—Ğ TENUDDOM “İEYJA ÇARPLETELO) 3G SOPOMNA eZ AURADAİ “BEJPÇ SA POOKLTUZU Y “ÇAADEJES OPUTUĞ) PIVIOLUR VPUWULUK PAAR YOPTOPLAK BAD AYGOĞ VESUTNR GONDT NOĞATER —— YIPEU VOĞ ASTUŞY AUK "TiT TUPEY UNYY FNYEK YNİĞNU İPpPEY 1093VE UNİNŞT SAPOY GAPOYLULOR Duşşpns e Lozoşadoasd ALI, & FUG UDP UDAYYDZ DU “Up ŞNYDA TMDERUE DYDP VHÖNE XZDY ZD YOĞ APLAPADA,, “ipreyereSi) uuçıder 'at “Leçeredin werudrA “7y02819)80 TOYSLDaUY — SiUSAy ) ĞUYE TaNBULEİD KBN OK Zçysariygere vr “Eön YU ZTİRPONST Zivtslokmas ireredin YeadeK Zapenon SA PLAT SORHADI YARI ÜEARANA — zivemokrpo yamı Kerefn ğekeg “ng Höykod sasgeur azormDör UN TULA gy 9A yaraşa5 ŞNİN DA SEYUĞE) ETEBLD 1ŞEK UG OA MWETLİNT YERİLA — 598080 UNUN — YPLRMŞYOUrL) EULEYAYAP DOURAN DHT Topanumını Teyuduy *poneA “repmamydek g0 “pounurij do ND Ayeıy ÖY3 SALY YENLI HONM elmpuo İnyek apıocap — UTMSAN TÜLTUYİĞES deyupe l Ço BaPLIY P tazp *sokAdLCAİ HOM 40 “alişoDA PP J Tdıd N pza SD AŞD) YASSMDAŞUY OU ÜYUT “ENOLOd *SOLĞ DJOLU 10 “dOranNg Avpro3 OŞdO0A MOF7 KI9A 918 BIDLL, “napdofi apıpuo imyoi “TnanyioaNP MYUA S p1S90f 5DE WUUYMO HDA MLDÇUO AOLAYPAYDUŞO SUNAPDA , *(DASM 40 “ponuyAj 40 *F SNÇ 4P AŞ FY UsUMA) 388 zrupsarmgeyug TASU YUMMR Odid &üU SoLAPURZNP ZrNLRLOAYİN od YapPLeA Ka8 ayg vapo 419903 resur OyKDUNOULAR TüLTERMYNN Eredis SA İSUR30 xerdek (grzeo) wansö Za3 “myodıd veğe uapıandog Gıuz TTREPOd dopaz3 'LayzIP P TPĞN) ULDRUMN PH 'EöSp Yrör UAİ ERĞD EÇZEJ XOĞ “LOPALA WUYJBUZ AYA TÖÜZEN VUNUYYİUD ULUTUYM AD gPu Turuag PI UaAÇPUNO FUN YA0 — 9p WT yuczususa sozLurL0R), TOPIDAR TULMEYEZEĞEE ByYRDUNLA TETKMDOĞ aleşynur yeyez (498 <4 9p fva PLAOĞ AşA ŞevAE ZPAŞamLap ağü Şunp HY SOP) “aSGren a) A9 “mpangosur eK PaAeYE SO SN GAAŞISUDIN) GALIE 7 18P OYM OSOTL, “Tuno #en opmğra Teprekmyo Sen Çopas) Papıpusa “1popunaAHNgoOnN YOUTYAZTIP TÜLTEYÇERK tejogasa YopaafounI İwuyıp3 SDu) AUYAPAZNU 8 — VRZLA dağa — GA YUULAPISOA TULUYİEE JOPPOPT "g0 YUPADIPUDA YOIP ÜDU SOJEDUĞOĞ AVTUO VO ADAUNA,, KUNUSUKT HOKLULONI “EHUNOENP — ADIYDE SW UMUTUC 4009 — ADITUA *O KALDYNO DA ÜYUYRAY ÖDE YLKDPNO APIYDWO SAPYDİLLA v ee PARDAYANIN OCLU Be ıam.::”o:î fazla endişe etmiyör gibi n Yegâne korktuğu aldamın Buki, buy şp GUNU Perete izah etti. Hal. Mağı u_':ı'*"lerindq Konçininin par- Pek BT besbelliydi. Herhâlde Jan yey, <3 buradan — kurtulacaklardı. Buradan i::” &8 Parklayan — onları Dektup Tacaktı. fcabında krala da Tetekti, — “Sak ve ona vaziyeti bildi- fevazj H'“'”Cl. kendilerine gayet mu- Bul h, Yemek getirdiler: Bertiy ma- Bahtanberi ç ç *Tek yemeğe çalıştı. Sa- Kye & tü olan Peret hiçbir n İı—i_."rm'm ve ancak Bertiyin ısra- v.,,h:—' Barçacık şarap içti. Tete ..,h_:"—n yattılar. Bertiy, Pe- Belideğiygi Vç€ İstediği kadar az enldi- B aA t söylememişti. Çünkü t'lllııı,“ Sirrı değildi Pardayanla yap- FÜN ve gizli görüşme esnasında, Tebtiyesjerir” Kendisinden daha büyük Birenm elinde bir Met olduğunu Tin ei Ancak görünüşte, rahibele- x..m,“:lhwı olduğunu biliyordu. hatekesi ge Karge yapılan bu. - şizldetli he Mhndeıi kâğıtlarla ve definey- Üttine aç Olduğunacemindi. — Ergeç hlüqmu“h" yerde bulunamayınca, #i yi ';:İ"flnuu ve definenin Belki tenmeğe çalışacaklardı.. İcak “':Iuı mlüddet böyle mahpus ka- Saktı, — PEçok işkencelere de uğraya- Börüyordu ve arkadaşına . De ka kat'iyyen sezdirmediğin? liğü dar hefsine hâkim — olduğu Sunu ex '“:Flmq oluyor. Olan Tâzmıdır ki, onun için M herkesten fazla korktuğu de diyebilirdi. Fakat anlaşıları, bunü dar olduğu bu iş için, ortalığı alt üst edeceğine emindi. Diğer taraftan Janm da hareketsiz kalmıyacağı muhakkaktı; Fakat bunun için, onları — bulunduğu yer hakkmda haberdar etmesi lüzmmdi, Bü korku ve endişeye rağmen, hemen uyudu. Bu gibi endişeleri düymamas: içap eden Peret ise uzün müddet yata« ğında kıvrandı ve bir türlü uyuyamadı. Buna rağmen, korkuülu rüyalar görmeğe başlaklı. Bilhassa bir rüya önu fena hal- de sarstı. İşte bu rüya! Kendisini ölmüş görüyordu. Birden- bire, yatağının başrucundaki duvar or- tadan kayboldu. Hücreyi tatlr bir ışık sardı; başlıkları yüzlerine kapanmış o- lan iki rahibe yaklaştı.. İçlerinden biri, onun bir elini tutarak kaldırddı. Ve genç kız öyle hiasetti ki, bu el, cantız bir şekilde düştü. Ve bu ona gayet tabii göründü: Çünkü ölmüştü. Rahiplerden biri alçak sesle: — Uyuyorlar, dedi. Peret duvara baktı. Duvar yeniden yerine gelmişti. Rahipler, yorgan içine sarılmış olan Bertiyi — kaldırdılar. Bir rahip tekrar yatağının başı ucuna gekli. Duvarda bir şeyler arryordu. — Sert ve hafif bir gürültü oldu ve karşıdaki du- varın yeniden açıldığını gördü. Rahip- ler Bertiyi alrp götürdüler. Duvar arka- larından kapandı ve Peret derin bir zul tnet içinde kaldı. Bağırmak, kımıldamak ve uyanmak için ümitsiz bir gayret sarfetti. Ve kol- İarile bacaklarının birer — kurşun gibi ağrılaşarak kımıldamadıklarını duydu. Bu vaziyette uzun müddet kallı. Birdenbire bir gierrtr duydu ve hüc- redeki yegâne kapmın açıldığını gördü. Yeniden odayı hafif bir ziya aydınlattı. MA 4 YAlaİ İNGİLİZCE DERESLERİ O!... Hırm, orta, lütfen, — Kendi yaptığım iyi bir halita var bende. Bir tec. — Bana bir pipo tütünü tavsiye edebilir misiniz? rübe etmek ister misiniz? — Hayhay, efendim; yumuşak mı, arta mı, sert mi? — Kaça? zete, kartpostal ve daha başka kirtasiye levazımı; noat kâğıdı, zarf ve saire alabilirsiniz, The hairdresser is a very important member of society nowadays, İNOGİLİZON DERBLERİ «“dükkn sahibi dir kason birinin S0ğ. Dükkân sahibi birinin saçını kesiyor, Resim üzerinde Bu derste gördüğümüz terkipler: — “Avns” 1 (30,5 gramı) bir şilinğ, efendim. Bu fint Ççök ücumdur. Bu tütünü ben daimi müşterilerime sakla, rım, — Tütün keseniz var mı, efendim, yoksa paket ml yapayım? — Bir “avns” mı keseye koyun, geri kalanını da pax ket yapın... Teşekkür ederim. — Virginlan mı, Türk cıgarası mı, efendim ? — Türk cıgarası, lütfen, — Pekalâ, bana iki “avng” verin, lütfen. — Evet, bana elli cıgaralık bir Kutu verin, — Başka bir şey, efendim? is hiz (de hördrös'er iz © veri important member,av sosayti navadez.) “berber dir bir çok müdim wav cemiyotin Dugln.., Berber bugünkü cemiyetin mühim bir uzvudur, “Herkes, erkek ve dişi, ihtiyar ve yonç, isterler onun ihtimam muntazaman.,, Men must have their halr cut and their bearda — they have beards — trimmed, Everybody, malo anâ fomale, old and young, reguires his attention regulariy, (Ev'örtbad'i, nET end fim'et, old end yang, Erkek kadın herkes onun ihtimamına muhtaçtır. atenş'in regyularli.) PARDAYANIN ÖĞLU 503 — Fakat ya siz, sizin peri parmakları kadar narin ve güzel parmaklarınız, e- Hnizdeki bu güzel iç Üzerinlle — neden bu kadar yorutuyor? Bertiy gülerek cevap verdi: — Ben mi? Bunu vakit geçirmek için yapıyorum. Peret gülümsiyerek: w Ben de öyle! Dedi ve daha alçak sesle, Kenlli ken- dine söylüyormuş gibi İlâve etti: — İş teselli ediyor! Ve yüksek ses- Tet biliyor musunuz ki, bu el işlerinde en meşhür ustalardan daha ustasınız? Öyle asil ve zengin kadınlar tanryorum ki, bu yaptığınız İşe dünyanın parasını verirler, Bertiy tekrar güldü: — Evet ama, para ve ne e altım mu- kabilinde bü işlediğim eşarpı — vermem. Çünkü şimdiden satılmıştır. Peret hayretle dordu: — Kime acaba? — — Buradan uzak olmayan — birisine! Bu eşarpın sizin boynunuza çok güzel yakışacağı fikrinde değil mitiniz Peret? Peret ayni hayretle cevap verdi: — Böyle şeyler benim gibi fakir bi kıza değil ancak zengin ve asil kadın- lara yakışır. — Niçin, canım? (ve kurnaz bir te- bessümle) bunu muhakkak — giymeniz lâzım gelecek, çünkü sırf sizin için ya- pıyorum.., Ve bunu reddetmek, affede- miyeceğim bir hakaret olur. kalkarak, güzel Peretin yanı- na geldi ve onu kucakladı. Bu tabloyu, &rf, iki genş kızın hiç bir endişe duymadıklarını göstermek için anlattık. Çünkü, yakından ve uzak- tan kendilerini koruyanlara büyük iti- matları vardı. Yiğit Jandan kat'iyyen bahsetmiyor- K 4 larklr. Neye yarar? O mütemadiyen dü- Şünceleri içindeydi ve bu, onlara kâfi geliyordu. Mutat gamimi! mükülemeleri Böylece bir şaat gürdü fakat konuşma» ları İşlerine mani olmryordu. Birdenbire arka kapmın vurulduğuna duydular, Martin hatun kurnaz bir gülüşlet — Bu mösyö Janın kapı — vuruşuna benziyor, açayım mı? Diye sordu ve cevap beklemetlen, gü« Terek kapıya doğru koştu. İki genç kızın bulunduğu yer, evin ön tarafındaydı. Binaenaleyh gelen zi- yaretçinin kim olduğunu — görmelerine imkân yoktu, Esasen hiç endişe etmi- yorlardı. Eğer azıcık şüpbelenseydiler, Martin hatun hiç şüphesiz, kapıyı açı mazdı, İkisi de işlerine devam ettiler. Birdenbire bir feryat koptu: Bu Mat. tinin «esiydi. İki genç kız, dehşetle bi ribirlerine baktılar ve ikisi birden yer- lerinden fırlıyarak kapıya doğru atıl« dılar. Fakat tam bu sırada odanın — kapısı açıklı ve siyahlar giymiş yaşlı bir a- dam, evine giriyormuş gibi, şapkasını çıkarmağa bile lüzum görmeden içeriye girdi. Arkasında ellerinde muzraklarile dört adam dutuyordu. Bunların başla- rındaki miğferler de, Monmartr başra- hibesinin armaları vartlı. — Pencerenin önünde, iki kişi daha duruyordu. Bun- lar, başrahibenin muhafız kumandanile adamlarıydı. İki genç kız, bu adamları — görünce, yerlerirlde dona kaldıdar. Ve bir atma« canm hücumuna martır kalan iki zavale b küş gibi, kalbleri heyecan ve korku içinde çarparak biribirlerine sarıldılar, Muhafız kümandanı, azametli bir e- dayla birkaç adım ilerledi ve şapkasını — Bakın, güzel bir cıgaradır bu, efendim, Hogunuza gidecektir, zannederim. Ellisi altı şiling (men mast Hov dor hör kat n der bird — i/ döy hou