Dış Siyasa: üçük itilâf, Italya', Rusya, Almanya... Yazanı: Şekip Gündüz Küçük itilâf devletleri mımdı)lil toplantılar Avrupa siyasi merkezle- rinde daima hususi bir dikkat ve ehemmiyete mevzu olurlar. Avrupanmım en mühim Stratejik nok ı talarımı ellerinde tutan bu üç devlet | arasımdaki konuşmalar ister tam bir Ş anlaşmayı ifade etsinler ve isterşe zaman ile bu üç devletin birbirlerin- den az çok ayrılmış — bulunduklarını göze vursunlar Avrupanın umumi ahengi Üüzerinde mutlaka — müessir olurlar. Küçük itilâfı teşkli eden bu üç dev Tetten ikisinin, Romanya ve Yugoslav- yanm Balkan paktını İmza etmiş bu- lunan devletlerden olmaları yani müt tefiklerimizden bulunmaları bizde ve müttefikimiz Yunanistanda bu top- hantılarm seyrine daha büyük bir dik- kat ve alâka gösterilmesini Tüzumlu kılmaktadır. Bu dostane dikkat ve alâka gu üç devlet arasındaki bağların sağlam kalması, hatta daha sağlam olması ve gu üç devletin büyük dünya meselele- rinde birbirine aykırı görüşlere sap- mamaları arzusunu açıkça ifade eder. Küçük itilâf teşekkülünden bugüne kadar yalnız tedafü! bir anlaşma halin de ktlmış ve Wiçbir zaman bir tecavü- Zi manası ve hedefi olmamıştır. Bir insani müselles halinde Orta Avrupayı çerçeveliyen ve Orta Avru- panın şimal, gark, garp ve cenubunda- ki kapıların istilâ geçitlerinin: anah- tarlarını elinde tutan Küçük itilâf umumi havası itibarile, bugün de ber zamanki gibi demokrasinin, müşterek emniyet prensiplerinin, “meşruiyet,, in, milletler arası huku Fiayetin ve cihan sulhunun kuvveti halinde bu- lunmaktadır. Milletler gemiyetinin gayıflamaaı, Milletler cemiyetine en büyük müzahir gibi gözüken ikâ büyük Avrupa devle- tinden birinin dahilt buhranlar içinde yuvarlanması ve ikincisinin büyük Gdevlet vazifesini Jâzım olduğu derece- de kuvvetle ve egemenlikle ifa edeme- mekte olması Küçük itilâf devletlerini de hususi bazı emniyet tertibatı alma- a zorlamış bulunmaktadır. Nu terti- batın ve Iiktısadi münasebetlerden doğmuş olan bazı zaruretlerin sevkile bugün üç devlet “Küçük itilâf atmom ferine tamamile taraftar olmakta u rar ettikleri halde,, birbirniden ayrı olarak Üç muhtelif siyasi dostluk kur. mağa meyletmiş gibi gözükmektedir, Faraza Romanyanm, Lehistan — va- sıtasile Almanya ile sıkı bir dostluk temin ettiği veya etmeği lüzumlu bul duğu rivayet edilmektedir. Faraza Adiryatiğin iki kıyısındaki komgu iki devlet sıfatile İtalya ve Yugoslavya araamda yapılan Belgrad anlaşması. nı Dr. Stoyadinoviçin Berlin - Rama mihverine temayülü suretinde akset. tirmek istiyenler görülüyor, Yine fa. raza Çekoslovakya ile Sovyet Rusya arasındaki “siyasi,, dostluğun bu iki devlet arasımda " bazı “askeri, - gizli dostluklarına da imkân vermiş bulun- duğu yayılmaktadır. Bu üç devletin muhtelif büyük dev. Tetlerle ayrı ayrı olan münascebetleri. ne Küçük itilâf "kurulma prensipleri, nin ne dereceye kadar müsait olduğu tamamile malüm olmamakla beraber Küçük itilâfin halen devam — edegel- mekte olması zahiren ayrı ayrı hare- ketler gibi görülen bu diplamatik ça. lışmaların hakikatte müşterek hbir köntrol altında cereyan ettiği vehmi. nİ devam ettirebiliyor, Acaba bu vehim ne zamana kadar devam edebilecek? Yeni yeni yaptık. ları münferit anlaşmalar Çekoalovak- ya, Yugoslavya ve Romanyayı bir- birinden her gün bir parça da. ha uzaklaştırmıyor mu? Uzaklaş. turmıyorsa söylenecek bir şye yok. Peakat uzaklaştırıyorsa günün birinde :ııımxu t itilâfin devamı | ni bulunduğunu sanarak Küçük itilâfı mat gömecekler ? İşte bu asferki Küçük iWilâf toplan- tısınt birçok devletler bu suallere bir ;"evıp almak hulyası ile tetkik ediyor lar. B'ğe kalırsa; Küçük itilâfm bu “hasaas devletler,, e verdiği ilk cevap lar üç devlat arasında tam bir ideoloji ahengi bulunduğuna delâlet — edebilir. Yugos'avya ile Ramanyanın Çekos- lovakya tarafından mitralyözler me- selesinde faşist Portekize yapılan muameleyi doğru bulması, Çokasla- vakya tarafımdan ittihas edilen karar- larda hatta “Portekiz » Çek,, münase- batının inkıtai bahasına ısrar edilme- si Romanyanın Almanya ve Lehislan ile ve Yugoslavyanın İtalya ile olan anlaşmalarında Küçük itilâf ruhunu ortadan kaklıracak bir taahhüt bulun madığı zannını — kuüvvetlendirmekte- dir, Hatta bütün bu gayri müsait gartlar içinde İtalyan - Yugoslav mü- nasebetlerinin gittikçe iyileşmekte ol- masını doktor Stoyadinoviçin söyliye. bilmesi bu zannt bir kat daha teyid edebilir. Yine Üç devletin ayrı ayrı ve Kü- çük itilâf manzumesi halinde hep bir- den bazı büyük ve dikenli dünya me- selelerinde Fransa ve İngiltereden &v« vel bir karar almamak temayülünü izhar etmiş olmaları Yugoslavya, Ro- manya ve Çekoslovakyanım demokrar si safından ayrılmamakta 1srar ettik- lerine yeni bir delil addohunabilir. Rama paktı devletlerinden olan Avusturya ve Macaristanın silüh- lanması meselesinde eski müşterek gephede gösterilen 1srar duhi Küçük AWtilâfın bundan on ay Öönce Dış bakanı Antoneskonun İstanbulda blze söyle- miş olduğu vechile üç devlet arasında halen mukaddes bir kıymet ve mef- Bum olarak dövam eti güza vurmağa kâfidir. Ve galiba da, mistik |- iddiların dışımda, Küçük itilâfm deva- mına en büyük sebep de bu Avustur- ya ve Macar devletlerinin milli ar- zularma müşterek bir korunma ted- biri almak zaruretinden yani tamami- le maddi zaruretlerden toprak — zarı- Tetlerinden, mülki tamamlık zaruret- lerinden doğmaktadır. Külçük itilâf Habsburgların Macar, Avuaturya veya — Avusturya - Macâr tahtına çıkıp çıkamamaları etrafında bermutat tam ve katf bir veto ifa- :; eden bir güküt muhafasa etmekle- Bütün bunlara bakark, Rüçük iti- lâfımn bütün iddialara rağmen, birçok Avrupa merkezlerindeki bütn araula. Ta ve bütün çalışmalara ve didinme- lere Tağmen çakisi gibi berdevam ol- duğunu, Ramen, Çek ve Yugoalav si- Yyasİlerinin memleketleri için tehlikeli sergüzeştlere yol açacak hatalardan çekinmekte olduklarını söylemek müm kündür, Bu hal devam ettikçe Orta Avrupada sulhu bozmak kolay olma- yacaktır.. sanıyoruz. Şekip GÜNDÜZ Rofanya Türk muallimleri Bir grup halinde şehrimize ldiler Köstence ıos ve köy mekteplerin , deki muallimlerden mürekkep 20 kişi- Vi bir kafile dün akşam Romanya vapu viyle şehrimltğ gelmiştir. Kafileye Köm tence İlk hocalarından Akif başkanlık etmektedir. Romanyalı mu, allimler İstanbulda dört gün kaldıktan sonra Ankaraya, oradan İzmire, ve Rur saya gideceklerdir. On beş gün sonra- da Romanyaya döneceklerdir. Muallimler bu sahah matbaamızı si- yaçet ett'len, Heyet başkanı Akif yun, ları söyledi: — Türkiyedeki inkılâp ve Ümran e- serlerini, yakından görmek üzere gel - dik, Türkiyede kalacağımız iki hafta sarfında Halkevlerini! de ziyaret ede . “geğiz, mektepleri Wolaşarak müfredat proğramları üzerinde tetkikat yapaca - ecekler, yoksa o anlaşmalar da a ğîm menfaatler | ğız. Bütün ilk mekteplerimizde tedrisat KY M el ab A SümDar KOU Çini yutmak üzere ğzını açan <a Kraa YAK AT TT MA AA CA ve kuvvetlendi ? Çok ucuz fiatla satılarak bütün dünya piyasalarına sokulan Japon ihracat mallarının kazancı bunu Bundan takriben kırk yıl önce sade» ©0 garip âdetleri, garip kıyafetleri ve geriliği ile göze çarpan Japonyanın bu fında eriştiğini düşünecek — olursak hayret etmemek kabil değildir. Asırlarca uyuduktan sonra garp tayyarelerle İmha harbine girişmek, sanayide “damping,, usulünü icat et. mek gibi hususlarda bu medeniyeti geride bırakmak muvaffakiyetini elde eden Japonları garp ilk önce Rus » Japön harbinin neticesinde tanimış. tir, Bundan sonra vo umumi harp ni- hayetinde şarki Sibiryayı işgal ve nım kendilerine verilmesini isliyen Ja» ponlara Avrupa gene fazla bir ehem- miyet vermemişti. Mayi mahrukat, demir ve bilhassa kömür gihi esaslı ham made kaynaklarından mahrum olan bip memlektin Avrupa sanayline rekabet edebilmesi imkân dahilinde görülmediği için şarkın çalışkan mil- Jetine kargı garp gene lâkayıtti. Hele pamuk, yün ve deri gibi ham madde- lerin bilküliye noksanlığı, sanayide Japonyayı geri bırakacak — âmiller araamda sayılmakta idi, Japonya ve hareketiarzlar Japonyada günde vasat! dört hare- keti arz vukua gelir. Bunların çoğu mal ve can bakımından zararsız geç- mekle beraber her iki buçuk senede bir Japanyada büyük bir hareketi arz olur, 1923 yılımda 'Tokyoda — 130.000 insanm canma mal olan hareketi arz- lar gibisi de Japonyayı arasıra büyük felâketlerle kargılaştırır. Bunlardan (başka Tanonyada. seylânlar. tayfunlar da okaik değildir. Böyle bir memleketin büyük bir sa- nayi memleketi olabileceğini bir türlü akıllarına sığdırmayan garpliler son derece gayri müsait olan iklim şartla- rını da hesaba katarak Japonyayı sa- nayi âleminde kendilerine büyük bir rakip addetmemekte belki de mantı- kan ar, Bütün bu tahmim. lerin yanlış olduğu 1923 yılında lâyı- kile anlayşılmağa başladı. a Japon ibracat malları 1924 yılma nazaan 1983 yılında Ja. porların yüzde yüz fazla Ihracat yap- tıklarını ve bu ihracat mallarmın yüzde doksanını da mamul mensucat teşkil ettiğini gören dünyanın parmağı ağ- zında kalmıştı. İhracat miktarmın ise asşırlardanberi mensucat - ihracatçısı olan İngiltereninkinden fazla oluşu, büsbütün hayreti arttırmıştı. Hindistanda, Afrikada, Malaya ada larında Japan malları İngiliz malların dan daha ucuza satılıyordu. Hatta bu mallar İngilterenin ve Manchester gibi mensucat şehirlerini bile istilâ etmişti, Holandada, İtalyada da vaziyet aynı idi. Öyle ki Japonlar Almanlara bira ikracatı yapıyor, Amerikaya da Ame- rikan bayrak bezi satıyorlardı. Ucuz- luk meselesine gelince, Japon malla. rma rekabet imkânsızdı. Japanların muvaffakiyetleri karşı- sında birçok tahminler yürütüldü. Ev. velâ Japon parasının düşüklüğü, son- ra mensucatgılara hükümet yardımı, daha sonra da Japonyadaki amele üc- retlerinin azlığı nazariyeleri ileri sü- rüldü. Japonlar nasıl yaşarlar? Bugün ileri teknik, ve sanayileşme- yo rağman Japon içtimat bünyesi her hangi bir medeni milletle mukayese edilecek olma görürüz ki bir millet ola- rak Japonlar çok kanaatkâr bir hayat yaşamaktadırlar, Lüksten Barfınazar bir Japonun zarur! ihtiyaçları bir Av- rupalı yahut bir Amerikalı ile muka- 'Türk hürfleriyledir. ve bütün İitapları Türkiyeden getirtmekteyiz. Medreseyi de kaldırdık, Yerine bir muallim mek- tehi kurduk.,, bir garpli gözile bakıldığı takdirde | günkü ikbal mevkiine kırk senç zar- ğ medeniyetine yetişmek değil, meselâ, © Şantungdeki Alman nüfuz muntakasır —< temin etmiştir Ü- SK d Fabrikatörü — Baron — Witswi ve karışı Bu aat 30 milyar frank sahibidir. ve Japonyanın en zengin adamıdır. Ba- gada bulunduüğu trüst B00 şirketi kontrol eder, Japon yese edemiyecek derecede azdır. Mü, tenevvi de değildir. Düuyanın başka yerlerinde s8mat inkılâplar, hayat seviyesinin yüksel mesi ve pahalılaşması şeklinde tecelli etmiştir, Halbuki Japonlar, sanayileşmeye rTağmen eski hayat seviyesini muhafa- za etmektedirler. Japon çiltçileri Bugünkü Japon çifteiai için hayat 400 yıl evvelkinden hiç farklı değil. dir. Evine zarzör geçinecek kadar bir kazanç temin etmekte ve bunun için de zirnat mevsimi haricinde çok ufak bir ücret mukabili fabrikalarda, atöl- yelerde işlemektedir. Japon zilrranın ucuza çalışması, bü- tün memlekette amele Ücretini dun bir seviyede bulundurmağa yarıyor ve bu yüzden de Japon ihracat malları rekabet kabul etmez bir maliyet fiya- tına imal olunabiliyor. Bu avantajlardan maada Japonlar mensucat ve dokuma sanayiinde ken- di icatları olan bir iğ kullanmaktadır. lar. Bu iğin adı “Tayoda,, dır ki dün- yanm en sağlam ve en ekonamik bir Makinesidir. Bundan maada Japan iş- çileri henüz sırrı kesfolunamayan bir usul tahtında Amerikan pamuğu ile adi Hind pamuğunu karıştırmak — ve kalitesine hiçbir zarar vermemek su- Tetile mükemmel mensucat malı do- kuyabilmektedirler, Bunu Japon işçisinden maada hiç bir amele yapamamaktadır. Japon sanayii küçük mikyasladır Sanmayınız ki Japonyada büyük sermaye ile işliyen vasi fabrikalar veardır. Sanayiin yüzde altmış beşi kü- gük sanayi erbahının elindedir. Beşten fazla amelesi olan tezgâhlar ancak yüzde otuz heş raddesindeir. Birçok ailelerin, baba ana ve çocuklarından teşekkül eden fabrikaları (tezgühları) vardır ki bunlardaki imalâtın maliyet fiyatı dahi mevzuubaha olmaz. Bu tıp- kt Anadolu köylüsünün el tezgühların da ve kendi ihtiyacı için dokuduğu mallara benzer. Şu farkla ki Japonlar bunu harice satacak nefasette imal edebilmektedirler. İşte bu ihracat malları sayesinde elde etliği kazançlarladır ki daldığı uykudan kırk elli sene evvel uyanan Japon milleti bugün dünyanın en ileri milletleri ile boy ölçüşecek bir. hale gelmiş bulunuyor. Karada ve denizler. deki Japon satveti hiç süphe yaoak ki iktısadf kalkınma sayesinde elde edil- miş bir nimettir. Başlı başma bir dünya olan Çini de fethettiği takdirde Juponların önü- ne bilmeyiz durmak kabil olacak mıdir?,, W’ıım | Çene ğğ:fv“îx MERİKA nin meğhur maliye f Mellon ölmüş. Y'“'_:;.ııl-y dollar geliri olduğu beş yüz milyon dollar .it Bilmem dünyada var mı? Fakat yılda gollar, ancak © ğümüz zaman hud::“ meblâğdır, gerçekt naht !îr acrgv?ct demektir. Wi’ı’:;' Bu kadar para ne yaptlir aklımız almıyor, G€ eline gecebilenden P_" nasıl harcanabilece! i eder. Ayda elli lira Fâ ma, ayda iki bin lif8 bahsettiniz mi, gözle! ; Binbir gece masalların gibi bir şey sanır. Pprens üç milyon Mısır şltmım! miş. “ Bir daha bu geçerse böyle qnbıık bitir diyenlere: Tpilakler demiği paranl x diğini öğrendim, dah$ 9'1 v rim.,, Yılda kırk seklâ mi mız olsa onun nasil belki biz de anlarız!. Zaten o büyük ıııı'v'““'nlı bir ihtiyacı kıwlı“’“ ’n'w nıyor. O zenginlerin el İ bir vasıta olmaktafi Clıv:ı'“t için M için para oluyor.« haslfhı mah bürüyor da onun da diyemeyiz: İ kârr yok gibi. Sanki W"_, den onların eline gidiyOr por, Servet rokarl "“w: Amerikalı milyarder dö sull idi: XV inel aSlf ve ressam yetiştirdiğİ asrın ikinci yırımd' rika milyarder yetllu"d' birçok yerlerinden oraYA adamlar şeraiti elverisli kazandılar, içlerinde $ “wm“ Karun kadar zengin ol çait B du. Zavallı Süleyman! îı'ıı DN alışıklığı İle bi teşbi ş “Süleyman ile j a yokan SÜY “fukarayı sebirin,. ır"'ğ' Bundan sonra Mr. Me yük zenginler çıkwıî“" rum: Ferdin kollari bile tamamile ser yine bazı kimseler, bali olur, fakat ııı(l,vıuderlcf Parayı sevsek de, P Rokfeller, Mellon gibi ran olmamak kabil ' zenginleri klekandîğm“; landığımız oluyar: f"r“ yarderler, yılda kırk lar geliri olanlar ka!'“'w' duymuyoruz. Onlar, b fettiğimiz ehemmiyetih tkâr Onlarda üdeta bir * raman hali var: ":;;ül | edebileceğinden de - PİRLE aati |— kurabileceğini a::]-:: Diabetki | ler İ daki sengini , f'ç ki? w n ı Teselli dün“n j Yeni telsiz kanuntf n:ltricı:;:ı :eıcili hıkk"'::w,t*" let dün akşam nihaytt ub*vdr rimizdek ibütün postâ (W 'd' akşam geç vakte kadâf yııf e de çalışmışlar ve 09 N;Ö" makinesi tescil etmitl gö ı-—:ma;j FEYİvE a%îğ KA V & Tk A A K G S KA 5 %â'%ğâ v YARE' A £ * - 5 e * ü GAŞ Bu sabah öğrendiği radyo makinesi Panga'” tesçil edilmiştir. Bund:" adaf gelmektedir. Üçüncü gb semtidir. Bilhassa l-’-"’:);' '?î kezine tehacüm o l“”;“ ki buradaki memurlart a M daha ilâve etmek zortf” : tur. | HĞ ; ’0' Dün bütün gy ve satış depolarındaki cil edilmiştir. Bu sabahtan nıhıf;'# Junan bütün radyolar Be !l kaçak addedilmektedi” cf'ti 4 neler derhal müsadert " yit hipleri girli telgiz ahtf lanmakta cumhuriyet gine verilecektir.