27 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kım Sâatte 32 Bo Sada ilk trenin Tokomotifi y M Sti Velki gü n, Sen Jermenle Pa. n Sliyen ilk trenin yüzüncü yıl. N 'it etmişlerdir. "%%ı,;:ı'“ bu mtirTasbNEtTe, bur tti | bip , " *fkârı ümümiye üzerinde İr bıraktığını hatırlamakta, we ÜT a e d g Haa N hareket ettiği — zaman, fi "E ı’kuı Gp karşısında bulunduğunun de q hiı Bilmiş, Hattâ meşhur baş. “ Eîiı bu trenin “pazar — günleri lerinin kollarımda” kırlâra Ahöüs bir oyuncak,, olduğunu ı ım'"ı :"k Yolcu olarak trene bin. terdisi bu şayanı hayret ce, ı"lmlnn yüz gene evvel Fransada ilk tren harekat ed!nce. Süratle giden tren ! Frmısız karika. ıü l.;ıh" veni vesaliti nakliye bakkmdaki düşüncelerine nasıl terecüman ol. *dir, Yukarıda, kazalara karşı teklif edilen elbiseler (bugün dahi bazı Ti için teklif edilebilir). Aşağıda: Uzun mesafeler için inşa edilecek bir kilometre ve vüağgonlardan bfrf saret, hayranlıkla karşılanmıştır. Lokomotif, düdük öttürerek ve müthiş bir gürültü yaparak hareket . etmiş.ve bu ilk seyahatinde, saatte 32 kilometrelik- bir-sür' at elde etmiş, “bu şayanı hayret sürat!,, bir hayli münakaşalara yol açmış.. —Thiers bu süratin, terakkinin son ve kat'i neticesi ol. duğunu ve bundan daha büyük bir sürat elde etmenin imkânsızlığını ileri sürerek şunu da ilâve etmiş: “Trenler ancak kısa mesafeler için kullanılabilir!,, Gazeteler fikirlerini şu şekilde izhar et. mişler: “Bazı kimseler saatte yetmiş ve hat. tâ seksen kilometre katedilebileceğini iddia edivorlar.. Bunlar aAkli selimin kabul edemi. yeceği gülünç saçmalardır..,, I(lltubda So tbund Sikan Pravda gazetesi, A sabih buzlar üzerinde S !e[. 'Sovyetler Birliği Papanin ile Şimal Kut! *hk ıma utbu e:ıd “yonu radiyo — operatörü ğanelnu "_glda.n radiogramı almış M%ğ'k haf hhg llrn zal"fırıda üzerinde bu - '*lı 1'0 ıth buz parçasında hava kh 'îld U ğ Yîçblı €n u'ak bir rüzgâr huz * buj İk esnada bir antisik - geçiyor ? Vyet ilim heyeli don mev- ığ_lf,,ı_“n sabırsızlıkla bekliyor yaz nasıl Irmağın yatağını da tetkik ettik, bazı yerlerde kürekler, ırmağın dibini bul- muyor. Su pek soğuk olduğundan, ma- alesef ırmakta banyo yapamıyoruz. Tatlı su bolluğu, kolaylaştırıyor ve ayni zamanda, yakrcı ihtiyatlarımızdan da mühim surette ta- sarrufu mümkün kılıyor. Kışın - su ve- dariki için kar eritiyorduk. Maamafih, yemek pişirmeği bu su bolluğu artık canımızı sıkmağa başladı, don mevsimini - sabırsızlıkla bekliyoruz.,, (Tass) q'h,dur Üşty n:n hareketı hemen he - Grl Üzgâr yokluğundan, R[M:!İ '"' V*"'—'rı hava değirme - umulatorlerm ener- v apmak için, elzem ha- buna müşalih başka - radyo dva neticesinde, kat *Timektedir. Banri- İyecı ıe"î:_f*üddıt igöller basi bi :' koyduğumuz de- T ortasında buzdan Tümizm önlünde, T'ıış bir “İinde ve elli santi- | & Selileli bir trmak ge- | C. tazğ seyir aletleri - | | Ve icine hir $ 87 Martl Mi | tön esva | (el'pper i m;"—lbî €ttik. Filomuz , “Elmıı isbat etti. ai d : <a b & € el Avcıları davet İstanbul Avcılar Kurumundan: Anbarlı ve Avcılar köyü av meraları çak mak tarla dahi duhil olmak üzere heyeti u. y mumiyesinde avlanmak istiyen Üyelerin bir[ an evvel kurumumuzun Eminönü Hüseyine. fendi hanında merkez bürosuna müracaatla mera kartlarını almalarmı ve otobüs sefer. lerine de 29 ağustos pazar gününden itibaren başlanacatı iİlân olunur. TİYATROLAR: / ERTUĞ $RUL SADİ TEK “u gece (Büyükada) Zarın gece (Beylerbçyi) Pazartesi (Bebek). Salı (Suadiye plâjı). Çarşamba (Heybeliada) ti. yatrosunda temsil Verir, : _k__..__ljj_. - —0 SAa HABER — R — Akşam | bos&iı. Hiç merak ettiniz mı9 Tayyareyi ve paraşütü kim icat etti, kim muvaffak oldu ? İlk tayyareci; ilk paraşütçü ve ilk ÜUÇAN KADIN Yazan' Hüseyin Rüşlü Tupan Dünya başdöndürücü bir hızla ta- rakkiye 'dogru gidiyor. Efsane ve ha- yal kabilinden sayılan ve sanılan şey- ler bugün birer hak'kat olmuştur. Bun ların arasında ve birinci plânda tayya- re ve paraşütü sayabiliriz. Bugün tayyaredilik o kadar tarakki etmiştir ki, hiç şüphesiz havada gez- mek, yer yüzünde caddelerde gezmek ten daha az tehlikelidir. Yer yüzünde | otomobile, tramvaya, öotobüse binmek- te korku var. Fakat gök yüzünde tay- | yareye aslâ.. Bu derece tehlikesiz seyahat ve harp vasıtası olan (makinalı uçuş ale- ti) ni yapan ve ilk Mefa bununla uçan kimdi? Paraşütü kim icat etmiştir? Tayyarecil'gin ve paraşütçülüğün akıllara durğunlük veren tekâmül ve tarrakileri karşısında, adları unutulan ve belkide bilinmiyen bu adamlardan ve icadlarından bahsetmeyi faydalı bu- luyorum. Öyle tahmin ediyorum ki, bu satırları okürken sıkılmıyacak, bilâkis memnun olatak bilğiniz artacak ve hem de güleceksinîz. Havada gezen, denizde yüzen bir makine ! Papas dö Forj, on beşinci Lui zama nında Dekampta piskopostu. Hem ha- vada hem denizde gezen bir makine icad etmeyi kafasına koymuştu. Yıllar- ca çvalştr, üğraşti nihayet yedi kadem boyunda, dört kadem eninde büyük ve müteharrik kanadlı bir makine yaptı. Forj bu makine ile saatte 30 kilomet Te yol alabileceğini söylüyordu. Papas diyordu ki: (En şiddetli fırtınalar en sert ruzgârlar, makinanın yoluna mâ- ni olamiyacaktır. Makine o şekilde ya- pılmıştır ki, havada giderken denize i- necek dalğalara temas ederetmez bir gondola, kanadları da bir yelkene ta- havvül edecek ve istenildiği zaman tek rar havalanmak mümkün olacaktır.) Forjun bu iddiasına kimse inatıma- dr.Hatta onunla alây bile ettiler. 1772 de gazetelerde Forjun imzasiyle bir İ- lân çiktı. Papas tecnübelerine halkı da vet ediyordu. O gün ilim ve fen adamla riyle, papasın nasıl uçacağını merak eden birçok ahali Dekampta toplandı. Zavallı papas, pırpır eder uçamaz Papas makinesiyle beraber, büyük Lüi zamanında yapıları binaların en bü yüklerinden Ginet kulesine çıkmış bu- lunuyordu. Forj kulenin tepesine ka- dar çıkanlara (makineli uçüş âleti) hak- kında izahat veriyor, makineyi, kanad- ları gösteriyordu. -İzahat faslı bitince, cesur papas, ma- kinesine yerleşti, kanatları açarak çır- pınmıya başladı, fakat makine uçmadı. Bir türlü yerinden kımıldanmadı. Halkın sabrı, tahammülü tükendi, daha fazla beklemiye lüzum görm'ye- rek ıslik çala çala gei döndü. Ginet kulesi muvaffakiyetsizlikle bi- ten bu ilk tecrübenin yegâne şahidi o- larak hâlâ yerinde durüyor. Papasın makinesine gelince ondan bir eser kal dığını hiç zannetmiyorum. Eğer kalsay- dı her halde tayyare sergilerinde gös- terilirdi. İlk tayyareyi yapan papas dö Forj- dur, Fakat bugün onun adı unudulmuş tur. Ilk parazütçü Droe br askerdir. 14üncü Lüi ile ai- lesini, Aragon ormanları arasında hu- duda dogru kaçarken yakaladığı için şöhret kazanmıştır. Sonradan konvan- siyonun en nüfüzlü ve en mühim âzala Tr sırasına geçti. Memüuriyetle şimal ordugâhma gi- iderken, Avuıturyıhlar tarafından ya- ARkE d kalandı. Morveydeki Brum kalesine ka- , dar elleri ve ayakları zincirle bağlı ola rak gönderildi ve hapsolundu. Hapsettikleri odanın penceresinden şehrin mahallelelri, yılankavi bir nehi rin aktığı görülüyordu. Bir gün nehire bakarken dudaklarından şu sözler dö- küldü: —: Ah! şu nehiti geçebilsem, kurtul- düm gitti.... Fakat nasıl? | Ve bu fikirle bir paraşüt — yaparak kaçmayı düşündü. Bu, son derece teh- likeli bir teşebbüs olmakla beraber, korkmadı, tereddüt göstermeden hare kete geçti. Karyolasının tahtalariyle duvar kap- lamalarını kopardı, yatak çarşaflarını söktü, elbise ve çamaşırlarını yırttı, bi ribirine ekledi ve şemsiyeye benzer bir nevi paraşüt yapmağa Muvaffak oldu. Ve karanlık bir gecede, kalenin üst katındaki odasının penceresinden para- şütünü çıkardı, asıldı, kendisini kaptı koyuverdi, Fakat yavaş yavaş yere in- medi, müthiş bir sukutla idüşteü, Sabahleyin, onu baygğın ve bir ayağı kırılmış bir halde buldular. Drüe 1706 ; yılının ikinci kânununda hapisten ek- mış, Parise döndüğü zaman, firar teşeb büsündeki muvaffakiyetsizliğini bizzat anlatmıştır. İlk uçan kadın Droeden sonra paraşütle inmek tec- rübesini 1797de Pariste Monso bahçe- sinde Ganerin yaptı. Muvaffak da oldu, Parisliler onu fevkalâde alkışladılar. | Onun da, Droe gibi bir sergüzeşti var- dir: Ganerini konvansiyon polis hafiye- liğ'nde kullanılryordu. Sorcadan Marş yende yakalandı. Bad hapishanelerine gönderildi. Hapishaneden kaçmak için çareler düşünürken, aklmna gelen ilk şey paraşüt o'du. Hemen hazırlıklara başladı. Fakat hazırladığı bezler, alet- ler, tahtalar zindancılar tarafından gö- rüldü, elinden alındı, bu tehlikeli tecrü beyi yapmıya muvaffak olamadı. Hapisten çıktıktan sonra Monso par- kında yaptığı tecrübede — muvaffak o- lunca, durmadı, bu sefer balon yapmı- ya teşebbüs etti. Bu sahada çalışırken bir taraftan da Idürmuüyor, halkın alâka- sın çekmek için reklâm yapıyor, bulun duğu mecliste, kahvede, şurada burada paraştitü ve balonu hakkında izahat ve riyordu, Direktuvar zamannda Ganerinin pa- yaşütü ve balonu son derece alâka uy- yandırdı. Her tecrübesinde şenlikler a- yinler yapılryordu. Ganerin halkın gösterdiği bu alâka- yı fırsat sayarak, bir yenilik göstermek istedi, ve b'r gün ilân etti: — Yarın bir kadınla birlikte uçaca- ğım.. Bü havadis, bütün Paris halkını Hay retler içinde biraktı. Büyük bir dedikö duya meydan vedi. Filhakika Direktu var devrinde ahlâkın muhafazasina o kadar ehemmiyet verilmiyordu. Fakat her nedense, bir kadının balona binme- si, erkekle yalnız başına bir sepett& bü- lunması efkârı umumiyeyi 3.leyana ge tirmiş, bu hareket umumi aldaha muga yir sayılmıştı. Polis müdürü P'kmar dedikodunun önünü almak için bir beyanname neş- retmeğe mecbur oldu ve halka ilân etti — Hü'fmet bu rezilane teşebbüse müsaade etmiyecektir. Ganerinle taraftarları durur mu ya! Onlar da bu kararı protesto ettiler, İşe cazet-ler karıştı, şiddetli bir münakaşa basladı. Gazetelerin bir kısmı polis müdürü- nün fikrini kabul ediyor, bir kısmı da Ganerini müdafaa ediyorlardı. Bilhas- sa zamanın en büyükgazetelerinden ( kanün dostu )meseleye son derecede ehemmiyet veriyor ve:“ Erkekler genç kızlarla, kadınlarla her gün; her yerde beraber bulunuyorlar, arabalda, omni- büste, vapurda, seyahat ediyorlar, vehü kümet bu mahremiyet ve dosluğa karış mıryor da, havalda uçacak bir çifte ne sebeple müdahale ediyor, Lu son hare- ketin manasını ve pek garip ve taaccü- vibe şayan görüyoruz. ” diyordu. Polis müdürü gazeteye şöyle cevap verdi: — Araba ile balon arasında pek bü- yük farklar vardr. Bunları birbiriyle ölçmek dogru olamaz, Bu gibi rezila- ne (!) teşebbüslere meydan vermiye- ceğim, Münakaşa büyüdü. Poli: müdürü her taraftan hütuma uğradı. Nihayet halkın heyecanımı teskin etmek için şöy- le bir ilân neşretmeğe mecbur oldu: “Ahlâkı muhafaza etmek kaygusiyle bu teşebbüsü menetmek — istedim ve sonu bell'siz bir tecrübede bir kadının da teh- likeye maruz kalmasına vicdanım tazı olmadığı için böyle — bir karar verdim, maamafih bu kararımda duracağım..., En sonra vükelâ meclisi de meseleye karışmıya mecbur oldu. Ve bir erkekle bir kadınmın uçmalarında rezaleti mucip bir hal olmadığını, rüşdünü ispat etmiş bir kadını bu gib! teşebbüslerden mene- dedek bir kanun bulunmadığını söyliye rek, polis müdürünün verdiği kararı ge- ri aldırttı. Hanriyet uçuyor Bu münakaşaların devam ettiği gün- lerde havalar bozulmuştu. — 20 - nisan 17097 de yapılacak olan tecrübe anzak 18 temmuzda yap'labi!'di. ! O gün, bütün Paris halkı, balonun havalanacağı “Monso,, parkına ton'an- dı. Ganerin kolunda bir kadınla görün- dü. Parisliler'n “genç ve güzel hava perisi, adını verdikleri Hanriyet, halkn sonsuz alkışları arasında birkaç kere bahçeyi dolaştı. Sonra balonun yanına geldi, büyük fizik âlimi “Laland,, elin- den tuttu, sepete atlamasına yardım Petti. Balon, sokaklara biriken, bahçeye toplanan halkın alkışları arasında yük- seld', seyahat fevkalâde muvaffakıyetle yapıldı ve güzel geçti. Balon (3.000) metre kadar yükseldikten sorra (Gosen vil) koyuna indi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: