrusunu söylemek lüzımgelirse, Fransız kadınının bu son cümlesi çok yerinde bir cevap teşkil ediyordu. Hraç kadının ne demek - istediğini anlamış, vaziyeti tamire çalışıyordu.. Henriette'e yaklaşarak ellerinden tutmuş ve: — Alfedersiniz, haksır yere sizi üz. düm.. Bir an evvel arkadağımızın isti - rahatini temin etmek arzusiyle ne yap tığımı ben de bilmiyorum. Şimdi vazi- yet tamamiyle tavazzuh etmiş bulunu. yor. Mademki hiç beklemediğimiz bir hâdise kargısında bulunuyoruz., Arka- daşımıza bu gece için muvakkat bir yer bulalım, — Bir gece otelde kalsa olmaz mı?. — Otelde olamar.. —— O halde bir arkadaşımızın evine müâsafir kalırlar. — Öyle olsa, dedi. düşünmeğe bile hacet kalmaz. doğru kendi evime götü rürdüm.. Fakat olmaz, o da olmaz.. Fazla uzayan bu müuhavereye müda- hale ederek; — Rica ederim bu kadar düşünme . yin, eğer bir mabzuru yoksa ben bu ge ceyi bu odada geçiririm.. Ne — olacak, hen askerlik yapmış b'r adamım, de - dim. y Bu teklifim derhal kabul edildi. Bil. hassa Hraç meselenin kolaylıkla hal . lelilmesinden çok memnun olmuştu. Fransız kadınıma hitaben ver'yordu: — Biz yemeğe pideceğiz.. Bu müd - det zarfında s'z bü salonu müuvakkat Yyatak odası haline koyarsınız.. Gece ya. rTısiına doğru ben arkadaşı buraya geti- Tirim,, — Siz hiç merak etmeyin. Ben bura. sıtı mükememel bir yatak odasına çevi Tirim.. Fakat arkadaşımızım b'r daha etelimden ayrılmak — istemiyeceğinden korkarım... şu emirleri Fransız kadınının gözler min içeri . Bine balıarak söylediği bu sözler, tekrar Hraçın şüphelerini uyandırmıştı. Ma - sasının haşıma geçti kâğıtları karıştırdıktan sonra Henriette'e sordu: — Dün geteki vaziyet hakkımda he - nüz sizinle görüşemedik değil mi? — Müh'm bi şey - olmadığ söylemişt'm,, ve bazı r size (Devamı var) | | î duruürken kırılacak cam mamu- Tâtını haczetmek doğru mudur? İsim ve adresi bizde mahfuz bulu- nan bir tütüncü ve kırtasiyesi okuyucu- muz gönderdiği bir mektupta şöyle bir hâdiseden şikâyet ediyor: *936 senesinden bakıye kazanç ver- gisi borcum olan 680 kuruşu vaktinde ödiyemediğimden Fatih tahsil memur- ları dükkânıma geldiler ve haciz yaptı- lar. Kendilerine dükkânda — mevcut eşyadan ambalaj ve nakil kolaytığı do- layısiyle inhisar likörlerini haciz etme- lerini ve eğer bunları istemezlerse tuhafiye veya kırtasiye eşyatından ta- ciz yapmalarını rica ettim. Halbuki memurlar bu teklifi hiç narzarı İtibare almadan kırılmadan dükkândan nakline pek imkân olmıyan zarif ve yaldızlı sırça su takımlarını, çaydanlık ve kah- ve fincanları, sürahiler, cam şekerlik ve hokka takımları ircok cam eş- yayı aldılar, bir küleye doldurup gö- türdüler. Ertesi gün parayı tahsil şube sine ödedlim. Fakat bu defa haczedilen eşyamın 'adesi için S0 kuruş hamal pa- rası aldı'ar. Bu cam takımların ambalajı için dükkândan sarfo'unan kâğit da ca- ba, Haczedilen eşyalarımın kırılmadan nağtedilebildiklerine değilim. Halbulri maksat devlet alacağını tahsil olduğuna göre fiyatları maktu ve - mu- eyyen olan inhisar likörlerini haczetme- leri memurların işlerini daha fazla ke- laylaştırmış olmıvacak mıydi? Bu emin ol- mosa kırılmıyacak cins manifatura eşva sırdân — borcüma — tekabül — edebile- cek miktarını haczedemezler mivdi? Bu noktayı — kendilerine botırlattım ve benim zararıma sehen olur'larsa vilyâete şiklâyet edeceğimi sövledim. Bana ne cevap verseler beğenirsin'z: — Şikâyet için İstanbul vilâ pelir, Ankaraya gidip şikâyet et! diler. Memurtların vazifelerini yapatken yani devlet alacağını tahs'1 ederken mü- kellelin de zarara girmemesine dikkat etmeleri icap etmez mi? Borcumun bir kaç yüz misli kıymetinde manilatura, likör ve saite gibi kırılmıyacak ve kıy- metli eya dururken cam takımları hac- zedilip kıra döke götürmek — doğru — Bu zt yirminci asrın en romantik, — meş- hur şahsiyetlerin. den biridir. Gör » düğünüz — resmi 1908 de çekilmiş- tir. Kendisi bir müd det evvel kadar dünyanın en par- lak mevkilerinden birinde idi, şimdi işten el çekmiş vazi- yette mesudane yaşamaktadır. Bir za- manlar şerefli mevkiinden başka, eta binmek merakı ve bekâr kalmaktaki muannidane israrı ile de meşhurdu. Memleketimizi de ziyaret etiniştir. 2— 1912 se- nesinde alınmış bir ne içinde evlendi- dü. ismi yazıldı. Herde peyniri ve lâlesi ile meşhur bir devletin başına ge- çecektir. 3 — Büyük bir devletin en mühim şahsiyetidir. Gör - düğünüz — resim 1883 senesinde çe- kilmiştir. Gemici- Biğe, engin deniz balıkçılığına, oto - mobil — sürmeğe meraklıdır. Daima kazanan bir şahsi- yettir.. Türkiyenin dostu ve takdirkârr, gçok sevimli bir zattır, 4 — 1885 de a- immiş bir resim. (Sağdaki) — erkek gozuğun — resmin- de bahsedi yoruz , Şimdi kendisi İs- viçrze tâbiiyetinde - dir, Dünyayı alt- Üsteden bir. naza- riyesiyle meşhur- hurdur. Bu zariyesinin adı “İzalet,, dir. 5$ — Musikiyi se ver, fakat beste- kârı yahudi olma- mak şartiyle! Gör- düğünüz — resmi 1890 senesinde çe- kilmiştir. Yeni bir selâm tarzının ve mecburi bir göm- lJek modasının mü- cididir. Dağ ba- şındaki köşküne çekildiği zaman dün- yada sulhü tehlikeye düşürecek — yeni bir karar vermesinden bazı. memleket- derde pek fazla endişe edilir. 6 — Resim 1906 senesinde — çekil - müştir. Bir zaman- Tar. kendi. çalıştı - ğ sıhâda yüz hin- lerce insanın dik - katiri çekiyordu. “Beyaz rahibe,, lik te yapmıştır. Şim- di, büyük ve He- | mokrat bir memle- | kette, arada bir, gene göründüğü zaman lar, şiddetli alkışlar topluyor. susta nazarı dikkatlerini çekmenizi Ti- ca ederim.,, . 6,t Okuyucumuzun anlattıklarını kay— dettik. İddia tamamen doğru İse yük- sek maliye memurlarınım buna mümasil vaziyetlerde nasıl hareket edilmek lâ- zum geldiğini alâkadarlara tamim etme- leri hiç de faydasız olmaryacaktır sanı- mudur?, Alâkadar makamların bu hüs j yoruz. Buğunn ehîı -Bu çocukları tanıyor musunuz* resim. Geçen te - | büyükle 1912 senesizde a- lınmıştır. Kertdisi, hem şöhretç ka- vuşmuş, hem de hayduatlar ün- | den ailevi bir felâ | kete uğramiştır ı ? — Bu Ttesim Son zamanlar- da insan h taallük eden — ilmi bir sahada araştırmalar YA niyor, 9— Feci ve meçhul ükibeti ile herkesi kendisi - ne açımdırmış olan çok meşhür biri Gördüğünüz resmi 1906 sene - el & Ü sinde çekilmiştir. Ke041f büyük se- yahatleri dolayı - ile yüksek mes - 4 in en tanınmış şl"ii?"m:ü mlerde yava pütün ,.,ııııi!'* leğ da idi. Onun için geçti | devletin hemen hemen deni? kuvvetleri seferber * N — Bu genç, zamanlarda, son leğinin ea büyük mükâfatlarıdan birini — kazanmış- tır. Gayet kavgacı- dir, sikerk yumruk yumruğa — dövüş ler Bu- günlerde ismi ve resmi £ ayyen bazı yerlernide lamıştır. Meşhur bir Sit ı#’ kocasıdır. Gördüğünüz " .d çekilmiştir. 1 d Merakınızı tatmii 'Çî“ı n.'ı_vl:ıylu lğizız foxrlunl'î;n | AYA LA # ndl Sonra plâ:l'; n olursu .ıd—;,.'.îd l'.#ı yapar, şaetelefi! Hem kız ırlı:ıd““'ıı imhem de deliknnı'd. “Süa, İmzastle mektup 87 z kuyucumuza cevaptıri Anlattığmız macermdaP il’"' y / gudur: Bu delikanlı KAB "",// dazınızla barişarak iudi'wj # dirmiştir. Coua maksadi / ,f: dir bağ tesis etmek deği” '_;,J ahlâkmızı bozmaktı. BURİ" İpa 1f "' A fak olduğu inkâr edilemef | ian arkadaşınız. siza bü l(:ı—%:., olmadığını söylediği ı—l".;'- ' bu delikanlı De ne nıunlw g » yapmamalıydınız. - Bu Ot ğ ders olmalıdır. Size het ö/& ailesinden gizli olarak HİT heit p Ğ, dahâ Ük günlerde m ” ile alâka ve selâmı K « Bonra çek pişman BZ