17 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İN wmîîhkh' Esrarengiz %l,ı İhüa Baş #aret ve bayrak gör | wç:l:l için efradın bir kıs. | %_,kam ü AAFRL Dü £F W İ a ü:&mm& tarafı 1 incide) Sonra tam | k“hm. yolla gider. , *uuğ:u" Meçhüi bir — denizaltı SÜD Ze İt tre bet ettirmiştir. Tor wN'— &eh d; bir mesafeden sav. ;:ıqı Kizaltı gimisi, geminin Nİ Te Çizerek — bir kaç hmmm'* Nihayet asi — İspan. Bi r, Un bayrağını çekerek sü Zemi İ &tmam_a i ; h'*:yîıet kapla“ı ydı. Mh"k.._nh“k“meı anlatıyor at Sövyet ::Wıinin mürettebatı '!;:'n Yor; S*Misi kaptanı vaziyeti Bor a lal Todan geliy y l""mna Yordum. Karadeniz 82 nğ'kürtlmak üzere Ça. ü n':*'”m':ıt.ım ki, tam cep. da de İspanyol vapurunu İ - 300 metre solunda ühir vardı. İkisi de bi. %"“& te ğ:%lüm drey“—n edeceğini anladım Bu sırada İspanyo! | Inda bir infilâk old t Oldu. ş:—wkld“ bi SPanyol gemisini torplü. r De İörbü daha — savurdu. Edin, Ş%m ::"“ Sağa yattı. Ben İs. xM%ü::“tm anladım ve Ğ"“ı Batr kuürta Fi Sülm ı.“!;%âyn geliyorum , Ü ge Çektim. Fakat meç. htn tratmay e förpille iktifa etme. önüne ve F ğ “lhhı h“' Bittikçe gu alıyordu. 40 San ç h'l.l't.ı:lq'm“i*ell sonra, alabora denize dikilerek Adalar 'îll._,ml M ,::"“'— Tahtelbahir İs. % “ğ DA İyice emin olma. OCca gemi girdap Slan dîîımzilunce' o ana kadar v tr ene. | %:îyğî;ıw hmîkîı ve kazazeda t geminin üzerine h W kurmu"“eht- mermilerle abilen iki Zfilika İle ttt tüi VA A îf!!! LA £ ; TÜ Pakat 79 kişi bu % !ka(t) buna rağmen ancak de bi, , Faybolanların ü. ola,, Z buldük. Bu süret. Metüter, — “imarkallar o üç Y â%î;ır" var ü m h? %'."“ıî;g kişi — içinde 16 s1 İ muhtelif yerlerin. . Almışlardır. Biri de a. iş T'"- Bunları — gemiye b Areket — ettik. Yolda ĞŞPĞVĞĞ Sardık, Denizdan çı. GS 4 Dekleni, *İbise vesaire verdik. Nij %îı.,ket'“'“*?m misafirlere ye. İt Ütk mer_ Gaca M H&m“ olunca hep bir t “'hl & ba dolayısile — teesslir ı"“'lıı Fllepi hm*m' Sanları kurtulan İs. ıl qn“m!r_,_ #erefimize bir eğlen. “s:”“mm a '!cı.;( '!nu.hğıam anlatıyor K :q..m BCan Ptanı da başından ı b“ıuk R!ı."&tm,ş;? AYI gu şayanı dik. *Tzak * t K Ve yiyecek yükle, N ".;1:?“ YAYa gidiyorduk. Ev. | "*n İla “ııî::klm “'W;şı::ı"mda Mmüuntazam bir h %Me * Söozcaada fenerile a. Ç DN htı-d: a Eöqum kadar vardı. Bol "Dlte bir ge iltcek bir gaha da. bay Rlej Türbünle e Hizaltr gemisi belir. ku t;rm“d& başladım.. ? tehlike lle karşılaş Müzu anlatryordu. "hlrg“ukçe bize yak. Verdim. Geminin tün MüÜrettebatı, bize B Memür — ettim. Mhl' d"klkı_ Tati bizden fazla ol. ,:::mmdlki mesafeyi VAffak oluyordu. A Hü %t, ':hlîkq Şm:ıuııakk ak C© 3) kökteti x'ımkt.u. Fakat Üat menlup ardı. İspanya ’W_M Bbu Teti Semilerde bu işaret q;em_: İspanya donanmaz İ Pek akirm kesmi. afı kalmamıştı. bulunuyorduk, Ha. STOS — 1087 Ş Akden liniyet kalmadı # de İZ tayfalar biribirlerile helâllaşıyorlardı.. Zaten de yapılacak başka bir şey kalmamıştı.,, Ateş başlıyor * Denizaltı gemisinde faaliyet arttı. Toplar ateşe hazır bir vaziyette, Belli ki, toğçu ne. ferleri emir bekliyorlar. Ve bu sırada müt. hiş bir gürültü işittim. Gözüme — bir parça alev ve duman gözüktü, O anda da gemimiz şöyle bir sendeledi, İlk topu yemiştik. Etrafı ma baktım. Vapurumuzun birinci mevki ka. marası hurdehaş.. Bunu ikinci bir — gürültü takip etti. İki- numaralı ambarımıza da bir top isabet etmişti.. Gemi su almıya başladı. Yeis içindeyiz. Denizaltı gemisinden bize doğru iki de torpil yola çıktı. Üzerimize ge. liyor. Hemen bir an sonra biribirine karışan iki infilâk daha oldu ve tam bu sırada uzak. tan bir gemi daha göründü. Fakat bu sefer. ki harp gemisi değildi. Bize işaret verdi. “Si zi kurtarmaya geliyorum,, — diyordu. Bizde yaşamak Ümidi tekrar canlanmıya başladı. Ne de olsa hayat çok tatlı. Hele böyle bir zamanda İnsan mutlaka kurtulmayı istiyor. Öbür gemi de süratle bize yaklaşıyordu. Gemimiz evvelâ sol tarafa — meylettikten sonra da sağ tarafa adamakıllı yaslandı. Sağ tarafa devrileceğimizi anlamakta gecikme. dim, Hemen ön direğe “Teslim — oluyoruz., manasıma gelen beyaz bayrak çektirdim. Fa. kat kim dinler. O, bombardımanma — devam etti ve 7 top daha attı.. Güverte — tamamen yök olmuştu. İlk hasara uğrıyan yerlerimiz den biri de telsiz. dalremizdi. —Bu yüzden hiçbir taraftan imdat istiyemedik. Franko bayrağı Esrarengiz ve katil denizaltı gemisi bizim beyaz bayrağımıza mukabil kendi — direğine asi Franko bayrağı çekti ve bu soön yedi top tan sonra yarım mil mesafeye kadar açıla. rak bizim perişan halimizi seyretmiye- ko. yuldu. Direğine Aasi taraf — bayrağını çek. mekle bize galebe Çaldığını — işaret etmek istiyordu. Batan gemimizi terketmiye karar verdik. Tahlisiye — sandallarımızı denize — Indirdik. Son bir Ümitle canrmızı kurtarmıya, çoluk, çocuğumuzu, babasız, kardeşsiz. bırakma. miya çabalryorduk. Uzaktan bize doğru ge- len gemi de yaklaşmıştı. Vapurumuzda tay. falarla beraber T9 kişi idik. Sandallarrmız T8 kişiyi alacak kadar değildi. Mühim bir kıs. mımız denizde elbiselerimizle yüzmiye çalı. şıyorduk. Bütün üÜmidimiz bizi kurtarmaya gelen gemide idi. Nihayet bu gemi da facin mahalline geldi ve hemen sandallarını indi. rerek bizi kurtarmıya başladı. Sövyet vapurunun güvertesine — çıktığı. mız vakit arkadaşlarımızdan beş kişinin nok san olduğunu gördük. Tekrar tahlisiye san. dallarını indirerek aramıya — koyuldular... Tam bu sırada facia yerine bir Danimarka gemisi de gelmişti.. O da yardım etti. Diğer beş arkadaşımızı da bitkin bir halde bizim yanımıza getirdiler. Gemide bir köpekle ke. dimiz vardı. Onlart kurtarmak için denizde fazla kalmışlar, fakat önları da kurtarmış. lardı. Sovyet gemisinde tekrar bir araya gelince biribirimizle kucaklaştık. Kurtulmuş — oldu. ğumuza iİnanamıyorduk. Acaha başımızdan geçenler korkunç bir kâbus muydu ? İşte size anlattığım bu facia yarım saat içinde olüvermiş ve gemimiz Akdenizin de. rinliklerine karışmıştı.. Biz bir harp gemisi değildik. aç kalmış birkaç milyon insana, rımı doyurabilmeleri için yiyecek taşıyorduk. O ise toplu, torpilli bir harp gemisiydi.. Bize pek kahbece hücum etti. Allah Sovyet gemisinden razı olsun, ha. yatımızı onlara borçluyuz.., Fransanın kararı Paris 16 (AJA,) — Akdenizde vukua gü. len Bon hâdiseler üzerine Bizerte — bahriye makamatı hareket edecek olan ticaret gemi. lerine harp gemileri veyahut tayyareler ter. fikini kararlaştırmıştır. Bir taarruz hâdisesi daha mı? Bu sabah Akdenizde bir İspanyol gemisi. nin daha, meçhüil bir denizaltı gemisi tara. fmdan torpillenerek batırıldığı havadisi şa- yi olmuşsa da, — alâkadar mahafilde teyit edici bir malümat bulunmadığından — bu. nun dünkü batan gemi havadisinden galat oamlsına ihtimal veriliyor. İspanyada karınla. _-'—'_"'""'_ DOKTOR Kema! özsan Üroloğ . Operatör Bevliye mütehassısı Karaköy — Ekselsiyor mağgazası yanında. Her gün öğleden sonra 2 den 8e kadar: Tel: 41235 Bi Bibiydi. — Güvertede k. STSETEELTELEDETDETEEDELELENETENİ TUSETEĞTDUM TDESİTUURURRSARN Meccani muayene Perşembe günleri saat 2 den 5 e kadar Ortaköy Taşbasamak Palangada 25 ig numarada Doktor Mümtaz Gürsoy ff fakirleri parasız muayene eder, ğ P d ea — | h..'v Meshur N” rFrın Mmeraklı “ Işık dağı ,, elması için evlâtlar babalarını hapsetmiş, krallar SR . O Te AŞ LA a BĞ , ğ L elmasla- tarihi müttefiklerile harbe girişmiş, seller gibi kan dökülmüştür. Elmasın, madenlerin en serti, en rar- lağı ve en berrakı olduğu malümdur. Hiç bir cisim onu çizemez. Son derece kırymetli olması, sadece güzel ve parlak oluşundan değil, nadirliğindendir. Diğerlerinden daha büyük ve daha güzel olan bazı elmaslar, büyük bir şöhret kazanmışlardır. Ve onların da, meşhur şahsğyetler gibi, hikâyeleri, maceraları vardır. Bu maceralar, ba - zan hoş, fakat ekseriya, bu taşın son derece kıymetli olmasından ve hırsları tahrik etmesinden dolayı fecidir. Aşağı da Hhülâsaten nakledeceğimiz — bazı vak'alar, bu kıymetli taşların, bazan, ne esrar dolu maceralar tevlit ettiğini de göstermektedir. * 4 & Eskiden, en güzel elmaslar, bilhas- sa Hindistanda bulunuyordu. Avrupa henüz Barbarken, bu memleketin hü - kümdarları bu kıymetli taşların kıy - metini biliyorlardı. Esasen, bilmediğimiz daha güzel ve daha kıymetli elmasların meyvcudiyetini elân bilmememiz de müuhtemeldir. Çünkü Hind mihraceleri, bu kıymetli taşları, içinde İkorkunç kobra yılanlarının serbestçe dolaştıkları ve hırsızlığa meydan bırakmadıkları, yeraltlarında muhafaza etmektedirler. « Işık dağı ,, nın macerası Bu taşlardan en meşhuru ve en es- kisi “Kohinur,, (Hindçe ışıkdağı mâna- sınadır.) Bu elmasın manşei o ka- dar uzaktır ki Hintlilerin bundan 6000 sene evvel yazılmış olan Mahabara'k- fa) adındaki mukaddes kitabı ve diğer bazı çok eski kitaplar, bundan bah - setmektedir. (Kohinur), bundan 20 asır evvel Jül Sezar, Göl mıntakasının fütuhati- le meşgüul olduğu sıralarda mihrace Vikra Madhityaya aitti ve bir yumurta cesametindeydi. Bir sürü sergüzeşt neticesinde, bu elmas sırayla, Malva Kralı, Delhi sul- tanı, Göolkand kralının eline geçti ve da ha bir çok ellerden geçtikten sonra, nihayet 17 inci asırda Mogol impara - toru Öreng - Zeyb'in malı oldu. İm- parator bu elması ele geçirmek için, üç arkadaşını öldürmüş, ve babası bü- yük Mogol Şah — Cihan'ı hapse at- tırmıştı. Maamafih bu devirde, (Kohinur) yarı yarıya küçülmüştü. Çünkü, Şah — Cihan bunun sahibiyken, fena yontul- muş olduğunu nazarı itibara alarak ye- niden yontturmuştur. Elmasn, kendi tozuyla yontulduğu malümdur, Bu iş, elması 787,5 karattan, (karat takriben 20 santigramdır) 280 karata indirdi. Fakat ağırlığın azalmasına mukabil, elmas daha büyük bir şaşaayla parla - mağa başlamıştı. 1665 da, (Kohinur), Kâbil — Psensi Futteh — Han'a miras olarak kalıyor. Futteh — Han bu kıymetli taşla son derece müftehirdir. Hem o kadar müf- tehirdir ki, mütemadiyen bundan bah - sediyör ve kıymetli mücevherin şöhre- ti, en büyük dostu Lâhor Kralr Buncet — Sing'in kulağına çalınıyor. Buncet — Sing vakiâ Futteh — Ha- nr çok seviyordu. Amma doğrusu (Kohinur) u ona tercih ediyordu. Bu- nu ele geçirmek lâzımdı. Fakat büvük dostun bunu kaptırmağa hiç te niyeti yoktu. Ne yapmalı?. Büncet — Sing, aziz müttefiki, bü - yük bir merasime davet ederek, oraya en güzel elbiseleri ve mücevherleri ile gelmiesini tavsiye etti. Futteh — Han, bu daveti büyük bir memnuniyetle ka- bul etti. Fakat tedbitli hareket etm2yi unutmadı. Kristaldan, tipkr Kohinura benziyen sahte bir elmas yaptırdı ve bu nu sarığına taktı ve kralın davetine icabet etti.. Hâdise, Futteh — Hanın tahmin ettiği veçhile cereyan etti. Kral “Işık - dağını,, nın güzelliğinden bahsetrmeğe başladı ve, sonra dostunun anlamamış gibi hareket ettiğ'ni görünce, haya'ımna kıymet verdiği takdirde, bu elması bilâ kaydüşart kendisine bırakması icap et- tiğini açıkça anlattı. prensine, elması derhal vermesini söylemişti. Prens elması vermezse öldürülecekti. Han, ümit edildiğinden daha az naz lanarak ona itaat etti ve mükâleme, a- raya soğukluk soktuğu için derhal geri- ye döndü. Elması bu kadar kolaylıkla ele ge- çirdiği için son derece memnun olan Buncet — Sing, bunu, tacr üzerindeki diğer mücevherata ilâve etmesi için bir kuyumcuya verdi. Fakat mütehas - sıs, bunun sahte olduğunu derhal an- Iryarak hükümdarı haberdar etti. Buncet — Sing buna son derece kız- dr ve böyle iyi bir dostun “nankörlü- ğgünü!,, hoş görmedi. Ordusunu topla- dr, Kâbile hücum etti. Müthiş bir katli- âmdan sonra sarayı ele gçirdi. Fakat saray en ücra köşelerine kadar araştı - rıldığı halde, elmas bulunamadı ve belki de hiç bir zaman bulunamryacak tı. Futteh — Hana karşı - bazı sehep - lerden dolayı - kin besliyen genç bir ca riye elmasın, bulunduğu yeri göster - di. Buncet — Sing, bu kadar kanın dö- külmesine sebebiyet veren bu elması, o kadar beğendi ki.. Atına hediye etti! | Yani, atınım (zafer eğeri,) ne taktı. O devirdeki âdet böyleydi. Bir müddet sonra Buncet — Sing öl- dü. Dört sene sonra, yani 1843 te oğlu Şir — Sing de katledil(li. Bunun üzerine (Kohinur) Pençap mihrace - lerinin eline geçti. Fakat bunlar da a- ralarında o kadar kavga ettiler ki, İn gilizler bundn istifade ederek, toprak- larını ele geçirdiler ve tazminat olarak, meşhur elması da istemeği unutmadı - lar. ; ' “Kohinur,, '(Hindistan kumpanya - sı) nın eline geçti, bir aralık kayboldu ve nihayet valinin yeleği cebinde bulu- narak, Kraliçe Viktoryaya takdim edil- di. Böylelikle, servetlere bedel taş par- çası ilk defa olarak, doğmuş olduğu memleketi terkediyordu. “Medea,, a - dındaki gemiyle Okyanosları aştı ve bir defa daha yontuldu. “Kohinur,, halihazırda İngiltere ta- cının üzerindedir. Ve şimdilik haşka macerası yolktür. Rejan elması Fransa tacına ait olan ve, şimdi Pa- risteki Luvr müzesinde, bir çok zi- yaretçilerin — gözlerini — kamaştıran “Rejan,, da Hindistandan gelmiştir. Ve “Kohinur,, kadar meşhurdur. Onun ilk maceraları hakkında — hiç bir sarih malümat yoktur. Yalnız meşhur Golkand madenlerinden çıktı - ğı bilinmektedir. “Rejan,, 17 inci asır- da Curkund adında bir tüccarın elin - de bulunmaktaydı. Bu adam elması takriben, halihazırdaki 800.000 liraya tekabül eden bir meblâğa satmışsa da bu para, dünyanın — büyüklüğünden ziyade berraklığından dolayı — en gü- İ * di Li ati zel elmasının asil fiyatından en aşağı on beş misli azdır. Elmas İngilizler tarafından satın a - Lndıktan sonra, Dük Dorleanın e'ine ve daha sonra on beşinci Lüiye geçti.. Kral bunu bir müddet büyük ünif )r - masına taktı. Fakat devletin mali işleri bozulduğu için, elması bir bankaya yatırmak icap etti. Bereket bilâhare tekrar alınarak on altıncı Lüjinin tacı üzerine koydu. Kısa bir müddet sonra da ihtilâl patladı. 1791 senesi eylülünde, tacın bu'un- duğu oda yağma edildi. Hırsızlar yaka- lanarak idam edildiyse de Rejan bu- lunamadı. Bu kayboluşta garip bir esrar ve muamma vardı. Meclis azaları, biribirlerini itham ediyor, lâkin bir türlü delil gösteremi- yorlardı. Bir gün, kendilerine, imza - sız bir mektup gönderildi ve mücev « herlerin gömülmüş olduğu yer işaret e- dildi. Bu mektubu kim yazmıştı? Bu cihet ebediyen gizli kaldı. Muhakkak ©-. lan bir şey varsa, o da, mücevherlerin, gösterilen yerde bulunmuş olmasıdır. Böylelikle “Rejan,, la beraber diğer bir çok mücevherler de meydana çıktı. Aradan yıllar geçti ve Napo'yon mevkii iktidara geldi. Elması bir müd - det onun kılıcının kabzasında — parladı. Sonra yeniden vaziyet ağırlaşmıştı ve elması rehine koymak icap etti. Böyle- likle “Rejan,, bankacı (Van Helberg,, e geçti. Bu adam kral ve imparatorlardan daha tedbirli olduğu için, elması gizli- yecek bir yer aradı ve karısının, gece gündüz elbiselerinin altına giydifi ku şağı münasip görerek, onu, oraya sak- ladı. Sonra, kristaldan, elmasın ayni olan bir kopyasın. yaptırdı ve herkese bu - nu göstermeğe başladı. Bu sahte “Re - jan,, da asıl “Rejan,, ın yanında, Luvr müzesinde teşhir edilmektedir . Bugünkü radyo İSTANBUL: 18,30 plâkla dans musikisi, 19,80 konfe. rans Eminönü halkevi neşriyat kolu namına Nusrat Safa, 20 Nüri Halilin iştirakile Türk musiki heyeti 20,30 Ömer Rıza tarafından arabça söylev, 20,45 Vedia Rıza ve arkadaş. ları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkı ları, (saat ayarı), 21,15 radyofonik dram (Lakme), 22,15 ajans ve borsa ahberleri ve ertesi günün proğramı, 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 23 soön. BERLİN: 18,28 tayyare seyahati, haberler, 21,15 eğlenceli musiki, 28,05 hava, haberler, spor 23,35 eğlenceli musiki. BÜKREŞ: 19,05 eğlenceli konser, 20,20 — konferans, 20,440 piyano konseri, 21,25 Flüt — konseri, 21,40 gramofon, haberler vesaire, 22,50 kon ser, haberler. LONDRA: 19,05 org könseri, 19,25 spor — haberleri, 10,35 orkestra konseri, 20,25 karışık yaym, 21,05 örkestra konseri, 21,45 karışık yayın, 22,50 piyano könseri, 23,35 dans örkestrası, 24,35 haberler, hava, gramofon ve Baire. ROMA: 18,20 dans musikisi, 18,55 karışık 21,45 karışık musşiki, 22,05 opera sonra haberler, hava, dans musikisi. yayın. yayını, TE AM S ON S L Caf d — ge Li geI 5. Nöbetçi eczaneler Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinde nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Eminönünde (A. Minasyan), Beyazıtta (Belkis), Küçükpazarda (H. Hülüsi), Eyüp te (Hikmet Atlamaz), Şehremininde (Ham- di), Karagümrükte (Fuat), Samatyada (Rıd van), Şehzadebaşında (Asaf), — Aksarayda (Etem Pertev), Fenerde (Hüsameddin), A. lemdarda ÇAHI Rıza), Bakırköyde (İstepan), Beyoğlu cihetindekiler: e tstiklâl caddesinde (Della Suda), Galatada (Hüseyin Hüsnü), 'Taksimde (Limonciyan), Kasımpaşada (Müeyyet), Hasköyde (Nesim Aseo), Beşiktaşta (Süleyman Recep), Sarı. yerde (Nuri), Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda (İmrahor), Kadıköyünde eski iskele caddesinde (Sotiradis), Yeldeğirmenin de (Üçler), — Büyükadada (Şinasi — Rıza), Heybelide (Halk), ğ y d | y y S 'X C Ü »- N

Bu sayıdan diğer sayfalar: