B w A G H a Yazan: Naciye İzzet Het bakkı ablası Hadiyo'ye alttir. —Ü - mH;ı' i'îin bu candan — teminatı el oldukça iyi tesirler yaptı. ;_f—'gekxu yaşamak kuvveti vermek çin bu küçük ümitten başka bir şey Hi değildi. Bu âşıkları oyalayan, sten, en küçük bir şeyin doğurdu- $U _'!datın yalancı bir ümit kayna- Bridi..., Eünıjlfl:ü uân alınamiyan birkaç | Neclâ Macid beyin evine gelmi mişti. Hayri de hiç bir iz bulamamış. Hayrinin öğrenebildiği : Neçlü Kadri içinde hiç bekkE l tren ldan dışarı gitmek üzere ne ğf ne de vapur bileti almamıştı. %HP o kadar ehemmiyeli bir şey kaza ç Lem'i tekrar yavaş yavaş Varla İ& ve ıstırap çukurlarma yu- ıa.ı;““îa başlamıştı. Bir gün genç Medi, ',,;';’; g:hc (ı'f,':,, tahmmül ede- ye iş olduğu rny' kutularmı venn:kml I:ılı:neoiy- uf:tele gitti. ölleksi P Hen iyon meraklısı o gün zih ıhv,n—'.'_'_'ı gibi görünüyordu. Mu- ıu,,"yl Enfiye kutuları” üzerine "m,:âî' Pek de mütemayil görün- &m'iye gelince üstüste uğradığı 'â“ğ_h- İle, du: etmiyerek birdenbire — sor- Yallerle eskisi gibi teşrifa- :ı'da Kadri hazımı biraz gö- 'Yim Macit beyefendi? Bu genç ki diğiyi n eski bir ahbaba çok benze di rebilir #ize söylemiştim.. Hem bir müşabehet ki! Acaba S h:m hocasiyle bu ahbap H“vğnqynm;ıi.nhm var mt diye öyle büyük Şocükları ni deellediğim bu eski ahbabın nere- olıl.'ıkt::.nu bilmekle çok memnun Ma vap :—'“*7 meyus bir tavırla ce- Öi V LN 'i , sizi memnun ede. fgâ“*“hecok Müteessirim beye- Mevzo, Benim için çoyacı olan bir îğemu ettiniz. Neclâ Kadri bi Üa Tkaç gün evvel çok hasta bu :'"mm yanına gitmek üzere k'"dîıin a';yîllmııur. Evvelki gün sınim iyi n bir mektup aldım. Hala- unmağa ğını ve yanında — bü: d Sı;n:n Dur olduğunu yazıyor- Ya gi demin bizimle berabes Viyana- diliyor, Oy*—!âinî söyliyerek — özür Zamanda, Födar canım sıkıldı ki.. Şu baska bi Onün yerini tutabilecek yok — ini bulmanın da imkâmı üyü © Hakkıı h Üzüntüleri Nız var elendim.. Bu Sünu Bılî::.m kadar can sikrer oldu lâyy yapit beyin sözleri Lem'iye N iye Nec. Bettiriyen dda bulmak ümidini kay - iSİ ferahlanı, Fakat diğer taraftan “ber Vayıltmıştr. Neclâ - onlarla bera- &nig b:î:ny:î_umıdu Demek ki BüVgisi ma karşı olan öi * Pek o kadar - da kuvvetlide: ilk Ef"_k otelden ea ümmerür &si derhal Hayriyi haber- dün m'::îlîtııe.l Geç kalarak )t"duu o« i 'erine maruz bulunmak fıio saat Hayrinin evde Bir saatti. Serbestçe tele- ği hemen evine geldi. 'Eı?z Mekten gelen [şkmnıl..md. t&:&ı Küci'ık hemen .lîı::ı n“ıîu sevinçle wlwahyn.,u ; zeyyen müdahale ede: beyefendi dedi. u fon eımeî" ha Tek Onu öp: socuk bugün — Ciddi mi? Di Si ee C l “Ev'g* 4 k etti: — Ne yfph bakalım bana söyle Kanser kurbanı: savvur edemezsiniz beyefendi! Bu gün Taksim bahçesine gitmiştik. O- rada Dikmen beni bıraktığı gibi tâ u zaklara kaçtı.. Birdenbire onu göre- medim!. Beş dakika kadar her yere koştum., Öyle büyük bir endişeye düştüm ki! Baba küçüğü azarlıyabilmek için uğraşırken kız fenes almak üzere durdu: — Niçin böyle yaptın Dikmen? Hiç bir çocuk ayrılır mı? Ya seni fena bir adam alıp götürsey: di ne yapardın? Dadıların Yl“md'f' kaçan çocukları onlar tuttukları gi- bi bir torbam içerisine koyarlar ve götürürler. Sana bunu evvelce de söylememiş miydin? Artık bir daha böyle fena bir şey yapmıyacaksın de- ğil mi?.. Eğer —yaparsan sana ceza vereceğim. Hem nasıl ceza biliyor musun? Oyuncaklarını elinden ala- cağım... Senin gibi bir çocuğun böy- le ceza görmesi çok ayıp bir şey olur. Tıpkı arsız sokak çocukları gibi!... Çocuk başmı eğmiş bu azarları sükünetle dinliyordu. Fakat buna rağmen baba kücüğün bu mahcup tavriyle beraber hiç bir esef alâmeti farkedemedi. Çocuğun gittikçe kıpkırmızı kı- zaran yüzünde büyük bir canlılık gö rülüyordu. Adeta muzaffer bir tav yı vardı. Veen ufak bir. pişmanlık eseri bile görünmüyordu. Bu çehre babayı hayrete düşü- rerek tekrar sordu: — Söyle bakayım Dikmen? Ni- çin kaçtın? . ağzı güzel ve emniyetli bir gülüşle açıldı. Melek gözleri mesut bir alevle tutuştu. Mürebbiye anlattı: — Bu yaramaz çocuğu - bir ka- dmla gördüm. Dizlerine oturtmuştu. Kendini hiç ses çıkarmaksızın kadı- na öptürüyordu. Lem'i baştan aşağı sarsıldı: — Nasil bir kadınla mr gördü-. nüz? Kalbi göğsünde çatlıyacakmış gibi çarpıyordu. Derhal hatırına Noca İâ gelmişti. Mürebbiye hiddetli bir ida ile: — Evet beyefendi, dedi. Bir ka- dmla gördüm.. Fakat her halde şüp- heli bir kadın olacak.. Çünkü beni görür görmez hemen Dikmeni yere bıraktı, hızlı hızlı âdeta koşar gibi oradan uzaklaştı. Lem'i büyük bir heyecana tutul muştu. Oğluna eğilerek: — Bu kadın kimdi Dikmen? Çocuk en güzel tebessümlerin. den birisiyle babasına gülümsedi. Hiç Hiç çekinmeksizin: — O kadın.. Kâğıttan anne de- ğil... Asıl sahici anne!.. Ötekisi... — Şey öyle mi? — Öptü.. Çok çok öptü.. Hem onuün öpücükleri ne tatlıydı! Mürebbiye beyefendinin çocuğu azarlıyacağı yerde bilâkis nasıl — ö- püp da kalbinin üzerinde — çocuğu bastırmak için bu kadar şidetle kol- | larınım arasında — sıktı; vir bir türlü anlıyamadı. Bu hararetli kucaklayışı Lem'i gibi çocuğunun terbiyesini dü. şünmesi lâzım gelen centilmen bir adam için çok münasebetsiz bulu- yordu. (Devamı var) — Yaptığımıt sadece terbiyesizliktir. Karıma hediye vermek haf -Hem de yalancı elmas! YNU 396 sene evvel bugün — ——— arbaro karşısında Kumandan kaleden bütün maiyeti ile kaçıyordu 1530 yılı 8 temmuz günü 398 sene — evvel bugln eşsiz deniz Kahramanı — Barbarosla onun değerli denizcisi Sinan reis karşı karşı ya konuşuyorlardı. Barsarca: Sinan, dedi aana — yirmi yedi — kadırga veriyorum. Bu kuyvet ile ber işi yaparsın. Kendini göster. Sinan helecan içindeydi. Kendisine bavale edilen bu mühim İş onun için — dünyanın en büyük şereti idi * » » Burbaras İstanbuldan — 180 kadırga — ile çıkmıştı. Kaslel Nova Üzerine — gidiyordu Düşmandan hem burayı, —hem de bir sene €vel çehit ödilen yetmiş 'Türk aakerinin inti kantını afacaktı. Binat Rois Barbammstan ayrildiklan sonra fik defa Katars körfözine uğrudı. Burada ge milere su alacaktı. Flikalar dezize indirildi. Bu, flikanın Hir mil mesafesinde 8. Saktle tspanyollar 400 kişi şehit etmeğe muvalfak oldular. . .* Bu hüdiseden birkat gün sonra gelen Bar Baroe döğru Kastel Novaya yanaştı. 'Maiye tinde Batih Rets, Murat Rejs, Turgut Rela, Beyit Alı Reis, Hacr Makayt gibi göhmetli Telsler vardır. Donanma iki gün denizde kaklıktan sonra karaya azker çıkardı. Kale otuz dört topla Bombardıman — bergün fasılasız — devam etti. Yirmi gün içiade 8227 tane gülle atımış t Bu bombardiman düğmümi tam manasile sersemletmişti. Bu VAZİYetİ kavrayan Barba Tos: — Top, işini bitirdi. Şimdi aıra — hücuma geldi, dedi. Zaten bunu bekliyen Bâkerler şiâdetle kalp ye ktouma geçtiler. Bir wladet eoarâ gün lerce bombardıman ödilen kalöye Türk bay Tağı çekilmişti. Kalt Kumandanı, Türk askot lerinin hücum etmekte olduğunu görür gör mez: — Buruda fazla dürüâmayız. Haydi öbür kaleye.. emrini vererek bir. kuzım — aakerini kaçırmağa muvaffak Olmuştu. Fakst bunun hişbir faydası yoklu. Artık mukavemet im kânı kalmamışlı Kumandan Sarmiyanto arkasından 300 as ker gelmiş olduğuğu görünce saçlarını yolma Ba başladı. 4000 İspanyoldan ancak 300 U gell ân. Diğerleri ya teslim olmuş veya esir almmıştı. Bunu gördükten sonra mukavemet etmesinin manasr kalmazdı. Canlarma doku nulmamak gartiyle teslimm olacağını bildirdi. Barbaros teklifi kabul ederek kaleya girdi vae Yeniçerilere kiçbir Tapanyolu öldürmeme yerini emiretti. B çarpışmada 300 zü Yeniçeri olmak üze Yağmurun Tonton amcaya tesiri N Tramvayda oturuyor, gazete o- kuyorum. Yanımda da, bizim Hacı Malik efendi vardı. Arada sırada ona dönüyor bir iki lâf söylüyordum: — Hanım teyzemiz nasıl, Malik efendi? — Bırak: Allahını — seversen.. Kuk yıl salihattan kadını bile bu ze- mane, bozdu.. Ârtık e namaz, ne niyaz, ne tesbih ne salevat.. Başma da şapkayı geçirdi. Haydi diyelim ki biz erkekler kanunen buna mecbu- ruz. Şemsisiperi falan arkaya geti- rerek yasak savuyoruz. Fakat ona ne oluyor? Kim mecbur ediyor şap ka giymesi.. Hem efendim, günahı bana da yazılır. Çünkü bir kadının ahval ve harekâtmdan şer'an mesul olan kocadır. Ama gel, o devir de- ğil... Ne yaparsın, harmediyoruz... Lâkin hem ede ede mide fesadına uğrıyacağız!.. Böyle hazmetmek - o. lur mu?.. Annesinin bu hali kızları da azdırıyor. Zaten bir atalar sözü vardır: Efendi tef çalarsa hane hal- kı rakseder elbet.. Hanım sinemaya gitmeğe kalkmca, kızlar da haydi efendim mayolarını alıp plâja.. Eh haydi bakalım — bu işin üstesinden gel.. Bozuldu efendim, ahlâk. bozul. du. — Susf Hacı efendi. — Neden? — Mürteciane sözler söylüyor: sun. — Ne olurmuş? — Duyarlar, fena olur... Zaten v Namus taraflısı bir mücahit kadın ötedenberi mimlenmiş bir adamsın.. Vallahi karışmam ha... Çeneni tut... — Âdetimdir: Daima - tutarım çenemi,. .Fakat tramvayda kimse yok.. Biz ikimiziz. Tam o sırada,;ense kökümüzde bir öksürük işiterek irkildik. Meğer ikimiz de fark etmeden, arkamıza bir kadın gelmiş. Usulla: d:—dGinŞ:':gmüP «dedim. Dağ ba şında diye ır bar ma, ça h dibinde adam bulmmu... Arkamızdaki kadın: — Üzülmeyin! . dedi. - Konuş- tuklarımızı işttim. Fakat size tamami. le hak veriyorum! — Gitti efendim, ahlâk elden gitti. Bu kadınlar böyle sinemalara, plâjlara döküleliden be- ti bizde de geçim kalmadı. — Efendim? — Geçim imkânr kalmadı diyo- rum.. Bakm... Eskiden böyle miy- dik?... Bu kılıkta mr gezerdik.. Gün de kırk elli lira kazandığım olurdu... Şimdi, rakiplerimiz azaldığı halde sekiz on bile güç belâ ediyoruz.. — Anlıyamıyorum? Baaaaaaaa aa aa aaaanaei re 8000 zaylat verilmişti. İspanyollar 3000 zaylat vermişlerdi. 1000 den fazla axir vardı. Venediğin Kataro ayaleti bu bazpte hiç rol oynamamıştı. Bu suretle Barbarca galip ge Nince Kataro valisi Matao Pempo Türk ordu Buna Kâzım olar ersakı gönderdi. Barbaros Binanın intikanunı almağa azmetmişti: — Bize yatnız erzak değil, kalenin anahtar darı da Lâzün., cevabini güöndendi. Bu cevabın manâası açıktı. Anahlar gönde rümediği takdirde hareket — başlayacaktı Fakat vali bunu hir tebdit sandı ve Barbaro Ba şu haberi güönderdi: — Kataro kalesi Venedik cumhuriyetine nittir. Türkiye ile Venedik hükümeti arasın da mevçut olan müterekeye rüğmen hücum eandığı halde müdafanda kusur edilmiyecek ur. Barbaroe artık duramazdı. Derhal donan mayn hareket emrini verdi. Venedik valisi işin sarpa sardığın: görünce giçiler göndererek sulh teklifinde bulundu. Dostlük alâmeti olszak da bir vazo — içinde Bü0 aktı hediye gönderdi. Bu süretle 400 ge ymicinin intikanıı muvaflakiyel ve galibiyet yerefi İ alınmıştı. Niyazi Ahmet — Anlaşılmıyacak bir şey yok, beyciğim!.. Bilmez misiniz? İnsan, memnu olan şeye karşı haris - olur. Eskiden, kadınlar, Hacı beyin dedik leri gibi kapalıydı, örtülüydü, sımsı- kı çarşaf giyerlerdi. O zaman, erkek ler de aç kurt halindeydiler. Bizimki. lere rağbet olurdu. Şimdi gözler tok oldu. galiba.. Ekser erkeklerin de metresleri var, aftosları var.. Gitti gürültüye bizim meslek... — Nasıl meslek? O, dinlemiyordu. Büyük bir coş. kunlukla anlatıyordu: — Hacı beyin istediği gibi her geyi düzeltmek lâzım: Eskisi gibi... Örtülsün kadınlar.. Ne plâj ne sine- ma, ne dolaşma.. İbadet, taatla meş- gul olsunlar... Döndüm baktım. Bu sözleri söy- liyen kadımnın yüzünü görmek isti- yordum. Doğrusu onu, sımsıkı ka« palt göreceğimi sanmışken, yüzü gö- zü pudra, sürme, rastık içinde gö- rünce: — ne perhiz, bu ne lâkna tur- şunu? Ele verir talkını, kendi yu- tar salkımı! demeğe hazırlandım. Halbuki, Hacı Malik efendi, fi- kirlerinin bu derece şiddetle müda- faa edilişinden dolayı son derece mü tehassis olmuştu. Kadının haliyle kali — arasındaki tenakuzu — seçe- medi: — Allah senden razı olsun ey ahlâk hâmisi kadın!.. Sen kimsin?.. Bu dalâlet devrinde nasıl olmuş da kâinat üzerinde hâlâ yaşmyorsun?... Sağ ol, var ol... Ver mübarek - elini öpeyim! - dedi. ş Kadım, gerdan kırarak elini uzat. — tı. — Adın ne hanımcığım ? 3 — Bana Cihanyandr “Gülfidan - derler. | — Neredensin? Kimlerdensin? | — *** sokağında çalışırım.. E- vim vardır.. İşletirim. Düşünün bizim Hacı Malik efen dinin şaşırmasını! ( Vâ - Nü) aa aaeaaeaaaEEERER AT - . Milyonerlik getiren ameliyat! Beyninden ameliyat olan adamın n hayret macerası Bu hafta Amerikanın Atlantik şehrinde senelik kongresinin aktet- miş olan ÂAmerikan tıp cemiyeti be- yin üstünde yapılan bir ameliyatın akılları şaşkınlıktan durduracak ne- ticeleri izah edilmüiştir. Ameliyat gören adam eskiden ticarette hiç bir işe yaramazken ame. liyattan sonra müthiş bir kabiliyetle en kısa zamanda bir milyoner - olu- vermiştir. Ameliyatı takip eden ilk hafta zarfında bu adam 2.000.000 dolarlık gatış yapmıştır ki, bu yekün mensup olduğu kumpanya tarafından yapıl: mış satışların en yükseğidir. Bir müd det sonra ise satış faaliyetleri c dere- ceyi bulmuştu ki kumpanya fabrika. Jarınt genişletmek mmecburiyetinde kaldığı gibi bu adamı ikinci reis de- recesine yükseltmiştir. ! Tıp cemiyetinin senelik kongre- sinde bu hikâyeyi anlatan zat Şikago üniversite — profesörlerinden Dr. Wart C, Halstead'dır. Ticarette vaktiyle beş para etmi. yen bu adam gündengüne bilginleş. mekte, ölüme doğru âdeta koşar a- “dımlarla gitmekteydi. Hastahanede muayene olunca kafatasının içinde kocaman bir urun beynin iç tabaka- larma doğru yayıldığı tesbit edilmiş. ti. Beyinin ön kısmınm en büyük parçasının kesilmesini istilzam etti. ren ameliyatta sonra, hasta bir müd. det delilikten ıstırap çeker gibi gö rünmekle beraber, çarçabuk #ökol muş ve hastahaneden çıkarılmıştı Şimdi aradan iki sene geçmiş |;“ M!'I tadır..Adam zekâsr sayesii