Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Si gözüşüm u"Vava sarı dir efendi dogsuyor bdül ha "“lıp_' _L_î—'ımıdın romanlarında bir ! İtîı dü vardır. ]“qx]ız üztünika Ola r“hı şm.ş olan ihtiyar Hsei a q% A palı olmıyan insanlar «ax Vr Nslhı Hpaltlara karşı sartettirir : —q“ı l:'[e"mı patron, dünyanın t- l 7ih Dey S Zebun irkdan — olan biçare- ;_Slh Pan telâkkisi budur: ulm an nlar bul : lııh“ aşağı görmemizden, h Yüksek görmeleri arasında z'bıh üt Çünkü biz onları anlıyo *7 Druz, tasnif etmişizdir. Ve ni- “'ııı,. Mizin içinde, Fransız inkıli q"t İr takım müsavat, uhuv- | tk't “"efhum kırıntıları vardır. : _îiz l """ Onların azim ekseriye- M akıl sır ermez ve ken- Rider, duman saçar bir takım denizden geldiğini, büyük "'îmış. semalarda dolaş- lerdir. Onların kati ve İtlevvukuna iman etmişler- a. 8 Hç,t“ * diyorlar. tn_n’-ı Onların nazarımda bir ya K Ütind, '&*h:îhehn Pek küçük bir zümre, Msanın ayni kıymette ol- %flş: w%“h q,“m 'i ıt:*!k S Fikat bu — kanaatini h“!ul y"i!rmak firsatını bkulmadan hi Sthh * bghı t'“ kafasr, en medeni sa- k;n“tt ada bile, her teprenişte “liq,h* ylkatedır Onun yegâne ; , Bin Adua'sı idi. Haile bü MYah bir güneş gibi, karaların My“k bir ümidi gıbı Afrika Yi ?ı%z!'ıparladı Fakat, ”siyah gü- %M% hakikati kadar şu düstur ğ im ni İzamları arasında yer & “*kîî'ğ“ | İYahm nasibi, görünürde IStıkIal yok... bir âlet olabiliyor: Mütte- rduları tihan harbine iş- erı gibi, belki de - ileride koca istilâ orduları zu- Faşıst ideali için kan dö- P“lt BÜ y bliş ; KONÇ UR. 0 IM Hçar nun. vaziyeti bam- My“iııe Ü Ja *ki Çin medeniyeti misa- İ 3Ponyanın Avrupa mede- hiy “ı;çn Pallar kadar imtisali, y0 Va I::l beyazların karşısına b "'rdı_ . Tdı; Sarı tehlike! %1&, Üvvetler, mukayese ka- Üere h Sede farklı olduğu için Büpb Yü "5 Fap, Pir nevi ilmi dedikodu tğh“ıq, ğün geçtikçe bu sözün Bi Hik Var, anhşılwf' KT "%ıu gâponyımn ”Sarrırk, u- tlı,,(,__r_un.lltıl'ı-tiı Çini yutarak, % » dünya hâkimiyeti- hh. ü*"'ln ini teşkilâtlanmış Çinin '(.h"ha"dıe aâponya nam ve hesa- &: Beyâzlar — tek Japon- dlye — onda milli şuu h'd“' Nitekim, İngi- da bunu yapıyorlar. E] “Ya ile bir ırki anlaşma €ndi nam ve hesabına im')’Ct mi kurar, belli " Üzak Şarktaki vakalar- i bir sahip doğuyor. O, az sahip uful edi- !m““âkbel efendisi: (Vâ - Nü îh evde oturan bele. hdan Nâzımın dört ile-iki yaşındaki &kta karsı tarafa ge. Arabası çarpmış, iki y e"ıe!'mden yaralan - çocukla.r tedavi altı. Zambak sokağında nöbet bekliyen yük arabaları... İstan bul konuşuyor ! Temizlenen iki sokak Beyoğlunda Bekâr sokak ahalisi, aşıkların randevu yeri olmaktan, Zambak sokaklılar da hayvan kokusundan şikâyetçi Yazan : Haberci Belediyenin son aylarda gösterd gi gayret sayesinde şehrin kısmen temiz - lendiğine şüphe yok. Geçen gün Beyoğlu caddesinin ke - narlarına dizili sokaklardan bir kaçına sapıp dolaşınca, buna bir kere daha inan dım. İlk girdiğim sokak Bekâr sokağı oldu, Semt'n en işlek geçitlerinden biri o- lan bu yol, vaktiyle çöplerle dolu ba- kımsız, pis bir sokaktı. Fakat şimdi, her tarafı tertemiz görünüyodu. Buradaki evlerden birinin pencere - sinde yaşlı bir kadının sokağı seyretti- ğini gördüm. Pencerenin altına sokuldüum, Yaşlı bayanı selâmladım, — Ben gazeteciyim, sizden bu soka- ğin ne İdertleri olduğunu sorabilir mi- yim, dedim. Kadın sinsi sinsi güldü, sonra: — Bizim epey derdimiz vardı amma;, şimdi bunlardan bir tanesi kaldı, öbür - lerinden kurtulduk. — Nedir bu dertliniz? — Hiç uzun hikâye, anlatmasam daha iyi olur.. İhtiyarda öyle bir hal vardı ki, bir şeyler söylemek istediği, fakat çekin - diği derhal belli 'oluyordu.. Bunu hissedince, israr etmiye başla- dım, Nıhayet dayanamadı: i — Geceleri, burası hakiltsaten ismine uygun bir sokak oluyor. Bir'alay kötü kadın, bir alay da bekâr adam hep ev- lerimizin önünde bulunuyorlar, tanışı- yorlar, konuşuyorlar 've sonra, kolkola aşağılara, kimbilir nerelere gidiyorlar! Bu sokaktaki evlerde hep namuslu aileler otüurüyor amma, ne fayda ki so- kağımız bize lâyık olamıyor, Ne ise, za- bırta köntrolünün sıklığı sayesinde son zamanlarda kısmen bunun da önü alın - idı. İhtiyar kadından ayrıldıktan — sonra sokağın her tarafını dolaştım, konüştu- ğum bir adamdan daha aşağı yukarı ayni derdi dinleyerek, tekrar caddeye çıktım, Bekâr sokağının biraz yukarı - sındaki Zambak sokağına saptım. Zam bak sokak, vaktiyle adamakıllı baktm - sız bir yerdi, 3 metrede bir çökmüş kal dırımları yetmiyormuş gibi, bu sokak her halde pek te az temizlenmekte ola- caktı ki, her geçişimde, etrafı pislik ve çöp içinde görürdüm. Halbuki bu sefer, tıpkı bıraz evvel gezdiğim sokak gibi, tertemiz bir halde buldum, yalnız caddedeki - çöküntüler insanın yüzüne garip garip sırıtıyordu. Yavaş yavaş yürüyerek Zambak sv- kağının aşağısına doğru iniyordum. Bir denbire arkamda bir ses duydum. Birisi beni ismimle çağırıyordu. Geri döndüm. Üç senedir görmediğim bir arkadag. ber | 3 a Bekâr sokağının alt tarafmda bulunan bu sokak da çarpık çurpuk — yoluna raüğmen çok temizdi ber dükkânmımın önüne çıkmış, yüzünün bir tarafı sabunlu, bir tarafı sabunsuz, boynunlda bir havlu takılr, yani tam mâ- LEttiiri =======:::=M::=ı:::::: Dikkat ! Mahallelerinizde gördüğünüz bütün eksiklikleri, bütün şikâyet. lerinizi, yapılmasını istediğiniz şeyleri, canınızı sıkan hâdiseleri her saat, ister mektupla, telefonla ve isterseniz matbaamıza gelerek bize bildiriniz. Muharririmiz, - fotoğrafçıları . mız ayağınıza kacar gelip söy- lediklerinizi inceliyecek, şikâyet . lerinize veya temennilerinize ga- zetemiz tercüman olacaktır. BEZEEESESESSESEEGSİNE .. ==l”—ıu.ıı——ııı=—ııııımınıııı.ıııqlııl.lılıı::_ N !ı'l bir gorunıış nasiyle tıraş masasından fırlamış bir hal de, mütemadiyen bağırıyr, beni çağırı- yordu.. Koşarak yanına sokuldum. — Merhaba, dertleri sırala dedim.. — Bizim sokaktan geçtiğini, tıraş o- lurken aynadan gördüm 'de, yerimden fırlayıp seni çağırldım. Hem göreceğim gelmişti, hem de söyliyeceklerim var... Beraberce berber dükkânından içeri girdik, bir taraftan onun trraşına devam edilirken, bir taraftan da anlatmağa başladı: — Ben iki senedir bu sokakta oturu- yorüm, Son zamanlarda çöpleri, pislik- leri oldukça temizliyorlar. Fakat bizi üzen bir mesele var. Yük arabalarımın bizim sokakta dürak mahalli yapmaları. Hergün- sokağın bir tarafına sırala - nan bu arabaların hayvanılarr yüzünden tabit müthiş bir koku oluyor. Kışım soğuk havalarda ne ise amma, yazın bu hal tahammülsüz bir şeydir.. Maamafih bu arabaların mutlak burada durması lâzımsa, o zaman; başlarında daimi bir tanzifat memuru idurdurmak, ve hayvanların pisliğini mütemadiyen temizledikten başka, günde bir kaç ke- re de oraları yıkamak icap eder. Yoksa, şu gördüğün Zambak sokak, bu leş gibi kokularla, tam bir ahır sokak olmağa namzettir. Arkadaşımın sokağından şikâyeti bu kadardı. Berberler de ayni sözleri tasdik ettiler, Bu müddet zarfında tıraş bittiği için, dışarıya eski dostumla beraber çık tık. Biribiri arkasmna dizili duran araba- ların önünden geçip tramvay caddesine doğru ilerlerken dostum, sağ elini yu - karı kaldırıp sokağın köşesindeki (Zam bak sokak) levhasını gösterdi, sonra arabaların bulunduğu tarafa döndü. Yerde birikmiş gübreleri göstererek: — Çok garip bir tezat değil mi? Dedi ve acı acı güldü. HABERCİ | ne czuâm9 4 CUMHURİYET'de: Sovyet gazelelerinin b.r hucumu Yunus Nadai, geçcülerce, Bözcüüda açıkla. rında korsanlık eden ve sonrü Marmuruu Köründüğü söylenen meçhül tahtelbahir Üte rafında bir makale yazmış, bu tahtelbahirin kime ait olduğu hakkında kat'iyeti bulma, yan birtakım — tahminler ileri — sürdükten sonra, her ne bahasına olursd”olsun kendi su larımızda böyle bir gösterişi tepelemek lâ. zimgeldiğini tebarüz ettirmişti. Rus gazetelerinden “İzvestiya,, ve “Prav. da,, bu makaleyi cle alarak — bir takım hü. cumlarda bulunmuş.... Yunus Nadi, bu me. seleyi daha geniş bir şekilde İzah ederek di. yor ki: Çanakkale dışında iki İspanyol gemisini batıran korsan faaliyetinin aleti — denizaltı gemisi veya gemileri hakkındaki malümatı. mız bugün dahi maatteesslif henüz faraziye. ler derecesini geçmemekte bulunuyor. Bğer o gemilerin mensup oldukları memleket ve hükümetleri yakinen bilseydik ne söylenecek söz, ne yapılacak iş için İzvestiya ile Pravda dan yol göstericilik beklemezdik. Bu — türlü taarruzlar yalnız ve ilik defa olarak — bizim sahillerimiz yakınında vuku buluyor değildir. Çanakkale civarr hâdiselerinden evvel ve sonra garbi Akdenizde hattâ sözde — dahili, İspanyol mücadelesine yabancı — deyletlere mensup gemiler bilhassa meçhül tayyarele. rin taarruzlarına, uğramışlardır ve uğramak tadırlar. İngiltere ve Fransa büu taarrüz kar şısında henüz tahsisan filan veya falan dev. leti muhatap tutmryarak şimdilik sadece bir taraftan kendi ticaret gemilerini — melhuz tehlikelerden koruyacak tedbirler alıyorlar, diğer taraftan sa bu korsanlık hareketlerinin menşelerini araştırıyorlar, Bu — hâdiselerde alâkadar olmaları muhtemel taraflar, başta Franko ile Valans, arkalarmında bir taraftan İtalya ile Almanya, diğer taraftan Sovyet. ler Ruayası hâlâ yekdiğerini itham için bağrışı yorlar. Uzun söze ne hacet, işte İzvestiya ile Pravdanın haksız yere bize hücum eden son yazıları bile açıktan açığa neden İtalya ile Almanya aleyhinde vaziyet almıyoruz diye bize kızmakla beraber bu meyanda öhbürleri. ni itham eden feryatlar değil midir? Sözde dahili harp Sözde dahili İspanyol cidalinin hakiki ma. hiyetini bilmiyen yoktur.. Bunu bir Avrupa harbi haline sokmakta herkes, dahili İspan. yol cidalinin yakın alâkadarları kadar hafif. likle ve adeta delilik sarhoşluğu ile gelişigü. zel orsaboca yürüyemez, ve işte yürüyemi yYor. Arasıra biz de kızıyoruz ama — insafla düşünülürse bütün o0 ademi müdahale tedbir ve tertiplerinin çok kere akıl ve mantık kar. şıamda zahiren çok nahoş bir zayıflıkla sırı. tan aksaklıklarının derin — hakikati ve acı bikmeti buradadır. Dünyada bir delilik cere. yanmına yol vermekte kendi — hesaplarmıma menfaat bulanlar vardır. Milletlerin kendi hudutları dahiline maksur olmak lâzım ge. len ideolojileri etrafa ve dünyaya hâkim kıl. mak iddialarınm en doğru ifadesi — bundan başka bir şey değildir. Bu — beşeriyete hoş yere pek pahaliya mal olacak bir malihüll. yadır. Eğer bu deliliklerin bir gün hakikaten dünyayı ateşe vermesi mukadderse hailenin sakınılmaz bir zarüret olacağı günlerin hu- lülüne intizaren akılları başlarında milletle. rin bu felâketi geciktirip akim brrakmağa uğraşmalarından ve her ihtimale — karşı da daha kuvvetli olmağa çalışmalarından daha tabif ne olabilir? İspanyol meselesile onu yekdiğerine aksi iki istikamete zorlama vaziyeti — karşısımda bizim hakiki fikrimiz budur. Fili müdahale. leri garahatle cari bazı devletlerin — ademi müdahale masasında mevki — işgal ederek plânlar ve projeler müzakere etmeleri bizim samimi düşüncelerimizde teessüsii — arzuya pek lâyık milletlerarası ahlâkına bile uygun görünmez, bilâkis ona çok aykırı düşer ama nihayet adlârı — üstünde bir takım — büyük devletlere akıl hocalığı edecek değiliz. Tahtelbahir hâlâ meçhul Çanakkale Boğazı haricinde — görünen ve onun iç tarafında da mevcudiyetinden şüphe edilmiş olan denizaltı gemisine gelince işte burada vaziyet değişir. Bu bizi candamarı- mıza dokunmakla alâkalandıran çok ehemmi yetli bir meseledir. Bu denizaltı gemisinin kime ait olduğunu bilmek ve kimden gelirse gelsin onu tepelemenin bütün icablarını ve neticelerini sonuna kadar göz — kırpmadan gösterilen bir cesaretle karşılamak boynu. muzun borcudur. j Samimi olarak söylüyoruz ki bu korsanlık âletinin hakiki markasını bugüne kadar sa. hiden bilmiyoruz. Meselenin ciddiyeti bu ba. histe faraziyelerle atılganlık etmekliğimize manidir. Biz faraizyeleri meçhülün hudu. dunu tayin için koyduk. Henüz meçhüllerin hiçbiri mevkiini malüma terkedememiş ve binaenaleyh hâdise şimdiye kadar hallolun. mak kabiliyetinde bir muadele vaziyeti ala. mamıştır. Yekdiğerini takip eden iki hâdise bize hudutlarrmızda suüulh zamanmın muüutadı fevkinde bir dikkatle hareket lüzumunu göş termiş olduğundan kara sularımıza — kadar getirilebilen korsanlığın tekerrürü — halinde (Lütfen sayfayı çeviriniz).