ş Yaşımda erkeğin sizin ya- S Büla taddi olamız İN galemek istedim Tükin giz, Ti hut evli bulunsaydım, Iuîıçırdı. Sizin itibar ve kelenmez, saf kalırdı. Lâ- Bdaki münasebet Haf ve namuskârane ise de, izda otur beş yaşında: #vinde ömrünüzü geçir- Ve ir, Hem de dağ ba- BN Yağiyia tk tadın “de S t « M"—-_wuıım. “'»ı,t:"" h"' Yanımda mesetâ an gİ : yapayalnız yaşa. SÖŞGNEE Eegetri '*:' *ıb:.h"' istihzalarının bu & toplanmış — olduğunu * ee "'“-ldive,ayıeanşunau: Li,; * çi köpeğini öldürmek U? olduğunu bahanı v —"' Rüı: bey de beni İai€ & Çelişi güzel bir bahanı *s“:':':'_:elmıunu GÜüylekâk ııC ı f SERiye £ Müdafaa kalksam fa; ı."'ııı,_M!L " ö ıN w'î ıu;, l'ıu düşüncelerini ş—;_'*n__ı'-wmm — Aşk ve macera romanı — yordu? Daima çakışmamış, verilen emirle Nakleden : (Vâ-Nü) mektup yazıp hakkımda izahat isteme- lerini söylerim. Siz de benim çalışkan ve namuslu olduğuma elbette şehadet edersiniz. Rüştü beyin müsamahacı fakat müs- tehzi nazarları, tekrar öletüz kızı süzdü: — Sizin hakkınızda ne derece hüs nü şehadette bulunsam, ki cidden fev- kalâde iyi bir insan olduğunuza kaniim, © derece sizi şüpheli bir meykine sok- artm. Neylersiniz, kazım. İçinde yaşadı- ğımız cemiyet bir takrm dedikoducular. la doludur. Onların da söyleyecekle- rini nazarı itibâre almak mecburiyeti wardır. S'zin bu evide bulumuşunuz, her ne kadar fevkalâde namus Ve haysiyet şeraiti altında ise de, birçoklarına pek gayri tabli görünür. Hatta eminim ki, mektebinizde sizi yetiştiren hocalarını- za da bundan bahsetsen'z hiç biri vazi- yeti tab'i görmiyecektir. — Hocalarım mı?.. - diye sonran kı- zın halinde bir endişe uyanmıştı. Başını eğdi. Sahi ne düşünürlerdi? Ne derlerdi? Fakat bunun fenalık nere- sindeydi? O, kötülük namına Ne yapı- re İtaat etmemiş miydi? Ve işte, mu- kadderatını bağladığı adam, ona gitme- sini emrediyordu. Hocalarının da bu kovuşu tabif göreceğini biliyordu. Başını avuçları içine aldı. Ağlamağa başladı. Sessiz sessiz hıçkıtıyor,omuz- ları ssrtıİryordu. Etkek hakiki bir heye çanla ayağa kalktı. Kızın yanma yakla- şarak, elini onun başı Üstüne koydu: — Ağlamayınız, Nermin hanım! « dedi. - Biraz makul olmanız Vâzımdir. Gitmenizi sırf kendi menafliniz namıma | size tavsiye ediyorum. —— Gitmek... Alâ... Fakat nereye? Nereye gidebilirim... Düşünsenize... Dünyada benimle alâkadar olan bir tek Şivdi UĞN Ai UK yt Şarak siİzi memnun- emeğe uğraştım. Şahsiyetimi silikleştirdim. Ortalıkta bir gölge gibi dolaşarak sizi taciz etmeme- ğe çabaladım. Halbuki işte beni kovu- yorsunuz. » —- Hayır efendim... Kovmak ne de- mek?... Fena bir hizmetçi kovulur, Hal- buki, siz, kızım, bütün hirmetime ve sempatime lâyıksınız. — Buna tağmen işte beni gene sa- vuyorsunuz. — Beni mlüşkül vaziyete sokmayın. Sizi temin ediyorum ki, bu sırada, na- muüskâr bir insanın bütün hüsnü niyeti- le hareket ediyeorum. Sizi karşımda ağ- lar görmek benim için pey acıdır. — Pekli ama, sizden ayrılırsam ne- reye gileyim? Ben, dünyada yapayal | muz b'r İnsanım. Bunu anlamıyor