27 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

27 Ağustos 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yalandan hastalanmak yüzünden hayatımı kurtarmış, Tiflise doğru yola çıkmışlım — Böyle bir şeyden haberim yok.. Bunun Üzerine doktor şunları söyle- — Haberin olup olmadığını şimdi sa | di; na öğretirim. Deyip bana doğru ilerleyince avazım çıktığı kadar bağırarak sırtüstü yere düştüm ve bayıklım.. Gözlerimi açtığım zaman kendimi has tanede buldum. Korkularından, arka - daşlarımdan hiçbiri ziyaretime gelme - diği için olup bitenlerden haberim yok- tu. En samimi arkadaş bildiğim Kirkor Vartanyanın ihanetine de bir - türlü i- nanmıyordum. Bana bir kurtuluş ça- resi bulacağını vaadeden bu arkadaşın bilâkis beni ele verdiği Murat paşanın sözlerinden anlaşılıyordu. Acaba bu ar kadaş ne olmuştu? Korkumdan bayıl - mamış olsaydım, Murat Paşa beni oda. sında yere serecek miydi? Hastaneden çıkınca beni divanıharbe mi verecekler yoksga tekrar paşanın hu- zuruna me çıkaracaklar? Bu gibi sualler mütemadiyen beynimi trramalayıp du - ruyordu. Bu endişelerden kurtulmak üzere ya rımyamalak Rusçamla hastabakıcı Rut kadından imdat İstemeğe karar verdim. Hiraz sonra hastabakser yatırma gelince: — Hemşire bana biraz yiyecek verir nisiniz?. dedim. Rus kadımı bana sert bir eda İle — Doktör müsaade etmeyince bir ey veremem, dedi. — Fakat ben açlıktan geberiyorum.. — Onu yarın sabah doktora söyler - siniz.. Hastabakıcıya da bel bağlanamıya - cağını görünce ani bir karar verdim ve boğuk sesler çıkararak karyolamdan yere yuvarlandım.. Beni Murat paşanın hiddetinden kur- taran bu kurnazlık biraz evvel beni yalnız bırakmıya hazırlanan hastabkı - cıyı yanıma koşturdu. Hastabakıcı şaş- kan bit vaziyette nabzımı muayene etti, sonra göz kapaklarımı açtı ve dışarıya koşarak iki hastabakıcı daha çağırdı. Şimdi üç hastabakıcı beni yerden rıp yavaşça karyolama yerleştiri - we aralarında vaziyetimi münakaşa ediyorlardı. Neticede ne yapacaklarma Gâlr bir karar veremediklerinden dok - toru çağırmaya lürum gördüler. Hasta. bakıcılardan biri doktoru çağırmıya gi, derken gözlerimi açtım, ve: — Lütfen biraz su!.. dedim. # | Hastabakıcım hemen su bardağını | dudaklarıma dayadı. İki yudum içtikten sonra gözlerimi büsbütün açtım. Hastabakıcılar beni korkutmamak için tatlılıkla istievaba başladılar. Biraz ev - vel sert konuşan hemşire tatlı bir geş. e soruyordu: — Bir çey mi istiyorsunuz? — Hayır bir şey istemiyorum. — Galiba rüya görüyordunuz? Doğrusu, hastahakıcının bu buluşu işime yaradı, derhal cevap verdim: 1 — Evet gâliba uyumuş — olacağım ., Korkunç bir rüya görüyorum sanırım, — Rüyanızı hatırlar mrsınız?. — Hatırlamıyorum. Hastabakıcılar biribirine mânidar, mânidar bakryorlardı. Bu komedyayı fazla uzatmamak üzere uyumak istedi- ğimi söyledim. Bunun üzerine hemşi - reler beni yalnız bıraktılar. Ertesi günü doktar beni her zaman- kiniden daha d'kkatle muayene etti ve bir çok sualler sordu. Doktorun ne öğrenmek istediğini bildiğim için bütün suallerine şüpbhe!, rini artıracak cevaplar verivordum. ticede doktor bana şu müjdeyi verdi: — Artık iyi hevasına Ihtiyacın var. Seni Batum sa - RAĞDEYÖLTUNA göRCELCEĞİM. İkl AY örü- G kahr, sönre yine buraya gelirsin. Buands duyduğumu memnuniyeti belli etmemek iİçin: Xe Ben Erzincandan ayrılmam, ölür- SŞ Burada öleceğim, Zedim. eşiyorsun, yalnız deniz — Gönüllüler yatakta öln hastanede yatar, iyi olur, di yine cepheye gidersin.. Asker dedi cephede ölür. Bugün sertabiple görü - şür, iki gün sonra seni taburcu yaparız.. | Filhakika iki gün sonra diğer üç has ta ile beraber beni bir otomobile koy - dular. Arkadaşlacımdan ayrılacağım sı- rada Kirkor Vartanyanı görmek istedim. Beni uğurlamıya gelen arkadaşlar: — Onu artık göremezsin, demişler | ve fazla izahat vermemişlerdi. Bu ço- cuğun ne olduğunu buğgüne kadar öğre nemedim, fakat ihanetinin cezasını çek- tiğini zannediyorum. Otomobilimiz ha- reket ederken erkânıharbiye nezdinde- ki Taşnak fırkası mümessili Arşak Çamalyan yanıma gelerek bir mektirp uzattı ve dedi ki; — Buradan doğru Tiflise gidecek - siniz. İşte bize teslim ettiğin 4800 li- ranın makbuzu.. Bu makhuzu Tifliste ki “Millf Büro,, ya götlürür parant ora- dan alabilirsin. Sakını bir daha buraya geleyim deme.. Arşak Çamalyanın bu tavsiyesinde ne derece samimi olduğunu bilmiyo - rum. Her balde ben bir daha Erzincana ayak basacak değildim. Bütün geyem bir an evyel cepheden ayrılmaktı. Ön - | dan sonra ne yapacağımı ben de bilmi - yordum. Bu itibarla ucuz kurtulduğu - ma şükrediyordum. Tiflise doğru gider ken hayatımı yalandan hastalanmak u- 4 sulüne medyun olduğumu düşündüğüm dakikada, günün birinde ayi usul saye- sinde Berlin mahkemesinden de bera- et kazanacağımı aklımdan bile geçirmi- | yordum. | Çar Nikolanın Tiflisi | ziyareti Ve nezarethane yolu 'Tiflise muvasalât eder etmez, ilk işim | 4800 lirayı tahsil etmek ( Bü. To,, va müracaat ederek Arşak Çamal - yanın bana verdiği makbuzu ibraz et - | tim. Bir saat kadar beklediğim halde l beni arayan soran olmadı. Benden son- — İktiban ve terrüme hakkı mahfuzdur — râ er, işle bitirmiş gitmişler - di. Yavaş yavaş şüphelenmiye başlıyor- dum. Sabrrm kalmadı. Hademeye ( Millt Büro) reisini görmek istediğimi söyle- dim. Aradan on dakika geçtiği halde yine bir ses çıkmayınca, bekleme salonundan çıktım ve karşıda kapısı açık ducan büs yük bir odaya girdim. Maza başında a- turan bir adam hiddetli bir sesle ne is- tediğimi sordu. | — Paralarımı istiyorum! Diyerek a- damın masasına doğru ilerledim. Adam ayağa kalktı ve; — Ne parası, - dedi . Vaziyeti anlattım. Bana bir sandalye göstererek : — Bir dakika müsaade ediniz! diye- k bitişik girdi.. On dakika sonra masasının başına döndü. Bu seler tatlı dil kullanmıya başladı ve güler yüzle: — Sizin işinizle meşgul oluyoruz,. Mu hasebeci bankaya adam göndermiş, da- ha dönmemiş, isterseniz öğleden sonra teşrif ediniz.; — Büurada beklesem olmaz mı?, — Olur amma, artık öğle oldu, daire kapanacak... Öğleden sonra saat ikide | teşrif ederseniz işiniz derhal biter.. Şa- yet paranız yoksa, size alelhesap bir yey verelim, Alelhesap para almanın ne