- 5 Yazan: Naciye İzzet *> * Her hakkı ablam Hadiye'ye alttir. WWNI_R; ' —i — Halbuki işte kendisi ne yapmış- beyıfendlüğlm vallahi b;)ıllı:hı benim t? Kendi derdine düşmüş bunu ih- | hiç bir şeyden MY k. t mal etmiş çocuğunun fikrinin tam — g:dınklîı;y hnb!er mi aldınız inkişaf edeceği bir sırada çok şefkat- — Hayır katiyen : t li olmakla beraber cahil bir kadının ;— Hakkımda bir şey mi duydu eline bırakmıştı. nuz i Süt anne sadece büyüttüğü adî- — Hayır! Hayır bir şey ĞW' mamn emirlerine itaat etmişti.. Sami- mi fakat mahdut ihtiyar sadakatiyle katiyen tereddüt etmemiş, verilen talimatım daha dolaşık, daha tered- dütlü yollarından yürümeğe lüzum görmemişti. Fakat hissiz, merhamet siz, şekkatsiz bir çocuk güneşsiz bir araziye benzer. Oradaki her şey ku- rumağa, akim kalmağa mahküm- dur. İşte şimdi mini mini güzel Di'!__ş: men, Neclânın tamamiyle bir örneği olan bu yavrusu kendi arzusu gibi kalbsiz, yüreksiz küçük bir canavar olmuştu. Bu düşünce ile Lem'inir. kalbi keşkin bir acı ile sızladı. Bu fikir tahammül edilemiyecek kadar ıstırap veriyordu. Fenalığın derecesini, ehemmiyetini anlamak istedi. Eğer mümkünse bunu tadil edecekti. ; © Hacer anneyi çağırttı. Konuşma Biraz şiddetli oldu. Okdukça sert bir sesle: — Veli ağanm öldürdüğü kö- pek masalı ne demek pluyar? Kadıncağız: : — Hal dedi. Bobi ihtiyarlamış- tı. Ve bekçiyi mazur göstermek için anlatmağa başladı: — Köpek sağırlaştı. Ondan son. ra bütün iyi huylarmır brraktı. Hiç kimseyi dinlemiyordu. Çok fena, çok aksi olmuştu.. Tarlaların altını üstüne getirivor. her'seve zivan ve- riyordu. Âdeta yabani bir hayvana döndü.. Veli ağa da onu öldürmek ten gayri bir çare bulamadı.. . Lem'i sabırsız bir tavırla: — Peki peki! anladık dedi. Veli ağa köpeği öldürdüğü için kızacak değilim. Fakat nasıl oluyor da çocu- ğun yanında köpeği öldürüyor? Üç yaşındaki bir çocuğa ölen, can çeki- şen bir köpeği göstermek doğru bir şey midir Hacer anne? Çocuğun kü- çücük beyni bunu olduğu gibi muha faza etmiş. — Ben başka türlü düşünmüş- tüm... Siz demiştiniz. kkotam bir erkek olsun.. Hassas olmassın. - Lem'inin gz bebekleri hiddetin derin alevleriyöle tutuştu. Süt anne- nin sözünü şiddetle keserek: — Veli ağanın kabahati çok bü- yüktür: Bir çocuk çocuktur. Bu ada. ma hemen yol verilecektir: Hacer anne cevap vermedi. İhti- yar kafası genç efendisinin ani hid- detlerini ve asabiyetlerini kavraya. miyordu. Veli ağayı müdafaa etmek cür'etini artık gösteremedi. Çünkü şimdi kendisini düşünüyordu. Srra kendisini müdafaa etmeğe gelmişti. — Hacer anne! İşin en feci ve fena bir tarafı daha var. O da oğlu- müun beynine şu fikrin yerleşdirilme- sidir: “Lem'i annemi öldürdü!,, böyle iğrenç, bukadar korkunç bir fikri o- nun zihnine kim soktu? Kadm şaşırmıştı: dan hiç bir şey anlayamiyorum. Dik- men nasıl olup da böyle bir şey söy- ledi? — — Söyledi işte! Bunu sizin ben- den daha iyi bilmeniz lâzım gelir! Bunu ona kim söyledi? SÜ — Hiç bir kimse!.. Bunun imkâ yoktur: - “ — Sonraniçin annesinin öldüğü çocuğa söyleniyor?... Ben Neclânm hayatta olup olmadığını bilmiyo- rum!... Haydi söyle bakalm!.., Bana izahat ver!... Neclâ hakkmda ne bili: yorsan söyle? — Hiç ben bir sey bilmiyorum annesinin öldüğünü söyleyor? — Anlamiyorum. Ben de bu işe kalryorum. : * | Ve bu müthiş şeyi ezberlenmiş bir ders gibi tekrar ediyor. Zavallı kadıncağız taş gibi don- muş kalmıştı. Kendini müdafaa et- mek için ne söyleyeceğini şaşırmıştı: İ — Dikmen şöyle — söylüyor! “Lem'i annemi öldürdü... Yere düş- tü... öldü!.. bir mektupla öldü.,, Lem'inin gözleri birdenbire sa- bit bir noktaya dikildi. Küçüğün tak- lid ettiği sahneyi, yere uzandığını, hareketsiz, gözler kapalı olarak dik- katle görüyordu... Oh! Korkunç ha- menbamı anlayabilmeği ne kadar is- tiyordu! Hacer annenin gözlerinden -bir. denbire korkulu bir ışık geçti: — — Bir mektup mu dediniz? Dik men mektuptan mı? bahsetti? — Şimdi meseleyi anlayormu- sun? —Evet... Biraztahmin ediyo. rum. — Peki söyle bakalrm! çiftliğe geldiği gün olacak... Bizim İzmire gittiğimiz günü... Emine yal nızdı. Siz bir mektup birakmıştınız. — Hanmmefendi mektubu oku- duktan sonra bayılmış... Bir ölü gibi yere düşmüş! Emine çok şaşırmış... | O zaman daha küçüktü. Bu vaka o- nun hayatında çok büyük bir hâdise | “idi. Anlayrrsunuz değil mi?... Bu kı zı ise çok müteesir etmişti. İşte o za- mandanberi hep bunu söyler durur... Bu yaşta bir kız büyükler gibi düşün mez ki!... Hanrmefendiye büyük bir şefkatle bakmış... Bunu hiç unuta miyor... Bazı defalar... Bundan bah- sediyor. Lem'i şimdi geri kalanmı artık keşfetmişti. İhtiyar kadınının sözleri çocuğunun sözlerinin aynı idi... E- mineyi bu kadar şiddetle. heyecana siz ki çok defalar işitmiş olacaktı. Hacer anne ağlayor kızmı ve ken- disini müdafaa etmeğe ugraşiyordu: — Dikmenin bu sözleri dinliye- / ceği, aklında tutacağı kimin aklına gelirdi beyefendiciğim? Bu kadarcık ğgını siz de umarmısız? Lem'i musamahakâr olmayan bir tavurla: — Tabit diyordu. Tabii aklında münasebetsiz şeyler söylemekten çe kinmek daha dağru olurdu. Zavallı Hacer anne acınacak bir halde idi. Kendi bakıp büyüttüğü bu güzel delikanlIıyı çok seviyordu. Şim di onün çocuğunu da aynı sadakatle ayni sevgi ve şefkatle bakıp büyü- tüyordu. Genç adamm bulutlanan. sertleşen çehresi önünde Veli ağa gi bi aynı akibete uğrayacağını düşü- / nerek tir tir titriyordu. Fakat Lem'inin hiddeti bu çok sade izahat karşısında oldukça sükü- met bulmuştu: Kadmcağızın alat- _tığ'ı şey çok tabil çok basit bir şeydi: Çocuk konuşulan şeyleri hafızasın. da tutmuştu. Ve bütün bu izahat i- çerisinde bir nokta vardı. ki Dikme- nin babasına büyük ve derin bir he- 'yecan veriyordu. Bu da: Emine Nec Tâya şefkatle bakmıştı. Ve onu unu- tamiyordu... : (Devamı var) — Peki öyle ise Dikmen niçin 4 yal! böyle zalimcesine bir iftiranın | — Pekil şu halde? KanE düşüren bu hikâyeyi Dikmen şüphe. | l bir çocuğun bunları aklında tutaca- | tutar. Küçüklerin yanımda böyle mü. | İstanbul konuşuyor (Baş tarafı 3 üncüde) Niyet kuyusunun bulunduğu tarafa doğru yollandık. Ben de hemen peşlerine takılacak. tım. Fakat, yanında 6.7 yaşlarında iki küçük'çocuğu, kucağında da henüz bir kaç aylık mini mini yavrusu, çarşaflı nin önüne geldiğini gördüm. çük yavrudan başka hepsi ellerini aç. mış, hızlı fakat anlaşılmaz kelimeler- le bir şeyler söyliyorlardı. . gibi hakikaten garipti. Bu resmi kaçırmaması için Âliye işaret edip derhal yanlarına sokul. dum., Kadın ve küçük çocuklar aynı an., laşılmaz kelimelerle birkaç dakika da- ha dua ettiler. İşleri bitince sordum: — Bir derdiniz var galiba, sizin hemşire? Kalm çarşafmın altından — yalmız yüzünün bir kısmı görülen genç ka- dm, sanki böyle bir suali çoktan bek. liyormuş gibi derhal cevap verdi: — Kucağımdaki yavrum hastada hiraz, çabuk şifa bulsun diye Merkez efendi babaya duaya geldim. Sonra bir de niyetim var, Niyet kuyusu ba. şmdan biraz toprak alacağım. Sonra | işim yolunda gidecek inşallah.. Bundan fazla bir şey göylemedi. Ço- | cuklarmı yanıma aldı ve biraz evvelki grubun gittiği İstikamete doğru yürü. dü. Tekkenin pencereleri önlerine daha | gelenler de vardı. Fakat artık onları | bekelmedim. Arkadaşlarımla beraber, ben de Ni. yet kuyusunun bulunduğu tarafa git- tim. Türbede ilk rastgeldiğimiz irili | ufaklı grup ve iiç çocuklu çarşaflı ka. dmla beraber, koca bulmak için dua. asırlık yaşının dâha kim bilir kaç ge- ne uzaması için yalvaran bir ihtiyar kadm, hep Merkez efendinin Niyet kuyusu başında toplanmışlardı. HABERCİ Fransız elçisi Paristen döndü Mezunen Pariste bulunan Fransız büyük elçisi Ponsot dün şehrimize dönmüştür. Fransız büyük elçisi bu- günlerde Ankaraya gidecektir. inbi Fransız kabinesi nihayet kurulabildi Eski Başvekil Leon Blum | Başvekil muavinliğine getirildi ——HH—— Paris, 22 (A.Â.) — Chautemps . iş arkadaşlarınım listesini matbuata ver- dikten sonra aşağıdaki beyanatta bu. lunmuştur: “Bundan böyle milli ekonomi komi. tesine Finans nazırı riyaset edecektir. Bir hariciye müsteşarlığı ihdas ettim. Ve bazı müsteşarlıklarda da tadilât yaptım. Bana kıymetli teşriki mesai- isterim. ' Kabine, milletin arzusuma sadık ka, lacak ve barış ve mesai dahilinde halk cephesi progranunı takip edecektir. Müstacel vazife hiç şüphesiz mali kal- | kınmadır. r Eski kahbinede mesai arkadaşlığı. mı yapmış olan ve teknik vasıfları şüp he kabul etmiyen Bonnetyi çağır- makta tereddüt etmedim. Cumhur başkanının bana tevdi et. tiği ağır vazifeyi iki meclisin itimatlı surette ifa edeceğimi umuyorum.., Chaytemps, beyanatının sonunda, hükümetin salr günü meclise çıkaca., ğını, çünkü finans bakanmmın Fransa- ya mütevecciren yola çıktığını ve ha. zır bulunmasının elzemi olduğunu bil. dirmiştir. Kabinenin şekli Paris, 22 (A.A.) — Chautempa Kka- inesi aşağıdaki tarzda teşekkül et. Başvekil: Chautemps, Develt nazırları: Sarraut (Radikal sosyalist), Violet (Sosyalist), Jaul Faure (Sosyalist), Başvekil muavini: Leon Blum (Sos Harbiye nazırı: Daladier (Radikal sosyalist), Hariciye nazırı: Delbos (Radikal sosyalist), Adliye nazırı: Vincent Auriol (Sos yalist), Dahiliye (Sosyalist), Maliye nazırı: George Bonne (Ra- dikal sosyalist), Bahriye nazırı: Campinchi (Radi. kal sosyalist), Hava nazırı: Pierre Cot (Radikal sosyalist), teşriki mesaisiyle muvaffakıyetli bir | nazırt: Max Dormay | SDT e R gl 553 HAZİRAN — 1937 —— Maarif nazırı: Jean Zay (Radikal sosyalist), Nafta nazırı: Güsille — (Radikal sogyalist), j Ekonomi nazırı: Chpsal (Radikal sosyailst), Ziraat nazırı: Moönnet (Sosyalist), Ticaret nazırı: Fevrier (Sosyalist), Müstemlekât nazırı: Mouter (Sos- yalist), Tekaüt nazırı: Riviere (Sosyalist), P. T. Telefon nazırı: Lepas (Sos- yalist), Sıhhat nazırı: sosyalist), Müsteşarlar: — * öi 1 Dahiliye: Anband (Rad. Sosyalist), Finans: Seral (Sfio), Bahriye: Blan- cho, Hava: Andrand (Sfio), Beden terbiyesi, spor: Lagrange (Sfio), Tek nik tedrisat: Julien (Rad. sosyalist), Ziraat: Liantezy (Rad. Sosyalist), Müstemleke Monnerville (Sosyalist), Nafıa: Ramadier (Sfio), Deniz _tîcare. ti: 'Tasse (Sfio), Ticaret: Hymans (Sfio), iş: Serre (Sosyalist birliği hiz bi olan genç cumbhuriyet grupundan). Rucard - (Radikal -— |- Ispanyadaki en kahraman unsul Bask'lar Bir Ingiliz gazetesine göre Türk ırkına mensuptur İspanya harbının en kahraman ve şayanı dikkat unsurunu teşkil eden, Basklar çok cesur bir kavimdir. Ve içlerinden çok müteşebbis ve azimli gemiciler çıkmıştır. (Taymis) gazete- sinde görülen bir fıkradan anlaşıldı. ğına göre Basklar 1372 senesinde 'Ter : re Neuve denilen adayı keşfetmişler. ; « dir. Bask kaviminin dilinin Türkçe leh- çelerinden birine mensup olduğu son zamanlarda yapılan tetkiklerden an. laşılmıştır. Bu şekilde Türk ıIrkından olan Basşkların Kristof Kolombdan çok ev. vel Âmerikayı buldukları ve Kolom- bun onlardan böyle bir kara parcası bulunduğunu öğrenerek bir açık göz. lük yaptığı zehabı hasıl olmaktadır. eğlencelerinin programları hazırlanmıştır. * Maarif vekâleti Cibali, Üsküdar, Fatih, kurulacak T ortamektep için lâzımgelen tah / Bisatı vermiştir. ** Gümrükler umum müdürü Mahmut Ne * Resmi evrak ve defterlerin —imhasının doğru olup olmadığı tarih kurumunca tetkik edilmektedir. Tetkikat bitinceye kadar bun lar muhafaza edilecektir. * Ecnebi ve ekalliyet mektepleri bundan sonra bir şekilde diploma vereceklerdir. * Yeni ithal rejimi kararnamesinin 1 tem & Vangölünde seyrüsefer işleri için tetki kat yapan iktisat vekâleti deniz — müsteşarı Sadullah Güney dün şehrimize gelmiştir. # Devlet