21 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

21 Ağustos 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 ÖOn beş senelik ———T AFT Gde . DB z 37 Türki yğsî Bir Taaliyetten Şgn Faııı Yazan: Hanıi Librecht Bundan bir müddet evvel memleketimize gelmiş olan, Belçikanın tanın. mış muharrirlerinden Hanri Librecht, Brüksel'in en büyük gazetesi olan “Le Soir” da, ihtisaslarını anla.Miya baş'amıştır, Yarattığımız inkilâ. bı tahlil cihetinden en muvaffak Yazılardan b.ri olan bu ilk makaleyi 4 aynen alıyoruz: Türkiyenin vaziyeti her zaman — müğztes. naydı. Ayni zamanda Avrupa ve 'Asya dev. leti olduğu için, iki medeniyete iştirak et. mişti. Askeri nüfuz ve ilibafı — ona filli bir faikiyet temin ettiği —müddetçe — yani 16 ıncr asrım ortalarmma, Kanuni Sultan Süley. manım hükümdarlığına kadar — bu devlet, mukadderatını milli anı.nesinç uygun bir şe. kilde idame ettirmiştir. Fakat, Osmanlı im. paratorluğunun inhitatı başlayınca, Bizans tan tevarüs — etmiş olduğu zaaf sebebi» | büsbütün arttı. Yavaş yavaş “KapitülAsyon lar,, sistemini kabul ederek, gerek iktisadı gerekse mâl! cihetten, vesaye altına — girdi Garbm büyük devletleri nihayet, Türkiyeye beraberce istismar ettikleri yarrmm bir kola. ni nazariyle bakmağa başladılar. — Sadece, kendisine iktidar mevkli süsü vermekle meş. gül bulunan Babrâli mukabele — etmekten Aciz bulunduğu için, göz yumuyordu. Türk tarihi hakkındaki malümatımız, bir taraftan Yunan müverrihlerinin tarafgirliği, diğer taraftan da, Türk müelliflerinin ihmâl ve kararsızlıkları yüzünden tahrif . ediliyor. du. Türkiyenin, Avrupaya karşı olan haki. kt vaziyeti, hiç bir zaman, metodla — tesbit oıfımemlşt!. Osmanlı imparatorluğu, kuvvetli — askeri bir teşkllât üzerine kurulan, müslüman bir teokrasiydi. 1453 de, Fatih Sultan Meh. m&öt, bütün sark imparatorluğunu istilâ et. tikten sonra, Bizansı da ele geçirince, ne bir medeniyeti, ötekisinin yerine ikame edebildi ne de bunları ahenktar bir kül halinde ka. rıştırdı. Sultanlar, devletin dahili kadrosunda ida. reyi, ordu ve maliyeyi alâkadar — eden her gşeyi muhafaza ederek, harict ticareti başı boş brraktılar. Bunun — kârmı da fanaryot Yunanlılar, Cenovalrlar ve Venedikliler elde ettiler. Dinlere gelince, bunlar, devletin çok müsamahakâr kontrolü altında muhtariyet. lerini muhafaza ettiler. Bu din hürriyeti, e. sasen, ekseriya kanlı olan birçok — mezhep kavgalarına sebebiyet verdi ve bizzat mem. leketlerinin miülliyetçilik filirlerini kuvvet. lendirdi. İnellin millf Hisanların — herbirisine tercüme edilmesi, uzun bir mücadele mevzuu öoldu. Böylece, milletin iktisadi armatürünü ve hususl! ticaret Üzerindeki kontrolünü iİhmal etmekle, Osmanlı imparatorluğu kendi iİn. | kırazmı hazırlıyordu: Meş'um — darbe, ona, makine devrinin garp milletlerinde, sanayi zenginliğini inkişaf — ettirdiği zaman İndi.. 19 uncu asır müddetince ve harbi umumt. ye kadar memleketin zenginliği, bundan yal nrz şahst menfaatler çıkaran ecnebilerin eli. | ne geçti. Galibiyetlerinden sonra, müttefik. ler Sevyr müuahedesile, eski Türkiye toprak. larmı nüfuz mmtakalarma taksim — ettiler. Muştafa Kemalin, artk hiçbir ümid kalma. dığı bir sırada, nasıl harika kabilinden bir kalkmma yaptığı malümdür.: Bundan on beş sene evvel, muannidane bir kahramanlıkla yapılan istiklâl savaşr, bugünkü — Türkiyeyi yaratan, 1928 Lozan muahedesile neticelen. di. Saltanat ve halifeliğin hemen ayni zaman. da ilgasile, 1âik bir cumhuriyetin — teşkilile, eskiden Osmanlı imparatorluğuna ait olmuş olan topraklar hakkındaki bütün irredantist fikirleri terketmekle, Atatürk, zaferin, ken disine, vatandaşlarının nazarlarında verdiği mükavemet edilmez prestiji kullanarak, mil. letini tekrar tarihinin sırasma yerleştirmek istedi. Şefin yüksek zekâsı, zaafma birçok misaller vermiş olan bir rejimle bütün alâ. kayı kesmek ve milletin bütün küuvvetlerini, , Memleketin bünyesine hasretmek lâzrmgel. diğini anladı. Türkiye, garp medeniyetinden bir âsır gerideydi: Gazi, bu kaybedilmiş o. lan zamanı, harict yardıma müracaat etme, den telâfi etmeğe çalıştı. .Siyasi istiklâlin, tam bir istiklâle iatinat etmesi lâzımgeldi. gin! anlayan Atatürk, on beş sene — içinde, yeni Türkiyenin ziral istihsalden, smal is. | tihsale ve mevaddı iptidalyenin basit ihra. emdan, bunların işlenmesine geçmesini te. min eden, teknik bir armatür yarattı. Bir taraftan geniş mikyasta teknik tedri. sat teşkil edildi: Sanat ve meslek mektep. leri, üniversiteler, talebelere milli bir talim ve terbiye veren hususl enstitüler: Diğer ta. raftan da; dışardan, kendisini yeniden bağ. lamak tehlikesine maruz bırakması muhte. el olan, mal! yardımı temin etmek islemi. yen Türki"e, ancak kendi vasıtala-ını u. lanmıştır. Yeni rejim harice borçlanmadığı gibi, dahili borcu da — :lur. Ticaret £ . t yalnız mübadele prensipi üzerine kurul. muştur: Tü-kiye, kendisinden mevz — ipti. Gnlye ve diğer ticaret eşyası alanlardan, İs. | vasıtaları alryor.. Bu, “kliring,, esası » Türktyede büyük demirtsanayli te. Hanri Librecht ve - hkarısı şehrimizde bulundukları sırada *& sisatı için kredi vermeğe razı olan İngiliz. kontuart direktörü Makenzi, İngiliz banker. lerinin bundan hbir müddet evvel çekindikleri bir memleketle, yeniden teşrikimesai etme. nin ehemmiyetine işaret etti. Vakla, gösterilmesi icap eden faaliyet bü. yüktür ve bütün bunları ayni zamanda yap. mak imkânsızdır: İlk evvelâ, büyük strate. jik ehemmiyeti haiz bulunan demiryolu şebe. kesi ve harici ticaret için elzem olan liman. larla meşgul olundu. Bundan sonra yol şe. bekesi gelecektir.. Ayni zamanda sanayi de yükseliyor: Şeker sanayil simdiden tam ran. drmanla çalışıyor. Ziyaret — ettiğimiz Bursa fabrikası gibi, tekstil fabrikalar, pek yakm. da, Alman ve İngiliz levazımatile çalışacak. tır. . Bu sanayiin mahreçleri ne olacaktır? Da. hili Pazar ona uzun müddet kâfi gelecektir. içinde Yaşryan ve kendisini ağır vergiler aâl. tında ezerek, içtima! sıhhati ve manevi yük. selişile asla meşgul olmayan — eski rejimin mutlakiyetinden ıstırap çeken Anadölü köy. lüsü, çok eski müreffeh hayatının hatırasını unutmuştur. Hayatr uzun müddet başkası. nm eline bakmakla geçmişti. Şimdi ise ar. tık müreffeh olmak zevkini alıyor. İhtiyaç. ları artıyor ve ekinini iyi fiyata satmak im. kânmı bulduğu için alım kabiliyeti de artı. yor.. Böylece, milli sanayi, pek yakmda yir. mi milyonu bulacak olan on yedi milyon Türk için çalışabilecektir, tabii satış flyatı. nin halkın kabiliyetiyle mütenasip — olması şartiyle, fakat bunda da, Kemalist devletin tanzim edici kuvveti, büyük mikyasta alım. la spekülâsyon yapılmasına mani — oluyor. Meselâ, halkım ihtiyacı için ehven — fiyatla kumaş çıkaran, pamuk sanayiine ihtiyaç ol. duğu için devlet dahilf pamük — piyasasına hâkim olmuştur ve mevaddı iptidaiye fiyat. larını tanzim etmektedir. Maamafih, içtimai hayat devletleştirilmemiştir! Hüususi teşeh. büs inkişaf etmekte hürdür ve mütemadiyen faaliyet sahası artmaktadır.. Fakat umu. mMmun menfaatine müugayir bir vaziyet hasıl olunca, hususi teşebbüsler, milli sermayenin yüzde doksanını kontrol eden — devleti kar. şısmda bulmaktadırlar. Ayni zamanda bü. Yük emlâk de mevcuttur. Fakat, bu emlâ. kin gayet iyi teşkil edilen küçük — emlâke ziyanı dokununca, devletin bünu satın alarak parçalamağa hakkı vardır. . Atatürk, herkes için hassas olan, — haric! işaretlerle, eski vaziyetin artık mevcut ol. !ııdıg'mı göstermek istedi.: Hususi psikola. Jjik değeri olduğu için, Avruüpa — tarafından her zaman manası anlaşılmıyan mühim 15. lahat, anz yi ve İçtim * akideyi değiştir. miş yeni bir yaşama tarzı vazetmiştir. Mec, buri tahsil, lisan ve yazı ıslahı, kadınm a. zatlığı, fes ve sarığın men'i derin İnikâs u. yandırmıştır. Anadolunun kalbinde yeni “ir hükümet * >rkezi inşası ve İstanbulun Türk devletinin merkezi olarak terkedilmesi de bu geniş 1'ahat belâgatinin birer parçasıdır. Ankaranın sembolik bir ktymeti vardır: Bu. nu tarif edeceğiz. Hanri Librecht Oğuz motörü br sandal batırdı Büyükadadan İstanbula sebze geti. ren Mehmet kaptanm on üç tonluk Oğuz motörü dün akşam üzeri Cadde. bostanı önünden geçerken Cemalin sandalmma çarparak batırmıştır. Sandalecı Cemal kurtarılmıştır. Ca lâ j aa '_İ&:A_-. Ff A mevsimi münase betil Yaşatan ve öldüren GÜNEŞ “Mazide olduğu gibi bugün de bize “Anavatan” teşkil eden ve dünya tarihinin son dönüm noktasına kadar teşkil edevek olan topraklar, en es- ki çağlardanberi taşıdıkları ve (Doğu) manasına gelen “Anadolu” isim. zriyle bile güneşin her gün göklerinden fışkırıp doğduğu nuür ve işik kay- naklarıdır; daha veciz bir tabirle söylemek lâzımsa Türkiye, bir güneş memleketi, güneşin kendisidir...,, baştan başa .Yaz_an: Dr. Rasim Adasal Beğer tarihinin ilk devirlerinde aiz küresi üstünde yaşayan insanlar birçok. tabli kud. retler arasında ve belki de en başta olarak “güneş,,e de tapnuşlardı. En orijinal ve müs bet fikir cereyanlarınım ve bu meyanda kâ, İnatın sırlarını çözen felsefenin şaşaa ile doğup yayıldğı sıralarda — demokrat Atina sitesinde Olimpos dağının yarı — insan yarı ADah olan mabutları içinde “Apollon,, yani güneş Mabudu en kudretlilerden sayılırdı; zavallı Truva bile, bunun gazabına uğramış, yakılmış ve yıkılmıştı. Tabiat itibarile güneşi de bir toprak zer. resine, maddi bir- küdrete benzetmeye ve taşavvur edilen Uâhi vasıflamı silmeğe kal, kışan en büyük filozof, ilk ahlâk peygamberi Sokrat imanla ve cesaretle bir yudum bal. diran zehirini dudaklarına kondurduğu an. da bile güneş bir mabut, zaman zaman inti. kam da alan bir mabuddu. Güneşe ait mitolojik hurafeleri — bir çok milletlerin dini ve ictimal tarihlerinde bula. biliyoruz. Güneşin eski ve en önemli bir ta. rihle öyünmekte haklr olan büyük Türk ©. Tusunun ictimat bünyesi, din ile alâkası bu. gün artık yalnız ağızdan ağıza — nakledilen bir efsane