9 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

9 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tarihi macera ve aek ram>>ı bakmazlar !,, Geçen kısımların hulâsası Küçük Osmanla ben, bir. gemi ile İtalyaya doğru gidiyoruz. Romaya, papanın nezdine varmak hedefimiz. dir. Osmanı, papa, kenâine evlâtlık diye tanımıştır. Ben de onun lalası. yım, Fakat bizimle birlikte, papanın yanına, cariyeler ve köleler de hedi. ye olarak gönderiliyor. Türkler, Gi. Tidin muhtelif merkezleri üzerine hücum ettikleri için, papadan yar- dim isteniyor. Osman, ocariyelere göz koymuştur. Ben de onu takip e- derek cariyelerin - odalarında neler döndüğünü anlamak istiyorum. Ayda, alaylı alayı anlatıyordu. Baş. papâsla arkadaşının yaptığı bütün ma. rifetleri naklediyordu. — Ay sen bunları nereden biliyor. sun? — Nasıl bilmem? Benim gözcüle. rim- var... Her şeyden haberim olur. — Peki öyleyse... Bütün bina için. de, erkek olarak yalnız başpapas var- dr dün gece., Sen nasıl olur da bir er- kekle geceni geçirdiğini iddia edebilir. sin? Ayda, kıvrak bir kahkaha atarak, aynanım karşsında vücuduna bir inhi. na resmettirdi. — Peki, köleler.. — Köleler.. — Öyle ya, a avanak kız, Onlar er. kek değil mi?. i — Sahi. Ben şimdiye kadar, hangi sahibe satıldımsa, erkeğim onu say. dım da... Ayda bir kahkaha daha attı: — Öyleyse yandım, Hep ihityar er. keklerle vaktin geçti. Halbuki ben, kö- lelerle... — İyi akıl öğrettin kız. Dur öyley- se ben de bundan sonra onlarla. İhti. yar erkekle genç erkeğin arasında pek çok fark var, değil mi?. — Elbette... Fakat. Aydanın sesinde bariz bir istikza yükseliyordu. — — Fakat, avucunu yala, kardeşim. — Niçin? — — Çünkü onlar bana âşık... Benden başka kimseyi gözleri görmüyor. — Hepsi de mi? — Hepsi de. İstersen bir tecrübe et. Beni biribirlerinden öyle kiskanıyorlar ki... Bu kıskançlık muhabbetlerini art. tırıyor. — Peki sen?. Sen hangisini tercih ediyorsun? , diye, öteki tarafta bulu. nan cariye merak ve alâkayla sordu. — Ben?... Hepsini. Zira, hepsinde de ayrı ayrı iklimlerin kokusu, hali, | hususiyeti var, Biri İüle lüle sarı saç. İr bir Makedonya oğlanı. Öteki esmer bir Suriyeli. Diğeri sırım gibi bir Mı- sırlı. Dördüncüsü bir adalı rum, çevik, civelek... Beşincisi Habeşli. Altmcısı Sudanlı. Görüyorsun, açıklı, koyulu. LA Yazan: (Vâ - Nü) Ayda isimli cariye kendinden emindi : *Benim kölelerim beni o kadar severler ki, hepsini de Osmanlı sarayının harem dairesine bırak, bir tek kıza bile diyordu Hangisini hangisine tercih edersin?. Herbirinin bir hususiyeti vVar. Hiçbiri- ni feda edemem. Hepsini de ayrı ayrı seviyorum. — Ne var? — Nasıl ne var? — Yandaki odaya sesleniyorum. O. rada garib gürültüler işitiyorum, E. vet, evet Ayda. Pek garib gürültüler geliyor kulağıma... Demindenberi, bir cevap almak istiyorum, o tarafın du. varına doğru sesleniyorum, cevap gel. miyor. Fakat orada bir erkek olduğu. na eminim, Bütün alâmetler öyle.. De- mek ki, bizim Zeyneb bu akşam boş de ğil, — Kim olabilir yanında? — Bilmem. Herhalde bir erkek var. — Bu kısmın kapısını kilitlemişler- di. — Öyle... — Sakın senin kölelerden biri, bir fırsatını bularak içeriye girmesin. Sen /-halâ döğün dur. Ayda, büyük bir itimadı nefsle: — İmkânı yok! . dedi, — Niçin? — Söyledim: onları Osmanlı sarayın daki cariyeler arasma biraksan kork. ma, Bir tehlike olabilir: cariyeler be. nim