kadar tehlikeli olduğunu bildiğim için bu tek Tifi redettim: — Teşekkür ederim, bugünlük pa - ram var.. Saat ikide gelirim, fakat bu - gün işim bitmelidir.. dedim. — Hay hay, siz merak etmeyin, tam saat ikide teşrif edin diyerek beni oda- | dan çıkardı. İki saat sonra milli büroya gim zaman kapalı bulunan kapının Üzerine yapıştırılmış şu ilânı görünce dona kaldım: “Çar Hazretlerinin şehrimizi ziyaret- va 9. HABER — Alkşam _hııx leri münasebetiyle(Milli Büro) iki gün kapalıdır.,, Çar Nikolanın Tiflisi ziyareti bek - lenmedik bir hâdise olmadığına göre, milli bürocular beni, bile bile atlatmış - lardı. VArkası var.) Güzel Türkiyed g V 4 Giresun sahilinden en manzaralar 5Y AĞUSTOS *” 405 Meşhur Ingiliz casusu MİS FLORA RaJ -T— Yazan : Oscar V- “Intellicens Servisin,, şefi yakalâ gençkızın gözleri içine baklı ve: yazık, dedi, sizi Ölüme gönderim Ve genç kadının, kendisine hayretle baktığını görünce, ilâve ediyor: — Rica ederim, komedyaya lüzum | yok.. İ General Kokeral Küçük grup aşağıya iniyor ve genç kadınla bu üç zarif erkeğin niçin yan - yana bulundukları hususunda hiç kim senin şüphesin icelbetmeden holden geçi yor. Şık bir otomobile biniyorlar ve bir kaç dakika sonra Flora, İngiliz mu- kabil casus bürosu şefi general Koke - ralin yazıkanesine giriyor. General, orta yaşlı, uzun boylu ve tam yüksek rütbedeki İngiliz zabiti ti- pinde bir adamdır. Sade olmakla bera- " ber, sade bir elbise içinde mertlik oku- nan çiddı bir çehre, her kibar erkeğin, bir kadın karşısında bulunduğu anlar- daki cemilekâr fakat müdekkik nazar - at 4 Muhatabına atfettiği bir nazar, Flo- raya itimat ve soğuk kanlılığını iade e- diyor. Ona öyle geliyor ki, hali kendi. | sini hiç te endişeye düşürmiyen bu a- damdan korkmaması icap ediyordu. Fakat birdenbire görü masanın rine kayıyor ve tebessümü derhal ü yor. Kırk sekiz saat evvel Anna Hart- vigle göndermiş olduğu kartpostal, o- rada duruyordu. Buraya nası) gelmiş - ti?. General, eliyle ona yaklaşmasını işa- ret ediyor ve bir yer gösteriyor. Bu de- fa, Flora, âdeta bayılacak gibi bir vazi- yettedir. Filhakika, şimdi artık, kal postalı görüyor ve ehemmiyetsiz satır- lar arasına, kimyevi bir mücekkeple yazmış olduğu şu satırları farkediyor : “Z — 2 meydanda yok. Vaziyet çok Talimat ve para » ağır. M—-I İngilizler, hiç te, göründükleri gibi saf değillerdi. Her gün muhtelif za - manlarda postaya verilen binlerce kart bekliyorum. postal arasında bunu tefrik etmek için, İntellicens Servisin cidden müthiş bir teşkilât olması lâzımdı.. Fakat, adresi- ni yazmadığı halde, bunun kendisi ta - rafmdan gönderildiğini nasıl öğrenmiz lerdi?, Floranın aklından binbir sual geçi - çlerinde en korkuncu şu idi: bekliyen âkibet neydi? Divanı harbin önüne mi sevkedilecekti? — Bu vaziyet dahilinde hiç bir kuvvetin ken- disini ölümden kurtaramıyacağımı bi - Hiyordu. Sizl ölüme gönderdiler ! General Kokerol - hiçbir şey söyle- meden bir an, onun gözleri içine baktı, sonra ağır ağır onu isticvaba başladı. Bunu mütcakip, kartpostalı aldı ve gizli satırları okudu. Bu işi bitirdik- ten sonrada, yarı müstehzi bir sesle: — Gartip.. Çok garip dedi, Almanlar sizi yalnız baştrırza, parasız biraktılar öyle mi? Tabi.. İdare, kır - tasiyecilik.. Sizin dosyanız her halde, © yüzlerce gizli büromun birisinde sap- | lanıp kalmıştır. Fakat ne de olsa, sizin | gibi geç ve güzel bir bayanı bu kadar | üstünkörü malümat ve az parayla, düş- man paytahtının tam göbeğine gönder- meleri, hiç de doğru bir hareket değil, Şu kartpostala bakın, doğrusu bizim teskilâtımız hakkında zerre kadar malü matları yokmuş! Hülâsa bu Rerlinli bavla istiyerek veya istemiyerek, sizi ölüme göndermişler. Ümit ederim ki buru suiniyetle yapmadılar, demek zi ölüme göndermişler!,, — Flora, ken i bekliven âkibeti bu kısa — ve veciz şekilde duvunca dehsetle üÜrner-li. Maamalih derhal kendisini topladı ve gayet sakin bir sesle şu suali sordu: — Bütün Ümitlerimi kırrp kırma - mâam ican ettiğini bana açıkça söyleyin mösyö Ölümden korkmıyorum, hen pilotluk ettim ve hir çok defalar ölüm- le karşılaştım. Fakat tahammül edeme- gn Ne , diğim bir şey varsa, © işler ' , da içinde bulunmaktır. İngiliz mukabil uıı;;u bir an düşünür gibi Oldu: — İnsan yaşadığı müddt l çot etmek hakkıdır, dedi. Mâ? M söylemek icap eder ki, _“"” çok gyi de olanların ümitleri* Ci tır. ndâ Divanıharp İ'll"":wn* Bundan sonra geçen PSÜ L0 hey seyircileri baştan sonunâ 'en, bİr yf nandan heyecana sürükliy' pe * yerdi kissini YE kahramanı olduğu hiasini YS yır görüşmeden kırk FJ bin huzurunda behinu formaliteler, bir kaç mal edildiği için şimdi üzereydi, S e Avukat, Floranın k“hımı eğilerek: 1 — Cesur olunuz; - dedi: çerd! ge kadınlara müsamaha edilir- Flora başını ı.ıIlıyı“k A" — Olabilir.. Fakat, bugü? rindeyiz... <i — Evet, harp devrindeyifi Üyyerf Ve bir kaç dakika sonfâ: — çaf idam hükmünü verdiği # bie kadın, şüphesiz ilk defa N’Y:u“ı » veren, çok genç mahkemit ı"d’ K ha büyük bir soğukkanlılık F gi İdam mahkümiyeti, o':: yanlarmın garip bak'!“”’::v pisane müdürünün teveccüh b az acı göründü.,. r. İdam mahkümlarına mahtHf Korkünç bir can sıkıntısı V€ içinde geçen dakikalar.. h** y En sessiz bir adımı, €Ö N,a!’: gürültüyü müthiş bir Wğtİ KAt aksettiren soğuk ve wın”: lı”ı’ Akşama doğru, saat GÖft ) kapısı açıldı. M Zavallı genç kadın, 4 topladı ve: son — Attık her şey bitti, G” . gt ” General Kokerol, kl"f.şf’, yif yordu. Ahenktar sesiyl? »Bi cesaret ve soğuk k;ınll—l"' /w , d Fâakat insan sizin Yl?“y“ söf kolay kolay veda edemt” çekli! ::”j yeceğim. Size bir pazatlık Biş rum, İntellicens S:Nİ:M B din, ölün rtulat edin, ölümden ku: gağ % Bu sözler, Florayâ: $ HİA gt KaVET yçir d di — Muhakcme bir damla gibiydi. Gen$ Ğ mış clan sinirleri artık MT aat demedi Cevap vermek İSİf | v b ken etrafında her şey a “ııîgdvı ral Kokerol unu vaktifd n vücudu hücrenin soğuk ü düşecekti Canlı Kl“':.pf';.v Yarım saat yonra, nu;a"d;vwf yazıhanesinde, rahat bif bi muş vazıh ve açık izabi Postu kutusu * Tetgraf adresi: İStöl, Yazı işleri tetetont ) lüare, ilân . Sahibi ve ıv:şrw;'m' Ra' Hasan PTANEİ v Basıldığı yer, :

Bu sayıdan diğer sayfalar: