Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Yazan: Soğoman Tehliryan — Çeviren: 8.Ş, ea TU — İktibas ve terelime hakkı mahfuzdur — O gece, hürriyeti fener alayı halinde, ertesi günü de hükümet konağı önünde bizim papazla hocalarımızı öpüştürürken gördüm Hâlâ mezarından çıkacak ölüleri dü şündüğüm için annemin bu sözlerinden bir şey anlayamıyordum. Bir müddet düşündükten sonra: — Anne, dedim, “Hürriyet,, deliğin nedir?. Bilâhare hayatım üzerine derin bir tesir yaptığı için —annemin ağzın - dan duyduğum “Hürriyet,, in tatifini aynen kaydediyorum: — “Hürriyet,, nedir, bilir misin yavrum? Hürriyet dünyanın en iyi se- yidir. Yani, hürriyet buraya geldikten sonra, Kürtler artık bizim köylerimize hücum edemiyecek, gelinlerimizi kaçı- ramıyacak, talân yapamıyacaklar... — Ya yaparlarsa? — Biz de mukabele edeceğiz, bırak - mıryacağız? — “Hürriyet,, dediğin ne yapactak?, — O bizimle beraber haksızlara kar- şt koyacak.. İyi bir şey olduğunu hissettiğim halde — tamamiyle — kavrayamadığım hürriyet hakkında anneme binbir sual sorduğumu hatırlıyorum, Bu arada hürriyetin şimdiye kadar nerede olduğunu, Erzincana nereden geldiğini sordum. Annem de hürriyeti anlatmaktan ziyade, bendeki korkuyu izale için ballandıra ballandıra öyle bir hürriyet anlattı ki, birdenbire yata - ğımdan fırlıyarak: — Öyle ise gidelim hürriyeti göre - lim, dedim, Hürriyetin gelişi O gece, hürriyeti fener alayı halin- de, ertesi günü de hükümet konağı ö- nünde bizim papazla hocalarımızı öpüş - türürken gördüm. Ertesi günü büyük kardeşim, eve, elinde bir tabanca oldu- ğu halde geldi, ve pencereden altı de- fa tabancasını boşaltarak hürriyetin bi- zim eve de girdiğini resmen ilân etti. O gece babam da ilk defa olarak sarhoş geldi. Ağabeyimin tabancasını görerek, bana: — Bir tabanca da sana alacağırm... Artık karılıktan vazgeç te biraz da erkek işlerile uğraş! dedi. Karşıdan annemin bana kaş göz etti- ğini görünce babamın sözlerine itiraz etmedim. Hürriyet bizim eve kadar girdikten sonra, ben de yavaş yavaş bu yeni havaya alışryordum. Bahusus ki mektepte bütün- arkadaş larrmın tabancası vardı. Yüzlerce arka- daşın arasında silâhsız gezmek âdeta büyük bir ayıp sayılryordu. Tabanca - dan korktuğum haldeâarkadaşlarımım is tihzalarından kurtarmak için bir gün a- ğabeyimin tabancasiye mektebe gittim. O günden itibaren arkadaşarımın bana başka gözle baktıklarını hissediyor - dum., Haftalar ve aylar geçtikçe, top tes - leri, ve tabanca kurşunları ile Erzinca- na giren hürriyet, içtimai hayatın her sahasını istilâ etmiş bulunuyordu. — Es- kiden yalnız papazın vâz verdiği kilise, Kafkasyadan, İstanbuldan, İrandan ge- len komiteci hatiplerin kürsüsü Lalini almıştı. Bir gün Taşnak fırkasının bir pre - pagandisti, bir kaç gün sonra, Hinak fırkasının bir hatibi kilisede, mektepte, aklarda hararetli nutuklar irat edi- yorlardı. Vakiâ ekseriyetle hatiplerin sözleri biribirini tutmuyor ve — olk “yaşasın vatan, yaşasın hürriyet, yaşa- sın Osmanlılar,, kelimelerinden saşka bir şey anlamıyordu. Fakat bu umumi karışıkilık içerisinde iyiyi kötüden a- yırmak kabil değildi. Halktan en fazla alkış koparan hatip, muhakkak en kuv vetlisi sayılırdı. Halkın — bilâistisna bütün hat'pleri alkışladığını gören fırkalar, hususi teş- kilâtlar vücuda getirmek suretiyle hal- kın anlayışını ve bilgisini arttırmak Jü- zumunu hissetmişlerdi. Nitekim, bir müddet sonra, Erzincanda Taşnak, Hinçak ve Ramgavar fırkalarının klüp- leri açılmış, kadınlı. erkekli muhtelif teşkilât vücude getirilmişti. Mekteplere kadar sokulan teşekkül. ler gençliği de nüfuz ve tesirleri altına almıya çalışıyorlardı. Bu çalışmalar ne- ticesinde mektepler kâmilen kom'teci- lerin eline geçmiş, her tarafta komiteci muallimler yerleştirilmişti. Hinçaklar ile Ramgavarlar çok zayıf oldukların - | dan, Erzincanda Taşnaklar hâkim va- ziyette bulunuyordu. Bütün cemaat te- şekkülleri, hattâ kilise idareleri bile on ların eline geçmiş bulunuyordu. Eskiden bir papaz olan mektep mü- dürü —değiştirilmiş, yerine bilâhare Taşnak hükümeti zamanında Ermenis - tanda harbiye nazırı olan “Rupen,, pa- “paşa,, nın kardeşi meşhur <komiteci Dersimli Hamparsum getirilmişti. Uzun boylu, son derece asabi bir a- dam olan Hamparsum, bütün *gençli - gini Dersim dağlarında geçirmiş, Kürt ler arasında büyümsüş, bilâhare Ka'kas- yaya kâçarak Taşnak fırkasına iltikak etmişt_ir. Bir müddet Kifkasyada ve İranda fır ka işlerinde' çalışan ve Türkiyeye silâh kaçakçılığı yapan Hamnarsum, fırkanın umumi merkezinde çalışmak üzere Ce- nevreye gönderilmişti. İlânı meşruti - yete kadar Cenevrede kalarak fırkanın mürevvici efkârı olan Troşak gazete - sinde Türkiyeye dair yazılar yazmış- tı. Hürriyetten sonra, diğer bir çok komiteciler gıbi soluğu Türkiyede Aal - mışlardı. Türkiyede ilân edilen yeni rejim komiteciler için o kadar: miüsait idi ki; Rusyada Çarlık idaresinin taki - batına maruz bulunan köm'teciler Lile hudüdu. geçerek Osmanlı imparator « luğuna iltica ediyorlardı . Dersimli Hamparsım” Cenevreden İstanbula geldiğinde, orada müt?2ad- dit nututlar — irat etmiş ve nutuklarında fransızca, almanca ke İlmeler de karıştırdığı için kısa bir za- manda büyük bir rağbet kazanmış'ı.. Diğer fırkalar gibi, Taşnak fırkası Anadoluda teşkilât vücuda getirmeğe karar verince gençliğini Dersimde ge- çirmiş ve uzun müddet hudutlarda ka- çakçılık yaptığı için Şark vilâyetleriti iyi bilen Hamparsumu vâsi salâhiyetle Erzincana göndermişti. Hamparsum Erzincana geldiği ak - şam, kilisede bir nutuk irat ederes hal kr zenginlere karşı mücadeleye davet etmiş, zenginlerin köylüleri ve işçileri, istismar ettiklerini söyliyerek, her şey- den evvel amele teşkilâtları vücuda ge tirileceğini ve bundan sonra işçilerin günde sekiz saatten fazla çalıştırılma'”- sına müsaade edilmiyeceğini söylemiş, nutkunu: “— Sekiz saat çalışmalı, sekiz saat uyumalı, sekiz saâtlistirahat etmeti!.,, Vecizeleriyle bitirmiş “ve - şiddetle ai - kışlanmıştı. Bu nutkun ilk tesirini bizim evde gördüm. Babamın dükkânında çal:sşan işçiler sekiz saat çalıştıktan sonra İs - lerini terketmişlerdi. Olup bitenlerden haberi olmıyatı ba- bam işçilerimizin bu hattrhareketine hayret etmiş, onları kandırmaya çalış- mış, fakat bir türlü muvaffak olama mıştı. Bunun üzerine “yeni hastalık,, tes - miye ettiği bu vaziyetin diğer işçilere de sirayet etmemesi için “âsi” işçileri dükkânından kovmuştu. Vaziyet bu şekilde inkişaf ederek, içtimai hayatı altüst etmiş, memleketin iktısadiyatını kökünden — baltalamıştı. Köylere kadar nüfuz eden bu prooa - gandaların okuyup yazması bile olmr - yan köylüler üzerine yaptığı tesirleri keşfetmek mşkül değildir (Arkası yarın) x — 0 —a MİS FLOR - ç ha a “('| Yazan : Os_c& — iİlmu / Miss Flora! Bu kadının adı, bütün h”'? hâtıralarında geçer, bütün casU$ sergüzeşltlerinde parmağı Harbı Umumı esnasında, (Görürnmi- yen cephe) ler de dövüşen bütün <a - suslar, çoktanberi hatıralarını yazıtı>- lardır. Bindenaleyh, halihazırda, Lu kanlı ve gizli harbin, efkârı umum:ye- ce meçhul kalan bir tek safhası yuklur. Uzun müddet içine nüfuz edilemez bir , Muamma olan meşhüur miralay Lâvren sin ölümünden sonra onun * hayatı Ja işte böylece, en ince teferrüatına kadar meydana çıkarıldı. Fakat esrarengiz “Bayan doöktor,, hakkında en ufak 'ir malümat dahi edinmek senelerce müm- kün olamamıştı. Ancak bir müddztten- beri, onun hakkında yazılan kitaplar, kütüphaneler dolduracak kadar çok - tur, Şimdiye kadar bir muamma halinde kalan yegâne büyük casus, esrarengiz Miss Flora'dır. Miss Flora! Bu kadının adı, bütün harp hatıralarında geçer, bütün casııs sergüzeştlerinde onun izleri, onun par- mağı görülür. Buna rağmen onut iz - minden başka hiç bir şey bilinmiyor, ve Bu ismin yanında ,hemen her zaman Şu kayıt görünür: “Onun ne milliyeti, ne de hakiki ismi malümdu.., Şimdiye kadar onun hakkında alınan malümat bir kaç kelimeyle hülâsa el lebilir. “|. S., ,nın en kıymetli ajanı Miss Flora, (İntelijans Servis) ia kullandığı casusların en iyilerinden bi- ri ve belki de en iyisiydi. Almanyada, ve, harp sonlarına doğru işgal altında bulunan Belg_igga,h çalıştı.. En tehliteli sergüzeştlere şayanı.hayret bir Cesaret le atılır, müthiş soğuk kanlılığı ve ze kâsı sayesinde bunların içinden kolay- lıkla çıkardı . Becerdiği işler sayılamıyacak kadar çoktu. Fakat her zaman ayni metodu kullanırdı: Öğrenmeğe memur edildiği sırları kimden alabileceğini şayanı hay- ret bir şekilde derhal seçer ve bu adam | ister ihtiyar, ister genç olsun, kısa Lir müddet zarfında onuün metresi olurlu. Sonra istediği şeyleri öğrenerek ve ya- hut ta, lüzumlu evrakrı çalarak, bir sa- bah ortadan kaybolurdu. Alman donan masının gizli işaretlerine ait evrakı çalarak, İngilizlerin İskajerak zaferini son derece kolaylaştrran işte bu müt - hiş kadındır. Yine bir çok mühim hâdi- seler vardır ki, hep onun gizli faal'yeti sayesinde, İngilizleriri muva'fakıye'iyle neticelenmiştir. Görülmemiş, ve işidilmemiş menkı- beler, şahitlerini heyecan ve dehşet için de bırakan inanılmıyacak kahramatlık.. İşte, bu harikulâde Miss Flora'nın sa- yanı hayret maceraları bövle hülârza e- dilebilir. akat onun hakiki ismi nedir? Nereden gelmişti? Şimdi ne oldu? Bü- tün bu sualler, şimdiye kadar cevapsız kaldı.. Mamafih, M'ss Floranın kim oldu - Bunu bilenler de, süphesiz, vok değil- di. Rurlardan biri de Oskar Pav'dır ve Miss Floranın esrarını nasıl öğrendiği ni, su aşağıdaki yaztlardan anlıyarak -, sınız.. Düşen bir tayyare Tayyare harbi: İki düşman tayyare- si karşılaştyor. Bunlardan biri düsü - yor.. Ve tekrar derin bir süküt ezrafı sarıyor... : N İlk hattaki siperlerde büulunan as - kerler, yaralanarak yere inen tayyarevi heyecan içinde, gözleriyle takip ediynr- lar. Tayvare karsı karsrya bulunan ditg man sinerleri arasındaki boslufa düg - müştür. Her iki tarafta'si askerler. bu tayyarenin kendilerine ait olup olma - diğini ve ates. edip etmemeleri lâzıim geldiğini bilmiyorlar. Tayyarenin ankazı arasında hafi' ti; hareket görülüyor. Tayyarecilerden hi- ri hâlâ yaşryor. Ayağa kalkıyor ve a - onun İzleri, oDU? gürülür ğırca yaralanmış olan âf enkaz altından çıkarıyor- Bu esnada top ateşi başhyo.r reci, ölüm halinde bulunan P ço sün açtığı bir deliğin içine ?u. H, Ona ihtimam gösterme kadaşîm k ııtIY:; bif kat arkadaşının dudakları” ı'_ Ore” tebessüm beliriyor: Neyt Ud ,:k"'" ceğini pekâlâ biliyor. Yal'aht'i şına, cebinden cüzdaniyle sağ sını ve bunları -hişanlısıma söylüyor. “Ona dersin ki: kadar onu düşündüm..» Ve bu sözler üzerint veriyor. eli Bunun üzerine, arkada$!: kurundan dışarıya kayıyor v_e hıtli_lf#' bombardıman altından, ken?©? doğru sürüklenmeğe ?ı'gıwt ıl:l!'x' ayağa kalkıyor, bir kaç & I,.ıüıcr Kf sonra tekrar yere yatâfak : sından sürükleniyor.. Yüzbhaşı Volm"w" yeni pi!o U ki,;W Tayyaresinin sukutundan u eîlî” sonra yüzbaşı Eber Volmut vazifesi başında bulunuyo7 u--ı Cüzdanla saati, kuı.'uâı“*'mnhîy,cfinı lim etmişti. Çünkü bütün gy:ı!"’ mş” # rağmen, betbaht — arkada$i z Şafhauzen'in nişanlısını hulafnzoudg,! Genç kız meydanda yoktü- —i f “der, yüzbaşının harp meydarın ! refli ölümünü — ve kcndiSîfıe_î;rjı rütbedeki nişan verildiğini bil L zaman, o, ortadan kaybolmu$” .,_b Eher ğj Bu aralık yüzbaşı : (Verdüm)- önünde, garp-ceplif 4, ? tehlikeli bir yerindeydi. Dahâ ” gp lot olarak, yanında dev Cü“'l,' P,lı'*'ıı vardı. Bugün onu çok genç _b’rtun git tihlâf ediyor. Dev cüsseli 9'1*;“ 1 duğunu sormağa lüzum VAf cengî"î Yeni pilotun çehresi hiç tüj 07;"',,11 bir adamın çehresine ben? , kerden ziyade onda bir B&T —| hu u var. Daima arkau:!aşlarıl'l'îı'î“'ı ir U lunuyor ve gözlerini garip © eli dit | A bir noktaya dikerek müte nüyor . n Fakat böyle bir zamanda 77 ık“: sürünün sebebini sormak kıî:ıuyvf ; gelir? Herkes başkasını dü FT mütemadi bir. tehlike- 10900 ÜĞ Belki bir az sonra tekrar oi i emri gelir.. Ve her uçuştâ,; in’; unn!a' belki de son uçuş olacağıt! "Iİ N'şalınmın in almak Iıtlyo"dum # | “436 rakımlı tepenin etrâ him askeri harekât var, f?"r keşif tayyaresi gönderiniz" KAP) KA Bu emrin icrası için Üç t? hal havalanıyor. 13111'1”"1;i y“’ “Yeni,, nin — pilotluk etti ',r.yfjf Volmutun tayyaresi de “[:r x ler biraz sonra boz bulüt kayboluyorlar. 1 yar) gde' İstanbul Ankarâ “ı;n.ıp Posta kutusu : |u,ll“':|ı l""f, Tetgrat adresi: İsta0P, y “Sahibi ve N,ş,—iyaf':: Hasan Ras!',) Basıldığı yer (VAKIT) y Yazı işleri te!efo"“"f ıl’fı idare, ilân ./ı AR! | | ABONE ŞARTL Oo | | Türkiy? 2300 Ü' , Senelik 1400 K 450 5 | | G aylık — 730 »e LA | 38 aylık 400 « ; Baaylık — 150 —/: | —ii Za TPiT VrA 2g