Tarihi macera ve aşk romanı — 103... Osman gizli pencereyi açtı. Ibadet eden ve İsayı Yazan: (Vâ - Nü) çağıran gelin rahibenin itikâf hücresine girdi. Fakat oradan nasıl çıkacaktı ? Geçen kısımların hülâsası Papas Osman, “büyümüş de küçül. müş,, denen insanlardan biridir. Ya. $ pek Küçük olmasına rağmen, bü. vükler tarafından dile başarılmdsı mümkün olmtyan şeyleri yapıyor. Hiristiyan âlemini allak bullak eden mucizeler gösteriyor. Şimdi Giridin kadınlar manastırındayız. — İtikd/ta hi bir gelini gözetliyoruz. . &8 — Pencereyi açacağım, — Hangi pencereyi? — Güzetleme penceresini, — Bunu nasıl yapacakam..; — Ne kadar dikkatsizsin lala... Et- rafında olup bitenlere hiç . dikkat et. miyorsut, Bu gidişle, daima “orta bhir İtiraf etmeli ki, ayni azmanda en gü- | zeli... Ben böyle düşündüğüm sırada, oğ. lan, pencerenin kenarma tutundu. U. sulla aşağıya kaytı. Hiçbir gürültü et. memişti. Tüy gibi hareket etmişti. Aşağıya indikten sonra, duvardaki tertibatr yeniden harekete geçirdi. yip geline yaklaştı. Rahibe, hâlâ dua ediyordu: — Gel, ey İsa.. Gel hayatımın ve mematımın erkeği... Osmun: Pencereyi kapattı. Bir iki adım ilerle, | — Geldim!...- dedi. Rahibe, hoyecanla geri döndü. Sendeledi. Gözlerini uğuşturdu. Hakikat mi, rüya mı gördüğünü bir türlü kestire. miyordu. — Sen?ı. Osman: — Evet; ben... « dedi. . Ben, İsa... Kadım derhal secdeye vardı, Bense şöyle düşünüyordum : Sen?... diye kekeledi. — Buradan tekrar nasıl yukarıya Ççıkacakam, & çocuk.. (Devamı var) Bina işleri ilânı Nafia Vekâletinden: 22 HAZİRAN — 193* Amerika tumhurreisi “Ruzveltin zabıta romanı A ,il!luı ,.ııl l Çeviren fa. —328 — Bununla beraber, Cim hiç bir müda. halede bulunmadı. — İlkanın nasıl olsa masum olduğunu İsbat edeceğine &- mindi. Hiç olmazsa hapiste geçireceği müddet ona bir dets olurdu. Cimin on- dan bu kadarcık olsulf intikam almağa | bakkı yok muydu?. Lâkin Cimin bilmediği bir nokta var. sa, oda karısının, kaza gecesi kendini takip ettiği, polisin bu noktayı bil | ve karısı aleyhine delil olarak kullan . dağı idi. Nitekim ondört saat süren bir mah- keme neticesinde, jüri heyeti, İlkanım | suçlu olduğuna karar verdi ve genç ka- dın idama mahküm odu. CİM DİRİLİYOR le söylemişti. Cim mahzun bir sesle ıp verdi: — Affedersiniz.. Tahmin ediyor ki... Şey, vakia sizden böyle bir şey temeğe bakkım yoktu amma, siz, | disine müracaat edebileceğim ve £ yardım edebilecek yegâne kimse idi Sizi ne kadar düşünüyordum. — Ben de siri düşündüm. Hem r bilseniz, Cim, buraya gelmeniz iç'n bir mâni yok.. Yapayalnızım. Sad buraya gelmenizin bilâhare tehlikel tabileceğini —düşündüğüm — için bi söyledim . — © halde yazıhanede buluşab! riz. — Derha! gelebilirim. Siz — Ben de hemen geliyorum. Şarlot telefonü kapadı. Bir takı atladı. Fakat bu otomçbil ne de ya yürüyordu. Yollar da, ne kalabalık Her köşebaşında polis otomobili dı | dürüyor, başka otomobillere yol veri p du. 1 — Eksiltmeye konulan Iş; Ankarafa Mülkiye mektebi sıhhi tesisat, kalo- vrifer teaisatı, Su deposu ve çamaşırhane İnşaatı ve tamiratıdır. Keşif bedeli: 34828.22 liradır. 2 — Eksiltme 5.7.937 Pazartesi günli sant 15 de Nafıa Vekâleti Yapı İşle. ti eksilitme komisyonu odasında kapalı zarf usuliyle yapılacaktır. B — Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri evrak 171 kuruş bede! muka, insan,, olarak kalmıya mahküm olur- sun. Asla sivrilemoez, Ötekl insanlar üzerine hâkim olamazsın. Halbuki | ben, hiç de senin gibi değilim, Muhi. | timde ne varsa hepsine son derecş dik kaf ediyorum. Bütlün teferrüat beni a. Bu beklenilmiyen karar Cim Bley. ki alt üst etmişti İlkann avukatları, bükmün temyizi için müracaat ettiler, Cim rahat bir nefes aldı. Daha doğru « su aldım zannetti. Zira, avukatların lâkadar ediyor. Netekim, demin, iş. kencehanenin penceresinin ne suretle açıldığma dikkat ettim. Ayni usulle bilinde yapı işleri umum müdürlüğünden alınabilir. 4 — Eksiltmeye girebilmek için taliplerin 2612 lira 12 kuruşluk muvakkat | teminat vermesi ve Nafıa Vekâletinden almmış müteahhitlik vesikası ve asga. burası da açılır. Ve kotidordi durup | ri 15000 lira değerinde kalorifer ve sıhhi tesisatı iyi bir şekilde yapmış oldu. pencereyi açmak mumkundur - Sımdx açıyor musun ? mik Au)omm — Açıp da ne olacak? — İçeriye gireceğim. — Nereye? — Gelinin yanma! — Aman Osman... Yapma Osman... — Niçin canım? — Düşünsene.. Bin bir tehlike mev, cut. Evvelâ pencere pek yüksekte. O- radan aşağıya atlaman lâzımgelecek. Sonra, burası, yukardan, aşağıdan ga. yet sıkı bir kontrol altındadır. İtikâf odasının kapılarından biri açılabilece- ği gibi, bu koridora bir müfettiş gele, bilir. O zaman senin de, benim de akı, betimiz ne olur? — Bana tehlikeyi haber verirsin. — Ya veremezsem?... — Gözünü aç da haber ver, — Haber vermeme rağmen sen ka. gamazsan... Başka türlü bir tedbir a. lamazsan... — Lala.. İnsanm içinden çıkamıya- cağı hiçbir. müşkül vaziyet, Sen o cihetleri hiç merak etmi.. laka üstesinden gelirim. — Oğlum... Ben hayatta bin türlü mülâhazalar serdetmek, behemehal ihtiyatlt olmak emelinde olduğum için birtakım muvaffakıyetsizliklere uğra- dım. Senin ayni yolu tutmadığını gö. rTüyorum. Haydi bakalım, Yolun açık olsun. Ne dilersen, canın nası| istersa öyle yap. Allah muvaffak etsin... Osman: — İçimde bin bir arzu kayniyor, on. lar beni sevkediyor. Ban arzularımın emrine tabiim! . dedi, Hislerim bana kumanda ediyor. Şimdi o hisler, “aç şu pencereyi.. Mademki geliri boğe, niyorsun, yanma gir!” diyor. Oğlanın sırtını sıvazladım: — Mademki öyledir.. Haydi. bakalım * dedim. Osman, atik bir el hareketiyle , pen. eereyi açtı. Şimdi artık gelin rahibe- niİn duası daha vazıh hissediliyordu: — Ey İsal Bana mucizeni güöster... İşte ben #enin zevcenim. Gel, baria gö. rün, Gel, Beni zevce diye al. İste ben seninim... Yalnız seninim.. Ebediyyen seninim. Fakat sen de benim ol Ey dünyamım ve ahtetimin eşi, erke. ği... Hayalimi; hislerimi, vücudumu ruhumu dolduran sensin... Yalnız sa. na maksusum... Gel, gel, gel. Mucize, ni göster... Kendi kendime şöyle düşünülüm : “— Bu oğlan tam fırsattan istifade ediyor, Eğer bu fırsatt kaçırsaydı, cid- den ona hayatta fenâ bir not vermek Mut. | ğuna dair vesika göstermesi lâzımdır, İsteklilerin teklif mekt maddede yazılı saatten .bir saat evveline kadar Komisyon Reisliğine makbuz mukabilinde vermesi muktazidır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. Bina işleri (15T1) >îlânı Nafia Vekâletinden : 1 — Eksiltmeye konulan iş: Ankara Jandarma Polis mektebi ihata duvar. ları, parke, kâldırım, istinat duvatları, merdiven inşası ve bahçe tesviyesi Ve tanzimi işleridir. Keşif bedeli: 18.000 Tirağır. larırı ikinci (3440) | 2 — Eksiltme 1-7.1937 tarihinde Porşembe günü saat 15 de Nafıs Vekâle. ti Yapı İşleri Umum Müdürlüğü Eksiltme ](uıı:lsyon_u odasında kapalı zarf tsulile yapılacaktır. 3 — Ekgiltmoe şartnamesi ve buna müteferri evrak 90 kuruş bedel muka, bilinde Yapı İşleri Umum Müdürlüğünden alımmabijlr. 4 — Eksiltmeye girebilmek için taliplerin 1350 liralık muvakkat teminat vermesi ve Nafra Vekâletinden alımmış mütecahhitlik lâzımdır. vesikasını haiz - olması temiz kararını alıp almamak için yap - | tıkları müracaatlar uzuyordu ve her geçen gün, ona ayrı ıstırap saatleri ya, | temyizi | şatıyordu. Nihayet , hükmün rededildi. İdam kararı tasdik edildi. Artık İlka için tek bir kurtuluş ça « resi kalmıştı. Nevyork sine müra . caat etmek... Avukatları bu nihai te - şebbüse de girişeceklerini bildirdiler. Fakat Cim Nevyork valisini onun kararı affetmiyeceğini Kendisi de avukattı ve şahsen valiyi ta. nıyordu. Bu itibarla, Cimin son ümit - leri de kırıldı. Valiye müracaat edileceği gecesi, Şarlot Hop, küçük apartımanda yapayalnız, derin bir teessür içinde düşünüyordu. İlkaya aeryordu. Vakia kendine hakaret etmişti amma, Şarlot İyl kalbli bir kızdı. Diğer taraftan, onu gidip ihbar etmiş olmasının doğru bir hareket olup olmadığını, yaşamış olsa, Cimin bunu tasvip edip etmiyeceğini de düşünüyordu. Bu aralık telefon çaldı. Şarlot kol - tuktan ağır ağır kalktı, Açtı, telefondan bir ses, Zısaca: — Şarlot! Dedi. Şarlot bir ölü gibi sarardı. Vü - tudundaki bütün kan çekiliyor zannet- ti, Korku, ümit, sevinç hisleri ayni za. manda kalbine hücum etmişti. Nefesi tıkanacak gibi oluyord. bütün mevtu . diyetini dudaklarında topladı ve bir het fes halinde cevap verdi: — Cim! Şarlot, telefondan gelen sesin Cimin sesi olduğunu tanımıştı. Şarlot nihayet kendine telefon eden adamın Cim olduğunu anlayınca sevin- cinden altüst olmuştu. Lâkin ayni za . manda bunun imkânsızlığını da görü « yordu. İlkayı, sevdiği adamı katletmiş olmakla itham edip mahküm ettiren kendisi değil miydi?. 4 Ve şayet Cim ölmemişse, yaşıyorsa İlka masum değil miydi? Şarlot, sevdi - ği erkeğin yaşadığını anlayptca duydu. | ğu sevinçten sonra bütün bunları dü . şündü. Fakat bütün bunların ne ehem- miyeti olab'lirdi. Mademki Cim yaşı « yordu., Şimdi Cim şunları söylüyordu: — Beni dinle Şârlot, seni görmem lâzım. Sana ihtiyacım var. Şarlot'bu sözlerin mânasını anlaya . mıyor, sadece sevgilinin sesini, hariku. lâde bir musiki gibi'dinliyordu. Cevap olarak, sadece: — Canrım, kayatım, Dedi. Sonra da pişman oldu. Bun- ları söylemiş olm” “ı istemiyordu. Lâ « kin ağzından kaçırmıştı. Cim sordu: — Yalnız' mısınız? Gelebilir miyim? — Hayır. Şarlot “hayır,, de demek istemiyar . du.” Fakat İlkanın — hapisten çıkınca, günün | zıhaneye geldiği gün, Cimle telefonu aldı, | Sanki hütün Nevyork otomobili Şarlotun otomobilini — mütemadi durdurmak için söz vermişlerdi. Şa: çıldıracak gibi luyordu. Ah, onu görebilse... Dünya gözüyle yaşadığ bir kere daha kanat getirebilse! Şimdi artık Şarlot her şeyi unutm tu. Yalnız Cimi düşünüyordu. Onu *yordu. Başka hiç bir şey mevevst ğildi. Nasıl değildi? Bu otomobil dı. İçinde bulunduğu otomobil ve te yürümeyen bir otomobil. . Nihayet yazıhaneye geldi. Merdi leri dörder dözder çıktı. İçeri girdi. min, üzerinde “hususi,, yazan odasri camlı kapısından içerde aydınlık gö nüyordu. Demek o, daha evvel gel ti Şarlot çıldıracak gibi oluyordu. N de ise nefesi tükenecek, düşüp ölüs recekti.. Ve ölmek üzere bulunanlar sıl hayatlarını bir an içinde bir sinej şeridi gibi seyrederlerse, Şarlot, bu be çalıştığı anları hatırladı. Burası onun yazıhanesi idi. Yine kiden olduğu gibi “çalışabilecekler Camlı kapıdan; içerde 'bir gölgenin laştığını görüyordu. Kulakları ile d yak seslerini işitiyordu. Bu ayak & letini tanıyordu. Onlafı kaç defalâr duymuş, dinlej ve dinlemekten zevk almıştı . Şarlot ilerledi. Kapıyı açtı. D Bir adam ona doğru iletledi. Bu Cim değildi. Yüksek omuzları, yorgun hali, mavi gözleriyle bu adam bir başkı damdı. Şarlot, telefonda Cimin se duyunca az kalsın bayılacaktı. Şi bu adamı görünce, ayni hissi duyd Bayılmak üzereydi. Eğer Cim yı ' yorsa, yaralı filân değilse, muhaki ki gelmiş olacaktı. Buna emindi. O de niçin gelmemişti?. Bu adam bir habet mü getirmişti? Niçin bu mr göndermişti? Adam: — Mister Bleyk ile randevunuz değil mi?, Dedi. Şırloı bu sesi umdı Bu & na hiç te yabancı gelmiyordu. Yüzi yabancı değildi. Fakat kalası bir anlıyacak halde değildi. Kekeledi: — Bana demin telefon etmişti.. Elleri ile bir sandalyeye tutunm tu. Titriyordu. Onun'” bu hali, memnuniyet vermişti. Ellerini gö: ne götürdü, göz kapaklarını ovuşt gibi yaptı, yorgun halini bizdenbi! tarak, doğruldu,; gülümsemeğe baş Gözleri birdenbite değişmişti, gü | de değişmişti. Gözleri ve gülürü C gözleri ve gülüşü olmuştu. Lâkin Cimin yüzü değildi. Adam: — Şarlot, dedi, beni tanımıyor sun?,