Yazanı Soğoman Tehliryan — Çeviren: 8.5. Artık gönüllü olmuştum. — İktibas ve tercme hakkı mahfazder — Cepheye gidecektim. | Milif büro mümessili bana elini uzatarak: y Yolunuz' açık olsun arkadaş,, dedi İrana giderken yolda benim ; firariye daha tesadül ettik. Bir mucize İle canlarını kurtaran bu iki genç, Har- putta da katliâm yapıldığını ve on beş | yerek dağlarda dolaş - | gündenberi v tıklarını söylüyorlardı İran hududuna yaklaşınca, bizi oraya kadar getiren kürtler yerlerine döndü- ler. Teşekkür oderek kürtlerden ayrıt- dığımız günün akşamı karşımıza Rus askerleri çıktı. Kıyafetimize bakarak bizi kürt zanmeden askerler — isticvaba başladılar. Fransızca ve İngilizce bilen arka daşımızdan biri — vaziyetimizi — ana! Bumun üzerine nereye gitmek istedi,; mizi sordular, Ben Kafkasyaya geç - mek arzusunu izhar ettim, fakat Ruslar buna müsaade etmediklerinden İrana gitmek — mecburiyetinde kaldım. Bu suretle diğer arkadaşımla beraber İra- nın Salmast şehrine gittik. Orada kim- seyi tanımadığım için doğruca Ermeni kilisesine gittik. Kilisenin papazı bü - yük bir hüsnü kabul göstererek bize yiyecek ve elbise temin etti. Bir kaç gün kilişe havlusundaki muhacirhane - de istirahat ettikten sonra, arkadaşla- rım 'Tahrana gitmek üzere benden ay- rıldılar. O dakikadan itibaren tantma - dığım bir memlekette tamamen kimse- siz kalmıştım. Papazın imalı sözlerin- den daha uzun müddet bana bakamıya- cağını anladığımdan kendime bir iş bul. mak Üzere Ermeni tüccarları nerdinde teşebbüslerde bulundum. Nihayet bir tüccarın yanında iş bularak bir sene kadar Salmasta kaldım. Bu müddet zarfında biraz para bi - Tiktirmeğe muvaffak olmuştum. Bir gün benimle İrana iltica eden arkadaş- lardan birinden bir mektup aldım.. Ar- kadaşım, Tiflise muvasalat ettiğini ha- ber vererek beni de oraya çağrıyordu. Bu esnada Rus ordusunun — Erzincâna girmek üzere olduğuna dair de habet geldiğinden Salmasttaki işimi terkede. tek Kalkasyaya gitmeğe karar verdim. Maksadım oradan Erzincana gitmek akrahalarımı aramak ve evimizde sak - ladığımız paraları ele geçirmekti. Pat ronüm beni bu fikirden vazgeçirmek için çok uğraştı, fakat bir türlü mu - vaffak olamadı.. Salmasttan Tahrana gidince ilk İşim oradaki Taşnak rücasını bularak vari- yeti İzah etmek oldu. Fırkanın Tahran- | daki mes'ul murahhası Avedyan beni dinledikten sonra şunları söyledi: — Başınıza gelenlerden son — derece mütcessir oldum. Fakat müteselli olu. nuz, zira geçmişin fena günleri bir da- ha avdet etmiyecektir. Kafkas cephe- sindeki gönüllülerimiz bu günlerde Er. zincana girmek Üzere bulunuyorlar. Mademki, sen de oraya gitmek istiyar- sun, ben seni kolaylıkla Tiflise gönde- rir bir de tavsiye veririm. Vereceğim tavsiye ile fırkamızın. Tüiflis merkezine müracaat ottiğiniz takdird», seni de gönüllü olarak bemen cepheye gönderirler. Esasen bizim de senii; gibi o havaliyi bilen, cesur ve vatan perver gençlere ihtiyacımız vardır. Bu itibarla müracaatın memnuniyetle ve derhal kabul edilecektir. Filhakika, Avedyanın verdiği tavsive ile Taşnak fırkasının — Tiflik merkeri müracaat ettiğim — zaman bir büsnü kabel lü işleriyle “milli büro,, adındaki teşkilât meşgul