oğlanları çiğ çiğ yerler. Fakat be. nim oğlanlar o derece sadıktırlar ki, kat'iyyen hiçbirine bakmaz. — Öyleyse bu yanımızdaki odada, Zeyneb'in yanındaki erkek kim, Zira, birçok alâmetler daha elde ettim, O. nun yanında mutlaka bir erkek var. — Mühtedi Türklerdir. — Canım... Deli misin? Onların biri hadımağası... Öteki de... Ayda, alay etti: — Ufacık tefecik görüp de onu Ka- ramürsel sepeti sanma. Ö Osman dedik leri yaman bir şey. Gözlerine bakınca birdenbire anladım... — Seninki hayal... Kölelerinden bi- rine toz kondurmamak için böyle söy. lüyqrsun... Sofaya açılan kapılardan birinin tokmağının döndüğünü — hissederek, hemen oradaki masalardan birinin al. tıma saklandım. Osman, cidden haremi humayununu muayene eden bir padişah edasiyle, Zeyneh'in hücresinden çıktı. Onun üstüne kapıyı kilitledi. Bir an tereddütten sonra, demin ÂAy da ile konuşan kızın kapısmı açtı. Arkasından seslenmek istedim. Yap tığı bu ihtiyatsızca hareketlerin başı. mıza büyük belâlar getireceğini söyli. yecektim. Lâkin deminki hiss'mi hatır ladım. Bu oğlanın küstahlığının daha nerelere kadar varacağını anlamak is- tiyordum. Sustum ve bekledim. O girdikten sonra, beni de kapıya yaklaştım. (Devamı var) Romanyada gelin pazarı kuruluyor Transilvanya mınta- kasında yaşayan - köylülerin garip bir âdeti : Bükreşten yazılryor: » Gerbi Transilvanya silsilesinin Gaina dağı tepesinde bu ay “Gelin pazarı " kurulacaktır. Bu dağda sene de iki defa evlenmek pazarı kurul- maktadır. Transilvanya silsilesinin garbi tarafı çorak bir mıntakadır ve ahali- si bütün yaz, sürüleriyle birlikte u- zaklara giden çobanlardır. Erkekle- rin sevişerek kendilerine birer karı bulmak fırsatı olmadığından böyle bir imkân hazırlamak için dağlarda senede iki defa evlenme festivali yapılmaktadır. Babasımın kulübesinde olan bir kız, mesken civarındaki ekip biçme- ğe kabiliyetli azıcık toprak parçasını işliyecek iki el demektir. İşte bunun için kız evlât kıymetli bir maldır: Bir gelinin değeri bizim paramız la 20 ile 65 lira arasında tehalif e- | debilir. Müstakbel güvey bu yekü- nu bir araya getirebilmek için bütün gençliği müddetince para - biriktir- mek mecburiyetindedir. Delikanlı günde beş on kuruş biriktire bilirse ne mutlu! Çünkü yazım kazandığı para ile kışım geçinmek mecburiyetin dedir. Pazar acılmca öküz arabaları Gaina dağının dik bayırlarından te- peye doğru tırmanacaktır. Her ara- bada bayramlık elbiselerini giymiş köylü aileler ve başı açık bir kız var- dır. Bu kız gelin olmağa namzettir ve evleninceye kadar başını bir örtü ile örtmiyecektir. Müstakbel güveyler de cicilibicili / köylü elbiseleriyle dik yokuşu tırma- parayı beline sardığı bir kemerde ge- nırlar. Her birisi biriktirmiş olduğu tirir. Muayyen günde sabahleyin saat altıda bir çoban — uzun uzudıya bir boru öttürür. Bu boru sesi pazarın açıldığına işarettir. Aileler kızlariyle birlikte mey- danda büyük bir halka halinde durur lar. Alırcı delikanlılar da halkanın ortasına geçerek bir yandan çubukla rını tüttürürler bir yandan da kızları gözden geçirirler. Erkekler biter bire ortadan ayrılarak seçtikleri kız- larm yanıma gider. İşte bunun üzerine çok sıkı bir pazarlık başlar. Herkes en güzel kızı en ucuza almak sevdasındadır. Akşam saat altıda tekrar boru çalarak pazarın bittiğini ihbar - eder. O gün müşteri bulamıyan kızın gele cek seneyi beklemekten başka çare- si yoktur. Mahalli bir itikada göre üç defa pazara çıkıp da koca bulmaksızın e- vine dönen kız, hayatında hiç ev- lenmez... Yuan Mori: Löblan * Nakleden: fa.. eei îOtomîobllde kalmış : kaybolanıi egım' “ danlıktan iki tane nl.dugunun farkmda “ değildi... — Var, dogru. & & —O halde giyiri., Bu' mustarıp ha — lini Brrak!.Pek solgun yüzün... Böyan ! “Bilhassa, gerdanlığinı: -tak.. Ötekini, Kirmse, ığnde bu ger. Gçnç kadın kalktı Banyoya doğm yü. rüdü, Pattis yıklaştı.. Onu omuzla » rından tutarak: — Ceıaı-et! Dedi. Dominik, lâkayt, yörgün bır sesle cevap verdi: — Evet, evet.., » Patris karısını bırakıp — çıktı, kendi odasına giderek giyindi. Elbise dola - bından, yakalık kutusunun — içinden meş'um sarı fuları çıkardı. Bir küçük kutuya koydu, üzerine yazı masasının üzerinde duran ve kâğıtların uçmasına |mâni olan yassı - bir kurşun pargaımı yerlegtird:. Bir.pnket yaptx, yınmı al. , di Dominik te hmrlınmca heraberce . çıktılar, otomobillerine binerek tiyat £ roya gittiler, Patris, gaketı, otomobîlîn bir köşesine bıraım. * .Ğ Piyes; _bitnjgtr ?Ne “Dominik, “ne de Pa.tı_-iı'_oy;'ıaigandın tek kelime anila- mamışlardı. :Dostlariyle beraber, tiyat- rodan sonra _yemek te yiyeceklerdi. a hiren neşeli'görünmeğe çalışarak “bu müthiş-angaryayı da yaptılar. Nıhayet ayrıldılar. Otomobile bindiler. — M 5 Hıvı fenalaşmıştı. Hafif bit yağmur çuıehyordh 'Patris buna memnun ol - du.. Otomobili -Sen — Lui adasmın ol- duğu tarafa ıürdü, köprüden'geçerken durdu.: Bakındı, kimse yoktu.. Paketi alarak indi, köprünün- parmaklığına yaklaştı. İhtiyaten bir daha bakındı, ve paketi kaldırıp nehre attı. Paket, plaf.... diye bir ses çıkararak suyun di. bine indi, : Otomobilde kalmış olan Dominik tit. riyordu. Müthiş.bir korku ile titriyor - du. Sevdiği adamın bu herkesten gizle- diği hareketi onun suçlu, katil oldu « ğunu isbat etmiyor muydu? Böylece-nehre neyi atmıştı? Cina . yetini mi atıp boğmuştu?, Dominik köşesinde büsbütün küçül- dü ve kocası gelip yanına oturduğu zaman ,şunları mırıldandığını duydu : — Ben, ben.. Ben Patris Martil böy le hareket edeyim hal, DÖRT ARKADAŞ. Gecenin; karanlığında, ogoıngbıl rıh. "tım'boyimca Parsiye doğru ilerliyordu. ! Döminik ile! Patris «konüşmuyorlardı. Biribitlerine'ne söyliyecekleri vardı ki? *-Esaseri buktâtlar heyecandan sonra ge - ; çırdıkîerı yotgunluktan ikisi de bitap idileri e Bt Eve gelince, hemen yattılar ve saba. ha kadar deliksiz bir üyku üyudular. 0: gün Pâtrisin bir davâsı vardı. Sa- | | baîıîeyın 'kalktı, gitti, sokağa çıkmadan ' evvel yafakta kalnii'g olân“ kühımı gelıp gördü. KUŞ tü Uyku Paâtftisin yorgunluğunu almış - tı. Şimdi tamamen köndine * gelmişti. Bütün loğukkınhhgmı, hâkimiyetini iktisap etmişti. ! Sabah Mâahmurluüğu üzerinde olan genç kadına/ karısına hayranlıkla bak - tı. Ca.nım aralarında hı: var'dı" Büu bir olun Domlnik mütbhiş bir korku İle titriyordu _ğk'ılğidt sAklındaki düşünceler neydi? Olanlarâ “mâanda da, hislerinin bir anlık çılgınlığ! -. çulme hıssı * tesadüfi olduğu için daha şiddetli, dâ “ha samimi“bir surette tatmin edilmi? ";olan şehvı hislerinin hatırası... Kendi » dık: Bundan eminiz. Hiç bir şüphert” ' f if ışıdıîıyordu t Her zamankı tabif halimizle.. günlük ve bir gecelik muthı.