Kübi stlerin, Ütürsterin Sörüşü Fs midir? MÜtehasayır iddia etm g: Mta, P aCalb "göze!" sanat eserleri ti; İs 2ü: »9t Fütürist ressamla öz» bi z ayi Kantalık vardır. Onların ma “a diseler bozuk bir aynaya m, aa li #ksediyor. Onun için, ba- ag,» taz dudaklı mükemmel N m gözlü ve muhammes iş, tal k, te Tesmediyorlar. Mesele Mü #Htir: Ayni hastalığa tutul “a, © kadar ressam varsa hepsi hı, #*l€Tek bir “mektebiz!,, diye oy, Himşlar diz LA "ye, «- Onların güzel bul Saçma buluyoruz. Bizim “öumuzu onlar bayağı telâk- da, iy Mü v Üzerin, mii i erke e karikatüristler, fıkra iş Yİ gayrete geçti. Fütüristler- Ak, “le bir alaydır başladı Hey lar m. N bastayla, malölle de alay olur v Hepsini yahm ve gefkatle e kalı ıdır... Mat dırmalıdı 1S N een bu tarz hastalık yoktu, 4 Me ecelin. " Witekim İspanyol nezlesi ğin Sonra çıktı. Fazla top gürül ç ei en, birçoklarının gözleri Mn nden rr uğrıya üğrrya > Salgın haline gelmiştir. CN Aamanlarda azalıyordu; (akat Nin, karıştığı için, asabi bir ta- Yy kaş Iştığı için, asabi bir ta iyi ia Bözleri korkuyla dışarı #di bakalım, yeniden nilk- ür . k Mir “nazari e" M7 Nisbidir(” diyenlere kar- iy demişti ki: “Hayır! ber şey N işi değildir Yalnız bizim Mi La başkadır. Meselâ güzel M9 tİF: murabba şekildir di- a kokusudur; şu cins ei, Közlerimizin, burunla. e iş larımızm sinirleri başka k #lerin renkleri nasıl biribi- A Yorma, tahassüslerine pöre Klkamin yeşil gördüğümü Way Yorsun. “Bu renkten hoş- YA ad” Benim menekse Si İşe dağını sen öğürtücü bu- Yaa, #evk değişikliğinin se- St Büzellik katidir. Biz, ga- Bae güzeli çirkin bulu- İkİ güzele en yakın ola- Sa aksedeni “İşte gilseli” Bü şey başka 2 du b a N N iyorl,, a, yeli. işitmiştim : # > w Ah şu nazariyeler... a, biri ayr: bir dimaği bo- Salli değil mi?.... (VAâ-Nd) yükseltilmesi sında vapurları K alandı bep NİZ, ecnebi vapur acente. N & cay, duğu gibi bu sene y Moi, “*timizin eh faal zama. r ©" Yükseltmek istemele. N Biddetli bir tedbir almış, Kinay lepler kiralamıştır. başı 1 gelerek ihraç eşya. lam, ışlardır. arın kay, “ay * Mile Ya ae vikleri mallar, Yu. ST Şiline taşmmakta - timizm navlunları da viy Suriyeye gidiyor ğı ASİ müsteşarı yy Ri İ ikinciteşrinde Be- Ça e Mal dahilinde bulun- a ia etle Suriyedeki ku, © Komiseri Kont 48 Yap, teli ağ NİF tarihlerde memleke- *Yaretler iade edilmiş Numan Biliş #enebi kumpanyaların | Bir vakitler çok işlek bir yer olan akşama kadar Eskidenberi, duyarım: — Yenişehir İstanbulun en ucuz ye. ridir, — Yenişehir pazarında ne ararsan bulur, hem de Yarı fiatına alırsın, derler... Uzun zamandır görmek istediğim bu çarşıyı geçen gün nihayet gezdim. Bozuk Arnavut kaldırımlı, geniş ve düz bir caddenin iki tarafına dizilmiş bir sürü dükkânlar arasında biraz yü. rüdüm. Yolun ortasında öyle çukur - lar ve su birikintileri vardı ki, bir da. kika sonra mecburen yayakaldırımına çıktım. Yüze yakın dilkkândan müteşekkil bu koca çarsı, vakit hemen hemen â. lişveriş saati olduğu halde bomboştu. Kenarda küfe ve sepetlerini yolun ti. zerine kadar dizmiş bir manav dükkü. nı nazarı dikkatimi celbetti. doğru yürüdüm. Gördüğüm manzara guripti. Şalvara benzer bir pantalon giyen genç bir adam, dükkânm orta. sında duran bir sepetten mütemadiyen çürük gşeftaller çıkarıyor, bunları, sağlamca tarafları meydanda kalmak şarliyle, yolun üzerine yerleştirdiği işportelara yayıyordu, Fakat bu şef- taliler arasmda öyle berbatları vardı ki, bunların nasıl satılacağma bir tür Tü akıl erdiremedim. Bu fikrimi yanım da duran foto Aliye de söyledim. Ar kadaşım güldü: — Bak bir kere fiatına da, o zaman satılıp satılamıyacağını anlarsın, de - di, Şeftal'lerin üzerine dikilen bir si. gara paketi kapağı arkasına yazılmış etiketlere baktım. (5 kuruş). fialı o- kunüyordu. Bir şişe suyun 5 kuruşa satıldığı bir şehirde, ayni fiata bir kilo şeftali verilince, değil yarı çürük, tam çü - de olsa, elbet satılırdı. Dükkânın içinde sıralanan üzüm küfelerinin, kavunların, karpuzların ü- zerindeki flatlara da baktım, hepsi de Beyuğluna nazaran yarı yarıya ucuz - du. Fakat dükkânlarda yine de Iş yok- İ tu. O kadar ki, yukarki resimde de sr- kadasım Alinin çok güzel tesbit ettiği Oraya Yenişehir çarşısı esmafından bazıları Haberciyle konuşuyordu inlarında böyle Yenişehi gibi bazı satıcılar, di şesine çekilmiş, mişil mışıl uyuyor - lardı. Bu tenha ve boş çarşının, kapıları na, camekânlarına bin bir etiketi asmış kasab dükkânl birinin önünde, 4.5 kişnin toplanın olduğunu göriince, doğru yanlarma y taştım. Kendimi tanıttıktan sonra: — Nedir bu çarşıdaki esnafın dert. leri, söyleyin bakalım? Diye sordum. İlk cevab veren, beyaz önlük giymiş bir ihtiyar oldu. — Ne derdimiz olacak Ki, diyordu. Yoksuzluk, bakımsızlık, işsizlik., Belki daha söyliyecekti ama, ben sö zinü kestim, sordum: — Nasıl olur? Burasi İçin İstanbu. lumen işlek çarşısığır derler!, Karşıda duranların hepsi birden iç. lerini çektiler, Sonra kasap dükkânı - nım sahibi anlattı; — Bir vakitler öyleydi pasam, fa. kat Kurtuluş yangınından #onra İşler tamamen değişti. Mahvoldu bu çarşı, Bir saniye susup tekrar İçini çeke. rek devam etti: — Eskiden bütün Kurtuluş halkı Beyoğlundan aşağı iner, Kurtulusa gi derken buradan geçerdi. Yangırd-ı meşhur Yenişehir çarşısında şimdi esmaf o kadar, işsizdir ki, sabahlar düki uyuyanlar YOTdIM ss. Istanbul konuşuğor / Yenişehir çarşısı Bugün niçin rağbetten düşmüştür ? Yazan : Haberci anın bir kö. I sonra bu müşteriyi kaybet İ ları kat'iyyen geçilmez bir hal İK Ge tiğimiz ye » tişmiyormuş gibi, sokaklarımızın ber. batlığı yüzünden başka müğterileri de kaçırdık. Biraz yağmur yağsa bura - alır, Eh, iş böyle olunca, tabii herkes er. zakını yukardan alıp, buralara gelmi. | yor. Biz böyle konuşurken, demindenbe. ri her tarafımızda uçuşan milyonlarca sinek, beni adetâ rahatsız etmiye baş. lamıştı. Karşımdakinin sözünü kesip | gayriihtiyari: — Peki ama, dedim, Doğrusu bü çar şı da pek temiz değil, hele bu sinek. lere nasıl tahammül ediyorsunuz, an- lıyamıyorum! Etrafımızdakilerin en genci bu söz. lerile cevab verdi: — Bizim sinekleri tabancayla kova. Jasanız yine nafiledir. Çünkü İş esa - sından bozulmuştur. Evvelâ bu yolu adamakıllı yapmak, duyduğunuz şu kokunun önünü almak, sonra da, bli - tün dükkâncıları burayı temiz tutmi. ya mecbur etmek lâzımdır. Yoksa bu. günkü haliyle, kokuya da, sinek - muna da, daha başka geyler olursa başka onlara da eyvallah demekten yapacak bir gey kalmıyor. Yanımdakilerle daha fazla konuşına dım, Ali le beraber çarşıyı baştan ba. şa dolaştık, bu koca çarşmm, mede - niyetle alâkasını gösteren tek bir buz dolabından başka hiçbir şeyi yoktu Meşhur Yenişehir pazarmın bu sö . nük haline elbet rTağbetsizlik sebeb ol muştu, Fakat bu, rağbetsizliğin tek sebebini acaba yanlız Kurtuluş yan - gını ile, yolların fenalığında aramak doğru olur mu? Bence, bu iki nokle mühim birer sebeb olmakla beraber, Yen'şehir çarşisımi rağbetten düsü - ren en mühim bir sebeb de, buralı es. nafm kendi işlerinde lâkaydiye dalmış slmslarında ve medeni vasıtaların bü kadar ilerlediği bir devirde hâlâ 50 se ne evvelki usullerle mal satmıya çalış- mslarmda aramak lâzımdır. HABERCİ YARINA: Ziba sokak. KURUN' da B'r fe'Zxete mi g.diyoruz ? Asım Us, Akdeniz konferansından mühim geyler ümit edildiği şu sradn vaziyetin bir. denhire karışmış olmasmı ele alarak diyor kiz Akdeniz konferassı Ü va içinde başlıyor. E beynetmilei ticaret hareketlerinin ana cadde si olan bu denizde don torpilleme hadiseleri ile emniyetten eser kalmadı; fazla rak birbirinin boğazına atılmasına se. itleri kırıcı bir ba, yanın ortasınd erilletleri in. mangara aldı, Onun gütere ile Fransa tarafından Akdenizin em. niyetini yerine getirmek Üzere bir konferans anması bepebbüsü ( efkârrumumiye içir çöl ortamda susuzluktan ölüm derecesine nbire hir varın oldu bep olar gelmiş olan bir insanın & ie karga i gibi bir şey Halbuki heniz konferanan. iş devletlere davet mektupları gidi rana haberinin kalplerde uyandırdığı Ümitler wler ile gözlerden uzaklaşıyor. Bir taraftan Sovyet Rusya İtalyaya verdiği bir nols ile bü devletten Akdenizde batırılmış olan 1k geminin hesabını İstiyor. Diğer taraftan Kont Clano Sovyet Rus. yanın bu teşebisinli cevapsız bıraktıktan başka İtalyanm Akdeniz konferansına iştira kini şüphede bırakacak bir tavir alıyor. Bir taraftan Sovyet Rusya Akdenizde batırılan gemilerin mesuliyetini doğrudan doğruya İlalyan denizaltı gemilerine atfediyor, diğer taraftan İtalyan korsan denizaltı gemileri, nin Sovyetlere ait olduğunu, fakat bunların kendi mesuliyetlerini gizlemek ve mesuliyeti italyaya yükletmek için Sovyetlere ait tica. ret gemilerini bile batırdıldarmı söylüyor! Upulmamak İizımdır Xi Akdeniz hadise, teri üzerine biribirlerile bu tarzda çatışan fi devlet bü deniz ernniyeti için tedbir almak üzere toplapacak konferansa dâvetli birer memleket vaziyetinde bulunuyor! Maksafırmız Akdeniz hadiselerinden dola, yı biribirlerini ittiham eden bü devletleri mu. hakeme ederek bir tarafı hakir çıkarmak, diğer Larafa da haksız damgası vurmak de. gildilr. Ancak Akdenizin emniyeti Üzerine «l birliği İle çalışmaları icap eden memleket lerin arasında görülm bu siyasi çarpışma devam ettikçe yakında toplanacak konferans tan hiçbir müsbet netieo çıkmasma Jhtimsl bulunmadığını tebarliz ettirmektedir. Fukat aralarmda eiyaset ve rejim ihtilafı olan devletler arasmda bir uzlaşma olmazsa Akdenizdeki bugünkü karma karışık vaziyet de hiç devam edemez, O halde ne olacak? U. zak Şarta Japan . Çin harbi, Avrupanmn garbinde dahili İspanyol harbi adları altmis milletleri birbirleri fle boğazlaştıran ve şimdi Akdenizin mavi sularmı karartmaığa başla, yan ihtiraslar bütün dünyayı yeni bir 1014 feliketine mi #ürükliyecek? CUMHURIYET'de: Okspor'a dair Ok ve yay sporu hergtin daha ziyade teş, vik görüyor. Bu sahada klüpler kuruldu. Kız, erkek birçok gençler çalışıyor. ME. Turhan Tan bu mevzua dair yazdığı bir yarıda, eski günleri de hatırlayarak şunu diyor: Okspordan bahsederken Ozmeydan: vakıf larmı da hatıriamamak elimden gelmedi. Malüın olduğu Üzere o meydands Fatih Sul, tan Mehmet bir cami, İkindi Beyazıdda bir zaviye yaptırmıştı. Okçuluğu teşvik va himaye maksaAile bu zaviyeye hirçok vakıf, lar tahsis olunduğunda genç kemankeşler ders sirasında karınlarını doyurmak, ihtiyar üstadlar da gene orada ömürlerinin son gün lerini sıkıntısızca geçirmek imkânmı bulur. lardi, Öyle xanediyorum Xi... Benli Karagöz, De. de Kemal, Çollu Ferruh, Havandelen, ŞUca, Tozkoparan gibi o meydanda birer rekor kur muş, akla sığmayacak kadar uzaklara ok ulaştırmış üstadlar dn son nefeslerini . fe, rih ve müsterih . bu zaviyede vermişlerdir, ve Okmeydanmndaki cazike gibi okçular zaviyesi de yok. Fakat vakıflar mev süt, Acaha evkaf dairesi, meşrut ve mevkuf oldukları yere sarfolunmayan bu paralardan bir kısmını Oksporu himaye ve daba doğru. su okçuluğu ihya uğrunda sarfedemez mi? Yerine masruf bir iyilik olacağına göre böyle bir himmeti o daireden beklemek el betin doğru olur. Ru seneki mahsul rekoltemiz yapılan tahminlere göre, bu es elif mahsullerimizin rekolte vaziyeti şöyledir: Bakla 229,000 ton, kuru üzüm 55 bin ton, incir 33,000 ton, fmdık 55. 60 bin ton, yapağı 20.25 bin ton, tif. tik 70 bin ton, palamut 45,000 ton, xeytinyağı 32,000 ton, buğday (936. 937 rekoltesi) 2.100.000 ton. (Rekolte nin bundan yüksek olacağı sonradan görülmüştür.) arpa 2,300,000 ton mı. sır 590,000 ton (rekoltenin bundan biraz daha düşük olması muhtemel - dir.) bulama 210,000 ton, kuşyemi 250,000 ton, susam 19,000 ton, çavdar 385,000 ton ve pamuk rekoltesi de 50,000 ton olarak tahmin edilmiştir.