değil, npaçık bir. hakikattir. “Mazide olduğu gibi bu gün de bize “Ana, vatan,, teşkil eden ve dünya tarihinin son dönüm noktasına kadar teşkil edecek olan topraklar, en eski çağlardanberi taşındıkları ve “doğu,, manasına gelen “Anadolu,, isimle | rile bile güneşin hergün göklerinden fışkırıp boğduğu nur ve ziya kaynaklarıdır.., Bugün bile güneş bu ananevi itikatların zincirleme jle devam edegelen bir izi olarak bazı mezheplerin ve inançlarm — sembolleri arasında muhafaza edilmekte ve hattâ bay. raklarda görülmektedir. Paris sergisinde, ilim sarayında — bütün le odalar içinde sığdırıldığı halde güneş mu. azzam saray kubbesinin ortasımdaki bir hel, yusta vasrtasile bütün canlılığı ve azameti İle aksettirilmektedir. İnsanların — bu haklı taabbüdlerinde sade korku ve ibret hislerinin doğurduğu iptidai bir din telâkkisi ve Izahı aramak, eski klâsik din teorilerine bağlan. mak doğru değildir. İnsanlar güneşin hayatın muhtelif — teza. hürlerine olan çok mühim rollerini yakm. dan görerek ona tapmışlar; ideal — sıhhatın devamımı ona atfetmişler ve “güneşin gir. mediği yere hekim girer,, darbı. — meseli ile | onu tabiatte en büyük bir hekim manasına almışlardır. . Dokuz ay karanlık bir çukur içinde büyü, yerek yaşıyan nevzadın ilk önce — gözlerini kamaştıran şey, güneşin ışığıdır. Yeşil yap. rağa, sıhhatli ve taravetli bir yanağa renk, buğday başağına — olgunluk, çiçeğe aryiha veren hep odur. Güneş kelime itibarile bile imkân İfade eder; güneşli havalarda umu. mi hayat devamlı bir hareket — halindedir; güzel kırlarda, fezalarda ve hattâ umman, larda seyran hep onun müsaadesile vaki o. lur; çünkü boraları, fırtınaları, — felâketleri dağıtan ve her yerde insana Sulh ve sükün rehberliği yapan onun nurlua çehresidir. Güneşin görünmediği bulutlu — havalarda hemen dalma sabahları gam ve kasyetle, yü. neşli günlerde ise dudaklarımızda, şarkılar, dolaştığı alde neşe ile kalkarız; çünkü ruha seyyalit ve can veren, gergin sinirleri yatış, tıran melânkoliye set çeken gene odür. Gü, neş, ahlâk manasma da alınabilir. Riya, hu. lüskârlık, — seciyesizlik ve cürüm — güneşin kuvvetli işıkları içinde yer alamaz. Hakika, ti, doğruluğu da “güneş gibi açık,, tabirile ifade etmez miyiz ?. y Tababet bakımından da — güneş en usta bir tabib, bir Lokman hekimdir; bütün ha. yattar mahlükların ve bu meyanda — insan uzviyetinin neşvüneması — İçin en elzem bir âmildir. Hergün ve heran normal olarak ken diliğinden insanlara yaptığı faydalı tesirler. den başka, onu birçok hastalıklara karşı du bir tedavi vasıtası olarak kullanıyörüz. Bil. hassa uçık havalarda, deniz — kenarlarında ayni zamanda bedeni sperlar yapan vücut. lara güneşin sıhhi tesirleri çok — büyüktür: kan oksijence ve dolayısile kırmızı — kürey. vatça zenginleşir ve bunun neticesi — olarak teneffüs de kolaylaşır. Güneş sayesİnde ateş. li hastalıklara karşı mukavemetimiz artar; | cilt deveranı kolaylaşmca derin uzuvlardaki kan deveranınım yükü hafifler ve vücuda tı. mumi bir İyilik hissi duyülür. Güneşin tesi. rile kandaki kireç ve fosfor — artar; o halde bilhassa çocuğun kemiklerine lüzumlu olan bu maddelerle neşvünema kamdılanır; vita. min maddelerin parçalanması daha — kolay. lıkla temin edilir. | Güneş bynaosu, deniz ikliminde, deniz kı. Ğ yılarında ve bu'arada plâjlarda daha mües. Sirdir, Çünkü —deniz havasında — tuz! iyod, hbrom gibi maddeler fazladır; bir çocuk de. nİZ kenarında yazın Iki ay zarfimda 8 san, tim boy fazlalığı kazanır; halbuki normal olarak şehirlerde kapalı havalarda bu Hncal yedi ayda vaki olabilir. : Cilt satlımda mevcut olan İntihai mütead , dit sinir Iplikleri hariçten gelen bütün bu kamçılamaları uzviyete naklederler; bu su. retle nesiclerimizin beslenmesi; ifraz güd, delerimizin vazifesi kolaylıkla ve intizamıla vaki ölür; umumi — deveran ve bunün — bir kısmmı teşkil eden dimağ — damarlarmdaki kan deveranı daha serbest cereyan eder; ba sebeble açık hava ve güneş uzviyetimiz İçin mukavvi; müsekkin ve kanı yükünden kur. tarter birer âmil olurlar. Neşe ve nikbini de bunların neticesidir. Çünkü &inir merkezleri en esaslı gıdalarını teşkil eden fosforca zet. ginleşmiş ve-ayni zamanda bir çok dahili Lîcmlılı-lerdm kurtulmuştur. Meşhur — hayati. o yatcı Alimlerden Oug. Lümlerein dediği' gi. bi “güneşin tesiri altmda bütün hayati tea. müller çoğalmış ve kuvvetlenmiştir.,, Mevzil olarak güneş banyosunun faydaları da mevcuttur; ziya, mikrop öldürücü olduğu cihetle, birçok yaraların kapanmasına; ilti. haplarım bertaraf olmasına yardım — eder, Onun içindir ki kemik ve mafsal veremlerin de güneşle tedavi çok revaçtadır. Bugün memleketimizde de tatbik etmeğoe başladığımız “çocuk kampları,ndan maksat güneşin yaygınm — ziyasından ve — bilhassa “Tayfışeme,,de morun — ötesinde — bulunan “Ültra viyole,, şualardan istifade etmektir. En tabli “solaryom,, tabiatin kendisidir.. Ne. fis sanatlar bakımından — *tulü ve guürub,u ile hemen her şaire ilham kaynağı teşkil et. miş olan güneş nekadar tapılsa azdır.... Ha. yat sunan bu muazzam ateş parçasma, bu mucizevi kudrete bir Fransiz şairinin has, rettiği bir şiirin bir mısramı aynen — âlıyo, rum: « O Söleli, toi sans gul les ekosea Ne seralent gue ce gü'elles sont!.,, “Yaşatan güneş, öldüren güneş!,, başlığı De etiketlediğim bu tahlili yazımın buraya kadarki kısmında güneşe meddahlık yaptım; ona tapan bir bende gibi kudret önünde eği. lerek söyledim. Fakat her iyiliğin ve hattâ saadetin ifratında bile çok defa — ıstıraplar Ve zararlar vardır; — binaenaleyh “öldüren güneş!,, tabirile ifade ettiğim Hrat' derecede güneş banyosunun tehlikeli — zararlarını da şerhediyorum. İki aydanberi her akşam çok şiddetli şa, kak ağrıdarmdan, mide bulantılarından — ve hırçmlıktan şikâyet eden münevver bir bha, yan dün gece mükellef apartrmanımnda ken, disini dost bir ziyaretçi gıfatile — gördüğüm zaman hekimliğe — ve hekimlere taş atarak bana şunları söyleyiverdi: — Doktorum, bütün yabancı ve yerli meş hur fabrikaların bütün ilâçlarını, bütün kom primeleri yuttum, hiçbiri mstırabımı — teskizn/ edemedi; halbuki şu son hafta yarfında hiç bir ilâç almadığım halde ağrılarım birdenbi. re kendiliğinden geçti. Gülünmez mi? Valla. | hi sizlere inanmıyacak oluyorum.,, Stephan Zwelig'in “Hislerin konfüziyonu,, eserin| okuyup anlayacak kadar kültür sahi. bi olan bu bayan o0 esnada düşünemezdi ki son günlerde her âabah yağan — yağmurlar yüzünden Florya plâjina gidip sahbahtan ak.. “şama kadar kumun üstünde yatmyyor ve-is. | ter istemez boğaziçine bakan istirahat oda, sında bir şezlongda uzanarak kitap okuyor. du. İkinci müşahedeyi de İstanbulun maruf bir dahiliye hekiminin ağzından aynen nak. lediyorum: —- “— Birkaç gün evvel bir gece ve yüksek bir ateş İçinde kryranan ve hezeyanlar savu ran hasta yirmi yaşlarında — bir delikanlı... Ampirik tababet yapan dostların ve komşu. T” yildl Talihsiz yt ILDIZIN 'da ıaıihli%kww oluyor, Yıldız deyini 'diw sinema artistlerinden Pa AW zanneftmeyin, Yıldız yalan liların Mübarek « Korü. — M"' dedikleri şehirde olmaz Şw de, Cemal Nadir'in karik wbl” ve birçok da gökyüzünde v;riiıl onların - talihlisinden, — * bahsedeceğim. bir yur” Bugünlerde göğümü”dew ruklu yıldız geçmekte imi;'“t yastkt görene de rasgelmedim. gö hangi istikamette aramak Mı"ı “Bir küyruklu yıldız geçiyot îf; gordüt” * ÜÖp Y Ğ | lar, işte o kadar. Ufacık ?ı:ıg c z z x. a * £ başka önü merak eden dim Hattâ bazı ki g haberleri bile yoktu. duf!_?' Böyle kuyruklu yıldız mıyıldl' zim bildiğimiz bir kuyruklu #7 beketi- tiği haberi duyulur duyulU ' yuyrti te bir helecandır haşlar: ığm;,i,wd ğundan geçip zehirlenece ıglg:, başına çarpıp parçalana ğ ler. Hiç olmazsa bunun bir M " yır,, olmadığını, büyük M g]dd" müdhiş felâketler habercisi ? | gurk dia edilir. Birtaktm hikâyele . lur, hattâ romanlar yazılr gül" Cumhuriyet gazetesinde i rıyorum: henüz bay M. Wî:.w** j bile kuyruklu yıldızlara dalîM nı ve mahfuzatını yazmadj'. ı"lı körkmiyor, kıyamet kopaç&gw M yenler olmadığı gibi sabâ buM muharebe müjdeliyenler de_ k,lll" ; ekmeklerine tereyağı etmeB* y dılar, Kuyruklu yıldızın b;eçe#”’ patırdısız, sessiz sedasiz #irly mu ya? KA Zavallının bir adı bile YO dece F. 1937 diyorlar. Bir bir numara bile değil, sadec& " y" “F” harfinin ne demek old ıi'r— bilmiyorum. İnsanların hayali | dar kurudu mu ki bir yildızü lamıyorlar?.Heyetşinaslar 8" garibi kendine evlâd'edinip O? verecek bir'hayırsever de “ü% dı? Yoksa hepsi de adlarm! seri, semamızdan ikide bir 'yıldızlara mı saklıyorlar? YW Her ne hal ise talihsiz bir“l# İnsan oğullarmın merakmI “çdfr medi, Doğrusu vaktini fenâ x gi yüzünün hali bu kadar karı$” y » yüzündeki karışıklıkları d R min aklıma gelecek? ' Yü blpl: Allah vere de gücenmes?* ;nü’d bu derece alâkasızlığımı kuyruğu ile şöyle bir tedibe halimizmice olur? Aç Cezirede dîı'ıa Isyan bütün şlddr devam ediy0” igile' Fratsız heyetine taarft7 k Cezire, Hasice, Derbesiye V" p.uj:i;;ry * isyan şiddetle devam ediyör: 'I;u_' rişilen hareketler boşa çıkmlş w e ge odtf Kmusi y Ği .. ! ler bu havalide tarama .CSB”Y;':G yor. İsyanın elebaşisı aşiret 1” yar' gue pe Za Ve Abdo aranmaktadır. BUC y Üca edenler çoğalmaktadır. d ne Amudede taarruz ya,pıldiĞmd dü. Bu mintakada açlık _vy ee*";" Sokakta bir'ğ_!,,,. Polis bilmecesinil t&i Eğer adam intihar etseydi: çek PU 1 düşmüş olurdu veyahud da PİF " pakt tetiğin üzerinde takallüs Cd€ âe parmağı birden kapzayı herht” & gd ©L git ların teşhisleri menenjit veyah uyarak tifoydu. Hattâ bir heki” lenmişti. Alman belkemiği SUY” - £ kin etmişti ve tertemizdi-. i lak muayenemde mayonun ö görmediği üst kalça kı K ; bembeyaz olduklarmı; diğer — | / bir Amerika yerlisine bt'ü::ı;îw # ve bütün gün plâjdan ayTt de . Sportmen genç ne tifo ve H? , merhum akliya hocamız Raşit şöle rin ibi “güneş Ü » && $ L& AU gi K

Bu sayıdan diğer sayfalar: