Yazan! Soğoman Tehliryan — Çeviren: 8.5. Bana verilecek emirleri, mahiyeti ne olu olsun, derhal yerine getireceğime ölülerim | — İktibos ve tereüme hakkı mahfuzdur. — rsa üzerine yemin ettim Bu tısa mektubu arka arkaya Üç, dört defa okudum. Nihayet hoçam gel- di Dört gündenberi zorlukla zaptetti - ağlıyarak iğim sinirlerim — boşanmıştı, kucağına atıldım. Hocam beni teskine çalıştı değiştirerek : — Ne kadar büyümüş, ne kadar de- gişmişsin?.. Seni dışarıda görseyidim, imkânı yok tanıyamazdım.. Ne zaman- danberi buradasın . — Üç gün oluyor.. — Onu biliyorum Tiflise me zaman ve nereden geldin? Maceramı kısaca anlattım. Hocam büyük bir dikkatle dinledikten sonra : — Hiç merak etme, dedi. Ben seni bugün buradan kurtaracağım. Müdemki kimaen ide yak, bundan sonra benden ayrılmazsın.. Dünyanın neresine gid! sen git, kimsen olmadıktan sonra elin- den tutan bulamazsın. Dersimli hakikaten sözünü tuttu ve iki saât sonra beni hapisaneden kurtar- dı, ve doğru kendi evine dan birkaç gün geçti. Bir akşam beni karşısına aldı ve 'seninle bazı ciddi me- seleler görüşeceğim,, mukaddemesiyle söze başladı: — Seni nasıl kurtardığımı tabil me- rak ediyorsun? Bunun teferrüatını bil- âhare öğreneceksin. Şimdilik şu kada- rını söyliyeyim, burada benim büyük fuzum vardır. Umumi vali, bir sözümü iki yapmaz. Fırka teşkilâtlarımızda da benim muvafakatim olmadıkça yaptak kımıldamaz. Bu vaziyette bulunan bir adamın kolaylıkla' seni kurtarabilmesi- râ geyri tabil görmersin sanırım. Ba- şından geçen felâketi üç gün sonra Öğ rendim, Daha İdoğrusu bir — gencin *milli büro,, ya giderek müdürü taban ca ile tehdit ettiğini daha ilk gün işit miştim, fakat isim zikredilmediği için senin bu işle alâkadar olduğunu bilmi yordum. Ancak üçüncü günü raporları okürken, ismini gördüm ve “Sogomon böyle bir şey yapmaz.. di- yerek (Mülli büro) müdürünü çağır - dım. Birar sıkıştırınca hakikati — itiraf etti. Derhal müklürü de muhasebeciyi de azkettim. Vakiâ asıl kabahat Ar - şak Çamalyan da ise de, müdür - ile mühasebecinin her hangi bir şahsın elinde alet olmamaları lâzım — gelirdi. Ne ise işin bu cephesi ayrıca tetkik e- dilmektedir. — Bence asıl mühim olan senin bir an evvel kurtulman ve na - musunun temizlenmesi idi. 4800 lira gibi büyük bir meblâğı a- lelâde bir makbuz mukabilinde her - hangi bir şahsa vermekle hata etmiş - sin. Resmen orldu hesap memurluğuna teslim etmelyidin. Makbuzu kaybetti - ğin takdirde bile kayıtlara bakmak ka- bil olurdu. Halbuki Arşak Çamalyan sana şahsi bir makbuz vermiştir. Sen de © makbuzu mvlli büroya teslim et mişsin. Halbuki sen daha yolda iken Çamal- yan Milli büroya mektup yazarak 4800 ve bahsi resmi lirayı sana iade ettiğini ve senden bu- AKŞAM POSTASI İDARE BVİz Istanbul Ankara Caddesi Voztu kotusu l İsteabol 214 Telgrat aaresi; İstanbul HABER Yazı işleri telotonul 793STE idare. ilân 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye — Eenebi 1400 Ke. — 2700 Kı. D T” 400 , 150 , Senelik & aylık 50 . 3 aylık 500 » K aylık 300 » Sahibi ve Neşriyat'Müdürü: Hasan Rasim Us Bayıldığı yer (VAKIT ) Matbassı ha düir bir de imza aldığını bildirmiş ve | « hiç bir şekilde para ödememelerini cın- retmiştir. İşte bundan dolayıdır ki, mü- hasebeci makbuzunu almış ve mesele - | den Çamalyanı haberdar ederek ondan | alacağı talimata intizaren seni oyala - | mıştır. Hâdiseyi bütün taf iyle öğ ğimi görüyorsun. Bu şerait altında 4800 lirayı ele geçirmek pek kolay olmıya - çaktır. Paranı tama a tahsil etmek için elimden geleni yapacağım. Fakat neticede mesele bir tediye kabiliyeti me geles Çamalyanın elinde para var- sa Cerhal alırız. Şayet harcamışsa, zaman derhal yapılacak bir iş tur. — Ben de bu parayı o herife yedir » miyeceğim.. — Biraz evvel söylediğim gibi, sen artık bu işlerle Uğraşmıyacak, mesele- yi bana terkedeceksin, Yalnız başına bu adamla başa çıkamıycağını tecrübenle gördün. Bu itibrla sen soğukkanlı ol, ve benim sözlümden çıkma, herşey yolu- | na girer.. Ben sana en kışa müddet zar- | fında 4800 lira temin edeceğim. — Çamalyandan mı?. — Nereden olursa olsun. — Fakat mesele 'değişir. Belki siz ba- na bir anda bu parayı kazanacak bir iş gösterirsiniz, fakat ben bunu istemiyo- rum. Ben zavallr babamın - kazandığı paraların başkasının kursağında kalma- sına göz yummam, Bir milyon lira da ka zansam yine bu 4800 lirayı elde etmeğe galışacağım. Bunun için icabında ölümü bile göze alırım, — O hal niz vekâlei Pi yok - de biraz evvel bana verdiği- ize inde ederim, siz de iste diğiniz gibi hareket edersiniz. Ve bir daha bu bahsi görüşmeyiz. Bunun hari cinkle esk'si gibi dost kalırız Heyecanımdan fazla ileri hocamı — gücendirdiğ Af diledim ve dedin — Hakkımı benden daha iyi müdafaa edeceğinizden emin olduğum için bir daha bu meseleyi ağzıma - bile almıy: cak, hallini tamamen size brrakacağım. Güzel Türki ittiğimi ve anlamıştım. âmi $e Süleymaniye ved en mranza rvalar Bu teminattan fevkalâde memnün ©- Jan hosam elimi sıkarak dedi ki: — Şimdi seninle garip bir pazarlığa girişeceğim.. 4800 | tireceğim, fakat bir şartım vardır. dinliyorum. mr sana İade ct - —- Söyleyi — Sâana vereceğim vazifeleri bilâte- ebini sormadan . ifa ede- reddüt ve & teksin.. Vüzife esnasında arkadaşlık yoktur. Sana verileçek emir, mahiyeti | € getirile - | cektir. Bunu yapabileceğini zanneliyor ne olurda olsun detkal y musun?, — Mahiyetleri ne yemin eder — Ölülerinizin üzerine misiniz? — Yemin ederim.. — O halde 4800 liranı bende - bil... Bunu istediğin zaman sana teslim ede- bilirim. İstersen şimdi vereyim?. — Hayatımı, namusumu kurtaran a- dama sonsuz emniyetim vardır. Cant * mı size teslim ettikten sonra, paranın ne ehemmiyeti var, siz de kalsın.. Bu muhavereden iki gün sonra ho cam beni çağırdı. ve ciddi bir eda ile: — Sogomon: senden biyük bir hiz- met bekliyorum, dedi. Ben buraya gel- andun, İcanın me n evvel İranda yollarını bilirsin. Bir iş için Tahrana gidip gelebilir misin?, — Giderii erim., bu seyahatten kimsenin hi yacık ve mümkün olduğu kadar sür'atle gidip geleceksin. — Merak etme — Sana bir mektup — vereceğim, onu adresine götürecek, cevabını alıp gele- ceksin. Yarın sabah hareket — edebilir misin?, — Rderim... eu — O halde sen hazırlar, ben de mektubu hazırlayım. Sabahleyin erken den yola çıkarsın.. (Arkası var.) Ihtiya | görünüşe ve nihayet, “Sex appeal, deni Klar Şeridan, muharrir, helketraş. gaze. teci, seyyahtır. Bu zeki ve münevver ka. din bütün şazki, Afrika çöllerini, Rusys steplerini dolaşmış. İngilir Entetliceni Bervisinde çalışmıştır. 1980 de, Rus ihti. JALI sanaşında, Lenin ve Troçkinin bâst. lerini yapmıştır. 1922 de Htalyadu Musa, iyinin heykelini yapmağa uğraşırken * ralarında ihtiâf çıkılış, ve — bu yüzden Ş iyi yarıda bırakmışlır. Kocası 1915 de Fransız cepherinde öl. müştü. Oğlu Rişar romancıdır. Kt Kont dö Raville eviidir ve Kongodadır. Ben, katettiğ'm yolu görüyorum.. o katettiği yolu görüyor.. 40 yaşında olan biz, hep'miz katettiğimiz yolu görüyo- ruz, Eskiden otuz yaşında bir. kadın, fena bir yaşa ermiş telâkki edilirdi. F kat o devir geçmiştir ve şimdi uzun müd det genç kalınıyor Bugünkü kadın serpilir. Fransa, kırk yaşımlda kadının cenne- tidir. O, orada lâyık olduğu veçhile tak- dir edil'r. thgilterede gençlik hükmeder. Maa- mafih, bizde bile, yirmi yaştâk! güz ri gölgede bırakan kerk yaşında kadınlar görülür. Her şey vücudun hatlarıta, umumi kırk yaşında serilip | len tarif edilmez şeye bağlıdır. Genç kızlara, kırk yaşında bulunma- | nın çok zeykdli olduğunu söylersem. ba: na belki inanmazlar: gülümsiyerek be- nimle alay edebil'rler. Bir gün gelecek ki onlar da benim gibi: “kırk yaşında olmak ne zevkli şey'.. diyeceklerdir. Maziye doğru bi'r nazar atfederlerse tecrübelerin, nihayet ufku görebilmeğe imkân verecek şekilde çıkılmış bir mer- diven teşkil ettiği farkedilir. O zaman, eski saflık hatırlanarak, hüzünle tebes- süm edilir! Genç yaşlarda her şey ne kadar yük bir taassupla, fakat hakikatte kadar saçma bir mantıkla takip ed lirdi!| Gençliğin, kendine mahsus bir kud- reti vardır ki, müşrik bir kudret olarak tavsif edilebilir. Fakat kırk yaşın tec- rübe ve temyiz kudreti var. Kendimizi | bü. ne| kuwvetli ve olgun yapan ne acı dereler- den ibret a'dık! Artık bizim için, hiç bir muüamma, hiç bir esrar, hiç bir anlaşıl- mamazlık ve teferruat mevcut değldir| Kırk yaşından evvel, kadın — birçok Üclalar yaralanmıştır; yalnız —istirabin, | Bet'ye ve mizacı teşkil ettiği ise malüm- duür. Anlamak, müsamahakâr olmak de- mektir, Halbuki genelik müsamahakâr değildir: kederi bundan doğar, müsama hakâr olan bir kadım, erkeğin hakiki ar- | kadaşıdır. Kadın kuk yaşına yaklaştıkça — ve- reb'leceği şey de fazlalaşır | Kıfk' yaşındı bir kadım hbakiki ve mükemmel b'r sadakat gösterir. Bu sa- dakat ve hağlılık. marideki tecrübesinin | en yülksek mahsulüdür. Bu sadakat çok büyüktür, çünkü kadın, ist kbalin ken- ine, maziden daha az neşe vaadetti- iliyor, Kırk yaşında kadınım, genç - kızlar önlünde hiç bir madunluğu yoktur. Bil- Akis, onun vaziyeti. tıpkı muallimin ta- lebelerine karşı olduğu gibi, mafevktir. Kırk yaşında b'r kadının aşkı, hissi ha- r, buş akli ve ay- ni zamanda cismani bir aşktır. Kırk yasında kadını mustarip eden| şey gudür: Yeni ask tecrübesi, son tec-| rübe olabilir. Harbi umumi csnasında kadınlar ne çılgın bi şekilde seviyorlar dı! O zaman emniyetsizlik hissi ve sev.| gili insanı kaybetmek korkusu, aşkı da- ha derin daha büyük yapıyordu. Kırk yaşındaki kadın için de vaziyet aynıdır; sevgili o yaşta bir kadın için| hayatında en fazla sevdiği insan oluyor. Kadın onu kaybetmek tehlikes'nin ne kadar büyük olduğunu bildiği için ona | bütün mevcudiyetiyle bağlanıyor. Gençliğin aşkı bir hafif şarkıdır, fa- yatının bir tetevvüci rlamaktan korkan kadınla Kadın ZO yaşınde Hayatının en güz? devresini yaşar' Yazan : Kler $0) eat aĞLaT T LA ra ithal leri, hayatının en parlal Gençliğin ayâ leridir. miyet vardır. Fakat nız keyfiyet saydır. Bir kadın tanırım oldüğü halde, gayet ?:cmcg a evkie sahip yüksek me e ondafi evlenmiştir. V! almaktadır. Gül cak elli yaşında istedil bana temin ediveor, yat, diyor, ağır ve tur. Kırk yaş, yazın s0PÜ ise kışın başlangicıdir hüzün vericidir. fakât luğu — Hasat mevsi Tı kit, Genç kadınlar, üğü ü 8Ö ne cak beş sene © ispat edebileceğ müddetten evve), ler bozulür ve kırilir! Gençlerir ali yarıştır ve ber mân likesi vardır. Kırk yaştT Vet koşudur ve an senelik d er. Bir genç kadın, tiğini,, söylüyordu. rur olur ve erkeğin K€ ter !, Kırk yaşında kadı olmadığını öğren olduğunu ve hizmet €t dr. Evet, hakik aşk (C naplıktan yoğr Genç kadınla Ktt rasındaki fark şudur ikincisi ise verir, Sevi” i derin b'r aşk iltam e6NT ay G e t e leri bir erkek tarafırk mek ve o, soğuk KAD ken kendi soğuk Kaf etmek ne kadar hoşt? Yarıl zaferdir: Genç kadınlafT kıskanclıklarını ok katitlük yaşı telâkki © onların arru etcikleri dan sevi'diit yük'bir zevk olur mü? Bu zirveye erişti inmeğde davet edilsem reddeder'm. Bunu kirk v kadının da r..ıaedcffş:' f'd' y Geçen akşam Bir yerken, âkşam ga Hava sıkıntılıydı, YAP ran bir ç'ft gazetesini det bir kadının fotoğ ra, kadın kıskanç biT aldı ve bir tek kelim€ tedeki kadının gözler Kırk yaşında kadifi Y agun mpa yanın en bü lıtı teshir eden gözlet Muayenehanesini Tarlabaşı Cad, U nakletmiştir. sonra saat ikil ndan bir müdütt ozofu Kayserliti df m ıî—'n_x gel eder 4 gilozof. PAT ça iyar © kadının gK müşk mi — bazafı 4 bir n evlenmesi itiraf etmektense, © Kadi n ist, *f ev'lmek ne kadar a Bilhassa başka kadınlâ'? dan hleği! gığar ll'l ” !"d bir ©Ü Lagar okir nin'zi Hisse iktet ı.ızk"“:ı m,ıı"'rı,.ıı açti -— | Göz İl.k"n Aydı Dr.Murat Rat! İ,-;.ıi"" TnKA eç RFA Üz eli 4 Pazardan ma;d; he iden &| Xat kırk yaşın aykı VESÜ muhteşem musikisidir Bi man tup aldım “Kadın ç başladığı yaşa erdiği! ed'yordu. Kayserling da şövle diyordu: “Kadın kırk yaşın' ihtiras'arını tatmin tanr yerine getir'T.. yaşadığım için bahti! lüyordu Kırk yaşında & evsel BÜ haki tel kıt igayakli Tp çaap LAŞA TaKDız) <earrranr e ERD AAAT erELESAcEDA AmrA ık a çeb son AAAT PĞAN. AAAADAR v0 M P RDUPALARU SŞ NN # .& bit #ğe, ıuk'l'"l:pyıı K iylerler: " çe kadar MÜ N ze nerÜğir gçe yt v jse Vt gir bir $ nĞiSİNİ $ mek yaş ge * gu ; yi çölet r! ir yet'f cr&'f' yt t a ç daki ” özüf çe paktt çaç ciB) çt ılîd d y afini grekt söyletü # ,ıı"- A Ü di gir n V n & b gi | W ün! y