havayollarının İzmir ve Adana seferlerine ağustosta başlanacağı — anlaşıl- maktadır. Havayolları için ısmarlanmış olan 4 mötörlü yolcu tayyarelerinden ik&i tem muz ortasmda memleketimize gelecektir . * Ankarada yeni inşa edilecek Meclis, Ri- yaseticumhur ve Başvekâlet tlnalarıma 4,5 milyorm Hira sarfedilecektir. Yapılacak yeri görmek Üzere meşhur mimarlar — Ankaraya çağrılmıştır. *& Gümrük müdürlüğünün Galataya taşın ması Üzerine boşalan binaya lcra — dalreleri nakledilecektir. Bunun için hazırlıklara baş- lanmıştır. $ Yeni Rize valisi eski belediye rels mua vini Nuri yarm vazifesine hareket edecektir. # Adliye vekili Şükrü Saracağlı Ankaran ya dönmüştür. — * İbni Sina ihtifali dolayısila — şehrimiza Gamain dün Üniversitede birer Vermişlerdir. * Şirketihayriye vapurlarına radyo köy« mağa karar vermiş ve ilk radyoyu T1 numa ralı vapura koymuştur. * Rıdvan kaptanm yelkenlisi Çanakkale boğazında Killdbahir açıklarında denize daya Nnamıyarak batmış kaptanla tayfa saatlerce deniz üzerinde kaldıktan sonra baygın bir hal de sahile çıkmışlardır. " konferans Üümnaesin Ve 4 m L . ”ı“ a nn ol (üi Jat Tünmak Pa N ee 226 1216 1617 1945 9148 2,08 turka GEÇEN SENE BUĞUÜN NE OLDUT Mavorayı Erdün veliahdi Filistin — fayanı taraftarı olduğu Için babası tarafından hap- settirildi. gelmiş olan profesörlerden Tricat Rayer ve' * Maliye veklı.latl bu sene de —Avrupaya talebe gönderecektir. *A Süleymaniye — kütüphanesinde — büyük Türk âlimi İbni Sinanm eşerlerinden mürek | kep bir sergi açılmıştır.. Sergi bir hafta açık kalacaktır. # Dahiliye vekâleti Şehzadebaşmda yapıe lacak konservatuvar ve cnera binası için ma nafil umumiyeye hâdim iatimlâk kararı ver miş ve bu karar dün belediyeye bildirilmiştir. # Maliye vekili Fuat Ağralı gayrimühadil ler işile bizzat meşgul olmaktadır. Yakında bu hususta gayrimlbadilleri — sevindirecek bir karar vereceği umulmaktadır. Fuat Ağ- ralı önümüzdeki hafta Avrupaya islirahate gidecektir. DIŞARIDA: SKM *& İtalya şarki İtalyan Afrikasının İmarı İçin 6 senelik bir plân tatbik edecek ve buna 12 mıliyar frank sarfolunacaktır. # General Göring, İtalyan ekonomisi li derlerinden milrekkep kömisyon azalarını ka bul etmiştir. Bu kömisyon, Musolininin emr! mucibince, ı | dört sanelik plânına iyasi ve ekonomik faaliyet plâ ** Meşhur bir İngiliz eski — Başvekil M. Baldvine 250 bin İngiliz lirası — teberrü ete mışur'ı . * *& Habeş İmpâaratorunun Londrada bir ak şam gazetesi muharriri aleyhine açtığı da vaya dün baltılmış ve gazeteci yazıyı hakâ ret kaadilea yazmadığını iddia etliğinden im parator davadan feragat etmiştir. * Simaladan bildirildiğine göre bir — çığa yakalanmış olan Managa Alman heyeti se“ feriyesinden yegâne hayatta kalan zat, Dr. Lüuftür. Heyeti #eferiye reisi Dt, Karl Vien ölmüştür. * İngilterede faşizm ltezahüratı — menedil miştir. v | t F l dN £ İri Uyyleklirr a*—- HL L