müsü- nuz, beyefendi! Yapayalnızım! — Size para veririm. Bir iş bulursu- nuz, Kız, aciz, şaşkın bir haldeydi. Bu ııııııırıuı , erkeğin kalbine Mokunuyor- u. — Mademki benden memnunsunuz ve mademki ben de işimden memnünum, niçin beni gönderiyorsunuz? Beni bura- da ahıkoyunuz, efendim. — Yapayalnız kalmaktan çok korkuyorum. Gözünün önüne götiriyordu: Seya- hat, meçhul insanların ortasında yalnız lık, parasının bittiğini görerek korku, yuvasından kovulmuş, hayatta tecrübe- siz zavallı yavrutak. Bu evden başka kiç bir yerde yaşamanın kabil olamıya- cağınr düşinüyorzdu. — Eğtt İstersenir gece gündüz SJİ'_ şarım, Size yardım etmek için her şeyi yaparım. İltiyar olduğum zaman — da, İkbal dadımnm yerine geçerim. Zira o za man bana her cihetçe itimat edersiniz. (Devamı var) taarruza başlandı Türk milleti kendisini istiklâle götürecek yolu görmüştü Bütün dünyaya ders olan bir imtihan | Be, 1922 yılı 26 ağustos günü, 18 mene evvel Bu gtin haşlanmıştı. 28 ağustos, snbahı başkumandan Mustafa Kemal, Büyük ErkâAnıkarbiye relel ve cepha kumandanı ile muharebenin idare edileceği Koca tepeye gelmişti. . 'Tam bir senedir mütemadiyen takviye edi. len ve kat kat Uatün bir öephaye taarruz di lecek, ana vatandan düşmün kovulacaktı. Türk vet taarruz edebilirdi? Türk milleti, tamamile anlamıştı ki kendi. #İNİ istiklâle götürecek yol, önünde yürüyen atasımın tuuttuğu yoldu. Yabaner düşmanlar durmadan mahvtemek Bu zavallılar, Türk milletlerinin harikalar ya ratmağa — kadir olduğuna İnanamıyorlardı. Türk ülkesini paylaşmak İstiyenler ine mü. tcmadiyen ayalıryorlardı. Halbukt başkuman Tonton amca su ariıyor Herliyen ve yerleşen düşman, milit kuvvetlerin taarruz edeceğine katiyen ihtimal) vermiyordu. Her cihetçe a. tün olan mükemmel bir örduya hangi kuv Hovarda kadın — Oa. Merhaba üstar. dlye — yerimizden Kalktık. — Buyurün.. Buyurun. — Şüyle, bayır, bayır. Bn ortamıza.. Eğiliyorduk, Kinatmiz elini öpmek, kinıi. miz elini hürmetle sıkmak buususunda acale gözteriyorduk. Onun, ihtiyar gövdesi, zayıf bacakları üze. rihde titriyordu. Birtı. bükülmüştü. Yüzü ki.) rışmiştı. Fakat gözleri bâlâ gençti. Hatları tebestüim resmediyordu. Hele sesi büsbütün gençti, canlıydı. Kısık — ve Kalm — olmasına rağmen, derinliğinde kaynaşan hayatiyet anu genç gösteriyordu. Orurdu. Kimimizin dizine hafiffçe vurdu,. Kimimizin tatir bir efimla ila hatermr aldı. Hepimizin bamtelimizi bilirdi. Fakat sinir. lendirmek tarafından dağil, naşelendirmek tarafından. Onlara baatı, bizi güldürdü. Beş on genç ve orta yaşlı muharrir. Ada vaplrunda tesadüfen toplanmıştık. — İhtiyar| neslin biricik Mümeseill! do, aramtadı övda. Şeyhülmüharririn vaktfla — Mahmut Sadıktı. Şimidi Muharrem Foyzidir. Fuktat Müharrem Foayzi, galiba, birtm tetat Necibin ancak bir| Vei yaş büyüğüdür. Hem de gimal Türkiü ol duğu İcin, daha dinç durur, yaşını göster. mex. Sektine bakılaa, asıf şeyhin Üstat Ne. cin olması İkerm gelle, ©, zeki görlerile, göyle bir etrafına baktı Derkal mevzuun ne olması iâzim — geldiğini Kkestirdi.. Meclisi bozmamak, alâkayı uyan. dirmak için neden bahsetmek — icap ettiğini xeşfatti.. Zaton bütün ömrünce ahval! ruhiye rasıdlığı yapmış dğtel miydi: Bfkârrumumi| yenit 6 andA neyle uğraşmak İstediğini koşf etmiş, ondan bahsetmişti. Şimdi de aynı şeyi yapıyordu ve buldu: Mevzu “kadın,, olabilir di Zira, etrafımızda hep kadınlar — doluydu. Cençlerin gözleri, sağa bakrıyor, sola bakt- UMV P sıkmışlar, Rolları açık, bacakları ve ayakla. yi açık.. Aralarında cavil cuvul kozuşuyor. lar.. Şu birbirine kumru gfdl sokulan çiftler., Daha şimdiden kendilerini adanım. çamlarımın mütemadiyen hakan aynı şıklıktaki baya hiç bakmıyor gibl duruyor. Fakat belli ki, zflini, yalnız onunla meşgul.. Her halda, adaya git. mezden evvel araları bulunur.. Üstat: — Hey gidi zaman hey.. Nerede bizim dev. .—— — Aman ne diyorsunuz?. — Evet. Bizim devrin Kadınları. Şimdi yok, Kalmadı. — Muhafazakarlıkta, hatta mürteeflikte Herf varıyormunuz! . diye göldük. . Ama da yaptınız. ha., Haydi başka cihetlerde kendi — devrinizin eğlencelerini methedin. Bunu kabul edelim -| Lâkin, kadın Husumunda.. O ne fatipdatt: Kafes arkalarında.. Uzaktan utüğa, çiçekler. le, mendillerle, fesini düzeltmeklerle işaret. deşmeler. İhtiyar muharrir: — Onun da ayrı bir zevki vardı: Heyecan.. Yaklaşamamak, vası! olamamak heyeenar... şünüyordu: — #“Memleketimizde bulunan — düşmanları ailâh kuvveti ile çıkarmadıkça, çıkarabilecek mevcudiyet ve kudreti millüyemizi fiilen is, Bat etmedikçe, diplemasi sahasında ümide kapılmak, catiz değildir. Filhâkika bir fert için olduğu gibi, hir millet için dahl kudret ve kabiliyetini, eserleri le izbar ve lahat et. medikçe, JUBar ve ehemmiyet bekleyip dür. mak byhudedir, Kudret ve kabiliyetten mah rum olanlara Ntifat olunmaz. İnsanlık, ada Tet, mürürvet ieabatr, bütün bu evsafı Halz, olduğunu gösterenler tstiyebilirter. Cihan, imtihan meydanıdır. Türk milleti, bunca asırlardan” sonra, gene — bir imtihan, bern bu defa en çetin bir imtihan karşıamda | tulunuyordu. İmtihanda muvafrak olmadan, HWitüfkârasa munmelelere intizar etmek calz olabilir. mi?.,. İşte okuyucularım, Türk milleti öyle —bir Ymtihan vesdi, kt bu imtihan, bütün dünyaya bir ders oldu. Niyasi Ahmet çoT OKT TT T T Nihayet sokulabilmek, göz ücile bir lâhzam. görebilmaek.. Ve an mühimi, o kadar hasret. ten sonra, bir kolayınır bularak nsil olmax, Bvet çocuklar, o mahrumiyet daha zevkliy. di Hem de romantizmler yaratırdı.. Şimdi gel Ga c İhtiraat duy,. — Kimden bahsediyörsunuz? . genç arkadaş sinizmle alay etti. Üstat aşağı Kkalır mı: — Kendimden! . diye bir kahkaha âttı « Fakat siti de kabil olsaydı da, yençliğinizi d yarım astr müddetince muhafara ederek iki Gevirde yaşatebilseydim, Bizim z2amanımızı pek o kadar kötü bulumayacaktınız.. Evet, goğru: Bu kadar çok kadımı meydanda göre. miyorduk. Fakat bazan da Byla vaziyetler durdü ki, kurulmuş zemberek gibi Mhtirası. mızen boşanmak fıraatını bulüşü Tevkalâda, Hikler yaratabilirdi... İşte sizler bunu duyamı yorsumuz. O