7 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

7 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aa e v a. * « # F B * w SA ÂşR ve macera b Vay yavaş i şi anlıyordu ve I İN ucunda şu cümleler - top- & ü t $tsi Çıkmadı : yi benim sebe- İ di ne olursa olsun Vemga G2 gelen adamın Mİştim.,, i'mındı; İ | Barip gece ziyaretçisi işte bu M yi 5'%_“.'“" bu feci anda bir söz * l b döğ Şi leride, anlaması lâzım 'i deri “bette öğrenecekti yüzünü gör TU olma D ? gidenler e hazırlandı " kö, oldu. —Hocalar 9lerden adamlar Üşüştü ve | Yük şatafatlı merasimle kalk K K:Hq:'îı' Son derecede mütcessir Pa :—I.ch,,,:,, onu teselli etmek Sir türlü yaklaşamıyordu. Mle "mı:, koca arasında yeniden Rlı. Kağfet uyandırmamıştı. ti Alkmazdan evvel, genç ka- © yaklaşmak — istemişti. Şir, Nermin, şimdi beni yalnız ideşimin cesedi bu evde detçe kimseyle konuşmak gg — “Mu bir başıma bekliyece- N, n; çij ':Iî_a Israr etmedi. Bir köşe- ,“Cqüı_ düşünmeğe başladı. &N"L Aqâdı., saat onda cereyan v ıw"“ Celâl ondan ayrıldıktan bt a CA gidip şikâyet mi etmiş- mn'ke.ı( ata atlayıp - kırları n | Fkmıştr. '““'run içinde, istemiyerek Dep olduğunu düşünüyor- *n fazla İ abahat Böyle bi TDŞ, İt asiminden birkaç gün u | kocasının odasına girdi. Nî" ıeA:Iv! Kardeşinizden bahset *)_'l"emı,îı,,(.),;ım bana yabancı © ü ve tekrar ":Rî—'ıv M ai ""ı?"ıı—. Akadar eden her şey beni Kd Oderz e Öt bi Bi bu derece N'— Olma öderiniz hakkında ma- | aŞ N isterim. 4 Sti ":[m'- Yaşça pek az Borkr 3 np Aber büyüdük. Hiç bir *i _î“"dık Bu feci kaza beni ha- Mükedderim. assa N * * münasebet? Biz İstan- Boğaziçinde büvük bir Buraya ancak harpte )mdukğunku herkesten - kaç. - Bu inzivanın se- | ı""min' Bi i in bi a. Erep M u feci harbin bi- N Büp, “tiğini tasavvur ede- | İlden “* Zavallı kardeşimi! , _']:::ârak, erkek, milletle- h*ıhd; t€r açan umpmi har- Ser 'İh Sil etmiştik. Fak eai miştik. Fakat ge Ünge 6 Maddeten kardeşim O, öyle, güzel. zeki k Ühendis & j Bi e mektebinden | . St'kdal ona gülüyor- Çör S ana, 1 bal ona gülüyor bi Dün Srp onu cepheye sü- ' Yüyı a $ Tah üst eden menhus uğu için, Ve o, | * b * *arkı söyliyerek, Udüda g a. hastalıktt olduğum ç. Sanki muhafaza edi! Hal vit tikan BT Dalmeğm gibi K Ümm ? bunun Uyla R:' telir » lh Y h Taal, , y ” Âteşten uzak tutma. Bi mazi, , tamamen Ahirmay Küvvetli, dinç. zeki tim zleri, lüzümsuzla #omanı — Nikleden : (Vâ-Nü) Nermin, hayran hayran, bu belâgati dinliyordu: —.. Genç sıhhatli adamları ma- Tâl bırakmağa ne lüzüm vardı? Geride bu kadar alil, hasta ve ihtiyar var! Genç kız, daima sâkin görmeğe alış- tığı Rüştü beyin bu coşkun halini ür- pentilerle seyrediyordu. Rüştü devamla: — Vaktiyle harplerde sanlar öne gidermiş. Fakat hapler şörmdikilere benzemiyor. Orada kükriye kükriye çarpışırlarmış. Ya ölür ler, yahut da sapasağlam avdet ederler- miş. Halbuki bu devrin muharebeleri öyle mi ya? * Her neyse... Kardeşim hudu da gitti. Orada müthiş surette yara- landı. Yüzünü berbat eden bir yaraydı bu. O güzel erkek, bir an içinde kor- kunç ve iğrenç bir canavara dönmüştü. Beş sene hastahanelerde yattı. En iyi doktorlar yüzünü taşhih etmeğe mu- vaffak olamadı. Hattâ Avrupada bile... Anlıyor musunuz? harp, kardeşimi ermişti. O, artık, insanlardan ka- çan, gizli yaşıyan bir ceset halindeydi. Halbuki ben gerilerde mahfuz ve smpa sağlam kalmıştım. *Daha ne söyliyeyim, Nermin? ”Kardeşim hayatından nefret etti. Bense ona karşı maheup bir vaziyettey- dim, Çok sevişyorduk. Ben'm sı gün onun nefretini mucip olur kor- titriyordum. Çok acr günler gürbüz in- MAf geçirdik. "Aylarca, intihar etmesin diye pe şinde dolaştık. Zavallıcık bir türlü yüzünün iğrençliğine katlanamıyordu. İşte o sıralarda, aklıma birdenbite ha yattan çekilmek, böyle 1ssız bir yeri in- tihap edip onunla başbaşa yaşamak gel di. Belki bu suretle acısını teskin et miş olurdum. Burasırır buldum. İstanbulda bazı emlâki elden çıkarıp satın aldım. İssız- d:, gelen giden yoktu. Mesut değilsek bile hiç olmazsa sakin bir hayat yaşa- mak ihtimalimiz vardı Nermin: —Ne fedakârmışsınız, ne feragat. limişsiniz, Rüştü bey! Bu getnç yaşınız- da böyle bir inzivaya katlarımak ! - dedi — Fedakârlık hiçtir. Mademki bir faydası olmadı.. Zavallı Celâlciğim bu- rada da ıstırap çekti. İnsan talisiz olun- ca nereye gitse kurtulamıyor. Bir an süküt etti. — İşte Allah çiftliğe de Nermini yollamıştı. Nermin yani kadın! Ve za- e Celâi, gene malüllüğünün acısını duymağa başlamamış mıydı? Birdenbire, genç kadın sordu: — Bir sene evvel kâtip aradığınız zaman, kardeşiniz için miydi? — Yok, hakikaten kitapları düzelt- mek lJâzımdı. Fakat kadın iştemeyişim onun içindi. Hakkım da varmış ya... Çünkü siz onun içir has Aöndürücü bir şey oldunuz... — Neden? — Çünkü sizi görünce kadın mel- humu onu çileden çıkardı. Yegâne gör düğü kadın sizdiniz... Sustu ve sonra sesini değiştirerek : — Artık bunlardan bahsetmiyelim, Nermin.... Bunlar, zavallı kardeşimin esrarıdır. — Yanıltyorsunuz.... B'lâkis her şe- yi bilmeliyim. — Hayır. Kardeşim öldü. mazşa nu rahat uyusu! — Fakat ben rahat uyumuyorum. Hakikati öğrenmek istiyorum. Ölülere Hiç ol- hürmet etmek için hayattakileri delirt- | mekte mana yok. Vallahi bazan öyle o- luyorum ki çıldıracağımı - sanıyorum Murdemki sir biliyorsunuz, bana her şe- yi izah edin. (Devamı var) © zamanki | hatim | ruhu rahat etsin... Son uykusu- | HABER — / stam ELOSASTAR 386 sene evvel bugün 80.000 kişi Tuna ve Teis nehirlerini geçerek kaleler Tethine başladı Söyle hi : “ Papasın ellerini, ayaklarını bağlayıp teslim günü (958 6 Ramasan) agün Sadrazam — Sokullü Mehmet, 80.000 kişilik b 1 topla evrelâ Tunayi ve sonra nlarındaki Teta gehrini geöçerek Bi muharu | derek zaptetti, ordu her önüne gelen yeri zapte. | iyor, mükavemet eden an bir müddet sonra dehşetle kaçıyordu. Bu aaferin birçok sebebleri vardı. Bi fa Macar kralı Transivanyayı ühak elmek ve kral İzabelilayı Ga uzaklaştırmak istiyordu. Bunuz için babası Greguarın yardımı ile bir çok muvatlakiyetler elde ediyordu. itel e Kala Padigal Süleyman, şark seferinde bir yerler fethedince zafernamelerinden — birini de Ferlinanda göndermişti. Bu — zafername, Alman mühtedimi olan tercüman — Ahmetle bildiği icin ti anlayacakt Ferdinandın ağzından Kaçan bazı cümlelerden Transilvan ya hakkındaki maksadını Öğrenmişt “ fşte bütün bımlar Süleymanı şü; Bu emnada Rah ve papa arasına den Velican bu mevkile Ve kârşılaşmıştı. z esirle birkaç bayrak ele Kü terekteydi. şok yerleri Ta kumandaan Kumandan altı y geçirine iş tekrar alevlendi. Babasi Greguarın — bareki izabellayı şüphelendirme padışahtan yardım istemek mecbur: Jeri de kraliçe kaldı. Bunlar icyman Mahr 'Tiz Transil , yani M .carlara, Öseklere ye Baksonlara — söyle papası hükümetten uzaklaştırmak için &l ve ayağını bağlayarak Osmanlılara teslim et sinler. Bundan sornra da kraliçeden ve onun sadık müşaviri Petroviçden başkasına itaat etmesinler, dedi. Fakat bu emir yerine — getirilemedi.Papaa bükümetin aadık bir bendesi olduğunu izhar ediyor, vergilerin verilmemesini — başka we. beblere atfediyordu. Bu gibi karışık pürüzleri ortadan kaldır. mak için cezri bir sefer Jazımdı. İşte Sokullu £0.000 kişi ile bu seferi yapıyordu. yaya git. Üç mil Yukarda da yazdığımız.gihi her uğradığı | yeri zaptederek ilerliyor, hiçbir kuvvet kar. şaına düramıyordu. Bu seferin neticesi çok Uzundur. Dalma biribirleri ile mücadele et. mekte olan kumandanlar, prensler vesairele. rin bepsl cezalarını buldu. — Biribirlerini öl. dürdüler, Biribirlerinin aleyhinde — bulundu. lar ve mesele halledildi. Yalmız — bu seferi yazân ecnebi tarihler Türk Ordusunun bütün z<muvaflakiyetlerini tesadüflerin — yardımıma AUWetmek iatiyorlar. Birkaç defa bu #ütünlar ĞA işaret etmiştik ki, “GÜnÜ gününe tarih., tarihi hâdiseler üzerinde Mütalca yürlterek tenkitler yapmak için açılmış bir sütun de. &i Buradı tariht hadiseleri tam bir bita. TAflıkda ; olduğu gibi kaydetmekteyiz, Zaman oluyor ki, 'Türk ordusunun acı bir mağlübi. yetinin ydödümünü anlatıyor ve tarihi hâ. diseyi aynan yazıyoruz. FAK#t — bazan öyle hödiseler yardır ki bunların kabdi mahsusla yazılmış olduğu apaşikârdır. İşte böyle ha. diselere de işaret ediyoruz. Bugünkü — yazıda da bunun bir misalini görüyoruz. 80.000 ki, gilik ve © devre göre her türlü allâkla mü. cehbez ordunun başardığı işler, — çok garip şekilde küçüllülmek datenmektıdir. Meselâ bir tarih Maraşun zaptı için şünları — yazar: “Her nasdlaa müdafaaaına memur olan Ras yeliler gerek hasımlarınca. gerek müttefikte, Tince şüpheli görünen sadakatlerini temin 1. çin Zevcelerini, çocuklarını evvelce düşman erduğühına gönderdikten sonra Türk tarafı. na geçtiler. Şehrin anahtarları Ogud tarafından testim olundu. İMandya ve Fransuva ©ön iki kadar kale Rasyeliler tarafından gene © Suretle terkolunarak Türklerin eline düş. tü.,, Tarihin sayfaları buna benzer birçok say, falarla dolu. Yani BO0 fakiyetlerini de etmiş.. Niyazi Ahmet Tontonamca - Afrikada işte hakikat bu! Çapkınlık, Seza'nın — zevki değil, maişetini kazanmak vasıtasıydı. Üç ta- ne dostu olması, zamane — icabıydı: Neylersin, bir dost geçindiremiyor! Henüz pek gençken hayatını kur- mağa muvaffak olmuştu. İlk evvel mü: rebbiye olarak bir ailenin yanıma gir- miş: evin beyi, hoca hanıma karşı faz- | la alâka göstermişti. Zengin ve ihtiyatkâr bir olduğu için genç kadını ailesinin orta- sından ayırdı. Ona hususl bir apartman erkek tuttu. Her gün bir saat kadar uğ nunla vakit geçirirdi. Seza'nın bu ziya- retlerden arta kalan saatleri bomboş geçiyordu. İçi sıkılıyordu. Tahsilini ilerletmek istiyordu. Hukuka devam e- decekti. Fakat tam o sırada kötü - tali karşıtına çıktı. Kendisini himaye ederi adamcağız ansızın, bir apandisit kri- zimden yuvarlandı, gitti. Kızcağız, pek güç vaziyette kaldı. Tekrar mürebbiyeliğe başlamak istedi. Fakat o sıralarda başka bir erkek karşı- sına çıktı. Onu "deruhte,, edeceğini va- adetti. Yabancı evlerine gidip âlemin ço cuklariyle uğraşmaktansa, kendi evce- ginde harnrm olmağı tercih etti. Velevki metres olara! 'Tahir bey, eski bir noterdi. Onun da hayatr, dösyalar kadar muntazamdı. Her gün beş buçukta gelir, sekizde gi- derdi. Eli açıktı, fakat ayni zamanda bu yaptığı fedakârlıktan fazlasını ya- pamıyacağı genç kadının ihtiyacı varsa fazla kıskanç olmadığını lâf ara- sında anlatırdı. Seza, zahiren isyan etti: — Ama yaptınız! Ben bildiğiniz ş: fıntılardan değilim. Hiç bir zaman sizi aldatmam. Fakat birkaç gün sonra gerinti es- nasında rastladığı bir garaj sahibinin tekliflerini şu suretle reddetti: — Yaşlı bir dostüm var. dünyada ayrılamam. Garaj sahibi, istemiyordu — zaten... O haftada bir iki kere gelmekle iktifa edeceğini söyledi. Çok tiği zaman paraları kolay savuruyordu. Kadın bir üçüncü dost edindiyse © da kendine arkadaş bulmak gayesiyle Oridan Otuz yaşında bir genç... Bankada memur... Her cumartesi birleşirler, pa- zarları gezmelere giderlerdi. Delikanlının küçük bir spor otomo- bili vardı. Seza ile birlikte İstanbulun dört bir yanımı — dolaşırlardı. Kışın da kâh sinemaya gider, kâh evde oturur. Tardı. Garaj tahibiyle ihtiyar dostuna, © günle: annesine mahsus olduğunu söylemişti. Maamafih, Seza, gene de mesut de- Kildi. Mürebbiyelik senelerinden ken- disine mevrus kalan bir hissi vardı ki, bu vaotığı hareketi dalma için İçin a- yıplardı. Hem de iki ihtiyar dostunu, sevme- diği halde gencinden de bir hayır gör- müyordu. Aşk hayatı yaşıyatağını sa- nırken müthiş bir inkisarı hayale uğ- radı. Delkanlı, alışi, müsteb'te Buktu. Seza, bazan, kendi kendine eder, fakat derhal şöyle düşünürdü: — Aman canım .. Evli değilim ya.. Fazla içimi sıktığı gün ayrılırım. Yanılmıştı. f#syan Bir ay kadar, şöylece, kafasın! din- lemek için Yalovaya gitmeğe karar vet di. İki sonraki dostuna noterle seya- hate çıkmak mecburiyetinde olduğunu kadının — ayrılmasını | içen bir adamdı. Bilhassa iç- | ve sö- | rahatsıze dar Ya- söyledi. Notere ise anr lığından bahsetti. Onu bi lovaya götürecekmiş. oldüu Neticede arzusuna muvaffak kavuşarak, rahat hürriyetine la çıktı. Nisbeten ucuz Sakin günler ortasında başını dinliyor- du. Hal ve etvarı ciddi ve terbiyeli Oradaki aileler onunla ahbap oldular. Hiç içi sıkılmıyordu. Banyosunu alryor. dağ başır dolaşıyor, kâh kitap okuyup kâh etrafiyle çene çalıyordu. O sıralarda, civarda güzel bir deli- kanlı peydalandı. Küçük muhitin içinde sık sık rastlaştılar. Tabiatiyle ahbaplık ilerledi. Erkek, Sezayı sevmeğe başla- maştı. Genç kadınsa ona hiç lâkayt de- ğildi. Artık tenha ve ıstız köşelerde do- laşmağa başladılar. Delikanlı pek coş- kundu. Bin bir proje hazırlıyordu. Her sözün başında: — İstanbula döndüğümüz sün, ne iyi hayat bir otelde yerleşti. raman, yaşıyaca- | tekrarlı- bak, gü gız! - cümlelerini nakarat gil yordu. Fakat Seza, üç dostu arasında bir de bunun belirmesinden müşküller do- ğacak diye korkuyordu. Ötekiler âşık olmadıklarından bir coşkunluk — yapıp intizamı bozmıyorlardı. Fakat bu çıl- gin delikanlı ile her tehlike melhuzdu. Bir akşam — çünkü katanlıkta böy- leşeyleri söylemek daha kolaydır — meşhur çınarın altında, genç kadın, sev- gilisine sokularak: — Bak, dinle beni, güzelim! - diye başladı ve hayatını anlattı. Ve sonra ilâve eti — Şimdi öğrendin ya. Tetanbula döndükten sonra, bu üç kişinin ortasın- da sana yer yok... Emin ol, Yalavada, sana hayatımın en güzel günlerini ver- dim. Bütün manasiyle yalnız senin bl- dum. Fakat İstanbulda” Ne yaparsın, hayat bu.... Sonra kıskanacaksın... Kav- ga edeceğir.... Ve biribirimizden nelret le ayrılacağız. Halbuki şimdi, ayrılsak bile aramızda güzel bir hatıra kala- cak... Ağlama, abdal.... Daha sekiz gü- nümüz var.... Emin ol, dinle beni.. Çok daha iyi olacak.... Nakleden: Hatice Süreyya Kutupta Hayat nasıl geçiyor ? Şimal kutbunda sabih buz parçası ü zerinde kurulu Sövyet istasyonunda kış hyan heyet bildiriyor: Son on beş gün içinde üzerinde bulun duğumuz buz parçası, orijinal bir devir yaptı. Bugün halen bundan on beş gün evvel yani 30 temmuzda bulunduğumut "noktaya döndük. Buz parçasının bir tarafı, buraya yer leştiğimiz gündenberi açıktır. Bazı yer lerde burasınımn — genişliği 50 metreyi geçmektedir. Papinin ve Şirşov kaucuk tan mamül sandalımizla bu açıklıkta u ir gezinti yaptılar ve bankizin en teresan ve aarp sahillerinin fotoğrafla rını aldılar, Üç defa, büyük memnuniyetle, bü yük deniz foklarının gözüküşünü müşa hede ettik. Evvelce de düşündüğümüz gibi, bu husustaki bütün nazariyelerin aksine olarak kutba yakın, şımal mınta kalarında bankizler haval'sindeki hayat çök mütenevvi ve faliyetli bir surete tacelli etmiş bulunmaktadır. Son zaman in derinliklerinde biolojik ilk baharın başlanğıcını kaydettik. 3000 metre derinlikte ufak bir deniz yıldızı yakaladık. Etrafımızda çok defa martı ların uçtuklarını görüyoruz, Şurasını da bilhassa kaydetmek isteriz ki son za manlarda ufak yavruları ile bizim bulun duğumuz buz parçası üzerine gelen bir dişi ayının ziyaretini kabul ettik. Bütün bunlardan da anlaşıldığı veçhi le, merkezi Arktik, hayat bakımından oldukça enteresandır. ve hiç de tamami yle hali ve resız değikdir. İstasyon şefi, fok balıkları görüp yakalıyabilmek için saatlarca buzun ortasında — açtığımız menferin basında beklemektedir. > Tass

Bu sayıdan diğer sayfalar: