Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—— TTT T T y | bir dolaşayım.,, dedim. Talebeliğimin tatlı günlerini bâana hatırlatan şu köh. |- ne ve dışı çok düzgünlü ve allıklı bina, | Arkeoloji enstitüsüne bir saray yapılmasını istiyoruz ! Ilim Türkiyesinde arkeoloji üveyi -evlât değildir ki üniversitede sı- ğgıntı muamelesi görsün ! Yazan : Memleketin her tarafında eski eser. | lere karşı büyük bir dikkat, sevgi ve alâka var, Türk devletinin bu #aha- daki devamlı irşadları ile ne büyük bir medeni şuur ifade ettiğini ve gerek yer üstünde duran, gerek yer altında yatan tarih ve sanat hazinelerinin kıymetlerini arttırmak ve isitsmar et mek için ne hassas bir cehit gösterdi. gini biliyoruz. 'TTürk gazetecisi bu ilmi seferberlik. te de vazifesinin eri olduğunu ispat et- miştir; çalakalem halkı tenvire çalı. giyor. Gazetelerimiz adetâ periyodik arkeoloji mecmualarıfa 'döndü. ,Türk tarih Kurimu harıl harıl ça. lışıyor; Millt Şefin yüksek direktifle. ri altmda ilim dünyasına Mmütemedi- yen yeni vesikalar yetiştirildiğini ba. zan görüyor, bazan işitiyoruz, Memle. ketimiz2 gelen ecnebi arkeologlara hü- yük kolaylıklar ve nazik bir misafir. perverlik gösteren hükümetin, Türki. yede, gerek rejimin medeni gururuna ve gerekse Türk vatanmım tarihi Zen. ginliklerine uygun bir yerli arkeolog kadrosu kurmağa ve derece ehemmi. yet verdiği ise pek meydanda, Memle. ketin her tarafında yeni müzeler aç. mak, eldekileri zenginleştirmek ve an. barlıktan kurtarmak için kültür ha. ';—“îvövği_&nâiğii%'irîgü malfrm Ankara çalışıyor; #Trakyâ- umüm müfettişi dalışryor, Ege mmtakasm, da Güleç Harabeler arasmda mekik dokuyor. Herkes çalışryor. Ve ben sa- nıyordum ki İstanbul Üniversitesinde de arkeolojiye bu umum? ahenge ayak uyduran bir ehemmiyet veriliyor. Evvelki gün bu zannımda aldandığı- n ne acı acı anladım bilseniz... Üniversite konferans salonunda İh. ni Sina için verilen konferansları din. lemeye gitmiştim. Beş uzun. konfes ranstan sonra dinleyicilere hahşedilen kısa bir dinlenmeden istifade ederek, on gekiz yıldanberi içine ayak basma- dığım Zeynep Hanım konağını “söyle ya keşki dalmasaydım! E Loş, loş değil karanlık bir- taşlığa' girer girmez, sol tarafta gözüme sa- Ti bir plâka ilişti. Haydi korkmayınrız, irkilmeyiniz de üstündeki yazıyı bir. likte okuyalım:; Arkeoloji enstitüsü:.. Karanlık taşlığın camlı bir bölme ile ayrılmış bir kısmında, eski zaman konağının bahçe kapısıma bitişik bir halayık odası. Evet evet.,. Milli Şefin, devletin, hükümetni, halkın, gazetele. rin velhasıl Türkiyenin en yakmn bir | alâka duyduğu mevzuüu, memleket ekonomisinin bellibaşlı bir unsuru ol- ması yüzde yüz muhakkak bir mev. zuu, Üniversite işte bu halayık odasın. da barmdırmaktadır. Kapısr hafifce esnemişti. İçerden ayak-sesleri geliyordu.. Camın bir'ni Karadavut lelerin üstü toz toprak içinde, Tahta raflarda metruk bir iki kitap boyur:- larını bükmüşler, sessiz sessiz protes. to eder gibi, yaldızlı sırtlarını “bu ih. mal” e çevirmişler. Hayretimden dona kalmıştım. Hid- detle karışık bir azab içinde kendi kendime söylenerek, mırıldanarak bah çeye fırladım: — Yahu! Arkeoloji Türkiyede tam 762.736 kilometre murabbar genişli. ğinde bir sahası olan engin, utsuz bu- caksız bir bilgi bölümüdür. ; Biz, bir kazmanın her dörd adımda bir, başka bir âlem keşfedebildiği bir diyarda yaşıyoruz ve yeni nesillere bu 762.736 kilometre Murabbamı (*) mutlaka karış karş kazdıtıp tetkik at. tirmeye karar vermiş bulunuyoruz, Böyle, memleket mikyasmda mühim ve en kısa zamanda * halledilmesi tâ- zım bir — devlet işine — Üniversi. temizin teşrifatı vere vere dört adım murabbar bir yer mi bahşedilmiştir? Hayret! Bu hal “iğne ile kuyu kazma. Yyı,, da gölgede bırakıyor. Bu kadar asgari bir ihtimamın - kazmasiyle memleketi baştan başa tetkik edehile. ceğimizi sanmaktan elbette iğne ile kuyu kazmak daha : kolaydir, daha a İ aü Bizim Üniversitemizde arkeoloji ne bir “lüks branş,, tır, ne de parazit bir kürsü... Dünyada arkeolojiye bizim Üniversitemiz kadar yer vermeye, ehemmiyet vermiye mecbur hiçbir Üniversite olamaz, Unutmamalıdır ki bizim üniversitemiz için, arkeoloji, en yerli bilgi şubesidir. Zira biz arke. olojinin en mühim sahasmın, hattâ vyatanmın sahipleriyiz. İlim Türkiye- sinde arkeoloji bir sığıntı değildir. İstanbulu pek haklı olarak bir (müze . şehir) yapmak kararmı veren bir dev- letin kültür politikasında arkeoloji başta gelir. Bizim arkeoloji enstitüsü için “başmı sokacak bir . yer,değil bir saray yapmamız lâzımdır. Bir saray ki, Türk vatanmdaki ta, rih ve tarihi sanat servetinin göze vu. ran bir sembolü olacak, Türk gencinin gönlüne bu çalışma sahasınm aşkmı aşılıyacak, dostu ilim Türkiyesinin şuur ve cehdine bakarak hayrın edecek ve düşman onun güzellik ve ihtişamında Türk zekâsının bilgi ile el ele verip cehle karşı açtığı yaman savleti kıskanarak ve ürkerek sezecek, Tekrar ediyoruz: İlim Türkiyesinde bir üveği evlât olmıyan arkeoloji İstanbul Üniversi- tesinde bir sığıntı gibi, halayık oda. larmda, dört adımlık bir taşlıkta ya. şatılamaz. O bu memlekette “istiskal,, edilen bir misafir değildir; şuurumu. zun çocuğudur, bir vatandaştır. Kara DAVUT C)T ürkiyenin mesahai sathiyesi, - | fıkırdattım ve usulcacık - daldım. Bir iki profesör, üniversite -i Üüreclak, Tei lebe.ve münevver öteden beriden ko- nuşuyorlardı. Kendilerini selâmladım ve Üniversitenin ba kısmımı gezip ge. * zemiyeceğimi Sordum: “müsaadeve | salâhiyetleri olmadığmı,, söylediler | fakat “gezilecek bir yer olmadığını,, ' da ilâve ettiler. Zira arkeoloji enstitü. |- sünün Üniversitede kaplıyabildiği sa- ha, işte, yalnız ve sadece bu halayık adasmdan ve yanımdaki minimini hir ) bürodan ibaretmiş. | Odaya göyle bir göz gezdirdim. Fş. yası Yarım düzüne isekmle, üç maro, Ken koltuk, iki masa, bir büro ve'ikf dolaptan ibaret, Masaların ve iskem.ş 1 ş Bağdat, 22 (A.A.) — İrak mat - buat bürosu bildiriyor: Muhterem Türk heyetini Kerkük. ten getiren hususi tren bu sabah Bağ dada vasıl olmuştur. Trende, İrak hükümetinin Ankara elçisi Naci Şevket,, Türkiye Cümhuriyetinin Bağdat eliçisi Tahir Lütfi, İrak Ha - riciye Nezareti mümessili ve Teşrifat müdürü muhterem “Türk heyetine refakat etmekteydi. İstikbal merasi- mi hararetli ve muhteşem oldu. Dr. Tevfik Rüştü Aras trenden inerken İrak Hariciye Nazırı muhte- rem misafirin hararetle ellerini sık - mış ve iki nazır halkım coşkun ve sa mimi tezahürleri ve alkışları arasın- da kucaklaşmışlardır. Bir askeri mızıka Türk ve İrak milli marşlarını çalmış ve askeri bir müfreze de muhterem misafirine as- keri selâmı ifa eylemiştir. Bundan sonra sivil ve askeri yüksek memur- lar Türk heyetine takdim edilmiş ve müteakiben müuhterem misafirler, halkın hararetli alkışları arasında ve müuhteşem bir kafile halinde kendi- lerine Kraliyet sarayında tahsis edi- len dairelere doğru gitmişlerdir. Şehir harikulâde bir surette do . nanmış, Türk ve İrak bayrakları bü- tün'binalar üstünde dalgalanmakta- dır. Türk heyeti azası kendilerine tah çsis edilen dairelerde kısa bir müd - istirxahat-citikten sonra Hariciye Nezaretine gitmişler, burada da bü- yük merasimle karşılanmışlardır. - Heyet müteakiben Başvekili ma- kamında ziyaret etmiştir. —Halk, — Türkiye dostluğu lehinde çok ha raretli tezahürler yapmıştır. Türk heyeti bundan çok mütehas sis olmuştur. Irak Başvekili, Hariciye Nazırile birlikte, Türk heyetinin ziyaretini öğleden evvel iade eylemiştir. Muhterem Türk heyeti öğle ye- meğini hususi bir surette -Türkiye elçiliğinde yemiştir. Öğleden sonra, | Kral Hazretleti, muhterem Türk heyetini Elzuhur sa- rayında kabul edecek ve heyeti çaya alıkoyacaktır. —- Hariciye Veziri bu akşam, Türk heyetinin şerefine bir akşam yemeği verecektir. Bunu parlak bir suvare takip edecetkir. Türk keyetine gösterilen samimi dası sağlam dostluğu bir kere daha kğye — İrak münasebetlerinde yeni bir devre açmıştır. Bu dostluk ebe - diyen kalacaktır. Bugün, bütün İrak gazeteleri, |- Dahiliye Vekili Şükrü Kaya On güne kadar Moskovaya gidecek Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sek. reteri Şükrü Kayanım Moskovaya gi- deceğini yazmıştık, Şükrü Kaya on güne kadar Mosko. vaya hareket edecek ve Tahrandan Moskovaya geçecek olan Hariciye Ve. kili Rüştü Arasla buluşacaktır. İki Vekil birlikte döneceklerdir. Sovyet elçisi de gidiyor Sovyet büyük elçisi Kârasky de ru- ma günü Ankaradan şehrimize gele. cek ve buradan Moskovaya hareket edecektir. Sovyet büyük elçisi Vekillerimizin Moskovada bulunması esnasında oöra. * 'da hazır bulunacaktır.' — muhteşem tezahürat yapıldı Kral Hazretleri Vekillerimizi öğleden sonra kabul etti Bu ziyaret iki dost devlet münasebetinde yeni bir devre açlı Türk heyetinin geçtiği yollarda Irak tezahürat, Türkiye ile İrak arasın - | tebarüz ettirmiştir. Bu ziyaret Tür-' —F l BEZ zit e — 23 HAZİRAN — 1937 rak milletinin Türkiyeye karşı bez- lediği samimi duyguları ve Türkiye ile mevcut samimi bağları tebarüz ettirmekte ve Büyük Şef Atatürkün sayesinde yeni Türkiyede başarılan kalkınma hakkında uzun makaleler neşreylemektedirler. Irak — Türkiye dostluğunu tak - viye eden iki devlet ricalini methü- senaeden gazeteler Türkiye ve Türk — İrak temasları hakkında fo- toğraflar neşretmektedirler. Taymisin makalesi Times gazetesi, B. Tevfik Rüştü Arasın Bağdat ve Tahran seyahati - ne uzun bir yazı tahsis etmektedir. İngiliz gazetesi, bu seyahat hakkm: da diyor ki: - : “Türkiye ile İran ve İran ile Ef. ganistan arasındaki hudut anlaşma- mazlıkları izale edildikten sonra Dr. Arasın bu seyahatinin başlıca gaye - si İran ile İrak arasındaki hudut ih- tilâfinı halletmektir. Şark paktı imzalandığı takdirde umumi bir tasvibe mazhar olacak . tır. ; Çünkü bu, dört islâm devletinin karşılıklı menfaatleri için teşriki me- saiye karar verdiklerine bir delil o. lacaktır. Bu pakt bir dostluk, ademi tecavüz ve danışma paktı olarak ta- rif edilmektedir. . Akit devletler bu paktla Milletler Cemiyeti çerçevesi- dahilinde va Briand — Kellog paktı ile giriştik - leri taahhüdata müvafık ve munzari yeni garantiler temin ettiklerini tâs. 1_'ih ediyorlar, - biribirlerinin dahili işlerine müdahale etimmemeyi, umumi hudutlarma riayet etmeyi ve biribiri aleyhine ne tek başına ne de kollek. tif bir surette taarruza taahhüt ediyorlar. ,, — Bir vinç devrildi iki amele ağır yaralandı Karabük fabrikaları Malzemeleri. Hün tahmil ve tahliye işlerinde kulla. nılan vinç makinesi henüz anlaşılma- Yan bir sebepten devrilmiştir. Kaza Neticesinde ameleden Kâmil makine. nin altında kalmış ve Sağ ayağı dört beş yerinden'kırılmış, ayrıca — vincin kazanmdan dökülen kaynar su ile haşlanmıştır. Vınç makinsti Kadir de kasığından yaralanmıştır. geçmemeyi KAT Eli açık amca Kardeşimle. benim düşünceleri biraz acaip çe olan bir amcamız var. Meselâ bize “gocuk lar yaşlarımız atâsımdaki farkın murabbama MüÜsavi bir para vereceğim,, der ve çıkarıp Parayı verir. Bunda hiçbir fevaklâdelik yok değil mi? Fakat bu sene bize bundan beş se â:: €Vvel verdiğinin yüzde elli faflasını ver Kardeşim19 yaşmdadır. Haydi yaşımı he. Sap edin! i Bu bilmecemizin cevabını yazınki sayımız da bulacaksınız. .. Dünya nüfusu Dünkü Arap saçınm hallidir: 1 — Afrikada 28900.000 kilometre murab bar üzerine yayılmış 145 milyon nüfus Vardı ki beher kilometre murabbama 5.05 kişi İsa 2— A.mrorlkıda 40.600.000 kilometre mu- Tabbama taksim edilmiş bulunan 268 milyon nüfüs kilometre başına 6,48 kişi temsil eder, 3 — Asyanın 43.300.000 kilgemetre murab bama yayılmış 1.100 milyon nüfusu kilömet re başımna 2'5.4 kişi isabet eder . bar arazide 522 milyon nüfus yaşamakta ölup kilometre murabbar başma 51,77 kişi İsabe eder, n 5 — Ukyanusya kıtasında 8.500.000 kilöe metre murabbamda 10 milyon kişi yaşamak tadır, Beher kilometre başına 1,17 kişi isx bet edor kl dünya kıtaları arasında — vülfus —| - Bohçacı kadın B cıdır ve “bizde tenk!t ve mü » nekkit yokluğu,, ndan bahsetmesin? rağmen bir münekkittir. Son günlerde Edebiyatımızın büğgünkü meseleleri (1) ; adlı bir tenkit kitabı da neşretti. Bir yandan: “Bizde tenkit ve.- münek'eit yok,, (Varlık, 15. 6. 1937) deyip bir yandan da tenkit makaleleri, kitapları yazmasına şaşmayın; çünkü Bay Ya - şar Nabit “Benden başka — münekkit yok,, demek ister, fakat tevazuu: “Ben- den başka,..,, kaydını silmesini emreder, İşin aslını anlamağı karilerinin dirayeti- ne bırakır.., Bay Yaşar Nabi, kendisi de, tenkit makâle ve kitaplar yazidığı halde bizde münekkit bulunduğunu , bilmezlikten geliyorsa da bizde kitap ve mecmua sa- tılmadığını da bilmezlikten gelemiyor, Kendisi birkaç şiir kitabr, birkaç roman ve hikâye ve epey —zamandanberi bir mecmua çıkardığı için, hakikati yakın- dan anlamış. Bay Yaşar Nabi fikirlerini teker teker “bırakân adamlardan — değildir, Onları biribirine mezceder ve onların yeni ye- ni fikirler doğurmasını mümkün kılar. “Bizde münekkit yok,, hakikati ile “Biz , de kitap okunmuyor,, hakikatini mezcet miş ve üçüncü bir hakikate vasıl olmuş: “Bizde münekkit bulunmadığı için ki- tap okunmıyor. Hele bizde bir münekkit yetişsin, o zaman Bir kadın söylüyor, Adem ve Havva gibi romanların kariler tarafından kapışılacağı — muhakkaktır, Ortada Bay Yaşar Nabinin romanları, _şl'irîerî var, kari olabilecek insanlar da var, kör olası münekkit yok. Hani eski- den bohçacı kadınlar bir evde bir kız görürler, gittikleri evlerde ondan bahse derler ve nihayet kızın baş göz edilme- sine sebeb olurlardı. İşte münekkidin de öyle bir hizmeti Vokunacak, — çıkan kitapları karilere haber verecek, Bohça- cı kadınların güzellik hakkında kati bir fikirleri yoktu: Esmer gibi sarışmın da, ÂY Yasar Nabi şairdir, roman. zayıf gibi tombulun da güzelliğini sezip övebilirlerdi. Münekkit de öyle olacak,”- * Bay Yaşar Nabi buyuruyor ki: “Ancak her büründüğü şekilde güzelliği sezip ortaya koyabilecek, biribirine en — zıt temayülleri müsamaha ile karşılayabile- cek karakterde ve kudretli bir — temyiz hassasma malik olan edebiyatçılardır ki tenkit sahalarında müsbet surette çalışa bilirler.,, Her temayülü müsamaha ile karşılayabilecek, yani kendisinin bir gü zellik telâkkisi olmryacak.,, Zaten Bay Yaşar Nabi biraz önte de şunu - buyur- muştu: “Bir ekolün, bir ideolajinin ve- ya muayyen bir zevkin esiri ve bir edi- bin hakiki — bir münekkit olamıyacı- ğını anlamak için edebiyat tarihlerine isimleri geçmiş büyük münekkitlerin va sıflarını ve eserlerini tetkik etmek kâfi- dir.,, Yani büyük münekkitler “bir eko- lün, bir ideolojinin, bir zevkin esiri,, de- Bgillermiş.,, Elbette; hiç esiri" — olurlar mı? Onları kendileri tesis ederler... Bay Yaşar Nabi kartilerinin dirayeti- ne fazla güveniyor: Onların — edebiyat tarihini, hattâ tarihlerini daima gözö- nünde, hem de ibret gözü önünde - bu- lundurduklarına kani, Ben de — arasıra olsun Bay Yaşar Nabinin karilerinden olmak şerefine nailim ama dirayetim ve bilgim o kadar kuvvetli değil, Edebi- yat tarihlerine isimleri geçmiş — büyük münekkitleri düşündüm, hatırıma hep - Boijlcau, Lessing, Pope, Sainte - Beuve, Remy de Gourmont gibi birer ekolün, muayyen birer zevkin adamları geldi. Hiç şüphesiz ki bay Yaşar — Nabi öyle ufak tefek adamları — kasdetmemiştir; “vasıflarını ve eserlerini tetkik ettiği, büyük, ve bitaraf, hakkile- bohçacı ka- dın münekkitler vardır, Dirayetli ve bil gili karileri aarastna sıkışmış, - bencile yin cahil birkaç kimse elbette vardır; ne-olur? bizi de tem etse, <. eZ (1) Kanaat, 60 kuruş. * — Avrupada 10083000 kilemetre mufrat- |. Sınıfta kalan bir talebenin yaptıkları - Eyüp orta mektebi son sınıf taleöe- lerinden Mehmet evvelki gün sınıfta kaldığımnı anlayınca toplantı - halinde bulunan muallimlerin yanıma giderek ağzâ. alınmaz küfürler sarfetmis ve bu arada bazı nahoş hadiseler olmuştur. Mehmet cürmü meshut mahkemesine kesafeti en az olan yer burasıdır. ier verilmiştir ı