aşklar şimdi yok. O eğlencdler de yok. O hovardalıklar,... Ve devam ettit diye bir — «« Bir akşam, İngiliz sefaremnanasının Kxargımdaki (***) kafe gantanm da, yani şimdiki tabirile barında içiyorduk. Karna, val mevsimiydi. Birdenbire, kapr açıldı. Eşik te bir kadın göründü. Hisstyatım ancak Na. dimta blr müarar Ie İfade edilebilir: ”Ne gördüm, ah aman, bir cevan, bir Meti san! Cidden No zarifti. Ne çalkkti, ne servinaz. e Neydi, neydi, neydi! 'Yüzünde bir maske vardr. Deliklerinden iri iri ve rimelsiz kürpikleri gürünüyordu. O Kirpikler ona mahsustu. Tuvalet sanayti fab. rikacılarına Geğil! İnce kırmızı düdaklarının araşından dişleri incf gibi görünüyordu. Çe. posl ne güzel bir müdevveriyetteydi. Kolları. nı kapmm kanatlarına dayayarak, — bazkıa veren ve “eller yukarı!,, diyen bir eşkiya KL bi haykırdı: “— mlsafir misiniz! — * *Kimse bundan bir şey anlayamıadı. 1rurun masalardan, uğultu dinmiş, ona bakryorlardı. Hayrantıkla ve hayretle, 'e Garsoa! Ne dürüyorsun! Artık, içemf kimse girmiyecek. Burdamır beri — kapa tteir bu gece.. Bu müşterilerin hesapları da banın sittir. Lütfen Kkabul ederler sanırım... *“Öyle zarif bir hall vardı ki, derhal orta. lığa bir nepe sirayet ettirdi. Bir mikış tufa. mıdır koptu. Önün masası et mütena yere kuruldu. Diğer masalâr arasında dâ, umural bir eğlencede imişiz gibi bir Tuhi birleşme basıl oldu. “Derken, meçhul kadın, garkı söylemeğe, masanım üÜzertne çıkıp dans etmeğfe başladı.. Başkası yapsa belki sarboşluk sayılır, sakil addedilir. Lâkin onun her hareketi güzeldi. 'Ne yapsa yakışıyordu. Arada srada: *— Mianfirlerim ne isterlerse — vereceksi. niz. Biz şey aksik olmayacak.. . diyordu Şimdiki devirde böyle şeyleri ancAk sina. malarda seyrediyorsunuz.. Böyle hovarda insanlar kaldı mı? Bilhassa kadınlar arasım Ca, Onzların hovarda olanları hovardalığı Kendi lehlerine kullanıryorlar. “Nihayet, sabah ölüyordu. Örada, öyle bir geca göçirdik ki.. “Babaha karçı kâğın sördü!: “e Bü Hakemleler, masalar kaça? *“— Kırk altın! . dediler, “— Öyleyse, toplayın gu Maydana.. “Önun emrini, bir kumandan emri gibi din. Eyorduk. Topladık. Ve yiae buyurdu; “— Gaze bulayın.. “Buladık.. İngiliz sefaretinin tam karşınm. Ga, zaptiyeler gelincaye kadar yaktık.. Son. Fa, kadın, paraları verdi. Bir arahaya atlâ. yarâk ve elile bize voda işaretleri yaparak buseler göndererek gitt. ” “Konuşmasından, gayet İyi Türkçe- bilen bir tatir su frangi olduğu anlaştiryordu. Fa. kat kimdi? Bumu anlamak kabil olmadı. Ben bütün gençilğimde anım aşkmı blssettim. Bir daha rastlamak emelini kalbimde yaçat. tam. Üatat Neclp, vapuru doldüran kadmları, kızlara iikayıt bir nazar atatak: — Nerede « — diye içiat çekti. Nerode?... Çök kadınlar vür şimdi de.. Ama nerede Öy. T0 hovarda kadım?.... Hatico Süreyya Dr. Hafız Cemal LORMAN HEKİM Dahiliye Mütehassısı #nat (25 tan 6 ya) kadar İstanbulda Divan yolunda (106) sumaralı hususi kabinesinde bastalarını kabul eder. Salı, cumartesi gün leri sabah “0,5—17” saatleri hakiki fukaraya