olduğundan, fırka mer- Kezinden beni oraya gönderd'ler. Mezkür — “milli büro, erkânından Petersburglu — davavekili Asripekof, firkanın tavs'yesini görünce derhal zile bastı ve içeriye giren teşeden tırnala kadar müsellâh gönüllüye gu emri ver- M — Bu arkadaş yüksek bir tavs'ye e buraya — gelmiştir. Derhal Erzincan cephesine gidecektir. Kendisine elbise, görmüştüm. silâh ve yol masrafı için bir miktar harçiık veriniz. Ben şimdi cephe ku : mandanı Murat (paşa) yı da bu işten haberdar edeceğim. Bugln istirahat et sin, yarın akşam ki trenle hareket ede- cek, Ülerle cepheye - gidecektir. Milli büre mümessili Asripekof son- ra bana dönerek elini uzattı ve: — Yolunuz açık olsun arkadaş.. Ya- rın akşama kadar şehri geziniz. Her - hangi bir ihtiyacınız olursa beni daima burada bulabilirsiniz. Cepheden - dö - nüşte tekrar görüşürüz, dedi. 'Teşekklir ettim, Askerce bir selâm ca kan gönüllünün önünden geçerek mi'li büro mümessilinin odasından — çıktım Refakat'mdeki gönüllü ile berâber bi- nanın bir kâç odasına girip çıktıktan sonra, beni görenler tanıyamazdı. Sırtımda askeri üniforma, — başımda iri bir Kazak kalpağı, belimde bir onluk mavzer tabancast ve İri bir kama - oldu- ğu halde Tiflis sokaklarında Bgeziyor dum. Artık ben de gönüllü kâaydedilmiş tim. Gönüllülerin cepheye bareketi ve Erzincana dönüş O gece Tifliste ahbap olduğum di - ğer gönüllülerle beraber mükemmel bi: eğlence tertip ettik. Bu gibi eğlenceler cepheye hareket edecek adamların mey ru hakkı sayıldığına göre, eğlencemiz sabaha kadar devam etmişti. Akşam Üzeri, muayyen saatte Tiflis istasyo - nunda toplandık ve bizi teşyie geles binlerce halkın alkışları arasında trene binerek cepheye doğru hareket ettik. Açimazin Katagikosu Kevork Sü - renyan cepheye gidecek gönüllüleri takdis etmek arzusunu izhar ettiğinden, Açimazine kaldık. anastırın geniş avlusunda — topları - dik. Bir müddet sonra Katogikos mei- yeti erikâni ile kiliseden çıkatak —sılı harp sırasiyle dizili olan gönüllülere —HEEELEM uğramak — mecburiyetinde doğru ilerlemeğe başladı ve üzerinde Rusça ve Ermenice olarak (Armensk4- ya Drujina) kelimeleri yazılı bulunan ipekli Rust bayrağının önünde durdu. Katogikos bu bayrağı takdisx ederek Çar Nikolaya uzun ömürler dileyen bit dua okudu ve gönüllülere de muvalf'a- kıyetler diledi Başta Vartan, Keri, Heço, Tro, Ha- mazasp olduğu halde kumandanlar Ka togikosun elini öperek kendilerine tevdi edilen vazifeyi sadakatle ila ede - ceklerine yemin ettiler. Başta askeri müzika olduğu halde a- lay hududa doğru yola çıktı. Açima- zin rahipleri Arpaçayı üzerindeki Mar kara köyüne kadar bize refakat etmiş - lerdi. Burada son defa olarak teati edi- len nutuklardan sonra alayrmız şimşek gibi ilerlemeğe başladı. Ben bir gün evvel Erzincana varmak istediğimden gece gündüz. uyumadan yol yürümemizi istiyordum. Başlıca maksadım akrabalarımı aramak, bir de her ihtimale karşı evimizde sakladığı- muiz paraları ele geçirmekti. Bir çok gönülküler de ayni arzu ile yanıp tutu- şuyorlardı. Bunun haricinde bir çokları da fırsattan' istifade ederek kısa bir müddet zarfında zengin olmak istiyor- du. İki gün sonra Osmanlı toprakların- da hayli ilerlemiş bulunuyorduk. Cep - heden çok müsait haberler geliyordu. Osmanlı ordusu 14 şubat 1916 (1 şu- bat 331) tarihinde Erzurumu kaybede - vek garbe doğrü İlerleyen Ruüs orduüsu karşısında geri çekiliyordu. Bu esnada Osmanlıların üçüncü ordu kumandanı Mah Kâmil Paşa istila etmiş ne mirliva Vehip paşa gönderilmişti Osmanlıların Trabzonu istirdat için bir yeri- taarruz hazıradıkları haber — alınmıştı. Filhakika İstanbuldan gönderilen mir - liva Fevzi Paşa kumandasındaki he - şinci kolordu harp meydanına girmiş ve tanrruz hazırlıklarına başlamıştı. (Devamı var) *Erdek - Çanakkalecde yeldeğirmenleri . Meşhur Ingiliz ST 25 AGUSTUS —1 ee h casusu MİS FLORA Flora gayet zeki ve mükemmel bit yardımcıydı. “Şüphe uyandırabilecek hafif bir gürültü duyar gibi oldu mu, derhal yüksek sesle konuşmağa, zabitin göğsüne daha büyük bir kuvvet aşkla yaslanmağa, onu çılgın buselerle öpmeğe başlıyor, hülâsa Eberin işini bitirebilmesi için elinden gelen her şe- yi yapıyordu. Bir saat sonra, b'r buçuk saat daha geçti. Eber işini bitirince, otomobilini almağa gidecek evin nde bir an du ve dan uzaklaşarak. mukarrer olan yerde Florayı bekliyecekti. Saatler ağır ağır geçiyor... Genç ka- dint büyük bir endişe sarıyordu. Nefret ettiği bu ecnebinin iğrenç ağuşunda, daha ne kadar kalacaktı? Sabahın saat dördü,. yok.. Acaba ne oldu?.. Eber apartıma- âlâ bir şey na girmeden veya çıkarken - yakalandı mı? Asırlar kadar uzun dakikalar ge- çİyol ' racak, sonra büyük bir gürültüyle ora | | | | Bir ceset Sabahırı âltı buçuğu! Zabit tebessümle, genç kızı terket - mek mecburiyetinde kaldığı için af di- ledi, saat yedide işi başında bulunma- &ı lâzımdı. Maamafih evinde kalarak istirahat etmesini ona teklif etti. Genç kadın: — Hayır, hayır! Zaten sabahın serin havasını tentffüs etmeğe ihtiyacım var, Beraber çıktılar. Kolunun altında kocaman çantası bulunan zabit gülüm- siyerek şöyle dedi ı — Vazifemi biraz ihmal ettim hu ge- ce de çalışmış olmamn tâzınidi. Şu harp Flora kulaklarını kapadı: — Rica ederim. muharebeden bahsetmeyin ! Bu sırada merdivenleri iniyorlardı. Tam, hole geldikleri sırada genç kadı- nın önünde yürüyen zabitin ayağı bir cisme takıldı... Bir erkeğin kadavrası - na... Merdivenin bosluğfu icinde Flora Eberi tanrdı. Sağ elinde hâlâ tahanesar. ni Bikivordu ve sakağından ince — bir san şiridi akıverdu. Döniüs dört saat sonra Flora Lon - bana bu koörku Yirmi drayı terketmişti ve ke: götüren trende, mütemadiyen düşünü- yordu: — Ne oldu? Eber, işini bitirmeden niçin intihar etti. Hem niçin zabitim e. vinde? Bir türlü anlamıyorum. Eğer kıskanıyorduysa, onun bir tek sözü, be- ni oraya gitmekten vazgeçirebilirdi... Anlamıyorum!. Hiç bir şey anlamıyo - rum! Ve tren, onu gideceği yere yaklaş - tırdıkça, bu ölümün, heyhat! ancak şu şekilde izah edilebileceğine kanaat ge- tiriyordu. Genç erkek, onu pek çok vatanından — ve vazifesinden daha çok seviyordu ve tam vazilesini yapacağı sırada, het şeyden, herkesten nefret etmiş isyan etmiş.. Onun serf kendisi - ne yi icin, başkasının kollarında butlunmasına tahammül edememişti. Rapor Flora bir de'a daha Brükseldeki Nahrihten Büronun kapısından içeriye girdi. Odada, yüzbaşi Bergle beraber, kırsaçir, kısa boylu bir zabit vardı ve duvara dayanarak gözlerini genç kıza dikmişti. — Şimdi bize her şeyi anlatın. Eber Volmut nasıl öldü ve siz nasıl kurtul - mağa muvalfak oldunuz?. Genç kâadın, bir an için, bu kadar mühim bir işle tavzif edilmiş olan E- berin - hayatı vatanına ait olduğu hal- de — varilesini unutarak int'har ettiği- ni söylemeği düşündü. Fakat nihayet her şeyi anlatmağa karar verdi. İngiliz zabitiyle geçirdiği uzun sa- âtleri ve ertesi sabah sevgilisinin cese- #yle nasıl karşılandığını, bililtizam so Buk bir tavırla anlatırken, gzözlerinden | acr göz yaşları dökülüyordu O ance kadar, bir tok kilemi söyleme rdım isini Brüksele | Yazan : Oscar REl — w | — Gti Yirmi dört saat sonra Flora Londraâ3! terketmişti ve kendisini Brüksele gö | trende, mütemadiyen düşünüy0r” türe? gaçlı den kendisini dinlemiş Olâfı :*.’w zabit, soğuk bir sesle ıöı“““md,,w — Bütün bunlar fazla, 6087 ç. olmıyan şeylerdir ve kaybt a timiz yok. Onu getirdiniz mi, hayı Flora mstırapla başıni t h DA salıyarak vap verdi: — Evet getirdim bu hiç te kolay bir i cesedini bulduğum zamâ ğım zannettim. Her şeyi ” her şeyden bihaber gibi gÖT ettiğime anladım. Fakat, bUN? ga heyecanımı gizlemeğe MUVİ dirn, mühet” rikalı bİF “Zabite, bunun Amerik “d,v* dis ve nişanlım olduğuf ıb""" e) YS ir y * beni takip ettiğini ve b_ıî seineti n beraber buraya girdiğimi BÖT gh eriü tihar etmiş olacağını Söylt0ü Ci y n pasaportunun da Amerikâf yalanımı kolaylaştırdı. EVEt igurb * sodini getirmeğe muvaffak "’d'o' onu muvakkaten Anvef ”"MW isterst, girebilir sesle? OrV! gömdüreceğim.. Ailesi âhare Almanyaya naklet! Zabit, hafif sinirli bir — Fakat size bunu sormuy' dam, dedi. Londraya ıaııe!*“nıı için gitmiştiniz, onu "myo—ui çeklii” Flcra, rüyadan uyanmış ladı — Liste mi?, a — Tabii liste... Sizi oraya M ği ” göndermiştik.. Ve kak surette ihtiyacımız vardı! bu Hsteyi ele geçirmeden & lâzımdı. Fidra dudaklarını ısırdı VE leri ıslak olduğu halde başıt! $ — Pekâlâ, dedi, Londrayâ ram. Listenizi alacaksınız: w Ölüme giden şenç " çt edinct gö gt sardı #6 n “ r. Flora yazıhaneyi terki an için derin bir e H' başı Ber tatlı bir sesle SÖY fdı'"' — Bu genç kadına, ba$ifi g bin İngiliz lirası vadedildiğili” gtif mek lâzımdı. Haberi oli gidiyor. Miralay asabiyetle sözünü — Pekâlâ. Ona meseleyi . Filhakika İntellicens $e7 boş durmamışlardı. Bir AT hendisinin, İngiliz zabitinin leri altında intihar eemeli’: e ç keli görmüş ve tahkikatâ ile öi Neticede, sözde ıımııend’hı 5 dının arasındaki müna! çai t Hi alaşılmış ve her şey mey şılmiş şey e tı.. Her ne ise, ertesi günü: a * de, Flora, Brüksel Nahriht€ "m,.f' . dan çıkmış ve İngiliz pay't nu tutmuştu. : Londraya M:..Ar'" W_Ç',: Mis Flora, bir defa dabâı pul yisiye gitmek Üüzere Anverste ve bir defa daha bir tahi M edindi, çünkü Mangı ıeş;:ı.d’; bir işti: Bir Alman denii n hef ) oralarda dolaşması ihtimi ö ven mevcut! (d HABEL AKŞAM post” ö İDARE Z"'c’.dd. ra ' İstanbul Anka ti ? istano gel Telgrat narel a DUT 53t Yazı işleri telefo! Joare, lân * " A ABONE ŞARTI ai rııılı'z,p Senelik 1400 KU 5 W #ylık TS0 » B aylık 400 » H o sylık 130 » Sahibi ve Neşriyât Hasan RaS Bavıldığı ver (VARTİ,