ş bir kab“’ -değil miydi?. — Hayır, hakikat meydanda idi; — BU .bif fena rüya değildi. Her ikisi tehlik& | —deydıler Patris, sakin, cı—ddı, iradeli V& her zamanki sesiyle: - : — Dominik, dedi, bu akşam Rişar ile Antuan'ın bizde olduk_larım unutuyor sun değil mi. t Sustu. Bir cevap bekledı Fakat kif" sı sesini çıkarmadı. Devam etti: İ — Biliyorsun ki, Rişâr ile Antüuan hâf tada iki defa bizde yemek yerler. B? âdetimizin değişmesine bir sebep yol | değil mi?, kipırdamadan, kocasına Domini. —| Dominik kıpırdamadan, kocasınlâ bakmadan, bir gece evvelki lâkayt s€” siyle cevap verdi: — Bir sebep yok.. Evet. | : —O halde ben gıdıyorum, Allaha 1$* marladık. | 'hh_ g ı — Güle gule â Kocası gıdmce Dominik gozlerlnl Uyumuyordu Düşünüyordu! '*karşı hiddet, utanç şüphesiz... Ayni 28 *karşısında kendirli bu kadar zayıf, müe —dafaasız gormekten mutevellıt bir kîî ç Ve. belkıı meçhul oldugu, bayağı "' kime vermişti?. : Patris yemek “vaktinden biraz evvd eve döndü. Elinde akşam ' gazetelefi vardı. Sofra hazırlanmiştı. Dört ki;i“*b yer vardı. Dominiki odasında, hazırla" mış, bir akşam evvelinden peydahlar” miş olan lâkayt ve yarr bitik haliylt eskisinden daha güzel buldu. ÖOnun y? nında da Patrisin almış olduğu akçaf gazeteleri vardı. Dominik karısına laştı ve: — Antuan ile Rişar'ın dedi, bizif | gibi olandan bitenden haberleri yok * tur. Bunu unutma! Onların hareketle ri de bizimkiler gibi, gayri şuuri İ ancak müphem birer hatıra halinde! Bi muhakkak. Bundan böyle onlarla olaf! münasebetimizde hâkim olacak sabi' bir nokta var. O da şu. Sen ve ben” Bir dakika olsun, anlıyor musun, * dakika olsun biribirimizden * ayrılma ' yök. 'Eğer" Antüân ile Rişarın bu hü” 'susta en Küçük bir tereddütleri, bir şüf heleri varsa, bizim bu husustaki kana” timiz önlara tâm bir telkin olmalzd“ Öyle değil 'mi? Arkadaşlarm bir 567 -en şüphelenmemelen lâzım.. ' Vc boguk bir sesle ilâve etti: .— Hiç bir şeyden, ne sarı fularii’“' ne de çalınan gerdanh'-tan Aı'ıla-ill mı?. Dominik cevap verdı Ses gayet hâ" — Anlaşıldı... .. , — Ve biraz kendmc gel Tabiî "I" Halinle şüphe uyandırabilecek bir V ziyet alma. Her zamanki gibi olmalı ( Devamı mr) i —if 112 — Maksat eve girmenin yolunu bul. Süaktı. Ölesi kolaydı, evin boş olduğunu es. Tarengiz habercisi söylemişti. Fakat şu polis Memurunu ne yapmalı? İşte adam birdenbire geriye dönd!? ve duvarın önünde durdu. Yok. sâ işin farkıma mı varmıştı? 112 — Bereket versin ki, hayır! Valing de, rin bir nefes aldı. Fakat ayaklarını oyna, tirken kuru yapraklara basarak hışırdattı. Polisin nazarı dikkatini celbetmişti. Hareket siz durdu. Bu aralık polig memurunu kan, dırmak iİçin aklına bir fikir geldi, 114 — Bir sürü kuru yaprak ve çalı çırpı. topladı. Polis memütürüu oraya kadar geldikten sonra geri döndü. O zaman Kara Gölge kü. Ççük âalçak duvarı tekrar geçerek elindekileri iki ev arasındaki açıklığa koydu. Sonra bir kibrit çakarak yaprakları yaktı ve hemen Kibar hırsız — Sıvah centılmen a.kabinde hh- s:çrayıgta duvan aşarak Lord Valmundun bahçesine girdl 115 — Kuru yapraklar hemefi ateş aldı. lar: Pölis meniürü tam 'döneceği zaman ateşi gördü ve hemen oraya koştu. 116 — Poliğ memuru, kocaman papuçla, rile ateşi söndürmeğe çalışırken, Kari li ge, sokağın öbür tarafında bulunan €V 'aliyete geçmişli. Eve nereden glreceg"'i T dan evvelki sergiülzeşti esnasında öğTeT MJ Bunun için hiç tereddüt etmeden evin F ni döndü. ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: