gepinyes — 296 :s0pOş > Miyiepn m) sarmıpx Oj yızeu *& “sauna 11pyet “tey sıkeğ dıye — 196 zojes WWPE 4 Mp4 SURU sym :a01U iamaokyi Röhip hep ayni sakin sesile: — Mösyö dö Kandal çok gençtir, de- di. i — Anlıyorum, muhterem peder. Fa- #ot sarf, çok genç olduğu için, getir- diği adamı hangi işte kullanacağımdan kat'iyyen şüphe edemez. Leonora tekrar söze kariştı? — Bu Ravayak faydasız bir adam ol muştur.. Yani tehlikeli bir adam. Akuaviva da Depernona hitaben: — Bunun için kendisini memleketi- ne... Valisi bulunduğunuz Angulem şem rine göndeririz, dük cenapları. Anlıyor musunuz?. Depernon sinsi bir tebessümle: — Anlıyorum, dedi. Memleketine dö- nünce de, artık biç kimse için tehlikeli olmıyacaktır, Bundan emin olabilirsiniz. Akuaviva yavaşça beşiyle tasdik etti. I.öönora gülümsedi. Jan da kendi ken- dine şöyle dedi: — Pekâlâ! Ben de, bu zavallı Rava- yakm, Dük Depernonun vali bulunduğu şehre dönmemesi için elimden gelen her şeyi yapacağım. - Aluaviva, kısa Bir süküttan sordu: — Pahemtvd'niz. yeni adam k'm? — Simdi herkesin ağzırıda © dolaşan retthiş bir serseri. Ona yiğit Jan diyor- lar. N Bu defa, perdenin arkasında dini'ven Jan ne hayret. ne de büyük bir hiddet eseri gösterdi. çünkü İsminin zikredile. <eğini biliyordu. Yalnız. gözleri karan- kkta parladı ve müthiş bir tebessümle Girildandız , Hakikaten günümü boşuna geçir. miyeceğim!* Akuaviva dükün sözlerine cevaben? — Yiğit Jan mr? dedi, onun Mon- martrüeki hâdise ct kta dermeyan j 4 J gg & s2 Pa3ERE Şi ye pır 53 ü FE ğ 3 Gale BEİ 305 isigi yası Ş 3İ : 3 Rig Mp şili zeiis 3 “88 2 5 . Hip 2 lo İH, Bip; ağii ç >: 5 zBe 3 pi iğ Lİ MN ri tie lir NN eiiğ ibi bo bii © 2 Dul İla w “e ş 5 — BE Eee öğ ki â B SE öngi 5 $ ğ i 2 zi e OR İş : 2 35 MEPE O; İp z <j İRİ Heci , li REPR B Fg i BEİ Pezed Pepşsay K gis z $ SSEŞ ; GE z ii Eşkih di 5 zilin m RA , SEE — Lp e PE Ör pire” yaaşln İrez 5 ğ 282 Sa > X ge FİSEE gişiiiz g | t 3 Lİ EepiR İN 2 çeşit Su | <. —— # m za iki g ileti 3 lez 5 Sg ea ğa 1 Eş 2. Tl 5 p£ öz iöşssSE © eği, bla Mekireğip e Hg 3 2 İp; hee ağ pi iz si tipe kete: > > B 8 2 BE EŞ” ğ is <3 Z ğ “ğe a a 135 im. 2 3 iş 3 N 302 PARDAYANIN OĞ! U mahvolduğu söylenmiyor mu? Leonors gayriihtiyari heyecanla $or- du: — Demek ki, sağdır, öyle mi? Depernon ayni sinsi tebessümle ce vap verdi: — Sağtlır, hem de mükemmelen sağ. Kandalım dediğine (o bakılırsa, bir tek hafif çiziği bile yok. İnsanım neredeyse, şeytanın el ayak takrmından o adamları “ koruduğunu (iddia etmesi Kahraman bir yürbaşiyle on beş asker ve gönüllünün mahvolduğu müthiş bir infilâktan bu külhanbeyi ilâhi bir muci- zeyle kurtuluyor. Fakat böyle (olması neticede bizim işimize yar:yacak. Leonorayla Akuaviya bir defa daha gizlice bakıştılar. Ve Leonoranın bu ba“ kışı şüphesiz bir suali ifade ediyordu. çünkü rahip gözlerini kırparak evet ce- vabı verdi ve hiç sarsılmayan ayni sakin sesle sordu? — Mösyö dö Kandal bu.. nasıl tanıyor? * Depernon gülerek izah etti: — Bu oldukça hoş bir hikâyedir. Dün Uuvrda bulunduğumuz bir sırada Mon- martr manastırı basrahibesinin toprak- larmda vukubulan mühim hâdiseler hek kında krala izahat verildi söz aramız- da hâdise cidden mühimdir ve bu yiğt Jan hakikaten müthiş bir adamdır. Kral bunu açıkça izhar etmekten kendini a- lamadı. Zannediyorum ki, asinin sağ ol- duğunu bilseydi böyle takdirkâr sözler sövlemezdi. Fakst o anda, herkes onun mahyolduğunu zannediyordu. Leonora dalgın bir tavırla: — Evet, dedi, Ve ben. onun nasıl kurtulduğunu bir türlü anlayamıyorum. Leonora bu sözleri söylerken, ısrarla Akuavivanın gözleri içine (o bakıyordu. şahsiyeti Tile Koi po 9» 144154340 230217119 geliyor... ME yük vapurumuz olan “Çucen Mary” ile New York'a giden arkadaşımı uğurlamıya gittim. 4 — Bütün sabahı mağazada gecirdik. 1 iz ŞliMiğ şii 7 j 233 ii Ws $ o di Z :3 o a8ş Em g İS x. Sd ge V ) yi, Baz E ep : lke (383 şo DÖŞ ni. iğ — i a O 5» 3 iş OşO, | diz ARE; go Fiş © iie lie oByijE DORİİ 3 Simi (ar iisii © Hiz? — i değEee ; Da 3 » li ii w$lf 5 “ 4 zi Sai 5 © E d E Z ge ME | özi iğşş © gil | ese Bel Eay3ü38 V Bis # e ge OB | EiğErssi c S.3 O OF( like ceker) Ez > | daspşiki esş,öşi n MEsİwgs” ÖZER #riyal iMeeör di 15» : # e e z 2 y e 7 3 £ . g3 ğ 5 : ağ 9 İç Ş 3 Si 5 di ER api 2 Rİ : e 2 z 3 yi e Ds Ap elişi, gil EŞ £ a: iin > Es Mal vi «3 38 e İöyüğliş ep yi Rİ y ceği b” 8 Ls ği z SE 3 sw. » Ve » © Bi e 5 3 9 yi > gösatiğE R Şe lb e A“ Şe z s dx ; £ 5 â - GN Dap s4 3 S5 AŞ — B z e 8 B Öz ieB; Glbppa mide yp EEE rİdr çi kap şii yı az e iniş di 4İ OBASİBARA ç Hizmaka SE deki vE) 1. TA Wi le ğa # İRİ " “a " - 5 cı 8 8 PARDAYANIN OĞLU 303 göstermek istiyormuş gibi lâkayt bir i- şaret yaptı. Fakat içinden Şöyle düşün- dü, . — Binanın altında muhakkak bir şey- ler var. Harabelerin altını “ araştırmam lâzım. Depernon devam etti: Kandal gençtir ve Kralın bâyranlığı ona çok büyük bir tesir yaptı. Heyecana düştü. Ben de bunu görünce, alay ol- sun diye, ve tevlit edebileceği neticeleri biç düşünmeden bir masal © uydurdum ve bü Janın çok yüksek ve asil bir aile- nin çocuğu olduğunu söyledim ve bunu ancak kralın bildiğini ilâve ettim, Leonorayla Akuaviva bir defa daha, hissiyatların: gizli bakışlarla ifade etti- Ter. Kandalın sözleri Üzerine gihni ça- lışmağa başlayan Jana geline o da, in- kisart hayalle içini çekti ve acıyla dü- şündü: — Demek ki bu bir rüyaydı. Ben de bu külhanbeyi dükfin oğlu gibi hareket ettim, yani boşu boşuna heyecana ka- pıldım, Doğrusu, neredeyse, hangi bü- yük prensin oğlu olduğumu düşünmeğe başlamıştım. Cidden bu kadar aptallık ve sallık olmaz! Hakikate temas ettiğinden zerre ka- dar şüphelenmiyen Depernon alaylı bir tavırla devam etti: ; — Hiç bir maksatla yapmadığım bu saka, esasen hâyalci bir çocuk olan Kan- dalın heyecan ve hayranlığını birkat daha arttırdı. Bunun için, bu sabah te- sadülen bu adama râstgelince derhal 0- na yapıştı ve ona orduda bir vazife ve- receğimi zannedetek yanıma getirdi. Akuaviva lâkayt bir tavırla sordu: — Bu genç adamı gördünüz mü? — Henüz pörmedim. Siz gittikten sonra, onu kabul edeceğim. — Demek ki hâlâ sizdedir, öyle mi? Ş K tire * Şüpbesiz!., Kandal, © Het —————————— ceğimi ve kendisine iyi bir İş vereceği- mi ona temin etti, o Binaenaleyh beni görmeden buradan gitmez. — Şimdi nerededir? » — Fakat. Herhalde bekleme salon- larının birisinde. Artık fazla sabredemiyen o Lconora heyecanla: — Buradan çıkmaması lâzımdır. Dedi ve Depetnon da hayretle: — Niçin? - Diye sorarak rahibe baktı, Rahip de tasdik etti: — Madamın hakkı var, dedi, Bu genç adamın, sizin evi terketmemeşi lâzrm- dır, Bu sözler gâyet kuvvetli ve emin bir ifadeyle söylenmişti. Jan gayriibtiyari ürperdi ve dikkatle rahibe bakarak 'dü- şündü: — Madam Konçininin beni yakalat- mak istemesine aklım erer! Fakat bu rahip?.. Herifi tanımıyorum bile? Ona . ne yaptım? Beni niçin öldürmek istiyor? Evet, sakin ve tatlı haline rağmen din- dar kılıklı haydut beni öldürmek isti- yor! Depernon hayretle: — Ravayakın yapmak isterçdiği işi bu gence yaptırmak istediğimi o unutu- yorsunuz, muhterem peder, Rahip soğuk ve sert bir sesle o cevap verdi. — Hiçbir şeyi unutmuyorum. Bü gen ce ihtiyaermız yoktur. Zaten şunu bili- niz ki, sizin tekliflerinizi kat'iyyen kas bul etmiyecektir. Artık oRavayakada ihtiyacımız yok. Ve bu genç bizim için Ravayakdan çok daha büyük bir tehli- kedir. Binaenaleyh, buradan sağ olarak çıkmaması lâzımdır. | Jan büyük bir hiddetle mırıldandı — | bir i 1. ü 1» — lı ir görülü Arkadaşım en aşağı üç ay burada bulunmıyacak ve zannetmem ki ağustos sonuna kadar dönmüş olsun. — Fakat, çok iyi vakit geçirdim.